26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SATFA DÖRT rCUMHURIYET: 23 Haziran 1972 Fransız Basınında çıkan bır eleştiri aris'in o bıunez tükenmeı caddelerıni, sokaklarını kapla>an kitapçı dukkânlannda bir Turk roman ustası, ı ü yü onc« yitmiıjımır. ejsız ınsan, dost Orhan Kemal ovunçle duruyordu. Berisinde kocaman bir kıtap daha.. Ptcasso'nun kırmızı zemin üzerınde nefıs bir fotoğrafı olan bır kitap.. tlk sayfayı çevirince çunlan okuyorcunuz: •Kapak Fotoğrafı: Ara GulerVe kahvelerde, sokaklarda, tutunculerde, fokantalarda, galerılerde, gdmlekçılerde, barlarda bor do renklı biı afış, evet bır Turk ıg mı: «Fikret MUALLA... Şanzelize'den kalkan bir taksi, Fransa'nın en büyük plâk yapıme\ine hareket ediyor.. Içinde iki Türk müzık sanatçısı, Ayla Algan ve Timur Selçuk.. Olımpya'da verecekleri konserden önce plâkları hazırhyorlar.. Yunus Emre'yi anlatımsız bir güzellikte yorumlaya rk besteleyen Tiraur Selçuk da Fransa'da bir başka elçimiz, Müz k Elçısı. Ayla Algan, Tımur'un Yunus besteleıini uç dört dılden soyleyeeek.. Turk sanatçüarının adı bır kez daha sanat yuvan Paris'te dalgalanacak.. Ara «okakta kuçük bır ev, küçük evde kuçük bır daire.. Resım yasayan, resımle soluk alan bir başka Turk. Yabancılarm kapısını Bşındırdığı usta bır ressamımız, Avni Arbaş. Çok ötelerde bir baş. ka Türk ressaraı, Yüksel Arslan.. Kuju kazarmıscasına, ığneyle kuyu kazarmışçasına çalışıyor, iki P Sanat elçilerimizln sınır dışındcı yaptığı yanlcılcır yü sonra Amerıka'nın en buyuk galerısınde açacağı sergısi için. Anlajma çoktan yapıhnıs, iş, resımlerı tamamlamaya kalıyor . Övü nulecek b:r anlaşma bu Ve bir otel odasında, kuçücuk bır odada yeni aldığı malzeme ıle labahlara dek resim yapan, beraberınde getırdıği resimlen o gun kapıs edılıp sahlan Orhan Peker. Yakında adı Parıs sokaklarında afişlerle donanacak bir baska Turk ressaraı.. Ulu sumuzun yuz akian. VE ORHAN KEMAL N ÜNLÜ yazarların kitaplan arasında pek iyi bildiğiın, ustam, arkadaşım, buyiık insan Orhan Kemal'ın adı. 0, bu anı y a . samadı, yaşayamadı. Ama biliyor du, iddiasızdı, biliyordu bir gun Baü'nın o çok zor açılan, açürılan kapısını «Giun.. Güm> vurup açtıracağım romanlarıyla. O, kimseye boyun eğmedi, kimseye yalvarmadı, yazdı, yazdı attı bir kenara.. O, •yalaklık. etmedi, «benl çevirin» dıye.. Biliyordu, yapıtlanna guveniyordu ondan.. Ve O'nun düşündugü. hayal ettıği oldu, gün geldi, en gıizel yapıtlarmdan bır tanesi •Bereketli Topraklar Üzerine» adlı romam kıtapçı rıtrinlerini doldurdu, en ciddi, en zor beğenen eleştırmenler, haksızhklarmı da aaklayamıyarak O'na saygısını gösterdiler yazdıklanyla E u VE BİR ÖRNEK NLU DÜStNÜR, yazar Jean Paul Sartre'm yonetiminde ya yınlanan «Les Temps Moderne*» dergisinin ki dergi 29 yıl. dır yayırolanır . 1972 martmda çı kan 38. sayısında unlu eleştıricı Gılles Gaultıer funlan yazıyordu, Orhan Kemal ve Bereketli Topraklar Uzennde adlı romanı ıçın: «Fransu yaymevleri sahipleri tl cari oncclikleri gozonunde tattuk b n gıbi Fransa'da da yabana «eı lere tıkalıdır biraz kulaklar, ama ORHAN KEMAL pek kulak asmaz boyle seylere. birkaç ay önce gelip kendi yeterliliğimızden, ra. harnmzdan memnun, ardına kadar çekildiğimiz o ağır kapmut ka nadıaı güm gum vurdu. Üçuncu Dunya Ulkeleri yazarlarının bize ne kadar az aktanidıjı malnm.. Kose bncakta kalm:} bir yazar bi raz da tesaduflerle çetin yollan asıp blzim imtiyazlı evrenimize gi rebilse bile, genellikle ararandaki \arlığı buyuk bir sessizlik için. de geçtstirilir. Alt tarafı biı yazar işte!. Biz zaten bütun edebl türle ri icadetmedik mi, yazıya girecek herşeye değinmedik ml, kalem oy. natmadık mı? Liste tamamdır, hem de ekleme vapılmarnacasuıa.. Yeni bir yazar, üstelik yabancı!. Nasıl olur da daha hayati, daha onemli baska bir »*y ertaya koyduğunu Ueri surebilir; nasıl olur da yapmacıkas, kaçamaksu bit katkıda bulunur yazıya, nasıl olut da sozcuklere yeni bir sotak g e . tirir, ne zaman soluklan kesibnlf zaten?... Acaba biz insan aklınm yaratı cı gficuniı smırlayacak mıyn? Yok sa •debiyatm ortaya çıkısmda hcr zaman jeni biçimler alan bir dil japısının sınırlüığına mı inanıyo. ruz? Blrcok batıhnın kafasmda az gelismi} bir düsuncenin, az gelijmış bir yaratıcılığın bmeğine her zaman gösterilen ve sarsılmaz bir simge L çuncü Dıinya devletlerinin tanımıdır. Henuz emekleme, karmaşıkhk, sağa . sola yalpalama dd neminde olan bir edebiyatın örneği ise debdebeli bir klâslk kül. tur ile batınm ilhamından doğan buyüleyicl edebiyattan uzak bir başka edebiyatın sbngesidir bizim föxfimfiıde> Bo boyle.. Ve bir de bakiyomz birisi gelip kapıyı çalıyor, hem de iırarla ken dini dnynmak istiyor. Kapıya ge len yabana acınıcak bir halde: Traşsız yüzunde ıstırahın çlzgileri, ceketi yamanmıj, yama yaya ustune vnrulmuı, papuçlan patla mıs, baskalan basmış üstüne, o Iri ellerinde partal bir kasket büker daha buker, sanki özür diler gibl bir hali vardır. Ister eski bir uygarhgın adamı olsnn, lster çetin mücadelelerden sıynlarak gel sin iimlt yoktnr onnn için. Sadece lefalet, paslı teneke gibi kuyrnguna y»pıjraıştır. Ya alırsmız, ya bi rakırsınu. Anadoln'yu bilen aeı kısı tanıyan kepekli yamyasn tezekler fizeruide yan pismis bir ek meğin kokuınnu duyan vahşi bir misanrperverligin bağnna sığınmi| ıstırabm nağmelerini terennim edea bir ezgiye > iirekten vnr gun ben, masamda en itibarlı yeri verirhn bn pls Türk köylüsüne.. Elbette aulanmda, bellegimde ya sayan bu varlığa katarun O'nu..» tını sağlam duvara dayamışüktan doğan edebıyat benim nudemi bulandınyor olmalı. ... Bereketli Topraklar Üzerinde şaırini de burada saygıyla anmak isterım...» Yan boyle sona erlyor... Tabil Orhan bır futbolcu, bir boksör olmadığı için Batıdakı bu başansı geçmiyor basmımıza!. Her yerde surahrna bır şsmar gıbi çarpan, «Geri kalmışlık..» soTCÜgunün ealmışliğini, Batıdaki Türk sanatçılannın Ustun başarısıyla, sankı onlardan «ıntikam» alırcasına çıkardım, Qikardım da öyle rahatladım!. X AR IN • PARİS'TEN ÇİZGİLER.. BİR BÖLÜM I 0! RHANTN .Bereketli Topraklar Üzerinde» romanından bır bolüm alındıktan sonra föyle devara ediyor yan: «Turkiye 36 milyon bugün. Yuz. de 75*1 koylerde, bir yanda makinah tanmm yapıldığı geniş çiftlıkler para getıriyor, öte yanda avuç içi kadar verimsiz bir toprakta el leriyle yeri eseleyip yaşamava ça lışan bir köyhi kiüesi. Bir kısmı da kol gücünü kiraya vermis zen gıne. Tarıın işçısi, küçuk çıftçi için baıka çıkar bir yol yok. Ya açından ölecek, ya da ülkenin bir ucundan bir ucuna ij arayarak gc zip duracak. Belki de yurt dısma gıdecekBirkaç yıl var ki bu guçsuz kım telerin kafasmda yeni bır ümit îfi ğı belirdi, Avrupa.. Hele Alman. ya.. Bu konuya gene değuıecegız ama Orhan Kemal'ın kitabında soz konusu olan bu dönemde heniız bu da yok. Ölmeyecek kadar bir gündelık, köyden. kentten, aile oca gmdan kılometrelerce uzakta vazgeçılmez bır ihtıyaç: Ekroek para •ı..» Romandan bir bölüm daha alan ve romanın ho? bir özetini yapan sayın yazar, Orhan için {unlan ko yuyor ortaya: «Orhan Kemal'den belgesel nltelıği günluk konulara bıraksak bıle, bu kıtap sadece edebi yonuyle büyük bır onem taşırnaktadır bence Sefaletten yakınma yoktur. O soguk, toplumsal roman havası da yoktur. Kuvvetler dengesmden, sınrf çatışmasmdan soz edılmez. Elbetteki Orhan Kemal' ln eserinde bu yonler sezilır ama, aslında üzerinde durmHit lstedığim başka bır yonır vartur ı bu'yapıtın: Şıinel gtiç Metnin esasını teçkıl eden bir çok konuşmada bir ses yukselır, bu ses calıştınlan, kuskün halkm sesidır. Bu ses duymamak için kulaklanmızt tıkadığımız bır sestır. Türk köylüsüniin deyışleri en yalın, en duygulu, en yanık, en sert biçımıyle yar.sır.. Günluk yaşantının bır şiindir bu . Aydm kafalarda uğuldayan bır boğuk sestir. BelU kavramlara >er yoktur. Kısaca, geçijtırilmiş »kıcılık yoktur. Her sözcüğün ardından taskın bır evren fışlonr. En yalın halıyle ıstırap, hayat lanndan baska vereceklerı bırşeyi kalmamış kımselenn d:le getirebU«cekleri ısüraptır bu.. Hanr Paris'e kadar ozanmışken Ejieli lona «üp bir hâtır» te*pit etmedeJ memlrkete dönmek olmayacaktu 63 tşte böle Eraın efendi, köy yerinin ç*mnrdan jurtulmasının imkânı yak. Canım, de>en, gardaşım diıen gensnnnn aldırdıfı vok. Kimi kerpiç çamnrn karacafım diyi lokaklan •a içinde bırakıyo. kirai batün boklnğana mevdanın ortalık yerine bosaltıyo. Sona da insan geçebiltnek için basaeak yer aravo, Emin efendi töziin kendisine söylendifcini •andı: Ne yapalım AIi dayı ben elimden reltBi yapıyorum. Her geldiiimde muhtar olacak serseriyi bir kere karsıma dikiyornm. Ama köyfln çotnneası endan yana. Eğleniveriyorlar adamla. Demokras) var diyorlar. Demokraıi demek meydana bok dSkmek demek mi? Köyün en r;eni$ mavdanımn adı yedi çöplük oldu simdi. Nive? Yedi tane hane, çöpflnfi, boknnn vıtıyor da ondan. Mahtar seBini bile çıkaramıvor. Gorknvo herifler arabaıının tekerine dat fOTarlar, hakkında fikâyetçi olarlar divi. Bana doknnmayan yılan bin yasasın... Bir mOddet konnsmadan y&rüdfiler. Emin efendi Celâlle karsılasacaklan anı düsünüyordu. Tuhaf bir adamdı bn. Çok mn hasta Celâl Bey? İki giındür yatıyo... Şordan so kSseden döneceguz. Aiy*o]erin4fn çıktıla/^ , ., ^ ~ Srn. .Inden çık.JuCâyı! Belki köpek fllin vardır. Bilirsin çok korkarım... Yok vok! tt müt beslemiyom. Davan bnldnn da It beslivecen. Bizim eve hırsız da Sirmez golayınan nene bi iöhmüröklü ben bi töhmürâklü; o bırakır ben alırım öksürüfü; golavıga vanaşsın. AIİ dayımn evi iki katlı evlerdendi. \H katını samanlık ve ahır olarak knllanıyor. Cst katının bir odasında karısıvla kendisi, birinde oğlu otnruTordn. Birini de Celâl'e kiraya vermisti. Komsulann hic birisi kiraya oda vermeyi kabnl etmemislerdi. «O da bi Allahın çula. bnyursun misafir idelin odtmızda, yemeSümüzden de yesin. Bizim de onnrnmuz var. Misafürflnden yatak yemek parası almıs dedirtemeyic ktndimizf...» demişlerdl. Celil de onlann dedifi şekilde misafirlıği kabnle yanasmamıstı. «Ben bir iki tünlü|üne gelmiş bir misafir değilim. Ne kadar kalacaiım belll değil. Kimıcnin minneti altında kalmak da istemem.» Nihayet AIİ davı. s&zlerini dofriı bnlarak on» «dasını kiraja vermevi kabnl etmisti. Yemek. lerini de Nene pisiriverivordn. Fakat komşn Ur ileri gerı •övlenmefe başlamıtlardı.. « Casus mndnr? Ne b..tnr. tlın bilmedfl. gflmflı adamına evini açar mı insan .. Belli ettifi gendini. Paray» Uptnfun» belll etti.. Herif sındı|ın, farmaıonun birine benler. Geldifirtden beri camlye Btradıtım «»ren oldn mn? Aklından zoru vara benziyo Köyün her l|t. ne garı$ı>ım diyo aklı sıra. Ali dayı da, Celâl de söylenenlere aldmj et. memislerdi. Yalnız Celâl süphe ujandırmamak İçin huviyetini gostermek maksadı İle kaza merkezindt karakola kendiliğinden gitmişli. tnsanlarm nelert tesebbus edebıleceklerini daha erıelki denemeleriy. le biliyordu. Emin efendi ile Ali dayı, Celâlin odanna girdik. leri zaman «rtalık kararmıstı. Emin efetffli birdenbire Celâlin yattıgı yeri farkedemedi. Karanlıgın içinden bir ses: Hos geldin Emin efendl! Bu kadar danlttılı mı 5eni diyordu. Ali dayı. ısığm yanmamıj oldugunn görünct içerledi: Bey gusnra bakma ben gocakarıya giderken tenbih etmijtim ışığı yak diyi. thtiyar kısmının aklı esirik olo>o Unutmuf hcrhal. Varıyım ben vakı>ım da geli}im. Emin efendl ıcsin geldigi tarafa doğıu Uerle. mişti. Celâl, pencerenin yanındaki (ahta makatm üzerine serilmis yatakta yatıyordu. Onlarm içerl girdiklerini goriince yatağıntfsıt yan d»Jtal«iU$tu, 'Emin efendi, ayak ucuna >akın oturdm* ~" c •<" Geçmiş olsun Celâl bey. Ben de yeni gelniı. tim daha. Koy odasmda oturuyordum. Ne zaman hastalanduıız? Bana kalırsa pek de ehemmiyetll biı sey d e ğil. Fakat Ali da>ı «bey, bütün geee sayıkladın Be. nim de aklım ermez bo>le şe>lere: Emin efendi geU tnişken ona bl danısalım* dedl Meger sen de bin kusmüşsıin. Küsmeseydin çafınr ça|ırmaz geiir» din. Niye küseyim size. Bana ne japtıntz kl Ge. çen seferki konusmalara darıldığımı sanıyorsanız a|. danıyorsunuz. Hem sizin bana biiyuk i>iliğiniz oldu gecen sefer; siz olmasanız sokakta kalıjordum. Bugun de Ali dayı gelip de imdadıma yeti^meseydt nerdeyse bazılanyla soz kavgasına başhyacaktık. Senelerdir koylerde dolasıyorsun Alifamamışsın bu bayata. İnsan geçirdiği bayata ujmaja calışmalı. Siz nyabildiniz mi Celâl bey» Susuyorlardı. Susmalannda anlaşmış gibi bit hal vardı. Bir noktada ujusmus gibi idiler. Nedea sonra: • ' (Arkaaı »a?) GEÇERLİ YLE BİR edebıyat kl, asalak, sapık, cafcaflı, lit ebeliğı çırkefınden yükselen pıs kokular duyuimaz bu edebıyatta. DİŞİ BOND Bt'yoesuı DOSTOM O TİFFANY JONES ^ BiBıcf OLDÜ \ SOKUA eı MU 1 VA GIB( OL Ny as,tjA TIMMV srce AM'I TAMISTICAVIM S CPeC ^ ^ DE UBS ZAZIELOP VE P J | ^ ^ 1 GARTH 1 • Bılim adamı, fılozof. dıl billmci de olmak gerekmez, şiddetten, kandan, geceden ölümden ebz etmek İçin. En yalın bır dıl bıle anlatabılıı bunlan. Hattâ d i . yebilırtm ki bunlan bize iletebilecek sadece şiırdır. Sefalette ilk kez istatistık rakamlar kalabahğı, bilgiç. tarafsız, guçsuz, en ufak bır etkı uyandırmayan makaleler halınde değıl de şurle anlatıyor bize... Burada yazı bir arastırma, bır gözlem bir anlatım aracıdır. Bu boyle söylenır, böyle söylenmeı dıye seçım yapmamalıyız artık. Sadece bütün biçimleriyle, fark lılıklanyla her yerde geçerlıdır benim için . lster bilinçaltı olsun, tster sefaletin, eşitsiziığin, yoksulluğun gide gide büyüyen, tehdıt eden korkunç farklılığı olsun, benim kabulümdur. Yazı sadece becerikli, tantanah, uitalıklı kalem oynatma sanatı değildir; bizi tehdıt eden şeyi o zalım, o üzücü, o yaygın çaresizhgi berrBklaştırmadan anlatabılmedlr. Rahatlıktan doğan mutlu mırıı tılar beni rahatsız ediyor, kotü yonlen göstenlmeyen bir hayatın tadına varamıyorum. Karnı toklann edebiyatı, rahattan, sır 20 Yapımını birblri ardından satmakta, oğrencilerden ber birl, bir çesit tutkuyla, bir apareye sahip olmaya çalışrnaJctaydı. Kendisine onbeş lırete mal olan bir kompası, elli lirete sattığı oluyordu. Siparişler durmadan artmaktaydı. Galiltf onun biçimin) mükemmeleştirmlş, aynı zamanda da o ana kadar küçük bir Paduaiı mekanisyenin yaptığı ftletl, Venedik'U usta bir artızana yaptırmayı kararlastırmıştı. Yazan: Zsolt HARSANY Çevtren: Tank ÖZBİLGEN renirne elverişiiğıne ragmen, sadece bazı bilimsel meraklarl» llgilenmekteydı Henuz İlk konuşmalannda. meslektasmda bl* la bundan ince anlayısı bulamamıs olan Galile'vi tajırfcmıştı. Sız cıddî bu matematılı öğreniml görraüş olmalrydmıa, dedi bir gun ona profesör. Sagredo, omuzlanru silkti: Fakat nıçln? Bunun gıbl ben hukuk, tarih ya da Yunan dili üzerinde de çalısabilirdim. Oysa hiçbirine cerekslnme d u y muyorum bunlann Yalnız, insanın yasamda Orologlo'nun eteğınde genellikle öfleve dogru baa kez bir her ne olursa olsun bir eregi kitap satın almak ve fakat daha bulunmaiıdır Buna tnanmıyor çok gevezel'k etmek üzere gir musunuz?. dıgi bir kitapçı vardı Orava büKonusmJan bir süre daha tün Italya'dan polıtik oldugu sürdükten sonra, gene hasbıhal kadar bîlimsel haberler gelmek ederekten çelen geçen t«vret> teydi. Bilginler, papazlar kitap mek üzere bir peneerenin vtnıamatörleri kolleksivoncular a na glttller Galüe susmu» kal^ lelâde meraklılar orada topla W bir an durur gibi olmustu. nv ve çıkışta da fivmtlann gü Bitısık bir evden bir kadm çıknü gününe ilân edildigi Rialto1 maktaydı • Yuzü trpta Bianca ya ugranırdı. Venedlk'e eittijHn Capello'nunkivdt. de Calili. bu kıtabevine uğra Neyinlz var? dlye sordu mazlık etmezdı Sagredo'vu da Sagredo bu "iusuştan şaşırarak. orada tanımıştı Bu kadm. biı kadm.. dlBu delikanlı çok kücük vaş ve kekeledl GaliK, klmdlr? .. ta, çok büvük bir «ervete kon Olaganüstü bır $ey DU muş: yıllar bovu htr vurup harman savurmu«t\ı Sokağa her Su kızıl «açh güael kit mı? çıkuında esliginde bir vıgın hız O, Manna OaTiba'ıiır S:zi llgimetçi butunur: kibar fahişele lendirrti m l ' Tamamlyte inanılmaz bir rin en eüzpllerivle Hıi«np fcnlkardi Kö*ü verlere dadanmış çey bu. SanM Bianca Capello bulunmakta ve <H:e"o kolleksi mezarrian çıkmıs vonu vapmaktavdı Henüz vir Blanea'nın blr portresinl ml yasınrtavken lüksten kumar anımsıvorum. BelkJ hakkınu dan, çaraptan bıkmı»: lstihası var. Fakst bu sizı niçin hey»' nı okuma «evkino ayırm«tı. Fa canlandınyor böyle? kat parlak «ekâsının geni? öğ(Arkun vari Sarpi, kompası tammaya çok ilgı gostermişti Galılö onu gormek üzere Venedık'e gıttl ve kendisine apareyın işleylşinl anlatmayı d°nedi Fakat bunu başaramadı Ne var ki bu, onlann birbirlerıne dostlukla bağlanmalanru engellememiştl. Bilgın, kilise adamırun cesarettne derhal hayran kaimış: bilimin kurtulusu uğrundakl savaşta, onun klsiUlinde bir müttefik bulabüeceğinl duyumlamıştı. Gerçekten de rahip teolojinin dünya lşlerine kanşmasına karsı mücadele edıyordu VEFAT Merhum emekli Albay Sabri Uluğ'un ve Kemale Uluğ'un kızı, merhum Hora Tenisehlr» li tbrahim Turhan'ın torunu, Münıre Çamer. Eşref Kıray, Heyır Turhan, Dr Netibe B» tıvok ile merhum General F»hrl Ulut, Rshml UluJ. Sadıye Ü1m»n'ın yei#nleri, Aysan ÜIu| ve E^sın Uluğ'un ablatı NEVİN* ULUĞ 22.619*2 Persembe (unu vefat •tmıst r Ccnazesı 23 6 1<)"2 Cunu funO ojüt namazını tr.uteakıp kılınacsk cenaze merasicıınden sonra Zmcirlikuvu Mezarlığına ebed! idtlrahate terkedılecektir. Tanrı rahmct eyleıln. AtLESt Cumhuriyat 4509 ,.,^, BENDESEMf Mf yoOE A M A risyen Gianfrancesco Sagredo ve rahip Era Paolo Sarpl. Era Paolo, hemen hemen elli yaşlannda olup bütün ttalya'da büyük ün yapmıştı ve «Serenlssima» onu kendi resml din bllginl say maktaydı Bütün Venedik kendisinl tanımakta ve halk ona «güzel rahıp» adını vermekteydi. Zıra yüzü, tsa"mnktal tndırıyordu. Genellikle yanında kimse olmaksızın sokağa çıkmazdı: çünkü papalık elçisıvle İyi üişkller yürütmerflekte ve bu yiızden d«, failı asla bulunamayacak olan bir silâhlı saldınya uğramaktan korkmaktaydı Gerçekten de, papalık elçisinin kendisine düşman olması İçin birçok neden vardı: tSerenissima» Ue SaıntSiege'ı karşı karşıya getıren bütün çatışmalarda danışmanlık fonkslyonlannı fanatik bir vunsever olarak o yapmaktavdı Kendlsinden Venedıkii Machiavel diye söz edıldigi olurdu Roma vanım tutmakta olan bazı meslektaşlan onu kurtancının dıkenlj tacı 6nünde olmaktan çok, Baskanlann altın tacı önünde d»z çökmekle suçlamalrtaydüar. • • • GalU^'nln Venedikte Dd yeni dostu vardı: Genç ve zengln pat
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear