28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 3 1 A&ustos 1572 vrupa Konseyl, Avrupa Ekonomik Topluluğu gibi kurulusIann birleşik bir Avrupa kurraa amacıyle politika sahnesindeki çalışmalan oldukca lyi bilindiği halde, eğitim alamndakl çabalan meslek çevrelejimlze bile ulasamaz. Oysa bu kuruluşlar tüm eğitijn sorunlanna «çağdaşlık». ve «Avrupalılık» açısından çözümler getirme, kültürel bütünleşme yolu ile yeni kuşaklarda ortak bir Avrupalılık bilinci uyandırma çabası îçinde dirler. Bunun en etkill yolu, hiç kuşkusuz, eğitimle yenl bir dünya görüşü olan yeni bir insan tipi yetiştirmektir. Bu amaçla Batıhlar, üniversite lonrasına kadar giden eğitira sürecinin bütüu basamaklannı hem. eğitinı biçimi ve hem de öğretim kapsamları bakımında» ele alarak bu çağın isterlerine uydurma yollan üzerinde araştırtnalar yapmaktadırlar. Belirli düzeylerde belirlt konularda ders programlan geliştinne ilkelerinden, diplomaların, : eşdeğerliğine, öğretim elemanlarının haklannın ve üniversite özerkliğinin korunmasma, çevresel sorunların öğretime yankmna kadar giden yığvnla eğitim sorunu bu araştırmalara konu ol» maktadir. Yıllarâır eüregelen .bu çalışmâlara UNESCO'nünkiler de katılmca eğitimi her yönüyle ele alan yıgınla bilimsel çahşma ortaya çıkmaktadır ki, bunlar uluslararası toplanti'.arda tartışılarak yayınlanmakta ve bütün uluîlarm hizraetine sunulmaktatfır. Hemen bütün toplantılara bizden de katılanlar bulunma,. sma rağmen meslek çevrelerimizîn bugenîs 1>11gt" fcaflrreslndert' habersiz kahsı eğitim alanmda reform için yeni düşüncelere • kadar muhtaç olduğumuz su sırada çok üzücüdür. "•'"•„. A Olaylar ve görüşler \l Bafı^re Eğitim PROF. DR. RAUF NASUHOĞLU . .•mms::^}: Avrupa'filketerihife İfcj? yâş dalîmf öğpendlerln'in. de4 hıU ' zursuzluk belirtileri gosterdiği kaygıyla gozlenmektedlr. Öğretim programlarmi ve eğitimm yapısuu çağdaşlaştırma bu huzursuzluğu giderme yollarınd'an bin diye ele almmaktadır. Simpozyumda program yenilemeleri için örnek alanlar olarafc' '.fizik, kimya, biyolo>l gibi fen bilimleri üe sosyal bilimlerin, yani toplumsal sorunlan anlamak için gerekli olan tarih, coğrafya, ekononri, politika bilgisi ve sosyolojinin oluşturduğu grup ele alındı. gericln bir. alanda 8ğrenimint aürdürtbilmeşi için herh yetern t&t,' bilgi temeli ve hem de stirekll ö|renme aiıskanlığım. yerleştiren metotları edinmesini sağlamalıdır. örneğin sosyal bilimler öğrenimi ile «genç ögrencinin toplumların sürekli bir değışim süreCİ Içinde bulunduğunu, bu değişimlerin mahiyet ve nedenlerinin neler olduğunu anlamasına yardım etmeli, bu konu ile ilgili kamtları değerlendirerek kendl basma bağımsız bir yargıya varma yeteneğini kazanmasını sağlamalıdır». «Öğrenci sosyal bilimlerin nicel analize gelen yanları ile, sadece değer yargıları ile yetinilecek yaniarını ayırdetmesini öğrenmelidir». Burada tümünce nicel ölçülere ve bunların değerlendirilmesine dayanan fen (yani doğayı inceleme) bilimleri çok etkili bir anlama aracı olarak görünür. Bu aracı iyi kuüanmak için onu ıyi tanımak, yani fennin deneysel (veya bilimsel) çalışma yöntemini iyi anlamak gerekir. Bu ise feonin geliştiği yoldan yüriiyerek, yani, doğadaki olaylan gözleyerek, gözlenen olayı kontrollu koşullar içind*e deneyerek, deneyden elde edilen sayısal veri» leri önerilen modellere göre yorumlayarak olur. Bu, doğa ile onun özel biçimrnde bir diyalog kurmak demektir. Fen öğretiminde konunun bu metot yönüne öncelik tanırr.ahdır. Bu yöntem, ögrencinin bireysel laboratuvar çalışmaları yapması olanağırjn sağlanmasmı ister. Böylece gencin kafası, kamtları duygusal, öznel davramştan uzak bir tutumla değerlendirme ve bağımsız düşünerek anlama yeteneği kazanır. Simpozyum tavsiye raporunun • bazı öğrenim dallarındaki tavsiyeleri çok düşündürucüdür. örneğin tarih öğrenimi, çağdas olaylan aydınlatmağa yardım etmeli ve bugünc ışık tutacak kritik dönemlerden ve olaylardan »eîllmis hallerin incelenmesl seklinde olmalıdır. i'Ülusal tarihler öğretiminin birinden ötekine değişmesl doğal ise de, bunlar dünya tarihi içindeki yerlerinde görülmelidîr. Tarih öğrenimf öğrenciye bir zaman ve değişim sezisi vermeli ve insanoğlu ile ilgili konularda «neden» lerle «sonuç» lar ilişkisinin ne kadar karışık olduğu anlaşılmalıdır. Olaylann anlamı ancak tarihsel çerçeve içindeki yerlerine göre değerlendîrilebilir. Tarih, "bir yargıya varmada kanıtlan kullanmağı öğrenme|e • katkı<îa bulunmah ve tarihsel süreç tçinde kanjtlanh. ne kadar tınirlt olabileceğini anlatmalıdır. " • Sosyoloji öğretımmde «kisinln soşyallesmesi,. sosyal yapılar, sosyal. pşikoloji, örgütler, sosyal desenler, azınlık grıiplan, sosyal katmanlafda hareketlilik, mandırma, propagânda» %ıh\ bugün üniversitelerimizde bile kuşku ile bakılan konulann orta öğretim düzeyinde islenmesi sahk veriliyor. Politika bihmlerinde «politika kavramları, itanun, adalet. kamu refahı gibi konularla sosyoloji arasında bağjntı kurulması gereşn ileri sürülüyor. Slmpozyumun tavsiyeleri arasında öğretim prcgramlarının; a) Fen bilimleri ile uygulamalar arasında, b) Sosyal bilimleria çeşitli konulajı arasında, c) Konular ile tarihsel boyut arasında, ç) Nedenler ile sonuçlar «rasında ölçülti blj1 cienge 'kurmak torunluğunun belirtilmesi istenmektedir. İşin neresindeyiz? özetlemefe çalıştığım duşünceler Avrupa Könseyi üyesl ülkelerin orta öğretimin ikinci yarısı için nasıl bır tutum içind» olduklarını anlatmaja yeter sanırım Eğıtımimızm temel amaçlarından blrt, seçtiğimiz Batılı demokratik dü?enı yaşatacak ni» telikt«, yani en baçta. bağımsız rfüsünme yeteneği edlnmış insanlar yetiştirmek olmaiıdır. Bu bakımdan eğitimimizi hem biç'irrt, hem de program kapsamla^ı ve değerlendirme metotları yönünden tümünce çağdaşlajması gerektiğine inanıyorsak. üyesi bulunduğumuı Avrupa Konseyi, üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Ekonomık Topluluğu gibi kuruluşların bilimsel çalısmalanndan da vararlanarak koşullarımıza uygun temel Ilkeler geliştirmeliyiz. Bunun için bu kuruluşlann yığınla çalışmasını ve yayınlarını meslek çevrelerine ulaştırmalı ve, ön yargüardan, duygusal kuşkulardan uzak bir tartısma ortamı yaratmalıdır Batılı demokrasi kulübünün «katlandığı» değil. «benlmsedigı» bir üyesi olabilmek için, insanımızı Batılı gibi «düşünen». Batılı glbl «davranan> bir varlık haline getirecek bır eğıtım düzeni kurmak zorundayız. «Bağımsız ve özgür düşünmenin» ve «düşündüğünü dürüsliükle söylemenin» gücünü değerlendirmeyen bir toplumun, duşunebilen kitleler egemenlığ) olan demokrasıyi yaşatabileceğine hranır «öriimnek bir avutmacadan öteye gidemez. Karlskrona simpozyumu Avrupa Konseyi Genel ve Teknik Öğretim Komitesinin îsveç'in Karlskrona kentinde düzenlediği simpozyum, bu toplantılardan biriydi ve konusu orta öğretimin üst basamaklarında (1619 yaş diliminde) fen ve sosyal bilimler öğretimi sorunlan idi. Benim de katıldığım bu simpozyum, fen ve sosyal bilimler alanlannda program geliştirme ve plânlama girişimlerini birtakım ilkeler çerçevesinde toplamayı amaçlıyordu. Bu ilkeler; a) Orta öğretimin bütünlüğü, b) öğretim dallan araslndaki ayıTimlann giderilmesi, c) Öğrenciye ders ve yön seçme olanağının tanmması, ç) Başanyı değerlendirme sisteminin düzene ko* nulması olarak özetlenebflir. ' " • Konsey, eğitim araştırmalannı tanınmış uzmanlardan kuru. lu çalısma gruplarına yaptırmakta ve sonuçlan, üye ulkelerin Bakanlar düzeylne kadar giden delegelerinin katıldlğı toplantılarda tartıştırarak tavsiye raporları haline getirmektedir. Bu tavsiyelerle üye ülkeler arasında bir düsünce alış verişi ortamı yaratılmağa çalışılmaktadır. Karlskrona Simpozyumunda, program geliştirme ilkelerinin bilindiği kabul edildiği için sadece programlarda ne yönde değişiklikler yapılması ve bunların nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği üzerinde duruldu. Tavsiye raporları Simpoz, umda hazırlanan tavsiye raperlanhın •tümünü buraya aktârmak ne yazık ki rr.ümkün değil i fakat tavsiyelerin bazılarım okurların eleştirisine sunmak yararh olacalc. Bir defa oğreHm programlarım felsefî görüjler değil, toplumun ve b»reyin gereksinmelerinin belirlediği kabul ediliyor. Buna göre: a) Toplumun bir gençten bekledlği. b) Bir gencin birey olarak toplınndaki yeri öjretim programlarının temel etkenleridir:. fc • .' » Bahis konusu yaş dilimi için öğretim' programları, gencin daha sonra tutacağı yola, yani akad'emik oğrenime devam edip etmiyeceğine veya doğrudan uygulama alanına yöneleceğıne göre farklı olmaîıdır. Başka bir deyimle orta öğretimin ikinci yarısına gelen genç, yetenekleri artık belirmiş; yönünü seçmlş olmah ve daha çok •farklılaşmsğa yönelmiş bir öğrenim görmelidir. Araştırmalar, bugünün gençlerinin 1940'lardakilere bakmca iki yas daha erken olgunlaştığım göstermektedir. Her halde programların bir ortak gövdesi bulunmalj ve bu ortak gövde, • " • . ' , " ' : . • ' . • * • . ' ' . ' ' • • • • •••"•. " . • V. % ' " , •* Paris izlenimleri OKTAY AKBAL Evet Hayır Tarhşma ATATÜRK TANITILMIYOR KUBİLAY BİZDEDİR ATA'YI TANIMAK NUFUS CÜZDANINI EZBERLEMEK DEĞİLDtR. İZÎNDE YÜRÜMEK VAR. İZÎN ALIP ÜYUMAK DEĞİL. DEVRlMLERt FÎİLl ÜYGULAMAK VAR IŞÎN 1ÇÎNDE. Sayın Oktay Akbal, Trabzöriu' öğre^menlerin mektubu üzerine «Ata"yı öğretmenlerin tanımadıgı» sözünü eleştiriyor. Ve «bunu söyliyen bir bakan, öğretmenleri ta• nırrHyor dpmektir» yargıstna varı ne.. Zengln turisüer, yöksuî turistler.• Aflie^ ff A ezayirliyirn» dedi genç adam. «Yeni rikalılar, Isveçliler, Almanlar şunlar bunlar. III evlendım, karım daha Paris'e gelmeBir öğle vakti CtJ6 de La Paıx'de oturup " • " di» Resimler çıkarıp gösterdi. Gelmseyrettim o paralı turistleri. Cakalı Amerikalik giymiş genç bir kız, kara giysıli bir delilılar, aile babalan, heryerde resim çıkartarak kanlı. Başka resimler: Annelen, babalan, yabu anı ölümsüzleştireceklermi sanan gafiller! kmlan. Sonra kaiktı gitti, bir frank attı küEllerde plân. Attmışlık karıkocalar eski tutca bir makineye. Küçük televizyon ekranmkunluklarım sürdüren âşıklar pozunda. önüm da bir arap dansöz oynamaya bşladı, bir şarde oturuyorlar, nerdeyse dudaklan değdi dekı da söyleyerek. Herkes sustu, başladı düşğecek birbirine. Yaslüann öpüşmesi çirkinl lere dalmaya. Bir uzak kent, bir köy, bir ev, Xe de çok Japon var, topluluklar halinde... bir anne, bir es. Yalnızlıklar bunaltmış hepDışa kapandım birden, kendime döndüm. On sinl. Gelmişler umut lçinde, bir ekmek ariki yıl öneeyi hatırladım. O zaman da yaşlı dınc.a yabancı kente. Yitip gitmişler o kentin duyardım kendimi. lçinde olduğum anın güezicıliğinde. zelüğini değil de hep geçmişi yaşardım. Oysa «Yann gelin size bir güzel çay yapayım» anı yaşamalı hep! Yaşa da nasıl olursa olsuııl dedi Faslı kahveci. Berbattı o gece sunduğu Çek bir reemimi benim de fotoğrafcı amcal çay, rezil bir şey. Ama gece yarısıydı, tisüDondur şu yalruzlık, bekleyiş anımı!... müştüm, ürpertiler duymuştum içimde. Bit çay herşeydi gece yansında. Az önca bir sineKöşe başında bir çöpçü vardı, kapkara madaydım. «Z» filmini görmüştüm. Vasiükos' . bir genç. Nerden gelmiş, Senegal'den mi, Ka. »ın ünlii romam rÖrümsuz>ü... Montand'ı seymeron'dan mı, Çat'dan mı, Gine'den tni? retraiştim. Bir gerid. iktidarın teıtıbine kur^ Sokaklan, süpürUyor başını kaldrrmadan. Bak ban giden namuslu bir aydının üyküsünU ğör~ " miyor zengin", "rnutlu göriinüşlü turisöere. Yümüştüm perdede. Geri kalmış bir ülkede arüdum geçtim, bir zenci çöpçü daha, bir dadım adım nasıl faşizme gidildiğini... Ne dcha, bir daha. Paris'in çöplerini karaderilıier rin anlamlan vardı «Z» filminin. Soğuktu süpürüyor. Nerde bir zenci varsa vermişler Paris, nemliydi, yalnııhklarmda yitlp gitmiş eüne bir süpürge, cebine de ölmeyecek kadar insanlara karşı acımasızdı. Sokak sokak dolapara, salmışlar Paris pisliklerinin ardma. Bıçıp bir bardak çay aradım, heryer kapalıydı. rine yol sordum, bilmedl ne diyeceğini, sözFansızlar bazı günler hiç çalışmazlar, bazı cükleri de bulamadı, belki de Fransızca bılgünler her yeri erkenden kaparlar. öyle bir miyor yeterince. Olsun, para kazanmak için gün olmalıydı. Sonra otele giden bu kttçük dil bilmek gereksiz, çöp toplamak, yol süpürsokakta blr kahvecik, bir bistro Fransızların mek içüı de! Kimse görmüyor bu insanlan. deyimiyle... üç beş karanlık insan, yalnız İnKimsenin huzurımu bozmuyor bu sessia msan, bırakılmış, unutulmuş insan... Yabancıysanlar. Geçip gidiyorlar önlerinden ardlanndı hepsl. Araptı, Cezayirli, Faslı, Lübnanlı, dan. Ne var yani? Elin zencisi gelmiş Paris'e, Tunuslu vb. iş bulmuş, karnı doymuş, daha ne ister»... Bemm insanlarım da Almanyalarda böyle «Ben TürkUm» dedi arkadaşı. Beklemeclı değil mi? Madenlerde. yapılarda, fabrikalarm «Ben de Türküm» diyeceğimi, dedim. Şaşırdı. en ağır ışlerinde, çöp arabalannın ardmda ya Türkçe bilmiyor. Fransızca, atalanm Türkşam çilelertni doldurmuyorlar mı? Öyleyse, müş, dedi. Gurur duyuyordu Türküm derken kim kime acısın?.. Bana mı kaldı, bir Türk Birden sustu, içtne çekildl, yaklaştırmadı kim yazanna mı kaldı Paris sokaklafmı süpüren seyi. Cezayirli ile televizyon ekranındaki danzencilere acımak? Önce sen kendine acı, gilçsöz şarkıcıyı seyrettik. Sonra bır frank daha süzlüğüne acı! El kapılarında çalışarak yurattı, başka bir Arap şarkısı... îstanbuTu anduna para getiren emekçilerimizin çabasma lattık, Türkiye'yi, Cezayir'i konuştuk. «Yann acı. Böyle dedim kendime. öfkeyle, acıyla gelin» dedi kahveci «Güzel bir çay yapayım » kırgmlıkla... Çektim gittim Seine kıyılanna. Yarm gelecefim. Gelmeliyim. Gelebilir miBır kahve, bir bardak bira. Unutmak gerçekyim? Gelıp geçiyonız işte. Heryerden. Yaşamleri, acılan. Yaşamak şu anı, doya doya. Yadan. Aşktan. Yalnızlıktan. Yalnız olmayıştan nn ne getirir? Düşünmeden .. Herşeyden. «Karım gelecek bugünlerde» demışti CeGünlerce gezdim Paris'i. Panslilerin buzayirli işçi. Geldi mi? Yalnızlığın bunalımınlunmadığı blr Paris bu. Ağustos Paris'i. Her dan kurtuldu mu? Yoksa o makineye frankkes tatilde mi nedir? Kapalı dükkânlar, kaları atıp avuntular mı. arıyor, yaratıyor, uypalı mağazalar, kahveler, meyhaneler. ASus' duruyor hâlâ kendine. Şarap bardaklannı bir tosta Paris... Aznavour'un ünlü şarkısını habirl ardına devirerek . Sokaklan süpüren tırladım birden. Paris başkaydı bu ayda. Yakaraderilileri seyrederek.. bancılara bırakılmıştı. Sere serpe. alabildıği OKULLARDA «ATATÜRK VE DEVRİMLERİ» DERSİ KONMALI ÖĞRETMENİN BAŞARISIZLIĞI NERDEN GELİYOR OKUYUCU VE AYDINLARA DÜŞEN GÖREV B İ R MEKTUP şı yozlaşmış, geçim derdiyle gününtl gün etmeyo başlamıştır. Genelllkle okuma olanak ve Aziz ELMAS alışkanlığından yoksun olan öğretmen, giderekten daha da çoTERCAN. LtSESt MÜDÜRÜ raklaşmış, ögrencilerine ve çevresine'fıydasız duruma gelmiştir. • Bütün tnı nedenlerln ötesinde, çeşitli klşisel ve toplumsal ağırhklann altında çökertilen öğretmen, daha sınıfmın eşiğlnden aBAŞARISIZLIK dımını atarken tükenmiştir. Kişi gerçek bir öğretmen olsa biTURKÎYEDK SON ÇEYREK le, nihayet o da bir insandır. BUYÜZYIL ÎÇERİSÎNDE ÖG tün bu şartlar altında ondan veRETMENLÎK MESLEGÎ SÎS rim beklemek, insafsızhk ötesinde biraz da saflıktır TEMLt OLARAK YIPRATILDurum böyle devam ederse bu MISTIR? başansızhk önümüzdeki yıllarda daha da hızlanacak, bu ülkeSon günlerde bu sütunlarda ye, bu ülkenin çocuklarına geryüzdeler gösterilerek ülkemizdekı çekten yazık olacaktır. ö^retmenlerin başarısızlığı üzerın de duruldu. Bence rakamların Kâzun ÇAKMUR konuşturulrrasına hiç de gerek ERZLTRUM yoktu. Bu gün Türkiye'mizde sokaktaki vatandaştan: Üniversitedeki Profesöre kadar usu başında olan her kişi bu gerçeği «örYENİLENME mektedir dan geçirmell. Yoksa bu dersler de yozlastmlabilir. Evet, Ulkemizde öğretmen başarısızdır. Kabul etsekte, etınesekte bu bir gerçfktir. a ••»/;• Peki ama, öğretmen niç'in başansızdır? . Biz meslegin içerlsinde bulunup: emekliliğe merdiven davayan bir kişi olarak başarısızlık sorununu. ayrıntılarına eırmeden şu nedenlere bağlamaktayız. TUrkiyede son çeyrek yüzyıl içerisinde ögretmpnük mesleği sistemlı nlarak yıpratılmış, toplum nazannda hor gösterılmeye çah;ılmış; çeMtli olaylarda istisnasız bır yıldırımlık hüviyetine büründürülmüştür Öğretmenlik, ıılvi bir meslekten öteye, bir geçim kaynağı, bir mpmur'uk olarak kabul edilmiş; meslsk okullan dışından eleman almaıak kalite pindetı güne daiıa da düşiirtilmüstür ÖSretmpn. maddî sıkıntı içclsinde kıvranarak mesleğine karTUSKIYET5E AYDINLAR DA KENDÎNİ YENlLEMELt. TTJTUMUNU BELLt ETMELÎDÎR. 6 Ağustosta Cumhuriyet gazetesi yenllendl, Okurlannın özlediği gazete oldu. Gerçekten yenlliktlr bu, çUnktl «Cumhuriyet» okurjannın çogunu yitirmlşti; bazı derneklere ve kuluplere uğradığımızda okuma masalan üstünde yıllardır demlrbaş olan Cumtıuriyet'i göremiyorduk. Bu boykot iyiye bâğlandı, Cumhuriyet kendi kendini yeniledi. Fakat Türk aydınları yenileşrnen.n hangi kesiminde bulunuyor? Sonın yerülenme ile aydınlar arajında bir mesafenin varlığı ve yoklugu sorunudur. TUrk aydmlan için fle yenllenmenln zamanj gelmiştir. «Hele şu ırmak bir çekilsin, lnsin, sonra geçerim karşıya» demenin zamanı gecmiştir. Az gelışmışlik ve ço) lük ortamında kendini etkili yapacak bir kuvvet olarak «konusmak» alışkanlığıru kendine pervane yapan okumuşlardan, çok gelişmiş bir toplurn nasıl doğacak? üygarlık düzeyinin zirvesine erişmiş olanlar düşünüyorlar ve uçuyorlar, bic konuşuyoruz. Bir önemll sorun daha var, acaba gazete nedir, gazetenin ciddiliğl, efiliml İçin kendfmizi nasıl bulundurmahyız sorusu akla gelir. Hangl yargı. hangl gazete için doğrudur mu demeliyiz, yoksa rasgele bir gazete m) okumalıyız? TUrklyede gazetecilik tanzimat hareketiyle başladı, ama nerelere geldi, bundan sonra nereye gidecek, bunun cevabı belki şu olabilir: Türkiye nasıl giderse hepsl ona gbredir. tngilterede ve Amerikada gazete okurlanna ait simgeler tespit edilmiştir. Okuyucusunun belll olan tutumlanndan örnekler: îngiliz gazetest, sallantüı koltuğuna oturmuş, plposımu çekiştiren vpya kahvaltısını kulüpte yapan kişiler, ya da rahat koltuğuna Bömü1mü$ bulunan eski bir banker için yayınlanır. Buna karsıhk Amerikan gazetesi ise, sabahleyin apar topar işine. yetişmek için metroya binen, kulaklan sağır eden bir gürültü içinde, bir ell tutaraak kayışındayken ötekl eliyle gazetesini o kumak zorunda kalan, kahvaltısım tek ayak Üzerinde yapıp. iki dakikada traşım bitirmek zorunda bulunanlar için çıkanlır. Ya bızde? Biz köylü ve kasabaü olarak ga zetenin admı duyanz. Gazeteden yapılmış kese kâğıd) kullanabilmek, bizim için köyde ve fcasabada lükstür. Büyük kentlerimızde en bol gözümüze çarpar ve kullanınz gazeteyi kâğıt oiarak. Sabahın erken saatlerinde büyük caddelerîeki büfelerin camlarına asılmış bütün gazeteieri ayak Ust\i bemen okur geçerız. büyuk kentuerımızde. Hiçblr gazete almadan. hiçbır gazeteye elını sürmeden hepsini taze çiçekler gıbi koklar bunun gürültüsünü gittiğimiz yerde yapmak üzere bütün sessizliğımizle oradan uzakîaşjrız. Biz gazetenin içinde yazılanlan zaten bilirizt Gazeteyl altrsak oyalanmak. resimlerine bakmak ve sonra kâgıt olarak kullanmak aiıskanlığım nasıl kazandıksa öyle gidiyoruz. Bundan kur raiup gazetemizi okumak ve seçmesinl bilmeliyiz. Yaşar ÇAKIR Öğretmen ANKARA 'yor,; J : "Kemalizm'uğrnnda hırpalanmalar, başkalanyla kıyaslarsak, elbette • öğfetmenler hiç bir mealekî grupla kıyaslanamaz biçimdeöndedir. Kubilâylar en çok öğvetmenlerdendir kuşkusuz. Sadece öğretmenleri düşünürsek (Ata'yı özellikle öğretmenlerin lanıtması gerek), «Sayın Akbal çok iyimserdir» demek gerek. Ata'yı tanımak nüfus cüzdftnmı ezberlemek değildir. İzinde yürümek var (ızin alıp uyumak değil), deiTîmleri fiilî uygulamak vaı işin içinde. Bugün Cumhuriyetin 50. yılında Anadolu'nun bır ilcesinde tüm oğretmenler ve yöneticileri içinde iki kışidsn başkası hanımını kara çar*aftan çıkarmıyorsa müsadenizle bu Ata'yı tanımak değıldir. Ve bu bir gerçekHr Eğer bir öğretmen gurubunda bir genç ögretmen çıkar Vahdettin'i över, Atarürk'ü O'nun Anadolu'ya gönderdiğinı savunursa bu denli iyimser olmak gerçek lerden habersiz olmak demektir. (Bir ögretmen, bir toplanlıda Vahdetti'nin büyük bir vatansever olduğunu, Ata'nın ordudan Istifasmın. Ssmsun'a çıkıjının, kongreleri yapışının Vahdetti'nin emriyle olduğunu anlattl ve savundu) Dayanamadım. Gerçeklen bagırarak anlatnm. KSmalizmde susmak olmaz Taviz vermek Atatürk ögretmenıne yakışmaz. Ata bize kızar. Evet Sayın Oktay Akbal durum bu. Bir çöcuğumuz gazete izlemez. Izleyenden çogumuz sadecs fantazileri izler Bir eliyle bir arslanı havada dolar.dıran tefrikalan inanarak izîemek için gazete alır Atatürk: «Tamımle tievrim Ravratılamaz» dPr AtRtürkçüyüz demekle Atatürkçü olunmaz. «Atatürkü tanırmyorlarn sözünde gerçek payı vardır elbet Atatürkçü olunca çoluk çocuğuyla perisan olmak var. Ücra köşelere sürülme var. Camlarıtıın taşlanması var Yolunun Kesılmesi var Var oğlu var1 Elbette tüm bunlara karşı gene de Atatürkçt! nlmak var BıJ fıkirlerde berab°rim Şun'j belirtmek gerekır Bu koşullar altında bır gazetecı veya bir öfcretmen ıçm İstanbul gibi emniyetli bir yerde Ataiürkçü olmak kolay. Ama.. İşin «arr.ası» var «öfretmenler Ata'yı tantmıyor» sözü gerçekten 8ayın Bakanımızın ise: Hemen sumi sftylivelim kendilenr? Savın Bakamm, sız yeni bu makama geldinız Bundan ve işlerinizm yoğun oluşundan haklı olarak belki bilemezstniz: Ortaöğretim süresince Atatürk okutulmamakta Okutulamamakta. Müfredat programlannda buna yer verilmemiştir Sadece orta III. ve Lise III. sınıf tarih kitaplarınm sonunda birkaç sayfa yer \nerllmiş. O da kitap bi»:ni»>mediğinden çogu kez okutulamamaktadir tşte aksaklıklardan bln! Önerimiz: Ortaokul I. sımfında başlamak üzere okullarda «Atatürk ve Devrimleri» (yahut buna benzer bir adla) dersi konmalı. Bunun için aşın uçlara değil, Kemalizme bağlı kişiler görevlendirilmell. Gereginde kurslar VE Bİft OGRETMEN MAAŞLARININ ÎNTtBAKI KONUSU, OKULLARIN TATÎL OLDÜGU DONEMDE BtR SONUCA BAGLANMALIDIR7 Sayuı ProfesOr, 22 Temmuz 1972 tarihll radyo haberleri arasında sayın "Başbakamn slzlnle göriiştüğünü, k o nulardan birisinin de öğretmen maaşlannın lntibakı olduğunu öğrenmiştik. Okullaruj henüz tatılde bulunduğu şu günlerde bu mevzuun Czel bir anlamı olduğunu bir profesör olarak slt daha lyi takdlr edersiniz. Aynca siz 'de Erzincan'da öğretmenlerle yaptığıriız blr toplantıda Intıbak konusunun • Ağustos ayı s o nuna kadar halledileceğinl beyan buyurdunui. MpslPkte hizmetlerl 3040 yılı dolduran ve sayılan da mahdut olan yorgun bir Öğretmen klV lesl emekll olarak yerlertnl daha genç meslektaşlanna bırakmak istemektedirler. Bu emektar öğretmenlerin Intibaklan tatîl 1çinde yapılmalıdır ki Bakanhk ta aynlanlann yerine yenJ atamalar yapabilsin. Okul Idareleri de kadrosunu bilsin ve skıntı çekmeden önümüzdeki ders yılırun proRramını ona göre yapabilsin. Bütün bunlardan daha önemlist de ögrencilerimiz dera yılı lçina kalacak öğretmen değişiklikleri ile çeşitli yönlerden müşkül duruma düşmesinler ve mağdur olmasınlar. Derin saygılanmla... :<mmıııııııııifiıııııııııınıiMiııi!£ BAŞSAĞL1Ğ1 Sirketimiz Muhasebe Müdürü, değerll mesai arkadasımız Avni KARAŞIKLI'nın babası | TEŞEKKÜR | 5 Ş S = S âni ölümü nedeniyle, cenaze Ş 5 merasimine gelen, çiçek ve = = başsağlığı telgrafı gönderen, ş E başta D.S.l. Genel Müdürlüğü = AJANSTEK REKLÂMCILIK A.Ş. = olmak üzere D.S.Î. DragoS = Ş Kampı Müdürü Sayın Isfen s (Cumhuriyet • 6152) 5 diysr Tunçel'e tüm kamp sa E E kinlerine, meslektaş ve ar ^ Ş kadaslarına özellikle cankar ^ E de^i Doktor Cengiz Saral'a, E Şaral ailealnin bütün fertleri = Ş ne, Kulaç Karacadaa. Kara = = kaş ve Sümer ailelerine gös ^ E terdikleri büyük yakmlık ve r ^ karagün dostları için tesek* ş 1972 1973 yılı 12. Dönem Üniversite üstü Nükleer Mühen kür ve minnetlprimizi suna = dlslik öğretimme 15 ögrencl almacaktır Mimarlık tıariç E rız. Esi E t. T. 0. Pakülteleri mezunlan veva eşdeğer öğrenım görmüş = Melâhat TEMUÇtN = olanlarla Üniverslteler Fen Fakültelerinden Fizik Lisansı = ' Karde?l = almış olanlar kavdolabllirler. E Dr. Tufhan TE1HUÇİN E Kayıtlar, Gümüşsuyu binasındakı 410 No. lu Enstıtü BüTdiıııııııııııııııııımımıııııııııiır rosunda 11 Evlül 14 Eklm tarihleri arasında açıktır Yenlden ders takip edecek olan eskl ögrencilerin kayıtlartni venile»Sonuç: 844) 6133 melerl zorunludur. Glriş imtihanlan 17 ve 18 Ekim günien yapüacaktır. . DtS TABİBİ (Basın: 186196135) vefatını üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz. Tanrıdan merhuma rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz. Ahmet KARAŞIKU'nın 5 Dürüstlük örneği. sevgili eş E ve ağabeyimiz, herşeyimiz, Ü: ailemizin dayanağı, 1 Ztraat Yük. Müh. | AÜ TEMUÇİN'in | Şakir CANDOĞAN Galatasaray Lisesi öğretmenl Giresun Valılığınden 1 Giresun tli Evnesil Tlçesi Jandarma Blrlık ve Me'* kez Karakol binası insaatı vapımı işi ^490 sayıll KanuriUn 31. fnci maddesirp <röe kapalı zarf usulü ile eksfltmeve konulmustur U 19Î3 rialJ vılına Sar! oluu 1973 yıl) Ödenegi 130.000. liradır 2 îsin keşif bedeli (304.000.) liradır. 3 Eksiltme Giresun'da Bavmdırhk thale Komlsyonunda 11.91972 Pazartesi eünü aaat 15.00 de vapılacaktır. 4 Eksiltme sartnamesi ve diğer evraklar Giresun Baytndırhk MUdür1ü»unde srorülebilir 5 EkMltmp'e pirebllmek lcin tstekülerin: A 23P10 liralık eeçlci teminatını, > B> 1972 vılirıB ait Ticaret Odası belgesini. C) Müracaat dilekcelerl Ue Oirllkt» vereceklerl (Eksiltme sartnar^esinde belirtilen ve usulUne göre hanrlanmıs otan) Plân ve Techizat Bevannamesinl, taahhüt bevannamesini. Mall Durum bildirisl Brnek 22a C erubu müteahhitlik karnesi İle birlikte Bavmdırlık MudürltiffUnden alacaklan y* terllk belıtegin5 teklif mektUTJİan ile blrlikte earfa koymalan lâzımdır 6 tsteVliier teklif mektupîanni 11.91972 Pazartesi etlnO saat 14.00'e kadar makbuz k*r$ıhSınd» Thale Komisyonu BaçkanhSina ve'eceklerdir 7 Yeterlik belgesı ahnması İçin son miiracaat tarihi 8.9.1972 Cuma eünü mesaj saatl sonuna kadardır. Telsrrafla mllracıatlar ve postada vâkl gecikmeler kabul edilmez. Keyfıyet ilin olunur. (Basın: 202166137) isfanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Enerji Enstitnsünden BAYINDIRLIK BAKANUÛI YAPI İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN • Bursa Valiliğinden 1Bursa Sant'at Enstitüsüne bağlı 200 kisilik Prarik San'at Okulu Atelyeler insaatı 1.300.000. TL. hk keşif bedeli uzerinden 1973 rnall yılına sarl olarak 2490 sayılı k»nun hükümlerine göre kapalı zarf usulü İle eksiltmeye Çi kanlmıstır. Orhan TÜZÜN Elektrik Mühendisi Veya Elektrik Yüksek Mühendisi Alınacaktır Seledivemlz Elektrik, Su ve ütobüs îşletmeien M 1 1dUrlügünde çalıştırılmak Uzere bir Elektrik Mühendisi veya Elektrik Yüksek Mühendisi alınacaktır Taym edılecefclere 657 sayılı Devlet Memurlan Kanununa göre avlık verileceğı ve tsteklilerin Adapazan Belediye BaşB mürnrstıtlan rtııvuruluı. (basın; 204876136) Saat: 13.30 1950 Samatya Cad. No. 400 Tel: 21 75 82 Kara ve Denizi Ancak GÖKLER TAMAMLAR 2 Eksütme f6.9.1972 Cumartesi gilnü saat 11.00'de tl Bayındırhk MÜdürlüğünae yapılacaktır. 3 Eksiltme şartnamesi ve diğer evrak mezkur Müdürlükta görülebilir. 4 Eksiltmeye girebilmek için lsteklilerin: a) 52750. TL. Hık geçici teminatını b) 1972 yılma ait Ticaret Odası belgesini, c) Müracaat flilekçeieriyle birlikte verecekleri (Eksiltme şartnamesintle belirtilen ve usulüne göre hazirlanmış olanl Plân ve techizat beyannamesi. teknik personel bavannamesi. taahhüt bevannamesi. «ermaye ve kredi durumunu bildiren mall durum beyannamesi, en az keşif bedeli kadar ( O erubu müteahhitlik karnesi İle asgart 1000.000. TL. keşif bedelli benzerl blr işi taahhüden lkmal edip kabullerlnl yaptırmış olduguna dalr İş bitirme belgesinj Jbrsa «Uretivle Baymdırîık Müdürlügü belee komisyonundan alacakları veterlfk belgesi lle birlikte «arfa koymalan tftzıtndır. 5 Istekliler teklif mektuplannı belirli şunde ihale saatlntinden bir saat evveline kadar makbuz karşıhğında thale Komisvonu Başkanhgma vereceklerdlr. e Yeterlik belgest ahnması içîn son müracaat tarihi 12.9. 1973 Salı ftünü mesal eaati sonuna kadardır. Teljfrafla müracaatlar ve postada vald gecikmeler ktbu) edilmez. (Basın: B. 948 • 20434€146)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear