26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SSSFA DÖRT: 28 Şubat 1972 Yazan: Cihad BABAH Çinin paylaşılması teklifine Amerika, "Hayır,, demişti Japonyanın Rusyayı yenmesi, Çinlilerin gözlerini açtı: Demek Asyalı bir ülke, beyazlan yenebiliyordu. yeraenin rekabetini uyandınyordu. İNdc Bokser ihtilâli olduğn zaman Mao yedi yajmdaydj. 1894'teki yenilgiden sonra, Çinlinin egemen liği her gün yeni darbelerle biraz daha gerileraişti. «Beyaz şeytanlar», yani AvTupalılar, Çinden her gün yenl bir şeyler kopanyorlardı. İştihalan her gün artıyor ve bu artan içtihalar beyaı geytanlar arasmda daha fazla AmerLkarun 1958 yıbnda Lübnan'a çıkanna yapnıasını protesto eden Çinll demlryolu herhangi bir «anetthesique> hatıra gebniyordu. Mançurya Hanedanmın genç lmparatoru, Mao'nun çok sevdıği refonnator Kuang You îvcı'nin tavsiyelerine uyarak orduda, eğjtimde, idarede yenıhk yapmak lstcdi. Fakat bu reformlardan mcmnun olmayan Ana tmparatoriçe kendisine akıl hocalığı yapan saraydaki Harem Ağalarınm da teşvıkiyle bu reformlara karşı koydu, oğlunu hapsetti. Reform taraftarlarmı öldurttü ve halktaki galeyanı başka bir yöne çevirmek için Prens Şuen ile birlikte •Bokser»ler ismini taşıyan gızli bir cemiyetin ortalığı alİak bullak etmesini tejvik etü. Bokserlerin de iki amacı vardı; Hanedanı savunmak ve beyaıları yok etmek. C Mao'nun Çînlnde her yurttaş; güniın belirli saatlerinde Jlmnastlk yapmak mecburlyetindedir. Reslmde «beden efitlmi tatill» nde dairelerinden çıkıp jimnastik yapan memurUr görülüyor. Beyaz emperyalistler Mançurym Hanedanmın ijgal ettiği saraya solrulmu|lardı. lmparatoru herbıri diğeri aleyhine beslıyor, o d> kumazlıkla bepsine mavi boncuk dağıtarak bunlara verdiğî imtiyazlar, tekeller karşılığı hayatını keyifle yürütüyordu. Çin halkı bu hali seziyor v» Hanedana karşı ncfret duyuyordu. Onun için yurdun birçok yer lerinde bırbirinden habersiz, fakat bep aynı amacı taşıyan bırçok gizli cemiyetler kuruldu. Bun lann hepsinın amacı aynı Idi. Mançuryalı Kanedanı memleketin başmdan kovmak ve beyazlan Çln'den sunip çıkarmak... Beyazlar memleketin kaynaklarmı kurutuyorlardı. Bunun karşıhğında da Çin öylesine rahataz ve huzursuz Idi kl, büyük bir operasyondan gayn bu ağrıyı dindirecek Yazan: 120 FAİK BAYSAL Ucan kelleler OKSERLER larayın kendılerivle beraber olduğunu bıldıklerı için derhal beyazlara karşı evvelâ Şantung'da katliâma geçtıler. Ölum salgını civar vilâr yetlere sıçradı. Kraliçe bir beyazm kellesini getirene mükâfat vaadet'i. Ana Kraliçe Tseu Hı'nin bu çılgınlsğına karşı koyrnak Isteyen bir iki yüksek »eviyeli memurun hemen kafası uçtu. Nihayet katliâm salgını Pekin'e kadar ulaîtı. Oradaki katedral. dua etmekte olan Hıristiyan dinine mensup yüzlerce Çınli ile birlikte ateşe verıldi. Bu çılgınlık devam ederkcn bir 13 hazıran günü, bir birleriyle rekabet içınde olan emperyalist devletler, müşterek tehlilte karşısında saraya bir ultimatom vcrmek mecburiyetini duy dular. Bu facanın durdurulmasım istediler. «Eğrr Majestenin Hü kÜBwfi i m terHiüzleri önlenıeğe n^gitedif.J^Sİ^e bu i?i kendi ordularr "iJe* yapacaMarmı» »oyledıler. M^||C|)ŞÖ6LÜ ' ÇALINAN TAÇ [ Yöxoı* ve «âert; AYHAN 8A$6$tV B Dankouç kıs kıı gülujor gibbdl. Ayaklan dibindc bir kopek lefl gibi >atan Goril'e İsa ile Muhammet birleşerek ola\a tanık olanlann hayat ları boMinca unutamıyacakları iyi bir ders vermiş lerdi. Silâh sesleri kesllince olulerin çevresinde es kisinden daha buyuk bir kalabalık toplanmıştı. Bazı kimseler ccsetleri yerden kaldırmaya çalışıyorIardı. Kaldırmasalar ia olurdu. Onların öliımüne yol acan nedcnlcti ortadan kaldırmadıktan sonra bunun işe varar hiç biryanı olamaıdı. Ama gelcnek veya Tanrı'nın cmri bo>lc>di. Suçlu ya da suçsuz, öluler mntlaka kaldınlmaltvdı. Tann'nm yanı sıra tsa ile Muhammet de bo>le ernretmi;lerdi. Kar durmadan, hiç ses etmcden iâpa lâpa yağıyordu. Odnnlar tamamen >anmiş. Bedroviçin dans pistini kızdıran ateş }a\aa javaş kararmaya başlamıştı. *** Üç gün arka arkaya bırden günes açrruj, bütün karlar erimi;tı. Bsharm ilk gunlerinde gokyuzunün bu gorülmemış comertlığıne once hiç kimse inanamamış, sonra kurşuni bulutların bozguna uğramıj orduiar gıbi >avaş yavaş gur.eşe çekılip Balkan'ın insanın başını dönduren menekşe mavisine boyandığmı gorunce herkes çocuklar gıbi sevıncınden n» yapacağını şaşırmıştı. Bedrovıç'le Halit Miyasiç'in hâlâ unutulmamış olan acılarına rağmen çocuklar hemen kendılerıni sokağa atmışlar, akşama kadar saçaklann altında son karlarm bir sabun kopuğu gıbi eriyişıne bakmaya doyamamışlardı. Yalm: bulutlann çekıldıkleri ük gtın çok fazla bir *ey olmamışlı. Diz boyu kar yalnız bıraz alçalmıs, arabalarla insanların geçtıklerı yerlerde once batılmış, sonra butun gun toz toprak içinde oynayıp yuvarlanan çocuklann kırll el ve ayaklarma dönmüştıi. Erıme gunerce sürmüş, olukların altma bıraküan fıçı ve tenekelere damlayan kar sularının gürültü su dağları çınlatan mitralyöz sesleri gibi yaş'ıları sabaha kadar uyutmamıştı. Ama kar «uyu tertemiz di, onunla jıkanan çamaşırlar da sakız gibi gıcır gıcır olurdu. Aradan birkaç g2n daha geçince bir sabah toprak birden tCtün rengindeki yüzunu gos termiş, akşama doğru da ağaçlar, yuzleri gulmeye çalışan insanların arasma telli duvaklı gelinler gıbi karışıvermişlerdi. Avlularm arahklanndan ahırların dört aydır suren koyu karanlığı içuıe sırma teller gıbi suzülüveren guneş, otlann sıcaklığında bütun gün uyuyup gevış getıren inekleri, çayırlann papatya ve yoncayla b«zenmesini sabırsızca bekleyen koyunlan, pirelerıni dokmek için eşelenmeye can atan ve toprağın ısınmasını herkesten fazla bekleyen tavukları, sıskalaşmış ordek ve jumurtadan ke silen kazlan da bir bardak sluvovica pbı çılgına döndürmuş, taşı toprağı bile ayağa kaldırmntı. Gittikçe çıvit rengme bulanan sabahlcirın blrinde de evlerle kulubelerin camlan açılmış, kadınlarla genç kızlar pala bezlerıyle işlemeli kılimlerinj güneşın gormediği koşelerde kalan karlarla silip süpürmüşler, kir ve pastan gdrunmeyen camların ban? günlerindeki gioi Mıyasiç'e yaktıklan ve ağızla. rından hiç düşdrmedikleri acı türküyü bir kere daha söyliverek pırıl pırıl parlatmıslardı. En sonunda guneşe daha fazla karşı koyamayan kar bir gec« karanlıktan yararlanarak çetnikler gibi Balkan'a çekilmiştu Arkasından her taraf vıcık vıcık, yapışkan, basıldıkça koyulaşan, içi soğuk suyla dolu testl renginde bır çamurla örtülmuj, toprak «uya do^muj, kuytu yerlerde toplanan kar sulan büyiık göller meydana getirmişti. Sonra bütün gece gokvuzü açık kalmı», binlerce yJdız yaz gecelerindeki gibi tarlaların, evlerin, dağlarm tepesinde pullu bir çevre gıbi ifimıstı. Fakat sabaha karsı ku zeyden önceleri hafif, sonra sert bir rüzg&r esmeye başlamış, ikindiye doğru da sofuk dayanılmaı bir hal almıştı. Değdiği yeri bıçak gibi kesen bu kuru soğuğu görünce biraz hava almak için kümes lerinin önüne çıkmış olan tavuklar hemen lçeri kaç mışlar, serçeler saçak altlanndaki yuvalarına dönüp kafalanru tüylerinin arasına iyice sokarak uyumaya çalışmışlardı. Gece yarısına doğru soğuk dsha da artmış, sabah olunca da su. toprak, tahtalar, ağaçlar, canlı cansız ne varsa hepsi taj kesilmısti. Evlerin içindeki kova ve küplerde bulunan içme sulan da donmus, sürahiler çatlamış, slşelerdekl «eytinyağı Buna raemen împaratonçe Tsen Hi. «Yabancılara ölıım!» diye bağırıyor, kuvvetle tepiniyordu. Harem Ağalan sarajdan aldıkları emırle kırmızı kuşaklı Bokserlere kumanda ederek fiılen olüm saçan kervanlara onculük edıvorlardı. Ultimatom gözü kızmış tmparatoriçenin kılmı bile oynatmadı. Bokserler işı daha da azıttılar ve Sefarethaneleri ku. şattılar, bu faciaya bir son vermek ümidiyle Dışişleri Bakanını ararnak üzere yola cıkan Alman Büyükelçisi Baron Von Kettler'i, omuzda taşınan iskemlesınin u«tünde delik de?ik ertiler. Azrailin kanatlan beyazlann üzerine gölge düşurmeğe ba;lamış tı Yiyecek, içecek azalmıj. hele kendüerinl savunmak için kurşunları hiç kalmamıştı Sefaretlerdc bedavadan ölmektenae, süngülerie mukabele ederek adım adım gtrilemeğe karar vermijlerdl. Fakat sabaha karşı bir mudze oldu. Uzaktan top sesleri duyuldu. Mahsur beyazlar merakla bu s*5leri dinlediler Ümitlendıler. kısa bir süre sonra makineli tüfeklerin yaylım ateşi açtıklan işitıldi, Bokser silâhlarınm sesleri gittikçe azaldı. Bir . iki saat sonra da Sefaretlere JU haber geldl: Bokserlerin Ihtllâli bastınldı. DİŞİ BOND ve üzum pekmezleri gurül guriil yanan saç sobala n n üstune erimeye bırakıldıklan halde uzun sür» olduğu g.bi kaskatı kalmışlar, boruların kıpkırmı zı kesilmelerine rağmen odalar bir türlü ısınmamıştı. Kar gibi bu soğuk de kısa bir sure çetniklerln sesinı kesmiş, her gece yüzlerce cana kıyan baskınlar durur gıbi olmuş, benzinleri donan tanklar, ştayerler, otobüs ve otomobüler çalışamaz olmujtu. Her seyi kasıp kavuran bu soğuk dalgası hemen hemen yüz yıldan beri görülmemis kadar jiddetliydi. îşleri için dışan çıkmak zorunda olanlar başlannt sarıp sarmalıyorlar, ayaklarma el örmesi kalın yün çoraplar gıyiyorlar, açıkta bir gozleri kal. d>ğı halde bıraz sonra mermer kesiliyorlar, Eonunda ayaklarmın ve ellerimn kan tutmuş gibi sızlamasma dayanamıyarak evlerine dönüyorlardı Hemen hemen hcrkesın el ve dudaklan yara olmus, grip bir çok kişıyi yaUğa sermişti. Üâç ve doktor darhğını gidermek için Işgal Komutanlığı Almauyadan acele olarak aspirin, kinin ve bir vagon dolusu Ültreseptıl getirmış, hızla yayılan hastalığı kontrol altına almaktan çok pençesi altında inim inira inleyen insanlara daha şirin gdrünebilmek amacıy. la soğuğa rağmen çok zor ko§ullar altında çalışma ya bajlamı^tı Bir yandan da görülmemis bir yiy» cek darlığı baş göstermışti Piyasada et, süt, yumurta, ekmek bıle bulunmaz olmuş, bunların hepsi durumdan kumazca yararlanmasmı bilen karaborsacılsnn eline düşmüştü Sonu hiç de iyl görünmejen bu duruma çabucak bir çâre bulabilmek için başta Alfons Karr olmak üzere bütün yerli yöneticiler de canlarını dışlerine takmışlar, «Sülük» de* dikleri karaborsacılara karşı aklm alamıyacağı kadar sert tedhırler almışlardı. Dükklnlarında bulunup da bır yumurtayı, eti, fasulyayı ya da buna benzer herhangi bir jnyecek maddesini satmaktan kaçınanlar için konan en hafif cezalardan biri kurşuna dizilmekti. Bu kararm ilk kurbanlanndan biri bir kasap olmuştu. Bir kadının şikâyeti üzerin» yakalanan kasap, yapılan ilk sorgudan sonra herk* sin gözleri önünde önee dövülmüş, sonra kurşuna dizilmiş, bu da yetmiyormuş gibi göğsüne «Halkm sağlığıvla ovnayan canavar» cıimlesini taşıyan kocaman bır kâğıt asılmıştı. Buna rağmen tşgal Komu» tanlığım zor duruma düşürmek isteyen Mihailoviç'in yarattığı korku yüzünden karaborsa kesinlikl» dnlenememiş, idamlar birbirini kovalamaya başlamıştı. Buna karşılık sağlayacaklan kârı da bır kenara iten birçok esnaf korkulanndan dükkânlaruu kapamışlar, soluğa evlerinde almışlardı. Biraz sonra karaborsa ortadan kalkmış, bu kez de piyasada hiç bir sey bulunmaz olmuştu. Durumun günden gune daha da kdtüye gittiğıni gören yenl kaymakam bir sabah bütün esnaiı toplantıya çağırmıj, iyi niyetle davrananlara kargı hi; bir sekilde zarar gelmiyeceği hakkmda kendilerine *öz vermek zorunda kalmış, dükkânlannı hemen açmalarını 1»temiş, buna karşı geîecek olanlann en ağır cenlara çarpılacaklarmı bildirmişti. Kaymakamın bu girişimi hemen etkisini göstermis. fakat bu kez de bir mal darlığı başlamıştı. Koylü mahnı saklıyor, bbylece Balkan'ın tek hakirai durumuna gelen Mihailoviç gücünu her geçen günle biraz daha duyuruyordu. Bir yandan grip salgını da Mihailovıç'e yardım ediyordu. Her gün yüzlerce kişi mezarhğı boyluyor, bütün mikroplardan daha güçlü olan Alfont Karr ufacık bir nezle mikrobu karjısında bütün saldınlannda venik çıkıyordu. Sofnklann biraz hırılır gibi olması fizeri. ne çetnikler de yenlden baskınlara başlamıslardı. Bn durnm Balkan'da çarpııjanlann e k . tnefine lereyag sürmüştfi. Her sey kıstan beri «ıkı bir aiüm çemberi içinde yasayan Tjirkler'in artık »on jrfinlerinin yaklaştıgını gösteriyordn. Talnız Mihailoviçne Neniç'in karşısında şimdi blr de Tito vardı. Partizanlar her tarafta Türklerin de yararına olarak onlarla aman. sızes vnrnsuyordn. Drina bovnnca behlenen biivük saldırı daha baslamamıgtı, fakat çevredeki korknnç scssizlik bnnon çok uzak olmadıfını gösteriyordn. Pnb Dnyiç, Gortl İpan ortadan kallkmıslar. fakat buna karşılık Miha. Ilovlç daha da şüclenmisti, Kaıılı elini TugosIav topraklannın üıtiine atmıs, kimscye rahat bir nefes aldırmıyordn. Ana Kraliçe kaçıyor NA KRALİÇE Tseu Hi Harem Ağalarını alarak kaçtı. Ekım 1901'de bir araya gelen emperyallstler Çin'l 67 müyon îngüiz lırası tazminat vermeğe mahkum ettiler. îkinci Wilhelm, •Çini artık payla;alım> diyordu O güne kadar Çin işlerıne karışmayan Amerıka parmağrnı ilk defa kaldırdı, Kayzer'e >Olmaz!» dedi. Boylece beyaz emperyalistlere karşı zayıfı gavunan Amerika, iyilik kanalından geçerek diJerlerinin önüne çıkmak istedi. Amerika ile Çinin ilk karşıla»ması boyle oldu. A TIFFANY JONES Lüks ANKARA GemİSİyle AvrupaLimanlanna GARTH Beyazlann Çin'e hükmetme üıtiraslarının yanında Japonya lle Rusya arasmda da Asya'ya sahip olma Ihtirası vardı. Nitekim, Bokserler ihtilâlinden birkaç yıl sonra. Rus Japon harbi patladı. Bu savaşta Rusya'nın mağlub.yeti, Çin için uyancı bir hal oldu.. Demek Asyalı bir memleket, beyazlan yenebiliyordu Çin1:1er birbirlerine, «Bn nası] oldu?. diye sordular. Reformcular, •Çiinkii Japonya Batı metodlannı kullandı» diye cevap rerince, Çinde de Batı metodlannı kullanmak, A\Tupah]sîmak arzulan belirdi. Bu hareketin başmda Kanton civannda bir köyde 12 Kasım İSSS da gözlerini hayata açan ve »onralan Çln raÛletinln bahası haline gelen ve şimdi Nankinde 380 basamakla yanına varılan muhteşem bir mezarda uyuvan Sun Yat Sen vardı. TURİŞTİK SERGİ GEZİSİ B l R I N C l G E Z İ Eareket: 27.6.72 j İstanbul Heggio (Mesîna Boğazında) Napoli (Pompei Harabeleri, Capri Adası) Ajaclo (Korsika Adasında Fransu Limam) . SisfMonte (Cannes, Cotta ?ür gezi) Valansiya (Ispanyol Limam) Palma (Chopen'in Evî, Gece Kuîübü) Tunus (Kartaca Harabeleji) Syracuse (Sicüya Adasında) Rodos Marmaris îstanbul. i 1/ i K ı /•»! srr\ DAHA FAZLA İZAHAT VE YER AYIRTMAK İÇİN MÜRACAAT : GAZETECİLER CEMİYETÎ BİNAS! KAT: 1 CAĞALOOLU • İSTAKBUL İki Geziye de iştirak H R I N : SUN YAT SEN I K I N C İ GE2Jİ Hareket: 13.7.72 Dönüş: 2?.7.72 T E L E F 0 N ' M " ° 8 İstanbııl Marmaris Eodos (Şehîr gezisi Gece Kulübü) îfeslna (Sicüya Adasında) Ceair (Kazbahlar) Palma Barseicna Nis (Montekarîo, Cannes, Cotta Zür gezileri) Oenova (Mezar'ık) Ks.t&aya (SicUya Adasında) Istanlml. TUglSTİtC • 2550 İKİMCJ ; 3550 Cumiıurıje: 1344
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear