28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 22 Ağustos 1972 snaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bagımiz Çahşanlar Sosyal Sigortalar Kurumu, kısa adı ile «BağKur», 24.6.1972 tarihli 14225 Sayılı Resml gazetede yayınlanan 7/4532 Sayüı Kararname gereğince, bütün yurtta 1.10.1972 tarihinden ltibaren uygulamaya geçecektfr. Bahse konu Kararnamede hernekadar '.BağKur'un ihtfyacı Icarşılayacak şekilde örgütlenme hazırhklannı ilerletmış olduğu) behrtilmekte ise de, 1479 Sayılı Kanunun yürürlük tarihinden (14. 9.1971) bugüne 11 ay geçmiş bulunrnası ve genel uygulamaya 1 ay gibi çok kısa bir zaman kalmış olması nedeniyle. bundan önceki yazılanmızda da (1) belirtilen tüzük, yönetmelik, tarife gibi mevzuat eksiklerinin tamaralanmasına pek de zaman .kalmamış bulunmaktadır. Ayrıca, 147? Sayüı Kanunda bazı önemli noksanlıklar veya düzeltilmesi gereken hususlar meVcut oldugu da bir gerçektır. E Olaylar ve görüşler Bağ Kur ve getirdikleri SELÂHATTIN TURLA SSK Genel Müdürlüğü thtivarlık Sigortası Mfidürü: bırsızlığı içüıde ıdareyj çeşıtlı yollardan hızmet talebl İle basvuracaklar ve baskı yapacaklardır. Bu yardımların, yurt kalkınmasında, büyük bir kütlenm Sosyal Güveplik iıakkının sagl&nmasında kısaca, huzurlu ınsan sayisınm çogalmasm^akı büvük onem ve heyecam düşUnüiürse: 1) Konut ve toplu işyeri vapımı çin verilecek fcredı ile 11gilı 16. (d) 2> T . Halk Bankası aracıiıfı ile esnat ve sanatkârlara verileceıc işletme ve tesıs kredısı>le ilgılı 16. (e). 3) Kurumun vükümlü olduğu bu görevleri verine getirmek üzere kuracağı kuruluslarla ilgili 21. maddelerde belirtilen tüzüklenn de hiç zaman kaybedılmeksizın hazırlanması gerekir. Teşkilâtlanma ve mevzuat tamamlanmasından nemen sonra süratle halll gereken bir konu da; sosyal güvenlik müesseseleri ile (T.G Emekli fandığı Sosyal Sigortalar Kurumu 26 adet Banka ve Sigorta Şirketı Sandığı Dıs Ülkeler Sosva] Sigortalar Mercileri) koordinasyon çalışmalannı organlze ederek, carl akış ıçersınde hizmetlerin aksamadan işlerliğini sağlamaktır. Bu hükümien vararlanabilmek için 40 yasını geçmiş ksdın, 45 vaşını «çmi? erkek sigortalıların 1.4.1972 tarihinden önce, en az 10 vıirian ben kendı adına ve hesabına çalıştıklarjnı, en geç 1.10.1973 tarihir.e kadar meslek kurulıışları veva vergı dalrelerinden alacaklan belşelerle tevsik etmelerı Eerekmektetlir. <! Yaşlı <ırn e]enn bir emekli aylığına kavuşmasının, Lonca te^kılâtından bu tarafa geçen hasretı içinde çok daha' acelecî ve çok daha «tbırsız HaCaklannı büvük b r Sosyal Oüvenlik Kuruluşunun şpfkat ölçüsü içinde dsîerlendirmek Icabeder. Bu ıtibarla b»lge vereeek mercilerin organizasyonunu tamamlamasını (ıer gün biraz dnha kısılan süre içinde vatandaşın telâsa kapıimaksızır ne yapacağmı bilmeslni saŞlamak amaci ile, bu geçici 2. madde uyjrutama«ına ilişkin basılı formttller, açıkla» ma. el kıtabı vs işlemlenn de artık tarhamlanmış olması temenni edilmeKdir Mevzuat eksikliği 1479 SayıU Kanunun 16, 21, 26, 28, Ş3, 56 ve 79'uncu maddelerinde belirtüen 8 adet tüzüğün en geç 6 ay içinde (Mart Ağustos 1972 ddneminde) hazırlanması öngörülmüş olup, geçici 5. maddesinde, bu tüzükler yürürlüğe girinçeye kadar, Çalısma Bakanlığınca çıkanlacak genelgelerle işlem yapılacağı belirtilmiş ise de, Kurumun kuruluşu, hayatiyeti ve tahsis işlemlerinin işleyişi ile ilgili tüzüklerin bir an evvel prosedürüne uygun bir şekilde hazırlanması gerekmektedir. îlk bakışta, BağKur'la getinlen Sigorta kollarında yardıma hak kazanabilmek için, malulluk halicde en az 5, yaşlılık halinde. 5 veya 15, b'lüm hahnde ise 3 yıl sigortalılık süreyle bir tahsis probleminin çıkmayacağı, Kurum yardım fonksiyonlannın bu süre rolântide kalacağı, bu itibarla, kuruluş ve mevzuat çalışmalarmın bu zaman zarfmda taraamlanabileceği düşünülebilir ise de, 1479 Sayılı Kanunun «Hizmetlerin birleştirilmesine» ilişkin 59. maddesi uyarınca; • 5 yıl T.C. Emekli Sandığı'na veya Sosyal Sigortalara tâbi hizmeti olan bir kimsenin, esnaflığa veya ticarete, bağımsız hekimliğe, mimarlığa vs. başlaması ve 1.10.1972 tarihinden bir kaç gün sonra malul olması halinde, BağKur'ca kendisine toplam hizmetleri üzerinden malullük ayhgı, • Yine vukr.nda belirtildiği şekilde 3 yülık hizraeti bulunan kimsenin BağKur'a dahil olduktan 3 gün sonra ölümU halinde dul ve yetimlerine ölüm Sigortasından aylık, • • 15 yıllık raemuriyeti veya sigortalı işçiliği mevcut olan kimsenin BağKur'a dahil olduktan çok kısa bir müdHet sonra 60 ya şını doldurmuş olması halinde yaşlılık aylıgı. • yahutta, nlç sıgortalüıgı veya. memunyetı olmaksızın BağKur'a 1.10.1972 de dahil olan kimsenin, 2.10.1972 tarihinde (#anı bir gün sonra) bir iş kazası sonucu vefatı halinde geridekı hak sahiplerine gelir. bağlanması gerekecektir. Bu nevi sigorta yardımlannm uzun bir süre bekletilmesı müm kiın olamavac.ığı cihetle; 1) Sigortalılann tescılı ile ilgılı 26 2) Bağımsız çaljşmanın özelliğı açısından ele alınacak ma'uliyetiu tesbiti ile ilgili 28. 3) o i ı r dilimlerine göre Sigorta prımlennın hesaplanması, ödenmesi ve tahsili ile ilgili 53. 4) Malülıyet kararlanna itiraz edilecek mercıin kuruluşu ile iİEili 56. • 5) Maluliyetin tesbiti nedenl ile başka bir yere gönderileceklere ödenecek yolluklarla ilgili 62. 6) İsteğe bağlı sigortaya dsvamla İlgili 79. Maddelerde belirtilen tüzüklenn çok süratle (bır ay zarfında!) hazırlanması ertelenemeyecek bir zorunluktur Diğer tar&ftan, yıllardan beri, böyle bır sosyal güvenlik fcuruluşunun hasretıyle dolu scrbest meslek erbabı; konut veya toplu işyeri vapımı için kredi, yahut esnaf ve sanatkârlar ıçin işletme ve tesis kredisi gibi nimetiere bir an evvel fcavuşmanm haklı sa Yabancı ülkelerdeki isçiler Resml fcayıtlara gbre 1972 yılı itibariyle yabaneı tilkelere <?*• lışmak için gider işçı savısı 665.000'e ulaşmış bulunmaktadır (2). Bu vatandas'anmızdan bir kısmı vurda dbndUklertnde biriktirdiklen sermaye veya eetirecekleri tiretlnı araçlan Ue btgım»» çalışma yoluna yöneleceklerdir Bu kimselerin dı» Ülkelerdeki sigortalı olarak geçen hizmetlen. sosyal güvenlik sözleşmeleıtna göre. Tiirkivedeki sigortalı hizmetleri ile birleştirilmesi gerekecektir BağKur'un. bu çalışmalara da en tasa zamanda adapte olması zarundir. Kanunun düzeltilmesi Yaslılar Kanun, geçıcı 2. madclesi hükmli üe. ileri yaslardaki bağımsız çaüşanlara, daha ehven şartlarla emekli aylığı bağlama olanağı getirmiştir. Bah anlamında yepyeni bir biçimde kurulacak bir mUesses#nın kurulu? kanununda bazı tecrübe noksanlıklannın ve tahmin hatalarının bulıınmasını normal kabul etmek gerekir T.C. Emekli Sandığı ile Posyal Sigortalar Kunımu'na ilıskin mevruat, bugüne defin 50'den fazla tadîl kanunu ile günün ihtiyaçlanna cevap verir hale getirilmeye çalışılmış ise de. h&lâ daha eleştiriye olanak veren oek ço^ taraflan mevcuttur. 1479 Sayılı BağKur Kanununun da ilk bakışta tamamlanması veya değiştirilmesı gereVen hükümlerinin bulunacağı muhakkaktır. (1) 11 Ocak 1972. 27 Nisan 1972 Cumhuriyet. (2) Yurt Dışmdaki tşçilerimizin «Temel Sorunlan ve Çözüra Yollan 1971» îayın. Güneşli sabah OKTAY AKBAL Evct Hayır ka .. Bizi o günün içinde yaşatır guncö'ler. cDun gece yağmur yağdı» der bır yerinde bakarsınız. Ne olmuş vağmur yagmışsa dersinıı bnce. Sonra beşon «avfa, sonra o yazann yaşamında o geceki yt^murun bir izi kalmıştır, bır etkisı olmuştur, görüverirsiniz. Gündelik ızlenimler, konuşmalar, hatırlamalar, okuduğu kıtaplar, şunlar, bunlar bizı alır götUriir gunümüzden o notlann tutulduğu günün tâ ortasına... Bır yazarı romanları, şurlen, oyküleri gerçek kışüiğiyle vermez bıze. Roman bir ayn dünyayı çızer. Yazar da romarun içındedir, ama zordur bulmak. Herkes göremez yazan o romanın kişileri, serüvenlerı içinde. Ya hepsıne ayn ayn dağılmıştır. Ya da umulmadık bırinin içine gızlenmiştir. Anlattığı serüvenler kendi başından mı geçmiştir, yoksa düşlemış mıdir onları, büinmez. Öyküler, şurler de öyle... Ama Andr6 Gide, Günce'sınde bır şeyi anlatırken kendisidir, romamnın kahramanı değildır. Bir insana, henı de gecesl gundüzü düşünmekle, yaratmakla geçen bir insana, onun gürıSelik yaşamına tanık olmaktır bu. Güncelerfe bu yüzden yakınhk duyanz, o gelişigüzçâ, o önemsi2 şeyj^rden &o\, eden kıtaplan okumaktan hoşlanırız. Gariptir, bir yazar eskiden yazdığı romanlarinı, ötkülerini yenıden okumaktan pek hoşlanmaz. Bıkmıstır onlardan, uzaklaşmısUr. Hattâ kızar o eski vazdıklarına, bın tüılü kusur, eksikUk bulur. Nerdeyse yabancılaşır onlara. Ama Günce'lerine her zaman döner. Anı defteridir o gunce. Hem kendısı, hem okurlan için... Ben de günce tutarım bilırsıniz. Yayınlanabilecek yerlerini yayınlanm dergilerde, sonra da kitaplarda. En sık karıştırdığım kitabım «Günlerde>dır Başucu deftenmdır sanki. 1965'in. lalanca günü ne yapmışım, ne düşünmüşüm? Açar okurutn arada. Tıpkı 1940 ya da 1945 anı defterimı okumam gibi... Kendıml bulurum, o yıllardaki halırni. Kalkmalı. bugünü yazmalı şimdı. Guneş gözümün içindeyken. Kendi kendime seslenırcesine, bu sesi duymak isteyen binlerce okuru kendi acıma, sevincime, güncel izlenımlerıme ortak edercesine... Güneşin övgüsünü yapmalı, karanlığı yermeU. Tâ, en güçlü güneşier doğup bir daha batmayıncaya kadar: Düşunce güneşleri, üikü güneşleri, uygarlık güneşle Edebiyat sohbetleri Teviik Fikret'ten kalan S imdi Âşlyin, Edebiyatı O dide Hüzesidir; tstanbul B e . lediyesince satın alınmış, alt katının büyuk sılonu nedense Abdülhak Hâmid'e, bir oda«ı Servetifünunculara; üst kat; . özel bir törenle mezarı da bahçesine taşınan . Tevfik Fikret'in anısına aynlmıştır. Biri Burg«z"da (Sait Faik Abasıyanık), biri Heybeli»d«'d« (HH. Gürpınar) yer tutmus evll <!^birkaç edebiyatçımızın ilk ömeğidir Fikret Ödün vermeı ükeleri titiz mizacı, bir döneme damga'im vuran çalışkan kişiliğiyle elliyedi yıl önce böyle «essiz «edasız gidiverirsc de şirodi onu «nroamızı gerektiren nice değerler bırakmıştır ardında. Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın, ha yatınîn son 51 yılmı «eçifdiği Heybeliadadaki köşkü, verimli bir yazartJgm sekaen yıllık öraür topİamına dayanır. Sait Faik, birçok hikâyesinde, «Baba fırını has çıkaran. özel talıhinin ayrıcalıgma dokunarak, ailesinden kendisine kalan rahatlık olanaklarını anar. 86 yaşında ölen Abdülhak Himid, hem milletvekilliii maaşında. hem Istanbul Belediyesinin kendisine ayırdığı Maçka Palas'ın parasız konukluğundadır. Simdi Çarşıkapı'daki bir medresenin odaları adına düzenlenen Yahya Kemal; eşsiz çocuksuz yerle^mesiz dağınık bir ömrün boşluğunu, bir îki kitap, bir iki elbise. bir otel masası. bir hasır koltukla gösterir müze ziyaretçilerine. Nice paşazade, ıce konak çocuğu, nice yüksek maaş memurluğu talihine ulaşan edebiyatçılarımız arasında: toprağını, plânmı, düzenini, güzel liğini kendi hazırlayarak bir ev yaratan, üstelik bunu kısacık bir ömrün programına sığdıran; adını koyarak bir dünya görüsünü yansıttıçı yuvasına kendi döneminin öteki kişilerini de alan tek ki?i Fikret'tir Âşiyan'ı gezenler: özenilmiş bir düşün dikkatli ölcülerini. şairin yaptığı tabloları, ev ve çalışrna özlemini, Boğaz'ın eşsiz genişliğini. zijaretçilerin bıraküğı özel izlenimleri, eserlerinin esiniyle yaratılmı» bir iki resmi (Sis: Şehzade Abdülmecit Efendi..), bahçe sevgisini, bir kaj'aya kazdırdığı satırlan '...Sen bâri anladın mı. sen ey kalbı zihuzur / Hep taş yüreklerin neye âlemde şevk ü sur?), özel eşyasını... görebilirler. Bir de ölümü ardmdan eekilen fotoğraflanyla alçı maskmı Derli toplu, güçlü kuvvetü. diri ve canlı bir yüzdür ölüm yatağındaki. Hüseyin Cahit Yalçın'ın • Edebi Hâtıralar.ında (1935) okuduğum satırlar geliyor hatırıma: Üc arkadaş birlikte yaptıkları bir Göksu gezisi sonunda Boğaz'a yük sekten bakan bir tepeye tırmanmak isteyince yorulanlar mızıkçilık eder. Tevfik Fikret, hem Meh met Raufu, hem Hüseyin Cahit'i sırtlayarak çıkarır tepeye. Bu sağ S abalüa bir gün başlar. Güneşin doğmasıdır sabah. Kimin çağrısına kosar güneş? Billnmez. Doğa böyle kurmuş yasasım. Güneş gelecek gün doğacak. Bir gün daha. Yaşanacak bir yirmidört saat, yansı aydınlık, yarısı karanlık. Nedense güneş her defasında yenıdir. Bir gün önceki güneş degıl gıbidır. ümutlan tazeler, güç verir. Birşeylen jıkar, yokeder, yenı kapılar açar yaşamaya. Bir sırtın üstünden belırıyor birden. Saat altıdır anlıyorum. İşte geceden çıktık. Uyusak da uyumasak da bitirdik bır geceyi daha. Ne var günlerde var? gecelerde bırşey yok! Bız görerruyoruz karanlığın içindeki. Bu yüzden yok biliyoruz o birşeyleri. Aydınhk gereklı insanoğluna. Herşeyde, heryerde... ÖzelIıkle düşüncede... Nasıl gırer aydınlık, düşünceye? Kafamızdaki sorunlan parçalara bbleriz ilkin. Küçük kUçük ayrıntılar halme gelir. Alırız tek tek önümüze, aydınlığa iterız o sorunları. Kendi daracık smırları içmde görününce ne de önemsizmiş o sorun dedıklerimiz, kendimizi uzdüklerimiz! Hep aydınMftır fm işi yapan, gerçeği ortaya çıkaran. Bütto"iorunSar üüzeftnesin, karmakanşık tcalsın, içinden çıkılmaz olsun, böyle bilinsin ısteyenler karanlıktan medet umarlar. Karanlığı arttırırlar, koyulastınrlar, ışığın gırmesını onlerler. Kim açık seçik, anlaşılır bir cülle konuşmuyorsa korkun ondan, kim kavrara kargaşasuu sürdürilyorsa çekinin ondan, kim karanlığın övgücüsü ise kaçın ondan!.. Le Monde'un kitap ekini okuyorum. Güneş gözümün içinde. Kaçmıyorum hiç. Oh ne güzel. Güneşîe karşı fcarşıyayız. Daha güÇİe gelsin, daha çok ışısın. Günün en güzel saati, en yalnız saatı, en bizim olan saat... Pencereyi de açtım, esın ısınmamış daha. Geceden kalan nemlı bir esin bu pencereden gıren. Birazdan kaçıp gidecek, nemıyle, soğukluğuyla, gece havasıyla... Gazeteyı okuyorum, her zamanki yaptığım gibi kırmızı bir kalemle orasını burasını çizerek... Julıen Green'in Günce'sinin dokuzuncu cildi çıkmış. İlk ciltlen vardır bende. Arasıra açar ılgıyle okunım Ikınci Dünya Savaşı yıllarını kapsar o anılar. Yok anı değıl, gündelik notlardır onlar. Günu gününe tuttuğu defterden yapraklar. Sonradan hatırlanarak yazılmış şeyler başkadıı, bır günün içinde tutulmuş notlar daha baş DÖNEMİNİN GEREKTİRDİĞİ BÜTÜN BAŞKALDIRMALARI, S A N A T I N A Z A R A R VERMEYEN BİR COŞKU İÇTENLİĞİYLE VAKTİNDE ŞİİRLEŞTİREN İ N 6 A N D I R FİKRET birliğe • yaşama. Mtıat «Meri •• çevre birliğüıe sahıp insanlar» . dır ki bu üç alanda gıiçlerini BO*> terpbilirler. Türk Edebiy»tj N»mık Kemal'den sonra Tevfik Fıkret.le, böyle bir birlik yaratıcısına daha kavuşur.. OVvfik Fikret ve Siiri 1946 sayf» 1981 «100 Soruda Türk Edeblyatı» kitabımda. onu söyle nitelemi«Hm: • Saygı duyulan kisiliü. örırüı •• bağımsız mizacı, resim «iiı T«teneği. inanç ve v«»ma»ınd«W titiz erdemi. çalısksn nizımhru çağına göre yeni ve ileri düfünc«« leriyle T. Fikret yasadıgı dönernde de, sonraki zamanltrd» dı *A etkili »air olmuştur. "Kim*«d«ı ümmidi feyz etmem, dilenmem perr ü bâl / Kendi cevvim kmdi eflâkimde kenHim tâirim ' tnhi. na, tavkı ejaretten ıdrindıı boy! numa / FikrJ hür. irfam hüf. «ne» •' danı htir ,bir fBİrİB»" rförtlüKınHt kisilipinin bütün vanlannı. »•şama ilkelerini, sanafınm <ddm5i» nı bulmak mümkündür» (IJff). Bu vüzden Mustafa Ketntl. A?iyan defterine «Perestiskâranı Fık reften biri olarak im»a koyaeak. «Öğretmenler! Oımhurivet «Hzdtn fikri hür, irfanı hür. vicdanı h5r nesiller ister» divecektir Caeının bütün dil eıkmazına karşm Te\fik Filcret'ten kaian bir cok giizel doğru var slmdf: Ömrünü sanatına adama emeğiyîe blrlikte kendisinin ve r»m»nının do$ rulannı savunma ısran. «5zünü ve sesini BününCn ksvjrs«ın» katma cesareti: vasamasıyl» çalışması. eviyle fsl. ahlâkırta filküsü arasında hiçbir çelişme gostermiyen dürüstlüsrü: hern inssn hem sanatçı olarak değer deSiştinneî er demlerinin sağlamlıeı bakirnm* dan. Ve düşünün. bütün bu de|»rlor. II Abdülhamit döneminin bü. tün yasaklanndan. karamfsrlıSmdan, suskun çaresizliSinden sansür . iurnal hafive korkularından süzülüo gelmekte: sjirimizın son elli yılda yasadıgı birksç temelli dönüşüme karjjın btzl d5nüp ona bakmava zorlamakudır. Çünkü çaedas edebivatımızm baı langıcı, ondan yol» çıkar. KATIP Ithal Malları Fiyat Tescil ve Tetkik Dairesinden almıs olduğum giris tarihi 5,"7A972 Grup No. 728. çıkıs tarihi 18/8' 1972. Dosva 47114 numarah fiyat 'escil bplge>ınin 6 numaralı nüsha<;ım zavi ettim Hükmü yoktur. Murat Kovnncu (Cumhurnet . 5980) RAUF MUTLUAY 57 YIL ONCEKI CENAZE «Hasta düşeceği aksam yemege inerken pek şenmiş. İyice yemek yemis. Bir saat kudar sonra, «yine ağrılar geldi, haplarımı verseniz> demiş. Hatırını sormuşlar: «Sancılanm zayıf, fakat çok canım sıkılıyor. Sabahleyin yatağımı kitap odasının mindenne geçirin» demiş. Istediğini yapmışlar. Son günü uyku gibi bir dalgınlık basmış, hiç konuşmamıs, hiç bir şey yememış... Nihayet yatağında, hiç yerinde durmadan, sudan ayrılmış bir balık gibi, bir taraftan öbür tarafa sıçramaya, dönmeye başlamış. Ruh teslim etmeden bir saat kadar evvel, yanında bulunan refikasının elını sıkmış, bpmüş: «Artık yıkılıyorum» demıs. Sağ taralına yatmış, sakin bir uyku içinde bır ikı defa, haîif hafif «yavrum1.» demiş ve 1819 1915 gecesı iki yirmıde kendinden geçmış..ı (Ruşen Eşref, Tevfik Fikret 1919). «Aılesı, cenazenın ertesı sabah erkenden kaldınlmasını istedi. Geceleyin öldüğü içm hemen hemen hiç kimsenin haberi yoktu. Yainız Rıza Tevfik. Hâmid, Cenap gibi yakın . SıS biriki dost galebUmıştı. Kolejden bır öğretmenin batkanlıgında Türk ögrencıleriDden 1520 kişilık bır grup. Mezannın başında kimsenin söz söylemeraesinı, Âşıyân'ın bançesine gömülmesini, istemedıği bazı kimselerın cenazesine gelmemesini vasıyet etmışti (Rıza Tevfik, Tevfik Fikret, 1945, Sayfa 61). Kayınpederi Mustafa Bey, «Aile mezarlıgının Eytio' te olduğunu ve Âşiyân'ın ilerde kimlenn eline geçeceğinin bılinmediğini» söyleyerek ikinci vasiyeti yerine getirtmedi... Şehirde ölümü rıenüz duyulduğu ve törenın ne zaman yapılacağı belli olmadığı için yakınlanndan ve dostlarmdan ibaret kırkellı kışilik bir kalabahk toplanabümışti... Eyiîp'tekj aile mezarlıgının bir kenarma yerleşen büvük ölünün mezar tasında «Şehitlikte» adı şıirinden alınmış su mısralar vardır: «Sükuni hâb; ezeli ıhtiyacı fâniyyet / Nüvijte cepheı hüznünde bir «Hüvelbaaki» / ... Okur geçenlere ait menakihi jbret.» (Kenan Akyüz. Tevfik Fikret. 1947. 133136) ver; Tevfik Fikret gibi kişiliğini eseriyle bütünleyen, ilkelerine bağlı, doğrulan için savaşmış... değerlerimiz sandığımız kadar çok değil. Bu konuda birleşmek kolay; sayın hocam Mehmet Kaplan'm yargı özetlerine bütünüyle katılırım: «T. Fikret. son yüzyıl Türk Edebiyatında, bir sanatçının yer alabileceği üç plân içmde Yaşama biçimi. eser ve etki alanlannda güçlü ve zengin hüviyetli bir kisiliktir Eserlerı dikkate değer bir yazıcının. yaşamp biçiminin de aynı'güçte olması aranmıyabileceği gibi birçok şar1lardan ötürü çe\Tesindekilere ve kendinden sonrakilere etkili olması da gerekmez. Ancsk büyük I Bir ışık gerek CİHAD BABAN Gündetı Güne ta zorlamakta, o zaman lıder veya particı başarısızlık ile karşı karşıya kalacağı için tavize gıtmektedir. Efendim, taviz vermesin! Siz siyasal hayata karışmıyorsunuz! Yalnız uzaktan şöyle olsun, böyle olsun diye tenkıt ediyorsunuz! Bizzat kendiniz tüccarsanız, alıcının karşısmda; memursanız, âmirinizin karşısında taviz vermez misiniz? Bize öyle geliyor ki, Türkiyedeki bunalımın, büvük sebebinin, parti bünyelerindeki organik kusurlardan ileri geldiğini anlayan pek yok gibi!. Partiler ileri gelenleri, bugünkü hasta tutumu görmüyor değiller, fakat, ya için doğrusunun nasıl olacağını bilmediklerinden, yahut esnaflığın dışına çıkacak bilimsel bir kuruluş içinde mevkiterini konıyabileceklerinden, şüphe duydukları için, devekuşunun, başını kuma sakması gibi bu meselenin tartışılmasından bile korkup çekinmektedirler. Evet herkes müttefik: Partiler sistemimizi ıslah etmek lâzım! Ama nasıl? îşte bu nasılı bulmak için, gazete sütunlarında geniş bir tartısmanın açümasını bekliyoruz! Meselâ ben diyorum ki, yenl Partiler Kanunu bilim. sel çalışmaya yol açmak üzere partileri, zorunlu olarak, ekonomik, politik idarî. mali, v.b.. işlerle meşgul olacak organlarla teçhiz etmelidir.. Bütün partiler lâyik olduklan halde bazı partilerin tuturrlan ile lâyikliği nasıl zedelediklerini gör^ünüz1. Onlar işi yapmak istemedikleri zaman, bu bilimsel organlar kurulur fakat islemez ve siz iddia edemezsiniz ki, halk bu organları işletmeyen partilere oy vermez! Mükemnjele değil, iyiye doğru yaklaşmak üzere çare arıyoruz' Ve onun için şu meseleyi , basmda, üniversitede, partilerde geniş bir tartışmaya tâbi tutalım diyoruz! Belki, bir yerden bir ışık gelir. lam \Ticut, bj hastaiıksız beden, bu güçlü atlet yapısı nasıl birden. bire çöker 48 yaşında? Tıpkı Kuleli'nin bahçe demirlerini parmak larıyla kıvıran, bir yumrukta kabadayı başı yaran Örner Seyfettin'in 36 yaşmdaki anlaşılmaz ölümü gibi (Bkz. Portreler, Yusuf Ziya Ortaç, 1960 T. Alangu Ömer Seyfettin, Bir Ülkücünün Romanı. 1968^ Savaş ve sarsıntı yıllarıdır. Bazıları kendi evlerinde bile özledikleri dırliği bulamayan, hepsi tek tek, birbirinden uzak, yalnız yaşayan aydınların; ilkelerinin ge çimsizliğinde direnen, dönemlerinin yaltıkçılığına katlanmayan onurlu yazarların yitirilişidif görünen. Yoksa niçin yazsın Fikret şu kıt'ayı: «Artık hayat için yetişir bunca infial / Dinrenmek isterim ki taabdârı mihnetim. / Artık tehi vücut, tehi dil, tehl hayal / Dlünyada ben dahi bir fazla sıkletim.> Siirimizin son elli yıldaki olgunluğu. Yahya Kemal Beyatlı'nın şu sözlerine dayanır: «Mısra, P arüler konusunda bir çelişmenin, bizi soktuğu çıkmazdan mutlaka kurtulmaraız lâzıro! Evet kurtulmamız lâzım, çünkü bu çelişme, Türk demokrasisini ciddl olarak tehdit etmektedır.. Bir başka türlü söyleyelim: Demokratik devletin esaslı unsuru olan partiler, bu demokratik devleti kendileri tahrip etmektedirler. Çünkü, kendi çıkarlarını; haydi bu (çıkar) tâbiri yerine bir başka tâbir kullanalun; çünkü, kendi vatana hizmet arzuları üe, vatan menfaatlerini, bırbirleriyle uyarh hale getirememektedirler» Asltnda Türkiyenin 15 yıldan beri çektiği sıkıntüarın gerçek nedeni de budur! Türkiyede partüer; çok iyi niyetlerle kuruluyorlar, fakat kısa zamanda iktidara ulaşma duygusu, iktidar cazibesi, onları tereddi ettiriyor ve tîkrıben on yıllık devreler içinde, .memlekette bührar.lar patlıyor! • . . \ *•' hayslyetluıdlr.. Burada, bir ses ve anlam sanatı olan şiirin, son biçimine, «anatçısının vazgeçilmez bildiği yapıda ulaşacağı belirtilir. Ne var ki, kişisel ahlâk ve inanç, erdem ve ülkü, düşünce ve duygu açısından bu söze en lâyık olan kişi Tevfik Fikret'tir derim. îki anlamda: Hem şiirine gerekli olan çalışmayla çabayı adaması; hem sürinde asıl inandığı dogruları, kişisel yaşantısıyla da onayladığı gerçekleri dile getirmesi bakımından. Döneminin ğerektirdiği bütün başkaldırmaları, sanatına zarar vermey,en bir cosku içtenliğiyle vaktinde şiirleştiren başka kimse yoktur da ondan. Biliyorum ki ne Riibabi Şikeste var bugün. ne Haluk'un Defteri, ne Sermin, ne de «Son Şiirler» (Derleyen: Cevdet Kudret. Varlık Y.) Okul kitaplannda Fikret'in eseri, her dizesinde açıklanması gereken Arapça • Farsça kelimelerle tamlamalann çözüm gereği yüzünden anlaşılmaz bir bilmece gibidir. Bunu gidermeve ne A. Kadir'in çabası yeter (Bugünün Diliyle Tevfik Fikret, 1967 Eski Çağlar Tarihi • Tarihi' Kadim, 1967), ne A. M Dranas'ın anıza uygun Türkçeleştirmeleri (Bk. Hisar Dergisi), ne C A. Kansu'nun denemeleri. Siir. kendi yapısıyla yaşar ancak: bu yüzden yalnızca elli yü önceki bir dil yanılgısı jüzünden yitirdiğimiz büyük deferlere ne kadar esef etsek azdır. Eğer şiire saygı duyuyorsak, bütün dil uzaklıklarına karşm gene de Fikret'i kendi dize özgünlüğü, kendi kelimeleri kendi biçimleri. kendi dünyası içindf yaşatacağız. Çünkü Tevfik Fikret gibi namuslu, etkill, erdemli; Tevfik Fik ret gibi görevini zamanında yapmış; Tevfik Fikret gibi kendine sadık, dürüst, çalışkan. yurtse Bu satırları sayın Demirel'ın, Partiler Kanununun değişmesi lâzım geldiği hakkındaki sözleri dolayısiyle yazıyoruz! Evet Partiler Kanunurnı değiştirelim, fakat ne yapalım ki particilık, bir oy esnaflığı halinden kurtulsun ve samimi bir devlet hizmeti haline gelsin! Partilerden çok şikâyet dinliyorsunuz, fakat derde nasıl deva bulunacağı hakkmda, hiç kimse bir şey söylemiyor; partilerimizin oy esnaflığından kurtularak, Anayasaya uygun hareket edecek hale getirüebilmeleri için ne yapmak lâzımdır? Bunun, bu işin teorık ve pratik taraflarını bilenler tarafından. kamuoyu önunde geniş bir tazda tartışılması »erekir! Meselâ birisi diyor ki: Efendim, partilere lider lâzım'.. Ne olacak; partiler, birtakım esaslarda anlaşUlar mıî Memlekete dürüst hizmet etmiş olurlar! Bu sözler, boş sözlerdir. Çünkü liderler iyi niyet sahibidirler, fakat o iyi niyeti yer yer müşteri bozmak Sınırlı Sorumlu Aykurt İşçi Yapı Kooperatifi Başkanlığından Ortaklara DUYURU Kooperatıfimiz fevkalâde umuml heyet toplantısı 9.9 972 Cumartesi günü saat 10.00 da Topçular Tikveşli yolu No: 10 adresinde (ALARKO) yapılacaktır. GÜNDEM: 1 Yoklama," açılış ve divan heyeti seçımi, 2 Kat, ıstek formlannın sayımı, kontrolü ve tek isteği olan dairelerin dağıtımı, 3 Birden fazl istekçi bulunan daıreler ıçın en fazla puan toplamış daireden başlanarak kura çekimi, 4 Dilekler ve kapanış. Sonuç: 823/5967 KAYNAK EIEKTRODLARI VE SANAYl A.$, Satış teşkilâtmda çalışmak Uzere Anadolu'da seyahat edebilecek, tercihan bir yabancı l i sana vakıf, askerlığini yapmış ve 40 yaşını geçmemlş # İki Makina Yüksek Mühendisi veya MUhendisi «ftiki Makina Yüksek Teknikeri 4c Bir Piyasa etüd/propaganda bölümünü idare edecek yüksek tahsilli fa Ayrıca Tilrkçe ve Ingilizce lisanlarına vakıf • SEKRETER ( Fransızca da bilmesi tercih sebebidir.) İlgililerin kısa hal tercümelerini OERLIKON PK. 1050 Karaköy adresine göndermeleri rica olunur. EIEMAN ARIYOR H«r nevi kalem için en iyi mürekkep Ulaccılık 8451 5S7S) (tlâncüık 8677 5972)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear