24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SATFA DÖRT: :CÜMHURİTET: 22 Mayıs 1973 ARALIK 1934 günü, Antakya'da Kemanst bir grup başlarında şapkalarla Yenl Camı'y» gınp namaz kılmak istedıler. Fesçiler ve sanklılar buna karşı geldıler, çatıçmada iki taraftan da yaralananlar oldu. Bir yandan polis taraflann srasına gırerken, dıger yandan da Fransız yüksek komiserınin bir temsileisi il« Mutasarrıf ol&y jerine koştular. Aslında yalnız TUrkler arasmda başlayan çekışme, gelenekçi T» Hatay'ın Türkiye'ye donmesine karşı millıyetçi Araplann da fesçi TürkJeri tutması yüzünâen Kemalistlerın aanlıkta kalmasına yol açtı. Ertesi günü, TUrk kaynaklannın Şeyh Saıdin yakını diye tamttıklan Kurt Mehmet adında bir hoca, Yeni Camide şapka giyen Türklenn kâfir oldugunu soyledL Akşam naman sırasında Ketnalist gençler caminin önünde toplanarak hocayı protesto ettiler ve Mehmet ancak on polisln korumasında evıne gıdebıldi, gdstencıler da dağıüldı. 12 Arakk gıinü resmi makamIarm isteğı üzerine müftü, Mehmet hocanın gorevine son verdi. Ancak, Antakya'nın ileri gelen bir ailesinden Hacı Nihat, Hacı Reştt ve milletveînli Mustafa, o gun camiye gınp multuyu zorla İ ATATURK E TEPHİLER SAPKA DEVRİMİ ve D Ü M TTaxan; Orhan KOLOGLU kürsüden" indırdıler ve Mehmet hocayı yerine çıkardılar. Namazdan çıkışta bu grup caminın avlusunda 56 şapkalı genci görün Hatay'da şapkalılarla feslilerin son savaşı Devrim aleyhtarlan lle Arap milüyetçilerinin birleşmesine karşı Kemalistler seçlmi kazanınca, Hatay'da herkes kafasına şapkayı geçirmiştl. ce «Din elden gıdiyor! öldürün şu kâflrleri! Kanlanm içmelı, dınl kurtarmalı« bagırtılarıyla peşlerine tatalıp kovalamaya başladılar ve beşinl de hastahanelik ettıler. Fransıı yonetımi derhal hocanın bir daha kürsüye çücmasmı şiddetle yasakladı TUrk basını olayı Menemendekı KubUiy olayına benzetiyordu (1). MISIR'IN ESKt LİDERİ NÂSIR, BAŞI AÇIK VAZİYETTE darı ele aldıktan sonra, fesl resmen bırakıp siperlıkli Avrupa sapkasını tercıh etmelen, Arap âlemınin uzun sure tek kahramanı ve ümidi olan Nâsır'a yoneltmek kolay değildi. Nâsır yalnız askeri şapka giyerek değil, halk içinde başı açık dolaşarak ve yine başı açık na. maza durarak da doğmacı 1^Hm duşünürlerine karşı gelmiş olö^. Aynca sivil sapka>ı desteklemese bile. hiç de festen yana olmadığını ve Bahlı yolu feçtiğini gosterdi. Askeri «apka veya başı açık dolasma, zorunlu olarak Doğulu saygı ve «elim davranıslarında da değisıkllk fetinyordu. CLMA NAMAZI KILARKEN... Şapkanın zaferi EPKİLERE gelince. Suriye liler için şapkanın kazanma • heın dinln, hem da kendıı lerine «it laydıklan topraklann elden gitraesi anlamını taşıyordu. Bu durumda onlar tçin, her ikM ds şapkalı Kemalist TUrk ile Mandacı Fransu arasında bir fark yoktu, dolayıslyle feslelerine daha bUyük bir hırsla sanldılar. Hatayın Kemalist Turklerina göreyse ortada dinl degll, anavstana «Şapkalı Btşkanlan I ESKI MISIR KRALI FARUK, BAŞINDA FE8LE BİR TÖKEN SIRASINDA... nın üikeslne» bağlanıp bağlanamama sorunu vardı, bu yüzden şapkalannı daha büyük bir hırsla kafalarına geçırdıler. Hatayın geleceğinın kesin karara bağlanacagı günlerde London Times durumu şöyle anlatıyordu (2): «Barada (Iskenderun) başbk kişilerin düşiincelerinin dili oluyor. Türkiye taraftarları şapka gtyiyor. Snriye taraftarlan ise fes. Ilımlılar bere giymlş parmaklıklann üzerinde otaruyorlar.» İki tarabn b&sını da »üjirılmi» veya uydurulmuş hik&yelerle olaylan körüklüyorlardı. Örneğin Cumhuriyete göre, Cerablus'a yakın Hacx Vell Türkmen kdyü halkı toptan şapkayı kabul etmişti. Suriye makamlan buraya jandarma gondenp şapkalan yaknuı, «şıretin 17 Ueri geteruni irlfkoçöÖLtr ÇALINAN TAÇ Yazon v* çızofl: ATHAtf BAŞOötV tutuklayıp Halebe gondermiştl. Aşıret Reisi kiTançla, «Açiretimizde tek erkek de kalmasa, kadınlsrunız fapka gijtr» demiştı (3). Alıf Ba ise, Turk ajanlannm şapka giyenlere para verraesme ragmen Iskenderun köylerınden El Abacılı halkının şapka gıymeyi reddettiklerini ve 20 N'isan günü, rüşvetle şapka giydırmeye çalışan üç kışiyi jandarmaya teslim ettıklerıni yazıyordu. Hataya Turk birükleri girip ortak yönetım başladıgı andan Kuzey Afrika ile Doğu Pakisıtibaren kendilenni bUsbUtün tan arasındaki butun yakın ve guçlü hisseden Türkler arasında OrtadoSu ülkelerini dolaşmış şapka taraamen yerleştıği gıbı olmanın verdiği (orgüye rfayaKdtaklarda feslileri kovalamaya r.arak, bu dizinin yazan, fesin, da başlanuşlardı. Zaman zaman tamamen ölmemiş olsa bile, son taraflar arasında bıçaklı, tabancalı çatışmalar oluyordu (4). A nefesini vermek üzere olduğunu kolaylıkla söyleyebllir. Israp basını bir yandan endışe ile tatistikçiler tarafından ölen hemen kaialarına şapka geçıren meslekler arasında «ınıfiandırıArapların çokluğundan şikâyet lan fesciliğin halen Beyrut'taki ediyor (S), bir yandan da Turk jandarmasının şapkayı zorlaması ve fes ve sarık giyenleri tutuk layıp ddvmesinden yakımyordu (6). 60 yıllık (1912'den beri) en yaşh temsildsi Vadih Mitri Bardawil'e gore, 1930'ıarda yalnız Bey rut'ta ayda 120150 bin fes yapılırrcı?. Oyta simdi 10 kad*ar fesci, on bin fese güçlükle aljcı buluyorlar. «Allah ran «Unn Âfrika'nın lenei Mfislümanlarından^ dlyorlar. Hac donuşü fes giymeyı kutsal bir gelenek sayıvoTİar. «Onlar da olmasa, (oktan kepenkleri kapataeatiz.» Arap ülkelerinde Hacılar dı«ında fes giyen iki grup var. Birincisi eski Osmanh efendıle» ri, ikincisi kabadayılar. Lübranh şair Antoine Gebara, «Fe», bıvık ve kanifla ySnetiliy«r«x» adlı sıirinde bunu foylece anlatıyor. 8avananı «Imayan Tnprak neye yarar? Anaya<asi olmayan Bir halk neye yarar? Ve yirmi yıld» Biai yöneUn, Fes, bıyık ve kanuş» Osmanlı efendüeri dirençlertni mezara gdtürerek fesleriy le birlikte ortadan yok oluyorlar. Kabadayılar ise örneği Batıdan, Mafia ve Borsalino ?apkadan almaca başladıklarından onlarda da fes gitgide kayboluyor. Beîki de bir süre sonra dunyada, fese, Anayasamıza Ataturk devrimlerini korumak amacıyla konmuş ek maddeden baska blı yerd*e rastlanraay»cak. (1) Cumhnriyet 17,19 Ocak 1934. Oriente Modern» Ocak 1935, a. 13; An Nahda (Halep) ve AI Basir M.12.1934.' (2) 18.1.1937. (3) Al Ayyam ü ve Î5 Mart 1937. (4) Oriente Modern» 1938 Haziran. (5) Aş Sabab 12.7.1938. (C) Alif Ba 24.7.193S. A BIN: Fes aleyhinde dedikodu yapanın kafası uçuyordu Seçimlerde ğ Ö matK fes ve şapka ENt HATAY MecUsi ıçin s » çımler sırasında Turk propagandası, «Hedefînüz Hatayın bir Türk CnmhuriTeti hallne KFİmeıi ile «iz yurttsslann efmdi nnıfına vükselmrnizdir> şeklindeydı. Araplar ise Turklen, vatana ve dıne ihanet, islamı ve Arapiığı Hataydan soküp atmak. Arabın kur'anım reddetmı* olmakla suçlamak yoluyla kazanmayı planlıyorlaıdı. Seçimın iomıcu yalou Hatayıo gelecegıni <le2ü, in, *MNfl(d*.«apka ile fesin gelecejüü de tayin ed»cektı. Be>rut'ta yayınlanan Al Ması gazetesı bu propagandada şapka konusunun nasıl kullanıldığını ortaya koymak amacıyla, Hat»y Turklerının Arapları kızdırmak için loyledîkleri bir sarkının tercümesini yayınlamıstt. B m d ı : «Şapka ve kasketi giydik, eıirlik tinuall feri terkettik. Cfibbeyi sarıtı Arap bede\isine bıraktık» deniyordu. Seçimde Turklerin çoğunluju aldığının anlaçılması anında bat lanndaki feıi, «apka ve hiç olclmazsa bere veya kaeketle de. ğıştirenlenn sayııı biraz daha arttı; rira yeni Mecliıin yönetımıne, dolayısıyla ülkenin var l:ğ:na hikim olan Hatay Halk Partisinin programı, Cumhuri\et Halk Partisininkinin aynıydı ve herkes neyin geleceğıni biliyordu. Yeni Hatay Basbaka. m, hukumet biltftrgesinde bunu açıkladı: «Proçramımııın mhn ve eıasi Kcmalizm rejimi ve bütün gertktirdikleridir.3 Derhal Meclis'ten Kemalizm devrımlerınin temel kanunlan geçirildi, böyleee fes Hatay'da da yasaklanmif, fipka zorunlu kılınmış oldu Y .31 Düjünduğü seye bak dellnin; bana jük olu yomus. Şimdiye kadar (esimi çıkardun mı? Biriain rızcını veren Allah ikisfnin de verir. Allahın erarine garşı mı gelecen? Gadun gısmını evlensiu coluk çocMk meydanajLeJşitJije fttatntr «5»*^" bıhak. Ağnnı yirianm bl daha böle şey solersen... Evienmiyeeem! Evlenmlyecem... Dellnin yHfği b. a bak. Evlenecen diyom. agnadın ım? Sadece ağlamak gelmlştl elinden Ayşenin. Daha fazla sbylemeğe kalkıgsa ağası muhakkak bir yanını kırardı. O gnnden sonra ikbıel bir eodise içini kemirmcğe başlamıştı: Bu halle nasıl evlenebilirdi. Kız olmadığı anlasıluıca rezil «lacaktı. Hele dortunun Küpecik oldoğu dğrenilinee bütün kasabanın diline düsecekti. Üstelik hiç bir ı ü nabı bulunmayan bir zavallıya da beyhade azap fektirecekti. Herkes onnnla da alay edeeekti. Evde yalnız kaldıgı zamanlar bunlan düfünüyor; canevinaen yükselen top fibt juvarUk bir frj bofa »mı tıkayneriyorda. Eğer ağlıyanasa biUbntün fena olacaktı. Bn (eee ağası, Emin Efenailere cvlenaM mese leshıi (önismeye fittnişii. •Emin efendi ran olma •a ae fyi «lur> diyordu Ayıe Bu Isin ağasiyle Hatiçe kadmıo başı altıadan (iktifinı biliyordu. An» ımıo Emin Efendiyi birkaç defa erlendinneye te«ebbüs ettiğini, fakat hiç btrisinde oğlunun razı o) madığını biliyordu. Bu defa da razı olmasa ae kadar iyl olacaktı. Evlenme meselesi ortadan kal kınca bütün mesele halledilmij olmuyordn: Küpeciğin çocuğu vardı karnmda. Şimdilik onu düsünmüyordu Ayse. Ismail birkae gündür uğrama miftı. Gaz lâmbasınm pencerelere vuran ıjığında. onuo derinden bakan fözlerini, kambuTunu, carpık ağzını gorüyordu saoki. Başkalannın Ijrendiği bu noktalar hofuna gidlyordu. Onu görmediği, boğuk boğuk eıkan »esini işitmedi« günler kendisinde bir eksiklik hiıtedlyordu. Uzülmed ne, ailamasuıa neden oldugu halde ooa kızmak, onu kovmak gelmiyordu elinden. Acımayla ka« rısık sevgi. vöcudnrmn ona karjı dnydufu gerek* linme daha da artmıstt. Çocugu düşunuyordn bazan: Kendisinin \e fsmailin çirkiniiklerini birlettireeeJc olan bu akılsu mahluka kızıyot. fankl IIIIII ıliüür»ıpıll gibi karnım ynmrukluyordiı. "Eİ*r*1rİnttMydı, huzura kavnsacak. butün dert lerinden kurtnlaeaktı. Afan geç kalmısti. Halbuld. evden eıkarken «erken dönerim. demisti. Hatice kaduı, ağası U» konuşmıktan hoflamrdı; ağası onun kasabaya ai< dedikodularım nefesini keserek dinliyordo çünkıi. Yalnız başına «turmaya aiıskındı; korktno>ordu da. Sonucu merak ediyordu sadece. Ayak sesleri i;itrt avluda. Gelen ağasıydı her halde. Onun ayakkabılannm sesini tamrdı. Ağa» beyinl, yiirü tırnak yaraları ve kan içinde, elbis* leri hırpalanmış bir balde förünce jasırdı. oturdufa yerden fırladı: Ağa ne oldu sana? Bekir ağa, suratını burusturdu, çok kizmıs fakat jene de ehemrniyet vermiyormus gibi: Heç. dedi. ne olacak essoğlu essekler! V Alf Stza ustanın diikkânı pck genij değildi. t'sta, «enelerdir bnraya o kadar alı$mıstı ki, biraı daha geniftetelim, yahnt da sana genis bir dükkân verelim deseler yadırjardı. Taro karşı. sına felen duvara Keraal Paşa'nın, tsmet Paşa'nın, Fevzi Pasa'mn seyvar kitapçiiarda satılan resimlerinı çivilemisti. Dökkânın dip tar«fında bonı seklinde dörülrnns köseleler dnmyordu. önündeki sandıktan bozma tezgâbı iizerinde türlü eskiei edevatı sıralanmıstı: sidmler, bizler, çekiçler, örs, çiviler. Dükkânın camekinına yakın ayakkabı ba|larını, knndnra bolaiannı koymaşun. Tezgâhın hemen yanında köseleleri ıslatnaya \arayan kirü nı ile doln bir tenek» vardı. • (Arkan »ar| DIŞI BOND Fesin sonu • Kİ.NCİ Cihan Savaşı bütün I dunya toplumlarında temele • lnen değişiklıkler yaptı. Ev. velce askerlikle hiç ilgılenmemış topîumlarda ordu ılk plâr.a çıktı. Bu arada Irak, Mısır, Sunye'yi sayabıliriz. Böylelikle ül kelerin geleceğı üzerinrfe son soz hakkmın dinl ve sivil kuv\etlerden askeri yöneticüere geçtiğı görüldü. Bu ordulann hemen hepsi, Avrupa'da eğitim gormü? yerli subaylar tarafından yönetilmekteydiler. Atker giysilerinin modern savaş ihtiyaçlarına ve modern silîhlara uygun olması zorunluğu zaman la, postaldan şapkaya kadar bütün Batı askeri kılığımn aynen kabul edilmesine yol açtı. Buna ne halk kıtlelerinden, hele ne de din adamlarından görünür bir tepki gelmedi. Osmanlı Imparatorluğu dolayısıyla Doğu'da, Batılılaşmamn ılk kapısı olan ordu, böyleee daha yaygın bir şekilde tekrar aynı rolü oynamağa başlamıştı. llrinci Cihan Savaşı sonrasında tam özgürlüğe kavuşan ülkelerin sivil kadrolan, parlamentolan. resmî memurları önce festen aynlamadılar. Bu biraz da alışkanlıktı. Yıllarca basını fese alıştırmış bir kişinin birdenbire bunu değiştirmesi kolay değilcfi. Buna karsılık Srnegin Lüb. nan gibi karısık yapılı topîumlarda, o ana kadaT festen ayrılmamıs Hıristiyanların da $apka eivdikleri görülmeğe baslamısti. Yıllar geçip kendilerini başı açık gezmeğe alıştırmış gerç kusaklar ülkelerinin geleceğine hâkim olmaya başladıkça fes biivük bir hızla yok olmağa baş ladı. Avrupa'ya (rittıjinde şapka eivdiSi için verilen Doğulu artık voktu Bu eelisme dogal olsrak, zamanında sspka devrimlnden dolavı KfmaHzrne yspılan saldınların rfa birdenbire yok olmısına vol açtı 1952Me Mısır'da, genç subaylann, ikti . Yaıan: BIU NAUCHTOH sına kurnadan su damlatıyor re dualar okuyordu. Öbür kan koBen de aksl yöne yüriMürn. ca da bebenin vaftia anababası Gıdip Lily'nın ne âlemde oldu olacaktı berhalde. ğuna bir bakmak istiyordum. AHerneyse ben asıl Malcolm'a ma içimden dönüp Malcolm'a bakıyordum. Ne kadar öüyümüş bir kere daha bakmak geliyordu. tü inanıUr gibi değil! Ama geGidıp bakamazsın dıye kanun ne de pek öyle benim umdugum mu vardı yani? Ne olsa, benim kadar boylu degüdi. Biraa toreçocuğumdu. Çocuğum . ne oe ni seyrettikten sonra etraü teftı mek bu? Biriainden duvmuş şe çıktL Oediğinı gibi, »ütunlar tum • Sharpey galiba ya te dan birinin ardına sinmlştlm. levizyonda gönnüs ya da gazete Hemen smşmağa karar verdım de okumuş: Bir erkek bir sefe ama beni gördüğüntl farkedınrinde aşağı yukan beş mllyon ce vazgeçtlm. Geldl, geldl, yakadar tohum fıskırtırnus ve beş nıma solaüdu ve basını kaldınp milyondan herhangi biri onun yuriime baktı Şöyle bir gülümçocuğu olabilirmiş. öyleyse va sedim ona ve bır de göî kırptım rabileceğimîz sonuç nedir? Bıl«Baba», filân deyiverecek one mem ki • hesap kitap başka Bdüm kopuyordu Rezalet olur şey, duygu denen başka şey, her du yani halde. Ama çocuğun vüzü nlç defış medi Bana daha çok »ngin ço cuklarında gbrülen bir ifadeyie îşln en gıic t»rafı kiliseye glre baktı ne gülümsedl, ne btr ae;! bileeek kadar cesaret toplıyabıl Oyleca baktL mekteydi. Ama boşuna korkmu Soylesem inanmazsmız ama şum. Etrafta kimsecikler yoktu. biliyor musunuz, Malcolm beni Millet artık kiliselere dolusrmıtanımamışt] bile! yor, eskısi gibi. Herkes televız• yon seyredlyor. YtRMlSEKlZINCl BÖLÜM Pek şirin, kutu gibi bir kiliArada bir Uly'yi düşünüyc rseydi. Yani huzur veriyordu ada mın içıne Şamdanlar, falan fis dum. Yani tam manâsıyle düşun tık, ravaşça içeri süzülüp arka mek değil de, Uly"ye dalt düşün da bir sütunun gerisinde dur ce lnnntılan ara sıra ttalamdsn dum. Bızımkıler bnde, havuz fıs aelıp geçıyordu Bazan dUşünüMyesi gibi birşeyin etrafmda top yorum da, şu düşünceler bir hayatım çok lanmışlardı Bir de papaz mı ne, peşlral bıraksa oyle birisi vardı. Bebecigin knfa mutlu oltcak. Çeviren: HİHAL rEÖİNOBAU Herşeye rağmen hentb Uly* nln yanına dönmek ıstermyerdum. îşin astı şu.U şu anda kim seyl avutacak oalde degiiriım; beni «vutacak blrirje Uıüyacım vardı. Buna rağmen gerl dönüp biıim sokağa saptım. Oyle ya va zife vazifedir. Kapının önünde toplanmış bir kalabalık bir ara bulans, not tutan polısıeı falan gOreceğirflden korkuyordum A ma herşey sakin ve *essi7di. Kendl kendlme, «Bir sokaktan geçerken hiç tahmln edııemez, iki yandak) pencere ve kapıların ardında neleı oiup bittiğl» di>» düşüıulüm Durmadım Dlzıra kapıys erim e». Duşünâüm tü Uly ?• ıçerdeydi ya da gitmlştl ve oenım elimden bir gelen yoktu BHIyo» rum kötü bir şeydi böyie geçıp gitmek. Ama tnsan bazen yap t^ı işin çok kötü o)masıt»a aldı nş etmlyor. Yeter Id bu fji ken dinden başka bilen olmısıoi Ne ksdsr sefil olursak olalım n» ptmlz kendl gUnahlanmızi tnnl z» çıkaracak bir mazerct bulaWllriz. Buna ragroen Ipapuıın CnUnden öyle geçıp gitmerın hıg de hoş bir şey olmadığını ıtlraf ediyorum. (Arfcam m r ) TIFFANY JuNES 75 GARTH •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear