Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHUBÎYET 16 KASIM 1973 S on günlerde garip bir hastalık geçinnekteyim; durmadan basım dönüyor. Ayağa kalkarken bir sallanıyorum önce, dengeyl tutturursam yürüyorum. Merdivenlerde jüçluk daha da artıyor. Camilere hoparlör konmadan önee müezzin olsaydım, baş dönmesinden ötürü istifa etmek zorunda kahrcfım. Sokağa çıkarken elime baston, şemsiye almayı unutmuyorum, yolda ağır ağır yürüyorum, arada bir durup kendimi topluyorum. Bu hal bana bir kibarlık verdi. Hiç acele etmlyorum. Otobüsa mi bineceğim, bekliyorum herkes binsin. ondan sonra... ama bu yüzden otobüsü kaçırıyorum. Dolmuş duraşında sıramı başkalarma kaptırdığım da oluyor. Geçende bir dolmus kâhyası, «Beyim sen böyle davranırsan gitfeceğin yere aksama dek gidemezsin, nezaketin «ırası değil» dedl. Olaylar ve görüşler GEVEZELIK Melih Cevdet ANDAY müş gibi konusuyor baksamza! bu sırada öteki partilerin bsşkanları da organlarını toplantıya çağınrlar, teklifı anlatırlar, incelenir. bir karara varılır ve yetkili organlann vardığı bu kararlar, yetkili başkanlar tarafından birbirlerine iletilir. Ysni durum tekrar yetkili organlara ulaştınhr, yetkili organlar demokratik kurallar uyarınca gerekirse yetkıli bir komisyon kurarak durumu inceletir. Böyla ce büyük Türk milletinir» menfaatine uygun karar alınmış olur.» Bu tür konuşmalar, der?ler süredursun, kamuoyunda merak gittikçe artmaktadır elbet. Ne olsa, hep hükümetle yaşamaya alışmıj olduğumuzdan, hükümet kurulamadı diye telâsa kaptırıyoruz kendimizi; bir kııruha, sanki bCtün İMerimiz yoluna girmişçesine rahat edeceğiz. Hattâ hükümetin kurulmasından düpedüz bir bekledîği olmayarlar bile meraktan ne yapacaklarını bilemiyorlar. Bu işe aday yoklamaları ile başlamıştık. gittikçe daha heyecanlanarak seçimlere geldik, oy kullandık, sayım, sayım sonuçlan. kesin sonuç. milletvekili yeminleri... E bunıın sonunda hükümet kurıılması gerekmez mi? Kurulmayınca canı sıkılıyor insanın. Derken gazeteciler o başkandan bu' baçkana koşarak, «Ecevit size bir şey teklif etti mi?» diye soruyorlar. Bence bu dönemin (Üçüncü Cumhuriyet diyorlar ya. böyle böyle bakıyorum Fransa tarihine benziyor tarihimiz. Xe güzel!) evet. bu dörvemin en renkli kişisi sayın Erbakan güleç yüzü ile gazetelerde gorünüydr (bence demokrasivj en çok sevenlerden biri de o, öyle ki yerinde duramıyor sevincindenl ve diyor ki, «Teklif gelirse, önce milü esaslara uygun olup olmadığına bakacağız. sonra...» Gazsteci şaşırtyor. «Aman efendim» diyor, «Teklif jrelmedi mi?» Sayın, Erbakan. «Teklif gelfîi gelmesine, fakat önemü olan o deği\, önemli olan milii esa«lardır. Millî esaslara uygun bir teklif incelenir, bunun üzerinde düşünülur, tartışılır, bir karara varılır.» Gazeteci, «Teklif hak Hani kadın gezdiği yürüdüğü yerde. «Evlenip doğurursam çocuklarımın çok nazik oinıaîarını isterim», dermij. Tanrı tutmuş kadının dileğini, gel zaman git zaman, evlenmiş, gebe kalmış, doğuracak artık... ama bir türlü cfoğuramaz. Kocası, hekimler başucunda yıllarca beklemişler, sonunda ameliyata karar vermişler. açmışlar kadının karnını... Bir de ne görsünler? tki sakallı adam birbirlerine, <Siz buyurun, siz buyurun!» dije dışansını gösterirlermi.ş. Bizim demokrasi de nezakete tutuldu; öyle ki, partiler dernokra?i kurallarını yeTİne getirmek sevdasından hüküraeti kuramıyorlar Kale önünde top ahr verir gibi. teklifler oncfan ona, ötekinden berikine gidip geliyor. Kirasenin »cele ettifi yok, yilzlerde kibar gülücükler, birbirlerinden çoğul eki ile, «geldiler, gittiler» uslubunda söz etme, her ağız açışta «Demokrasijerde âdettir» eibilerden bir bügiçlik. Sayın Cumhurbaşkanı, hükümeti kurma gnrevini önce Sayın Bulent Ecevit'e veriyor. Millet Meclisi'ne en çok milletvekill ile gelen partinin bajkanı. Eh öteki partiler içinde He bir hükümet heveslisi bulunur elbet diye düşünüyorsunuz. Sayın Ecevit. Millet Meclisi'nde grubu olan partiVeıin baskanlan ile görüşmeye başlıyor. Halk merak içinrfe ya, gazeteciler gidip o partinin başkanım buluyorlar. Ne oHu diye soruyorlar. O sayın başkan gazeteciler", bu türlü görüşmelerin demokrasilerde normal olduğunu söylüyor. Sanki anormaldir diyen varmış gibi. «Beyefendi neye karar verdiniz?» diye soruyor gazeteci. Adam gülümsüyor, «Demokratik düzenin yürürlükte olduğu rejimlerde en doğru kararlar alınır. Bundan emin olabilirsiniz.» diyor. Gerçi bir anlamı yok ama nazik bir söz. Hiç bir işe yaramasa bile, demokraMye saygının adamakılh yerleştiğini gösterir. Adam, soysop demokrasi içinde büyü Oturarak Konuşma Gazeteciler Sayın Ecevit'ın konuştugu ikinci partinin baskanına koguyorlar. Ne haber? Sayın baskan nezaketle gülümseyerek, «Sayın Ecevit geldiler, oturdular, konuştuk, ayrıldık,» diyor. Onu büiyoruz. Ayrılmayıp da geceyi senin partinde geçirecek değildi ya! KonuştuŞunuz da yüzde yüz. Sessiz film gibi sadece işaretleşecek değildiniz elbet. Kararınız nedir? Sayın başkan diyor ki: «Şimdi yetkili organlanmızı toplantıya çağıraeağız, oturup konuşacağız, inceleyecegiz ve memleket için en hayırlı kararı alacağız. Çünkü demokrasilerde, bilirsiniz, kararlar daima memleketin yüksek menfaatleri düşünülerek alınır. Bu menfaatler hangi kararı gerektiriyorsa onu incelemek, ortaya çıkarmak ve formüle etmek demokrasinin vazgeçi'.mer özelliğidir.» Gazeteci. demokrasiye ilişkin bu bilgileri not ettıkten sonra öteki partinin başkp.nına koşuycr. Bu baskan da diyor ki: «Sayın Ecevit geldiler, oturcTuIar, konuştuk.» Dikkat ediyor musunuz, hep. oturarak konuşuyorlar. «Peki. ne konuştunuz?» Baçkan düsünüyor önce, söyleyecek ama yutkunuyor, yanağmı ka^ıyor, sonunda çıkarıyor açzından baklayı. «Sayın Ecevit bir teküfle geldiler.» Yahu bu evlenme teklifi olst bu ksrfar uzatılmaz. Sanki hiç birimizin haberi vokmuş, o da bilmiyormuş da bu teklifle birdenbire karşılaşm;ş fiibi. Çıldınr insan. Gazeteci, «Bu teklif hakkında ne diyeceksiniz?» diye soruvor. Başkan, umutland'ırıcı bir Ciilümseyisle, «Hiç merak etmeyin. memleket hükümetsiz kalmayacaktır.» diyor, «Demokratik rejimlerde en çok milletvekili çıkaran partinin ba.şkanına hükümeti kurma görevi verilir. o sayın başkan da öteki partilerle tema^a geçer, oturur görüşür, partisine döner, aldıjı sonuçları yetkili organları üe gözden geçirir; kındaki düşüncenizi Sgrenebilir miyiz?» diye loruyor. Sayın Erbakan gülümsüyor, «Teklif hakkındaki düşünceler, millî esaslar muvacehesinde belirecektir. Bildiğiniz gibi, millet bizim partimize oy vermekle ta Istanbul'ur» fet. hinden ve Viyana kapılarından beri imanıncfa tuttuğu mübarek hasletlerini ortaya koymuştur. Biz buna milli esaslar diyoruz. Millî esaslar halkın arzusu ve hakkın tecellisi ile gerçeklaşeceğinden doğru yol mutlaka bulunacaktır. Çünkü biz renksizler gibi tereddüde kapılmayız, biz devletin eecmişini. geleceğini kutsal millet hakkı ile temsil erien selâmetçiler... Biz milli değerlerin bekçisi olan Milli SelSnıet Parnsi... Muhterem yurttaşlarım, oylarmızı Milli Selâmet Partifine verin. Iktidarı Milli Selâmet Partisine verin. Millî Selâmet Partisinin işareti anahtardır. Oy pusulasında sağdan üçüncü sıracfa. Sakın sola gitme!» Yumuşmna Pablo Neruda'nm bir şiirinden; • Juan Bordaberry Cruguay'da . Brezilya'da General Mediçi Tiiccarlann paşası Hugo Banzer Ulusal irade kan ajlar Bolivya'da . Hınızlarla vatan salanlann bağırtısı Bütün erdemleıe saldırdıfar dört bucaktan Yaktılar burçlarda bütiin bayrakları Buyruk gelmi«H çünkü New York'taıı Şehit kanlanydı Dolar tacirlerinin ellerinde.» Âllende'nin ölümünden sonra yazmış bu dizeleri Neruda; ve şimdi Şili'de elden ele dolaşıyormuş. Yalnız şiir mi «1den ele dolaşan Şili'de? Ölüra de dolaşıyor sokaklarda. Insan avı, sürek, avı gibi. Öldürülen devrimcHerin sayısı kesinlikle bihnmiyor Sermaye smıfının cuntasj arasıra açıklama yapıyor, birkaç kişinın kurşuna dizildiğıni bildiriyor. Kurşuna dizilmenin ger?kçesi, devrimci olmak! Yakalıyorlar sokakta insanı ya ilerici öğrenci, ya işçi önderi, ya aydın kiş,i, itiyorlar duvar dibine: * Ateş! Can veriyor o an bir can. • ı Sili"de olan bitenlere dünyanın uygar devletleri seyırci kab.yorlar Her bir devrimcinin ölümünde, stratejik bakır madenlerı bir parça daha uluslararası sermayenin tekeline geçiyor. Ve Âvrupa'da yunuışama «detente» geliştikçe gelişiy'or; süper güçfer arasında ticaret oluştukça oluşuyor; Sovyetler Ameıika'ya Oasvıuup: Bizi eo çok kayrılan ülke yapın diyorlar. Amerikan dış ticaıetipde bir ddvlet «en çok kayrılan ülke. oldu mu. çeşitli ayrıcalıklar sağUyor. Düşünün' bir kez, Rusya. Amerika"y3 çok mal sattı mı: ve buna karşılık Amerika Rusya'ya çok mal sattı mı, barışçıl ticaretin zevki yoğunlaşacâk. Karşıiıklı kuvvet indirimiyle. uygâr Avrupa, yumusamanın sıcak elini yüreğinde duyacak. ŞiH bu ticaretin hcsabında. kitabında ve General Pinochet'nin katliamında her sabah gün ağarırken acı gerçeğe bir adım daha yakls?ıyor. Her bir devrimcinin kurşuna dizilmesi, çağımızın insafsızlığını bir kez, daha" insanlara duyumyor. Ortadoğu'daki çıkarlan için.denizâşırı üslerini alârma geçiren süper . gücün en çok kayırdığı "ülkevle barışçıl anlaşma çizgilerinde • buluşması gerçeğin' bir yüzüdür. Vay bu barışçıl gerçeği algılamıyan dtvrimcinin Jlaline! Iterler adamı duvarın dibine: ,. . ' " . Ateş*i ' • . • ' . Namlunun ucunda parlayan yalaz, şimşek gibi ayduılatır • gerçeği. , • Ama çok geç. • , ' Dünvanın Sjili'deki 'zulme ve katliâmâ kaygısızlığı, çagur.ızın utanılacak savfalanndan biridir. Ne var kı dünya tarihi hem utanılacak, hem övünülecek sayfalarla doludur. Kissinger Moskova'da. çinde fink atarken Allende'yi anacak degıl va! Brejnev ya da ,Çu En Lai Amerikan tamsilcisiyle sofrada kadeh tokuştururkep içkinin keyfi başına vurup şiir «övlemeye kalkışır mı: Bütiin erdernlere scldırdılar dort bncaktali , Yaktılar burcUrda bütün bayraklan '•NerudaVı takar mı büyük devletlerin buyükleri? • Olanbitenlerin dünya devrimcilerine anlattığı gerçek, Şili'de bir dolu kan ve bir acı şiirdir. Büyük devletlerin büyük devlet politikası. kücük devletlerin ve küeük insanlann acıması üstüne kurulmuyor Dehset dengesinin dehşetı. yalnız dünya banşını değil. küçiik ulu=lann vazgısını da belirliyor. Bu yazjıp bozmak için tasar'.anacak eşref saatı. bağınv sızhğın büyük masalarda haraçmezat pazarlığa çıkanlamadığı safttir. Ortadoğudaki binlerce savaş çlüsü ve Şili'deki vüzlerca devrim kurbanı. insanlığa çok şey ögrettiler.* Çağımız öyle bir çağ kı". ölüler dirilere ögretmektedır. Hoş. bütün tarihin zavallı ölü.'eri, yaşayanlara birşeyler .öğretmeve çalışmışlar ama: ya ölüler çok kötü öğretmen, ya yaşayanlar çok kötü öğrenci. Yetkili Organlar Gazeteci anlıyor sayın baskanın seçim heyecanındar> henüz kurtulamadığını ve onu konuya getirmek için. «Peki, şimdi ne yapacak«ınız?» diye soruyor. Sayın başkan gülümsüyor, «Yetkiü organlarımızı toplantıya çağıra Mğız. Oturup konusacacız. Sayın Ecevit'in $.<"• tirdikleri teklif memleket menfaatlerine ve doSru yola uygun«a fikrimizi belirteceğiz.» Gjrzeteci, «Kararınız ne olabilir?» riiye soruyor.Sayın başkan, «Onu kim^e bilemez» diyor. «çünkü millî esa^lar ancak uzun bir ineeleme sonunda tecelli edebilir Demokrasinin gelenokleri millî esaslara uydukça ve milli esaslar demokratik gelenekler yolunda hız aldıkça, rrtada merak edilecek hiç bir şey kalmaz Önü* mürrlcki haf'a toplanacağız ve bir karara varırsak kararımızı getireceğiz, oturup konüşacağız...» Hükümetin kurulması sorunıınu blr yana bırakırsak. dempkratik âdetlere saygı bakımından, partilpı«ra.cı i!i«kiler:n otaganüstü bir incelik, kibarlık kazandığı yadsmamaz. Hattâ sayın siyasetçilerimizın. hükümetin bir an önce kurulmasına bpş verip vakitlerini bu güzel dcmokratik âdetlerle geçirmelerinde erişilmp^i. güç bir soyluluk da göze çarpıyor. Durumun sakıncah yanı şuradadır ki. halk hükümetsiz yaşamaya alışırsa, siyaset meslegi çıkmaza tSreceŞinden, epey kabank bir sayıyı bulan «iyasetçilerimize başka meslekler aramnk düşecektir, Daha orava deain gelinmerri elbet. Hükümet kurulamazsa ne olur? Kuşkjisu'z. bu durumda yeni bir seçime Rİdilir. O seçimin. sonu da busürıkü durumu verirse partiler ne yaparlar? Beş penaltı atarlar. TEFTİŞ FIRÇASL. OKTAY AKBAL Evet Hayır Elektrik Sıkıntısı ve Bir Gerçek j lkemizde üıetilen elektrik erkesinin (enerjisinin> yaklaşık olarak yüzde 63'ünün çeşitli sanayi dallarında tüketıldığı bUinmektedır. Bu dallar, bu erkeyi, aydınlatma amacı, ya da bu amacın dışındaki amaçlarla kullanışlan açısından büyük fark hhklar gösterirler. Örneğin, dokuma ve hazır giyim gibi bazı sanayi dallarında tüketilen elektrik erkesinin yarısı aydınlatmaya harcanır. İnce mekanik atölyeleri, boya, besin vb. daha pek çok sanayi dalında aydınlatmaya harcanan ya da harcanması gereken elektrik erkesi oranı oldukça yüksektir., Buna karşılık, bu oran bazı dallarda yüzde beşe dek düser. Sanayi alanlarının zorunlu yan gereksinmeleri ile ilgili aydınlatmaiar da hesaba katılırsa, kaba olarak, sanayide tüketilen elektrik erkesinin en az dörtte birinin aydınlatmaya harcandığını düşünmek fazla yanıltıcı olmaz. Sanayi dısında tüketilen elektrik erkesinin °i> 37'si ise, çok daha büyük oranlarda aydınlatma ile ilgili olduğu düşünülebilir. Sonuç olarak, ülkemizde üretüen tüm elektrik erkesinin. yaklaşık olarak yüzde kırkma yakın bir bölümünün aydınlatma amacı ile tüketilmekte olduğu söylenebilir. Bu yazıda, aydınlatma amacı ile tüketilen ve yukarda önemi belirtilmeye çahşılan bu erkeden, amaç dogrultusunda hangi oranlarda yararlanılabildiği, başka bir deyışle, bu alanda boşuna harcamaların (israilann), değişik kademelerde hangi düzeylere ulaştığı, nedenlen ile birlikte açıklamaya çalışılacaktır. Aydınlatma, gerekli görsel koşullann elde edilmesi amacı ile yapılır. Yapay aydınlatmada, elektrik erkesi ışığa (1), ışık aydınlığa dönü.ştürülür, ve elde edilen aydmlığln nieel ve nitel özelliklerinin konuya göre düzenlenmesi ile. gerekli görme koşulları sağlanır. Aydınlatmanın kısaca özetlenmiş bu üç aşamasmda, üç türlü boşuna harcama söz konusudur. Bunları sırası ile ele aiarak Ulkemizdeki durumia birlikte ınceleyelim. U! ir resim varrfı geçen gun bizim gazetede: Sili"nin diktatörü General, bir kasap dükkânım inceliyor... Etiketlere bakıyormuş, yüksekse indirtecek, ya da «şundan fazla fiyata satılamaz» buyruğunu verecek! Iktisat koşullarını özel teftişlerle, birkaç korkutucu kararla, emirle düzelteceğini sanmak, buna inanmak demek bu denlı yaygm!.. Bilirsl. niz 12 Mart'tan sonra bizde de et fiyatı dondurulmuştu. Kaç gün sürdü bilmem. Kasaplar dükkânı kapattı. Bir türlü başa çıkılamadı. B AYDINLATMA AMACIYLA BOŞUNA HARCANAN ELEKTRİK MİKTARI YÜZDE 50'DİR ÜLKEDE ÜRETİLENE GÖRE BOŞA HARCAMA ORANI YÜZDE 20'DİR. YAZIK! Şazi SİREL T. Mimar, Aydınlatm» L'zrnanı, İDMMA öfretim G. General Pinochet'nin askeri üniformayla kasap dükkânınrfl fiyat kontrolculuğu yapması her şeyin korkuyla, buyruk'la düzelfilecefi yanılffisınm yenî blr örneği. Bakıyorum rîsmt, kasapta hiç korku belirtisi yok, güvenli, rahat; biliyor bc^le general teftiçlerivle bir sonuç »hnamayicijını.. Çoluk çocuk topianmış diktatörün çevresine, şaşkın şaçkın bakıyorlar, yığıimıçlar dükkâna... Sorunlan temelden düzeltmeye, hiç olmazsa özüne inmeye, anlamaya niyet etmeyervler, böyle general üniformasıyla bakkal kasap teftişine çıkarlar! Bir gün, bir hafta fiyatları İndirirler, sonra yeniden iki üç katına çıkar o fiyatlar, bir şeycik yapamazlar. tktisadın kendine vergi yasalan vardır, onlara uyamazsan her dükkâmn önüne süngulü diksen, her gün bir kasabı, bakkalı sallandırsan yararsızdır. Zorla, korkutmayla, dayakla kötekle kurulan huzur, düzen, ne huzurdur gerçek anlamıyla, ne de başarılı bir düzendir. Korku dediğiniz, kalıcı bir duygu değildir de ondan. Adam korku sınırını azıcık aştı mı unutuverir öncekileri. Asar yeni fiyatı, hem de eskisinden iki üç katını. Acısını çıkarır o korku günlerinin.. Geçen gün başımdan gecti: Boğaz'da bir yerde büyük blr mağazada vitrine yeni bir gaz sobası konmuç. Üzerinde de fiyatı, dokuz yüz bilmem kaç! îlgımi çekti, girip sordum. «Size biraz indirim yaparız» dediler. Ne yapacak, elli lira yüz lira!... Bir iki gün sonra aynı sobayı Istiklâl Caddesinde büyük bir mağazanın vitrininde gördüm, altı yüz bilmem kaç lira! Arada üç yüz lira fark var! Nasıl olur demeyin. Oluyor oluyor. Herhalde o magaza sonradan aklmı başına almış. gerekli fiyatı asmıştır o sobanın üzerine. Ama o ilk günlerde başı sıkışıp dokuz yüz liradan o sobayı aianlar yandı gitti! Bu bir tek örnek, tanığı olduğum, gözümle "gördüğüm... Daha neler var; her hafta vitrindeki kumaşların, ayakkabıların üzerindeki etiketi değiştirip otuz kıtk lira yükseltenler vb. Siz de bu gözlemi yapabilirsiniz. bir mağaza vitrinini gözlcyin, herhangı bir eşyayı, haftada bir, ayda bir bakın fiyatlara... Maliyeti belli bir eşyanın durup dururken değerlenmesini izlersiniz, $aşkınlıktan dona kalırsınız... Kontrol gerekli öyleyse, diyeceksiniz. İyi yapmış Pınochet general üniformasıyle kasap dükkânım teftiş etmekle' Defil ama, değil. Böyle teftişler, kontrollar yarardan cok zarar getiirjor. Bireysel davranışlar, diktatörce buyruklar, Korırutmalar, sopa çekrneler bir ülkenin iktisat yaşamını nüzene sokamıyor. Kontrol da, teftiş de, denetün de belirlı koşullata bağlı olmalı, belirlı görüşlerin, düşuncelerin aydınhfında yapılmalı.. Sen git en büyüX \nrguncunun yaranna iş görer. bir yönetim düzeni kur, halk çcğunluğundan yana biı iktıdan devir, dış ve iç kapital sahiplerinin yanında yer aı. sonra da çek üniformayı kasapian riolaş!.. Nevmis, naltan aluat'.imasını önlemek istiyormuş sajin generalimiz! Evet, artık hepimiz biliyoruz pabahlığın nerden gfldığini, kimden geldiğini.. Nasıl önleneceğıni, hızının nasn kesııeceğini.. Bilimsel yöntemler bunu açık seçik belirlemış. Bövleyken, bütün bunlar bilinirken, sen kalk kasap tefti? et çoluk çocuğu ardına takarak. Gel de teftiş fırçası öyKüsünü hat;rlama! Yalnız bu yeter bir diktatör heveslisinin ne denlı güçsüz, ne denli acınacak durumda olduğunu göstenneyb. başka şeye gerek yok: ğm gerekli olduğu yerlerde akkor telli lâmba'.arla genel aydınlatma yapılması bu konuda en çok raslanan örneklerden ikisidir. Kaynak seçimlerinde doğru kararlann şu ya da bu biçimde sağlanması, boşuna harcamaların önlenmesi bakımından birinci derecede önemlidir. Bunun yanısıra. kaynakla ilgili önem'.i ikinci bir konu daha vardır. Ülkemizde çeşitli ışık kaynak'.arı yapılmaktadır. Bu kaynaklaruı önemli bütün parçaları dışardan getirilmektedir. B'inlar arasında konumuz açısmdan özellikle önemli olanlar, flüonşıl lâmbaların içindeki flUonşıyıcı toz karışımı ile cıva ve benzeri metal buharlı lambalann yüksek basınçlı elektrikli boşalma tüpleridir. Istanbul Defterdarlığı Mecidiyeköy Verği Dairesine Sınavla Memur Alınacaktır Defterdarhğımız Mecidiyeköy Vergi Dairesinde münhal bulunan 10 dereceli memur kadrolanna atanmak üzeıe; 18 yaşını bitirmis, 30 yaşını geçmemiş. askerliğini yapmış ve yapmamıs Yüksek Okul mezunu baylar ve bayanlar arasında yapılacak sınavla memur alınacaktır. Sınav. 29.111973 Perşembe günü saat 13.30'dadır. Müracaat süresi, 28.11.1973 çarsamba günü saat 16.30'a kadardır. Sınavı kazananlaıın, inemuriyete alınıp alinmamalan hususunda Idarenin takdir hakkı mahfuzdur. Aynca. sınavı kazananlar 3 sene müddetle Mecidiyeköy Vergi Dairesinden başka bir yere nakil talebinde buiunmıyacaklardır. Defterdarlık Sicil Bürosu Şefliğine fCağaloğlu) müracaat edilmesi rıca olınnr. NOT: Sınavda Kazananlar, mülâkata tâbi tutulacaklardır. (Basın: 26123/9430) Aydınlatmada çok büyük önemi olan flüonşıl lambalann ışıi: etkinlikleri yapımda ve kullanmeda ayarlama olanağı elimizde olan öteki çarpanlar bir yana bırakılırsa içlerine konulan flü onşıyıcı toz karışımı ile doğrudan doğruya ilgilidir. 1leri ülkelerde, aydınlatmada değişik amaç lar için, içindeki flüorışıyıcı toz karışımları farklı yedi sekiz cins flüonşıl lamba kullanıhr. Bunlaıın ışık etkinlikleri 70 lümen/vat ve daha yüksek değerlere çıkar. Işık etkinlikleri az olanlarm ise renksel ozelliklerı önemlidir. Ülkemizde <day lighî» adı altında tek bir cins flüonşıl lamba yapılmaktadır. Bu lamba nın ışık etkinliği 33 lümen/vattır. Renk özelliği bakımından da olciukça kötüdür. llginç olan, ülke mizde yapılmakta olan bu biricik flüorışıl lamba cinsinin yaElektrik erkesi, çeşitli ışık kay pımma ileri ülkelerde 1965 yınaklannda. degişik süreçlerle ılında son verilmiş olmasıdır. Elşığa dönüştürülür. Akkor telli de bunu gösteren kesin kanıtlâmbalar, cıva buharlı lâmbalar, lar vardır. Bellidir ki 1965'ten flüonşıl 'flüoresan) lâmbalar 'sonra bazı çok uluslu firmaiar vb. gibi. Bir ışık kaynağının biellerinde kalan ve teknik bakımrim erke başına verdifi ışığa, dan aşılmış olan bu flüonşıyıcı o ışlk kaynağının ışık etkinliği toz kançımlannı atmak yerine, denir. Işık birimi lümen'dir. Iülkemize satma olanağını bulşık etkinliği. lümen bölü vat (ya muşlardır. ni bir vat güçle elde edilen lümen sayısı) ile belirtilir. örneğin, Bunun sonucunu somut bir 40 vatlık bir lâmba 400 lümen ıömekle gösterelim: Bugünlerde şık veriyorsa, o lâmbanm ışık etIstanbul yakınlarında, toplam ya kinligi 10 lümen/vat'tır. Günüpım alanı yüzbin metrekareye umüzde, aydınlatmada kuüanılan laşacak bir dokuma fabrikasınm Işık kaynağmdan çıkan ışık ışık kaynaklannın ışık etkinliktemeli atılmıştır. Bu fabrikanın bütün doğrultularda yayılır. Ya leri, türlerine, güçlerine ve çeaydınlatma projesinden elde edi rarlı olan, çahşma düz'emi deşitli özelliklerine göre, vaklaşık len verilere göre. fabrikada yal nen ve masa üstü, ışyeri üstü olarak 10 lümen/vat ile 200 lünız aydınlatma iein gerekli güç ve benzeri çalışma alanlan, ya men/vat arasında değişmektedir. 2200 kilovattır. Bu hesap, ülke da göriilmesi gereken herhangi Yani, aynı erke harcaması ile elde edilen ışık, kaynaktan kayna3 : : : ^ WS Ö5S<Ss5s>Sö!2sS&W3OÖ<SNİ?iS> ğa yirmi kat değişebilmektedir. . ?0S5NİN3SSV5Ö5KÎS5Ö SVS^ 'Açıktır ki. belirli bir amaçla her hanjn bir ısık kaynağı kullanılamaz. Amacın özelliklerine göre kaynagTn niteliklerini sınırlayan 1. Jandarma Genel Komutar.hğı ihtiyacı İçin 6246 sakurallar vardır. Ama bu araria, yılı Kanun ve 7/341 sayılı Kararname uyarınca dış memkaynağın ışık etkinliği de kaynak leket.erden aşağıda cins ve mıktarı yazılı malzeme, tekseçiminde yerine göre en önemli lif alma suretlyle satın alınacaktır. etkenlerden biridir. Ülkemizde, 2. Bu işe ait şartnameler Jandarma Genel Komutanaydınlatma tekniğinin temel kulığı Muhabere Şubesinden temin edilebilir. rallarmın bile hemen hemen hiç 3. Türkiye mümessilierince yabancı firmalardan tebilinmemesı. ve bu konuda bemin edilecek teklif mektubu. proforma fatura ve diğer lirleyici vs da yol gösterici herteknik dokümanların, teşkil edilecek Komisyonda tetkik hangî bir yönetmeliğin de buedilmek üzere en geç 17 ARALIK 1973 tarihinde saat 16.00' lunmayışı sjnucu, kaynak seçiya kadar Jandarma Genel Komutanlığı Muhabere Şube mınde çoğu zaman büyük ısabetsizlikler vapıldığı ve daha bu amürfurlüğü'nde bulundurulması. samada çok büyük oranda elek4. Postadaki vaki gecikmclerin kabul edilmiyeceği trik erkesinin boşuna harcandıiigililere duyurulur. gı bir gerçektir. Tavan yüksekC l m l Miktan liği dört metreyi geçen verlerde flüonşıl lâmbaların rasgele kul1. Bobin Sarma Makinesi (1) Bir adet lanılışı. vıllık kullanma süresi (Basın: 25841/9427) 500 saati eeçen ve fazla aydıniı Boşuna Harcama mizde yap4w»ve haKbiri men ışık veren 40 vatlik flüorjfil lamt düzelüneleri" nında akkor telli lâmbalar (ışık etkinliği 12 lümen/vat) kullanıldığına göre çıkarılmıştır. Lambalarımızın yapunmda kullanacağımız flüorışıl toz karışımı ülke çıkarlan dogrultusunda seçilip alınsa idi, aynı aydınlığı sağlamak için 2200 yerine yalnızca 1200 kilovat güç yeterli olacaktı. Söz konusu fabrika, büyük bir olasılıkla, günde 24 saat çalışacaktır. Demek ki, yalnız bu fabrikada ve yalnızca ışık kaynağı cinsi ile ilgili olarak günde 24 bin kilovatsaatlık bir boşuna har cama söz konusudur. Şunu da eklemek gerekir ki, f'üorışıl lamba yapımında şu ya da bu ışıyıcı toz karışımının kul lanılması, yapım sürecinde en ufak bir değişiklik doğurmayacağı gibi, değişik karışımlann fiyatları da sonucu etkileyici olmaktan çok uzaktır. Cıva buharlı lambalarda da du rum benzerdir. Ülkemizde yapılmakta olan cıva buharlı lambalnr bu tür ışık kaynaklannın en ükelleridir. Isık etkinlikleri, 45 ile 52 lümen/vat arasındadır. Oysa, bu tür lâmbalar gelişerek günümüzde 80 lümen/vatı aşan ışık etkinliklerine ulaşmışlar, ayrıca ışık renkleri de büyük oranda iyi leşmistir. Işık etkinlikleri 140 lü men/vatı geçen hatta 200 lümen/ vata ulaşan başka tür lambalsr ise ülkemizde hiç yapılmamaktadır. Işık kaynaklarının özelliklcri ile ilgili olarak elektrik erkesinin boşuna harcanması konusuna son verirken, bir noktaya daha dikkati çekmek gerekir. lç:k kaynakları yapımı yeryüzünün her yanında bir «montaj sanayii» niteliğindedir. Bu bakımdan, önemli olan, gerekli bileşenleri '>a ğımsızca seçip alabilme olanağıdır. Yapımla ilgili teknik gü^iük ler geri plandâ kalır ve kendi teknik gücümüzle kolayca gide rilebilir. bir alan tizerine dii$en ışık bölü müdür. Çalışma düzlemı üzerine düşen toplam ışığın, bu düzlemin bırım alanına rastlayan bölümüne aydınhk denir. (lümen,'m2). Aydınhğa dönüşmeyen ışık boşuna harcanmış olur. Gereklı alanlarda aydınlığa dö nüsen ışık oranını arttırmak için ısık kaynaklarından çıkar» ve bütün doğrultularda yayılan ışığın uzaysaJ dağılımı, özel yansıtıcı yüzeyler ve yayıcı gereçlerle düzenlenir. Piyasada yanlış olarak armatür adı ile anılan ts/dınlatma aygıtlarının en önem biri, ışığın uzaydüzenlemek ve bu arada. içinde bulunan ışık çıkan ışığın en bjfcr yÖSröraniîu gerekli doğrultulara yollamaktır. Bu bakımdan, geometrik optik özellikleri yamsıra, bir aydınlatma aygıtının geriverimi Irandımanı) de birinci derecede önemlidir. Çünkü ışık kaynağında ışığa dönüşen elektrik erkesi, bu dönüşmeden sonra, ışık olarak aydınlatma aygıtından da çıkıp yararlı alanlarda aydınhğa dönüşmelidir ki, gerekli görsel koşulların elde edilmesine yarayabilsin. V" emizde ne yazik ki, aydınlatma aygıtları yapımı büyük oranda yanlış anlaşılmış bir konu görüntüsündedir. Yabancı kataloglarm resimlerinden ve ellerine geçen birkaç örnektçn esinlenen yapımcılar, konuya yalnızca dış görünüş açısından yak laşmaktadırlar. Türk Standartları Enstitüsü'nün bu konudaki standartlan ise elektriksel ve yapımsal ayrıntılan içermekte. ama ışıksal özelliklere hiç değ nmemektedir. Bu konuda aynca herhangi bir yönetmelik de yoktur. Bu durum şu sonucu do ğurmaktadır. Çeşitli aydınlatma aygıtlannın geriverimlerinin. tür lerine göre •• 55 ile °,o 90 ara/ sında olması gerekirken, ülkemizde bu oran » « 10 ile •• 70 • ' / arasında dağılmaktadır. Işığm boşuna harcanması yalnızca aygıt geriverimlerindeki düşüklükle ilgiU değildir. Fakat bu yazıda daha ince ayrıntılara girme olanağı yoktur. Ülkemizde, tam anlamı ile rastgele yapılan aydınlatma aygıtları en az yüzde kırk orarunda boşuna ışık harcamalanna neden olmaktadir. Bu, konunun önemini belirtmek in yeterlidir. DÜRT KURUCU ÖÖBKTMKNİN A»APIİL«YÜBÜTTÜÛÜ HAZIRLAMA FBN KURBLARI ,. C*«*lOtLU nTDMII ItTâKIUl. II: 2 2 2 1 6 0 (Cumhuriyet: 9445) UNIVERSITE PARKER Ü İlk Tedbir Ülker..izde aydinlatma amacı ile tüketilen elektrik erkesinin, aydınlatma sürecinin yukanda açıklanan aşamalarından birbiri üzerine biıjen 'oranlar ile,' pok büjük ölçüdg boşa harcandığı hijf gerçektir. Ayd;nlıktan ' yararlanma yüzdelerinin ölçülmesi güç olmakla birlikte, toplam"bo' şuna harcama konusunda bir". sayı vermek gerekirse, bunun 1o 50'nin oldukça üzerinde olduğu söylenebilir. Bu ise, ülkemizde üreiilen tüm elektrik, erkesi' nin en az 1i 20'sinin boşuna har candığı gibi korkunç bir anlamtaşır. ' Çolt yönlü ve kısa vadeli blr. tSkım tedbirlerle bu oranı yanya ve buna paralel prahlı b:r çalışma ile de birkaç; yıl içinde çok daha düşük değerlere indirrne olanağı vardır. Düşüncemiz odur ki, b"ır yandan çok pahalıya malolacağı ve ancak 200 bin kilovatsaatlik bir'erkeısa^layaca ğı bildirilen gâz türbinlerinflen söz edilen, bir yandan ğünde' b,if saat elektrik kesilmesi gibi çeşitli zararlar doğuran yollara başvurmak durumunda bulunan ülkemizde. erke harcamalarında bu akıl almaz savurganhğı önleyici tedbirlere bir an önce gidilm: :, bu konudaki en akılcı dav ranışlardan biri olacaktır. (1) Kolay anlaşılma açısından çoğıı tcrimler ve tanımlar basitlestirilmîş ve kısaltılmıs tır; 1ŞIK AKIS1 Vprine IŞIK vazıtmış olması eibi. Işığın Boşuna Harcanması ILAN Her nevi kalem için en iyi »mürekkep llâncnık: 3658,9444 SATILIK KAT • Göztepe. Santral âurâfiı ömer Paşa Sok.da üç yatak oda, bir salon, bir yemek orfasr; aömme banyolu. üçüncü kat dairesi acefe satılıictıf. Firatı 2 U bin lira, Sdemede U kolaylık ^österilır Başvıırma arfrc5İ:,Plâj Yolunda Tekel • Bayü Muzaffer, Tel:'5S 2ü 11. (Cumhuriyet • 1442) ':£«assas!S«saassas5a«^