28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CÜMHURÎYET 11 Ağustos 1972 anayi ve Teknoloji Bakanı Mesut Erez. teşvık tedblrleri hak. kında ilgi çekici bir demeç verdi. Bakan demecinde, teşvlk tecTbirlerinden yararlanan firma adlarının açıklanacağını v» bundan bazı yararların umulduğunu açıkladı. Demeçte yer alan ve gerçekleşmesi umulın yararlar şunlar! Hangi alahlarda yatırıra yapıldığınm bılinmesi. Genlşleyen »ınaî kapasitenin gerektireeeğî ara malj ve yardımcı malzeme üreten endüstrilerin bu bilgi ışığında kapasitelerini arttırabilmeleri, sanayi dallarında fazla kapasitenin önlenmesi, endüstriler arasmda dengenin korunması veya ilgili yan, yardımcı ve hizmet sanayiinin buna bağU olarak genişleülmesi. Yukarıda belirtılen hususlar gerçekten çok bnemlicîir ve dengeli sınai kalkınmanın başta gelen sorunları arasında yer almaktadır. Buna rağmen başka tedbirler ahnmadığı takdirde sadece taçıklık., yanı teşvık alan dallar.n açıklanması yukanda b«lirtüen tonuçların alınması ıçın yeterli oimayacaktır. S Olaylar ve görüşler Teşvik ve açıklık PROF. DR. AHMET KILIÇBAY teö"birleri dışınfla kilan yıtınm • e kapasite artişlanrra'ait'bflginın «açıklık» (alemyet) yolu ile sağlanması ımkânsız bulunmaktadır. . . . . . . . Tesvik v« Uvgulanıa DaİTeslnln Dıs tliskiler Bakanlığı rosundan ahnıp /ekrar Devlet Plânlama' Teşkılâtına. dordllhcü • bır «Hsire» olara'k hağlanmalıdır. Zira teşvık sadece dış Ui$ktler" için değıl tüm sarfivıleşme ıçın eereidıdır Bundan başka resvik tedbirleri ile ekonoraık yapı ve pUn hedet ve aletlen araainda »ıkı bağlantı varcfır. • ' "''•' ' •*•>.. ' Sonuç ••* \'. t ' .• ." ty*.X* Yetersizlik nedenleri Sanayi dalları arasında bir ahşveriş dengesl vardır. Zira birçok sanayi dalı yalnız tüketicinin yararlanacağı mallan cfeğil, başka sanayi dallannın satın alacağı ara mallan ile yatırım mallanm da iiretir. Tüketicinin tüketim mah talebi ile bu malların üretim ve arzı arasındaki ahenksizlik ya ihtiyacın giderilememesine veya maf stoklanmn birikmesine yol açar. Bir aanayi dahnın öteki sanayi dalımn raalına ve onların birbirlerinin mallarına olan talebi ile üretim hacimleri arasındaki uyumsuzluk i";e dolaylı dolaysız birçok etkiler doğurur ve ilk bakışta go. rulemiyecek kacmasık sonuçlann doğmasına yol açar. Teşvik tedbirlerinden yararlanan firmaların açıklanması ve bununla İlgili yatırım rakamlarının verilmesi elbetteki yararlıcfır. Hangi alanda ne miktar yatınm harcaması yapılacağım gösterir. Fakat bu özel sektördeki endüstrilerarası bağlantı dengesinin kurulmasına yetmez. Bunun nedenleri föylec* sıralarabilir: Yatırım harcaması Için teşvik belgesi alınması ile yatırım harcaması arasmda uzunluğu değişen «zaman aralıkları» vardır. Yatınm haççamalan İle yatırımdan doğacak «üretlm kapasitesi» nirı hizmete girmesi arasında', endüstri kolurda ve öteki etkenlere göre değişen yirte bir «zaman araltğı» vardır. Yatınmcıların, teşvik belgelerine ve Hgili yatınm rakamlarına bakarak belli alanlarda kapasite azlıgı veya kapasite fazlahğını tahmın etmeleri güçtür. BelU alanlarda yapılacak büyük yatınmlar veona bağlı olarak buyüyen üretim kapasiteleri sanayi dalları arasında ara rnalı ve yatırım ihtiyaçlannda, en bilgili ve tecrübeli sanayicinın göremiveceğl artışlar meydana getirir. Özel sektör sanayi dallan ve özel sektörle kamu sektörü sanayi kuruluşlan arasmda bağl'antl dengesinin kurulmasında teşvik belgeleri ve yatınm rakamları baska bir j'önden de yetersizdir. Zira bütün sanayi dallan teşvik edilmemekte, ve. te?vik Nasıl bir yol Önce teşvik tedbirlerlnln genel ekonomik hedefinln lyice J>e« lırlenmesi gereklidir. Teşvık, belli pıyasa şartlan içinde kendj kendine işlcmeyen bir ekonomintn isleyislnı düzeniemek veya ona toplum ihtiyaçlarına ve hedeflere uygun bir yön vermek amacıyle yapılır. Her te;vik tedbıri ekonomiden bir şey «altr» ve ona bir şey «verirv Alınan ve verilenler arasında sıstemli, ' tutarlı b;r bağlantı kurup teşvik tedbirleri çemasmı ona göre hazırlamak gereklltfir. Bu, ayrı bir konu olduğu çihetle burada uzerinde durulmayacaktır. Konu ile ilgili asıl sorun, teşvik tedbirlerinin plân hed,eflerıne uygun bir yapıya, dağıhşa ve Ölçeğe sahip olup olmadıkjandır. Bu konuda uzun öönemli hecfef ve stratejiler tasansı ile Üçüncü Bes Yıllık Plân ve verilen bilgiler buyük bir açıklık getirmemektedir. ö{e yanda, teşvik tedbirlerinin «teşvik edici» gfiçlert ve etkt dereceleri hakkında da yeterli bilgi yoktur. Buna Tağmen teşvik tedbirleri plânlı karma ekonominin işleyisi için zorunludur. Fakat basanh olması lcin bazı ciddî tedbirlenn alınmasına ihtıyaç vardır. Gerekli tedbirler şunlar olabilir: . Kalkınma plânlan modellerinde koklü bir ıslahat yapara*. kamu sektbrü ile özel sektörün ayrıntılı şemalarlnm çizılmesı gereklıdir Burada, kamu sektörü için ayn bir bağlantı. ozel sektor için ayn bir bağlantı seması kurufduktan sonra ikı sektdrün sanayilerarası iliskisi gosterilmelidir. özel sektfcr için, sanayi dallan •rasındaki bağlantı çalışmalan rorunludur. Zira b\ı sektör otomatik işleyen bir piyasa v« fiyat mekanizmasır.ın çarkına tam olarak girmemistir. Ekonomik göstergeler yanıltıcı olabilmektedir. Bu sebeple özel sektörun kendi bünyesindeki ilişkilerle kamu üretim kesimi ile iliş. • . ' kilericin aynntıh olarak .belfrtilm'esi zorunlüflıîr. Gerçi 1Ş63 ve 1967 yılları verüerine daytnılarak girdi . çıktı ,;tabloları hazırlanmıştır. Fakat bunlar özel sektoriin belli hedeflere teşviki için yeterli bilgiyi verecek özellige sahip bulunraa• maktadır • Özel sektör endüstriierıne an eıddî bir kapasite arastınlma. sı,yapı!mabdır Bu. Devlet Plânlama Teşkilâtı. Devlet tstatistik En*tıtüsu ve Sanavi Odalnrı ı^'ntrliBı ile basajılabilır Sanayi cfaüarımn kapasüelerı bir defa t^sbıt edlldıkten vs aralarındaki ba|l»"tı seması kurulduktan sor.ra ışjemler biraz daha kolaylasacat'Burada vapılacak ış k.urulan her yeni dalın ve büyüyen k ttelerin dieer kollar üzerındekı dolavlı do. lavsız etkilerini hesaolarıp o dallarda da uygun tejvık tedblrlerine basvurmaktır Bu hal, teşvık tedbirlerinin yayılıp genislemesir.e vol açar Bundan cfogan ekonomik ve mall sonuçlann genel ekonoml pohtikası ıçindeki verir.in bulunması ayrı bir .sorundur. . . • . . t . «Ithal lkamesı» vo «ıhracatın geiistırilmesl» için küruîan •yeni endustriler, endüstrilerarası bağlantı semasında ve «girdı çıktı. tablolarında devamlı değısmeler vapacaktır Bu degışmelerin dikkat ve titizlikle ıncelenıp geçici ve ek tablolara aktarılması zorunludur Bövlece bılaıler ve tablolar. deeismeleri tzleyen bir hareketliliğe ve tazelige kavu^acak ve bunlara dayanan kararlarda «ısabet» derece«ı artacakiır Teşvık tedbırlerı değısen ko^ullara uyan btr hareketliiığe sahip olmalıdır. Hizla kalkınan ekonomımizin sınai yapısı ve endüstrilerarası dlngenın durumu değısmektedir Böyle bir «dinamizm» içinde «teşvık tedbirleri» uyarlılık ve hareketlilik kazanmadığ» takdirde gereken kollar teşvik ediltntyecek. ban kollar ise gereğınrfen fazla bır teşvik. bir rür «sübvansiyon. alacaktır. Bunun ekonomı uzerindeki etkilerinin olumsuz buiunaca. ğı şüphesizdir. Teşvib tedbirlerinden favdalanan firtnalarin ve yatırtm mlktarlarınm açıklanması süphesiz vararlıdjr Fakat Bakanın açıkl»masında belirtilen sonuçlara ulasılması tçın yeterli degıldır Teşvik alanlarıum açıklanması. hazıları için do\aylı bir teşvık ve bazılan fçin bir caydırma aracı olabilir Z:ra büvük bir imalât sanayii daUnın fcurulaca^ını ögrenenler bu dahn g^rek'tırdıgi hiime't. yan ve yardımcı sanavi dalîarını kurma yolunda teyvik etfllmis olurlaç öte vanda avnı dalda vatınm yapmalj Mevenler ken* dallarında başka^ının daha örce davrandıgım eörerek bu isten vazgeçehilırler Btitün bunlar kabukta. gözle eömilen yararlardır Fakat sanavi dalları ara<rında deneenin kurulması için yeterli degilHir Çiinkıi sanavi Aallarv sraiındaki bağlantı gozle, Sörülmevecrt ve «tecrübe» ile $«>7ilrrrevecek kadar toarmaşıktır. Piva^a ve fıv nıek R n iz m asının tvi tslerfiSi ülk^er fivat gosterge^i. rekabr' haŞlantıvı saglama yolunda buvvik bir rol ovnar Fivat ve ı>ıva=a mekanizmasının tam çalısmaHj», ülkemi7rie dençe. fiva» gosterge'i ile sâglatıamaz. Bu şebepledir ki, bir plin 7oru{iu .ortaVa cı^mıstır ••. Plâmmtz «kâmn sekförü için zorunlu ve özel sektör tçin yol Eö'terid» nitelige sahip bulundugu belirtilrnekte ıse de. belli ekonomik hedeflere ulasmak ve özel sektör içinde ve özel kamu sektör dengesinin kurulm'asında fivat en<=terqesınin yerinı alac&k bir «vol eö«teriri!ıge» «ahip deŞilrtir Sahın degıldlr. zira plân. özel sektörün sınai yapısını, dallar arasındaki bağlantıyı bılmemekte ve te^ık edici alıkoyucu tedbirleri sistemli olarak almamıs bulunmaktadır Tesvik ^lan kolların ve buna baglı yatınmlann «açıklanması» ile sağlanacagı umuUn sonuçlara daha avrlntılı, daha sislemü bir «te«vik modeli» ıçınde ulasılabilir. Teşvik modellerı arasında son vıllard.8 gelistınlen. anlaşılması ve kullanılması m.speten kolay bulunanlar vardır Sanayileşmenın teşvıkl ıçın alınan tedbirlenn teşvık edıcilıkteıi başka bir amaçla, yan) sanayi dalları arasında denge kurabilmek amacıyle kullanılması lyı bir niyetın ifadesidir Fakat veterlı blmadığı muhakkaktır Sektörler içı ve sektörler arası dengenin kurulup korunması ıçın daha geniş. istatistiksel bilgive. daha sistemli bır çahsmava ve genel bir «teşvik modeünın» kurulmasına ıhtıvaç vardır Bu modelın Üçüncü Beş Ytllık Plin modelıne ek olarak hazırlamp lkisı arasında bajlantı kurulması imkansıı değildir. Yargıya karşı koalisyon Prof. Dr. FARUK EREM emleketimizde pek vahim bir olay belirmiştir: Yüriitme ile Yasama, Yargıya karşı koalisyon halindedir. Bu koalisyonun »ğırUğını uzerinde topladığı kuruluşlarm başında DanışUy gelmektedır. Yürütme kendi kararlarınır boztılmasmı haklı görmemekte ve Yaeamamn yardımı ile idart yargıyı kısıtlayıcı :edbirlere başvurmaktadır. Bu tutum hukukun nkan ile sonuçlanabüir. Tattışma N keleri zorlamak olur. «Uriu*u!mamalıdır ki, kuvvetler aynlığı içinde gerçek yerini bulan bir yargı erki, devlet yapısının da temelidir» (BUlent Akmanlar, düşünee ve eylam adâım olarak hâkim, Barıs: 3.6.1972). «Hâkim bağımsızdır» kuralını kısıtlamanın 'örtülü çareleri vardır Hâkim, kanuna bağlıdır. Fakat kanun hukuka aykın ise artık hâkimin bagımsızlıgından söz edilemez. «Hukuk» a aykııı «kanun» yapıhrsa neticede hâkimin bağımsızlı*ı ortadan karkmış demektir. Yasama ile yargı koalisyonu karşısmda «hâkimin bağımsızlığı» en dar «nlayışta dahi anlamıra yıtirmiş olur. Zaman zaman her memleketje bu «vahim rrtesele» ye rfcstlanmıştır (Bk. Tosehinl. Tornare alla giurisdizîone, Milano, İ97Î. s. 21). * Yasalara dayanan pozitivizm anlayışı sonuçta hukuku, kanuna kadar daraltır. Halbuki hukuk dışında kalana kanun denemez. «Hukuk devleti» nl kabul eden bir sistem, «hukukun üstünlüğü» ne nza göstermiş demektir. Bu suretle hukuku, kanunda gören anlayış red edilmiştir. Bu düsünce. yargının yalnız hukuka bağhlığı şeklinde anlaşılması gereken «hâkimin bagımsızlığın nin gerçek anlammı ortaya koyabilecektir. Yasama ile vürütmenin. yargı karşısında ortak niteliği. her ikisinin de sivasal bırer güç oluşlandır. Bu ortak nitelikdendir ki, memleketimizde, zaman zaman vasama ve vürütme, yargıya karsı birleşebilmislerdir. Bu açıdan da hukuka bağhlık şeklinde hâkimin bagımSızlıgı benimsenmezse, bağunsızlık zedelen mis olur. «Hak km'vetlinindir» deyiminin en sakıncalısı, devlet içindeki Üç kuvvete bunun uygulanmasıdır. Devleti. asıl bu anlavış parçalar. ' " '. / «Kanun adaleti» İle «hâkimin adaleti» çelişmej'e düşmemelidir. Hâkimlerin vicdanını zorlavan kanunlar, «maksatlı kanunlar» dır. Hftkimlerden şikâyet edilmiş ve denetim istekleri ortaya atılmıştır. Denetim, gereklidir. Fakat ayrımlara dikkat edilmelidir. Hâkimin hanei davranıslan denetienecektir? Bu istekler, kişi olarak hâkimin eörevine bağhlığı açısından denetimine ilişkin ise, hakhdırlar. Fakat bu şikâyetlerin, mahkeme kararlanna kadar genişletilmesi yasama ve yürütme lşbirliginin bir basansı (!) olur. Bu basan, «yargınm sonu» demektir. j£ğer, yürütme ve yasama yargıyı hor görmeğe başlarsa, toplumun da aynı yola döküleceği açıkça bilinmelidir. «HâMm ve savcılar dünyanın hlç bir yerinde bugün Türkive'de olduğu kadar eleştirilmemiş, hor görülmemişlerdir» (Bülent Akmanlar). Bunun yasama ve yürütmeden gelmesi inanılmayacak kadar yanlış bir tutumdur. Atatürkçü ilkeler ÜÇOK'UN ' KONUŞMASI VAÎZLER ATATÜKK"ON DtN DÜŞMANLARrYLE YAPTlGl SAVAŞLARDAKI KAHRAMANCA KÎŞÎLİĞINt HALK KÎTLELERÎNE ANLATMALIDTRLAR. Gumhurbaşkanlıgı kontenjHn senatörü sayın Bahriye Uçok, Cumhuriyet Senatosunda devrimlerle ilgili olarak yaptığı konuşmada: Gericilerin «şeriatı kaldırdı» düşüncesinden hareket ede rek Atatürkü tslâmiyet düsmanı gösterdiklerini belirtti. Işte sayın Senatörün konu ile ilgili serçeği gözler önüne seren sözleri: «Seriat düzenine gitmek is teyenler sistemli bir ;ekilde çalışmakta, ve örgütlenmektedirler. Şeriatçiler ve ümmetçiler devrimlerle ilgili ne varsa onun karşısındadular. Karşı çıkmışlar. hâlâ da çıkmaktadırlar.» Yine bu vesile ile sayın Üçok, «Diyanet îşlerı Dergisinin 15. Ocak. 1972 tarihli nüshasında kyikliğe aykın yaztlardan ömekler vererek, Başkent Ankarada bazı din görevlilerinln dinle ilgisi olmayan görüşler öne sürdüklerini belirtmiş Diyanet İşleri gazetesinde bugüne kadar bir defacık olsun Atatürkün adma rastlanmadığını> söylemiştir Ayrıca Tcoıuşması arasında sayın senatör; cAtatürk milliyetçiliğınm yayılacağı tek yer camilerdir. Diyanet işlerinin görevleri arasında bu olmalıdır. Vaizler Atatürk ılke lerini yaymalıdırlar.» düşünceEini de önermij bulunmaktadır. Oysa ki bugüne kadar Vaizlerin Atatürk ilkelerini yayma yolunda konuşmuş olduklannı iddia etrnek güçtür. Bu bir tarafa, Onun: mrlletinin hayat ve istiklâline yaptığı hiz met kadar, dolayısiyle dine ve islâ miyete de hizmet etmiş bulunduğundan, en tehlikeli ve korkunç şarüar içinde dinimizin ve vatanımızın düşmajılariyle savaşıp çar pışmada gösterdiği büyük gayret ve celadeünden söz edildiğine rast landığı söylenebilir rai?. Ne Mahkemelerin bütün kararlan gerekçeli olmalıdır. Bu Anayasamızın bir hükmüdür. Mahkemelerin kararlannın, gerekçeli olması nı emreden bir Anayasa, yürütmenin kararlannın gerekçesiz olmasmı kabul etmiş olabilir mi? Gerekçe resml kararların «Mümeyyiz vasfı» dır. Özel kararl&rdan ayn olmasının nedenl bunu kanıtlar. O halde • «Keyfllik» He «takdir . hakkı» birbirinden nasıl «ynlacakrır? Keyfîliğin, takdir hakkından aynlmasının tek çaresi kararların gerekçeli olmasıdır. O halde yürütmenin hangi karan kejfldir. hangisi idarltakdire girer? Bunu kim inceleyecektir? Bir idari tasarrufta keyfflik ceşitli kaynaklardan gelebilir (Memleketimtede parti çıkarlannın etkili olduğu kararlar pek çoktur). Bunlar keyniikten de öte yetktnin kötüye kullanılması kararlandır. Bunlar idarl yargının dışında nıı kalacaktır? . . v ....;••• . Danıştayın ldarcnin «takdir hakii» na kanştığından şikâyet edilmektedir. Danıştayın kurulması nedeni esasen budur. Idarenin takdir hakkı örtüsü altında keyfl hareket edıp etmediğinin denetimi ve bunun lüzumudur ki Danıçtay diye bir müessesenin \'arlığını gerektirmiştir. Takdirî kararlann yargı denetimi dışında tutulması sonucunu verecek bir Ana>asa değisikliği memleketimirde Danıştayın ancak şeklen varlığı anlamıns gelecektir. Yargıya inançsızlık anlamına gelen yetki daraltıcı yasama tasarruflarına gidilmiştir. Buna karşılık, «kanun hükmünde kararnamen usulünün benimsenmesinde sakınca görülmemiştir. Yasama, yürütmeye bu kadar güven beslerken, kendi yetkilerinden bu kadar kolay feragat ederke'n, neden avnı güven yargıdan esirgenmiştir? Bir gerçek de şudur: Yargının, ya:ama ve yürütme karşısında kendi yetkisinin bilincini jitirmesi için her şey yapümıçtır. Yargı organlarını açıkça yermelerin neleri alıp götürdüğünü Kaman gelecek pismanlıkla göreceYetkileri daralmıs yargı, «Inıvvetler aynhğı» na ters düsmeğe başlamıştır. Şöyle ki: Yargının tanımı «hukukun dediğini açıklamak» ( = ius dicere) olduğuna göre, kanunla, hukukta kısıntı yargı kudretini sırurlamak, il V A İ Z L E R , ATATÜRK İLKELERİNİ YAYMALIDIRLAR ARKEOLOGLARIMIZIN HEPSİNİ SEFERBER ETMELİYfZ TÜRK HEKİMLİĞİNİN BİLİMShL. MESLEKSEL VE S O S Y A L PRESTİJİ KORUNMALIDIR... ». * k'i buySk Atatürk vatan uğrun^aki büyük çabası ile dahı gericı mehafilde bir gun olsun anılmamış, aksine tslâmiyet duşmanı jeklinde telâkki edilmiştir. Oysa O; her şeyden evvel ülkeyi ve Türk milletıni düşman istilâsından kurtarmakla esaret altında inleyen sömurge islâm milletlerinin bağımsızlık yolundaki azmini kamçılamış, dolayısiyle 4ine ve islâmiyete de hizmet etraiştir. Türk milletınî «sır ve uşak derecesıne düşürmek amacıyle muttefik .Düveli mü^elife devletferın desteğı altında haıkımıza ve millî istiklâlimize en hunharca tecavüzlerde bulunarak topraklarımızı çiğneyen Yunan ordusu gıbi Megalo idea sarhoşu zulüm kâr bir düşmanı mahveden, ezen buyük insan Atatürk nasıl oluyor da islamiyet düşmanı gösterilebilî yor? Ve nasıl oluyor da Ona, bir Fatıh, bir Kanuni, hattâ Ehli Salıp'le (Haçlı ordusu) çarpışan büyük islam mücahitleri derecesinde saygı ve sempati gösterilmiyor? Evet, sayın Senatörün önerdigi gibi vaizler Atatürk ilkelerini yay malı ve onun dın düşmanlariyle yaptığı muharebelerdeki kahramanca kısiliğini geniş halk kıtle lerine anlatmalıdırlar. •>• <• mumuzdakl bilimsel. m ve sosyaJ verırun ıstenılen düzeyde ve düzende gereğı gıbi ayarlanamamış olmasında aramak gereklr. Yurdumuzda Türk Hekimlığinin bilimsel, mesleksel ve sosyal prestijinin korunması. varlıklı ve varlıksız hasta vatandaşların koruyucu, eğitici ve tedavi edici her çesit saghk hizmetlermin aksaksız bir şekilde yürütülebilmesi için.. kanımızea: a) Yurt ve nüfus Ihtiyacıru karşılavahilecek' yeterl},,)ilr sağlık bütçesi .,..•*•'• b) Yutdumuzun en çok lhti yaç duvduğu Genel Tıp alanında yeterli formasyonu olan (medecin generale) çok sayıda aile ve kurumlar hekiml vetıştirmek. Bunlann okul, ıs ve aüe hekimliklerinde anlaşfnalı veva serbest hekim olarak çalışmalarını bir nizama baglamak. c) Genel Tıp alanuıda çalışan hekimlerin, gerektiği takdirde ha«tal2rını hastanelerde veva serbest olarak çalısan mötehassıs hekimlere fmüsahede ve mu avene belselerivle birlıkte) ghndererek »stisarelerde bulunmak ç) Dzman hekimlerin münha sıran kendi Ihtisas dâllannrta çalısmalaruıı saglıvacak olan bilimsel ve teknik çevrevl temın etmek ve onlann çali'malannı da bir nizama ba51amak d) Nihavet. olumlu bır sonuc alınamamış olan sosyalizasyon çahsmalannı yurdun ve eünün ihtiyaçlarına eöre yenıden dü zenleyen müspet ve rasyonel ka rarlar alınmasına çahşmak ge reklidir. Doğu Berlin Mülesinin yansım teşkil ediyor. Beljelere ^ÖM Osmanlı hüküftteü, Alman arkeologlarla bir anlaşmaya giriyor. Al manlar tarafından ' bulunacak eserlerin metal ve zrynet parçalan Osmanlılarda, taş eserlerinde isteklerine gore Almanlarda kalması kabul ediliyor. Neticede tecrubeli Alman arkeologlar Zeus tapınağını muntazam bir şekilde taş tas üstüne vagonlara yerleştirerek Berline kaçırıyoriar. Ve hattâ alay edercesine tapınağın kolon ve sütunları içindeki kursunu bile eritip anlaşmaya göre Osmanlılara bırakıyorlar. Böylece koskoca Zeus taoınağHnı uzun ve dikkatli çalışmalardan sonra Beriine oturtuyorlar ...Sonra, Truva'dan kaçırılan Kral Agamemnun'un dünyaca ünlü hazinesi Aynı şekilde bu da ilgişizliğin. ve eehafctin mshsulü. 1827 yılmda, H. Schiliemann tarafııjdan başlanarr ifk kazı uzun yıllar devam etmis ve bu kazıları müieakip birçok kıvmetli eser yurt dısına çık'arılmıstır Bu yü7dendir ki. bugün için Truva'dan ' çıkarılan antik parçalar yetersiz durumHadır. Avrupa ve Amerika'mn ünlü müzelerini. asf,zadelerin malikânplerini süsleven bu değerli eserler. dünyanm dört bir yartma damlıp gitmistir. Yalnız Schiliemann mı? Hayır, ondan sonra gelen Dörpfeld. Blegen ve daha birçoklan bulahildiîderi ne kadar kıymetli eşer varsa kaçırmışlar yurt dışına« Hepsi bu kadar mı? \ Daha bunlardan başka ne değerler Var. Çoğunun ne olduğundan biz bile habersiziz. Arkeologlarumz çok baıarjlı bir faaüyet içerisinde, yalnır SByUatı az. Anadoluda, yerleri, mevkilerj •belli birçok eser toprak altında bekliyor. Arkeologlanmızın hepsini seferber etmeliyiz, kazı için. Bir an önce kazılar tamamlanmalı \e bulunan eserler müzelenmelı. Turgay TUNA YANLIŞ BİR YORUM HATA, TÜRK HEKtMLÎGlNÎN, TOPLUMtMUZDAKİ "BtLIMSEL VE MESLEKSEL YERINtN ÎSTENILEN DUZEN VE DÜZEYDE AYARLANMAMASINDADIR. Cumhuriyet gazetesınin «Olaylar ve Görüşler» sütununda «Can Pazarlıgı» başlığı altında bir yazısı yayınlandı, Dr. Fahri Bilgiç"in. Meslektasınuzın, Güneydogu Illerimızden birinde gelip geçen bir olavı örnek göstererek benzeri' olavlann, her gun, her kentünizde ve köyümüzde Oynanan dramların kahramanlan olarak gösterdiği Türk kekimini ve hekimliğinl toptan suçlayan bu yazısını Uzüntü İle okudum. Sayın Pahri Bılgiç yazısında, Türk Hekıminin yaptıfı and'ı belirtirken bu andm eksiksiz olarak yenne eetirilmesinde ön plânda gelen «HastaHekım; HekimHasta ve HekimHekim» ilişkilerini, karşüıklı yardım ve dayanışmaya da ayn bir yer ayırması gerektiği halde bu konuya nedense hiç değinmemıştir. Yurdumuzda uygulanmakta o lan koruyucu ve tedavi edici sağlık bizmetlerinin aksaması, ürfa'da veva bazı kentlerimizde rastlanan benzeri olavlann asıl etkeni, bazı meslektaslann hatalı meslek davranışlarından ziyade Türk Hekimliğinin toplu Dr. Baha ARKAN Avni YURTSEVER üz. TARİHİ ESERLERE İLGİSİZLİK/;V > Ç BUGUN A\TÎÜPA VE AMERIKANIN EM UNLU MÜZELERÎNÎ SÜSLEYEN ESERLERÎN BAŞINDA ANADOLUT)AN KAÇIRILANLAR YER ALrYOR. Bizde tarihl eser kaçakçılığı Osmanlı hükümeti devrinde başlar. Daha o zamanlar eski eserlerin kıymeti bilinmemiş, Ugisizlik gös terilmiş ve bulunan ne kadar değerl" eser varsa, hepsi yurt dışına kaçırılmıştır. Türk müzeciliğinin kjurucusu arkeolog • müzeci Osman Hamdi Bey. 1881 yılında bu konuya ilgi göstermiş. ilk müzeyi kurmuş ve Türk müzeciliğine, arkeoloji tarihine birçok değerler kazandırhııstır. Osman Hamdi Bey ilk olarak Osmanlı hükümetinin elinde bulunan antik eserleri top lamış, bir araya getirmiş ve bugünkü arkeoloji müzelerini yaptırarak, bütün eski eserleri bu binada deoolamıstır. Osman Hamdi Beyin getirdiği büyük yenilikler arasında Asarı Atikâ nizamnamesi de. vurt dısına kaçırılan eserlerin önüne geçirmesinde büyük katkılarda bulunmuştur Bu gün, maalesef yofun bir şekilde yurt dışına tarihî ve antik eserlerin kaçırılmasma devam edilivor. Önüne geçilemiyor veya önüne geçilmek istenmiyor. Bugün, Avrupa ve Amerika'nm en ünlü müzelerini süsleyen eserlerin basında Anadolııdan kaçırılan Darcalar. buluntular yer alır. En biiviik dertlerimizden biri i?te bu.. Tarih! pserlfrin kaçmlıŞi.. ' • VEFAT Merhura Hasan ve Sabriye Nerad'ın oğulları* Nafıa Nerad'ın kıymeüi esl; Sabriye: NUüfer ve Serap Nerad'ın sevgili babaları: Nigar Akgön ve Behçet Nffrad'ın ajSabeylert AVVKAT ACIMIZI DUYURURUZ ka>betmıştir. Aılesı ve dığer sevenlerın acısını paylaşınz. S A SA Sun'i ve Sentetik Ehaf Sanayü Anonim Şirketi ADANA (Cumhuriyet: 5769) CIHAT SUSAM'ı Fırmamıi değerü elemanı FEYZİYE MEKTEPLERİ VAKFI YÖNETİM KURULUNDAN Vakfımızın kurucularından Yönetim Kurulu Başkanımız ORD. PROF. DR. VEFAT Baromuzun 1075 Sicil sayısında kayıtlı bulunan Avukat Rıza NERÂD 108.1972 sabahı Hakkin rah. metıne kavusmuştut. Cenazesi 118.1972 Cuma günü Hacı Bayram Carruinde kılınacak oğle namazını muteakiD Yenımahalle Mezarhgındak) ebedl tslirahatgâhına tevdi olunacaktır. AİLESt Cumhurivet S773 SIDDIK SAMİ ONAR vefat etmiştir. Cenazesi, U.8.1972 Cuma günü (Bugün) öğle namazını müteakip Beyazıt Camiinden alınarak Zincirlikuyu Mezarh ğında ebedî istirahatgâhm» tevdi edilecektir. Ebedivete intikal eden merhuma Tanndan rahmet ve kederli Ailesi ile Meslekdaşlarımıza da bassaŞlıŞı d'lçriz ÎSTANBUL BAROSÜ BASKANL1Ğ1 «•Cumhuriyet 5776> S.dd.k Samı ONAR'ı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Cenaze, 11.VIII.1972 Cuma günü saat 10JO da îstanbul Üniversitesinde yapılacak törenden ve Beyazıt Camiinde kılınacak öğle namazından sonra Zincirlikuyudaki aile mezarhğında toprağa tevdi edilecektir. Türk milletine, îstanbul Üniversitesîne, yakınlanna, öğrencilerine ve onu sevenlere başsağlığı dileriz. (Cumhuriyet 5765) •• 'Belrn'» Uı Bmif ASKTN ' BÜYÜKGÖNENC Evlendileı VEFAT Antalyalı merhvjm Tevfik Isık ile tnerhume Kevser [şık'ın Kızları: ttıerburr Ta. lâî Ijık ile merhume Azize Isılt'iTi ve Fahrive Gok=u'nun ablslan: Yiik Mııhendlf thsan Aksu ve LSIe Kılıc'ın sevei" »nneleri: Nihal Aksu »e Yıık Muhendis (Muri Kılıc'ın ka»ınvalideleri: Can: Vur ve Memn'mın büvııkannelen: rük Muhendis Sunhi Göksu'nur baldızı; İVC Merke2 danKası FondoDuvariarındaa "Snckîi AC1MIZ1 DUYURVRUZ 10 AJujtot 1(72 Sisll kaybetmış bulunuyoruz. Aılesı ve diğer sevenlerin acısını paylaşunz. S A SA Sun'l ve Sentetik Elyaf Sanayü Anonim Şirketi Personeli CıHAT SUSAM'ı Değerlı çalışma arkadaşımız Özel Işık Lisesi Müdürlüğünden yük Fevziye Mektepleri Vakfı tarafından yönetüen lisemizin büvarlığı Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı aziz hocamız ORD. PROF. DR. Cumhurivet 5757 Sıddık Sami ONAR'ı kaybetmiş bulunuyoruz. Kırk yılı aşkın bir zamandan beri lisemize ilgi ve yardınunı esirgemiyen hocalar hocasına Tanndan rahmet diler, bütün Işıklıları son vazifelerini yapmağa dâvet ederiz. NOT: Cenaze ll.Vîn.1972 Cuma günü saat 10.30 da îstanbul Oniversitesinde yapılacak törenden sonra Beyazıt Camiinde kılınacak öğle namazmı müteakİD Zincirlikuyudaki aile mezarlığına defnedilecektir. (Cumhuriyet 5766) ACI KAYIP ^ Kıymetli büyüğümüz essiz insan •1 ' Cun.hunvet: 5770) Muammer Çavuşoğlu Hakkin rahmeüne kavuşmuşiur. Ulu Tanndan ıhağfiretini dileru. Kozanoğlu . Çavuşoğlu Koll. ŞU. Mensuptan (Cumhuriyet 5767» TAYYİBE IŞIK 18.1972 eunu Alrnanva'da Hs> kın rahmetıne <avnsnıu$tuı A21? nası vur<l» jetırllere* 118 1972 Cııma çıınt) ıbuEiin) Hscı 8avram CamMrden oSle namajını mtltc.ıkio «brd* ıstirah»f»Shına trvd' rtıierek'ıı Allah arhmet eyleMn AJLKSt Cumhurivet 5774 MİL4LI VARLIĞINI KORUMA VE IDAM I A V A KUVVETLERİNİ GÛÇLENDİRMtKL MÜMKÜNOÜR. Dünyanın 7 harikasından birj olarak kabul edilen. Bereama ka» zılarında Alman arkeologlar tara. fmrfpn bulunan Voskoca Zeus ta» pınağı, bugün dünyaca meşhur
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear