Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 25 Şubat 1973 JAKAHAAAAAAL APütCANBAAAAAAAAl!,, SIS IÇINDE BEHZAT AY'IN ROMANI • 45 «öğretmenleri gfM.» «Dalga geçme Sevfl.« Sevil, gülümsiyerek çıbp gittL.. Besim, düsundü kaldı.öfle Czeri, okuldan eıkmif gldiyorlardı BeBir dolmuşla OskUdar'a gittıler Ustüdar'daki sonbaharda yemek rediklerl lokantaya gittiler. Lokantanın, Bogaza en yakrn ma«wnn» oturdular. Lokantada kimseler yoktu; garsonlardan ve işleticiden bajka... Sevü: «Biz gelmesek, sinek avlayacıtKlarmı;,» dedi. <Eee, herkes yübaji hazırhğmda.» «Biz?» «Biz de...» «Hani?» «Bızimki manevl haztrlık.» «Maddi değil, manevi bizimki...» Saat beje kadar, başbaja verip, bir küçük |lfe rakıyla yemeklerini yedüer. Kadıköy'e dönünce, Besim: «Sen eve git, ben on dakika sonra geleceğün.» dedi. «Neden?» «Birlikte eve girdiğimizi çevreden görmesinler.» «tyi olur... Ben düşiinememistiın bak..* Sevil, eve yollandı. Besim, çiçekçiye gitti. Kırmızüı beyazlı karaniıllerden bir demet yaptınp, Sevillerin evlerine doğru yürüdü. Zile basar basmaz, kapıyı açtı Sevil. Çiçegi görünce: «Zevidne diyecek yok arkadajım,. dedi. «Senin de konukseverliğine~» Sevil, Besim'in elinden aldığı karanfineri, h«men bir vazoya yerleştirip yemek roasasma koydu. îlkokul üçüncü sınıftaki SevUTn kardej! koşarak geldi. Besim. Cemil'e de masal kitabını verdi. Cemil, kitabı alır almaz divana kendıni atıp okumaya başladı. «Mutfağa gel Bes.» deyip yürüdü. • Besim, aldığı yaka iğnesini kuttısuyla raa*anm üzerine koydoktan sonra mutfağa geçtL Köfte, yesil salata, turfu, çerezler tabaklara yerleştirilmi'ti. • Haydi yardun «t bakalım,» dedi fülerek S«vü. Besim, Sevil'i kucakladı, öptfl.Birlikte yiyecekleri tasıdılar. Sevil, masanın ürerindekl kuhıyu ellne aldı, açıp baktıktan sonra: (Devau tarl aim: «Baban gittiğine gSre, fimdi blr yere gidelim, akfama kadar orada kalalıro; akşam size döneriz,» dedı. Sevtl, bir lki dakika düfündükten sonra: «Çocuuuk?» dedi. «Çocuğu unuttum.» Sevil, gene düsünmeya basladı... Bir süre aonra: «Arrva ben çoctığun yemeğini öğle veririm; bi raz da harchk™ Sinemaya gider. Zatan onun beklediği jey.» •Bunu da hallettin.» «Sen saat birde pastanede beklersin.» «Beklerim.» «Ben seni oradan alınm.» «Beni kaça alırsın Sevil?» «Bırak şımdi şakayı... Tamam mı?> «Tamam.» «&imdi oldu.» tîyi.» «Benım halden a&layan arkadasım.» «Asıl sensin halden anlayan. Beni evioa çağınyorsun. Yalnızlığırtu unutturuyorsun...» Sevil, sustu... Besun: «öyle defill mi?» dedi. «Neyse .. Çoeuklara engel olmayayım...» «Çocuklar çaUşıyorlar... Bak, hiç bize bakıyorlar, bizi dinlıyorlar mı?> «ölecetim... Benimkilertn bak gürültüsü geliyor.. > «Senınkiler daha Mlçük...» «Ben gideyim.» «Gıile güle. > Sevil, çıkıp gitti dersanedea..; * • • .„.,~. Kadıköy'e gelinee, Sevil dogru eve gitH. Besim, Sevil içm bir yaka lğaesi ald; ku vumcudan. Çocuk için de btlyüeek ciltlı bir masal kltabt aldı. tkisini de cantasına koydu. Besim, söıleştikleri pastaneye geJdiginde, Sevil'ı bekliyor buldu. cHiç oturmayalım burada Sevlt,> dedi Besun* «Pekı,» dıyerek oturduSu yerden kalktı Sevil. Pastaneden çılcblar. BİR ŞEHİR, DÖRT MEVSİM Neclâ SEYHUN Sokakların Kanunu ÎSTE PARİS yok. Etekler diıkapajı çevre«inde moda evierınde, kesınlıkle. Ama moda pvlerinın kapısından çıktınıs mi, adım başında maksı, adım başında minı. Kalbın, mantığın tanımadığı kanun lan oldugu gibi, sokakların da moda evlennın tanımadığı kanunlan var. Alabildığıne bir özgürlük, alabildiğine bir hosgörü Uzerıne kurulu bu kanun. Dıleyen diledığıni gıyecek. Dünyanın moda merkezi Paris'de, Pıris'ın sokaklannda geçerli kanun, bu kanun. Bu nedenla maksiler hâlâ püpürUyor yerleri. Bu nedenle kısacık, bir kans minıler olanca cömertliği ile açıkta bıraJoyor uzun, biçimli bacaklan. Sonra tutuyor biri Marıe Antoinette devrinin upuzun kadife pelermıni giyiyor. Savura savura yürüyor eteklerini. Ne donen, ne de bakan. Son derece olağan. Kış günü blucin gıymek: de olagan. Kısa kollu elbise ile aalınMrda... KUrkunUz varsa, yaza « U a y ı n isterseniz. Yazlık kıyafiMri kışın, kıslıklan yann giyin. Kim ne der? Son moda aık bir erkek butigının önünde çarpıcı, orijınal modellen seyrediyorum bir gun. Bir ara baaımı çevirince, kahverengi pelennli bir adamın da olanca dıkkati ile modanın son yenihklerini izlediğini gördüm. Oysa moda yenilikleri ile hiçbir ilgısi olmamau gerekirdi kıyafetme bakılırsa. Dumas'ın romanlanndan fırlamıs gıbiydi sanki. îkı kat kahverengi pelerini, şapkası, favorileri ile. Bir tek kılıcı yoktu. AUahtan. SokakU güpegündüz lâme pabuçlarla, gece elbiseleri ile yürüyüp gıtmek de mümkün dikkati çekmeden, geçmis aeırlara ya da gelecek asırlara gdre giyinmek de... Ama gene de blr SOKAKLARINDAN IKÎ MODEL SOLDA StYAH KADtFEDEN ROMANTİK BtR PELERÎN SAGDA GÜNÜN GÖZDESt BLUZON CEKET Gözlerin» inanamadım. Tarih fincesi, uzun tüylü bir yaratık, olanca sıklığı ile karşıya geçmek için yeşil ışığın yanmasını beküyordu. Concorde meydanında, yanıbaşımda. Postu, gördüğüin, bildiğım kürk cinslerınden hiçbirine uymuyordu. Hatırlamak için çaba harcs> mak boşunaydı. Garip bir kabve rengı ile siyab kanşımıydı bu post. Tüyleri serttl, uzundu. Himalayaların hayâllerde canlanan «kar adamı» bu olabilirdl pek&la. öylestae vahsl, öylesine ilkel bir gorünüşü vardı. Tgrüj öncesi bir hava. Ama... Pek tnce bir moda zevkinden, pek dolu bir kesedsn geçirilrrü? bir havmydı bu. Ormanda vurulan hayvanın postuna burUnnMk değildi. Kocaman, der siyah bir kloa japka yüziinU saklıyordu bu ışık yaratığuu. Dudakiannı görUyordum sadece. Pek güzel bir yüre ait olması gerek, pek biçimli, pek dolgun kiru kırmızısı dudsklar. Bir de yere ka dar uzanan postunun ucundan Körttnen styslı antilop dcriıin* göcdesi var Paris sokaklannın. Parısde şık olmanın da bir yolu. Nedır bu? Paris'e giderken ne türden bir kıyafet olmalı »alızinızde . Yüzünüzü ak edecek cinsten? Tek bir kıyafet alın yanınıza, yeter. Bir bluzon takun. Bir pan tolon, bir ceket Bluzon kadifeden de olur olmasına, yünlüden de, yünden de.. Ama siz gene de si ri ayıya benzetecek cinsten bir |ey *eçin daha iyi. Yalancı ya da aahici kürkten olsun, önemi yok. MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOGLU KILIÇ Yeter ki gövdenlz alabüdiğin* V^bni kollaruuz gövdenizden münı kün oldugu kadar uzak dürsun, yeter. Ayı modasınuı üsrüne yok sıi anda Paris'de. Ama gereğinde Mahmutpaşa da pekâlâ görur i$i nizi. Ugaga, trene, ya ,da vapura btnmeden bir yanm saat önce da larsmız Kapalıçarşıya, içi koyun postu ile astarlı sıradan bir deri ceket ya da palto almunız olur biter. Sizin gözünüz rtıtmasa bile riyanı yok.. Yabancılann fJzü tu tar onu. Pari* aokakiannda blr Parisli imisçestne kendinizden. kıyafetinizden emin, kurumla yü rüyebilirsiniz artık. Her yere gl rer çıkarsınız rahatlıkla, güvenle.. Ama «Ben Maxım'e, Tour d'Argent'a gideceğim» derseniz, o başka YARIN: MİLYARDERLER . ÂRASINDA DİŞİ BOND TİFFANY JONES eaaıe BERBAT 3(R lH 3Î2İ B 73811 >2L. BU NÖKJ KlZI Döeu Moda evlerine kadmca bir zarafet hakün 1973 tlkbahar ve yazında, Yukarda Carveıı'den şık bir tabım. Beyas fistOne siyah puanlı. Boleronun or> tası siyab üstfine beysz pnsnh. den pek şık çızmelerinin nu. Hepsi okadar.» bur Onun, olanca tıaşmeti, olanca ilkelliği, olanca şıklığı ve kurumu ile salına salına yolun karşısına geçmesini seyrettim ardından şaşkın ve hayran. Yeşil ışık sönünce geldi aklım başıma. Sıramı kaçırmıştım. Bir otomobil sell aktı önumden. GARTH SEIECEC\ KÜEEC } } SULUPSUKİ / VA <SE.TİB Kanunsuz sokaklar Maksinin modası yok artık Paris'de. Mıninın modası da Tarık Z. Kırbakan Utrt Saç ve Zfibrevl Hastalıklan Mütehassısı t«ttklâl Cad ParmakkKpı No 86 Itl «4 l«7t< uııı, ı o B