Catalog

CUMHURİYET 26 Şubat 1973 diANpOMüiEHİKLEfcîiiîi!.., Bü !«.. B^ JAMA A8PÛUAHBMAMA1'.,.. Bü $AWA ffcTTAH îrii ! SIS IÇINDE BEHZAT AY'IN ROMANI 46 «Zevk i n c e l i | l . Zevk bskjnyort» dedi gttlfimsıyerek. Besim: «Küçük Mr şey canım.» dedL «Benım için çok büyük...» «Değil... Hele koca bir yılbafi için...» S«vıl, buzdolabma doğru giderken: «Haydi oturun'» dedi. «Oturalım.» Sevil, buzdolabmdan kflçuk fi«« bir kulfip rakısı grtirıp açti™ Üçü, yemeğe gtrittfler hemcn. Sevil, bardağını burmmı dayadı, gülümsiyerek Besime baktı, goz kırptı Besim d« bardağmı kaldırdı. tkısı de birlikU birer yudum içtiler... Cemil, alelacela yemeğinl yiyip kalktı. Masal kitabını alıp divana oturdu. Kaldığı yerden okumay» basladı. Zarnan ılerliyordu.. Cemıl, masal okuyordu. Besim Ue Sevil, yemek masasında dalıp gitmiılerdi blriblrlerine, konuşmalanna Sevil, kalktı, sendeledi.. •Olmuşum arkadajım,» dlyerek yatak odaıına doğru yurüdü. Besim: «Sakın feg kalma,» dedi usuleana.. Sevil: •Erken gel,» diyerek nunldandı ve glrdl yatak odasına. Besim: «Bana mıî» dlye fordu. «Sana.» Besim, defteri aldı. Sevü: •Bu deftere güzel gttzel yanlar y u , «ml?» dedi. Beslm'm 1(1 nzladı... Çocufu olmayanlarm duyduğu acıyı duydu. Hanidir yazmaktan uzak kalmıjtı. Halbııki, O'nun asü lsi yazmaktı. Yazmak yaşamaktı onun için. Yazmak, yajanıak gibi bır jeydı. Yazınca rahatlıyordu. Yazuıca arını yordu. Yazınca seviniyordu. Para getlrsin getirmesin, yazmak istiyordu. Yazmak, kutsal bir seydl O'nun için. Yazmak, en önemli ifti.. Yazmak, yaratmakü.™ Yaratıcılıktı. Üretmekti.. Üreticüıktt Kanncalar glbi, yarına bir şey tafimaktı. Tedavi olmaktı. Yenılenmekti.. Guzel bir yolculuktu yazmak . Uçustu... Konuşmaktu Boşalmaktı. Durgunluk değıldi.. Devıngenlikti... Umuttu.. Ağaçta çıçeğın açması, yapraklarm göğerm*d, çiçeğin meyvaya dönüjmesl, meyvanın tatlanmasıydı yazmak... Besim, dalıp gıtmistl... Kederlenmiftl Sevil, faaırarak: •Ne o arkadafimT» dedL Besim, irkildi. Sevil, tekrar sordu•Ne o arkadafon, niçin durgunlaftın?» Besim, yavafça: «Hıç canım,» dedL «Dalıp gittinj «Öyle oldu.» «Kederlendın » •Farkında değillmj «Yüzunün anlatımı deglftL» •öyle mi?» •Elbet» «Belki > •Armağanımı beğenmedin?» <A' a' Beğenmez olur muyum? Çok begendim. Yazı ile uğraşan bır kisjye verilebilecek armağanı seçmekte ustalık gosterdln. Ama... Evet.» Gene sustu. Sevü: «Söyle?» dedi. «Yazamıyorum ki . Artık yazamıyorum klBana bir hal oldu. Yazamıyorum. Kısırlastım... Verlmsizleştım .. Yazamıyorum artık.. Kotü... Bu durumum çok k5tü.> Besim, nerdeyse ağlamak uzereydL Sevil, Besim'e doğru yaklasarak: «Karamsar olma arkadasun,» dedL «Evet, karamsar olmamalıyım.» «Yazarsm... Gene yazmaya baslanm.» •Öyle ml acaba?» •Elbet.» •Eskı çalısma günlertme ddnebilir miyim aca ba'. •Hem de daha lleri.* «Keski.. > •KurdeUyı çözcbülrsin...» Besim, kurdelayı cöedfl. Ciltll, kırmm kapaklı, buyük bır defterdl., ^ «Aç.» dedi Sevil. Besim, defteri açtı. tlk sayfada, Sevil'ln elyazısiyle yazılmıs bir şıirle karfüa}tı Sevil, Slav Hristo Karaslovofun (iirinden birkaç bölüm diye yazmıjtı siırin basına. Şiiri sessiz okumakta olan Besim'e: •Sesli oku bastan, ben de dinleyeyim,» dedi Sevil. (Devsmı ?ar) BlR ŞEHİR, DÖRT MEVSlM Neclâ SEYHUN Nllyorderler amsındtL. lslerlml bitiremedim, blr hafta feç gitUm Paris'e. Ne farkeder, değil mi? . Şu farkeder kL defileler bajladığı tarıhte gider•eniz, davetiyelerinizi Paris'te ön ceden verdığiniz adreste sizi bekler bulursunuz. 5, 6, 8 defil* düscr günune gore Sabahın körflnde i«e bajlar, kosusur durursunuz. Bir yanstır gider. Defilenin birinden çıkar, birine dalarsmız. Bazen birinln ba? ını •eyreder, bazen birinin sonuna yetisirsiniz Bazılannı o gün için lster istemez çıkarırsınu listeden. Bır günde 700 1000 arası model •eyrettiğiniz olur. Sarhosa dönersinlz. Notlannızı anında, detaylı tutmazsamz eğer, hapı yuttunuz. Hangi model hangi mo daevinindi hatırlamazsınız bile ertesl gun. Çunkü bir 700 . 1000 model daha eklenir llsteye. nm ' kaç yıllık kazancuu blr kalemae rahatlıkla aayacak zengin davetlilerle doludur. Cebinizdekl turist parasının sizi kao gün daha idare edebileceğinl dfljünüp oturursunuz aralarma. Ellnıze elbiselerın ismi ve numarası yazılı bır program verırler. Sız de çıkanrsınız kalemınızı öteki mılyarderler gibi. Bırbırinden şık kıyafetler önünüzde geçıt yapar. Beğenilen kıyafetler programlara ışaretlenir bir bir. 81015 model . Bir mevsımlık gıyım değildır bu elbette. Bır mevsimde bu m o dacıdan alınacak modellerln a > dedıdur Ertesı gün başka bir modacıdan bır o kadar işaretlenır Daha ertesl gün bir baskasından Züğürt mllyoner Sız de bir seyler isaretlerslnız. Onlar begendiklerı modellerı gıymeye hazırlanır, sız begendıgımz modellerl anlatmaya hazırlanırsınız Geçen güzel modellerın rengını, kupunu, özellıgıni yazarsımz harıl hanl. Çevrenizdekıler alacağınız modelleri ışaretledığinızı sarurlar. Yanınızdaki mılyoner yazdıklannızm çokluguna şaşar Hafiften bozulur da Kıyafetınızde, tavrmızda, mılyoner halı yoksa da, ne gam. Parayla ımanın kımde olduğu bellı mi? . Ama ne zaman kl defıle biter, gerçek zengınler ışaretll broşurlerle modellerı prova etmek ıçln ıçerdekı salona geçerler, o vakıt akla kara çıkar ortaya BrosUrUnüzU katiar, koîşte Molynenz Modaevinln en lükseli modelIerinden birl. Bevaz ustüne kırmızı çiçeklerle sttslft olan bu romantık gece elbisesini, sinema dünyasının yeni şöhreti Lena Grındav sannror. Grinda, «Don Jnan» niminde Brigltt* Bardot'nnn yanınd» oynnyor. sürukler. Kımse mılyoner sanmaz sızı Araba gelir, kapılar açılır, yennızı, kendinlzU bulursunuz Hıkâye biter. Pahalı rüya Ya benim yaptığun gibi bir hafta sonra giderscniz ne olur 7 . Gazeteciler haftası, fampanym partileri ile sona ermi; olur, bu bir.. Sonra günde bıre iner defileler. Tempo yavasjar. Mılyoner ve milyarder müfterılerın kıy«fet seçme, gardrop düzme donemıdır bu. Defileleri cebl delık gazeteciler değü, dunyanm sayılı para babalan arasında seyredersiniz. Üniformalı kapıcılar arabanız dururken daha, y» da sız kapıya doğrulurken kosuşurlar Bir itibar, bır kıyamet, gırersiniz içeri. Salon, bir elbıseye bir memu Givenchy'nin bu şık san mantosu, mOyonerlerin en çok isaretledikleri modellerden blrL Manto ssn, yesil, siyah desenli, kravat yakalı şantnng bir elbise fizerine giyilmektedlr» yarsınız çantaruza. Moda evlnln kapısından çıkar, lüks arabalann önünden duraksamadan geçersinız. Bır teselhniz vardır. «GonlUmUz zengın hıç olmazsa » dıye düşünUrsUnüs ıçii MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOĞLU KILIÇ Metro istasyonuna kadar bu duşünce oyalar sızı. O kadarı da nasü olM yeter. Istasyona gırince, cıvıl cıvü bır kalabalık sızı milyarderlerin o pahalı dün yasından, pahalı ruyalardan, pahalı modellerden çeker, alır. YARIN: SICAK RÜZGÂR DİŞt BOND OLUM Merhum Adalar Beledlyesi Muhasebeclai Rifat Uytun'un esl Süheyl» Gurael, Denlzcllik Bankası bankacılık kontrolörlerinden Naci Uytun, oğretmen Mualla Ceylan'ın anneleri. Sıdıka Küçbk'Un abluı, emekli hakim general Haıan Gürael, Wyeth Laboratuvarları Mumessüı Kamıl Ceylan \e gukran Uvtun'un ka> ınvalıdelen Tatbıkı Guzel Sanatlar Yuksek Okulu öğıetlm uyesi Rejhan Kaya ve avukat A>la Erdıl'ın teyzelerı, Ahraet H Ku çük'Un baldızı, Univaç Program lama Muduru Mete Gursel \e Sıyasal Bılgüer Fakultesı Asıstanı Hüldan Gürsel ve Cenglz Sıbel Gamze'nın bu\ukannelerı vefakâr, fedakar ve faaletli ınsan Bdyük Adalı J/^ODösryH| , 4 ;h 1 1 I [ ' OVUBV5E W«.U vm't ttâs HjSlDfP USTLMÛ O E D TİFFANY JONES Müzeyyen UYTUN Hanımefendl 24 '2/1973 Cumartesl gunü Ankara'da Hakkın rahm^tıne kavusmustur Cenazesi 28/2 / 1973 Pazartesi gunu (buguni Bujukada Camunde kılınacak oğle namazını müteakip kaldırılacaktır Tanrı rahmet eylesin. AILESİ (Heriı. 31») 1217 • D O B. ; Tarık 1i <ı • <> z. Kırbakan 2 I OR n GARTH <ı Oen, Saç ve Zührevl Hastaukian Mutehassısı • IstlkJâl Cad Parmakkapı 11 • N o 6e TEL • 44 1B73 Kara ve Denizi Ancak GÖKLER TAMAMLAR UTt EmvBIUUKt CDÇLEMDtllMB V1ZFI