24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6AYFA DÖRT: :CUMHTJRÎYET: 28 Mayıs 1972 SAVAŞIN ÜVEYŞ Ortada 150 metre genişliğinde bir kanal, karşı tarafta bir kum tepesi üzerinde tek bir kulübe ve nöbetçisi, yanıbaşında altı köşeli Hazreti Davut yıldızı taşıyan bir bayrak, İsrail bayrağı dalgalanıyor... İsrailli nöbetçi sık sık ve sinirli hareketlerle topçu dürbününün başına geçerek bizim tarafı tarassut ediyor. Arada bir telefona sarıbp konuşuyor. Nöbetçinin bu lunduğu yerin çevresi M örgülerle sanlraış. Belli ki kum tepesinin tam arkasuıda İsrail E IKI ULKE S mevzileri ve askeri birlikleri var. Tam beş yüdanberi geml trafığme kapak buiunan Süveyş Kanalının bır ucuııu teşkıl eden Port Tevfik lımanı Jayılarındayız Burası Kanalın Kızıldenız jonunden gırışı oluyor Çevredekı manzara tam bır savaş oncesı veya sonu manzarası. top atışları ve uçak bombardımaniarı sonucu dehk deşık olmuş bınalar, kum torbalarıyla takvıye edılmış uzun sıperler, Mısırlı askeıler, karşıda heykelı gıtrnış tabanı ka'mış Mprhn] Asker Anıtıyla herşey inlerin ve cinlerin top oynadığı koca şehir SÜVfTŞ Kanalının birkaç metre berisinde, yıkılraış bir binanın üzrrinde Birlesmi*. MJlletler gözlemcilerinin nöbet kulesi. dumanı üstunde bir savasuı yıkıntılanru anlatıyor. Gerimizde yan yıkümıs blr apartman var. Damında Bırleşmış Mılletlerın «ateş kes» hattı gozlemcüen bir tarassut yerl kurrauşlar. Her lkı tarafı sadece yenı bır ateşe kıroin başladığmı tesbıt etmek içın gozaltında tutuyorlar. Başka bir fonksıyonlan yok. B M. tarassut kulesinde Birleşmış llılletler Uniformalı bırkaç gozetleme polısı bulunuyor. Bız oraya gelir gelmez rad yolan işlemeye basladı. lçlerinden birısi lngılızce bize bağırıyor. «îçinizde Arjantinli vmr mı?» Grubumuzdan blr gazeted bir bır sayıyor: «Güney Afrikaü, Amerüulı, Alman, Turk, Arnavntlnk t * Mtecileriyiz.» «Yazık ben Arjantlnliyün. 1 bizim taraftan birisi gelirb jnu ds burays gönderin:» B M. gozetleme polısl, belM ki, durum hakkında raporunu verecek, bizi tatU tatlı sorguya çekıyor. ka büyuk tanker, njıtımda koaster tıpı ikı ktıçtik taşıt gemıai. Bacalarından duman çıkı>or, hepsi de çalışır durumdalar. Mısırlı resmi refakatçımizle aramızda şoyle bir konuşma ge çıyor: «Bu gemiler burava yeni mi geldiler?» «Hayır 196? Mvasından berl burada demırli duruyorlar.» «Hayret savaşı taldp eden faava ve topçu bombardımanlan devresinde hiç yara almamıslar.» Muhatabım bu Bdzlerımı gülerek karsıladı ve şdyle cevap rerdi: «Kimbilir? öyle olduğun» (öre Israiliilerin bu konuda bir plârüarı vardır. Belki de yeni bir savaşta gemileri sağlam ele geçirmek istıyorlardır. Hakikaten tsrailliler kadar savas ganimetlerinin en kuçük vidasını blle değerlendiren bir baskasını gösteremezsiniz.» Port Tevfik'ten sonra birkaç kilometre gendeld Süveyş şehrine geldik. Koca şehırde adetâ «inler ve cinler top oynuyor larmıs» htssi geldi ıçıme. YIKINTILAR BELDESİ I ÎNLERCE bina topçu ve 1 uçak bombardımanları so' nunda yıkılmıs, delik deşik olmuş. Koca şehir terkedilmış mağazalarla, evler apartımanlar, smemalarla bır vıkıntılar beldesı halinde. Sokaklar bomboş. kumtorbası duvarlanyla muhafaza altına alinmi» birkaç dukkân, askerlere satış yapı>or. Daha sonra Süveyş Valisl Muhlddın Hfagse, bızi resmi makamının altındakı sığınakta kabul ederek sehir hakkında kısaca bılgi verdl, sorulanmızı cevaplandırdı: Süveyş 1967 Haziran Savaşını Izleyen günlerden itıbaren 1970 Ocak ayına kadar zaman zaman İsrail topçusu ve saraş uçakları tarafından rastgele bombalanmış. 268,000 kışılık nufus Kahire'ye 120 kılometre mesafedeki Süveyş'ı tamamen terketmış. Şimdı Süveys'te memur, işçi ve şehir gorevhsı olarak ancak 10,000 kışi yaşıyor. Suveyş'te ne aıle, ne kadın, ne de çocuk var. Koca bır şehir ıssızhğa ve yıkıntıya mahkum edılmış gıbi bırşey. Bombardıman günlerinde şehir süratle boşaltıldıgı ıçın ancak 482 sıvıl hayatlanru kaybetmış. Bombardımanda 25 cami ve üç kıüse de tamamen harap olmuş Şehrin banliyösünde >nlda beş mılyon ton akaryakat tasfıye eden buyuk petrol rafınerısını gezdık O da tuğla duvarlanndan, çelık petrol tankerlerıne kadar bombardıman netıcesınde yanıp kut olmuş. komurleşmışu. Bırkaç saat devam eden cephe gezımız boyunca bıze refakat eden ikı subaydan daha yuksek rütbelı olanına sordum: «Acaba >akında \eni bir sa vaş beklivor musunuz?» «Bo>le bir soruvu ancak Israil Genelkunnayı )etkilileri ce\aplandırabilir. Aramızdaki savaşlar daima tsrail'in saldırısıvla başlamıştır. Cumhurbaşka nımız Enver Sedat da bunu son konuşmasında açıkça belirtti. Biz ülkemizi her ne pahaaına olursa olsun savunmaya kararlıyız ve size ancak bunu söyleyebilirim.» Mısır şu gunlerde 50 gunlülc Hamsın rüzgârları devresının son gunlerinı yaşıyor. Bu Istan bul"un lodoslu gunlerının bır başka turlüsü. Çolden ansızın kavurucu ve bogucu bır ruzgar esıyor Birkaç saat ıçın ruzgârın çolden taşıdıgı kum zerrecıklen her tarafı sıse boğuyor. Buna, «Kum sisi» demek yerinde olur, çunku böyle havalarda uçaklar bıle inış kalkış yapamıyor Sığınakta basın toplantısı yapan hüvey? vausı ve jr ımcuarı. B Emut 37 m DEMİRLİ GEMİLER RomanMuzaffer Hacıliasanoğlu O adam; beğenemedin mi? Hiç de zengin bl adama benıemijo. değil mı? Galmadı o zenginliktcn bi sey: bozuk para gibi harcadılar adamcağızı. Bi amir bi memur ko>une vardı mı, gayri memuriyetinin dcrecesine gore püiçler, kuzular kesilir, bakiavalar yazılırdı. Hatırı sayılırdı o zamanlar. Senin hacı Arifin, manifaturacı Izzetin. berber Kel İrfanın aklına u>du, başına gelmedık kalmadı. l'lan be herif rençbcrliğinde su mu çıktı>dı, ne bırakırsın tarlanı tapanını? Kazaya geldikçe misafir eltller, zihnini çeldiler adamcafııın; senin gibi bir ağanm Taşlıe\lek gibi bi koyde oturması dogru olmaz dediler. kasabaya gel dukkân aç, kam>on da alırsın, «imdi eskisi gıbi gara toprağman uğrasmakta iş yok, hem daha temiz ekmek yemek dururken dediler, adamın fıkrini çeldiler. Maksatlan başkaydı onlaruı: oteki koylu aklıynan işin sonunun nere>e \aracağmı düşunemodi. Unvanından, parasından istifade etmekti niyetleri, yaptılar; susuz değirmene çevirdiler herıfi. Peşınden ayrılmadılar, ortak i? jaDtıIar, dukkân açtırdılar, kam>on aldırdılar, dalaverelerıne âlet ettilcr. pohpohladılar, olmayacak 15ler yaptırdılar. Işleri hep herifin gotun gotıın gitti Dukkândan iflâs etti, kamyonlar çoğaldj, rekabet arttı, şoforler a>ar<ız çıktı Gun gunden daha kotu geldikçe Taşlıe\lekten bir tarla daha eksildi. Tığ teber şahı mrrdan çıktı. Dunku peşinden a^nlmayanlar hugun >uzune bile bakmıyorlar. O adam ^inıdi kah> e ocağımn peykesinde onl.ırın ke\fınc hizmct ediyor Kahbe dun>a dije buna dcrler Herifin vıızundcn binlerle lira \urdular. adam sırasına karıştılar, Kel Irfaııın adı mı anılırdı bu memlekctte. buffun herif beledıje rei« vekilı, calımından >anına varılmı>o. Hacı Arif denılcn herif Domuz Arif deme^ince kirnse tanımaz dı. hırsızlıktan, işretten (ut. kanştırmadığı halt kalmamıştır. Isminin başına Hacı un\anını takınca evliya kesildi teres. Niye gidiyolar Hicaza, «ırf hacı ismini takınıp gelmek için; işlcrine gelijor çunkiı hilelerini, namussuzluklannı örtııvorlar. Hac. dan donen adam terazi;e elini dcymemeli, her tür lu hırstan arınmalı imi;; bunlar terazije ellerini deymek bi tarafa, hilenin domuıunu gullanıjolar. Ulan sen bi hacı adamsın senin neyine dukkâncılık: Allah bunu emrettiyse hali \akti yerinde kullarına emretmiş. Eğer rızgını çıkarmak için hâlâ dirhemii, terezili i;te çalışmak lorundaysan ne demeye hacca gidersin. Üstelik bi de particiliğe soktu burnunu; siyaset demek, yalan dolan Iftira demektir. Dcmukratnuş, ne anlar, demukrallıktan; maksadı ne, bak bak Hacı Arif te bu işten anlıyomu;, hani o partilerin adamları geliyo ya onlannan gonuşu;omus desinler; Kuran çarpsın u bole değiise. Kel Irfan o da particl, daha dun çarsı meydanmda onbeş kunışa saç kırkıyodu. Manrfaturacı Izzet, Yakup ağa^a az mı para harcattı particilik >oluna. O da Halk partisindejdi bi vakitler. gelene ziyafet gidene zijafet az mı para harcadı Emin Efendi, \li Rıza ustanm söıünii kesmeden dinliyordu O blr defa başladı mı, hızını almadan bırakmazdı. Sabahtan akşama kadar işı>le ffucuyle uğraşan bir adamın kasabada olup bitenlerin bir tanesini bıle kaçırmadan izlejışine saşı>ordu. Ali Rıza usta anlatırken eli de boş durmuyor, isıne devam edi^ordu. Dukkânın onunden Belediye Reisi Cemil efendinin geçtiğini gordu: Buyur işte bu da beledije reisi! Sanki raemlekelte adam kıtlığı \armış gibi bu ilin yabanını başımıza adam yaptılar. Buralı değil mi Cemil efendi? Hiç buralıya benzer yuz %ar mı herifle? Buralarda öle Kâbeye cank olacak sural bulamaz sın. Bugun Cemil beyefendi dcnilen. to\be estağfurullah. zatl muhteremin, burava gelişini ga>et l>i hatırlarım. O sıralarda Allah sclâmet versın hatırı sa.Mİrr bı candarma komutanı lardı: Halırı her hakımdan sa.Mİırdı: ko>lusıı, kentlisi herkes korkardı dcli yuzbaşı deyincc. onıın adaleti kanunun adaletinden daha çetındi. Oda kapısmm arkasmda bır kızılcık sopa«> bulunurdu mutlaka. Kırıldıkça tazelerdı Suratında. kendisinl hushutun korkunçlaştıran bir Halep rıbanı >arası \ardı, •tt oğlu ıtlcrl. hayvan oğlu havvanları.. • dije bağirmağa başladı mı karakolun kapısından dcğil, çarjı meydanından du\ulurdu Gunahı vabalı "oy lejenlerin bo.Miuna. \enleni almamrizlık etmezmiş. tşto bole bi lıerıf musall.H ctti, bu adımı kasabanın haşına Ka>makamla arası M idi Bu Cemil efendi uzaktan akrahası olurmuş vıizbaşının karısının. «Aman denıiş ka\makama, benim bir ehli namus akrabam \ar sunu bir işe kayırıver» O sene fidanlık >eni kurulu.vordu. Bu zırzobu fidanlık memuru japtılar. Ne fidandan anlar, ne bl b.... tan... Ali Rıza usta anlatacak bir sey bulmuştu. durmazdı artık. Hakikaten beledive rei^i kazanın >erlisi dcğildi. Bu yuzden kendisi için sovlenenleri de bilivordu. Hiç bir sey so>lemi^eni «Ba>ırın iti, bavırın yabanı. diyordu. Cemil be> aldırmıjordu onlann scvlediklerine. Kasabaya geldiğınde uzerindeki eski elbisesinden başka bir sevi >oktu. Burada hatırı sayılır bir hemşerisi olduğunu oğrenmişti sadece. Bir insamn cebinde bej on lira parasi olmadansa hatırı «ayılır bir hemşerisi olması daha iyi idi Ilk defa kasabaya gelrfiği akşam içine bır korku duşmemis değildi. Yer bilmıyordu, yurt bümijordu Sora sora yuzbaşınm evinl bulmuş, kapıyı çalmıştı. Yuzbaşı içerde karısı İle ka>ga ediyordu: (Arkası P ÇALINAN TAÇ ORT TEVFİK limanı Süveyş şehrinden birkaç kilometre daha ilerde ve Kanalın tam ağzında. Lımana şdyle bır goz atıyorum. Dalgakıranın içınde demırlemış bir büyük tanker. kızağa çekılmış bir baş Yoıoft Vt? ç â e n : AYHAN Y AKI N : DİŞI BOND GEitUCB ATIB4 ÖAŞLABlZ BIE TEIC UNUTAİAM4N ÖERELILIOLAM, f Libya'nm Petrol Kralı Albay Kaddafi Zamane Cocuâu , Yatan: BIU NAUGHTON 81 Bana yaklaştığını gördüm. Çam yarması fılân. Ama ne derece irt luyını olduğunu hiç fark etmemıştım şimdıye kadar. Eskıden berl çok iri erkeklere karşı içımde tiksıntlvle kanşık bir korku duyanm. Mutlaka bir anormalliltleri varnuş gl bi gelır bana. Şimdi de Lofty'nm ellerlnl uzatmış Uzerime yürüdUgünü gorünce Içiml panik bürüdü. Kendl kendime, «Alfie, oğlum» diye duşitadüm. «Ya tabanlan yağlıyacaksın, 7a da herifin orasına bir tekme yapış tıracaksın.» Doğrusu tehlikeyi görünce t&banlan yağlamalt benim ağınrnc gitmez. Ama bu »efer Buby' nin gbzii önünde kaçmak olmazdı. îçimden, «Alfie, oğlum son saatin yaklaştı,» dlyordum kl birden Loftv'nin gözlerindekl bakışı gördüm. Herifin niyetl beni dürmek fılân degildi. Bana acıyordu. «Yapma böyle, Alfls» dedl. «Bdyle şeylerin ustünde durma#a gelmez. Gel içeri. tkimlze de vetecek kadar bolluk var burada.» Biliyor musunuz o söyleytaee hiç de müstehcen kaçm&mıştı bu sözler. Ruby'nin vüzünde belirmiş olan bakıştan da anlıyordum a İçeri girsem ve üçlü bir fllem vapsak kadın bayılacaktı Bir an için ne yalan söy lıyeyim, nerdeyse sevtana uyacaktım Ama sonra vazgeçtim. Nedendır bilmem, bu çeşit şeyie r hiç açmaz benl «Kusura bakma, Loftv» dedim. «Ama gitmem şart. Sen beni bılirsin • başka betdeyenler de var.» Rubv bana soku'srak. «Alfie, anlarsın her halde» dedl. «Lofty bana, nanl su Annie meselesinden bahsetti.ı «Yaa?ı «Bana bir söyliyeceğin var, dıyordun hani» Ama o anda ne söyliyecegiml bilemıyerek, «Başka zaxnan, Ruby » dedım ve elımle hafif bir selâm çakarak uzaklaştım oradan. Asansörle inerken kendl kendıme, «Sen nesın, biliyor musun Alfie?» divordum. «Ağ» sllt kokan. saf herifin bjrisin» *** OTCJZBİRtNÖ BÖLÜM Eve döndUğütnde saat altı suları fılân olsa gerekü. Sokaklann ansızın canı çekilmis gibiydi ve bır yerde çalınan Mllse çanlarından başka pek blr ses duyulmuyordu. Yukanya, ayaklarımın ucuna basarak çıktım. Ne duyan olsun istiyonlum, ne de gören. Daıremin kspısmı açtığım vakit içerisi o kadar sessizdi ki Alacakaranlık da basmağa baçlamış. Burnuma Oettol koktısuyla kanşık kan k o kusu mu ne. öyle bir sey geldl. Ve hemen. «Bir aksilik oldu ve Lily nallan dilctl galiba,» diye düşündüm. Ama hayatta olduğunu görünce doğrusu sevindim. Kanapeye uzanmış vatıyordu, gözlert kapah. Ama açık konuşmak gereklrse ölüden pek farklı da dsğildl. üyumuyordu ama hiç kımıldanıyordu da. öylece yatıyordu orada Yanına doğru yaklaştığıtn zaman gHzlerinl şöyle bır açtı ve bana baktı Blr seyclk söylemedi Bakışlannds nefret, öfke hattâ kırgmlık filân da yoktu Bana. sankl her hangi bir şeymişim V8 da hiçbir $ev dpfflmişim gib! bafcmıstı. Kıruıklertnl kaldırmak bıle zor geh}orriu ^anki. Sonra, hiç bır şey .'"Sylemeden, gözlenni Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanlığından Fakültemiz genel ve tktisadl tstatıstık Kursusünde açık bulunan asistanlık ıçın 12 Haziran 1972 Pazartesi günu saat 10'da Yabancı Dıl 13 Haziran 1972 Saiı günü saat 10'da Bıhm tmt:hanı yapılacaktır tsteklılerln 9 Hazıran 1972 günü saat 17'ye kadar Imtihana gireceklerı yabancı dlli gosteren dılekçe ile Dekanlığa müracaatlan üân olunur. (Basın 15803) 3794 İstanbul Çeviren: HİHAL YEĞİNOBÛU gene yavas yavaş yundu. Her ışın olup bittiğüıl Uk bakışta anlamıştım. Llly'nın yüzünde bambaska blı ifade vardı şımdl. Hattâ işin olup bltmlş olduğ"i havadan sezıleblliyordu, bilmem anlatabıldim mi? Ama gene de emin olmak gerekti. Zaten bir şeyler sdylemek de şarttı. I «tşler yoluna gtrdl mi arük?» djye sordum «tşler ml? Ah, evet tşler y > lunda.» Bir an duraladı. Sonra ayaga kalkmağa çalışarak, «Kalk man gerek.» dedl. «Yapacak: bir lşım var.» «Dur blr dakka biziro laz,» dedım. «Önce bir fmcan çay yapavım sana. tyi gelir her halde» Gerçekten de öyle beyaa, benzi övle balmumu gibiydj ve nedense birdenbire çok zayıflamışa benziyordu Boyle bir şevip bir kadmı ne derece sarsabileoeğini hiç düsünmemiştım zahir. «Yok, yok1» dedi Lily. öyla sert ve yiiksek konusmuştu kl irkıldim âdeta. «Mutfağa gitme şimdi1» «Peki, petd. sen telâşlanma,» dedim. öyle ya. mademki lstemiyor, zorla içeremezsin va! «öyleyse ben biraz yıkanavım,» dıyerek mutfağa yollandım. Lily. «Gltme oraya1» dedl. «Neden?» diye sordum «Na var orada?» «tstemfvorum oraya glrmenl » «Ama neden'» «Temizlift bitirmedim de ondan > «Sen bana bırak onu güze> lim. Bsa heuıen temLlenm » (Arkasi rsr) TIFFANY JONES ufc I I E EuMf Bl CABÜK TUT UNMA ÖVlF İSTANBUL BELEDÎYE BAŞKANLIĞINDAN Sobaiık odun ve manga! kömUnıne aıt azami satış fıyatları, Beledıye Sarayı, 2'nci kat, îktisat Işlen MudurlujSu llân tahtasır.a asılmıstır Keyfıyet ilgılılere duyurulur. (Basın: 15808) 3796 GARTH t LÂ N ÎST. l'inci tFLÂS MEMURLUĞUNDAN 1971/13 Muflis Tahsın tnanoglunun tekl'f ettıgi konkordato muzakeresi 6/6'1972 Salı guru saat 15 00'de Bırinci tfl»» Memur. lujunda vapılacaktır îlân ve teblıg olunur 2J 5 1972 fBas:n 3534) 3795 DORTOK Opr Orolof J Süreyya ATAMAL \ ı > Sıraselviler ög'S TeU : 44 51 44 T â K S I M
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear