26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 17 Şubat 1973 SIS IÇINDE BEHZAT AY'IN ROMANI 37 cNesrin'in bütün davranışlarının nedeni, Beslm'i çok sevmesi yüzünden,» dedi. Besim: «Öyle sevme mi dur? Davranışlan yüzünden fceni çıldırtacak. Deli olacagnn yahu!» dedi. «lşte asü sorun bu Besim! Nesrin böyle dav•anmayabüse...» Pervin «ozünü yarıda bırakmjftı. Çünkü, Nesrin, giyinip gelmişti. «Nereye?» diye sordu, Besim. •Gidiyorum! • •Nereye gjdiyonun, «öylel» «Sana ne?» «Öğrenmek lstiyorum.> «Söyienıiyecegaıt Sen naaıl cizli Sizlt Isler , ben de gizli isler yapacağun. Olacaksa «Lsun! Kadın erkek eşitliği diye bir sey Bir durağa gelmlşlerdi, bekleyen dolmuşa binip Kadıköy'e gitti Besim. Pervinle Hasan, bir süre, konuşarak birlikte yüriidükten sonra evlerine gitmek üzere ayrüddar. Besim'in cebinde yedi lira vardı. Bu parayla otele gidemezdi. «Ne yapmalıyım?» diye düaündü. En sonunda bir sabahçı kahvesinde sabahlamaya karar verri. Dolmuşunda uyuklamakta olan bir şoförden sabahçı kahvesinin yerini öğrendi. Ve yürüdü oraya doğru. *** Karm içindeki portakal: ÎSVEÇ Isveçli, olumu bilmeden yaşar ve daima güneşi özler TeryUzUnde ne kad&r fllka varsa, düzenlerl ne olursa olsün, temel, aile blrlmldir. tşU bu Unlü ve yaygın aile kavranu gün geçtikçe îsveç'te yüalmalctadır. Çünktl, îsveç'te aile ekonomik bir temel yapı olma nitcligini git gide yitiriyor. Birey'in ekonomik gücü, ailenin ekonomik gücünden daha baskın daha etkili oluyor. Doğan aer çocuk, aile için bir yük olmaktan çıkıyor. Daha doğar doğmaz, toplumun kendisine verdiği ekonomik durum ailesine kar şı bagımsız olmasını öngörüyor. «Üç çocuk okutuyorum.» Sözü Îsveç'te geçerli olabllen sözlerden değildir. Tam terslne üç çocuğu olan aile vergi açısından büyükçe bir kazanç sağlamaktadır. Çocuklar, bu durumu çok erken yaşlarda ögreniyorlar. Onbeş onaltı jraşlanna giren her çocuk kolayca ailesine başkaldınp kendi dünyasında yaşams hevesine düsebiliyor. Egitim yöntemi de bu durumu engellemiyor, tam tersine geliştirici bir yönde çalışıyor. Kankoca ilişkileri de aynı düzeyde Belişiyor. Cinsel özgürlüğün politik haklar arasında bulunması, «Zina»mn 1937 yılında suç olmaktan çıkarılmış bulunması, ekonomik gelişmenin getirdigi bu durumu daha da güçlü kıhyor. Ktiçük bir öykü: Seklz »ıldır îsveçte yaşayan bir TUTK ailesi, bugtln çocuklan yüzünden olmadık sıkıntılar içindedirler. Aüe"nin oniki yaslanndatd kıa bir gün okulda dersini bılerniyor. Oğrstınen soruyor: Neden bilmiyorsun dersini? Ai^am evde annetne yudım eltim, dersime çalışamadım. Anadolu ctakl berhanci *^ir b'ğTetmenin biraz acı fle, biraz gülun'.seyerek karşılayacağı bu yanıt, öğretmeni çileden çiKbrmaya yetiyor. Gereken yerler?, yani polise, komüne ve» beledi3eye durum bildıriliyor. Ertesı akşam polisler gerekli «ihtanu yapmak için (aile'nin) kapısını çalıyorlar. Durumu öğrenen ana baba bu işe çok şaşınyorlar. Polisler gider gitmez, baba bütün babalığı ile kızına tokatı indihyor. Yediğin içtiğin gözüne dizine dursun, diyerek. Oysa çocuk onlardan hiç birsey yeyip içmedigini biliyor ve ertesi gün okulda durumu öğretmenine anlatıyor. Çocuğu (aile'nm) elinden aldılar. Çocuk bir devlet okulunda eğitimini sürdtlrüyor. Ana baba da Isveç yasalanna, bir daha cocuklarına «kötü muamele» yapmayacaklannı anlatmaya çahşıyorlar. Başanrlarsa çocuk kendi lerine geri verilebilir!.. NEVZAT ÜSTÜN Besim, sabahçı kahvesinde fiçüncü çaymı lçer ken, ceketinin ceblndeki küçük öyku Iritabmı çıkarıp açtı ve okumaya ba$ladı Zaman epey ilerlemişti. Besim, okumaktan yorulduğu için, kitabı kaldığı sayfadan katlayıp ma «Bo tBjdumda, o eşitlik, kurumsal bir eşitlik sanın üzerine koydu. Bir çay daha soyledi... Sigarasına baktı, daha yansı duruyordu.. «T» ma yok, *y\e.> Besim, düşünmeyB koyuldu: «Hiç olraazsa %âr otele gider yatanm.» «Nesrin, çekilmeı oldu. Madem ki böyle yaBesim, bir süre düsündükstn lonra, Pervin'ls ptyor, ben de aynlacağun. Benim de suçum var. Hasan'a baktı. Kesrınia bu davranfua kar|i bir Ama kavgayla iş düzelmez ki... Biribirimizle kotepkide bulunmuyorlardı. K£nc5ri «jehneden önce, nusarak. olumlu sonuçlara varabilirdik. Nesrin araîarmda bir jey konuçup, bir k u m vardıklabuna yanaşmıyor. Saplantüanndan sıynlaraıyor. nna inandı. Hattâ biraz da •mrVnıH «Herke* bu Seville konuştum, kıyamet mi kopru? Çok mu bü i(e bumumı saktu... Pervin büiyanfa, Kesrinie ka yük bir suç. Sel gider, kum kalır diye bir söz var. 4tn kadına konnruyorlardı. Ba Hasan da nerden Nesrin bunu anlayamıyor. Biraz sabredemiyor. {tkb?> diye düfüodu» Ürerime üzerime geliyor. Olayı alevlendiriyor. Kearm: Bu duruma göre ayrümamız gerekiyor. Aynlır«Çıfcıyor ssu7«£? Bca kaarsm^ dedi konuksak, en sonunda Seville de evlenmek zorunda ka laeağım. Beni buna zorluyor Nesrin. Kendi yapıtklsl 4e: yor. Üzerime varma dedim, dinlemedi. Anlaşalıra «Hazınz,» desSer. dedim, oralı olmadı. Konusmaya çalısıyorum, bağın Beatm. karark bir tanrla: P Ç»tınyor. Deli gibi, noktasız virgülsüz konu dedi lfesrîn'e. çuyor. Anlıyorum ki, bu beraberlik sürmiyecek. Aksi halde, birimizden birinüz bir cinayet isliyebi liriz. Oazetelerde okudv^Bnuz cinayetlert işli•Kalacafauı diyor«SM!> yenler de bizler gibi Imapbır Demek tak edince, »Ben de Vabmyacağım diyonnn!» «Sftaâem ki birimizdea biıimirfn cvden git cinayet işlenebiliyor. Bimn sinirsel durumumuz, gelip çattı buraya. Sonra ne olur iki çocuğumuz? irtiyor«taj. ben pdecejim.» Yank değü m\ onlara? Ashnda çocuklar olmasa «Ben grtsem n'ohzr?* «Sen kadınsm! fimmAm bu saatiode seninidi, bu hır gure hiç gerek kairaayacakü. Hemen ayrüırdım. Bugüne değin çocuklar için sabret«£tı&es olmaz.» tim. Çocuklarımı sevdiğim için sabrettim. Demek «Biraz da ben yamrayu». senin gfbi...» «Gevezelik yapma!» deyip, •rkastna bakma* buraya kadarmış... Kıskançlık, inatçüık, sabit fikirlilikle beraberlik sürdürülemez. Nesrin, kıskadao çütıp gitti Besim. nırsam iş olur sanıyor. Halbuki ben ifrit oluyorum JVrvinie Hasan, »Hrj.rn.Un yetfştüer kıskançlığa. (Devamt van 0 keeasmnk fatr s t n yfitfidöler. tsvec'te çocnk, öıriirlüğüne çok crkeu Jutvusuyoı» ÖLÜM, YAŞLILAR EVİNDE YA DA HASTANEDEDİR. GENÇLER ÖZGÜR VE SAĞLIKLI YAŞARLAR. BİR ÇOCUK BİR GÜN ANNESİNE SORMUŞ: «YOKSUL ÜLKELER DAHA ÖLÜM HASTALIĞINA ÇARE BULAMADILAR, DEĞİL Mİ?» hastanelerde olup bitiyor. ÖlümsUz yaratıklar saruyorlar kendilerini. Vietnam savaşları, gerillalar, Afrika'daki boğuşmalar... Bütiin bunlar Isveç' in içinde olabilen şej'ler defildir ki!... Bir dostum anlattı. îsveçli bir çocuk bir gün ajpnesine şoyle Rormuş: «Yoksul ulkeler daha ölüm hastalığına çare bulamadılar değil mi?...ıı görürsünüz giderseniz. Tarım ay . biçiminde çok bUyuk yapüar. Üç di}rt bin aile yaşar her birinde. Lars Johanson, «insan am. barları» diyor Dunlara. Gerçekten de öyle, dıştan bir bakaşla*. Onbeş onaltı katlı yapılar. Kalortferi. sıcak suyu her şeyi var. Elektrik ftrıru, buzdo labı, çamaşır yıkama aygıtı gibi şeyler yapı yapılırken konuLars Johanson yor. Havagazı yok. Çünku her çey elektrikle işliyor. Tenis Türkiye'nin ve Türk dilinin alanlan, çarşılan, sinemalan, gerçek bir dostu yaşar Stockeğlence yerleri, çocuk bahçeleholm'de. Adı: Lars Johanson... ri, okulları, hastaseleri ile, küDilimizin inceliklerini kökenini çiik küçük kentler bunlar, topu çok iyi bilir ve durmadan dilimizle ilgili çalışmalarını yayın topu beşon yapımn içine sığdı nlmış..., tsveçlilerin kimileri lar. Lars Johanson'la ara sıra küçümsUyorlar buraları. Yok. Stockholm dolaylannj geserdik. sul evleri mi, insanm dlll varBilgiler verirdi bana. Stockholm maz bunu söylemeye, benim un az dışında çok bUyük yapılar ;"• * * JSİ?$'' «Içinde her türlü konfomn bnlandngn bo dev apsrtmanlarda 4 bio aile yaşar ve Isveçli bn bloklara «insan ambaru der. yanlan yok mu? Var! Hepsl birden bütün güçleri ile, bütun duyguları ile «günesiı özlüyorlar. îsveç halkıtu «miUet» yapan ortak duygu «Güneş özlemi» dir denilirse, elbette abartılmıs olur. Ama sanıldığı kadar çok da değil. Yaz'a doğru hepsinda bır sevinç. Tatil hiçbir yerda îsveç'tekı kadar anlamlı değüdir. Güney Ulkelerinin sıcağı, GUney ulkelerinin güneşi onlar için teknolojinin getlrdiklerinln çogundan daha degerlidir. Pamuk JpUgl üe baglı olan aile yaz gelince. büsbütün ciagılır. Ana bir vana, buba bir yana, çocuklar başka bir vana ama hepsi de «güneş «e doğru öağılıp giderler... Donuk yüzlerindeld gülümseme ile... f MALKOCOĞLU yazan ve çizen: Ayhan BAŞOGLU diyen rengin zor oUırur> böylesi evlerde benim ülkemde... tsveçliler kiiçumsüyorlar ama. Bir tunal kızgınhk başüyor bende buyümeye. Pungu köyünden kalkryor kızgınlıgun, ge cekon,dulara doğru yürüyor, du rup dinlenmeden yürüyor. Gültepe, Zeytinburnu, Altmdağ... Ankara gecekondulan, tzmir gecekondulan, isin en acısı: Gecekondulann gece&onduıan. Bir başka yöntem deneruyormuş şimdilerde. Bu büyük yapılarda, evterde yemek pisirmek sıkıntısını ve günlük para harcama belâsını ortadan kaldırmalc için... Aylık bile'ler le herkes yemeginl bUyük lokantalarda yiyorlarmış. Ev yat madan yatmaya gidilen bir yer. Ortak duygu:. Güneş özlemi tsveçll ananın, Isveçli babanm, İsveçli çocuğun ortak bir YARIN: Başbakan yüriiyüşe katıluıca elçiler şaşınyor.. DİŞİ BOND ICAMVH VE Çocuk ve aile 8EUKJ DE B&YAN BtRSÜPE DINLENA1EC LFJ2 TİFFANY JONES Ölümü bilmeyenler îsveç'te ailenin yıkılmakia olması, dogrudan dogruya toplumsal birtakun sorunlan kapsamıyor. Yakınmalar olmuyor defil, ama bu yakınmalann niteliği bireysel yakmmalar. Yaşlı babalar çocuklanndan (Yardım değil) ilgi görmediklerinden yakıruyorlar. Yalnızlık duy irusu bir çesit korku yarabyor. Torunlarmı dislerine âlamayanlar, onlara masal anlatamayar, lar, kendi çocukluklannı anırns^ yarak üzülüyorlar. Ve Isveçli ço cuklar cölüm» nedir bilemiyor lar. ölmek, onlar için çok so yut birşey, bir masal dünyası r.ın yaratağıdir sanki'... Yaşhlaı çoktan «yaslılar avine» gitmis tir. Onlarla birlikte «ölüm» de evden taşınmıştır. Hastalılc yü•Unden ölüm olaa bile, o da GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear