26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
^UMHURIYET 18 Şubat 1973 TUia(iW ÇeUUJK SIS IÇINDE BEHZAT AY'IN ROMANI • 38 Çoeuklara da yazık oluyor. Çocuklana yanında bağırıp çağırıyor. Ben de dayanamayıp aynı davramşları yapıyoram. Durnm böyle olunca, bizim aynlmamız, çocuklar için daha iyi Epey büyüdüler de. Yamraa da alabiHrim.> Besim, düsünmemek için, kahveden çıktı. «Otele gitmeye param olsaydı... Para yok. Eve dönsem, Nesrin gürfiltüîrü kopanr...» diyo düjünerek, denir krrısına doğrn yürudü Denız kıyıaoda bir aaat kadar deli dana gibi «jezındl. Gece hıtmiyordu. Soğuktu da... Kadıkoy'de hır arkadag evi de yoktu. Karşiya da gidemezdi bu saatten scmra. Vapur yoktu artık. Zaten parası da yoktu. Para olsa, taten bir otele kendmi atacaktı zamanında. Bol bol harcadığı paralara acımaya, pi$manlık duymaya basladı. Şimdi yirmi, otuz lirası olsaydı bir otelde olacaktL Uyuyacak.tı belki. Dinlenmij olarak kalkacakü sabahleyia. Gezıak'İEen, Nesrin'e bir mektup yanp, labahleyiB verroeyi döşündü. «Belki mektupla daha çabuk aalasabUiriz. Konuynalar karşı karşıya alduğu içın, ikıouz de auürleniyoruz. Duygulanıuzt h&kun olamıyoruz. Mektupla böyle olMtaz. JJttha sabırlı oiunur. Düfünoaek için de za man olur. En iyisi mektup yarmak Sonuç ne olursa olsun mektupla anlaşmak daha kolay olur. Anlaşmak da, aynlmak da daha anlayıjla soau^amr. Daha az amirlenir, daha az yoruBesim, tekrar aabahçı kahrestne doğru yflrudü. Kafa'TO duıuan içindeydi. K&ğıt oyuayanlar, otarduğn yerde ttyuyanlar, yaşlılar, gençler, eocuk deaecek yajta olanlar vardı. Çay söyleyip oturdu. Ve cebindeki kâgıtlan çıkanp yazmaya basladı, ioce ince Sabahçı kahvesi, 23 Aralık Sabaha karjı saat iki. Şıyju sSyÜyeyim önce: Evden ayrılmaya mecbur ettiğinde yalnız yecü liram Vardı. Bunun içtn otelde yatamıyorum. Sabahçı kahveslndeyün. Sabahçı kahveainde ymAiğtm bu mektubu, yarm sana vermeyl düsünÜTorum. Nesrin; En aontmda anladnn ki seninle oturup bir saat bile konuşmak olanak dışı. Parlıyor, hiddetleniyor, abuk sabuk soyleniyor ve ağkyorsun. Halbuki tnsanların konuşarak anlaşabüeceklerini, çö züm yollan bulabileceklerini sanıyordum ben. Hlç değiLse, olgun olgun aynlma karanna varabileceklerini sanıyordum. Aynlmak için bir karanm yoktu. Kıskançlığın yuzunden doğan geçimsizlık beni adamakıllı sarstı. Sasırdım. Uyumsuz oldum... Yemek yerken, basuna kakbğm lndr çekirdeğini doldurmayacak şeylerle lokmamı boğazımda bıraktın. Boyle birkaç kez yemeğin bafmdan kalktığımı iyi biliyorsun. Biraz olsun insan psikolojislnl bilmenl faterdim. Evde bu konuda birçok güzel kjtaplar var. Okusaydın çok iyi olurdu. Zaten bunun için yıim larla kitap okumaya da gerek yok. Blraz seıgi, bi raz olcumak, biraz sağduyu; hepsi bu kadar~ Aylardan beri, geceler boyu durumumuzu düffindum. Olumlu sonuca ulaşmaya çalıçtun, dinlemedin! Evlilik gemisini hızla buzdağına surflkleyip buyük yaralar aldırdın. Ne diyebilirim bundan sonra... Ne yapabihrim? îki çocuğun yanında, sürekli ağız kavgası yaptık. Bız yaşamamızı heder edebiliriz ama, iki çocuğun giıl omürlerini kul etmeye hakkunız olmadığı gibi, bunu yapmakla bir çefit cinayet âm ifoluyoruz. Beni, saşkın, uyumsuz, çalıgamaz, karamsar ettin. Çocuklarımızı bari bu duruma sokmamalıydın. Onlar, kendilerine ve insanlığa yarariı olacak şekılde yetişmeliydiler. Btı ortaını «sirgedin. Geçımsizliğinı israrla, fiddetini artürarak sürdürdün. Eften püften şeyleri büyüttün. Trajikomik davranışlarda bulundun. Evi, beni allak bullak ettin. En sonunda, beraberliğimizin olanaksızlığım doğurdun. Bu koşuilar altında beraberliğimizin sü rüp gidemiyeceğini anladım ben. Zaten sen de, zaman zaman bunu söylüyorsun. tkimiz bu sonuca vardıktan sonra, yapacağmuz U, uygar kifiler gibi davranmak: Anlaşarak bu beraberliğe ton vermek. Çocuklanmız, eğitsel olmayan davranıjlara bundan sonra tanık olmasınlar.. Birimizden birbnizin dnnet getinjıeslHİ' Ist*^ mezsin sanırım.. Her Ijirfikle geçirdiğımiz saat sü' resınce sınirlerimiz biraz daha zayıflıyor. Bunu iyi anhyorum ben. Beraberliğimiz, korkunç lfkence ve üzüntü kaynağı oluyor. Bu elem kaynağı artık kurusun istiyorum. Bu işkenceyi çekmeyen ler durumumuzu anlayamariar. Çekenler bilir demişler. Bunun için, bu konuda öğüt vermeye kal kanlann yaptıgj is «dışardan gazel okumak.tır. (Deramı var) Karın içindeki portakal: IS V E Ç Başbakan Palme bir yürüyüşe katılınca büyük elçiler şaşırdılar tsveç anayasâsı, dort ana temel üstüne kurulmus bir anayasa'dır. 1. Hükümet bıçımi, 2. Parlamento'nun kuruluşu, 3. Basın özgürlügU, 4. Krallık... tlk Isveç parlamentosu, 1435 yılında kurulmus. Yeryuzü"nlin en eski parlamentolarından bl ndır. Bu parlamento, 1866'ya dek dört kademeu olarak çaIısmış: Soylular, kılıse, burjuvalar ve koylüler Kendl sorunlarıru parlamentoda tartışmışlax. 1866'da senato ve halk meclisı olarak ıkiye ayrılmış Te bugün de aynı yontemle çahşmaktadır .. 1907 ile 1919 yıl1an arasında tsveç bunalonlar lçindeydi. Halk oer şeyi Istemeye başlamıştı. Birbiri ardı sıra yapılan reformlar arasında bugünkU seçim yasası da vardı Nısbi temsıl yönteml ile her ikı meclisın üyeıeri seçıür. Halk meclısinın üyeleri ikiyüz clliye yakındır ve dort yıl içın »eçılırler. İkincı meclisın ytizel 11 üyesi vardır onlar sekiz yıl için yöresel kuruJuşlar yanından seçilır. Basın özgürlügü hiçbir kosula bağlı olmadan geçerlidir.. Sansüı dıye bir şey düşünülemez. K'al'ın siyasal hiçbir yetkısi yoktur .. Yme de çok tuhaf bir durum, tsveç gibi bir Ulkede bir kralın bulun. ması. Yırminci yuzyılın sonlanna doğru bir ınsanın sabahlan yatağından ben, «Kralım» di yerek uyanmasını benim aklım akruyor. Bana oyle geliyor kı, aynı durumda olsam bir sabah kunselere görünmeden basar gi derdım saraydan. * NEVZAT ÜSTÜN Isveçlileri sık sık bir dünya olayını protesto yürüyüjünde göriirsünuz. lsveç politikası, halkı dış dünyanın dertleriyl» ilgilendirerek, ne de« rece mutlu bir yaşamı olduğunu düsündürtmektedir. lcveçü gencin, bütün dünyaya üstten bakan hali, politik eğitunin sonucudur. Başbakan da olsa tek başına hiçbir üye bir hukümeti temail edemez, hükümet bakanların tümünün bir araya gehnesi ile var olaa bir kuruluştur.» rnası gereken şey. Ayrımdır!özellikle isçılere karşı takını]an tavır. tsveç'in genel politikası ile bagdaşmayacak mteliktedir. Kara kafa; bu deyim, îsveç'teki yabancılann genel adıdır. Aydınlar arasında auyamazsmız bu sözü Halk siK sık Kailamr. Yabancı ışçılenn en büyük sıkıntılan buradan gehr. Yabancı ışçıler ageından «ipilünç» mektuplar razılır. Bu mektuplardan bir tanesinı Stockholm'de çausan genç bir işçi; Seçkin Bozkaya bana gosterdi. Şöyle başhyordu mektup : «Ey onbeş gözel arvatlanm, ben burada Sosyal Sigorta denilen pavlikada çalışıyorum, ayda bir gün gelip para almak zahmeti de olmasa eyi olacak, lsveç dedikleri gadar gelişmemiş, ıssan parayı neyi eve gönderir!..» Acı mı!.. Degil blı bakmuı.Zengin bir ülkeya vanp sığınnuşsm, ülkende bulamadığmı, «ekmeğini» bulmuşsun. Hurlar seni elbette. Emegknl vertyorum, dıyorsun karşüık olarak. Doğru, doğru olmasına. Ne var ki, tuhaf bir dogru. Kendl Ulkende kullan o emegl derler adama... Diyorlar da... tsveçll işçilerin gözünde, yabancı işcüer kendi UcreUennın yükselmesinı engelleyen yaratıklardır. Ne kadar anlaşılmaz ya da na kadar kolay anlaşün bir şeydir ki; Isveç'tekı ve bütün dteki yabancı ülkelerdeki ışçılerımızin dostu (!) işverenlerdir de işçıler değüdlr. ' v, genç bir poksti konuştugumıa kışı. Daha gitmeyın, dedL Şaşırmıştım. Sağolun ama ne için?. Türkıye'de herşeyin yerll yerinde oknadığı soylenıyor. Sizin yazar olduğunuzu bilıyoruz, bir *üre daha kalmak ı s . tersenız kveç sızı Konuk edebüir!.. " ' Dikkatle bakıyorum yüzüne. Irice okumus yazmış bır yüa. Kanma bakıyorum, dönüp. Sonra çevırmenim Durusoy Ya zan'a bakıyorum. Söylediklennı olduğu gibi çevirdım ağabey, dıyor. Yüregimle miğdemın arasına tuhaf bır sancı gınyor. Dılim ağzımın içinde dönmez oluyor. Sağolun, gitnıem gerek!..' Bu kez o şaşınyor. Durusoy' la konuşuyor uzun uzun. Beklememi, Ortadoğu masasına ba kan arkadaşıyle Türkiye'nin du rumunu bır kez daha konuşabl leceğini söylemış. Kalkıyoruz. Sokak kapısına kadar geçınyor bizleri. Sosyal demokratlarm egemenliği MALKOÇOĞLU yazan ve çizen: Ayhan BAŞOGUJ KILIÇ Bu kuçuk ülke Avrupa'mn en buyuk hava guçlennden bırine sahıptır. En kalıteh jet uçaklan tsveç'te yapılırmış. tsveç'ın savunma giderleri, bütçesınin yuzde yırmısını geçmıyor. Avrupa'nın ılk ışçı hükümetı îsveç'te kurulmustur. Sosyal Demokratlar, bir parti içın demokratik yollardan iş başı na gelmış bir partı için çoic uzun sayılabilecek bir zamandan beri İsveç'in basmdadırlar. 1932'den bu yana ya tek başlanna, ya da öteki partılerle ortaklaşa yönetımı ellerınde tutmuşlardır. Şimdiki Başbakan, Palme genç bir adamdır, kendıne bzgu bir polıtıkanın sahıbıdır. Alışüa gelmiş pohtik dav ranışlara pek önem vermediğini her fırsatta ortaya koyan Palme, kımi yerde bir ünıversite oğrencısı gıbı davranmaktan hiç çekinmemektedir. Îsveç'te büyük olçüde kınan «Daha Turist olarak gıden her İnsan gibi, Uç ay geçince lsveç polisıne baş vurdum, daha bir süre kalabilmek içın Dilekçemi büyük bir incelıkle aldılar. EU me soruştunna yapacaklan süre içinde tsveç'te rabatça dolaşabUmem içüı bir kâğıt verdl ler ve sonucu büdıreceklerini töylediler. Aradan aylar geçti cevap gelmedı. Artık ülkemâ donme sırası gelmıştı, dılfckçenin sonucunu öğrenmek istiyordum, bir merak konusu ol muştu benim İçin Her csey»in çok çabuk oluştuğu bir yerde kı bu gecıkznenın nedenierini bilmek istiyordum. Çevtrmenle bırhkte gıttık. Kenailerine artık yurduma döneceğımi böyle bir belgeye gereksinme duyma dıgımı, hastahğımın iyileşmeye yüa tuttuğunu söyledim. Çok YARIN: CİNSEL ÖZGÜRLÜK Gerçekten bağımsız ülke Birinci ve İkincı Dünya Savaşlanna katılmamış olan tsveç, 1945'ten beri hiçbir askerî pakta katılmamiçiır. Katıimama konusunda da Kesın kararlı gorünmektedır. Avrupa Kon Eeyı'nin kuruluşuna büyük ölçüde katkıda buıunan tsveç, gerçekten bağımsız oır ülkedır. Bu bağımsızlığını koruyabılmek adına son yıllarda Amerıka ı!e arası oldukga açılmış, ılışkılenn kesılmesı bıle soz konusu olmuştur Amerika sonunda tsveç'e sevimlı görünebılmek içın, bir ckaxadenlı»yi büyUkelçı olarak Stockholm'e göndermış, ne var ki bu da yet memis, Isveç baikı nükümetle bırlikte Amerika'nın dış polıtıkasını yermekte aevarn etmıştır. özelhkle Vietnam sorunu ıki ülkenın arasının açılmasında büyük ölçude «tken olmuştur. Açık bir polıtika gütmek, alı şılagelmış kurallara özellikle aıplomatik kuraJlara boş vermek, bugunku tsveç politıkasının ana çızgısıdır denebüir. Bir toplantıda rastladıgun Habeşistan büyükelçısı DU durumdan yakınarak şoyle dıyordu: «Buradaki biz dıplomatlar, tsveç'i bir türlü aalavannvoruz. Bir bakan kalkıyor öğrencilerle birlikte yürüyüşe katıüyor, diyelım bi bn vflrüyüs Habeşistan'm aleyhinedir. Kalkıp protesto ediyornm. hükümetin cevabı eenellikle bakanın davranışına karışamıyacajb yolunda oluyor. SorumJuluk kabul etmiyorlar. Diplomasi mes leği bn ulkede iflâs etmiştırj» Hiç s e s i m i çıkarmadım. Dlnledim, sayın büyükelçıyı. Yalnız Habeşıstan degıldi bu durumda olan, Avrupalı bir çok ülke de anlayamıyorlardı İsveç'm tutumunu. En sonunda Başbakan Palme boyle bir yürüyüşe katılınca bürun büyük elçıliklerin dülen tutuldu Sasırdılar. Ertesı Rün genç Başbakan gazetelere durumu şöyle açıklıyordu«Benim tutumum Idşisel bir davranıştır. UVBÇ nfikfimctiııo sorumlulıık yüklemes. Çflnkfl DİŞt BOND TİFFANY JONES GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear