26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 23 Haziran 1973 apıt'.arı, uygulamaları ve az bulunur değişik örnek kişiliğiyle Tonguç, etkinliğıni sürdüren ölümsüzler arasına katılalı onüç yıl oldu. O; ülkemizin, toplum yapımızm ve bilimin gerçek ve gereklerine göre oluşan, bunlarla bütünleşen fikirlerini. iktidar yetkililerini de ittifaka almayı başararak yurt çapında uygulayabümis, dünyada da benzeri çok az olan bir kitle eğitimcisi. bir taban örgütçüsüdür. Ne Tonguç. ne de Köy Enstitüleri henüz politik eğemen sınıfsal görüş ve tutum bağlanndan, ön yargılardan arınmış gerçekçi • bilimsel bir bilinçie bütün yönleriyle incelenmiş, değerlendirilmiş değildir. Köy Enstitüleri düzeni ve sistemini, her yönü ile bu eylem ve uygulamalarla bütünleşen Tonguç'u derinliğine anlamak. yorumlamak için yayımlanmış yapltlarını incelemek, bu konularda yazılmış kitapları, araştırmaları, makaleleri okumak yeterli değildir. Bu kadariyle bile önemini, geçerlik ve etkinliğini sürdüren bu konularm araştırılacak, gün ışığına çıkarılacak pek çok yönleri henüz ele alınmamıştır. Tonguç arşivi ve ilgililerde bulunduğunu bildiğlmiz belgeler hsnüz değerlendirilmemiştir. Tonguç'un bir yaşam boyunca, kitsplarınd'an başka basında yayımlanan yazıları derlenmiş bile değildir. özellikle, kendisine gelen mektuplar bunlara verdiği yanıtlar, Köy Enstitüsü müdür'.erine, çoğaltarak gönderdiği, uzurı ve asıl bu kurumların işleyişini sağlayan. Tonguç'u anlatan, bütünleyen mektupları, onbinlerce köyde yaptıgı gezi ve inceleınelerinin notları, kendisine gönderilen türlü yazılar olduğu gibi durmaktadır. Y Olaylar ve götüşler O, BİR DEVRİMCİYDİ Hürrem ARMAN bir yazısıffl, şürini, bir irıcelemesini görürseniz, bunlarda Köy Enstitülerıni ve Tonguç'u bulursunuz, hiç değilse bir paragrafta bir sözcükte. Vurdun hangj bölgesine giderseniz gidiniz, bugün kapalı ö"a olsa, işlikli, lojmanlt, bakımsız da olsa uygulama bahçeli okullar görürsünüz köylerde. Yolunuz düserse her bölgede köylerin yanında kurulmuş, otuz yıl sonra bile hâlâ köylerimizin ulaşamadığı. ısıklı. plânlı yolları, binaları. kanalizasyonu, suyu; bakımsız da olsa tarlaları, bağ bahçeleri, ahırlan, kümesleri. arılıkları olan, hiç değilse bunlann izleri görünen, yanlanndaki köylerle bile ilgisini kesnıiş, köyîülerin girmeleri yasaklanmış, özü yitirilerek düzene uydurulmuş modern köyler görürsünüz. Bunlar ilköğrenime dayalı öğretmen okulları olarak bugün de gÖrev yapan eski Köy Enstitüleridir. Okulu olan ücra köylerin yanında bir koruluk görürseniz. bir köyün ancılıktan. meyveeilikten zengin oltfuğunu duyarsanız, yaşlılann da okur yazar olduklanna tanık olursanız hemen burada evvelce bir Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmenin çalışıp çalışmadığmı sorıınuz. Yaşhlarla söyleşiyi ilerletirseniz Tonguç'un da buraya uğramış olduğunu. kendileriyle yarenlik ettiğini duymanız olanağı vardır çoğunluğu ile.. 1948'lardan, örgüt yokedildikten sonra bugüne kadar mezunlann durumunu inceleyiniz. Bunlann re onlar gibi görev yapanların kıyıldıklannı. türlü biçimlertfe ezilmeye çalışıldıklarını göreceksiniz. Kıyım nedenlerini inceleyin; onların hepsinde gerçek bir eğitimcinin yurtseverliğini görür, Enstitülerden, Tonguç'tan izler bulUTsunuz. OnlaTdaki örgütlenme, yltirtlmemis bir imece ve eylem gerçeğinin niteliğini ve toplumsal yönünü anlarsınız. Ciddî basına bakın. Bunlarda yayımlanan mektupları, romanlan, öyküleri, şiirleri okuyun. Onlan bulacaksmız. Yürekli kitapçı vitrinlerini n. Yapıtlan birçok dile çevrilmis yazarların arasında onlara raslayaeaksımz. Kişisel çıkarlarla karşı devrimci cepheye geçen, sayılacak kadar az alanlarının yanında büyük çoğunluğunun, bütün baskılara rağmen, ileri asamalara ulaştığını, yine de Atatürk'çü, dimdik ayakta durduklarını göreceksiniz. Kuşkusuz kapsamı ve etkisl bu kadar genls bir konunun tek kişilerce incelenebilme olanağı yoktur. Bu işi ancak, kişilerin katkısiyle bir örgüt başarabilir. 1963 yılında Türkiye Unesco Genel Kurulu, Koy Enstitülerinin incelenmesl karannı almıştı. Bu kurulca seçilen Türkive Unesco Milli Komitesi yetkill bir kurulu çalıstırmaya da başlamıstı. 1965'ten sonra yapılan Genel Kurulda bugün de Milli ESitim Bakanı olar>, Kurulu yöneten kişiden bu incelemenin Bakanlıkça durdurulduğunu öğrenmiştik. Sosyal Güvenlik Yok 1 şçinin sosyal güvenlige kavuşması için bir kanunla kurulan SSK (Sosya! Sigortalar Kurumu) nun üye sayısı yuvarlak rakam 1.5 milyondur. Ülkemizde memur ve subaylann sosya! güvenliği için Emekli Sandıgı var. Her iki kurum. çalışan nüfusun ancak vüzde 14'ünü kapsıyor. Demek ki, Türkiye'de cali'an nüfusun yüzde 86'sı sosyal güvenlikten uzaktır. BagKur'un oluşmasıyla bu rakamın yüıde 38e cıkacağı hesap edilmektedir. Oysa Fransa, îtalya gibi ülkelerde çalışan nüfusun yüzde 100'ü sosyal güvenlige bağlanmıstır. Görülüyor ki SSK, ülkemizde sosyal (tüvenligi saglamakta vetersiz bir kuruluşiur. Tarım kesiminde yaşayan tüm emekçiler sosyal güvenlikten uzaktırlar. Yuzde 70 e yakın nüfusu tarımrian geçiren bir ülkede tanm emekei'inin sosval eüvenlikten vok«un kslısı bilinçsi7İikten dogmaktadır. Eger tarım kesimini bilinçlendirecek ve örcütleyecek bir siyast parti güçlenlrse, nüfurun yüzde 70'inl banndıran bu kesimden bir ses yükselir: Hem demokrasi var diyorsunuz. hem de nüfusun çogunlugunu meydana getiren köylüye. ciftçiye sosyal güvenlik sağlamıyorîunuz! Ne biçim iktidarsınız? t Sahip Çıkma Bu olaydan bir y:l snnra, bu konuda belge toplamak. araştırmalar yapmak, incelemecilere yardımlarda bulunmak amacı ile tstanbul'ria «17 Ni?an Köy Enstitülerini Sevenler Dernegi» kuruldu. Dernek. statü^ünü yeni Derneklır Kanununa uycTurarak çaliümalanm siirdürüyor. K o nu ile ilgili kişilerin belpe ve araştırmalar yönünden etkili katkıları çalışmaları hızlandıracaktır. Bu arada. bneün ögretmenl'>rin en eüçlü bir dayanağı görevini başaran «TÖB DER> in Tonguç'un yapıtlarını yeniden basma karannı almıs bulundugunu, ilk olarak «ts ve Meslek Terbiyesi» kitabını yayımlama hazırlıklan içinde olduğunu sevinçle öğrendik. Tonguç'un bu kitabı 1933'te yayımlanmış. daha o tarihlerde, sonradan Köy Enstitülerinde uygulanan ilkelerin iikir temellerini kuran önemli bir yapıtıdır. Başka yolu yok, ülkemizin özlemini duvrfuğu Köy Enstitülerinden ve Tons«Ç'tan yararlanabllecek nitelikte bir ortama kavuşutıeaya kadar bu konulara kendimlz sahip çıkacagız. Sözü. biçbir doktriner sözcük kullanmadan çok seyler deme ustası olan, Köy Enstitülerinde içtenlikle uygulanan fikirlerinin çok küçük bir bölümünu veren Tonguç'un birkaç cümlesiy'.e bitirelim. «DemokTasi idaresinde, ü'.kü sahipleri, bundan mahrum olanlarla demagoklardan zorbalardan, bilgisizlerden, tfar görüşlülerden daha cesur, daha canlı davranmazlarsa, köyü canlandırarr.az, memleket dâvalannı çözemezler. lnsanoğlunun kazanacağı en büyük zafer, korkuyu yenmesiyle elde edilecek zaferdir.», «Köyün canlanması demek, aynı zamanda köy kaynağının fışkırması demektir. Millî kudretimizin özii orada saklıdır. Bu kaynak fıskırmachkça kuvvetli, mesut, şen ve varlıklı Türkiye yaratılamaz. Türk milletinin kültür yaratabılmesi bu kuvvetten iiham ve kuvvet almasın» baShdır.» Yurt Dışında da Bütün bunların temellerinde Köy Enstltülerinin ve Tonguç'un, gerçeklerimize, gereksinmelerimize, toplumlann ve insan denen varlıgm oluşüm ve yapı özellikleriyle, yant bilimle, uyuşan fikir ve uygulama etkinlikleri yatmaktadır. Köy Enstitülerinin yurt dışında da incelendiğini, etkinlikler «ağladığını biliyoruz. Ikinci Dür.ya Savaşından sonra bağımsızlığını kazanan Hindi=tan'a eğitmen örgütünde uygulanan ükelerin köy kalkmmasında uygulanmasının önerildiğini ve kendi yapılarına göre bunların uygular.makta olduğunu bir yetkiliden duymuîtuk. Geçen yı!, îngiltere basınında, Küba'nın eğitim sisteminl kurarken Köy Enstîtülerinden yararlanıp yararlanılmadığı konusunda bir tartışma açıldığını bir lngiliz basm yetkilisinden dinlemiştik. Batmın ünlü Pedafioji Ansiklopedisinde, Köy Enstitülerine ve Tonguç'a sayfalar aynİdığını biliyoruz. Bunlar bizim basına da yarsımi1?tı. 1956 yılında. Unesko aracıhgı ile. Köy En=titülerinde çalışmış'iki arkadaş (Cemil Silistireli ve Fevzi Ertemi uzun yıllar Habeşistan, Viyetnam ve Taylant'ta uzman olarak Enstitüler benzeri bir köy kalkınması örgütünde çalışmıslardır. İmece Dergisi yayını olarak basılan, değerli eğitimci Fay Kirby'nin «Türkiye'de Köy Enstitüleri» yapıtını bilmeyen kalmamıştır. Sayın Kirby'den sonra konunun başka ülkelerrie de doktora tezi olarak alındığını bir kaçının Türkiye'ye gelip ilgililerle görüşmeler yapmalarından biliyoruz. Bunlann hiçbiri de henüz yurtfumuzd» incelenmiş değildir. Tonguç'un bütün yaşatnı süresince, fikirleri ve Köy Enstitülerindeki uygulamalarla çelişkisiz bütünleşen, belki ancak belgesel bir joman. bir senaryo ile canlandınlabilecek değer ve nitelikteki uğraşları, tutum ve davranışları, söyleyişleri; Köy Enstitüleri yıkıldıktan sonra gelen tepkiler karşısındaki durumu, saldırıları karşılayış biçimleri de büyük önem taşımaktadır. Köy'Enstitüleri uygulamalannın unutu'.maya. kaybolmaya mahkum ayrmtılı oluşumlar.ru belirleyen yaşanhlar, anektotlar, olaylar henüz gereğl kadar yazılabilmiş defildir. Aym temel fikirler ve düzen içinde kurulan Köy Enstitülerinin herbirinin kendi koşullarına göre bir kuruluş ve gelişim destanı varöV. Birkaçı dışında bunlar da henüz yazılmamış, derlenmemiştir. Gerçek birer belge niteliğinde olan kuraculann tümü göçüp gitmeden bu uygulamaların saptan» ması da gereklidir. Yaşayan Yapıtlar Hangi akh başında, yurtsever, bilinçli bir aydmın bu konularla uzaktan yakından i l i ü ALANGU'NUN ARD1NDAN... OKTAY AKBAL Evet Hayır HUKUKUN USTUNLUGU »••ukukun üstünlüğü» teril l H m i önce Türkiye Barolar "••Birliği tarafından kamuoyuna sunuldu. Devlet Baskanlarının demeçlerinde, çeçitlî kuruluşların bildirilerinde, başyazılarda bu deyime rastlanmaktadır. Bu kavramı, kuramsal (r»zari> izahlarla 'belirtmektense, öbür memleketlerin yüksek mahkemelerinin kararlanndan ilginç örnekler vermek, dahı uyaneı ola bilecektir. (Evlenme hakkıyle ilgili Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi'nin 12 h*xiran 1967 tarihli kararı:) Amerikan vatandaşı bir beyazın, Kolombiya'da Amerikan vatandaşı bir zenci kadm ile «vlen diğî, Amerika'da 15 devletin ise böylesine karma evliliği yasak eden kanunlan olduğu, karıkoca nm bu çeşit kanunu olan Virjinya'ya yerleştiklerl, faltat durura larının kanuna aykın hale geldiği, bu kanunun Amerikan Yüksek Mahkemesrnden iplalinin i» tendiği förülmüştOr. Yüksek Mahkeme, Amerikan vatandaşları arasında beyaz siyah ırk evlenmelerini yasak eden kanunun butlanına, böyle bir k» nunun vatandaşlar arasında eşitlikten bahseden AnayasaniB İA. maddesine aykın bulunduğu » n u cuna varmıştır. Karann gerekçesinde evlenmenin, temel . medeni haklardan olduğu, bunun insanın varlığı ve devamı bakımın dan büyük önem taşıdığı, ırk ayrımı gibi köksür bir düşünce ile bu temel hürriyetin yok edümesinin esitlik kuralma sykın dü?tüğü, Amerikan Anayasasma gö re başka bir ırktan bir kimse ile evienmek veya evlenmemek hür riyetinin sadece kisiye ait oldujhı, buna devletin karışamıytcaiı, belirtiltnistir. # Şimdilik ne küçük topraklı köylü parlarr.entoda sesini duvurabiliyor, ne de tarım emekçisi örgütlenebiliyor. Ancak 1.5 milvon sanayi isçisi için SSK var. Bu kurumun yönetimi de isçinin elinde değil. Kurumu yBnetenler, sermayeden yana siyas! iktidann temsildlerivle işveren ternsilcüeridir. tşçj temsilcUeri, Türktsin parüler üstü politıkasını SSK'da da vürüimekte. siya«t iktidarm dümen su. yunda yüriimektedirler. Böylece özvarlıgı 12,5 milvar Iiravı »san SSK'nun basındaki dertler. sürüncemede k3İmaktadır. Türkiye'de demokrasi gerçekten islese. hem tarım emekçi'i sosyal eüvenliSe kavusur, hem sanayi isçisi SSK'ria biriken paralarına sahip çıkar. SSK Genel Kurulu yanndan sonra toplanıyor. Bu seneki Genel Kurul da «isverer. • siyasi iktidar işçt temsilcileri» üçlemesinin kararlanyla kapanacak. Kurumun sorunlan, hiç kuskusu* ötesinden berisinden konusulacak, ama köklü bir tedbire gidilemiyeeek. Zaten SSK'nun basınrfaki dertlerden barılannın boyu. Kururnun boyunu da aşmıstır Bu konuları sövlece özetlevebillriz: 1 Kurumun kasalarmds toolanan milyarlarca lira. hızlı fıyat artışları yüzünden erimekte. para gücünü yitirdıkçe tehlikeli bir erozyon işçi kiflesinin çıkarlannı tehdit etmektedir. Sermaye partilerinin siyasî iktidarlan. enflssyon pcütikasını sürekli siyaset olarak benimsemişlerdir. Fiyatlar hızla arttkca. kurumun gelecegi konusunda kuşkular uyanmaktadır. Bugün Jteçim sıkıntısı çeken işçi. yarın yaşlandı|mda büsbütün ortalıkta kalacaktır. Kurumun elinde biriken milyarlar. düsük faizle bankalara verilmUtir. Bankalar da bu milyarltn. kredi olarak yüksek faizle dagıtmaktadır. Bu mekmizrna. isçinin aleyhine bir durum yaratmaktadır. 2 Kurum işverenlerden sîgorta primlerini tahsn e<îcmemektedir. Bilindiği gibi her isçiden SSK. için yüzde 5, i?verenden yüzde 6 kesilir, Kuruma yatırılır. Isverenler arasında her ay kesilen bu paralan Kuruma yatırmıyanların sa yısı çoklur. 1972 »ontında isveren borçları blr milyarı asmıçtır. Bu durum bir türlO düzeltilememekte, her yıl kurumun alacakları biraz daha kabarmaktadır. 3 SSK'na bildiree verip de borcunu vermiyenlerin yanı sır» hiç bildiree vermiyen. ysni lsciyi sigortadan kaçak olarak çalıştıranların sayısı da Uhminlerin üstündedir. îsyerla rinin yüzde 60'ınm bu yola saptıgı ileri sürülmüstür. Bildirge veren yüzde 40 Isyeri SSKjıa 4.5 milyar lira ödemekle yökümlüdür. Geriye kalan yüzde 6(1 işyerinin büyük isyerleri olmadiğını hesaplasak bile kayıp korkunçtur. Yukanda özetlemeye ealıstığımız üç konu SSK.nun açmazlarını göstermektedir. Bu açmazlar. emekten yan« bir »iyasl iktidar kurulmadan çözülemezler. Hızlı fıyat arhfltn »erm»ye birikiminln kaynağı olduğundan, dargelirli çevrelerin aleyhine bir enflâsyon politikası kaçınılmaz sayılmalıdır. Böylece SSKjıun »arlığını ve amaçlarını tehdit eden bir ortam yaratılıyor. Kunımun elinde biriken fonlar. ülkedeki «enel politikantn akıntısında sürüklenmektedir. Zaten 1.5 milyon emekçjyi kıpsayan bir sosyal güveolik. çalışan azınhğm sosyal güvenliğidir. Bir ülkede çalışan nüfusun yüzde 14"ü sosyal güvenliğini «z buçuk sağlavabilmlşse, o ülkede koyu bir tömürü vırlıgını sürdürüyor demektir. S nsanlar vardır, ölümlerinin ardından ne yazacagınızi bl I lemezsiniz. Arulardan nu soa açmalı? Ovlesıne çok kı. • bir teki gelmez aklınua, sonra yüzlercesı bır wıda çoker üstünüae tzlenimler mi? Üst üste çekiln.iş lotoğraflar gibıdir birini seçip alamazsmız. Kısacası olanak dısıdır uçbeş gün önce yaşayan, gezen, dolaşan, komışan, çalışan kıan, seven, üzülen, umutlar kuran, darılan, küsen acıyan yani canlı bir insana vergi bütün duyarUklarla bezenmiş binni ölmüşler arasına katmak, bu dünyadan çekip gittigıni kabui etmelt. buna inanmak... Tahir Alangu böyle biri benim için... Gençliğime orta yaslıhğıma, hemen birçok yaşam serüvenime karışmıç. iyi ltötü iz bırakmış biri, eski bir arkadaş, vakm bir dost. Kızmışım sevmişim, birlikte unın saatler geçirmısım agır tartışmalar yapnusıın, uzun yoliar boyunca yürüyeıek «elmışe geçmişe dalmışım, ortak anılarda yaşatrrusım.., Nerdeyse otuz yıl süren bir arkadaşlık! Edebiyatı, kültürü eksen saymış bir yazar dostlugu! Şimdi kopuvermış bu yıUar zincirı. Ya?ı elli jediyken, nice hazırlıklan varken, ıam amekh olup da bunca yılın birikimini kitaplar halinde ortiya dökmeye nazırlanırken bitmiş oyun, kapanmış perde... Bir süredir görüşmüyorduk. Karşılaşmiyorduk. Konuşmuyorduk. Nedeni? Tek bir sözcükle de snlatılır, koca bir kJtap vazarak da Neye yarayacakî OtU2 yılın yanında tiçbes »yın sözü mü olur? Ben onu hep 1945'in bir Suna pastahanesirun edebiyatçüarla dolu uzun, üstü çiçekli masalar.naB sessizca otururken, Fatih'teki evimde hasta yatagımda beni yoklam»ya "elirken, Vatan gazetesinde birlikte calışırken. Gayrettepe'deki katında eünde içki bardağı Rezı izlenimlerini aruatırken. bir meyhanede alaycı gülüşü ile tartışmaıan dinlerken, Gülhane parkında yaşam olaylar'.nı konuşurken bir otobüsl» Ankara yolunda giderken, sürüp giden anlaşamazlıklarınuzın ayrıntılanna inerken, ortak edebiyat, sanat sevgimizin ateşinde birleşirken göıecegim hep... O anlayışh göninmeye çalışan, hoşgörür olmaya çabalayan. bir şairin, bir yazarın kend:ne özgü heyecanlarını olumlu bir çözümlemeyVe kavrSLmay» çabalayan bir kişi olarak yaşayacak bendt... Şişli camisinin avlusu bir buhışma yeri oldu son vıllarda. Hep aynı kalabalık, ama farkedilir bı^mdn eksilmeier» ugrayan bir kalabalık... Bir bakıyorsun gidivermiş içimizden biri, yer değiştirmiş, kurulmuş bir y:gın çelenK arasında bir soğuk taşın üzerine. AyrıliTermiş kalabalıktan s.yrılıp çıkmış dışanya... Gitgide azalıyoruz. yaşı kırktan. eU<den yukarı olanlar her kez bakıyorlar birbirlerine: Bundan sonra sırs kimde diye. Eırası da yok ya, ölüm çekip alıyor birtmizi, rastgele!.. Doğanın işi, diyecekler çok. Oysa dikkat cdersenıa son yıllarda bir kalp durması sonucu çekip giden yazarların, şairîerin, düşünürlerin yaşamlarında, BzeUikle son bıriki yJ içindeki yaşadıklan olaylarda umut iıncı, bezgirJik ge»iric, usanç verici, yenilgiyi kabul edici bir anlam ouı&billnz. Kiml haksızcasına s'uçlanmış, kimi biriki gtinlügüne d# oıs* onun bunun karaçalmasına uğrayarak tedirgin edilmiî Kimi aylarca bir kapatılnnşlık kâbusu yaşamış, kimi de bir toplumun bir aydınlıktan bir karaniga doğru koşuşunu «öıeTek yıkılmış... însanoğlu umutsuzluğa dayanamaz uzun süre. Hele vanm yüzyılı aşmış, nice umutlann umutsuzluğa, nic* aydınlığ11! karanlığa, nice güzelliğin çirkinliğe dönüştüğünü gören bir kuşaktansa... Gençler daha dayanıkü, daha rurençü Bir daha: bir daha düşüp, kalkabüiyorlar ayağa.. «Gelfcc<>gıri süresi uzun» cnîar için. Ama kendisini duygulann, özıemler.n elinden kurtaramayan, belirli bir yaş çizgisme ulaşrnış kişiler bir tartışma, bir bezginlik, bir yıkılış SOÎIUCU kapatıyorlar ya^amın kapısmı... Bütün bunlar anlatılacak yazılacak günü geIince. aynntılarıyle, gerçek anlamıyle. Alangu artık yok. Savdı sırasını. Herkes savacak bu sırayı. Ardında anılar. iyi kötü anılar bırakarak... Böyiedır insanoğlunun belleği iyi anılar kalır hep. Ben de şimdi Alangu'yu o kendine özgü konusmasıyle, el kol hareketleriyle. baluşıyle, gülümseyişiyle görüyorum karşımda. Bir gün bir sokak dönemecinde karşılaşmak olanağının da kslrrmd^Jını bi. lerek... Kitapları var, yayımlanmamış çalısmalan var, dergılerde darmadağınık yazıları var. Otuzbeş yıhn üiünü. »enmi... Belki gerektiğlnden daha az, belki yarım kalmiî! Olsun. Bir yaşaraı edebiyat, kültür sevisiyle tüketmiş oir tdsi... Tam kendisinden beklenen «büyük» yapıtı vereceği urrıulurken, beklenirken... «Ömer Seyfettin«i ahn okuyun, «Türk Edebiyavnaa H;kâye ve Roman»ı alın okuyun... Yitirdigimiz Alangru'nun vanda kalan çalışmasınm acısını duyacaksınız. Hep böyle o:uyor hep böyle... Bekliyoruz bekliyoruz, daha tyı, dana önemli yapıtlar verecek diye diye, derken filrn kopuyot en urnulmaz anda, en verimli. yararlı yerinue... Yaşamın düierıi Böyle, bunu bilmeli zamanında. Bugündür Biiemli olan, varın belki de hiç yok, hiç olmayacak.. SIK DUYUP OKUDUĞUNUZ «HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ» TERİMİ, BU YAZIDA, YABANCI ÜLKELER YÜKSEK MAHKEMELERİNİN ÖRNEK KARARLARİYLE AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMAKTADIR Faruk EREM T. Barolar Birligi Başkanı TEŞEKKÜR Sevgili annemiz Nebahat Hatipoğlu'nıın • ; I l vefatı sebebiyle başsağlığı temennısinde bulunan muhterern akraba ve dostlanmız» tesekkörlerlmizi arzederiz. KVLÂTLAR1 (C'umrıurlyet • 4900) slyle bir memuru makul bir sebep ölmaksıtm vazitednflen uxakjaşt:ramızlar. Bir memuru Tazifesinden uzaklaştıracak bir kararın geçerli olabilmesi için ilgilinin aleyhinde olan hususlarda lzahat vermek ve onlan reddetmek imkamna kavuştuniunasa ile mümkündür. (Mülkiyet hakkına ilişkin Alman Anayasa Mahkemesinin 14 Şubat 1967 tarihli karan): 29 Agustos 1961 tarihli bir kanunla Almanya'da sarapta kuîlanılmak üzere asma çubuğu ekiminin resml müsaadeye tabi kılındığı, Federal Almanva Anayasası'nın 14. maddesinde mülkiyet hakkuım temlnat altmda olduğu, bu hakkın nlteligi ve sınırlannm kanunla gösterileceğinin yanlı btılundugtı. olayda davacının mülkünü bağ hallne getirmek isteginin reddedildiği, ilgilinin bu nedenle kanunun iptalini istediği görüldü. Bu istek Alman Anayasa Mahkemesince su gerekçeyle reddolunmustur: Kanunun eregl Alman sarabının niteliklerini korumaktır. Da(Angaryaya tabi tutulmama vacının toprağının iyi asma yehakkiyle ilgili Avrupa tnsan Hakelverişli olmaması lan Komisyonu karan: 17 aralıfc tistirmeje nedeniyle talebinin reddi haksız 1963) değildir. Ortakpazar, gümrük Norveç Parlamentosu, 38 tem vesair tahditlerin kaldmlmasınmuz 1949 tarihli bir yasayla dan dolayı. Alman ve îtalyan memleketi bölgelere ayırmıştır. şaraplan karsısında bu tedbire Her böigeye atanan bir dısçinm fazla ihtiyaç vardır. ŞUphesiz ipbu sağlık hizmetinden soruınlu tali istenen kanun. malikin rnül tutulduğu, 1954 tarihli bir emir künden istediği (ribl faydalanname tle disçilik okuluna yazıl mak hakkını tahdit etmektedir. madan önce her ögrencinin ıki yıl bolge hizmeti gb'rmeyı taah Fakat kanunun bu hukmü obhüt ettigini beyana tabi kıimdı jektif. ekonomik ve meşru bir sebebe dayanmaktadır. ğı görülmüştür. Bu tasarmfun zorla çalıştırma (angarya) oldu(Çalışma hakkı ile ilgili îngilğu iddiası ile Avrupa tnsan Hak tere tstinaf Mahkemesinin 22 lan Komisyonu"na müraca<rt e Şubat 196R tarihli karan) dilmiş ve Komisyon şu gerekçe îngiltere'de at koşusu tekelinin ile bu tasamıfun însan HaKlan Joker Kulübüne verilmtş olduğu, Sözleşmesi'ne aykın olmadı|ına bu kulUp komiserinden müsaade karar vermiştir. almadan kimseniı koşuya haySözleşmenin 4. maddestne flvan sokamadığı, bu müsaadenin re, kimse angaryada çahşunla verilip vertlmemesinde, verilemaz. Norveç Kanunu dişçilik dip nin gert almmasmda komlsere loması alanlann iki yıl süre ile takdir hakkı tanındıfı, davacıya Sosyal tşler Nezareti'nin sapta komiser tarafından müsaadenin yacağı bölgelerde sosyal güven verilmemesinin tek sebeblnin lik hizmetinde çalısmalan rnrun kendisinin bir kadın oluşundan lulugunu öngörmektedir. Bu şe ibaret bulunduğunu ileri sürdükilde bir hizmet 4. maddedpki ğü eörulmustUr. angarya anlamına gelmemsktsMUsaadeyi reddeden işlemln dir. Bunda Norveç Anayasasıra da aykınlık yoktur. kısa süreü. iptaline şu gerekçe ile karar verilmiştir: Çalışma alanında bir yeterli ücretlidir, alçaltıcı ve haksız bir yönü yoktur. Bu se tekele sahip demek takdir hakbeple 4. maddeye de aykjn değil kını keyfi olarak kullanamaz. dir. Çalışma hakkı esastır. Herkes (Hukukun genel psensıplcrine seçtiği meslek ya da sanatı icra saygı ile ilgili İsrail Yüks°k Mah edebilir. Mahkemeler bir kimsenin, ömeğin mülkiyet hakkına kemesi karan: 6 Ocak 19o6) Dâvâcının vazifesinden almması hakkındaki karann Belediye Meclisinin gizli oturumunoa alındığı, dâvâcmın bu nedenle MERAL kendisini suçlayan hususlan redBCîtKBAYRAK detmek imkânma sahip olmadığı görülmüstür. Halbuki: ile Hukukun gene! prensipleri esastır. Kanun koyucu bu prenREHA siplertn ihlâl edilmemesine dikkat etmek eorundadır Kanun SOGOÇİM ve Pizamlarla resmî makamlann bu prensiplere uyacakianna iliçkin eçık hükümlerin yer a!ması zarurl deftildir. Belediye Meclisi bir kamu oraanıdır bütün kararlarında keyfilikten kaçmak zorunciariır. Belediye MeclisJ üyelçri tCumhuriyet 4902) yargı benzeri görevleri dolayı teca\üz edilmesine nasıl neza.ret ederlerse, bir kirnsenin çalı?ma hakkınuı ihlâl edilmemesine de o derecede nezaret etmekle yükumlüdürler. (Hakimin tarafsızlıgı karinesi: Sudan YUksek Mahkemesinin 1 Temmuz 1962 tarihli karan): On yedi yaşmda olan sanıgın Yüksek Mahkeme, hakimin red di konusunda şu gerekçelerle hırsızlık ve yangın çıkarmaktan itham edildigi. tahkikat sırasında/acıya hak vermiştir: da Şerif'in kendisine beş plHakimin reddi için görülen da dan fazlaya mahkum olmayaca%ada hftkimin gerçekten taraf ğı hakkında teminat vermiş oltuttujunun, kararları taraf tu ması sebebiyle suçunu lkrar ettarak verdiğinin isbatı lorunlu tigi, duruşm.ada da ikrannda tsğu yoktur. Bir hakimin taraf rar eylediği, ikrann bir kamu tuttugunu isbat diye bir «ey dü görevlislnln vaadine dayandıgı, sünülemez. Ciddl şüphe yeterli durusmada anlaşılmıs olmasma dir. Herhangi bir sebeple haki rağme' mahkemenin ikrarından min taraı tuttugu hakkında bir dönebilecegini sanığa thtar etkarhıenin mevcut olması yeter meden onu 7 yıl hapse mahkum sayümahdır. Bu itibarla önce ettiği görülmüştür. den bir partiye mensubiyet, bazı slyasi davalarda, hakimin taYüksek Mahkeme, ktran çu rafsızhftından ciddl surette süp gerekçelerle bozmuştun Sanıklaheye hak verir. rtn Adil bir yarjrılamadan faydalanmak haklandır. Bir irnme (Adli müzaheret konusunda Avusturya Yüksek Mahkemesinin görevllsinin haldkate aykın bir vaad İle itirafı tahrik etmesi re 26 nisan 1967 tarihli karan:) Avrupa İnsan Haklan Sözles mahkemenin bunu dUzeltmesi sanıgın adalete uygun olarak yar mesinin 6. maddesinde ?u hükünv yer almaktadır: Her sanık «seçe gılanmasuu lstemek hakkının ihlalidir. ceği bir avukat tarafından kendi ni ssvunma hakkına sahiptlr. Bir nt müdafiin ücretini ödemeğe muktedir değil ise, adaletin bunu gerektirmesl halinde resen tftyin edl lecek bir avukat savunmayı yaYaptıgı çok basarıh bir par.» Bu hükmün benzeri Avus•meliyat ile benl tam bir «4turya Ceza Usulü Kanununun ^1faya kovujturan maddesinde yer «umaktadır. Bu SAYIN H0CAM1Z madde hükmü Avrupa tnsan Hak ları Sözleşmesi hükümlerinin uy Prof. Dr. gulanması anlamını gtHr. 'Kanun önünde eşitlikle ilgili SAFA KARATAY Federsl Almanya Anayasa Mah; ile yakın ilgilerini gördüğükemesinin 14 şubat 1968 tarihli ka ; müz Prof. Dr. Sedat Katırcırarı:) Federal Alm»nyı Anayasasınm : oğluna, Dr. Kecdet BUIrilet, 3. maddesinde «Herkesln kanun : Dr. Ferruh Fersçl'ye, Guraönünde eşit olduğu, cins, soy, ırk, S ba Hastanesi K.B.B. Servisi hemşirelerine dil. menşe. dinî veya siyasî fikir • doktorlarına, lerinden dolayı kinısenin kötüle Ş ve bütün personeline, habnemiyeceği veya imtiyaz sağl» S rımızı soran akraba, dost ve Ş namıyacağı» hükmunün yer aldı • hastalarımıza eşim ve ben en S ğı 1941 tarihli bir kanuna dayanı • derin teşekkürlerimizi tuna J J larak cıkarılan bir tüzükte ırk ve J rız. Dis Tabibl Reyyan DtNÇ S din düsünceleriyle baa kimsele j Op. Doktor Mfinip DtNÇ • rin Alman uvnıklu|undan çıkan I labilecegi görüldü. Alman Anayass Mahkemesl bu Cumhuriyet 4901 tüzü^ü şu gerekçelerle Iptsl etti: Nari rejiminln. adaletin temel prensipleri ile baSdaşmayan tarar ruflan ksnun hükmünde degfldir. ESer hâkim bunlan oy?ular sa adaleti degil. adaletsiriiSt taUfulü ile beni büyük aeıhakkuk ettirmis olur. Katdı W tular içinde bırakan sevgili zük Anayasanm 3. maddesinde anneciğim. merhume yer alan eşitük kuraltn8 da aykındır. Bu itibarln S(l ocak 1953 Emiîie Nesibe tarihi ile 8 mavıs 1945 tarihl ara ZEREN'in sında. trk ve din düçünceleri île Alman uyruklusunu kaybetmiş ebediyete intikalinin 40 ıncı olanlar. aksine istekleri olmadısı gününe rastlayan 24 Hauran takdinîe. bu uyrukluğu korumuç 1973 Pazar günü (vann) aziz sayılırlar ruhuna ithaf edilmek Ozere (Telefon konuşmalannın mahKızıltoprak Zühtü Paşa Caremivetinin ihlal edilmemesi miinde ögle namazından sonhakkına dair ABD Yüksek Mahra (13.30'da) Hacı Hafız Nuskemesinin 18 Aralık 1967 tarihli ret Yesilçay ve Rüzide ar> karan). katfaslan tarafından Mevlidi Serif okutturulacaktır. Davacının bazı bilgileri teleArzu edenlerin, akraba, fon ile nakletmekten sanık oladost ve din kardeslerimlzin rck Kaliforniya mahkemestnce teşriflerini rica ederim. mahkOm edildiSi. telefon kabine«inin dısma î=tlhbarst ServiO»u: since fP3.î.) verle;t,irilen bir dinleme ve kayıt alet! İle konuAli Ifiksel ZEREN sulanlann kaydedildigi ve bandin durusmada dinletildigi, mah kumiyet karannm tstinal Mah(Kale Ticaret: 97/4880) kemesince onaylandıgı, tstinat Mahkemesinin bu çeşit dinlemede davacı tarafından işgal edilen yere fiill bir teeavüzün bahts konusu olmadığının bildirildiği görülmüştür, Yüksek Mahkeme karan su gerekçelerle bozmuştur: Eğer bir kimse bir telefon kabinesini kullanırsa, mevcut olduguna * nandıgı bir sır mahremiyetl İhlâl edilmiş olur. Bunun hilafına bir hareket arama ve zabıttır. Anayasa yalnız maddi varlıgı olan şeylerin degil, konusmalann kaydını da müsadere sayar. Aslında Anayasa, mahalleri değil, şahısları teminat altrna almıstır. Bu sebeple bir mekana maddl anlarnda tecavüz sart deglldir. (îtirafını geri almaic bakkma dair New York Yüksek Mahkemesinin 26 Eklm 1967 tarihli karan): TEŞEKKÜR örnek İnsan, büyük hekim, Sayın Prof. Dr. SİYAMİ ERSEK ve Dr. FELLA ERSEK'e lükranlarımızı sunarız. PERJHAN VELİOGLÜ VEUOGLO «»•••••m«ııı»a»»m»«« •••«»>• • • • « • « • • • • •• • ı. • • • • •• •• • • • • . • • • • • . (Curnhuriyet . 4895) « • • • *••••»••••••«»..•»««•• ı TEŞEKKÜR Sajlıgımı yeniden kazanmarnda büyük yardımlanm esirgemeyen, Iıttnbul Göjüs Cerrahlsi Merkezi cfejerü hekimleri: Sayın Doç, Dr. SEMİH TULPAR, Sayıa Dr. ALİ MERT, Sayın Dr. SOMER TARCAN, Sayın Dr. ALt KAPTANOGLU, Styın Dr. HAIRİ OZVILDIRIM, Sayın Dr. OZGE 8EZERMAN, Sayın Dr. ŞKVKET KA5A. Sayın Doç. Dr. TVCRUL ÇAVDAR, Sayın Dr. AYDIN ARIK, Sayın Dr. TEZER ARCAN, Sayın Dr. FİKRET MAÇİN, Sayın Dr. SALAHATTtN SENIÜZ, Sayın Dr. YAŞAR TILDIRIM. Sayın Dr. CEMAL ERSOS, Sayın Dr. ÜLD SUISGO v e Sayın Doç. Dr. MEHMET ORAN ve Sayın Doç. Dr. TÜCEL TANGtN'e ve Sayın SKRVET OKVMLŞ'a en derin tesekkürlerimi tunanm. PERİHAN VELİOCLÜ SÜLESMAN VELİOGLU (Cumhuriyet • 4896) ŞÜKRAN BORCU TEŞEKKÜR Değerli Başhemsire Sayın ESEN AVSAK'm sahsında, Istanbul Gögü» Cerrahlsi Merkezinin tiim bemslrelerlne en kalbl »ültranlantnızı lunanz. PERİHAN VELİOĞLD SÜLEYMAN VELİOGLO (Cumhuriyet 4897) •nntmimnıtınınuıınflHiMiHinnı MEVLtT TEŞEKKÜR Hastalıgım lürMİnce yakın İlgilerini esirgemeyen Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Sayın Dr. VEFA TAN1R, Müstesar Sayın Dr. OSMA.N YASAK, Mü«tesar Başmuavinl Sayın Dr. AHMET ÜSTnNOfiLÜ. Mesleki ögretim Gene! Müdürü Sayın Dr. IBRAHİM KOCATÜRK, Istanbul ll SagJık Müdürü Sayın Dr NIIRİ ERTflRKOftLU* na. Sayın EMEL BERKAT ve Sayın AYRAN UASH'e. Hacettepe Oniversitesi Hemsirelik Yüksek Okulu Müdflrü Sayın Doç. Dr. EREN KUM. Sayın Doç. Dr NEBAHAT BCSCKOKIAT. Sayın RÜÇHAN TÜîSON ve Sayın Dr. LEMAN BtROL'a ve Florence Ntfttngale Yük>««lf Hemslrelik Okulu Müdür Vekilt Savın SKLVA KRHAN'ın sahstnda tCni Bğretrnen, memur. 68rend ve personeline, mezun Sgrendlerime, mes)ektasl»rım» ve dostUnma en derin sükranlarımı «unarım PERİHAN VELİOGLÜ SOLEYMAN VELtOGLU (Cumhuriyet • 4898)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear