26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA DÖRT :CUMHURÎYET 21 Haziran 1973 Pazar'lan çok severim şahsen.. Öğünmek gibi olmasın ama, eğer bir Pazar izni yapıyorgam, odamı toplamaya, yahut daha dağıtmaya baydınm. Çiçeklere, kuşlara, bahklara bakanm, kafesleri temizier, saksdarm toprak" larmı kabartrrun.. Zaten öyle olmuştur. Mut f ağa girip yemek yapanm. YBICA pazarları severim.. Y» nisehir pazan, Cebeci pazan, Esat pazarı, yahut îstanbul'daysak Beşiktaş pazan, Aksaray pazarı.. Pazarlar ucuz olur. Ucuz olduğu için de kazıklamnz ucuz shyoruz diye diye. Zira domatesin en taponu pazardadır, yumurtanm bayatı,' prasanrn hırtı, patlıcaıun acısı. salça biberin boyalısı ve de talaşlısı, kiremıtlısi, balıklann kokmuftu Pazarlar ucuz olur, her kes sever ucuzu dünyanın her yanında.. Satıcıiar, üreticiler de bunu bildığinden tenzilâtlı sahşlar yaparlar . Bendenız fi tarihinde, . yine öğünmek gibi olraasın A merika'da unuttum adını, bir jeh rı gezerken bütün dükkanlarda SALE yazıları görmüştum. D e dım. bu adamlar SALI yazmak is tcmışler, istemişler «m» neden SALE yazmıjlar ve neden Türkçe yazmak iatemişler hem de yanhs yazarak*.. Sonradan yapüğım keş fe göre SALE orada «Seyl» okunur muş ve tenzilâtlı demekmis, indi rirnli gıbilerine.. Dukkânlar yani «Seyllı» dukkânlar an* baba gu A Dünya gide gide küçülüyor... İnsanoğlu gide gide kabına sığamıyor.. Aylara, yıldıalara yöneliyor durup dinlenmeksizin... Buna Hâveten ortak yaşam çabaa da gide gide ön plâna çıkıyor. Ortak Pazar mı? Müşterek Pazar mı? lay kolay sokmuyorlar adamı.. Eskı Dışişleri Bakanı Çağlayangü, neden şırp diye gırmedığıraızı, daha »çıkçası gıremediğimizi günler ce anlatıp durdu, anlatıp durdu da yıne çoğunun aklı yatmadı.. Hani parmaklı bir parti vardı, O'nun bir genel başkanı vardı, pro fesor, neydi adı canım, unuttum, hani partisi kapatılınca hasta oldu, dokunulmazlığı da kaldınlıyordu da baktık adam tedavıye gıtmıj Avrupa'ya hani aylar, neredeyse yü geçıyor canım, çoluk çocuğu ve de kendısi bir türlü iyileşemedtği içın gelemiyor canım, hani bütun masraflarmı TBMM karşılıyor canım, sey, haa Necmettin Erbakan, Erbakan işte bu müşterek pazarın br «Yahudi» oyunu olduğunu orta ya atmıştı, atmıştı da kari'mıştı ortalık, işte tarihlerden bu yana bu pazarın adını bir türlü doğru durust koyamadık. Kimi der Muj« terek Pazar, kımi der Ortak Pazar.. güzel koyalım, önce adındı birleşelim, Müjterek Pazar nu, Ortak Pazar mı Gerçi pazar olmaya pa zar ama, bu pazar bajka pazar.. Pazar deyip geçmeyin.. Baçında ko caman bir elçi var, elçinin müsteşarlan, numara sırasına görs kâtipleri, her alandan uzmanları, k o . caman bütçeleri, binalan falan var.. Öyle bir pazar Ortak Pazarın, başka deyimle ikisi de «ynı kapıya çıkıyor ama ben a n dilden yanayım . Ortak Pazar'ın mer kezi de Brüksel değü mi? Pırıl pı rıl bir Brüksel günunde demeye kalmadı yağmur yağarken haydi dediler Ortak Pazar'a.. Ben yine alışkanlıktan olacak, her zaman yaptığım gibi elimi arka cebirae attım fıleyi çıkarmak içın, eski ar kadaçım. yani gazete arkadaşım, Orhan Duru «Baba, Sakarya Caddesine, Cebeci pazanna gitmiyoruz, koy onn cebine» dedi, hemen çakbrmadan fileyi yerine koydura.. Gittik, eksik olmasm Ortak Pazar sefıri dıyelım, eski dost, Kayserıli hemşehrim hani ben Kayserili degilim ama, Niğde ila komsu olduğundan ve de ben Aksaraylı olduğumdan hemşehri sayılırız Sayın Büyükelçi Zıya Muezzinoğlu hepimizi nazik bir şekilde karşıbdı.. Ho} besten sonra bir kuçük odaya aldılar bizi Hani oda dediysem misafir odası değıl, kitaplık gibi bir yer Bir masa etrafında toplastık.. Saym Bu.viıkelçi başa oturdu, ne kadar «zulalı» oturmak istedıysem, Allah kahretsin masa öyle bir masa ki hani «Brifing» yapılırken azıcık kaptırıp kestırmeye imkân yok, beyzi mi ne derler, öyle bir masa!.. meeburen gündemi izlemeye koyulduk. Bir g«nel seçimden »onra kesln sönuçUn öğrcnen Brüksel halkı gokaklara ddkülmü», kazanan taraf için gösteri yapıjor. Otyam'a före bu jehirde her çey var ama özet yok» anlasma yurürlüğe gırdi, biz daha pek gırmiş sayılmayız dunım vaziyetlerine göre.. 22 yıllık bir omrun hıkftyesı olacak bu, ıonuçta.. Sayuı Muezzınoglu, bır aralık saatıne baktı, «Amma konuîmusum, fakat konu önemli» dedi. «Bari arkadavlarıma rica edeyim, onlar özetle konuşsunlar^ Kımse danlmasın ama, Belçika'nın başkenti Brüksel'de n« isterseniz var, n« yok büir mi«iniz? «Oıet..» Dört sayın uzman, kendi dallarında şakıdılar, durdular! Müezzinoğlu dg dayanamadı, «tvi ki özet demişim, ya tam anlatın deseydim»! ekledi!. Mamafıh fena da olmadı.. Hemen hemeö bü tün arkadaşlar can kulağıvla din lerken, karşıdaki büyük bir inşaatı bu ara inceleme fırsatı da bulduk. Burada inşaatlar, asansörlü, vinçli falan oluyor, oyle büyük iskele derdi yok. Büyük, vekpare parçalar vınçle alınıyor, verine monte ediliyor. Ha, bit Ortak Pazar'dan bahsediyorduk. ülusal bayramlarda başkent Ankara'nın caddelerine yaftalar asarlardı, ns diyordu bir tanesinm Uzerınde: «Çalışmamız, ama çok çalıjmamız lâzım Çalısahm.» 1 Ortak Pazarın ozü, bu yaftada belirleniyor. Dıleriz ki bu 22 \ıl. 44 olmasın.. Hani, komşular, Avrupalı müttefiklerimiz bizi bi« . raz geçmişler de.. ZİÎA MÜEZZİNOĞLU birinde gazetelerde okudum, radyolarda işittim, bir •Müşterek pazar» kuruluyormu|.. Hemen kendime, bu müşterek pazar'ın hangi çayırda kurulabileceğini düjünme ye koyuldum.. Öyle ya, bu Cebeci pazan değil, Ankara Belediyesinin.. Koca koca ülkelerm mallarını alıp satacağı bir pazar.. Genişçe bir alan gerek. Bizim yönümuzden en uygun yer olarak (o tarihlerde erozyondan kahroluyordu ve kuruyordu dağ bayır . ova) Konya'nın Karapınar'ı geldi aklıma.. Eh, dedim, böy lece müşterek pazan buraya kurarız, değerlendırırız çölü.. Varsın, Fransız milleti, Alaman mille ti îtalyan milleti nereve kurarsa kursun . Sonra arkadaşlar dedıler ki, «Baba, bu pazar öyle pazar değil..» Vardır bir hikmeti dedim MÜŞTEREK PAZAR D ÜNYA gide gide küçülüp, insanoğlu gide gide kabına tnğmayıp aylarca, yıldızlara saldı rınca; birlikte, beraber, ortaklaşa yaşama çabasma düştüler.. Günün kendi kendıme.. Bılen biliyor.. O tarihte bu işlere bakan arkadajim büroda oturup bu •Müşterek p«xar«ı anlatmaya koyuldu.. Yok gumruk tarıfesi, yok AET, yok ETFA, yok Comecon, yok Roma Anlasması, yok Ankara Anlafması, Turkiye AET Karma Parlamen to Komisyonu falan Dufünun bir pazar kuruluyor, Parlamento, ama karma parlamento konusyonu falan oluyor.. Komisyonu rau, komısyoncusu mu falan kafam karı| ü gıtti.. Derken konu bızim Parla mentoya da yansımaz mı? Haydi bir genel göruşme.. Müşterek pazara girelım mi girmeyelim mi? Dedim bu i | biraz kanjık ki ele al dılar. Ucunda dokunur bifey ol. mastn.. O birleşimleri dikkatle din ledım ve anladım ki bu pazar, bizim Cebeci pazannm uluslararası gibi bir bagka cmsi. IARIN PARİS BEN GÖRMEYELİ... H ANt PA/ARA gırmek de öyle Esat pazanna girmek gibi ko lay olmuyor.. Bir ker* öyle ko BAŞKA PAZAR Gel kardeşim dıyesım geliyor, gel kardeşim önc« junun adını bir 61 MALKOÇOĞLU O ? S0VUNtW5RS0U. ÇALINAN TAÇ Yozon * e Çırefl: AYHAN GÜNDEM •Avrups Topluluklan ve TürIdye Topluluk llijkileri Konusonda Brüksel'i Zivaret Eden Tflrk Gazctecller Heyetl tçin Brifinf Gün: 31 Mart 1972 Saat: Yer: AET Nezdiııdek) Tttrldye Daimi Temsilctftfi 1. Avrupa Topluluklarının kuruldufundan bu vana katdettiği jflişmtler ve bugünkü durumu: Gümrük birliği lktisadî birlik • Sivasi birlik Genisleme ve Topluluğun dı? ilişkileri 2. Tnrkive • Ortak Pazar iliçkileri A) Ortaklık ^nlaşmasının ba jrüne kadarki uvjulama sonuçlan B) Ikinci döneme geçisin beraberinde jtetirdiRİ imkânlar raeseleler C) Ortak Pazarın srniîlemesinin iliskileriraiz özerindeki etkileri 3. Sorular ve acıklamalar.. Sondan başlayayım, hemen b«lırteyım ki Gündemin 3. Maddesi hıç işlemedi. Kımsede ne soru soracak ne de açıklama isteyecek hal kalmamıstı. Saym Müezzinoğlu, piposunu bir güzel yaktı. Benim de aksl gibi Samsun bitmiş!. Eh sa\nn Büyükelçi pıpo içiyor, sıgara içse neyse, idare edeceğiz, «Sayın Büyökelçi IStfen şu pipoyu verin Iki nefes de biz çekeiim..» derımez ya.. Arkadaşı dürtükledık, ooohoo kaptırmış o çoktan!. Hani gece de erken vatmıştık oysa.. üyandırsak çocufa ayıp olacak. Saym Muezzinoğlu, tkinci Dünya Savaşından sonra ileriyi gören bazı devlet adamlannın Avrupa' r.m bırleştırilmesi fıkrınden başladı, 9 Mayıs 1950 Urihinde Fran sız devlet adamı Schumann'ın teklifinden sonra 18 Mayıs 1951 tarihinde Federal Almam'a, Fran sa, ttalya, LUksemburg, Belçika ve Hollanda arasında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu kuran anlaşmanm Paris'te imzasından aldı, ilk adımın atildığmı hatırlattı, derken altı ülkenin kömür ve çelik alanlarında bir ortak pazar kurmavı kararlaştırdığmı, Avrupa ve Kömür ve Çelik Topluluğunu 25 Mart 1957 tarihinde Roma'da imzalanan Andlaşmalarla Avrupa Ekonomik Topluluğv fAET). bu isimler rümuzla yazıhvor yani Besiktaş Idman Yurdu'na nasıl BJK, Galatasarav'a nasıl GS denlyorsa tuhaf bir benzerlik Avrupa Ekonomik Topluluğuna AET, Avrupa Atom Enerjisi Topluluğuna da AAET dlyorlar kurulduğuna getirdi ve Gümrük Birliğinden falan da söz etti, bir baktık, bu 1? uzayıp pdiyor. Der ken bizim duruma geldi sira, ra hatladım. ömer dayınm karîisındaki kereTette otnran, ona göre daha genç, giyimi daha düzgün olan Hasan efendinin göıleri parladı: Kitap gibi (onuftu: var mı bi diyeceen. Xax geiınce sapır sapır dökülüyorduk bepimiz de, Xa bite, pircre ne demeli! Betimiz benzimiı gatanadı »an hap yuta jnta . Kö\ün imamı o i n a kadar lâkırdiTa karışmamıştı. Fakat artık yerinde duramıyordn. Bir eli sakahnda, lifa neresinden girmek gerektigini duşünuyordu kendi kendine. Hasan efendi, eskiden beri iktidarda buluoan partiyi tuturordu. ömer dayınm, ötekilerin sıtma için, ceza meselesi için söylediklerini kendi partisinin aJevhinde söTİenilmis sdf olarak kabul ediyordu: San hap yutmasajdık b?nzimiz sararmazdı cmme, bu köj de yarı nüfusa ınerdi. O dedete mi diyorlar, o ilâfîan .pu&kürtmeselerdi, belki «Je gurtandık yakamuf jpkçsmnı bitten. Böle millete yaranılmac ki. Hökftmat, hspını, mamurunu •\ağtna gadar gönderdi, gine de eğri biiğrü lâf iderler. Gapımzın önünü temiz dutun dedi\se bu adam gâvur mu oidn? Her türlü hastalığın bası pislik. Muallimin radvosunda ağnadıyodu, pisliklerde mikrop denen fiyler varmış, onlar vapıvomuş hastalığı . Hoca, lâfın sırası geldiği kanaatine varmıfh: löbe dı, AUahjn ışıne gansma. Zati ba muallim dınen züppe hepini/in aklını çeliyo; benden söylemesi cehennemlik olacagınız. Bu gavnr icaplannı dinieyelı, bet bereket galmadı, hasla sökei çoğaldı. Neden dirsen Allaha itikat bırakmadılar mülette. Eskiden bi sıtma vardı, bi karıu ağrısı; yetmişiki türlü hatstalık çıktı mevdana. tlâçmış. hekimmis, AUah, gulonun canım almak istedikten »ona ne gelir elden? Hatçanın gızına ne yapabiidiler? llasan efendi, Kel Hüseyinin yahut da ö | rctmenin. vanında buJunmadığına fizüldü. Kel Hüseyin öğretmenden de iyhdi: dclite çıkmı$tı adı, ağzına geleni söyleyebilİTordu. Celâl bey gelmişti sklına; o oteaydı hemen lâfını tıkar dı hncanın ağzına. Çok ?ey biliyordn o adam. Bütün köye fesat tohumu rkiyordu bu beca denen hnt öyleyken, milleti, ağzının içina baktırıyordu. Hasan efendi avağuun birini alttns topiadı: Uimek bocafendi Uâç milâç bos ISf. Yalınu senin muskalar, üfürükler her derde deva. Bilmiyom sanma. Daha öte güo Ipsil Memedin tırnağım vazmifuı. Neyimiş bası çatlaracak gibi ağrıjomus. Mübarek, K D yazar yazmaz grçiverdi deelmi? Köseye sıkışmiî gençten birwi: Menenjit diyesiylermi$ hastahanada... TehlikeU bi haitalık .. Hoca, ömer dayı, topal Sitılmı» bulundufu için horkusuzca devam etti: Beyin humması dimişler. ^ e beytn hum ması, ne bi şey. Cin tutmu; onu. Destur d e meden bi rrre mi isedi. bi evliyanıa hısmına mı uğradı . Emin efendi duramadı: Dimek aen hastahanedekj doktorlardan daju lyi biliyorsun hocafendi. Herifler senelerce «Hrsek çürütmüşler. Hoca, teshihin tanelerine parmakiaruıın arasında yer dcğiştirdi: Bütün dünyadakt Uimlerin asb Ruranı azimüşşanda vazılı. Bütün rapüan bu makinaIar filân daha evvel habar verilmis orda . • Kesmeli bu gibi berifleri» dedi içinden Haszn efendi Bir yandan da hükümete kızı>ordu; ne güzel, hepsi de «inmiçlerdi. Hükümet blraz gevşeme gösterince hepsi de yerlerinden OTnamıs biz buradayız demijlerdi. Bu herif Iki sene evveline kadar evindrn bile çıkamı^ordu. Çıktığı zamanlar da ladece diniiyor, kimscnin lâfına lâf katamıvordu. Şimdi üstelik tarikatçılık da yapıyordu. Bicani tarikatınm koru müritlerindendi Bu sürü kendi tibi şaşkını da sürüklüyordu peşindr Sabahlara kadar «Hu> çekijorlardı Şevbin kitaplannı çetirtmiş, okuma bilen bilmeyen her kese satmıçtı Zavallıları o cehennemden çıkarıp öbürüne sokayordu. Sanki eünah çemberine aimıstı ariamcafııları Snzündes bir adım dısan çıkamıvorlardı Sahahlara kadaı hu çektikleri Tetişmiyormu? gibi. dil oroco da tutuyorlardı. (Arka* »ar) DİŞİ BOND . • ~, . ! 6 T G.A2v M B J t ^/ / . J ' v •• ÛNONILA AV / = yTV 18 öyle saruyorum ki, dedi Benedetto, dördümüz lçinde yasamdan en çok haz duvan. Galıle'dır. Bundan emınım diye kar şıük verdı Floransalı Ben, çoğunlukla tam mutluluk anlan yaşanm. Mutlu olmayı bümek için, müzik ya da matematıkte oldufu gibi, özel bır yetenek gereklidir ve ben bu vetfneğe sahıbimdır. Çoğu kez. nedensiz yere dans etmek el çırpmak tster; yaşadığımı duymanın daşında birşey düşunmem. Var olmak, ne sonsuz bır sevinçtir! Bunun bazan beni boğ masından korkuyorum. İşte bunun için size imreniyorum, diye Magagnani sozünü kesti. Benim kalbim başka türlü yaratılmış: aılemın zenginliğıne rağrcen ben asla bir mutluluk dakikası vasavabılzniş değılımdır Al benden de o kadar, diye büdirdi Boccalıni. bir ot par çasmı ağzmda kayıtsızca eevele yerekten Ben, diye Karıştı Zorzl, yaşam bara da herşeyı vermiş olmakla bırlıkte ben de ayıu durumdayım. Neşeli olmak için bütün nedenlere sahıp o!duğum her kez, mutluluğu boş yere ' bekledim. Ona ensmemi engelleyen daima birşey »ardı. Galıle'nm sırn ue ola kiî Matematisyen neseyle haykırdı: TasasızJık!.. Bizim dört neşeli kafa dengi, kont Camillo Trento'yu görmek üzere, Custozza'nın bir kiiçük kö yüne yollanmışlardı. Oç genç pat risyen, bu «oylu kijiyi iyi tanıyor ve bilgm yoldaşlarmı kendisine pıezante edebiler^klerincien dola vı zevklenıyorlardı. Fakat Trento evinde bulunm»maktaydı. Vekil harcı, bu ziyaretçilere ne yapma Yazan: Zsolt HARSANY Çevîren: Tank ÖZBİLGEN sı gerektiğini bildiginden, mukellef bir sofra hazırlattı Gün, özellikle sıcaktı tyi yiyip daha çok da iyi içtıklerı için, biraz serinhğe gereksinme duydular. Kâhya, on lara fatonun sağ kanadınj gösterdi: Bütün ttalya'da sennienecek yer olarak bundan daha iyisi yok. tur. Beni izlemenizi «aygıyla rica ederım Bir odaya gırmışler ve kendılerini hemen hemen buzlu bir bava yıkamaya bajlamıştı. Saşırıp kaldılar. Vekil harç onlara, duvara açüan bir meniez gösterdi: Şato yakmlarmda ünlü Custozza magaralan bulunmaktadır. Onlardan biri içinde çok soğuk bir kaynak vardır Gördıiğunüz boru, oradan hava geüriyor tyiyiz! dedi Benedetto. ufak bir uyku cekebilir miyiı? Ekselânslar. gereken her şeyi yapabilirsiniz. Fakat »ize men fezi kapatmanızı salık veririm. Oradan çıkan soSuk, uyuyan bir kimse için, çok kötü olabilir. Konu'tlanmızdan birkaçı. bunun denemesini yaptüar. Korkmayınır Bize lütfen minder getiriniz Birkaç dakika sonra şehvetle uzanmışlardı. Serin hava, ter içinde yüzen vücutlannı okşamaktaydı. Floransaiı, işi gömlegini çıkarmaya kadar götürmi'^ ve beline dek çıplak kalmıştı. Kâhya onlardan boruyu kapamalannı bir kez daha rica etti) fakat kendisini gülerek odadan k.ivdular v» uyku ya daldılar Galile'yi sofuk uyandırmıştı: eti, tavuk eti gibiydi. Göğsünü ve omuzlannı ovujrurduktan sonra ciyindi ve ötekileri uyandırdı. Hepsi de donmustu ve tsmmak üzere derhal dışan fırladüar Daha sonra da, konla bu tesekkür mektubu yazıp vekılharca veda ettiler. Gece bir köy hanında mo la vermışlerdi. Ertesi gunü Galıle şiddetli bir boyun romatizman ile uyandı. Başı ağrıyor, öksürüyordu. Fakat diğerlerine ayak uydurmaktan geri kalmadı. Akşam, ateM yükseldi. Üçuncü günü öylesine rahatsızlandı ki, bir araba tutmak zorunda kaldılar Padua'yı varıncaya kadar çok acı çekmi*; evine döndüğünde. hemen yatağa düşmüştü Profesör Fabrizıo, bir anjin teşhisi koydu ve hattaya, yerinden kalkmayı yasakla» dı. Üç dostu, cok üzgün, kendisine veda ettiler Galile'nin boğazı öylesıne şi?mişti ki onun için konuşmak bir içkence oluyor, dolup taşan zıyaretçilerle en ufak bir görüşme ısteği duymuyordu Aksamları ba zan ateşi, o kadar yükselmekievdi ki, hemen hemen kimseyı tanımaz olmaktaydı. Dordüncü günfl kendini iyi duydu ve ekmek istedi. Pinelli. kerdisi için seçtiği ki taplarla birliVte bir de iyi haber getirmiçti: Dün Venedik'te bir Alman'ın konferansı vardı Adını söyleye. bilmek için. üç ke2 tekrarlamak zonında kaldım: Christian Wursteisen. Astronomiden söz ettı ve Copernic sistemi hakkınds hayll saşırtıcı savlar öne sürdü ç övl« diklerinin saçma olduğu kanısıy la birçok dinleyici. konferanî bit meden sslonu terketti Kalanlar da, bir eülmo fir«atını kaçırmak istemevenlerdi Hasta düşündü: Sizde Copernic'in kitabı var mı? (Arkast rarl ^r^<o^amwr/.\' ?., TİFFANY JONES GARTH BİRAZ FAZLA tZ, malumlan oldugu Uzere 31 Temmuz 1959 tarihinde ahdı bir bağ kurmak Uzere Ortak Pazar'a basvurduk Biraz fazla vurmuşuz, kafamıs ağndı. Ağrımızı anlayan Ortak Pazar ülkeleri basımızm ağnsı geç sin, ağnlı ağnlı girmesfnler dtve 4 yıl ovaladılar, nihavet «Tür kive ile Avmpa Ekonomik Toplulufu arasında Mr Ortaklık raratan Anlaşma» Anfcara'da 1? Eylül 19C3 tarihirde lmzalanrtı bazı onay lîlemleri falan eirdi s raya, resmen 1 Aralık 1964 rif anlasma yürUrlUSe girdi. Tabıl B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear