Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET 11 Eylül 1972 l nadolunun eski durumunu ve yasantısını bilenler lçin, bugttn Anadoluda seyahatierin verüeri, çok «nteresandır. Bu sütunların yazan ise, dünkü v« bugünkü Anadolu hakkında kendi•inl, bütün cepheleri ile kıyaslamalar yapabilecek vatandaslardan biri olarak saymaktadır. Çünkü meselâ, çok genç bir yedek «ubay olarak Anadoîuyu baştan sona yaya geçtiği v« ovannda yaylftsmda, dağmda taşında güneşi il« kavrulup, kan buru iî# yoğrulduğu Blrind Dünya Savaşı yıîlannı haydi bir tarafa bırakabm; ama soa 3 0 4 0 yüîik devrenin Anadoluda verdiği gez! v» kryaslama imkânlan üe, bu iopraklarda gelişen yaşantz iî«, karsîlafüan probîeml«r bixe, derine inen »ahneîer yafafeniftır. Bu değişen yaşanü üs, beîiren sahneîeri burada, çarpıçan garklar başîığı altında özeüemeye çahşacağız. Çünkü bu yaşanü v« gvlitmeîer, bîr taraftan, hızîı bir çekillejm» iîe olumlu bir hayat dejiçlkliğbıi getirmektedir. öt« yandan da, yannm sosyoekonomik $•lişme ve çaüşmaîannın tohumlanm da, daha çimdiden duyulan olumsuz doğura ağnîan içinde, bağrında beslemektedir. îfte, Anadoîu toprağında çarpışan bu çarklardır ki, «ğer çimdiden bir nizam altına alınmazsa, yann bütün neticeleri ile ortaya dökülecektir. V« « zaman belki de, artık düzenlenmesi güç dâvalar arasında yannıa Türkiyesi, b^kikaten çetin sosyal bunalımîar içinda kalacaktır. Bu yarınlar, «ğer sosyal deng* yönlerin* kanaliz* edüemezlerse, pek d« tızak olmasa gerektir. A Olaylar ve görüşler Çarpışan çarklar! tu. Srzlneana bakan Splkör dağmm, ovava înen rirvt vîrajlan fl«, ova arasında, beiki de 1000 metre derislik vardı. Şebinkarahisar yolu, yol değil, uçurum dönemeçleriydi. Şaphaneden Giresun'a ulaçan ve yoldan zıyade feytan lâblrentlerine benzeyen, hemen her adımda «eiîerin bozduğu v* her yanı uçunsnlarla çevrüi izleri nastl a|üğımıza, hâlâ şaşanm. Karadeniz kıyılannda, sehirleri birbirlerine bağlayan foseler yoktu. Otomobilimizi bir kentten diğerine, vapurla nakletmek lâzımdı Ama vapurlar için de iskeleler yoktu. Hülâsa yollarda iki de eşkiys olayı ile karşılaştık. Dersim'den gelen kürtler, Spik5rden o gün biı sürü götürmuşlerdi. Karademzden aynlıp Nıksar üzerinden Erbaa'ya gelirken de, bir eilâiüı kafde otomobıli durdurdu. Ama Rahmi b«yin tutumu, davranışı, bunlan uzaklajtırdı. ' Daha sonraki yıllara gelelim: îkinci Dünya Harbi senelerinde, Anadolunun her yamndaki Tazife ieyahatîerim, bende çanh görgüler bırakmjştır. Me«elâ bir defasında Mersin'den Silifke isiikametine, ancak 1 5 2 0 kilometre gidelsildik ve dönduk. Çamur,' tekerîekleri yutuyordu. Ankaradan Konyaya karayolu yoktu. Hattâ Trakyadaki Edirne yoluna da, tmlında yol denılemezdi. îstanbuldan Izmit, hele Ankaraya otomobille seyahat, bir meseleydi. Denizli Nazilli aramnda ragmura tutulunca, otomobilimiz nehre uçmuştu. , Antalya, Finike, Marmaris gibi kıyılar, orta ve iç Anadolu fl« hie de bağlantt halinde myümazdı. Hülâsa Anadoluda altyapı v« yol febekesi olmayınca, müli pazar da teçekkül edemiyordu. Şimdi altın topraklar olan Alanya Antalya arası, o zaman batakhktı: Terkedilmiş gibiydi. Bu altyapı ojmayıp, milll pazar da tesekkul etmeyince, ekonomimize, millî ekonomi de denilemezdi. Üretim çok zayıftt Meselâ pamukta 40.000 ton, zeytinyağında 30.000 ton, dığer nebati bağlarda ancak 4.000 ton!. Bu misalleri çogaltabiliriı, '. Şimdi «vvelâ, dünkü Anadolunun durumundan Te yaşantısından î » n kssa tabloîar verelim. Ama evvelâ bir noktavı beiirtelim: Cum.huriyetten «onra.yenl devletin Anadoluda «1 attığı ilk emek y» ira•kân seferberliği, memîeketi demir ağlarla ormek politikan oîdu. V* bu teferberlik, 1930 1940 arastnda devlet sanayüeşma programîan ^ e besleninceye kadar, tek «mek »eferberiıği olarak kaldı. Bunun nedeninl, o zaman Basbakan olan îsmet Paşadan dinlenüşimdir: • îstiklâl lavaşında, meselâ Doğu Cephesinden Batı Cephesin» felr askerî kuvvetf, yürüterek ve o kadar güç aartlar arasında sevk edebiliyorduk ki, iîk fcrsatta ve ber şeyden önce Demiryolu aiyasetlni ele almayı, daha o aavaş içinde, kafamıza koymuftuk..» Her vesile iî« belirttiğimjz gibi, bir fikir, teori v« ideoloji akımı île değil, Lozan'ın kımtlayıcı kayıtlanndan kurtulduğumuz 1929'da, birden patlayan dünya iktisat buhranının şartlan ve zorunlamaian ile atıldığlmız devletçiîik gayretleri üzerinde ise, burada aynea ve tekrar durmayacağım. Şimdi o günlerdeld Anadolunun görüntü y» yasanüsından bazı örnekler verelim: Demiryolu Sivas'a vanp da," 0 îsmet Paşanın orada, siyasİ hayatınıa en onemîi nutuklanndan birini verdiği töreni haürlanm. Törenden tonra, eski tktisat Vekillerimizden "Rahmi Kökenie, Sivas kuzeyi ve Karadeni* bölgesinde, otomobille bir geziye çıkmıştık. O zaman Anadoluda otomobil, henüz normal bir vasıta değildİ. ÇOnkü Anadoluda motorlu vasıtaîar için değil, âdi arabalar için bîîe yok yoktu. Bu gezinin korkulu ve ürperticl «ahnelerini hatırhyorum. Eğer Rahmi Kbken gibi soğukkanh bir insanın refakatinde oimasaydım, bu yolculuktan dönebilirdim d«. Bilhassa Erzincan'm kuzey sahalannda, yol deniten bir şey yok Dünkü Anadolu Başka bîr Anadolu: Şimdi Anadolu gezilirse, başka bir yagantı ile karşılaşürr. Yahuz bugün ve bu »ütunlardaki kıyaslamalarımızda, güney kara mnırlan e) Türklye sanayileşmektedir. Fakat sanayinin kurulu* yerl en hayati problem, katıyen düşünülmemektedir. Halbuki ştandord, yani sanayinin kuruluş yeri ve alanlan meselesı, artık bir •ilımdur. Bizde ise sanayi, îstanbul, îzmır, Adana gıbı birkaç' merkezde, tamamen irrasyonei bir çekilde kümelenmektedir. Ve devlet sanayiinîn basardığı her türlü sosyal tesisierden yoksun bulunmaktadır, Her gün yoğunlaşan bir ihtıyat işsizler ordusu, bu çehirlarin çevresini sarmaktadsr. Bunlarm yannkı .eyiem ve dâvaların* Liberal geçinen bir rejimin karşılamasına imkân yoktur. / f> «Türkiye eîbette «anayileşmelidir. Ama bu sanayi, üç ^ b«f şehrin, daha sündiden problemleri çetinieşen varoşianna değü, Trakya ve Anadoiunun, tâ «nırla'ra ulaşan alanlarına yayıîmalıdır. Bunun için ise «Her viîâyete bir fabrika yapacağız» "gibi ifadelerin değil, bütün vatan «athında bir sanayi yayüışımn dddî meseleleri *• plânlan eîe alınmalıdır. g> Anadoluda şehirler büyümekte, fakat plânsız, çirkin, gürülmıza dfizen Anadolu illeri iîe, Güneydoğu ve Kuzeydöğu Anadolu üle. tüîü, çıplak ve geligigüzel yoğunîaşmaîar haîinde büyümektedir. Merimizi T» bir kıstm Orta Anadolu alanîarını; Akdeniz, Ege, Marmara, selâ Bursa, Konya, Denizli, Isparta, Antalya, Mersin ve dığerieri, bu Karadeniz Üîerinden ayn çartlar içinde incelemek daha doğru olacağı başdöndürücü başıboşluğun birer misalleri olaralç sayüabiîir. Am« için bu böTgeleri ileride ayrtda isleyeceğız. Akdeniz, Ege, Marmara ile bu büyüme hızı ve bu görüntü ile bu şehirîerin, meselâ 10 yü sonKaradeniz bölgelerine gelince... Gerçi milli pazar, yani memleraki yaşantüan, hakikaten dayanümaZ ve reaksiyonlaruu veren dâket bdlgelerinin birbirlerine pazar oîar^ık tek bir mübadele sistemi• valan ortaya atacaktırV ne girisi, bugün de fekılleşmıştır. Bu, önemli bir aşamadır. Toprak h) Güneydoğu ve Doğu "iîîeri problemierl, her törlü ard düşündeğerîenmiş, evveîce mahallinde kalan ziraî üretim, bütun yurt köşe ceîerden ve küçük hesaplardan ııynîarak, niilîî ve büyük bir prob» bucaklanna aktığı için para hareketi canlanrmştır. Bu boyle oiunca lem halinde eîe almmabdır. Birtakım oyalayıcı formülleri bir tara» toprak da kıymetini arttırmış, gerçek üretici, btmdan faydaîanmıştır fa atarak, bu bölgeîerde to'prak adaîetini hemen hayata tatbik etMeselâ evvelce bir bataklrk iken, şimdi saha ısîah edıîip kendmj mek, «anayiyi bu illere taşımak, hızlı bir.kültür hareketi, hızlı bir turfandacüığa veren Serik <Antalya) ' ilçesinde, bugün dönümü teknolojik gelişme, halkın sosyal, emniyet cihazları içinde teşk^îât'200.900 liraya varan sahalar vardır. Sanayiin gelişmesi, köyler ve ?e • landırılması, bu suretle' mîllî bütünlüğe bağîanış, sadece güveıılık hirlerîe janayi merkezîeri arasında mubadeleyi genişletmıştır. Boytedbirlermin yerini, bu mÜİÎ bütünlük cihazlannm bir an önce alışı leee, hem köy ve iç çehirîerde, hem de sanayi* merkezlerinde, 'genış şarttır. Hülâsa doğuluyu, devletin karşısmda defil,' devietın çerçebir termaye hareketine ve birikimine yol açmıştır. Mesejâ Akdemz vesinde, zeki ve çalıskan uyruk ve emek «eferberliginde müttefikle* b61ge«nde, bo» yerlerde yeni köyler doğmuştur. Eski köyler kaSaba * olarak almâk.'bir gün bile vakit kaybına müsait olmayan, hayaU bir dâvamjzdır. kasabalar çehirler haîini aîmıştır. Ama işte bu olujîar içindedir kı, birbirine çarpan çarklar da, gıttikçe güçlenen bir hızla esmey» başi) I^ıhayet, yalnız Doğuya değil, bütün ülkeye yüksek kültürü, lamiflardır. Bu çelismeleri ve ilerisi için hajtâ kat^stroflar du^ündu, bugün ojduğu gibi, bir yan aydınlar ordu«u yaratmak çeklinde de1 ren olusAimlan, söyle özetîeyebiliriz: ' * * ' . • * • * * . ' " *'••*••ğil de, bîr, ihtisaş aahibi ve ihtisas «ahalarında yerleçen Jnsanlar çeka) Şehir ve kasabalarda yerleşme hareketîeri/ sösyal bâkımdan Imde vermek, hayati bir önem taşır. Çünkü yann yan aydm, ıste» ıstemez içinde duyacaği ajagıhk kompleksini yenmek için, önüne aç*ozellikle aıhhatsizdir. Köyler hesapsız boşaltılmaktadır. Hukümet îabilecek her türlü düşünce ve aksiybn yoîunda; bir nevi «ahsiyetköylerin boşalmasını teşvik edici bir zihniyete kendini kaptırnyştır. leşme arayacaktır. Bunu nasihat ve tehditlerle önlemek ise, hakiBu zömiyet, tecrübesiz ve memleket gerçeklerine âdeta yaBana b« katen zordur.. '. plân çalıçmasından gelmektedir. Geçen yazımızda değindiğimiz karar, bunun misalidir. Yani 1999'da, nülusumuzun ancak % 30'u köy , '. ' Yukanda ozeüenen ve Anadoluda görünen hayatiyeüi gelişm« lerd« yaçayacak, */• 70'i (% 69) şehirli olacaktır. îyi ama, o zaman nüile çatışan çarkları daha da «ayabiliriz. îşte bunlan ve bunlara benfuramuz da 70 75 milyon arasında oîacağma göre, bu yoğun ve zer oluşumlandjr ki biz bu yazımızda, birbirin» çarpan çarkiardao ağır çehir nüfusunu, hangi tarım besleyecektir? misaüer olarak aldıfc. Sanıyorum ki muşahede ve değerlendirmelerimizde, fazla bir çelişme yoktur. (1) b) Şehlrleria geeekondu deryalan ile çevriîmest, ayn dertler getireeektir. Hele simdi kurulan bir komisyomın, evvelee de değindiğimlz gibi, Ankarayı 5.500 000, îstanbulu Û 500.000 ve îzroiri, Ada(1) Her pazartesi yazdannı bu gütunlarda Izlediğimlt Şevket Süreynayt bibnem kaç milyon nüfuslu metropoller, ulu şehirler haline geya Aydemir*, bir Batı Avrupa seyahati için yurttan aynlacağrmdan tirmek gayretleri, sadece felâket doğuracaktır. ^ tr • . <.; yazilarma bir ştire ara verecektir. Okayocalanmıza bildiririz. Şevket Süreyya AYDEMİR İşte değiştiler fOKTAY AKBAt Evet Havır Yüksek okullar .vardı karaderılileri almayan, bir Meredith kalkiyor o okula yazıl^yordu. Dövulmeler, iövülmeler, linç tehditleri, bölge halkmm korkunç tepkisi. Ama ABD yasaları beyaz kara ayırmıyordu. öyleyse kara denlî büyük şairinin ağzmdan şöyle konuşuyordu; cBen de Amerika'nm türküsünü söylüyorum / Ben kara kardesiniz». «Ben de Amerikayım» diye bağınyordu. Bütün bu çaba, bütün bu yakınlaşma, kopmama, Amerikalı olma isteği hep itilmeyle, horlanmayla, asağılanraayla karfihk görCyordu. .', Eski bir zenci halk türküsü «Kimse bilmez çilemi benittı» der. Robe«on'dan dinleyin b« türküyti ürperirsiniz. Karaderill yığınlann acısmı ta içinizde duyarsınız. Kimse bilmiyordu karaderililerin çilesini. ' Ama kendileri bildi bunu. Kendileri buldu çaresinl. O da, Ajnerikah olmamak. Beyazlara özenmemek. Beyazlardan ayn kalmanın da ayn bir önemi, değeH.olJuğunu anlamak.,«Kara Güzeldir» aloganı bunun aonucudjır. Kara, güzeldir, yalnızdır, kendi başınm çaresine gene kendisi bakacaktır. Milyonlarca Amerikalı karaderili bir gün ayn blr uluı olarak, a y n blr toplum olarak, belki de ayn bir devldt olarak dünyartfn karsısına çıkacaktjr, bftyle bir »macm ardındadıT, Haftanın râpoyu •' }•• < . * * • . * Zenciîer Uysal, boynu bükük Saygılı, yumusak başh, !yi huyîudur. Ama gunü gelir de Değişirlerse korkulur. eğiştüer işte. Günü geldl, geçti bile. Bir zamanlar €Ben de Amerikayım» derlerdi karaderililer. Amerikan yurttası sayılabilmek için canlartm verirlerdi. Cepheîerde «avaçırlar, pistlerde yanşırlar, sahnelerde şarkılar söyler, dans ederler, Amerikan »anatma katkıda bulunmakla 8vC«ürlerdi. îstedikleri, beyazlarla eşit olmaktı. Aynı okullara gitmek, aynı otobüslere binmek, beyazlarla ey para alTnak, ırk aynhklannm ortadan kalktığım görmek. Buydu bütün istedîkleri. Buydu, bu kadarcıktı. Onlar da Amerikaydılar, onlar da Amerikahydılar. îtilmek, horlanmak, toplum dışı tutulmak istemiyorlardı. Zorla katılraak istiyorlarjdı Amerikan toplumuna, yaşamma. Karaderiîi Amerikahlann' belki de en ünMİ şairi olan Langston Hughes, bir zencİ çoeuğun ağzmdan şöyl* dila getiriyordu ırk aynı mmm acisını: D izde suç işleyenle'rin büyük çoğunluğu köylülerdir. Sonra nakliyecıler gelir, küçük sanat sahipleri gelir, satıcı esnaf gelir, kalifiye oltnftyaa işçiler gelir. B DÜNYA HIZLI, DEVAMLI VE BÎLİMSEL REFORMLAR İSTEYEN BİR DÖNEME OÎRMÎŞTİR. DÜZENÎ DONMUŞLUKTAN KURTARIP YENÎLEŞTİRMEK NE K E L Î M E Î DURDURMADAN KOŞ• ' TURACAKSINIZ ÎLERjtVE.. • . . *. '. S lü olduklart zaman, ates ve barut, dünyanın bu bölgesinde kıyamet koparmıyacak mıdır? Düzen değişıkliği fikrl, herhangi bır masum örtüye ihtıyaç göstermeden, apaçık görtilmeli ve kabul edilmelidır. Düzen değişikliğl fikrl ile daha kötü, daha Bor bir dünya fikri bağdaşamaz. Klmsenın daha kötü bir toplum veya dünya düzeni yaratmağa gücü yetemez. Bütlin değişikliklerin kökeninde. Insanları biraz daha mutlu kılabilmek ideali olduğundan şüphs edilemez. Böyle bir şüphe, çağa ayak uydurması gerekli toplumlann ve tüm dünyanın bahtsızlığına yol açar. Hiç biri profesyonei «uçlu değildir bunların. Isteyerek mıq işlemezler. Islerinde güçlerinde Insanlardır. Geçinebilmek için didişirler. Derken günün birinde> bakıverirsiniz suçlu oluvermi^ bizim o uysal köylümüz, kendi ; halinde esnaftmız, çaüşkan zenaatkârımız, işgttcünU «atabilmek İçin dlyar diyar dol&şan yoksul kol işçilerimlz.. , •* / . Gelsin arkasmdan «Mapusan» çesmesi yandan akıyor yandan» k '.; *•' SADUN TANJU ^'HJ basımnda yazümıştı. Arap' en önemH dır. Olimpiyadı kana boyayan ' lftr, yenilgiyi daha da ağırlaştıran bu çeşit ilişkilerin intikam Kara Eylul'cüler, Filistinde Asaatinl kendilennce iyl hesaprap ve Yahudi halklann yeni ladılar ve tsraile, kendi dostlabir düzen İçinde yaşamasuu isrının kucağında bir darbe indirteyen, bu düzeni kan, dehşet ve korku ile • kurabileceklerini sa meyl düşündüler. Olimpiyat nan gerillacılardır. Bütün düngibi bütün ilgilerin toplandığı yaya ürpörti ve acı veren bu oblr merkezde yaratılan şok, 17layın altmda, 90 yıldır Filistin 18 genç adamm hayatlan üzerintoprağında estirilen cfehşet ve deki dramm dış görünüşünden cinayjet havasının büyüye büyüçok, derinde, iki toplumun araye azgınlaşması, hesapsızhğı, gö Binda 90 yüdır süregelen düşzü d,önmüşlüğü vardır. Dünya manlığın, uzlaşmazlığın, tarüişimdi şaşıyor; Insanlar nasıi osel nefretlh'korkunç büyüklüluyor da, bu derece sonüçsuz, ğünü düşündürtüyor bize, daha doğrusu ters sonuç veren, * » • hiddet ve nefret uyandıran dehşet hareketlerine başvurup, bun dan kendilerine fayda doğabileceğinl düşünebiliyorlar? Aslmda Dünya Ortadoğu'da, yanyana Kara Eylül'ler, türlü isimler yaşayan, ve gittıkçe, birbirlermi altmdakl Filistin gerillalan; dün.yok etmedikçe barışa, huzura kavuşamıyacakiarına inanan Ayaya, haksızlığa uğradıklannı, râp ve Israıl halklanna bir çökendi valanlarından atıldıklarını, zulme uğradıklannı söylezüm sunamıyacak mıdır? Bu mçk ^Istıyorlâr. ,Bunu duyurmak bozuk düzen, böyle sürüp gideiçin seçtıkleri yol, acıma ve yarcek midir? Beşiktekı bebesındım yerine, düşmanlık. nefret den pkuldakl genç kızma, dukkândakl ,sat?cısma, devlet daıregetiriyor. Kara Eylul'cüler; ünsindeki memunina kadar herkelü 6,gün savaşmın yenilgisını daha da derınleştıren ölayları * «Sin,asker hayatmı benımsedığı, asker • mıllet haline getirılmış unutmamış "gorüjıüyorlar. îkinbir1 îbp'lum .etrafını saran daha •ci' Dünya Savaşf sırasmda Yagüçsüz fakat daha kalabalık bir hüdalere yapılan fşkenöe ve h&ksizlığın unutturulması fırsatım toplumun töhdidi altında sıniriyakaladığtnı sanan Almanya, îsni b&zmadan yaşayabılir'rail Arap" savaşmda açıkça, mi? 30 yıl sonra dünya bır misli îsrail'i tutmuş; Moşe Dayan'ın kalabalıklastığl zaman, Ortadoünlü'Çöl Kurdu Rommel'e e ş ğu'da yaşama haklarını savunan değerdâ bir komutan olduğu Allar daha kalabalık ve daha güç «Karaların yeri neresi / Bu athkanntadı / Binmek istiyorum, »öyleyln bana, / Gıiueyde, bizim kasabada / Beyazlarla karalar / Oturanjar yanyana / Güneyde trenlerde /*Zenci vagonu a y n / Otobüste yerimlz en arkada / Ama atlıkarıncada / Yok ki arka ııra / Hangi ata bineyim /' Benim derim kara* Kgraderili daha çocukken boyle yetlşiyordiı. Ezilerek, sömürülerek, itilerek. En pis, en kötu işler, öğrftnim görebîlmek zorluğu, olanaksızhğı, hep ezilmek, hep «ürünmek, üçbeş kurus için en ağır uğraşlara katlanmak: «Tük rük hokkalarım temlzle delikanlı / Detroit / Chicago / Atlantiu City / Palm Beach / Tükîuk hukkalannı temizle / Otel odalarmd'a bu^u / Otel salonlarında duman / Tıikrük hokkalarında balgam / Hepsiyle içli dlşlı olmuçum / Hey, buraya baksana / Bes kurus sana / On kuruş / Bir tekhk » *. " ' Gene de umudunu yitırmiyordu karaderiîi. Amerikan toplumuna katkısı buyuktu, emeğıyle, sanatıyla, varlığıyla. Nufusunun ond"â bi rı karaderılıydi Amerıka'nın, yırmi ttîilyonluk bir topluluk lçlerınd"en inatçılar çıkıyordui beyazların okullarına gonderıyordu çocuklarırıı, mddemki yasalar buna izjq venyordu, niye olmasın, nıye yapılmasın, beyaz derıh John'la" kafa derılı John ntye aynj sıraya oturmasın? Gaaetede bir resim, bir haber: 400 .metre dünya birindsi ve lkincisl, ABD'li Matthewt ' ile Collett, Olimpiyat şeref kürsüıünde ABD millî marşmı gülerek dinlemisler, alay etmişler, bu davranışlanyla ABD'yi benimsemedıklerini, hattft Amerikalı olmayı reddettiklerini dunya kamuoyu Öniınde açıkca belli «tmişler. Bu yuzden Olimpiyatlardan çıkarılmıslar. Resimleri önümde, gülüyorlar, konuşuyorlar, TV'de de seyretmlştim," bu görüntühün ardpıdaki gerçeği, anlamı duyuvermiştim bir anda Ayıplamamıştım, çirkin bulmamıştım, tam ter sine ezilmis, horlanmış, yıllar yılı ABD yurttaşı olmak istemiş kara derililerin son başkal* dınşı saymıştım. öyle de sayıyorum, saymak gerektiğine inanıyorum. ABD'deki ırk ayrlmi sorunu son evresindedir. Artık kesin çÖzümlere gitmek, on bes yirmi milyon insanın yazgısım düşünmek gerekmektedİr. Mathews ve Collett'in meydan okuyan davranış^nı böyle yorumlamalı. Başka türlü değil... '' . . . Karaderilinin acısı şarkılarda şiirlerde romanlarda. Açm okuyun Langston Hughes'ın şıirlerini, duyun o dipsiz acıyı, o katı gerçekleri. «Kimse çilemi bjlmez benim» dedıler yıllarca, işte şimdi başkaldırıyorlar, meydan oku. yorlar düriyaya. Haksıztfadeğiller.. Öyleyse. REISS • . . » . MÜHEHDİSLİK APARAÎIARI a ^»Mİ8Mk vars«, taÜlfcflri temeü bozuk ve dUzenslş demektir. ts;,t« Hiuknhmri" B r "Anayasamıa •' var demek yetınez; o Anayasanın lâfzına y% ruhuna n« dereSuçluluğa nasıl ltilir bizim ce uyulduğu, Anayas» düzeninin halkımus bilir misiniz? Kalkar yarfttılıp yaaratümadığına bakıormandan odun kesmeğe gider, 1». . ' . • .' . • ya da gözüne kestirdiği yett ateşe verip kendine mendıl kaTürkiye'de Anayasa dtizeninin dar bir tarla açmağı düşünür. «ağlanamadığınm son vesikası Bu arada çarşaf kadar yeşıl öf12 Mart ordu muhtırasıdır. Atüyü kavuracağım aklma bile radan bir buçuk yıl geçtikten g'etirmez. Jandarma bileklerine son'ra, bugün Başbakan Ferit kelepçeyi geçirdiğmde, bu hakMelen'in açıklamak zorunluğusızlığın başına nasıl geldığmi nu hissettıği gerçek çudur: anlamaz bir saşkınlığa düşer fcl . «12 Mart'ı hedeflne ulasiırmaTopraksız yoksul çiftçı, her ğa meburuz!» yıl cezaevlenni boylayan yüzbin Demek ki, Anayasa'nın istedic'ivarmdaki suçlulann yarısını ği düzeni kurmak bugün içın teşkil eder. Hiç kuşkusuz, adade bir sorundur. Bu, kurulu dületli bir toprak duzeninde bu zenin, Anayasa ile bağdaşmaz kadar şuç işlenmezdı. Bu köyyönlerl bulunduğu itirafmdan lüler, buyük çoğunluğu ıle, bıbaşka nedir? Başbakan, hafta aım yıllardır parlamentomuzda içinde, bugunkü düzenın, Anatatlı tatlı tartıştığımız toprak yasal emirleri gerçekleştırmış reförmunun ozlemıni çeken tabır düzen,. aynen muhafazası lihsizlerdir. Yakacakları odunu, gerekll bm düzen blmadığım db süreceklerı tarlayı kendilerine laylı çekilde söylerken; Yargıtay sağlamak ıstedıklennde, başlaBaşkan Vekili Eytip Sabri Errını kayaya çarpıverırler. Yokman'ıh, Anayasada yazıh herşesulluk canına tak dedığı içın at yin toplıımsal hayatımrz içinde çalan, ınek çalan, koyunrkeçı varolduğunu kabıü etmesi, bir çalan koylu; evleneceğı kıza kışisel çelişkidır. • ' ' ,*'«i .' ] başlıksız sahip olmak için kaçıran köylü, sınır aşmalardan dolayı bırbıriyle kavga eden, soven, çekıp vuran koylü;" şoyle insancıl bır sevgı ve anlayışla baktınız mı suçlu olmaktan çok toplumsal kusurlarımızın bır Düzen tartışmaları sadece birkurbanı gorüntuşündedır. Onun rım toplumumuzun değil, yaşaiçın toplum vicdanı mapusa düşene açır, ve onun için, Cumhurıyetın ilânmdan ben af üstüne af çıkartıp, kendi günahımızın kefaretini ödemeğe çalışırız. ; kimT 2070 yihfla döğru • önümüzde, ytia yıl sönra *en az sekiz misli kalabalıklaşacak bir dünya Var. 2070 yjlmda Türk topraklan tizerinde yaşayacak 300 milyon insanı aklmıza getirebiliyor musunuz? Hadi o kadar uzağa bakma gücünüz yok dıyelim. 2000 yılindaki 80 milyon vatandaşmızın bu topraklar üzerüıdekl yaşama olanaklarını düşünebıkyor musunuz 7 Nasıl bir d.üzen hazırlamalıyız kı bugün sadece yaşayan 35 mil yona değil, yemden doğacak 45 milyona da, 2000 yılma yaraşır bir yaşam olanağı sunabılsin? Nasıl bir düzen kurabılmelisinız kl Ortadoğu'da, tsrail ve Arap çocuklan anaîarının karnından şılâh ve klnle doğmasıpDünya, hızh, devamh ve bılim sel reformlar isteyen bır doneme gırmiştır. Düzeni, donmuşluktan, kusurlanndan kurtarıp yenileştirmek ne kelıme; durdurmadan koşturacaksınız ılenye.. Düzen dünyanın her tarafmda durmadan değışmelıdır ve 30 yıl içinde dünya vatandaşı olacak 3 milyar genç ve dinamık yeni nüfusa yer açılmalı, pay hazırlanmalıdır. Tutucu olnıak, düzen koruyucusu kesılmek kımin haddme? Kım daha güzel daha mıltlu, daha çağdaş fair yaşam düzeni idealıne karşı çı \t Düşman kardeşler Dünyanın dengeöi bozuk Temeldeki bozukluk Yargıtay Başkan Vekill Eyüp Sabn Erman, yeni adalet yılının başlaması doiayısıyla kişısel gorüşlerını açıklarken, adalet düzenmdeki bozukluğu, temel düzen bozukluğunun dısında ka bul eder bir tavır takındı^ Böyle bir tutumun eleştirılmemesi ımkânsızdı. Adalet mülkün teAdalette bozukluk dü HERKESİN BEKLEDİĞİ SİYASİ HAFTAL1K DERĞf . VEFAT Merhum Salih bey Y» Galbe hanımın oğulları; merhums Nevre» îren'in e?i, Sabiha Iren'in ağabeyi, Nejat îren, Cıhat îren, Şermln Kayın'm babaları, Gülfem îren, llhan Kayın, Nedret îren'ın kaymbabalan, Birsen Zafirı'nin amcası, Oğuz Ayan, Gülseren Turan'ın dayıları, Emln Îren, Melek, Dılek Uğur Kayın'm dedeleri, eski gazeteci ve yazar, Basım îstıhlâk Kooperatifi Müdürü Ihracatçısı : ',•'.. intermedexport İmpoft Volkselgener AuBenhandelsbetrieb der Deutschsn Demokratlschen Repubük DDR 102 Berita SchlcMerstraOe B/7, R0.B.17 Demokrat Afman Cumhurlyatl' MOnnaaılIIt A.ALBERT SALTO ' ^ " fohtokal», Cedlt Han, 3f. Istanbu! Telafpn: 22 89 29 : SAUTOLUK (Basın: 31767/6440) Kurtui Altuğ'un Yönetiminde Çikıyor KEMALEDDİN İREN • vefat etmlştir. Cenazesi 11 Eylül Pazartesi gunü (bugün) Şişli Camiinde kılınacak öğle namazından sonra Ferıkdy aıle kabristamnda ebedl istirahatgâhma tevdı edılecektir. (Cumhurlyet b447) Istikbal GÖKLERDEDİR Ö IUV» KnvvnuMMl .Sivasî havatımıza ışık tutacak bir vazı serisi: > . 12 MART ve IMİHAT ERİM OLAYI Merak konuâu olan ilginç açıklamalar İNŞAAT YÜKSER MÜHENDİSLERİARANIYOR Demiryollar, Lımanlar ve Hava Meydanlan înşaatı Genn Müdürluğu, Limanlar Etüd ve Proje Dairesinde, Ankara'da çalışmak üzere, aşağıda belirtilen pozisyonlar için askerliğini vapmış ınşaat yüksek muhendısleri aranmaktadır: 1 Fen Heyeti Müdürü (2 nci derece) 2 Uzman Mühendis (yan ödemeli, 3 üncü derece) 3 Teknlk Şef (yan ödemeli) 4 Büro elemanı (ya"n ödemeli) îsteklilertn, Yücetepe, 1 N"o. lu Cadde, Karayollan Sitesi, B. Blokda Limanlar Etüd ve Froje Dairesıne basvurması rica olunur. (Basın: A13861 20935/6436) îstanbul Porselen Sanayii A* Ş, Yönetim Kurulu Başkanlığından: Şİrketimizin 1971 faaliyet yılı kâr'mdan temettü 18 Eyiüi 1972 tarihinden itibaren başlanacaktır. tevziine Savın ortaklann ibraz edeceklerl belgeler ve ödeme şekli hakkındakl bilgileri almak üzere Slrkeci Büyük Postahane karşısindaki Kredi Han Kat 3 de îdare Meclıslmiz SekreterliğiTe mUracaatlan llân olunur. (Cumhurlyet 6443) MEVLtDt ŞERlF Benl unutulmaz acılara garkederek ebediyete ıntikal eden, merhum Mimar Kemalettın Beyin ve merhume Behıre Hanımın kerimeleri, kıymetli varlığım bırıcik sevgili eşım 7E0N Türkiyedehâdise olacaktır (Cumhuriyet 6445) MEHLIKA CENAl lUNCELLİ'nin vefatının 40 ıncı gününe tesadut eden 12 EyJul ÎSalı günü (yarın) öğle namazını müteakıp Şişh Camil Şenfinde çok azız ruhunu taziz için, Nusret YEŞÎLÇAY, Zekı ALTIN Ali GÜLSES, Kâni KARACA, Kemal TEZERGÎL, Emın IŞIK ve Mahmut HATAYL1 tarafından okunacak Mevlid] Şerife, dost. akraba ve arzu edenlerin huzurlarını rıca ederim Eşı CEMAL TUNÇELLİ DR. SELiM BERKOL ii ANALİZ LABORATUARI • • » • • # > > • > W t t M l f >»Hf>»»»> • •• • •••• (İlâncıhk; 8728/6428) Kadıköy, Altıyol, Baharlye Cad. No. 24 Tel: 36 42 66 (Cumhurlyet 6444)