26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA DÖRT 2 Temmuz 1972 AİME ATOĞLÜ, Kurtulu! Savaşı'nm ılk jıliannda Turk kadınlarının ordumuz ıçın nasıl çalıştıklarını anlatmaya devam edıyor. Aşağıdakı satırlar, 3 aşlı bır kadının vatan sevgısını, bu uğurdakı gorev aşkını hikâye etmektedır. Yıne o gunlen, olayların kahramanından dınleyelım: «Koylere gıdıyorduk, yun temın etmek ıçın. O da munavebe ıle oluyordu. Yaylı arabalar var. Onlara bınl>oruz. Tabıi o zaman kadın, yalnız başına herhangı bjr yere gidemezdı. Jandarma, sıhhat memuru, erke* oğretmen veriyorlar yanımıza. Erkekler bır arabada, bız ka.dınlar ayrı arabada gldıjoruz. En yakın koyden başlıyoruz. Erkek çalamaz koylunun kapııım. En yakın evden başlıyoruz. S KURTULUŞ SAVAŞINDA nu yapmıştır, slmayız dedık. parayı, Sonuç D TAZI dızımizde, Kurtuuş Savaşmda sadece bır rurt koşesının kadını ıle erkeğı ıle nasıl bır an kovanı gıbı çalıştıgını belırtmeye gayret ettık. Kurtuluş Savaşında burun yurt köşelen boyle çalışmışür Işte sıradan duşunenlenn bır turlu ınanamadıklan Kurtuluş Savaşı'nı zaiere ulaştıran en buyuk neden, Turk ulusunun bırlik ve berabçrlik ruhu ile birbırıne boylece kenetlenmesidir. Kurtuluş Savaşında Turlc kadını, Türklügün olümkalım mucadelesı içinde idı. Yüku agır değıl «dayanümaz» dı. Buna rağ men en güç ve en talıhsiz koşul lar altında bile vatan smavını yuzakıyie verAuştir. Bugunün Türk kadınına gelir ce . Onu da buyuk gorevler bek lemektedir; Sanatta, bılımde, tek nıkte, devrimde Tiırk kadınının ve Atatürk'ün sesıni ve gucunu duyurmak Fakat hepsinin başm da, bunca fedakârlıkla.r bahasına kazanılmış bu vatanı, gonul rahatlığı ile teslım edebılecekleıı evlâtlar yetiştırmek. Butun bunlar, günümüzün ve yannımızın Turk kadınlarını değerlendırecek yuce ülkulerdır SON B Röportaj: \ I MUSTAFA Ey nasılsınız, eyı mfsınız, bız geltfık, bız Mudafaaı Hukuk Kadınlar Cemıjetı. Anlatıyoruz maksadımızı. «As kere çorap oreceğız, yun ıstıyonız » I Aaa . \erelim, diyorlar. Hepımız, kovlumuz, kentlımız bırhkte çahşacağız kı asken gıydırelım, dıyoruz. Ikı kılosu olan ıkl, uç kılosu olan uç kılo venyor. Kapıdan çıkıp gıdıyoruz, arkamızdan bır ses : «Dur, buldum» dıyor, «çocuğun yatağından da bır kılo çıkardım». Onu da getiriyor. Koyleri bu fekılde tararoa yapıyoruz. Dıyoruz kı bunları sıze tfokutacağız. Dokuruz, dı>orlar. ı Geleceğlz tekrar, dlyoruz. Bu şekılde kovlerden yun topluyoruz ve topladığımız yunlerı dergâhtakl odamıza koyuyoruz. Orada Amenkan topları vesaıre var. Hemen butün dukkânlar gonderıyorlar. Bır gun oturuyordum, kapı Calındı. Bır ıhtıyar kadın Üzerinde eski pırtık sivah bır çarşafı var. Bugunku gıbi hatırımdadır. Saçları kmalı. yarısı erimi{, bağrı açık bir ihtiyar. Dedı ki: Yetmişlik bir nine görev almak için direniyor Hanım, ben ışıttıra ki sız herkese ış verıjormuşsunuz, gavuru memleketten atraak'ıçın . Askere çamaşır orujormuşsunuz. Bana da bır ış ver, ben de yapa\ım. Bacım, dedım sen \aşlısın Sana ne ıs verebılırıra ben Sen namaz kılar mısın? Evet, dedı Ben senden gunde beş vakıt dua ıstıyorum Karsıradakı jetmışhk kadın, bu sozlenmden sonra, Ben buldum ışı, dedı. Avol ne ışı buldun? (Müdafaai Hukuk Kadınlar Cemiyeti Genel Sekreteri Saime Ayoğlu anlatıyor) Kirli yünler yıkanıyor Kastamonu'da altı haraam \ar 35 seneden berı hamarn tellağıvım, baş yıkarıra Bız butun hamam tellâkları bır olduk, «gavur bastı memleketı, bak hanımlar çahşıjorlar, şunu yapıyorlar, bunu vapıvorlar, \ un toplujorlar, bu yunler kırhdır, mal sahıbı hamameüardan musaade aldık Bız bu kırh yunlerı alalım, goturelım hamama vı kayalım sıcak su ıle. Temız pak getırelım Mudafaaı Hukuk a . demedı mı ıhtıvar kadın, bejefendı sasırdım kaldım. Şımdı oldu, çalışabllırsm, dedim Tekkedekı butun yunleri tasıdılar, yıkadılar, kuruttular . Tertemız, gıcır gıcır getırdıler. Ondan sonra tekrar bız o vunlerı aldık arabaya gıttik . Yıne ko>lerde kapı kapı dolaşmaja basladık. Her gıttığimiz eve once hep ben «urerler kendilerl utanıvor lar Her zamankı gıbı başlnoruz" Bacım bız geldik.. Sen kaç kısısm* Ce\ap verıyor: Gehnım var, ben varım Pekı, 15 giinde kaç çorap orersın7 6 tane örerim Akrabama da \erırım, hepsi eder 8 Yazıvorum bılmera hangı ev, 8 çorap. Pekl al buradan yunu. Sonra otekı eve gıdıyoruz. O. na da verıjoruz Bu şekılde dağıtıjoruz. Sonra onlara dıjoruz ki • «Bız buraya gelemıyeceğız. Muhtarla şura\a jollayın». Sonra gelen çoraplan Hılalıahraer'e (Kızılay) verıjoruz, o da askere gordemor Âfet hanıma millî kıyafet AİME AYOÛLU, zaferden >onra, esının memleketı olan Antalya'ya yerleşmış ve orada Emıne Kadıgılle birlıkte Turk Kadınlar Cemıyeti'nı kur» muştur. Ataturk Antalyaja gel. dığı zaman Âfet Hanıma mıllî bır kıyafet alınması ıstenmış ^e bu ış Saıme Ayoğlu'na havale edılmiştır. Bu vazıfeyı en ıyı bır bıçımde sonuçlandıran Ayoğlu' na Atatürk tarafından bır teşek. S MALKOÇOĞLÜ ÇALINAN TAÇ Yozon V* çizetı: AYHAN BAŞOĞlü DİŞİ BOND kur telgrafı çekilmijtir Şimdl bu ola>ın hıkâyesını dınlıyoruz: «Ataturk Antalya'ya gelmişlerdı. Bız Elmalı'dayız o zaman. Elmah, Doktorun memlekeiı. Bey orada eczane açtı. doktorluk edıjor Valı de Faız Bev. Her kazadan bır heyet gıdıyor. Doktor, Elmah Heyetınin bası olarak glttı. Ben o zaman ufak çocuklu olduğum ıçın gıdemıyorum. Doktor gıttikten sonra bir telgraf gelıyor Beledıye Reısine, Valı Faız Beyden. Dı\or kı telgrafta: 'Saıme Ferruh Hanımla konuş, Âfet Hanıma bır mıllî elbıse ve bır de başlık aimacak" Âfet hanımın da genç kızlığı Elmalı'da geçmiştir Babası orada orman muduru I^KÎ Ya rüştl yeyı ya ılkokulu o okumuş. Elinalı'mn meşhurduı üçetekierı Valı dıyor kı Beledıye Re«1ne, «Saime Hanım bu işı haUetsın ve elbıseyı size getirsin Beledıye Reisi bana geldi. AIi Bey ismınde bır zat, kulaklan pek işitmezdl Dedı kı: «Hanımefendı, böyle böyle». Ha kolay. dedim, bir tellâl çagırtüsın, kımde gelınlık varSa Saıme hanımın evıne getlrsm, hangısi temızse, yeni ise alalım Bır de başlık ahnacak, *es üzerıne altın dizüi başlık yaparlar ya, ondan , Bız tellâl çagırttıktan sonra Hâfız bılmem ne hanım geldı. Yenı baş ve elbıse yaptırmış, daha hıç kullanılmamış. Hakkı Hâfız'ın hanırnı, yenl yaptırdığı başlığı ve elbısejn getırdi dedl kı Hanımefendi bunlan yenl yaptırdım. sen ıstıyormuşsun, ben yıne yaptınnm. Ne kadar masraf oldu İse hesabettıler, altınlannı, ıncılerınl, o zamanın parası ıle 300 lıra mı, 200 lıra mı öyle bir şey Aldık, sevınıyorum Bıraz sandık lekelerl var, hemen terzı getırttım, astarlan değiştirttım tamamen Bır de sırmalı cepken ıstenmış, onun da astarlannı değıştırttık. 24 saat lçinde tamam oldu Sadece fesın puskülü kaldı. O, Elmalı'da yok, Anta ya' dan alıp takacağız Yenı bır bavul aldık Bohçası ile, yazması ile, oyalı bUrümcük ıç gömleğ . her şeyi ile hepsi hazır, gotürdük Doktor Remzı Bey Antalya'da. Bız Antalya'da oturduk, bızım bey gazeteci ıdi, orada Akdenız'i çıkanyordu. Yanı ben de gaze'ecıhkten yetiştım. Gece sabaha karşı matbaadan gazete kolonlan eve tashıhe gelır, Doktor kalkar, tashıhleri yapar, bazı yazılan da bana okur, sert mı, yumusdk mı dıye fıkrimı alırdı. B12 Doktor Remzı beylere gıttik. Doktor Remzı Bey'le çok iyı tanışırız. Kendısi ebedır, benım en kuçuk oğlumu o aldı Bız elımızde Âfet hanımın esvapları, Doktor Remzi beylerdeyiz. Remzi beye dedım kı: «Bak bakalım bızım Doktor nerede? tşte Âfet hanım'ın esvaplannı getirdım. yal nız püskül kaldı » Ben alayım dedı. gıtti puskül aldı getırdi, taktılar, oldu. Derken Doktor Burhan bey geldL Bılmem tanır mısınız? . Hayır, tanımıyorum. Fevkalâde keman çalar, dedi kr Yann aksam toplantı var, Ataturk'e sen pıyano, ben keman çalarım. Bunun Uzerine şaka olarak dedım kı Ben de millî esvapları getırdim, bunlan Afet hanıma çıjdinrız, ona da zeybek oynatınz. Artık sevıncıme pâyan yok. Atatürk'le o kadar vakından temas edeceğız kt Kayınbiradenmı de eve bıraktım. Kendısi orada malmudurü ıdı, Korkudelınde îbrahim, evde çocuklar yalnız sen gıt, dedim Biz bunun sevdasmda Iken bir telgraf bana, «Derhâl donün, çocuk zatürreedır.» Bakın bu buytık şanssızlıga. Telgraf nereden geliyor? Elrnalı'dan Doktoru da buldular, geldl. Hanım, dedı, senin ne isın var burada. tşte boyle böyle, dedim. Sen Valı Faiz Beyı görmedin fni, bu esvaplan getırdik bız Bunun üzerıne Doktor; öyle İse oen bu esvaplan alıp gotureyım seni de arabava bindirevim. gıt dedi Aman dedim bir kere sovle dolasayım Atatürk'ün Italdığı evin onunden. Doktor bır ıki defa evttı önunde beni arabayla dolaştırdı Sonra baska arsbava yerlestlnp selâmetledi Böylece Atatürkfin seret vereceği bu gecedetı rnahrum Kaldım Esvabi Vall Paiz beve verdiler O da yerine »eslim ettl Sonra bana fevkalâde bır telgraf celdı Teleraf Atatürk'ten gelıyor, değil mi' Evet Atatörkten . memnuniyetinl beyan edivor ZahmeMnıze teşekkür ederıs, parası cla go"*1pnlmıştir, diyor. Bız. Hayır, Elmah Belediyesl bu Ynkandaki resımde, Saime Avoğlu ve ıki kızı, Elnahnm meahnr mıllî kıyafetleriyle eöruluyorlar. Işte bu kıyafetlerden bır takun Âfet Hanım için alınmıstı.. 72 Anam, bizim Tahirle bir kıza rasladık bn gün, eta Allah ovmfiş ovmüş de yaratmış. Lok man hekimin ye dediği» Değıl mı Tahır? Eh™ Ne ehi lan! Zaten eşsek hoşaftan ne an lar? Bir kaş, bir göz, bir vucut var azizim... Bu eoayi yanımda olmasaydı peşinden gıdecektim. Tahir onun sozunu saka kabul ettıği içır aldırmaz. Zaten onun bu kabil sozlerini ciddıyc alan da pek bulunmaz. Afrika cephesinde Almanlar yenıden ilerlt mısler. Ragıp, Hıtlenn hayranlanndandır. Alman milietınin içindeki yabancı unsurları temizlediğ' için bu kadar ileri gıdildiğine inanır: «Bir mil let dunyayı istilava kalkışıyor, dunjaya meydar okuyor, korkutuyor...» der. Arkadaslann bazılan diğer hüyük devletlerin Almanya ayannda hattâ ondan üstun olduklarını, harbin, kan dokmenın medenıvet clmadıgını soylerler; kızar ne diytce ğini hilemez Neden sonra: «Almanlar kadar sa nayıde, ilimdt ilerlemiş bir millet varmıs gibı kocusavorsunuz.» der. Hitlerin kendi memleketinde tatbik ettigi saflaştırma usulunun memleketımizde de tathikınin dofru olacapına kanidir. Zaman zaman bir tapn meselesi juzunden nufustan çıkarttıği şeceresini çıkarıp berkese gösterir. Paltosunun, ceketın ceplerinden eökböru, Tanrıdağ gıbi Türkçii dergilerden birisi eksfk olmaz. Arkadasları da bu dergilerden birisinı almaja zor lar. llerlesinler bakalım. Tüı geri dönecekleri gün viklaîMor. Belki de donerler; Rommele kaışı koyabileceklerini sanıyor musun? tyi kı oğrenmrş Rommeli. Bir kisi tek başına harbi kazanamaz \a, Alman milleti \ar ardında senın bezirginUnn değil. Ot yolduracak o bezirgânlar; bu hapler cesaret harbi değil, para harbi» Cezmı Almanları da harbi de sevtniyor. Karne;le ekmek yememizı, bir sünı başka seylerdtn mahrum kalmamızı, onlann vüzfinden de\am etmette olan harbe vuklüvordu. (Insan cellâtları, kan dökmekten memleket zaptetmekten başka bir sev duşfinmüvorlar Onlann nazannda ınsanm kıymeti vok üfâk bir tepenln zaptı için bir suriı insanın olfimüne razı olabilivorlar. Japonların torpillere canlı insanlar yerlestirmeleri gibi. Amerikalılar insana kıvmet \erdiklerl için bır iktisadî harp. silâb harbi yapryorlar. En ufak bir yerl bile saatlerce günlerce top ateşinde b> rakıp, artık ses seda çıkmadıktan sonra kendilen giriyorlar. Hürrıyet memleketı, rahat yaşavan insanlann memlek«tı..) derdı Onu butün ark«daşlar bıraz zuppe bulurlar Babası zengın olduğu için guzel gıyinır, yakısıklıdır da ustelık Bel kı de çoğumuz bu yuzden kıskanıyoruz kendısini. Onun da etraTında kendi kafa dengı arkadasları var Burhan Mustafa, Hâldun... Cezml: (W. bır pederı kandınp Amerikaja kapagı atabilsem bir daha Cezmiyi koydunsa bul Ihtt var paralarım iyıce avuçlamış, ölse öyle gömule cek...) Burhan ondan daha derin bır (Ah') çeker. .lâldunU Mustafa sankı onUrı teselü etmek istiyorlarmıs gibi veni çıkap bir dansın aheogine uymava çalısarak ayaklarım kıçlannı oynatırlac. Burhan uzaklara, belkı de Amerikaya çevrili çözlerinı bıraı daha açarak tpekte bir fillm oynuyor gördün mü Ce«mı? James Stevart'ın fıimi mı? O bittı. Betty Grable'ın; Carmen Miranda bır sarkı so>lüyor bavılırsın. Kaçırma. Hâldun, yarın gıdelim mı? Yes.. Hoca Arıf en fazla Cezmlje kızar: {Kadın kıvatctlı, ustelık pudralanıyor, kaşlarını alıvor belkı de....) Ona kımse sadece Anf demez, çoklan soadını bılmez, (Hoca) derler, (Hoca Arif) der. ler. Boyunbağı boynunda ıgretıymış gıbi durur, pantolonun utüsu çahuk çabuk kaybolur. Alnı çok dardır; saçları ile kaşları arasındaki mesafenin azIIRI her çorcııin bakışlarını uzeruje^ekft. Üç gunde bır tsaş ofabilır ancak Kıtap dolabında, ceple, rtode ^|l^uj>«lu), ( S c h ^ y t ^ ^ (Buyuk dogu» mccnıuaları eksık olmaz. Onön da kafa dengı arkadaşları var: Hoca Cazıp, Kâzım. Nuri Daha baskaları da aklıma geliverenler bunlar. Beş vaklt namaılanndan kalmazlar. cumhuriyetten bu yana hfi kumetlerin vatandaşlann dini terblvesi uğraşmamasını bır turlu affedemetler Kadın kız lâfı edıldi ml mahçup olur hemen sıvıçırlar, şcrlatın da bugunkü kanunlar kadar kıymefli olduğunu iddia edcrlcr, Istıklal Harbınin dini butunlerın vuzu suyu hurmelıne kazanıldığma herkesl inandırmağa çalısırlar. Ahmet Tas onlar ıçın: (Hocalık nerde bu serserılcr nerde? Bunlar gozboyaci! Namussuzlnğun daniska sı bunlarınki Biz hiç mi değılsc zoraki dindarlık taslafnıyoruz Karı kız lâfı edıldı mi kızarıyorlaı değil mı? Tek başlanna olsalar laf da atarlaı, tovbe hasa her boku yerler...) der Ikısi uçu bir araya gcldiler mi ustadın o haftakı makalesı uzerine konuf maja başlarlar: Gene yazmış Yazıyor birader. fArkam *ar) 29 Sana şunu bildirmek isüyordum ki, dıye başladı Marina, beni bir isteyen var Nasıl* dıye şaşaladı Galıle, Sana dıyorum kı bır adam bana evlılik lsteminde bulundu Böyle şaşırmış görünmen, sana hıç yakışmıyor. Kim bu? Adı Gıovannl Bartoluzzl, Venedıkte bir tecimevinde memur. Kendislnl vaktlyle tanımış tım. Padua'da rastlantıyla yeni den goruştük Ben Floransa'da Iken mf? Tamamen değıl. Hemen bir yıl oluyor Buraya geldigınde dü zenlıkle gbrüşmekteyıs Benım ardımdan mı' Manna hoşgörüyle gülumsedi" Bana karsı hiçbır istegm ol madıgı halde, övle canın sıkılmışçasına zorlanma Bu, seni salthkla ilgılendırmiyor, değıl mı, Galile, hemen karşılık vermedı. Sonra ıçtenlıkle: Doğru, dedı Guzel bır gün Bartoluzzl, benimle evlenmek istedıgmi bil dırdi Ben, önce sana sbzetmera gerektıSı karşılığını verdım; hu, sırf çocuklar nedeniyledir 7Ara o, bunlann bakımını yüklen mek lst^miyor Ya sen' Bu adamı seviyor musun? Onu, sevme yeteneğün olduğu blçude seviyorum Onunla evlenmezsem. üzüntüden olecek deSıllm Kenriısıvle anlaşabl lecegim dürtıst bir Insan Ve sen yavrularından vazgececeksin? Evet diye sâkin karşılılt verdi s^dın Demek W Oir evlilik, mükemmel bır çözUm olacaktır Benim kanım da Du Ne var la henüz olup bitmis bir şev vok ortada Benim sana bundan sözetmem böylesine önemli bır şevt senden SakJayamayacağım lçındır... Fakat ı?m Yazan: Zsolt HARSANY Çeviren: Tarık ÖZBİLGEN bir de parasal yönü var. Oysa ben senin dururcunu da bilınek teyim Neyi deylmlemekte parasal yon? Bartaluzzi'nln servetl yok ve görevi kendisine, beni uygun yaşatacak kadar kazanma olana ğı sağlamıyor Yani, İşıni tüm korurnakla bırllkte bir de tpciva yapması gerekmektedir Dogallıkla bunun için paraya gereksınme var Cok degil öyle Bir hafta sonra tıknaz, saglık fışkıran bir delikanlı onun çalışma odasına girmışti Bu Bartoluzzi'ydl Marina'dan daha eenç olduğu açıkça görülmektey di Tartışma hemen başlamıştı; eira sözJü, hiçbir sıkılma gbstermemekteydi Oçbln alOn hralık drahoma ve MJçtlk Vincenzo için de Marina kendisine bak tığı sürece aylık gelir tsıemîiyordu Galile pazarlık etmek istedivse de, acem! bir tartışmacıydı; bunun Içın de berikl. isteklprinde diretiyordu Nıhavet Manna"nın, bini pesin v« gerisi 1 M yılda Menmek üzere, lkibin dörtyüz altın lira alması karar laştınlmıştı Bana artık sadece. size mutluluk dilernek kalıyor dedl profesör Ya ne raman evlenme yi dıisünüvorsunus? tlk drsbomflnm Nlenmesln den onbeş gün sonra Çok iyi ümarım Id ntsanlı lıgınız pek uzun sürmeyeoektir.. Kendisini tümüvle eptlk arastirmalanna verfni«: eünlpnnt kâğıttan tüpleri birblri ardm dan yıkaraktan kombtnp7onl'»T aramakla geçirtyordu Aneak hirhlr «nnuç alsmamakfavdı Bır Temmuz eünfl veni bir denemeye girişmisti Silindirük bir tüpün sonuna bir konveks, oburune de bır fconkav mercek yerleştırdı Pencere yanına gıtti ve enstrumanı gozıine koydu Az kalsın kanı donacaktı Bu olanakh mıydı? GorUş alanına giren Sainte Antoine lcilısesının kubbe kestmı genişlemi? gt bıydi Alelâde bakışla görulmeyen aynntılan açık seçik görmekteydi Yüreği kopacakmışça sma atıyordu Fakat henüz ne gozlenne ve ne de enstrumana manmaktaydı "Pupunü ağaçlann tepelertne doğru yöneltti. tstese oradakı bütün dallsn savabilırdı: oysa çıplak gözle bunlar bır Irutlesel yeşıllık bıçı mınde Raynaşmışlardı Oylesıne bir sarsintı geçirdı ki enstrüma ra bır yana bırakarak elinl çat layacak gib) olan goğsüne götur mek zorunda kaldı Sonra yeniden ıse Koyulup penceresinden avluya dağılmış çeşıtlı şeylere baktı Bir şeytan sal erk tarafından devindirllmısçesıne onlar btfyük bir hızla vaklasmaktaydılar Topragı orten saman parçalannın savabilmekte bahçe kapıSmın kilidıni tutan paslı çıvıyı gorebılmektevdı Gırtlagından Rorkunç bir çıglık tfikseldi Evue Kım var? Schulz! Salviattıl Hepinte soşunl Once osak Alessandro gelmlşö. Komsunun dammdald güverdnl Bflmvor nrıusun? Gnrüyorum oıeslr Ştmdi ona şu tüpün IÇinden bak Yavas ol' Eön '>mı elinrlen düşürürsen sem (51dürürtım! Alessandro sSyleneni vsntj' Ani den blr çıelık attj ve rüpü «ahibln* »eri verdl Bu bır seytan âletıdır TİFFANY JONES C£ZAS PfS MAZlf? LOP y E T I GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear