28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET 10 Eylül 1971 B Fehmi'nin bîr önerisl Cevat ugün hukuksal, sosyal ye ekonomlk konnlan blr y«na tterefc yazarlığımla ilgili, azcok eğlendirid anılardan kimi böJümleri buraya «ktarmak istlyorum. Olaylar ve görüşler bilimsel uğraşılanmızın yanında ve bu uğrşşılan hiç aksatm»» dan (3) bugüne değin süfüp geldi. Cumhuriyet'» her hafta «Hukukl Düşünceler» genel bafhğı altında yazı yszdığım yıilarda idi. Bir g&n fazetenin «aki G«n«l Yan îşîerl Müdürü T « taıummş piyet y a ı a n rahmetli dottum Cevat Fehmi Başkut, gözierind» ışıidayan ve dudaklannda k«adine dzgü biçimini bulan o dost v« tatiı güîücüğü ile beni, «Takma adla haftad* 3 gün ftkra yazma denemesi»ne girişmekliğim için kandırmak istedi. Oîmadı. Bu öneriyi birkaç k w tekrarîadl ve aonund* «u cevapla karşüaştı: «Aman Cevat Fehmi Bey kardeşim, hiç ısrar «tmeyin. Siz benden iyi biiirsini* ki, fıkr« yazmak zordur; btı, * y n bir »anat, hattâ ayn bir yan •« üsiup ifi, dir. Teşvik ve itimadımza teşekkür ederim ama böyle blr denemeye girişemem. Bu konuda kendime güvenim yok, Güvenim olmayan işîere girişmek ise âdetim değil. Hem böyîe bir iş« bajlamak hem gazetenin ikinci sayfasmdaki yazılanmı, hem de bilimsel yaymlarımı aksatabilir. Bunu ise hiç istemem». Konuşma böyîe kaldı. V» bir daha da bu bah«i açmadt. Yaînız benden, ikinci sayfaya hukuksal, sosyal ve ekonomik konular dısmda daha sık ya» yazmak için s5z aldt. Bu tür yazılan «takma a*d»la yazacakttm. 1945'ten Î949'a değln, Cumhuriyet'in ikinci sayfasmda «Hüseyin 'Erdoğan» imzasiyle 11 kadar yazım çsktı. «Hüseyin» babamm, «Erdoğan» ise büyük oğlumun adlan idi. Ben bunlardan bîrini «8x ad», öbürünü «soyadı» gibi kulîanarak kendime bir takma ad edinmiştim. Bu yazılann benim kaîemimden eıktığım esim ve oğlumdan ve gazetedeki kimi arkadaşlardan başka kimse bilmiyordu. Yazarlığımızın öyküsü Ord. Prof. Dr. H. V. YELİDEDEOĞLU Yunus NadTnîn YENÎGÜÎT gatetesîne başvurarak orada «muhabir» îiğe atandım. O saman çok önemli bir makam olan «İskân Umum Müdürlüğü» İI* Maarif Vekâleti'nden v« öbür bazı Bakanhklardan gazete içia haber toplamak görevi bana verilmişti. Hattâ bir kez îskân Umum Müdürü Emekli Albay îsmail Hakkı, bir kez de Maarif Veklli Vasıf (Çmar) Beylerîe makamîannda «mülâkat» yapmış, Yenigün için özel demeç ahm?tım. x • Haberlerin dar kâğıtlara ve de kâğıdın bir yüzüne'jazılman gerektiğini Yazı îşleri Mütfürü Nüzhet Haşim Bey'den öğrenmiştim. Gazetedeki bu içe birkaç ay devam ettim. Daha sonra zaten gazete kapandı v« Yunm Nadi, îstanbul'da Cumhuriyet'i çıkarmağa başladı. Şimdi bazı genç gazete muhabirlerinin, sanki imtiyazh kişilermîş gibi, tafralı davranışlarma tanık olduğum zaman, yaklaçık oiarak yanm yüzyü önceki kendi muhabirliğimı düşünerek, bıyık altmdan gÜlerim; çünkü o zamanlar ben de «gazete muJıabirİ» olmakla kendimi bir şey old\ım «anır ve her yere girmeye yetkili olduğum düşüncesinde bulunurdum. Bu muhabirlik işini, "F.B.M. Mecîisi'ndekl asıl görevimden daha üstün eayardım. Oysa orada «Divanı Riyâset Memurluğu» gibi önemli bir görevim vardı. Fakat dedim ya, «gazeteciliğin imtiyazı» ve yazarîık hevesi beni o zaman âdeta büyülemişti. • .* 19S2 yılında Berlin'de hukuk Sğrencisi bulunduğum sırada Ankara'daki Hâkimiyeti Miîliye gazetesine Aiman »eçimleri konusunda, biri siyasi niteîikte, biri de Berlin'deki türlü olaylan yansıtan aktüalite niteliğinde yoîladtğım iki yazı gazetede yayımlandı ve o nüshalar bana gönderildi. Bir kimse ile röportaj niteliğinde olmayıp, doğrudan doğruya kendi kaîemimden çıkmış olan bu yazılann gazetede yayımlanmıs olmasma o zaman çok,sevındiğimi* anımsıyorum. O tarihte Aîmanya'da bir parti enflasyonu hattâ parti anarşisi vardı (tam 32 siyasal parti). Bu anarşik durumdan kurtulmak için basit Alman halkı otoriter bir rejim özlemi içinde buîunuyorda. Gençlerî, alabildiğin* 'sert ve söven bir miîliyetçiîik duygusuna iteleyen' Nasyonal Sosyalist Partisi ve onun lideri Hitler, halkm bu Szleminden yararlanarak seçimlerd» büyük başan kazanmjştı. Ben genel havay» katılmış, tanık olduğum «nar.şik durumun; ilk dünya tavaşmda müttefikimiz olan v« Versay Antlaşması iîe büyük haksızhğa uğrayan Almanlara karşı beslediğim «empatinin; okuduğum gazetederln; üniversitedeki kimi arkadaslarımm; evlerinde pansiyon kaldıgım aılenin etkisi altmda, Almany* için az partili ve .otoriter bir devîet yönetimi dıiediğiır.d'en {Bazı kisiler bugüîı Türkiyemiz için de aym diîeği taşımaktadırlar), Hitler parti?inin büyük iierleme göstermesi beni sevindirmişti. Hâkimiyeti Milliye gazetesine yollamış olduğum birinci yazı benim bu ruh durumumu yansıtıyordu. Fakat aradan birkaç ay geçince, hele Hitîer'in Î933'te tek başma iktidara gelmesinden'sonra başîayan korkunç baskı ve z\ılüm, kişisel ve hukuksal garantinin yokolması, daha doğrusu yokedilmesi, «otoriter idare»nin ne demek oîd\3ğunu bana gösterdi. 1933 Martında Almanya'dan aynldım. Ve artık gazeteye yazı yazmadım. 1934'te de Türkiye'ye döndüm Aradan yılîar geçti. îstanbul Üniversıtesi'nde Medenî Hukuk r e Devrim Tarihi Doçenti idim. Fakültenin Medenî Hukuk ve sonra d"a ek oîarak Roma Hukuk Profesörü olan A. B. Schwarz'm derslerini 19341939 yılları arasmda, tam beş yıî, smıfta Almanca'dan Türkçe'y* çevirmenin kazandirdığı tecrübe bana, birçok hukuk kavramınl belirtecek terimierin ne Türkçede, ne de Osmanhcada bulunmadığmı gösterdi. Türk hukuk dilini zeııginleştirmek ve sadeleştirmek gerekiyordu. Bunu kamuoyuna duyurmalıytfım. Düşündüm, taşmdım; sonunda «Medenî Kanu,numuzun Dili ve Yeni Dil Cereyanı» başlıkh iki yazı yazarak (1) Cumhuriyet Gazetesinin Yazı îşleri Mudürü rahmetîi Feridun Osman Menteşoğlu'na götürdüm. Bu yazılarım 1942 yılınm 3 ve 4 Mayıs gıinlerinde çıktı. îşte benim devamh gazete yazarhğım da o tarihte böylece başladı (2) Ve bu yazarlık, Üniversitedeki Tuttuğumuz yol üzun «üreli yazarlık' yaşamımızda birçok salAnya, hattâ umdağımız kişiler tarafından ideoîojik iftiralara uğradık. Bu, olağandır. Bir yazım, malum bazı çevreîerc* n« denîi çok topkt ile karşılamrsa, ben o kadar memnun olurum; çüakü yarınm tam hedefîne isabet ettiğini anianm. Adaîete veriîecek »iteiiki» olan kimi »aîdmlarm yazariannm Üniversitede doğrudan doğruya bizim kürsümüzün öğrenflsi oiduklanm, küçük bir araçtırmft «onunda öğrenince, adalet* başvurmaktan vazgeçtik. Kimirf un« van taşıyan «bu eski öfrencilerimiz zaman gelir, kendi kendü»rinden. utanır» diye düşündük. Bütün yazarhğımız süresince; «Türkiye'de Üç D«vir» fe I. cildinin başmda (». 15) beîirttiğimiz gibi: 1) Basta îayikîik olmak üzere bütün iîkeleriyl» Atatürk devrimciiiği ve yalnız ırk esasma dayanmakla yettnmeyen ferçek Türk milliyetçiligi; 2) Komünist ya da faşist, her türîü diktaya karş* oîan insaa hak ve hürriyetçiliği v« yığmlann refahmı amaç ve tilkü edlnen sosyal adalet temellerine dayah gerçek Batı demokrasisi; 3) Temeîinde ırk, ya da din ve mezhep ayırımı yatân ratan bölücülüğüne ve ümmetçiîik akımına karşı ülke millet bütüalüğü; 4) Türkiye'nin bajîsız koşulsuı batğımsızhgt, iîkelerine dayanan düşünce doğrultumuzda hiçbir tavis, hiçbir gevşeme ve sapma olmadı. Tuttuğumuz yol, Atatürk devrımcıliğinin yoîudur ve. yaşamamızm sonuna değin 5yî« kaîacaktır. (1) Bu yazılar «Türkiye'de Üç Devir» S. cildinde yayımlanacaktır. (2) Cumhuriyet Gazetesindeki yazaTİığînnn öyküsü «Yazarîık Yaşamımda 26. Yıi» bashğını taşıyan 4/5/1968 tarihli ve «Bir Fikir Gazetesinde 30 Yıl» başhğmı taşıyan 6/8/1972 tarihli yazüarda anlatılmıştıt. (Bu yazılar, «Türkiye'de Üç Devir» in 2. cildindedir). Tasvir, Vatan, Miiliyet, Demokrat Izmir, Çorum Ekspres gibi gündelik gazeteler de konukseverliliklerini bizden esirgemediîer. (3) Bu uğraşıların ürünü olan eserler hakkmda bir fikir edinmek için, 1970'te Varlık Yaymları arasmda çıkan «Bir Lis« öğrencisinin Millt Mücadele Anıları» adlı kitabımızm en s o . nundaki eserler' listesine göz atmak yeter. Orada gazete makaleleri hariç olmak üzere gerek memleket içinde, gerek çeşitli yabancı ülkeîerde yaymlanmış olan kitap, araştırma, incelemt ve konferanslarımızın tam iistesi vardır Bu bıhmsel yaymlarm 1970'de 97'yı bulan sayısı şımdi 100 rakamını aşmıştır. (Bu not, okumağa vakti olmayan veya okumayı bilmeyen ya da istemeyen bazı üniversite idareciİBrme ithaf olunur). Hüseyin Erdoğan 24 saat kuralı Okulda tahrir (kompozisyon) Cdevlerinden hep tam numara alırchm; demek isterim ki, yazı yazmaya çocukluğumdan beri hevesliydim. Babama göndereceğim mektupîan bile, o çağm modasma göre, Osmanlıca «üslü cümîelerie doldurur, önce hazırladığım müsveddeyi ertesi günü okur, düzeltir, sonra temize çekerdim. Türkçe öğretmenimiz Lütfü Bey; «Yazdığınız her ya21, üzerinden Î4 saat geçip tarafınızâaır tekrar oknnmadıkça, slsin maltnıs olmsz» «Perdi. Ben bu öğüdü bütün yaşamım boyunca uygulamışımdır. Sürekli yazarlık durağı Berlin'den iki mektup Yenigün muhabirliği Ankara'da Türkiye Büyuk Mıîlet Mecîisi'nde memur bulunduğum yıllarda » o zaman Mechs her sene 6 ay tatiîyaptığı için yaz aylannda çokça boş vaktim olurdu. 1923'ten 1925 yılına değin. tatiîlerde çok kitap okur, Fransızca çalışır, kısacası. boş vakitlerimi oîabildiğince değerlendirmege uğraşırdım. 1924 yılınm yaz başlannda gazetede gördüğüm bir ilân üzerine rahmetîi Yalanla Savas OKTAY AKBAL Evet Hayır va'da bir tören yapılacaktı îsveç Elçıliğinde, bu kez de îsveç Akademisi Genel Sekreterine giriş vizesi verilmedi. Solzenitzin geleneksel Nobel konusmasım yapamadı boylece. Tek yol kalıyordu, yazmak, bildirisini dünyaya yazı yoluyla açıklamak... O da bunu yaptı. Solzenitzin sanata, edebiyata büyük 5nem veren bir sanatçıdır, bir düşünürdür, bir öncüdür. Yürekli bir kişidir aynea. Sanat özgürlüğünü, yazarın gücünü her şeyin tistünde tutan bir insan. Yukarıya aldığım sözlerini dikkatle okumak gerek. Herhangi birinin söylediği basmakalıp gözler değil bunlar. Solze. nitzin gibi türlü yaşam ye yazarlık deneyle• rinden geçmiş büyük bir yazann şiddetlt ya* lanın iç içeliğini açıklaması ayn blr değer, bir anlam kazanır elbet. Şidcteti de yakmdan tammıs, hem de nasıl, yıllarca onu zerrelerine kadar yasamıs bir insan. Yalanın da acısını ' duymus. Yalana dayanan fiddetin, . 3coruyu«wısu elaa yaJamn tadmı Şiddet yalana, yalan siddete dayanıyor. Yeryüzünün bütün ülkelerinde böyle. Ne yapmalı? önce yalanla savasmalı, mademki fiddetin arkasmda glzlendîği yer yalan, öyleyse yalanlan yoketmeli, gerçeği egemen kılmah. Bir yazar, bir «anatçı yalanın değil gerçeğin savunucusu, arayıcısı, koruyucusudur. Böyl« olduğuna göre yazar fcer baskıya, her korkuya, her düşmanlıga karşı direnecektir. Nîye? Kime dayanarak? Kimseye, kendine ! Solzenitzin'in Nobel sSylevini hep hatırlamalıyız. Yazar olalım, olmayalım.. Dürüst bir aydın, dürüst bir yurttas olarak bu sözlere katılmamak elde mi?: ' «Bir yazar, yurttaşlarına karşı kayıtsız bir yargıç olamaz. Ülkesinde yapılan her türlü kötülüğün suç ortağıdır o.» Dünyanın halini yansıtan facia ünih Olimpiyatlan başlarken Rodezya'nm da yarışlara çağrılmasmdan doğan olay, ondan «onra da İsrail sporcularınm öldürülmesıne varan facia, 1972 dünyasında her gün olup bitenleri yansıttığmdan şaşkınlık yaratmamahdır. Güneydoğu Asya, bu olaydan da daha kanhsma sahne olmaktadır. Genllalan «Amaçlarına ulaşmak için her şeyi yapabılecek uluslararası kanun kâçakçilarının en kötülerı» diye tanınılayan Başkan Nixon, benzerlerini Washmgton ve Vietnam'da da arayabillr. Gerillacıların davranışı dünyaca kınanmıştır ve kınanmahdır, fakat hakka ve adaîete yer vermıyen bır dün• yada yaşadığımız da kabul edılmelidir. Arap gerillaları kınanırkfen gerillacılık konusunda îsra11'in ellerinın de temız olmadığı ve kuruluşunda çok cana kıy> dığı unutulmamalıdır. Filistin. konusunda Birleşmiş MiUetler kararlarına meydan okuyan katı tutumu da Araplan bu serüvene itmiştir. Almanların aldıklan güvenlik tedbirleri yetersis ddi ve faciayı dıinyaya duyuruşlarında da beceriksizlik olmuştur. Olayın bilânçosu yapıldığinda zararh çıkan gene Araplarm olduğu gorülür. Topraklannm işgalden kurtarılması kolaylaşmamış, daha da zorlaşrmştır." •B|enecek ki, şiddetin vahşi yürüyüşü •fllkarşısmda tfdebiyat ne yapabılir? Ş.u" l » n u unutmayalım, şiddet tek başına yasayamaz, onun yalnız başma yaşamasma ımkân yoktur. Şiddet, en doğal, en gizli biçimd'e yalana bağlıdır. Şiddet tek sığınacak yeri yalanda bulur, yalan da siddeti tek dayanağı sayar. Şiddeti kendin* araç seçen her kişi yalan yolunu tutmak zorundarfır. önceleri şiddet, işini apaçık, hattâ biraz da gururla yürütür. Fakat «onra güçlenince, iyice yerine yerleşince çevresinde havanm ekslldiğini duyar, bir yalan «isinin içine dalmadan yaşayamaz, bütün bu yalanlan da tatlı sözlerin ardma sak. lar. Kişinin ilk yüreklilik davranışı yalanı kabul etmemektir. Dünya kendini yalana kaptırsın, hatti o yalanı bir yas« halme getirsin, ama bensir yapsın bu işl î YHzarlar ve sanatçılar ise daha faziasım yapabilirler, Yalanı yenebilirler. Yalana karsı girişllen lavajı «anat her zaman kazanmıştır, hftr ıaman da kazanacaktır. Yalan birçok »eye karfi îâirens. gö«terebillr. Ama sanata tteğil. Yalan ortadan kal.dmldığı laman, eiddet bütün çıplaklığı ve çirkinliğiyle gorüneeektir. Şiddet ist« ancak o taman ortadan kalkaeaktır.» Solıenitzin'e konuşma olanağı tanınmadı. Oidecekti Stockholm'e, Nobel töreründe dunyaya leslenecekti. Daha önceki büytlk yazarlar gibi o da bildirisini insanlığa «unacaktı, Her kitap bir blldiridir zaten diyeceksiniz. Solzenitzin'in «İlk Çember», «Kanserliler Koğuşu», «Ivan Denisoviç'in Bir Günü» vb. kitaplan da öyle elbet. Ama dünyanm en büyük edebıyat odülunü kazanmış bir yazann ulaştığı doruktan seslenmesi ayn bir anlam taşıyacaktı, Bunu çok gördüler Solzenitzin'e. Yur dundan ayrılmasirti onleyen kimse yoktu, ama o nedense geri dönemiyeceğinden korkuyor* du, Bu yüzden ayrjlmatfı ülkesinden. Mo«;ko M GERİLLACILARI KINAMA GEREĞÎ VE DÜNYADA HAK ADALET ARAP POLÎTİKASINDA AVRUPA'YA DÖNÜŞ • AMERİKALILAR İÇİN DİNLENME LİMANI PETROL ŞİRJCETLERİNİN NÜFUZU KIRILMA YOLUNDA BALIKÇILIKTA SOĞUK SAVAŞ DİPLOMA VERGİSİNİN HEDEFİ BENGALDEŞ'İ^J YARINI F İ N L A N D İ Y A ' N I N GÜVENLİK ÇAĞRISI kaklara döküîmüş gösteriler maktadır. Mucib ise hasta olduğunu ilerı sürerek Londra'ya gı miş ve şimdi de îsviçre'de dmlenıyor. Bengaldeş'in Pakıstar tarafmdan tanmması konusunı göriişmek için Butto'nun soı çağrısma da olumlu cevap ver memıştir. Bengaldeş'in yarıra pek parlak görünmüyor. PROF. DR. AHMET ŞÜKRÜ ESMER cinin geleceği bildirilmiştir. Denize açılmadıkları zamanlarda gemlciler «dinlenme limamnda» aileleriyle birlikte yaşayacaklardır. Pire ve Atina'da bu kolaylıkların sağlanmasiyle Amerika ile Yunanistan arasmda «özel ilişkiler» de kurulmuş oluyor. Yunanistan bundan böyle Amerika'nm para ve silâh yardımına güvenebileceği gibi ilgılendiği konularda siyasî desteğini de sağlayabılecektir. Danışmanlan Mısır'dan uzaklaştırıldıktan son ra donanması için Iskenderiye ve Mersa Matruh limanlannda sağladığı kolaylıklardan yoksun kalacağmdan kaygılanan Sovyetler de Akdeniz'de deniz kuvvetlerinin yararlanabilecegi başka limanlar arıyorlar. Savunma Bakanı Greşko tarafından geçenlerde Yugoslavya'ya yapılan gezinin bu konu ile ilgili olduğu sanıhyor. fusu 200 binden ibaret olan ÎBlanda'nın ordusu, donanması ve hava kuvvet yoktur, NATO'ya yararı topraklarmda Amerikan askerlerinin kullandığı bir üssü vermesinden ibarettir. Fakat Amerika'nm Avrupa'ya ulaşimt yolunda olan bu üs NATO için yararlıdir. 1971'de yapılan seçim lerde iktidara geçen solcu hükümet içinde bazı Bakanlar NATO üssunün tzlandadan kal dırümasmdan yanadırlar. Sovyetler de türlü yollarla bu eğilımi beslemektedirler. Böyle bir durum olduğu için Amerika, çatışmada temkinle hareket edilmesinden yanadır ve Ingiltere' ye bu yolda telkinde bulunmuştur. Izlanda 1958'de karasularını 4 milden 12 mile çıkarmısve îngiltere ile gene çatışmıştı. tngiltere o zaman donanmasım kullanmış ise de şimdi kullanmaktan çekiniyor. Mesele 1961* de îngiltere'mn 12 mıli kâbul etmesiyle sürüklendiği gibi, şimdi de görünüm de, 50 mili kabul edecektir, tzlanda'mn tek geçim aracı balıktır. baslamuBtır. Bengaldes daha Doğu Pakistan iken, yapılan seçımlerda çogunluk aağlayan Muciburrahman Hindistan'm askerl yardımi İle bağımsızhğa kavusan Bengaldeş'te yeniden seçime gitmeden sadece Avaml Birliği Partisine dayanan hükümetini kurmuştu. Kendısi yetenek» siz bir kimse olan Mucib'in yönetimi başarılı olmamış, halk hayal kıfıklığma uğramıştır. Gö rünürde Mucıb, Hmdıstan'm kuvvetli desteği ile lktidarda tutunabiliyor. Hatta Hınd askerlerinin Bengaldeş'ten çekilme diğini, Çin temsilcisi güvenlik konseyinde lddia etmiştir. Şimdi de Çin eğilimli ulusal Avami Partisi lideri Mevlana Basani, Mucib'in çekilmesini ve bir koalisyon hükümetinin kurulması için harekete geçmiştir. Basani' nın kışkırtmasıyla halk da so Avrupa Güvenlik * Konferansı: 'A. Araplar ve Avrupa: Çok hakh CİHAD BABAN rupa'da, Amerika'da kendi karıyerlerinde yükselmek isterken, ellerine geçmiş fırsatı kaçırmamak için yurda dönmeyen, ve bu tebepten yurttaşlıktan atılan vatandaşlarımıza da söyleyecek sö* bulamayız. Sonuç şu olur: On"lardan kendi vatanları yerine yabancılar yararlanır ! Acaba bu meseleye, romantik yold"an değil de akılcı bir yoldan bir çare bulunamaz mı? îlgililerin bu konu üzerine ciddiyetle eğilmelerini «alık vereceğim. Çünkü her geçen yıl, işi biraz daha zorlaştmyor, gençlerin hayata atılmaları süresini t geciktiriyor.. Hele kaybedilen işgücünü hesaplarsanız ! O zaman neden geri kaldığımız hakında birbirimize sorduğumuz »orulardan bir tanesinin cevabını al mış oluruı I i ? e bir mektuptan biriki «atır: «Benim gibi onblnlerce yedeksubay adayı vülardır askere alınmayı bekliyor, ve ne zaman çağnlacağımız belli olmadığı İçin kararsızlık içind'e yaşıyoruz. Askerlik yapmayanlara kim. se iş vermedigine göre, biz bu tutumla, hayata yeni atılan gençleri Işsizliğe •• ümitsizliğe mahkum ediyoruz I» B Problernin büyük ve her gün biraz daha büyumekte olduğunu görüyoruz, ve gene göruyoruz ki, bu zor meselenin nasıl halledilece. ğini henüz kimse bilmedıği için, bu problem, tfdavi görmeyen bir ur gibi gelişiyor.. Bu derde mutlaka bir deva bulmak zorunluğunu elbet hissediyorsunuz. Ya hizmete davet edilecek gençlerden askerlik yapmış olmak 8artım kaldıracak ve özel sektörden de bunu isteyeceksiniz: ki bu mümkün değildir. Yahut, askere alacak olacaklarınızı seçecek, veya yaU nız gönüllüleri derleyecek, dığerlerinin askerlik görevinl vergiye çevirecek, onlardan öyle bır hızmet isteyecekslniz... Ama herhalde, hem askere almamak, hem dolayısiyle çahşmasına engel olmak gibi bir sonuca ilânihaye katlanmak mumkun değildir. Millî kalkınmayı, savunma gücümüzü arttırır diye îsteyenler; süratle kalkınalım dıye Çirpınanlar, genç insanların emek ve gücünü kahvelerde tavla oyununa esır etmemehdir, Vakitleri gelmiş, yoklamalannı yaptırmış, bir an evvel millî görevlerini yaparak, iş kurmak, evlenmek, ümitli hayallerini kanatlandırmak isteyen, binlerce ve belki onbinlerce yecfeksubay adayı, ufuktan görünecek Mesih'i bekler gibi, askerlik çubelerinden haber beklemektedirler» Biz bu derde bir çare bulamazsak, A T *** Türkiye'nin bugün için en büyük davası zaman kaybetmemek ve o zamanı emekle değerlendirebilmektir. Büyük ve karışık hesaplann kompüterlerle bir dakikada yapıldığı devirde, biz o hesapları kâğıt kalemle bir ayda, onu da yanlış yaparsak, teleksin ışledığ) yerde devlet muhaberatını daktilo makineler! önünde biriken ve postada, kalemlerde, kayıt memurlarının elinde sürünen ve sonra yanlu? havale yÜ2ünden gene de bulunamayan evrak ile yapmağa devam edersek; sekiz »aat mesai içind'e dört saatlik iş gormezsek.. Gençlen üniversite kapılan önünde senelerce iüründürür, mezun olanlanm da askerlik' şubelerinin çağırması İçin yıllarca bekletirsek, bu işleri süratle yapan milletlerin yamnda, elbet geri kalmış oluruB I Ayağımız Yerde BAŞIMIZ GÖKLERDE OLMALIDIR Hava Kuwetlerini Güçlendirme Vakfı Münih faciası Ortadoğu'da bir takım yeni gelişme belırtılerıni şimdilik arkaya atmış görünüyor, fakat sisler dağılınca gelişmeler daha iyi görülecektir. Bır ortaklaşa Arap politikası yoktur, fakat çeşitli baskılar altında Araplar Avrupa'ya dönüyor <. lar. Danışmanlan geri yolladıktan sonra Sovyet nüfuzundan Petrol konusunda ihracatçt kurtulup dış polıtıkasmda baülkelerle Petrol şirketlerı arağımsızlığına kavuşan Mısır Fran sındaki çatışmalar ihracatçılar sa'ya ve Ortak Pazara dönmüşlehine gelişmektedir. Bir zaman tür. Enver Sedat, Dışişlen Balar petrol şirketleri ağır basıkanını Ingıltere ve îtalya'ya yolyordu. Şimdi örgütlenen ve daIuyor, kendısi de Fransa'ya giyanışma halinde hareket eden decek. Petrol şırketıni devletihracatçı ülkeler ağır basmakleştiren Irak'm Başkan yardımtadır. tlk zamanlarda ihracatçıcısı Saddara Hüseyin, Paris'e lar üretilen petrolden aldıklan giderek Pompidou ile görüştü vergiyi yükseltmeyi düşünüyorve petrollerinı satmak için ü'ran lardı ve bu sayede gelırleri haysa ile uzun vadelı Dir anlaşma li yükselmıştir. Şimdi petrol şirimzaladı. Kaprisli Lıbya lideri ketlerinin yönetimıne ortak clKaddafı'nin bıle Fransa ile ilişmak istiyorlar. kılerı iyıdır. Fransa Libya'ya uçak satıyor ve pılotlarmı aa eBasra Körfezl petrol ihracatğıtıyor. Lubnan ile Fransa araçıları şırketlern hisselerme yuzsmda sürekli dostluk ve kültur de 20 oranmda ortak olmak isılışkıleri vardır. Burgıba da getemışler ve uzun pazarhktan çenlerde Parıs'i zıyaret etmiştır. sonra şirketler buna razı olmuşCezayır ile bır ara bozuiur gibi tur. Bunlann aralarmda Suudi olan zlışkıler düzelmıştir. ArapArabistan, Irak ve Abu Dahabı ları Fransaya ve Fransa yolu gibi çok zengin ihracatçılar da İle Ortak Pazara bağlayan Petvardır. Yüzde 20 oranmda orrol ve Akdenizdir. Arap petrotaklık yüzde 51 oranmda ortaKlünün tüketicisı ne Sovyetler lık İçin bir aşama olacak, oraya ne de Amerika'dır... Her iki varmca ihracatçılar şırketlerın süper devlet komisyoncudur. Ayonetımım ellerine geçıreceklerraplar tüketiciye gitmek ıstıyordır. Libya daha radikal davranalar. Akdenızlılik de Araplan rak, İngiliz petrol şırketini, Iraıc Fransa ve îtalya'ya yaklaştıran ise Irak petrol şirketini (Ameribağdır. Gerçekten Rusya da Akan İngilız; Hollandalı Fransız) merika da Akdenızin yabancılar devletleştirmışlerdır İran, petdir. rol şırketlerıyle yaptığı anlaşma ile gelınnı yılda dört milyar dolara yükselteceği de bildirilmiştir. Şirketler bu ülkeîerde büyük. siyasî nüfuz kurmuşlardı. Bu nüfuz artık kırılma yolunagirmiştlr. Yabancı olsa da Amerika Akdeniz'den çekilmek nıyetinde değildir, hattâ «Varlığını sınırlandırmaya da yanaşmıyor. PiIzlanda'nuı fcara gularmı 12 re'de bir «dinlenme limanı»» milden 50 mile uzatmasiyle, îngil kurmak için Yunanistanla imtere'yle arasmda bir soğuk sazaladığı anlaşmanın uygulanmavaş başlamıştır. tzlanda'yı böyle sma geçen hafta içinde başlanbir davranışa iten neden. genişmış ve 6 Amerikan savaş geleyecek olan kara sularmda bamisi Faleron hmanına demırlık avlamak. tekelini elde etmelemiştır. 1700 gemicinin 3 binsi ve bu sulara yabancı balıkden fazla aileleri ve çocukları çılarm gırmesini yasaKlamasıdır. eşyalarıyle bırlıkte Atina'ya gelSöz konusu olan sularda tngıliz mişlerdir. Belirtildiğine göre Abalıkçılan da avlandığından İnmerikalıların «home port» degiltere buna karşı çıkmış, aym dikleri bu dinlenme limamnda nedenlo Federal Almanya da tn herhangi bir tesis kurulmayacak gilter» ile birlikte hareket etbina yapılmajacaktır. Gemicilemiştir. Bu yüzden NATO'nun rin ailelert için Atina ve Pire'en zayıf tilkesl, en güçlti tiyelede evler kiralanacaktır. 18 »y» rirto karşı karfirft gelmistir. M U kadar Yunanistan'a 6700 gemi Petrol: Moskova'ya yaptığı «iyarett Brejner ile anlaştıktan, v sonr Finlandiya Başkanı . Kşkkonec Helsinki'ye döner dönmez, Fir landiya Dışişleri Bakanhğı *A\ rupa Güvenlik ve îşbirliği» kor feransına hazırlanmak için 3 kadar ülkeyi 24 Kasımda toplar tıya çağırmıştır. Finiandiye 197 yılmdan beri bu konunun üzc rinde İdi ve Avrupa tilkelenj le temaslar yapıyordu, fakat re mi çağn şimdiye kadar yapı] mamıştır. 24 Kasım toplantısı nm Büyükelçiler kademesınd yapılması öngörülmektedir. Ül keler belki de Helsinki'deki Bt yükelçilerine bu görevi vereceh lerdir. Toplantıda gelecek ilkbE hârda toplanması tasarlana konferansm gündemi tespit ed lecektir. Tüm Avrupa devleth riyle Amerika ve Kanada'nm c katılacaklan Avrupa Güvenlı konferansında mevcut sımrları değişmezlıği de kabul edileceğ* den, ikinci dünya savaşınm bi n ş konferansı demek olacaktı Bılindiği gibi Almanya ile h < nüz banş antlaşması imzalaı mamıştır. Diploma vergisi: Sovyetlerin îsrail'e göç edecek Yahudilerden öğrenimlerins göre 5 ile 25 bin dolar vergi almağa kalkması, dünya Yahudiliğini harekete geçirmiştir. Vergi sadece Yahudılere değil, Rusya'dan göç edecek her kimseye öngörülüyorsa da Yahudileri hedef tuttuğu meydandadır. Verginin gerekçesi de gög edecek kimselerin eğitimi için harcanan giderlerin tazminıdir. Yahudiler buna karşı çıkmışlar ve dünya kamuoyunu da seferber etmek teşebbüsüne girişmişlerdir. Bazı çevrelerde olumlu yan kı uyandırdığı da görülüyor. ö r neğin, Fransız Sosyalist Partisi lideri Mitterand buna karşı çıkmış ve Moskova tarafmdan eleştirilmiştir. Mitterand bu yüzden Kasım'da Moskova'ya yapacağı geziyi geri bırakmak zorunda kalmıştır. Olay Nixon'ı da yakından ilgilendiriyor. Moskova'ya ziyaretı sırasmda Yahudilerin İsrail'e göç etmelerini kolaylaştırmak içm Sovyet* 11derlerinden vaad aldığım kendisi söylememiş ise de, Rockefeller bu yolda beyanatta bulun muştur. Hatta rakibi McGovern J<Tixon'un bu konuda'yeterli garanti almadığım, kendisi olsa bu işi daha sağlama bağlayacağmı söylemişti. Vergi McGovern'i haklı çıkarmıştır. Seçim arifesinde her İki aday da Yahudi oyları peşindedir. Yahudi seçmenleri de İsrail'in isaretine bakıyor. MEVLIDİ ŞERlF Beni unutulmaz acılara garkederek ebediyete intikal eden, merhum Mimar Kemalettin Beyin ve merhume Behire Hanımın kerimeleri, kıymetli varlığım bircik sevgili eşim, MEHLIKA CEMAl TUNCEIIS'nin vefatınm 40'ıncı gününe tesadüf eden 12 Eylül Salı günü ög'e namazju müteakıp Şişli Camii şerıfınde çok azız ruhunu tazız içm, JN'usret YEŞİLÇAY, Zeki ALT1N, Alı GÜLSES, Kâni KARACA, Kemal TEZERGtL, Emin IŞIK ve Mahmut HA1AYL? tarafından okunacak mevlidi şerıfe, dost, akraba ve arzu edenlerın huzurlarıhı rıca ederim. Eşı CEİV1AL (Cumhuriyet: 6417) EVLIT AYŞE ÜNAL (KAHYAOĞLU) ile BÜLENT ÜNAL Evlendiler. s>/9/]972 tstanbul Aile buyugümüz; emekli ogretmen 46 vıliık FERÎT KV(îİNER'in olumunıın 52 HCT çurmne rastlayan 119 1972 Pa?artpsı çıımı oğle namazmı mule<ıktp 8ahçelıevler Mehmet Ûlkeı camı inde: morhumun azi2 rııhıına ithaf edılmek ü?ere Mevtidi SP rif okunacaktır Arzu eden akraba: dost ve din kardeslerimizın tesrıfı rıca olunur. AÎLESt Cumhuriyet 64 Akdeniz'de Amerika: Cumhuriyet 6411 Balık savaşı: Muciburrahman: Bayan Gandi ile Butto arasında Pakistan ve Hindistan'm geçen Aralık savaşmda ışgal ettikleri topraklardan çekilmelerini öngören anlaşmanın uygulanmasmda çıkan zorluklar Yeni Delhi'de iki ülke temsiloileri arasmda yapılan toplantıda giderilmiş ve anlaşmanın uygulanmasma tekrar baslanmıs ise de Bengaldeşte işler kanşmaya D OĞU M DURMAZ Makina YUksek MUhendisi «ÜTFB DURMAZ Oftullan MURAT ' ıa müjdelerlcı Erez 9 Evlul 1972 VEFAT rından ve konservatuar (Da rulelhant eski hopalarınriTA ^ îş Bankası emekli memurla yan: vefat etmiştir. Cenazesi 10 Ey lul 1972 Pazar (Buurün) ikindi namazını mütaakıp Hacıbayram Camiinden kaldınlacaktır HAYRİYE ÖRS AtLESt Cumhuriyet 6420 (Poyrazlar: 3448 6424
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear