26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 27 Ekim 1973 flâtun «Dev!et»inde Sokrates'e verip ve Homeros'a getirip sözü ozanların devlete yararl; olmadıklarını söyler. Cumhuriyette yerleri yoktur onların. Sevgili Sokrates daha âa ilerl gider, S Eyübojlu ile M. Ali Cimco/.' un çevirdiği konuşmalannın bir yerinde şöyle •öyler: Peki; devletlere bir hayn dokunmariı da, şuna buna dokundu mu acaba? Birisini «dam etmiş mi ömründe? Ondan aldığı dersler için seven olmuş mu kendisini? Homeros'ça bir yaşama yolu göstermiş mi kendind>n sonrakilere? Phytagoras, örneğin. bunun için baş tacı olmuş. hâlâ Phytagoras'ça denen bir hayat yolunu tutan ve başkalarmdan aynlan insarvlar var. Sokrates'in yargılariyle, Eflâtun'un, ozam Atina Cumhuriyetinden uzak tutmasını, ozanlığin bir yaratıcılık işi olmasına bağlayabiliriz. Vannın tan yerini dokuyan bir düş emekçisidir czan. Atina ise. gününü korumak istiyordu. Düzen düsle çatısır her zıman. Sokrates, Cumhuriyetin yaşamas1. için ozanlardan uzak durmayı salık verse dc. kimse dinlememiştir bunu. hiç bir devrirr. uymamıştîr bu öneriye. Her devrim bir düşün çocuğudur da ondan. Sadi Borak «Atatürk ve Edebiyat» adh incelemesinde (Varlık Yaymları, 1972) Harbive öğrencisi Mustafa Kemal ile Namık Kemal arasındaki bağı şöyle belirtiyor: «O, edebiyatı; bir fikrin, bir davanın duyurma, uyarma ve yayma aracı olarak, yani, sanat toplum içindir anlamına alıyordu. Kişisel ve rr.i=tik siirlerl bir yana itip yurt davalarını, özgürlüğü ve in«an haklarını savunan Namık Kemal'e hayranhğı bu yüzdendi. Onur> siirlerini ve kasidelerini elinden düşürmüyordu. Los köşelere çekilip gizli gizli okııduğu «Vatan Kaside<ii»nde özlemini duydugu özgürlüklerin müjdesini buluyor, bunları okudukça daha da guçleniyordu.» Ayni incelemede Atatürk'ün Tevfik Fikret'i «d'evrimci bir büyük ozan» olarak andığı yazılıdır. Hiç olmazsa bizim Cumhuriyetimiz için Sokrates'in Homeros'a sorduğu su »oru geçersiz kalıyor: « Kendi işlerinde olsun, devlet işlerinde olsun, insanlan hangi kurumların daha iyi yapacağını kestirebilmişsen söylesene bize: hangi devlet. düzeninde yaptığı değişiklifl sana borçludur. Lakedemonia'nın, küçük büyük daha nice devletlerin, Lykurgor'a borçlu olrfuğu gibi°.» Ne de ol?a. Homeros Anadoluludur, Akhalı Atinalıların Truva oğullanna tarihsel bir öfkeleri vardır. Bu soruyu, ulusal kurtuluş savaşmdan çıkmış bir Anadolulu, Homeros adına yanıtlayabilir: « Sevgili Sokrates, bizim Cumhuriyetimiz, bir çok değişikliğl ozanlarına borçludur!.» E Olaylar ve görüşler Cumhuriyet'le Gelişen Ceyhun Atuf KANSU da, Türkiye CurnhurîyeM şllrl konuklayıp ağırlar. Ne ki, yurt yöneten kişınin şiiri yanın; almak tstemesinde, şiirin kendi öz varlığma saygıdan çok, ona bir işlev yüklemek dileği ağır basar. Mudanya silih bırakışma«ı günlerinde. Burja'da bir akşam yemeği, Namık Kemal ve Tevf:k Fikret şiirinden gelme bir devrimcinin ölçüsünü ortaya koyar. Sofrada bir kadın gazeteci vardır, yabancı, Berthe George Gaulis, Mustafa Kemal, Ismet Paşa, Kâzım Karabekir Pasa. Muhittin Baha Bey, Hamdullah Suphi Bey ve bir ozan: Yahya Kemal. Yahya Kemal, «Ses» şiirini okur: Sâkin koyu. şen cepheli kasriyle Küçüksu, Ardınd'a vatan semtinin ormanları kuytu. Bir kanlı gül ağzınd» ve mey kisesl elde; Her yerden 0, hem «ynı güzellikle. göründü, Sandım bu biten gün beni ram ettiği gündü. Kadın gazeteci. Mustafa Kemalin ozMiın sözünü kestiğini yazar, ulusal kurtuluş savaşının kan ve ateş ozar.ı der ki: « Bir kırmızı gül, ölüm, ask, Boğaz! Ah, bu şairler, düzeltilemezler!» Cumhuriyetin. iki tepki ozant vardır. Yahya Kemal ve Nâzım Hikmet. Yahya Kemal. Cumhuriyetin yıktığı bir düzenin tarihine özlem duyar, yitirilmiş Osmanlıtıtın ardınd'adır. Nizıra Hikmet, ulusal kurtuluş savaşının halkçı özüne ters düşen zorlama burjuvalaşma sürecine karşı çıkar. Mu«taf« Kemal bu iki tepki ozanına da saygılıdır. Cumhuriyete gençliğınin jiiriyle geldiğini hiç bir zaman unutmaz o. Uzak Asya'dan gelip Osmanh olmuşuz. Şimdi halkız, ulusuz. Birden, ulusal devletin köklerini arar. Osmanlı mıdır bu kök? Hayır! Orta Asyalı bir güneş kökü... Cumhuriyet şiirine Faruk Nafiz Çamlıbel böyle girer. Cumhuriyetin ilk ozanı odur bir bakıma. Nâzım Hikmet heceyi bırakıp, Mayakovski'den alıp getirdiği özgür koşuğu nasıl devrimci şiirine aşılarsa, Faruk Nafiz Çamlıbel d'e aruzla yola çıkar Istanbul'dan, ulu«al kurtuluş savaşına bir öğretmen, olarak katıldığı Kayserl'de, Maraşlı Şeyhoğlu Satıimış'ın hecesire döner. Alhbeş ve yerîiyedl, Cumhuriyet şiirinde iik adım ölçüleri olur. 1933' lere degin, Cumhuriyetin baştacı ozanı odur. Ankara'da, 19261929 yıllarmda yayımlanan ve ulusçu Mustafa Necati'nin devrimci gölgesinde yaşayan «Hayat» dergisinin vazgeçilmez ozan:dır. Cumhuriyet şiirinin kaynağını verir: «Baska sanat bilmeyız, karşımızd'a dururken / Söylenmemiş bir masal gibi Anadolurr.uz; / Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken / Sana ufurlar olsun... ayrılıyor yolumuz...» Devrimin ulusçu öğretisine, O.smanlılığa karşı duyduğu Anadolulu öfkeye, Nâzım Hikmefin deyişiyle «Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan kurtar.lmış yurdumuza bir tarihsel kök aranırken, Osmanl.hktan Türklüğe dönülürken, F. N. Çamlıbel, bir oyununda, Akın'da bu işlevi yüklenir. Bu yıllarda, Cumhuriyetin bozkırlı Asya kaynağmdan getirdiği tarihe, Anadoln topragından tanıklar aranır. Bu tamklar. halk bügisinden iolklordan. çıkarılır. Övülesi bir çabayla, bir yandan halkın ortak saklancası türkülerden, destanlardan, cönklerden derlenirken. öte yandan adı sanı unutulup unutturulmuş halk ozaıv lan yapıtlariyle, yaşantılariyle günyüzüne çıkarılır. Yunus Emre'derv Pir Sultan Abdal'a, TCrk halk şlirinin ustaları Cumhuriyetle birlikte uyanırlar, kapılan vurulur, uyandırılırlar ve Cumhurij'et alanına çağrıhrlar. Cumhuriyet şiirinin 19231933 dönemi, Hasan Âli Yücel'in Varlık Dergi=ine yazd'ığı bir bafyazının adıyle «Mektepten Mfmlekete» donüfün renklerini taşır. Görülüyor kl siir, Cumhuriyetin halkçı ülkilsü yanında yerini almaktadır şu ögeleri kullanarakr Açık dil, ortalama imgeler, Anadolu gerçeğinden gözlemler, se«ler Faruk Nıflz'in öncülük ettiği bu çığirdan bir Cumhuriyet ozanı daha yürür: Ömer Bedrettin Uşaklı. «Hayat» derglsi oranları içinde en çok, Ömer Bedrettin, bir küçük kent?oylu duyarlıgiyie Anadolu'ya bakar. Deniz Sarhoşlan ve Tayl» Dumanı'nrfaki şiirler duygulu bir coğrafyayı getirirler, Uşak'tan.. Sıvas'tan, Bursa'dan, Antalya'dan, Manavgaî'tan, tçel'den, Artvin'den, Ardahandan. Şiirleri, ulu^al kurtulu? savaşındaki sıcak, duygulu 0 ilkel posta kartlarını Cumhuriyetin çocukluguna taşırlar: «Oğlusun bir askerln, / Ağlama derin derin; / Başak tutan ellerin, / Bir gün al bayrak tutar!» • Hayat» dergisi, Niçe'den şu çağrıyı yayar: «Yaşamaya, yaşamaya, her zaman yaşama;.^, yeryüzüne daha çok yaşama katahm!» Cumhuriyetin yurttaşlarına çağrıs:dır bu: Yaşamak! Batıd'an esen bir yeldir yaşama tapınısı, eski Anadolu uygarlığında yankılanır. İki ozan, Ahmet Muhip Dranas, Cahit Sıtkı Tarar.cı, biri gündelik yaşantıyı çiçekleyerek, öteki ölümün üzerine çiçekier serperek, batıh esintilerle, Cumhuriyetin bu çağnsma şiirin atlarını koşarlar. «Hayat» dergisinin yerini. Ankara bozkırınöa bir başka yeşerek ahr: Varlık Derjisi. Varlık, Cumhuriyete yaşamanın yerli gülünü aşılar. Dranas, o ünlü «Selâm» şıirinde, «en güzel. en iyi, en sevgili» bir yaşantınm özlemini dile çetirir: «Hatırası kalbe ışıklarla dökülen / Er. güzele. en iyiye, en sevgiliye / Selâm sonsuzluğun ayd:nlık bahçesinden / Selâm senelerce senelerce öteye.» Ölüme yafantının içinden bakan Cahit Sıtkı'r.ın en güze! şiirleri de Varlık dergisinde yayımlar.ır. Birdenbire şiirin batılı yenileşme kökünden, arr.a derin bir bilinçaltı yoluyle kendi=in; Anaclolu giremine bağlayan bir özgün ozan çıkar ortaya : Fazıl Hüsnü Dağlarca. «Çocuk ve Allah» Cumhuriyetin yeni gerilmiş tellerinden şu yollı alır titrejimini: Yunus Emre Divanı yayınlanmıMır, hece denenmiştir, siire batılı bir kalem 8S1S1 vurulmuştur. Birikim özgürlüğün kapssını çalar. bir saklaneadır buldugu Dağlarca'nm kapı açılınca: «Üfleme bana anneciğim korkuyorum. / Dua edip edip, eeceleri. / Hastayım ama ne kariar güzel, / Gidiyor yüzer gibi, vücudumun b:r yeri.» Cumhuriyetle şürin örgensel bagıntısı • Garîp» siirivl* sonlanır. tlk siirlerini Varlık" ta yayımlayan Orhan Veü. Oktay Rıfat, Melih Cevdet (1937), 1941'de «Garip» bildirisi ve şurleriyle, kendilerinden önceki şiirin duyarlığiyle, biçim ve öz anlayısıyle hesaplaşırlar. 1941, «Garip» yıh, ferçekten bir dönerr.eçtir şiirimiz için. Şiir. Cumhuriyetle siyasal bağlaşıklıgını çözer artık, islevini kendi çizer, kendisi yüklenir. Cumhuriyetin doğurduğu bir şiirdir bundan sonra. gelen gelişen. Ama. bir babamn gözetiminde değildir. kendi ekmeğinl kencîisi kazanır. Eleştiri gücüyle bilenır. Ona kimse görev ve işlev vermeyecektir arf:k. O kendi. görevini. islevini kendisi yaratacaktır. Birden, Sokrates çıkar ortaya ve Homeros'a seslenir: Sana verdiğim görevi yerine getirmediğine göre, devlete katkın nedir? 1940'lardan sonra, ozan. bu kez katıkssz bir Cumhuriyetçi olarak, onurunun ve yalnızlığımn bahçesinden seslenir: Sevgili Sokrates. öğrencin değilim senin! Katkım, kendi yaratıcı özgürlüBümle ölçülür. özgünim artık. Cumhuriyetle bağım, yanna giden ozan yüreğimin tellerinden geçer. P E N CiRE 50'nci Yıldönümü B Bir şölende. birlikte otursalardı Atatürk, Ankara'da böyle yanıtlayabilirdi Sokrates'i. Atina Cumhuriyeti şiiri sinırlan cTışına atarsa BALIKÇI OKTAY AKBAL Evet Hayır Borçlanma Iptali ve Kazamlmış Haklar ir hukuk devletl organizssyonu içinde Anayasa Mahİcemesi kurulusunun ne kadar önemli ve vazgeçilmez oluşu gerçeği, küçücük bir noktadan. Sosyal Sigorta mevzuatı açısından dahi olsa, ortaya serilmiş bulunmaktadır. Sosyal güvenlik ile ilgili ders kitaplanna metin olacak guzellikte, doyuruculukta v« açıklık. ta Jtaleme alınmış bir jgerekfi» ile, Ânayaıa Malıkeniemiz taralından 17/10/1972 tarihinde, 1186 sayılı Yasanın geçici 3. maddesinin iptal edildiğini geçen yazımızda (20 eylül 1973 günlü Cumhuriyet) belirtmiştik. Anayasamızm 1488 sayılı Yasa ile değişik 152. maddesinde; Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilen kanun ve içtüzük veya bunların iptal edilen hükümlerinin, gerekçeli karann Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı ve iptal kararının geriye yürümeyeceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. îptal kararı, 1/3/1973 tarihl! Resmi Gazete'de yayımlanmış bulunrfuğuna göre, 1/3/1973 tarihinden sonra Sosyal Sigortalar Kurumuna verilmiş veya verilecek borçlanma belgeleri ile dilekçeleri hakkında, iptal kararı nedeniyle hukukî dayanak ortadan kalkmış olduğundan, bir işlem yapılmaması gerekmektedir. Ancak, şu da bir gerçektir ki, 3/11/1969 1/3/1973 tarihleri arasında üç yıldan fazla bir lüre geçmiş olup, iyi niyetli on binlerce sigortalı arasında: hükmün yürürlük süresi içinde borç lanma isteğind'e bulunmus, Kuruma dilekçe ve belge vermiş, ödemede bulunmus veya taksitlerle ödemeye başlamış, kendilerine ayhk bağlanmış veya Sigorta tdaresine yaptığı talebinç bugüne kadar herhangi bir cevap alaraamı;, ya da idarenin işlemi geri çevirmesi üzerine, ilgili, îş Mahketneçine dava açmış veya 1/3/1973 tarihinden önce istihsal ettiği ilâmı Yargıtay'a intikal etmis bulunanlar da vardır. Bu denli yetersiz bir mado*enin iptali sonucunda, geriye, yukarıda sıralanan nüanslarda tortu kalması kaçınılmaz bir durumdur. îltihaplanmış bir yaranın lz bırakmaksızın tedavisi her ne kadar özlenen bir husus i?e de, belleğimizde bundan sonraki icraata ders olacak acı anılann saklanmasında da yararlar vardır. alıkçı «aydan dünyanın görlintişünü» dile getiren bir öykü yazmak istiyormıış son zamanlarda. Şöyle anlatmı? bu isteğini: «Başka bir gezegenden dünyanın görünüşü, hani şu aydan dünyanın göıünüşü kitabt demiştim ya, ona bir başlasam. Guzel bir görünümdür o. Oradan dunyaya bakanlar masm&vi portakela benze>en cennette niye düşmanlıklar var diye hayıflarur. Bu som güzelliji cehenneme çevırenlere içerler. Bu som güzellik içersinda ve Itısa hayat süresinde iyi şeyler yapmayı özier insan. îyi yaşarnayı ister. Bütün duayada tüm gençliğin söylemek istedjfkâe budur. Zaman durmuyor, zamanla birlikte insar. kafası da. gelişiyor. Hayat geriye ve geçnıişe bağlanmayı bağışlamaz.» Seksen yedi yıl sürdü bu yeryüzündekl yolculuğu. Belkl de •sürgün»lüğü... Hepimiz bir sürgiinUz. Belirli zaman içine sıkışmış herşeyimiz, mutluluk özlemimiz, sıkıntılar, »eviler, üzüntüler, ne varsa hepsi. Halikarnas Balıkçısı, gerçek adıyle Cevat Şakir Kabaağaçh artık dünyamizda yok. Ardında romanlar, öyküler, denemeler, unutulmaz söyleîiler bırakarak çekti gitti. Kendi de derniş ya «Gecinden meçinden. Verecek nasıl olsa. Seksen şu kadar yıl yaşadım. Buna hayat yolculuğu da da istersen. Ne dersen de. Her yolculuğun bir sonu vardır.» Nâzım Hikmet'in bir sözünü anarlar: «Cevat Şakir hepimizden büyük şair». Evet, Balıkçı şairdi, her öyküsü, her romanı şiir gibidir. yazdjklan bir şiir tadıyle okunur. «Aganta Burina Burinata»nuı çıktıgı yıl, 1946'da uyandırdığı geniş ilgiyi hatırlarım. Gençler üzerinde etkisi büytik olmuştu. Ege denirinin bütün coşkusu, güzellifi vardı bu romanda. Deniz insanları, açık denizlerde yaşamlannı kazananların serüvenleri, yazgılan.. O güne dek denize, denizcilere ait öyküleri yalnız Sait Falk'ten dinlemiştik. Ama Balıkçının denizi Ege'ydı, Akdeniz'di. Sait'in ki ise Marmara, Adalar, Burgaz kıyıları, Hayırsız v.b. Bir yazı okudum, Yaşar Kemal Yazmış, der ki «Eger Halıkamas Balıkçısı denize başlarnamış olsaydı Sait Faik olmazdı. Olurdu belki de denizi böylesine sıcacık anlatan bir Sait Faik olmazdı.» Yazısının başka bir yerinde de şöyle diyor Yasar Kemal: «Bir Sait Faik, Balıkç; sonrasının ulaşılmaz eüzel bir örnefidir.» Burada anlaşılan, Sait Faik'in Halikarnas Bahkçısı'ndan esinlendigi. ya da deniz öykulerinin etkisinde kaldığıdır. Oysa gerçek böyle defil. Sait Faik'in ilk kitapları «Semaver» 1936'da, «Samıç» 1939'da, «Şahmerdan» 1940 da. Burgaz adasını ve insanlannı konu olarak işleyen «Medarı Maişet» adlı romanı ise 1944'te çıkmıştır. Bütünbu kitaplarda Sait Faik denize olan sevgisini. deniz insanlarının yazgısına, serüvenlerine karşı duyduğu ilgiyi anlat mıştır. Halikarnas Balıkçısı'nın ilk kitabı «Ege Kıyılarından» ise ancak 1939'da. ününü yaygınlaştıran romanı Aganta Burina Burinata. ise 1946'da. «Merhaba Akdeniz, 1947'de çıkmıştır. Bu tarihler de açıkça gösterir ki Sait Faik. Balıkçı'dan esinlenerek, onu önek aîarak ya da etkisinde kalarak deniz öyküleri yazmı? değıld'r. Bu yanlış savın düzeltilmesi gerekir. Hem deniz konusunda öyküler yazmak kimsenin tekelinde olamaz. Balıkçı'da uyanan deniz sevgisini. deniz insanlannı öyküleştirmek tutkusunu îngiliz yazarı Conrad'dan aldığı da ileri sürülebilir. Sanırım 1953 sonlarında ya da 54'te Sait Faik'le Haükarnas Balıkçısı arasında bir tartışma geçmişti .Yeditepe» dergisinde. Balıkçı, Sait Faik'in «deniz»ini küçük bulmuçtu. «benden öğrend:> anlamına gelen bir şeyler söylemişti. Sait Faik de gerekli yanıü vermişti. Bu eski tartışmanın «Yeditepe.de yeniden yayınlanması edebiyat tarihimiz bakımından ilginç olacaktır. Halikarnas Balıkçısı önemli bir kişiydi. Yazar olarak, düşünür olarak, daha çok .insan. olarak. Yazı dili epey karmaşıktı. Güzel b:r anlatımı olduğu pek söylenemez. Ama kişiliği öylesine güçlüydü ki ne yazsa. ne anlatsa okunurdu. Sait Faik de, Balıkçı da Türk edebiyatına unutulmaz yapraklar armağan ettiler. Biri kırk sekiz yıl yaşadı. biri seksen yedi. Yasamak da önemli bir başarıdır. Özellikle yazarlar, sanatçılar, bilim adamlan için... Bir iki kez karşılaştım Balıkçı'yla. Etkileyici bir kişiliği vardı. tadma doyıılmaz bir söyleşi ustası, son yıllann en renfcli bir aydm kişisi... Öyküleri arasında bir çoğu yanna kalır. denemeleri her zaman beğeniyle okunur. romanları da edebiyatımıza kazandırdığı bir deniz maviliğini yarır.lara taşıyacaktır. B B KANGREN OLMUŞ BORÇLANMA UYGULAMASINDAN DERS ALINMALI VE YENİ HÜKÜMET TARAFINDAN SOSYAL GÜVENLİK MEVZUATIMIZA «HİZMET BORÇLANMA MÜESSESESİ» ARMAĞAN EDİLMELİ Selâhattin TURLA . I . SSK. GN. MD. MÜŞ. ayhk bağlanmış veya ileride aylık bağlanacak olan sigortalıların kazanılmış haklan saklı tutuİBcaktır. Genelgenin 5 ve 6. maddelerine göre de; 1.3.1973 tarihinden önce borçlanmak için başvurmuş, dilegi Kurumca kabul edilmiş, ödenecek prim tutan kendilerine tebliğ olunmuş, taksitle ödemeye başlamış veya henüz başlamamış olanlar, en geç 3.11.1974 tarihine kadar borçlannı Kuruma öder iseler, ilerde yapılacak tahsis işlemlerinde, borçlandıklan hizmetleri de nazara alınacaktır. Genelgenin 7. maddesinden, bir genel af çıkarıldıfı sonucuna varılmaktadır. Çiinkü, madde, «Borçlanma işlemlerinde tahkikatın, sadece ve sadece, sahte veya gerçeğe aykın olduğunun ihbarı üzerine veya yeterli delil ve kuvvetli bir karine bulunduğu takdirde yapılacağını» belirtmiş, bunun dışında herhangi bir arastırmayı öngörmemiştir. Genelgenin 8. maddesinde; 1.3.1973 tarihinden önce, işveren hasını tutularak açılan dâvâ sonucu alınmış ilâma dayalı borçlanma işiemi yapılmış ve borç miktan kendilerine duyurulmuş olanlarm borçlandıklan hizmetlerin nazara almacağı belirtilmiştir. 1^.1973 tarihinden önce borçlanma ilâmmı almış ve ilâmı Yargıtay'a intikâl etmiş olup, kesinleşmeden, yani henüz Yargıtay'm onayından geçmeden, geçici 3. maddenin iptâl kararı Resmî Gazetede yayımlanmış durumda olan binlerce sigortalı vardır. Emsâl kararlanndan ögrendiğlmize göre, Yargıtay 9. Hukuk Dairesince «... bu maddeye dayanılarak dâvâcı lehine karar verilmiş ise de; sonradan Anayasa Mahkemesi, bu maddeyi hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırı bularak iptal eylemiş ve bu karar 1.3.1973 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Anayasa'nın 152. maddesine göre: Yayın tarihinden itibaren 1186 sayılı Yasanm geçici 3. maddesi jrürürlükten kalktığı cihetle yokhık Iîade eder. Anılan 152. maddedeki, Anayasa Mahkemesinin iptal karan geriye yürümez hükmü, kesinleşen ilâmlar bakımından geçerlidir. Bu itibarla dâvâcı için kazanılmış bir hak da söz konusu olamaz. O halde, hükmün bozulması gerekir. » gerekçesl ile, bu durumda olanlar hakkındaki temyiz edilenhıikümler Sosyal Sigortalar Kurumu yaranna bozulmaktadır. kit geçirmeden (infaz zaman aşımı süresi içinde) Kuruma ibraz edilerek borcun ödenmesinde yarar vardır. Genelgenin 1 ilâ 6. maddelerinde israrla tekrar edilen «müracaat lart Kurumca kabul edilmi?» iba resınden ne kastedildiği konusun daki tereddüdümüze okurlarunız da katılacaklardır. Örneğin, 3.11.1969 1.3.1973 süre si içinde. borçlanmak suretiyle hiz met birleîtinnesi için Sosyal Si gortalar Kurumuna müracaatta bu^nmujr.oJaa. Şigortalj, ^ine bu süre içînde. müracaatınin kabul edilmiş bulunduğunu nasıl öğren miş olacaktır? Genelgenin 6. maddesi bunu «müracaatı kabul edilerek bu hu sus ve ödiyecefi prim miktan kendisine bildirilmiş. olmak lek linde nitelendirmektedir. Şu halde, baş\oırması Kurumca kabul edilmif duruma girebilmek için, bu hususun ve ödenecek prim miktarınm sigortalıya yazı ile, Kurum Uraftndan, 1.3J973 ta rihinden önce bildirilmij olması istenilmektedir. Acaba. 3.11.1969 U.19T3 süresi içinde, Sos>al Sigortalar Kurumu, bu duyuruvu, türlü nedenlerle yapamamıî ise, sigortalırun iyi ni yetlerle, usulüne uygun şekilde Kuruma yapmıs bulunduğu baş\urmadan ötüru, kazanılmış bir hak tan bahsetmek mümkün olma yacak mıdır? Bu noktanın hukiki yönü tartısmaya değer göriilmektedir. Bu gibi durumlardan da anlaşılmaktadır ki, kazanılmıj haklar çemberi ne ölçüde genisletilirse genişletilsin, daha. daha isteğinin önün* kolaylıkla geçilemiyecektir. ünümüzde bir dünya kamuoyu oluşmustur. Ulaş.tırma araçlarının yoğunlaşması sağlamıştır bu sonucu. Her gün, sesten hızlı uçaklar dünyanın dört bucağına gazete dergi taşırlar. Radyo dalgaları sınırları aşar gümrüksüz... Televizyon ülkeden ülkeye yansıtır olayların görüntülerini... Savaş, barış, ihtilâl. seçim, darbe. şenlik, kargaşa. yangın, zelzele geçit töreni, cinayet suikast kaza... Uza.yın yüksekliklerinden Okyanusların derinliklerine dek. evrende ne olursa. çeşitli halkların gözleri önüne serilir. Birkaç yıl önce komşumuz İran'da büyük senlikler düzenlendi. Şah, egemenliğinin 2500 yıldan beri süregelen bir tarihin boyutlarında değerlendiğini ileri sürüyordu. Dara'dan nıiras kalan Pers İmparatorluâunun görkemini günümüzde yaşatmak için, Şiraz yakınlarındaki Persepolis'te gösterişli senlikler düzenlendi. Gerçi bugünkü Şah'ın babası, İran ordusundo bir ç?vu?tu ve Kaçar Hanedanına 1925'te son verip tahtı e1' geçirmişti. Ne olursa olsun tahtlara masal gerektir. Rıza Pehievi. 2500 vırhk İran tahtının bugünkü simgesi olarak Persepolis'te dünyanın devlet başkaniarını, Cumhurbaşkanlannı, kırallarmı, prensîenni çağırdı. Konukları barmdırmak için Fransız mimarlar benzersiz çadırlar kurdular. yemekleri hazırlamak için Paris'in ünlü aşçıları seferber edildi. Geçit alayları ve gösteriler için on binlerce kişi görevlendirildi. Geçmiş çağların masallarından yansıyan bir tantanayla dünya kamuoyunun gözleri önüne İran tahtının 2500'üncü yıldönümü sergilendi. Petrol gelirinin sağladığı paralar su gibi aktı bayram uğruna. Ama ciddi dünya basınında alay konusu oldu iran jenlıgıYabancı gazeteciler Şah'ı sıkıştırdılar: Ülkenizdf; bunca yoksulluk varken, bu törenlere milyonlarca dolar harcamanız doğru mu? Şah akılh kışı olduğundan cevabı buldu: Böylece alısılmamış biçimde propaganda olanagı buldum. Harcanan paraların çoğu turizm endüstrısine yarayacak altyapı tesislerine sarfedilmiştir. Ama bu açıklama ve yorum kandırmadı dünya kamuoyunu.. . ... Bayramlar, şenlikler, törenler, bazan yerli yerındedır. Dünyanın saygı duyduğu biçimlerde toplumsal bir coşkuyu dile getirirler. Cumhuriyetimizin lO'uncu yıh böyleydı. 1920lere dek Ön Asya'yı payJaşmak için çabalayan Batı, 1930'lara dek Mustafa Kemal Türkiyesini ilgiyle izlemisti. Cumhuriyet'in 10'uncu yıh, iste bu dünyanın gozleri önünde ilginç bir bayramdı Coşkunluk, sevinç, guvcn, kol geziyordu Anadolu'da... Hiç bir zengınliğin ve hiç bir devlet bütçesinir» yaratamıyacağı b:r bayramı Turkiye yaşadı. Gençlık. ülkenın her yanından trenler dolusu koşuyordu Ankara'ya... GençUğine düşman değıldi Ankara... Bir milli kurtulus savaşı vermiş, askeri ve sıyasi yönden düjmanları yenerek bağımsızlıgı «ağlamıs ve çağdaş devletin temellerini atmıştık. Dünya kamuoyu bu tarihsel olay karşısında ancak saygı duyabilirdi. Askeri ve siyasi alandaki zaferimizin 10'uncu yıhnı 1933'te böyle kutladık. Geriye iktisadi zafer kalıyordu. 50'nci yıla iktisadi zaferi kazanraış olarak girmeli değil miydik? Gerçek bir «evince hak kazanmak için 40 yıl içinde bu amaca varmak gerekmez miydi? Yoksulluğun bittiği. ekonomik bağımsızlıjîın gerçekleştiği. alfabesizlenn tükendiği. özgürlüğün yeşerdiği, demokrasinin kökleçtiSl, sınıf ayırımlarının eridiğl bir topIuml« 50'nci yıla girip köy meydanlaruıdan kent caddelerine dek kardeşçe halay çekmek mutluluğunu tadabilirdik. Olrnadı. basaramadık. Bu acı gerçeğin nedenleri üstüne eğilmek İçin bir fırSat olmah 50'nci yıl... Sıradan nutuk kolleksiyonlarına ölü kelebekler gibi iğnelenecek söylevlere heves etmek 50'nci yıla bir şey katmayacaktır. Ne ölçüsüz palavra edebiyatına girişelim, ne karamsarlığa döşelim. Yarım yüzvıl önce kurulmuş Cumhuriyetin kurucularına lâyık oimak için en iyi yöntem budur. Dünya kamuoyu önünde ıfrat bizi gülünç eder. Abartmasız bir saygıyla 50 yılımızı irdelemek, yapma bir sevincin gösterişinden çok daha iyid'ir. Cumhuriyetimizin 50. Ydı Onuruna Türkiye'ye Gelen LORD K İ N R O S S ATATÜRK BİR MİLLETÎN YENİDEN DOĞUŞU adlı eserinin yeni baskuını 27 Ekim Cumartesi günü (Bugün) nat 18 • 17 arası Osmanbey'de SANDER KİTABEVİNDE (İlâncıhk: 4414) 8734 Türk okurlan için imzalayacaktır. Borç Hemen Ödenmeli Sonuç Şimdi Ne Olacak? Sosyal Sigortalar Kurumu, kazanılmış haklann korunması amacıyle 1/3/1973 tarihinden bu tarafa 3 adet genelge (1) çıkarmak suretiyle, durgun suya düşen taş halkalan gibi. her seferinde biraz daha cömert, biraz daha geniş kapsamlı bir kazanılmış hak albömfinS ortaya çıkarmıştır. Bu konudakl en son genelgenin tam metni 1.10.1973 tarihii Cumhuriyet'to aynen yayımlaa mıstır. ••••••••••••••••••••; 5 DİŞ TABtBt İ ORHAN TÜZÜN 5 mesleki incelemelerde bulunraak üzere İngiitere'ye gitmiştir. ( C u m h u r i y e t 8732) I I kBiııiHiııııiHiiHnımıuııunıuıın. Eli||lllllllllll!MI!IHi:illlllimillllllllNlinmilllllllMlllllllllllllllllllll!ll!HII!llıı. [ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan.ığinrlan Genelgenin Getirdikleri Bu genelgeden anlayabildiklerimizi sırasiyle beürteceğiz! Genelgenin 1, 2. 3 ve 4. mao delerine göre: 1.3.1973 tarihinden önce borçlanmak için başvurmuş, dilefi Kurumca kabul edil miş, prim borcu tahsil edilerek kendilerine veya hak sahipleriae Fakülte Kurulumuzun 18/9/1973 gün ve 4/9 sayılı ka = g rarı gereğince Radyoloji Kürsümıizde bir Profesörlük = H kadrosu açılmıştır. 5 S 1750 sayılı Kanun ve ilgili tüzük ve yönetmeliklerde H = ki şartları haiz olanlarm 15 gün içinde Fakülte Dekanlığ S ğına müracaatları rica oluııur. = H (Basın: t4716 25333/8724) i ^ııiinııııııııııııınıiıiıiıi. n;ti.:tuu ...h.iiM.ıııiiNiMiııııiıımımmimııııııımımmıııııııılllllıııiı? Ortada bir gerçek vardır, o da Sosyal Sigortalar Kurumu, her Ancak, kanımıza göre, genelge yönü ile perisan bir Borçlanma de açıklık olmamasına ragmen, Müessesesinin, bu kojullar altın1.31973 tarihinden önce bu ko da islemiyeceği konusunda bir sanuda alınmış bir ilâm, Yargıtay vaşa girmi} ve 3.11.1969 17.10.1972 ca onaylanarak kesinlesmiş bu süresinde, haklüığını; fist makam lunuyorsa, sigortahnın, bu ilâmı, lara, isçi işveren kuruluşlanna, 1.3.1973 tarihinden sonra Kuru Genel Kurullara kısacası Türk ma ibraz etmesi, ilâmın lnfaz kamuoyuna yeterince anlatabilmiş kabiliyetini zedelemez. Binaen ve Yüksek Mahkemenin karan ile aleyh. cepıerde gezdirilen kesin savası zaferle sona erdirmistir. lesmiş borçlanma ilâmlannın vaİptal sonrası genelgelerin, eles tirÛecek bazı yörüeri olmasına rağ men, Sosyal Sigortalar Kurumu, haklılığm gururu içinde, mükte sep haklar konusunda, geri çevirici, kısır bir görüşü benimseme mi?, aksdne cömertlik halkasınL maddenin yürürlükte kaldığı süredeki kısıtlayıcı uygulamayı da asan bir bonkörlükle, hulruki sorum luluk içinde her gün biraz daha genisletmiştir. Öte yandan, gerçekten sigorta kapsamına girecek nitelikte hizrnet ler vermiş, iyi niyetli, yasalara saygılı, dürüst sigortalılarm hizmet borçlanma isteklerinin haklılı Üyeîerinin ve tüm çalışanların Cumhuriyet, Şeker Bayğını da sosyal güvenlik esprisi iramlarını kutlar, Türk Milletine nıce 50 yıllar diler, Cumhuçinde değerlendirmek gerekmekte riyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Türk Şehitdir. Her toplumda açıkgözlülüğü lerinin önünde saygı ile eğilir. arsızlık ve yüzsüzlük haline dönüştüren kişiler bulunabilir, esas olan iyi insanın, örnek vatandaşın, insan onuruna yakışan istekleriCumhuriyet 8733 nin hak duygusunu tatmin eden ve en kısa sürede, en doğru yoldan sonuca bağlanmasıdır. Umudedilir ki, seçim sonrası Hü kümetleri, kangren olmuş borçlan Soma Maden Gediz Ahas . Demirci ma uygulamasmdan alacaklan ders ve tecrübe ile, en kısa zaKalorifer ve Sanayi Kömürleri manda hakçasma prensiplerle mey dana getirilmiş bir «Hizmet Borç İSTENİLEN YERE TESLİM 'anma Müessesesini» Türk çalışanı na ve sosyal güvenlik mevzuatıADRES: Kuruçeşme Tramvay Caddesi No: 77. mıza armağan ederler. ÎSTANBUL VİLAYETİ 50. YH. KUTLAMA KURULU TÜRK HALK OYUHIARI ŞEN1İKLERİ Kadıköy Halk Eğitim MerkeziKemaliye Eğin Derneği Kırım Türk Kültür DerneğiTürkFolklor DerneğiTürk Folklor KurumuBakırköy, Eminönü, Pendik, Yeşilköy HalkevleriCemal Gürsel, 50 yıl S. Artarn, İshhakağa, Maçka, Mustafa Necati, Özel Tarhan Koleji, Selim Sırrı Tarcan İlkokullarıDarüşşafaka, Edime Kız Öğretmen, ihsan Mermerci, İstanbul Erkek, Vefa Poyraz Liseleri HALK OYUNLARI EKİPLERİNİN İŞTİRAKİYLE ns Türkiye Gazeteciler Sendikası Istanbul Şubesi Yönetim Kurulu 2627282930 EKİM GECELERİ SPOR ve SERGİ SARAYINDA BİLETLER *25 Ekim günü akşamnıa kadar TÜRK TİCARET BANKASI Şubelerinde *26 Ekim tarihinden itibaren SPOR VE SERGİ SARAYI flişelerinden temin edilir Bcşiktaş: Emirhan Caddesi No: 1 (Ihlaınnr Köşkii karşısı) Telefon: 63 5» SS 4T 4S »6 BİTTt (1) 11.4.1973/1592, 25.5.1973A606 ve 14.9J973/1643 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Ge nelgeleri. mi Cumhuriyet 8741 KCI.TO<I YArnt
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear