24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHtmtYET 23 Ağustos 1872 tr sflre Bnce ölen, îstanbul Üniversltesi Hukuk Fakttltesi 1dare Hukuku Ordinaryüs Profesörü Dr. Sıddık Sami Onar'ın Türk hukuk btlimine katkısı, özellikle idare hukukumuzını oluşmasındaki emekleri, çoğu da Mektebi Mülkiyt'den ya da Hukuk Fakültesinden ögrencüeri olan hukukçulanmızca, bilim dergilerinde, şüphesiz, gereği gibl anlatılacak, değerlendirilecektlr. Prof. Onar, dar bir anlamda, benim hocam olmamıştır: Mektebi Mülkiye Istanbul'da iken ders verdiğl bu okulda, henüz yüksek öğrenlm çağmda olmadığım içln, okuyamadım. Şu var kl, bir kimseyi bocanuz saymak lçia, onun sınıfınd» okumus, ondan smav vermiş olmak gerekir mi? B Olaylar ve görüşler Bir büyük Hoca Prof. Seha L. MERAY ki oldu. Ciddi olmak. ciddi düşünmek, cidd! davranmak için, ille de kaşların catık, suratın asık olmasmı gereklı görmüyordu. Fıkra anlatmaktan da, dinlemekten de hoşlanıyordu. Buvyolculuğu gezdiklerün, gbrdüklerim Ötesinde bir genç doçent olarak, bugün aramızda bulunmayan bu üç büyük insanla birlikte olmanın unutulmaz, mutlu bir kazana sayanm. Sayın Onar'ın, devletin kaderiyle ilgili yüce bir ugraşı saydığı poiitikaya saygısı vardı; belki de gördüğü bir takım olumsuz örnekler yüzünden, polıtikacılardan pek hoşlanmadığı da anlaşılıyordu. Yolculuk boyunca, çeşitli Amerikan üniversitelerinde, çeşitlı kamusal ya da özel kurumlarda, kamu yönetimi (public. adnıinistration) konusunda, neleri nasıl öğrettiklerini, nasıl" uyguladıklannı anlattılar, gösterdiler. Bütün bunları ılgiyle dinleven hocamızın başlıca kaygısı, yönetimi dsha etkin kılarken. hukusa uygfın davranışı nasıl sağladıklan idi. Daha iyi örgütlenmış, daha çabuk, daha etkili ve daha venmli çalışan bir vönetrmden srana olmakla birliktş, böyle bir yöneti rr.de. kişilere haksızhk yapılmasınm, Amerika'da, Fransa ya da Türkiye Örneği bir Danıştay ,olmadığına göre, nasıl bnlendiğini. nasıl önlenebileceğmi de öŞrerimek istivordu. Her gittiğimiz yerde, sıra sorulara gelince. bıınu sordu. Kimi zaman soruyu bile anlatamadık: anJar gibi olduklaıı zaman da ne eevap vereceklerini oek bilemediler; ya da sudan yüzeyde karşılıklarla geçiştirdiler Anlasılan bu soru. tarihsel ?elişimi ve eriştiği aşama Fransa ve TUrkiye'den farklı degiSik hir yapıda olan Amerikan tophımu için önemli bir konu degildi. Bir olayı unutamam: Nitekün, Saym Ord. Prof. Dr. Velldedeoğlu'nun da sınıfında okumadım, ondan da smav vermedim. Îstanbul Üniversitesi Senatosu'nun, nedenleri aynntılanyla açıklanmayan bir işlemi sonucunda, bir süre önce emekliye aynlan Saym Velidedeoğlu'nu da, yıllardır, hocalanrodan sayanm. Birkaç ay önce Türk, Dil Kurumu'nda verdiği bir konferanstan sonra tanıştığim Sayın Velidedeoğlu'na, «emeklilik olayı» üzerine yazmayı görev bildijfim 1 mektupta, kendisini hocalanmdan saydığımı belirtirken, şöyle de demiştim: «Sokrates'ten bu yana, bizlere her çağdan, her ülkeden sesini duyurmuş gerçek hocalanmız az mı?» Prof. Onar da, böyIe hocalanmdandı. Ikinci Dünya Savaşı içinde, öğrencilik, sonra da asistanhk • yıllanmda, «Sıddık Sami«" adı, bîzler için, biraa da «efsaneleşmiş» bir hoca adı idi. Istanbul'da ondan okumuş olanlardan, Prof. Sıddık Samı Onar'ın bilgisi, kisiliji, titizligi konusunda bep övgü sözleri duyardık. Onar Hoca ile tamşmam, bir yolculukta oldu. Türkiye ve Ortadogu Amme Idaresi Enstitüsü'nün kuruluş yıllannda, 1953"te, Amerıkan Hükümeti'nin konuğu olarak, dört klşi Amerika'j& çağrılmıştık: Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar, Prof. Dr. Yavuz Abadan, Prof. Dr. Tahsin Bekir Balta ve ben. Böylece, Amerilta' nın bir kıyısmdan öteldne uzayaeak, iki ay süren bir yolculugu birlikte yaptık. Kişi, kimliğini yolculukta orta^a koyarraış. Bu iki aylık yolculuk, bilgili ama alçak gönüllü («Güneşten ibret alsana; bak, ne kadar yükseklerde, ama ışığını ayaklanmızın aUına seriyor»), kişisel ğörüşlerinden fedakârlık etmeyen' ama hoşgörülü ve ince davranışlt büyük hocayı, her gün birlikte olduğumuz için, daha iyi tanıma olanağını bulduıc. Hocanuzın bu yotculukta gördüğüm bir yam da, o çekingen, biraz lçine kapanmış izlenimini veren dış görünüşü ardında, işlenmiş, inca mizah zev Gerçek hocalar rPolitikacıdan kaçış Onar Hoca'nın kişiliği, daha ilk adımda, Atina havaalanında beHi oldu. Uçağımızın kalkmasıni beklerken, Istanbul'dan gelen bir başka uçak ajana indi. îçinden, o dönemin Başbakanı Menderes'e yakın, önemli sayılanbir politikacı da çıktı. Bizim grubu görünce, yanımıza» geldi; hocalanmızı tanıyormuş. Onar Hoca, bana, bu rastlantıdan sıkıldığını da anlatırcasma: «İyi başlamadı yolculuk!» dedi; sonra, politikacıya biraz arkasını dönerek, benimje «Amerika'da neler göreceğiz, ne yapacağız» konusunda, Diraz da sorlamaca, bir konuşma açtı. Politikacı, bir ara, Onar Hoca'ya seslendi: «Hocam, ,siz ne dersiniz bu konuda?» diye sordu. Hocamız: «Hangı konuda?» dedi. Meslek olarafc siyasal bilim ya da hukuk eğitimi görmemiş politikacı açıkladı: «Bizde de başkarfık (presidentiel) sistem kurulsa iyi olur, diyorum.» Onar Hoca biraz durdu. diline ilk gelen sözleri yuttuğunu belli edercesine yine de o inceliğinı bırakmaksızm şöyle dedi: «... Bey, bunlar önemli, cid.dî konular; çok okumak, çok düşünmek gerek; böyle iki uçak arası, ayaküstü görüşülür mü?» Sonra bana db'ndü, «Ne diyordum...» diyerek, politikacıyla konuşmasını kesti. lekti. Anlattıklanna göre, belediye başkanlan, gBrev (JHnemleTt, boyunca gelecek seçimle ugraştıklarından. törenlere, topiantuara, hastanelere gitmefcten, nutuk atmaktan. el sıkmaktan bebea öpmekten beledi.ve i^leriyle uğraşmaya pek vakit bulanvyorlarmı?. Kiml yerlerde. belediye lşleriyle gerçekten ugrasacak bir kışıyt de sözleşrnelı olarak bu işe atamayı düşünmüşler Başha bir deyimle beledive isierini de bir tistenciye (müteahhıde'» vermışler. Onar Hoca. Beverly Hills belediyesi cily manager'ine de aynı soruyu sordu Anlatamadığımızı görünce. somut bir örnek verdı: «Sizi. belediye meclisi, haksız sandıgmız bir nedenle. işinizden atsa. ne yaparsınız?» Adam güldü: «Teşekkür ederdtaı» dedi ve •açıkladı: «Buradakinden yüksek ücretli bir lş teklifi aldım baska bir yerden; asıl mesleğim mühendislik. Atılırsam. hemen o ıse giderim; oysa sözleşmemin bitmesine daha dört ay var.» Onar Hoca: «Yok. yok» dedi: «toöyle bir durum olmasa. sözleşmenızın sonnna kadar bu görevde kalmak isteseniz. işten bu biçimde atıl• manızı haksız görseniz. o zaman ne yapardınız?» City mana«er, hiç aklına gelmemiş bir konuymuş gibi bir süre düsündü, sonra: «Belediye Meclisme gider, görüşümü anlatır, tartışırım» dedi. Hocamız: «Onlar yine kararlannı degiştirmezlerse?t diye' sordu. City. manager: «O zaman basm toplantis» yapardım» dedi. Hocaraız, hafıfçe gülerek, direttt: «Basın o sırada daha önemli olaylarla ugraştıgı. ya da sizi tutmadığı için ilgilenmezse?» City manager de güldü: «O zaman, işten atilması gereken bir adam oldugumu anlar. katlanırdım» dedi. Onar Hoca, bize: «AkUlıca bir cevap ^erdi adam» dedi. «Ama iyi. düriist ve hakh bir görevlınin, çeşttli mesleklerden gelen böyle meclislere, ya da konunun her yönünü bilmeyen, ya da konuyu önemli görmeyen gazetecilere derdini anlatamanıası da mümkün. Sonradan, «Hakkıydı adam, yazık oldu> demek de bir işe yaramaz. Hem iş olanaklan, bir işten ötekine geçlş dinamizmi buradakl gibi. her toplumda da var mı? En ıyisi, haklıyı haksızı hukuka. adalete ve yargıçlann vicdanına göre beiirterek karara baSlayacak yargı organıdır. yönetimde dinamizmi başka yollardan sağlasamz da, adaleti sağıayacak mahkemenin yçrini hiçbir şey tutmaz.» Onar Hoca, bilimsel yayınlan yanmda, gazetelerde, pek sfcy' rek de olsa, makaleler yazardı. Belki de Dogulu büyük düşünür, Gfilistan 5'azan Şeyh Sâdi'nın görüşündeydi: «Bir iş ben kanşmadan da olacaksa, benim o iş konusunda söz söylemem doğru olmaz. Görsem ki, bir kör yolda gidiyor, önünde bir kuyu var, o zaman susarsam EUÇ işlemiş olunım.» Değişik bir anlayış Hollyivood'da. Beverly Hills beledlyesinin city managerMyle Eörüşüyorduk. City manager'lik, o sıralarda, yeni gelişen bir mes Vedat Nedim Tör için OKTAY AKBAC e kolay, ne yanlış atasözleriniiz vardır. Biri söylemiş vaktiyle, doğru sayılmış. KÖr değneğini bellerceslne tekrarlar dururuz.Yaş yetmlş iş bitmiş, örneğin... Niye bitnn yetmişinde iş? Niye yaçamdan kopsun yetmisindeki insan? önyargılar yanıltır klşiyi. Hele bu çeşit atasözlerinin yanlışlıjını da görünce, anlayınca... Işte genç bir İnsan. îşte durmaksmn arayan, çalışan, yorulan bir insan. Yanlı? söyledim, yorulduğu da yok, kendini yoracak bir uğra; olmadığı zaman, ancak o zaman yorulan biri... Yaşı yetmiş beşe gelmi?. Hep çahşıyor, hep yararlı oluyor toplumuna; yazarak, uğra. sarak, kültür alanında katkılarda bulunarak. Yaşı seksene, doksana da gelse onu hep böyle bulacağız: canlı, hareketli, güzel olan her şeye tutkun, iyiden. yararhdan yana bir kişi. El attığı her 15te başarılı olan. Durmaksızın, yeni yeni alanlarda güzel'in savunuculuğunu yapan, yapacak olan... Bu, her an gençliğinl yaşamaktır. Çalışmak, gençliktir. Çalışan genç kahr. îşte size iki ftî4çjiş de. Jjenden.. örneğini de Isterseniz vereylm: Vedar TTedîm tör. Yetmîş beş3 yaçlhda h'e^fttîfdert. aahS"?enç bir kiji. Bijf t.örenvapılacak, TÖr için bir çeşit jübile.'AVna Sfeki törenler gibi değil. Tör, yaşlandım ben artık. çekilip köşemde oturayım, çalışmayı. uğraşmayı bırakayım, demiyor. Sevenleri, dostları, bugüne kadar çalıştığı örgütlerin, kurumlarm değerbilir kişileri elbirliğiyle bu yaşlanmaz genç için bir anma töreni hazırlamışlar. Tdren eeçecek, Tör'ü gene çalışırken göreceîiz. Belki de ertesi sabahtan itibaren... Vedat N'edim Tör kimdir? Neler yapmıştır? Kısaca gnzd'en geçirelim ister misiniz? öğrenim yıllan: Galatasaray Lisesi, Almanya'da iktisat doktorası, sonra resmî görevleri: 19291933'te Milli Iktisat ve Tasarruf Cemiyeti Merk?z Mudvirü. 1933 1937'de Matbuat Umum Müdürü. 1938 194O'ta Turizm Müdürü, 1940, 1^44'te Ankara Radyosu Müdürü... Her görevHe yenilikler getirdi o alana. Saymakla bitmez hunlar. Sonra bankacılık yıllan, önce 1944'ten 1968'e kadar Yapı ve Kredi Bankası'nın Kültür Işleri Müdürü oldu. Bu bankanın kültür nlanına ilgı gö^termesinde en büyük rolü oynaıfı: Kitap yavınları. halk oyunlan v.b. Sonra da Akbank'ta aynı göreve geçti. Yayınlar, kUltür toplantıları v.b.. Bunlar görevler. Bir de yazar olarak. düşünür olarak çalışmaları Evet Hayır Tartışma Ni I var; Kadre derglsinde Kemalizm ideolojisini' işlemek; Hep Bu Topraktan dergisinde edebiyatımıza gerçekçi bir hava getinnek; Aile der gisindc kültürü, sanatı, geniş yığınların, aile çevresinin içine sokmak... Gazetelerde, dergilerde yayjmlanan yazılannda hep güzeli ö v . mek, güzefden, iyiden yana olmak, çirkin'e, kö. tü'ye karşı çıkmak. Bir ömrü güzel uğruna harcamak... Ya romanlan, oyunları? Yapıtlarryla edeblyatımızda ülkücü yazarhğın seçkin örneklerini veren de Tör değil midir? Sığmaz kısacık bir yazıya Tör'ü şöylesine tanıtıcı lözleri sıralamak, sığmaz. Tör için hazırlanan törende duyacaksınız, anlayacaksınız Tör'ün başardığı Işlerin tümünü. Bir insan yaşamını böyleslne yararlı geçirmisse övünç duymalı. Boşuna yaşamsmıştır o. Birtakım avuntulara günlerini kurban etmemiştir. Elmden geldiğince bir ülkenin kültür yaşamına katkıda bulunmak, bunun elle tutulur yapıtlannı vermek, bnrlur. lşte son yıllardaki yâpıtları... Aktrank'ın külfiir hizmeti olarak yaymladığı Türkiyemiz der,gisi bunun son örnegi.^Dört aydabir çıkan • bu dergl ber bakımıîintoTör'ün yaratiîti biryanıttır. Simdi dnüaıAr daruyor bu. dtjajer, 'Tör'ün "KemaUst Turicfj'e* adlı dergfsiftl Tıa' tırlıyorum. Devrimci atılımlann öncüsü, tanıtıcısı bir dergiydi o. Nerde bir ilerici d'avranış, güzelden, iyiden yana bir atılım vaı"sa, Tör vardır orada. Akbank'm kültür hizmetlerl bugün üstün bir düzeye varmışsa Tör'ün bu işin basında bulunmasınm büyük etkisi vardır. lşte «Îstanbul Resim ve Heykel Müzesi» adlı katalog. lşte dergiler. Kitaplar. Uluslararası kurultaylar. nurmayan çalışmalar, çahşmalar... Vedat Nedim Tör "ileri insan'ı yaratmanın gereğine Inanır. Bilim. teknik, sanat elele vererek bu insanı yaratacaktır. Bir yazısında şöyle dSyor: «Çağımızin her «landa ileri, gittikçe de ilerleven ve defişen tekniji 'ileri ln»an" istivor. Bn bakıradan bütün dflnya milletlerl Icin ve bn arada ille az çelismiş olanlar icin "ejitlm konnsn" ölnm dirim şavasıdır... Aklım giinürafizun bilim ve teknik ölçülerinde kullanan "kaliteli" insanlann savısmı . çogaltmak için fenis ve köklü 'eğitim devrimi* şarttırj» , •: Tör. bütün yaşamı, yapıtlan, katkıları, kı, nacası bütün kisiliğiyle bu eğitim devrirninin bir eri, bir öncüsüdür, 75'yaşındaki genç adama yeni atılımlarında basanla,r ıfllprim. ' . ABDÜLCANBAZ OLAYI TİPİK BİR TÜRK KENDtNE ÖZGÜ ÇİZGİLE. RİYLE TTJRHAN TÜRK KARİKATÜB SANATTNDA YENİ BİR DFVTIİM YARATMIŞTTR. Turhan.'m aKmcı sayısına ka» dar çıknıı? olan AbdÜlcanbaz admdaki Çizgi romanı kabiliyet, zekâ ve bilgi ile yaratılan bir sanat Urünüdür. Şiındl ayda bir seri olarak da yaymlanan Abdülcanbaz, fotoromanlann adeta bir «Donkişot» udur. Bambaşka bir çizgi hünerl herşeyden önce Abdülcanbaz'ı tipleştlmiştir. Ab^ dülcanbaz yaşamış bir Türk serserisi öyküsü içinde ciddi, kabilij'etll, tipik.bir Türk. Dönkisot *. «ormal bir tip ,'d*eğildî,.. salaktı. Abdülcanbaı'ın hemiz karakterinih son çlzgîsine geifneaiBr'âma cin gibi birisi olduğunu inkâr edemeyiz. Donkijot çok biliyordu ve bllgisini hiç bir zaman kullanamadı, bilgisinin her zaman altmda kaldı. AbdÜlcanbaz gerçeği görmeden sihirli işlere kendini atmadıgı gibi, böyje işler için zaman zaman yamndaki arkadaşlarını da uyaran kendisi oluyor. Abdülcanbaz'a «hayat nedir?» diye sorulmuş olsa, o «hamledir» der. Dogulu uyuşukluğun karşısında olup, hayatı seven, çılgınlıklardan zevk alan mizaçlan üstünde toplayan AbdÜlcanbaz vasadığı toplumu anlatmak ister. Bazan aniden birtne raslanz; b'j kimseye dururmı ve davranış» yüzünden ona «romanlardan çıkmış kimse» damgasını vururuz içimizden. O kimse kılık ve tavırlariyle sıntır, benimsemiş olduğu romandan sıynlıp çıkmış gibi gelir gözümüze. Romandaki havatı, tistüne uyduran çıkabilir ve bu önemli değildir. Pakat bir toplumu tarihi bir gerçek içinde görmek ve bu gerçegi çizgilerle tasvir etmek güç iştir. Turhan bunu başarmıştır. Abdülcanbaz1• ın geçtiği sokaklar, bizim geçtigimiz sokaklardır. Yaşadığı olay lar tarihidir. Abdülcanbaz'ın arkasmdaki dekor, ayağının altın. daki • toprak Anadoludur. Binbir turlü ltargasahklar, tehlikeler adamıdır Atıdülcanbaz. Çılgınlıklan sevmesine ragmen yıkıcılığın değil uyuşukluğun ve zulmün üstüne hücum eder, icat • ve kesif adamlanm korur, hatta onlara yardımcı olur. Turhan'ın yarattığı çlagi rornanın diğer romanlardan başkalığı vardır Turhan aynayı yalnıs yaşavan insanlar ve yaşayantop lumumuz içinde dolaştırmıyor. Bu synada en yakuundan kurtulus savaşınm Îstanbul "u ve Anadolusu yansnnıştır. Potoromanlarda sevünli yüzler, şık sahneler, umulmadık aşk riyafetleri alışıklan AbdUleanbaz'ı yadırgar. Ama sanat öncellkle bir kalp isi değildir. Turhan gibi harikulâde bir canlandıncı araştıncı ve bilgisiyle olağanüstü serüvenler içindeki tasvirlerine değerli bir yumuşaklık, esneklik veriyor. Çizginln olaylan geliş, tirmesi ve olaylann çizgiler üstündekl akmtısı bu sahnelerde romantik büyünün siirini veriyor. AbdÜlcanbaz olaylan karlkatür dllsizliginclen ve esprisinden başka romantik anlatımın çizgisel detayıdır. Turhan kartkatürde vazısız esprileriyle dünya çapında bir ün almıştı. Dün yada vedl karlkatüristten Wri oldugunu rtuyurdu. Avmpa'nın bti yl'k gazeteleri. AbdÜlcanbaz ola yiyle bu yediden de birinciye yükselmhtir Turhan. RahmetH Cemal Nadir'in 2s Şubat 1947'de ölümüyle bıraktıgi boşlugu her sanat lever yüregi nin derinliğinde hissetmiştlr. Ken dine özgü çizgilerle eser veren Turhan Ise Türk karikatür SB natmda veni bir devrlm yarat mıştır. Cemal Nadlrtn Amca bey'l seviml) oldugu kadar Batı örnegi bir tipti. Turhan'ın grayük blr elemle gördü ld, Ulkenln, tüm ekonomik, politik, askerî, sosyal düzeni arap saçuıa dönroüş, • ülke birbirlerinden bağınv ABDÜLCANBAZ'IN AYAĞININ ÂLTINsız ve karsıt beyliklere böiünmüş, din ve hezhep, misyonerDAKİ TOPRAK ANADOLUDUR BÜleri alabildiğıne at koşturuyorlardı. Biı çığ, kasırga, sel mısaYÜK TÜRKİYE'NİN ÜSTÜNDE YÜKli gelen ünlü Mogol isülâsı, Pelçuklulann binbir özenle kurSELECEĞİ TEMEL ANADOLU VE duklan mimarî uygarlığı, dıvan HACI BEKTAŞ VELİ'NİN KİŞİLİĞİ ve halk edebiyattnı, tasavvuf, felsefe alanlanndakl yaratılan eşsis eserlert yok edivermiştı. Bu uygunsuz istilâ, hükumet fizm lnceliğinde anlam üstünlüdan kendisini böyle bir konuş tik Anayasayı savunmak cesareve halk'ı büyük ekonomik sıfcınğü, hayal gücü ile tarama güzelma yaptığından ötürü kutlanm. tini göstennek Hamdır. özel tılara aralanndald bağların kopliği usta ifadesıne hiçbir zorluk sektöre karşı değiîim. Devletçe Söz konusu konuşmada dikmasına düşürdü. Asayişslzliğın vermiyor. Rahathk, denge sağkendisine yapılan çeşitli yardımkatimi çeken şu gerçeklere doartmasına; can ve mal güvenliğilamlığı en güçlü sanatçılannkinlar, ortadan kalksm demiyorum; kunmak istiyorum: nin azalmasına; zorbalığın artden de güçlü. Tasvir edilen olay fakat makul bir düzeye indirilmasma; her türlü ekonomik Yurtsever bir Uslup içmde ger larda birçok karmaşık hareketli sin. Kendi kazandığı para ve dö faaliyetlerin felce uğramasına seçekler ortaya* konmuştur. Atasahnelerde' . bile Abdülcanbaz'ı beb oldu. Hnlkın bu çilesi yetmıtürk"ün ve 27 Mayıs'ın, battâ İ2 vizlerle ne yaparsa yapsın. tşîîen^ saçeriz. Has<}er,^jbi,böskçllerimiztn ve köylüleriraifin ,a . yormuş gibi de, Şultan ve BeyMart'ın mirasslsı olarak. Türk lan, koc"İman burnu, çevik V Ö işçisine yâkıçır bir ceObtâle, ger ' lm terleriyle elde edilen diJvîz ler, harp fflasrallannın' yükünü > halka vefgt adı altında yükleçekler, .tslt yenlü politika ,esna . lere sahip çıkmasmlar. Ve lşçimekten de geri dunnuyorlardı. lerimizle. köylülerimize de büyük leri tarifsiz bir serbestlik taşır. fma anlatılmıştır. Halkta biriken bu hoşnutsuzlukveya küçük. fabrikalar ve işletHiddet, korku ve kompleks alaTürkiye'nin Anayasa doğrultular, nihayet onlann yönetime meler kurmalarına engel olrnametleri bu çizgi romanın dilidir. sımda jüksek ve kudretli bir karşı başkaldınnasına ve yeni tınlar. Çalışan İnsanlar parayı Eski ve değişik insan tasvirleri düzeye çıkmasında; Türk lsçisibir düzenin kurulmasına dogru da, dövizl de çalışmalan sayesenaryo gibi ölçülü ve aslına uyne güvenim, Atatürk'e ve Türk gittikçe bir akım doguruyordu. sinde buluyorlar. TUrk işçisi, gundur. * Ulusunun karakterine olduğu ka Bu durum çok kısa sünnedi, gohalka açık anonim ortaklıklann Yeni ve modern gelişmelerin dar tamdır. Bugün, bu gerçek, rünüşte din! bir nitelik taşıyan, temelini kunnalıdır. kılavuzu sanat olmahdır. Sanather zamankinden çok daha berTarihte «Babaîlik» adı venlen çı hangî kaynaklardan bilgi alaBugün, her zamankinden zlrak bir şekilde gösterilmiştir. köklü, güçlü bir halk hareketi cak ve varatıcı gücünü bu bilyade inanıyorum ki; Türk işAtatürkçÜ bilinen Bay Erim doğuverdi. Bu hareketin en «teşgısine nasıl katacak. ; lşte Turçisl Türldye Cumhuriyetinin ve li, teşkilâtlandıncı lideri, sağlim bile, 12 Mart Muhtırasını geçen han'm yarattığı AbdÜlcanbaz budemokraslstaln en çalışkan en bir ögretim gören, Baba Ishak gün çözümleme yaparken: «a. na çevap vermiştir. Turhan'ın ya dinamik unsuru haline gelmişadındakj Derviş, mevcut düzenAnarşinin kaldıniması, b. Rerattığı Abdülcanbazla birlikte tir. Bu durum, Türkiye'nin yaden hoşnut olmayan halk yığınformlann gerçekleşmesi!» şeklin çu tipleri de onunla sayabîliriz: kın blr gelecekte çok yüksek lannı, uyandırma, ve etrafına de anladığmı söylemisti. Sayın Fayrabi, Şahende Hanım, Miltoplamada güçlük çekmedı. lşte sosyal ve ekonomik bir toplumu Tunç ise; bunlara bir ilke daha liyetçi Rüştü, Vesveseli Epu Çe ekilyor. Inkılftp bu ortamda Anadolu'ya ayak bosoluşturacağının işaretidlr. BUkanunlannın lebi, Emanullah Efendi, Mercimış olan Hacı Bektaş Veli, bu yük Türkiye de işte bu temel üuygulanması ve> Refonnlann Amek Hüsnü, Medeni ReşifBey, hareketin de içinde kendini buzerinde yükselecektir. tatürkçü bir görüşle gerçeştirilEbucehil • Kadri Kadrettin, Arap mesi! (Idarei maslahatçı değil) luverdi. Hattâ gösterdiği lçten ve AtaTAN Tahir, Molla Çapkıni... üstün başanlar üzerine harokâki, gerçek de böyle olmalıdır. tın ikinci adamı oldu. Babaiier, EM. KUR. ALBAY Bazı çevreler bölücülUk diyor Yaşat ÇAKIR «Sultanlann, beylerin, derebeyANTALYA buna. Mazlumun haktanı kurtarlenn, eşkiyaların halla soyup, mak bölücülükse, diyecek yoksömürüp, ezmelerine; Selçuklu tur. sultanlannın Iran kültürünü beŞimdi daha iyi anlaşılmıştır nimsemelerine karşı çıkıyorlardı. Şerîat'ın sert, sıkı, şekilcı ki, memleketl ancak ve ancak kurallannın aksine, şıibâtıni çöçalışan insanlar kurtaracaktar. ANLAŞILMIŞTTR Kİ YURANADOLUTJA, KİŞİLİĞİ, DÜ rüşü; İnsan sevgisı; sosyal adaBüyük Atatürk, «TUrk; öğün! DU ANCAK ÇALIŞAN İNŞÜNCELERİ SINIR VE ZA leti savunuyorlardı. Bır çeşit Çalış! Güven!» öğüdünü boşuna SANLAR KTJRTARACAKTIR dinî toplumculuk olan bu hares'öylememiş. MAN TANTMADAN YAYILket, «Selçuklu, saltanatınuı yıkıSayın Tunç'un 1 Ağustos 1972 Sosyal* Adalet ve Sosyal GüMIŞ İNSANLAR İÇİN ŞÎFA lacağını, böylece de yeni, mutde yaptığı konuşma, bugüne devenlik ilkeleri 27 Mayıs AnayaKAYNAGI OLMUŞTUR. lu bir düzenin kurulacağıru, bu ğin değişik politika ve devlet asasırun getirdiği ve TÛrklye için düzende ise hak, özgürlük, topdamlanmız. tarafından yapılanyaşamsal ilkelerdir. Bu Ukelere Her yıl olduğu gibi bu yıl da rağın esıt biçimde dağıtımını, lara kıyasla jrüksek seviyeli bir Batıdaki gibi sahip çıkmak ve Ağustos'un 1618. günleri Hacı vergüerin kaidırılmasuıı vapd ritelik tasımaktadır. Bu bakım en, temiz duygularla »DemokraBektaş Vell anıldı. Türk varlığıediyorlardı. Babaîlerle, Selçukluna, kültürüne silinmez katkılarlar arasında uzun bır süre tmnjı da bulunan, ölümsüz büyük in•'* 4 « savaşlar devam etti. Sonunda san, Türk Halk mutusavvıfı, düSelçuklular, Babaîleri bozguna şünürü, ozam, devrimcisi... uğrattı, bınlerce kadın, erkek, Hacı Bektaş Veli, 1210 yüında çocuk kılıçtan geçırıldı; Baba IsIran • Horasan bolgesinin Nişâhak da yakalanarak Idam edıldı, bur sehriDde dünyaya gelmiş ve kurtulabilenlerin pek azı, myalet 1270'te de kendi adını taşıyan U degiştirip izlerini kaybettırdıler. çemizde bedenen göçmüstür. Bunlardan Haeı Bektaş Veli, Hacı Bektaş Vell, görgülü, soy kendisine teklif edilen bey, sullu, köklü bir aüeye sahip olup, tan konaklannı, büyük kentierın çağın ünlü bilim adamlarından rahatlığını reddederek. Kırşehire ders ataııştır. Yıllarca, devrin yakın yedi hanelı köye geierek geçerli bilim dalları olan, tasavhalkın içıne yerleştı; zaman ge!vuf, felsefe, ahlâk, tarih, din a di Devletin ve halkın manpvi lanlannda sıkı, güçlü, aralıksız yaşatıcısı, Kurtarıcısı olriu. Oseğitim görerek, uygulamasını da manlı'mn kılıç zoruyla zap'e'tıyaparak, hocalannı bile şaşırtaği yerlen, Türk kültürü. Is'Sm cak biçimde bir düzeye ulaşmışdüsünüsü, tnsan sevaısıyle f?thcv tır. ledi. Çag ve fikırdaşı olan MPVlânâ Celâlettının akî"ne Kovde Türkleşme, Islâmlaştı'rma akıoturmayı. TTirkce Knrıuşmap mımn hızlandıgı,. fakat o dereDevlet vönptımme Katkina h'i'tın cede aksine olarak parçalannıa. mayı tercıh ettı Orhan nazı ;le misyoner propagandalannın da görüşüp VppıcPri orrtıı<!Unıın kuyer aldığı; Batı'ya karşı olanlann kurduğu Rum adı • rerilen rulmasınr Devlptin para ve Iıger takip ertecp*] polnika KonıısunAnadolu"ya bir kurtancı, birleşda bilgi ve telkıniprde bulıındu. tirid önderin gerekliliği. bilginKişihgı fikirlerı, sınır ve •znman lerin kaynagı olan bu beldede tanımadan alabildığıne va;/ıimış, tartışılıp, kararlaştınlıyordu. Hainsanlar içın şifa ka\Tia5ı ol'jve.Pcı Bektaş Veli aramlan Snderdemıştı. Gnflet ve dalâlpt vilıında ki tüm niteüklere fazlasiyle sahip.ti. O'nun Anadolu'ya bu mak olanlar gözlennı açıyor: çrt7Ül. mez sanılan dertlen sorvnılarl satla gönderilişi kararlaştınldı ve kendisine söylenildi. O da hiç kolayııkla nallediliyordu Bu yüce Türk'U sükranla saveıvls anatereddüt etmeden, korku duymanz. dan heybesinl ytikledlği gibi A nadolu'ya doğru büyük bir heye can ve ülküyle yola çıktı. üzun. yorucu, serüvenll bir yolculukHasan GiÜşan la, Iran"!, Irak"!, Hicaz"î, SuTiye' STAJYER AVUKAT yi katederek dolaştı, yeni ailgi görgü. tecrübeler edindi. Her eeldiği yerde halkla • sultanla, D OKT O R beyle illskl kunrp, müşkülıert. ni, sorunlannı halle; softayı susturm&ya, gerçek din, ahlâk. infteri Saç ve Zührevî Hastasanlık, kâinat esaslannı snlatlıklan Mütehassısı Istiklâl maya çahştı. Tâviz vermetll, çıCad Parmakkapı \ o . 68 kar kabul etmedi. SHz ve davranı?lan açık, yolu dosdoğruydu. TEL: « 10 73 \ Antutolu'ya ayak bastıgında bü(Basın: 2000/5984) « •• • • * • « • • a TUNÇ'UN KONUŞMASI HACI BEKTAŞ VELİ ANILDI Kültürel eserleri tehdit eden tehlike SALİM AYOZAN ÎSTANBUL ARKEOLOJ! MÜZELEBÎ UZMANI " " nasya medeniyetin beşiğidir. Bunu, büfın uygar dünya kuşkusuz kabul etmektedır Bu çevrenin antik şehirlerinde birkaç bın yıl önce yaşamış insanların sanat eseri yapma amacı veyahut ihtıyaç eşyası olarak ortaya koydukları yapıtlar ve taşınabilir eşya, bilimsel kazılarla meydana çıkarılmakta ve bunlar koruHmak üzere ya (İn Situ) denılen sistemle yerinde düzenlenmekte ya da müzelere ve müze deposu olarak kullanılan yerlere götürülmektedir. Türkiyede ister yerinde duzenlenerek korunduğu düşünüls.ün, ister müze bahçelerinde açık hava muzesi adı altmda dizilerek teşhire konulan eserlerin korunması hakkındaki telâkkiler olsun, bu hususta tek görüş kisveli ve kokartlı bir bekçirun muhafazasıdır. 0 Oysa modern müzecilik anlayışında eskı eserin gardiyan ile korunması tedbın ilkel va eski eser bakımmdan ikınci derecede kalan bir koruma tedbiri sayılmaktadır Müzebilim (Müseology). bakımından, kültürel eserin korunması demek onun her türlü dış etkilerden saklanarak mümKiin olan en uzun süre içınde ve en çok sayıda nesıl arasında, durumlarında bir gerileme olmadan el değıştirmesini sağlayabilmek için alınması gereken bilimsel tedbirler bütünü demektır. Bunun sağlanabilmesi için yeryüzünae hıçoır konuda görülmeyen çapta bir uluslararası ışbirligi ve tesanüt havaa içinde çalışümaktadır. Ancak, üzülerek. belirteüm ki; Batı müzecilığinin genellikle taş eserlerin korunması konusunda sağladığı başan ülkemizde en küçük çapta bir uygulama konusu olmamıştır. Bugün Tiirkiyenin taş orijinli kültürel malları düzenlenmiş antik şehir kalıntılarında olsun veya açık havada teşhire konulan eserlennıız olsun tabiatın tahrip etkilerinuı şaşmaz tahakkümü altmda bulunmaktadır. Anadolunun hemen her köşesinde kurulmuş ülan eskı uygarlık merkezleri veya anıtları yerli ve yabancı uzman gruplarmca bilimsel olarak kazılıp buralardan mimarlık kaüntılan ve çeşitli heykeller elde olunmaktaaır Lâhn'er sütun başlıklan, heykeller ve dığer taş esetler toprak üzerine çıkar çıkrnaz aşıtum ola yının bağlısı durumuna girmeK'edırler. Tanhî eser, eğer, toprak altındayken yeraltı sularının etkisi altmda değilse, aşınımdan gen'ş çapta sıyrılmış sayılır. Böylece' tabiat etkilerıne açık bir düzende bırakümış eserler, tereddütsüzce belirtebüiriz ki, gözden çıkfcnl^ mış sayılırlar. Herhangi bir müze bahçesinde bulunan bir taş eserin yüzeyini dikkatle incelerSek, bunun bir çatlak şebekesi taraiından tamamen kapIanmış olduğunu görürüz. Bu çatlaklar eserm yok olmasına yol açan tabiî vetirenin bir salhasıdır. Bu konuda somut örnekler vermek gerekirse taş eser bakımmdan en zengin kurumumuz olan Îstanbul Arkeoloji Müzesinden vere'lim: Müze açık hava kısmmda teşhır olunan lâhitlerden, ömeğin, 2'sinL ele alalım. 1çinde bir havuzun bulunduğu bahçeye gırerken kapmın iki yanındaki 512 ve 314 numara ile kayıtü iki lâhidin, tabiat etkilerine açıs kalma sonucu, ne feci şekilde tahribe uğradıklarını ilk bakışta görebilinz. tşte, bu ıkı örn^k tabii etkenlere karşı hiçbir tedbır almadan teşhir sistemirun felâfcetli sonuçlarının en kesin anlatımıru vermektedir. Ötekı taş eserler bugün için bunların durumunda değilse de sıralarını beklemektedırler ve bu sıra, bugünkü müzecilik davramşı şartlarında gelecek neslin gözleri önüne serilecektir. Bilinen bir gerçektir ki. taş yüzeyinaekı çatlaklara, yağışlarda su dolmaktadır. lsı, özellikle geceleri sıfırın altına düşünce çatlaklann içindeki su donmakta, böylece hacını artarak çatlağin çeperlerini büyük bir güçle zorlamaktadır. Nihayet çatlaklar yar'ık şekline ginnekte, 1015 yıl sonra eser şekunin ve değerinin önemli bir kısmını yitirmektedir. 4050 yıl içinde tamnmayacak tıale gelmekte ve nihayet 7080 yıl sonra da eser mahvolmuş bulunmaktadır. Oysa müzecilıiîte ana maçlardan biri, eseri mümkün oldugu K a dar usun süre durumuna bir zarar getırn'e den saklamaktır lşte bu çaresızlik ıçındekı tunınlar 5060 yıl öncekı imkânlar smınnı ınceleyip uyguıamalardaki geri ve umursamaz davranışlı ataları dolayısiyle. kötü bir kökten türemış olma kompleksine kapılacaklardır. Buna tnanacaklar ve katlanmanın ıs'.ırabını çeKeceklerdir. Kültür hazinelerimizı bu şartlat altında devre hazırlanmava ve bövle elemlı oır duyguvu torunlanmıza miras olarak bırakmaya kimsenin yetkisi yoktur. Plâj ş PLÂJDAİâJkStâDE PAltA 30 AğüSlOS Büyük Bayram Çekilişi Sizi Böyle Bir İmkâna Kavuşturabilir. 30 AĞUSTOSTA Tam 10 MİLYON 697 BİN Lira Dağıtıyor. BÜYÜK İKRAMİYELER: 1 MİLYON LİRA, 500 BIN LİRA. AÇIK OLSUN. Tank Z. Kırbakan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear