Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA DÖRT: sCUMHTJRİYETı 20 $ubat 1972 OĞTJ AKDENtZDE, A . nadolnnnn jüneyinden 40 mil uzaklıkta, tarihsel zenginliği, doğal füıelliği lle ün salmıg, ozan v e sanatçılara ilham kaynağı, binlerce Türk gehidinin yatağı ve blr o kadar Türk mücahidinln bannağı, yesil blr ad» vardır. Anadolu'nnn Doğu Akdeniz'e nzanınu olan bn a . daya, Eti Türklerl «Alasya» adını vermislerdi. Daba sonra bn ad, Kıbns'a çevrildl. Ynnanlılar, ona «Nicosia» a . dını daha sonra koydnlar. Eski çağlarda; Milâttan önce XIV. Yüzyıl ortalannda, Eti hukümdarlarmın egemenllği altında, Anadolu'da. Kızılırmak ile Karadeniz arasmda ve K i . likya (Mersin v e Iskenderun) ile Antalya dolaylannda yaşayan Krallar ayaklanmıstı. Bunlardan Kıükya Kraiı, Etilerin koğusturmasmdan kurtulmak için, Kıbrıs'a (Alasya) kaçmıstı. Eski Mısır belgeleri, Milâttan önca 1320 . 126") tarihleri araBinda, Tfirk Eti Kaanları zamanıntfa, Suriye ve Anadolu'nun bu Kaanların emrinde; Kıbns' ın da, himayelerinde olduğunu belirtir. D BAGIMSIZLI6A KADAR TURK KIBRIS 1^^ Eti Türkleri Kıbns'a "Alasya,, adını vermislerdi Kralı, yerli Rumlarla birleserek, bir kısım Ermenilerin bulunduğu Kilikya'daki yalı boyu kalelerinden bazılarım ele geçirdi. 1220'de Selçuk Hükümda. rı Alâettin Keykubat, Kıbns Kralının ele geçirdlği bu bölgeyı geri almak ve Antalya Körfezınl kendisine us yapmak i s . tıyen, Kıbrıs Donanmasının denız egemenlığıne son vermek amacıyla da, Antalya Körfezinın doğusundaki Kelyaros K a . lesini, Antalya Beyi Ertokuş'un korautasındakı Selçuklu Donan. masıyla kusattı. Ve Kıbn» Donanmasını buradan uzaklastırdı. Osmanh Devleti, kuruluşunun ilk dönemlerinde, Kıbrıs Krallığının Donanması, bağlaşık olduğu, Venedik, Papa, Rodos donanmalanyla birlikte, Türklerln îzmır deniz üssüne baskın vapmış, Aydın Beyi denizci Umur'un d'onanmasım yakmıstı. Muharebeyi kıyıda sürdürmeye çalışan Umur Bey, alnma isabet eden okla şehid olmuştu. (Mart 1348). Milâttan sonra XV. Yüzyü orfc lannda, Anadolunun gflney kıyılanna egemen olan, ikınd Selçuk Feodalitesinden, Karaman, Teke Beylikleri ile Kıbru Krallığı ara sında, zaman, zaman mücadeleler oldu. Kıbns'ta, Fransız aristokratlan nın değişmesinden yararlanan, Ve nedıklller, XV. yüzyıl sonlannda onu (Kıbrıs) tekrar ele geçirdıler. Buradaki Krallığa, son ver diler! kendilerine burasuu somür ge yapülar. 1485'te, Osmanlılarla Mısırlılar arasmda, yapılan muharebede: Kıbrıs'ın Magosa limanı, Venedıklılerin izni ile Osmanlı donanmasına üslük yaptı. M. Fazıl KARLIDAĞ Buna g5re Türklerlnflkkez Kıbns lle, Eti Kaanlan zamanında iiişkl kurduklan sonucuna varıhr. Bundan sonra Kıbns, sırasiyle Mıstr, Asur, Flnlke, Iran, Roma, Bizans'm egemenliği altında bulundu. Orta çağlarda: K IBRIS, Bızans, Arap ve Venediklilerin koruyuculuğu altında yaşadı. Burası, Haçlı Seferleri donanmalanna üsluk yaptı. Ve bir aralık Kralhk oldu. Selçuklular; Anad*olu'nun güney kıyılanm Kıbns korsanlarından korumak amacıyla, Antalva, Alanya, Anaraur kalelerini onardılar. Donanmalan için Alanya'da bir deniz üssü kurrîular. Selçuklu Hükumdan 1. Kevkâvüs (1211 1217), Anadolu'daki iç ayaklanmalann bastırılmasıvla ujrasırken. Kıbns • Türk donanmasına bağlı savaş gemilerinin Akdentz'de karskol görevi yapması; Kıbns'ta korku lçinde yaşayan Türk toplumuna cesaret vermektedir. MALKOÇÖĞLU ÇALINAN TAÇ I Yuzvnyetizen: AYHAN BA$0&5 değerl artmıjtı. Bundan dolayı v > Akdenizdeki deniz ticareti ve Ana dolu, Sunye, Mısır kıyılarınm deniz korsarüanna karjı korunması çok önem kazanrnıçtı. Bu nedenle, Osmanlı Padişahı, IL Selim ile vezirlerinden bir kısmı bu adarv.n, Osmanlı ülkesine katılmasını one sürdüler. Buraya bir sefer ya pılmasını istediler. Vezirlerden Sokullu Mehmet Paşa, seferin bin lerce insanın hayatına mal olaca ğı gerekçesiyle diğerlerinin görüşune katümadı. Padisah ve vezirlerinden çoğunun oylanyla Kıb ns'a karsi bir seferin açılması ha zırhğı kararlastırıldı. Bu amaçla hazırlıklar yapıhrken, Osmanlı Devleti Venediklilerle diplomaük girisune geçerek, kan dökmeden adanm ele geçirilmesi yollannı ÎBRIS, 1517'de, Mısır Kölemen aradı Padişah n. Selim. sekrete lerine vergi vermekte ve Ve ri ve tercümanı olan Mahmut'u, nedıklılenn egemenliği altında beraberindeki Fransız Elçiliğine bulunmakta idi. 22 Nisan 1517'de bağlı diplomatlar olduğu halde, Osmanlı Türklerinın, Mısır'ı ele Venediklilerle Kıbns sorunun çö geçırrnelen uzerine, Kıbru Türk zümlenmesi ve Fransızlarla da, Kolemenler'e ödemek zonınluğun. îspanya'daki Müslumanlara yarda olduğu vergiyi, Osmanlüara dımda bulunulması, Türk Donan vermeye başladı. Kıbns korsanla masmm Toulon limanından yarar rı, îstanbul tskenderiye arasmlandınlması. işlerini görüsmek üdaki deniz yolunu kesmeye, Os zere. l.llJ569'da Istanbul'dan yola manlı tacirlerinin mallanrıı vurçıkardL Bu kurul, 161.1570'de Vemaya bajladüar. Doğu Akdenizde, nedık'e vardı. Kuruldakiler, Kıb güvenlik kalmadı. Bu sıralarda ns'ı korsan yatağı olmaktan kurOsmanlı împaratorluğu geni'letarmak ve Akdenizde bans ve gümişti. Kıbns'ın Osmanlılar bakıvenliği korumak gerekçesiyle, bu mından ticari, stratejik ve «iyasî adanın Osmanh ülkesine katılma sını sağlayacak notayı, Venedik Cumhuriyetine verdiler. Nota, Venediklilerde, büyük tepki yarattı. Türk Elçisi Mahmut, hapsedildi. Bunu haber alan Türkler de, tstanbul'daki Venedik tiir^arlanna aynı şeyi yaptılar. Venedik'in İs tanbül Elçisinin önerisi uzerine, 11.2.1570'de divan çavuslanndan, Kubat. Türklerin temsileisi olarak. Venedik'e gönderildi. Bundan da clumlu bir sonuç elde edi lemeyince. Osmanlı Devleti, Kıb "• seferinin uygulanmasına karar verdi K ı b n s Türklerinln e n büyük parantisi olan Turk alayına geçit törcninde. la, onlann, kolunu kestik.» Lepanto deniz muharebesinden, an cak birbuçuk yıl sonra, 18 Mart 1573'de, 17 maddeük bir banş antlaşması ımzalandı. Bundan sonra Türkler, Yeşılada Kıbns'ı, 305 yıl yavru vatan olarak, geliş bafh blr birlik LefkoşC4e davrandıklannı, Kıbrıs evkafıntirdiler. Kıbns, önce Beylerbeylık (Genel Valılik), sonra da vı dakı belgeîer tanıktır. lâyet olarak yonetüdı. Içel, TarY i H I N ! sus, Alanya dolayları Kıbrıs ılıne baglandılar. Bu sure ıçınde, YAKIN ÇAĞDA Türklerın azınlıktakl Rumlara karşı, ne büyük bir adaletle Yeni Çağlarda: 112 Eğer bunn basarabübsek yalnız BedrovJçMn defü, daha birçok şeyin pazarlığma oturabiliriz. Orneğin Taşlaca'jı saran ölüm çemberinin kınlmaaını sağlayablliriz. Böyleee birçok vatandaşunızı bumu mnt kanamadan ölüm ve saldından kurtarmıs olu ruz. Karar vermeden önce çok iyi duşününüz. Teklifimi kabul ya da reddederken, sonradan pişman olmamak için toplumamnznn çıkarlarını gözden u. zak tutmayınız. Benim söyliyeceklerim bu kadar. Ne derseniz onu yapacafım. Ben dovüşten kaçmıyorum, aksine her gün onun içine biraz daha glriyorum. Tiirlt Divisla'nın basma beni getirdiğiniz gunden berl yanlıs bir adun attığımı sanmıyorum. Eğer Stevan Stikoviç gibi mert yurekli bir Sırp'ı oldürmüşsek bile bunu bllmiyerek yaptık. Onun ölümnne de ben, bir komntan olarak Sclmanoviç kadar, hattâ ondan fazla bile nzüldum. Buno da burada bir kere daha özellikle belirtirim. Selmanoviç ağır ajır basını kaldırdı. Stevan için ben kimseyi suçlamadım. Onu tanımadığuıtz için öldürdüğunuzü hilmivor dcjilim. Yalnız ben Peder Ynvan davasında oyumu kullanmıyacağım. Her halde örgütun bir kurucusu olarak bu hakkımı knUanmami hoş gbrürsünuz. Hatipoviç yerfnden kalkar gibi oldu. Tekliflmi yanlıs anladınız galiba Sclmanoviç? Biz Yuvan'ı kaçıracağız, öldürecck değiliz. Tartısmalar atesliliğinden hlç bir ;ey kaybetmi. yerek daha uzun siıre devam etti. En sonunda ötekilerin hiçbirini istemediği tmlde Selmanoviç'in görüşıi ağır bastı. Alınan bir ka. rarla Peder Yuvan'ın. şlmdilik kaydiyle kaçınlmasından vazgeçildi. Böyleee Hatipoviç'in teklifinin yeniden görüşülmesi ba«ka bir gıine ertelenmiş oldu. Sonra konuşmalar yine ba$langıç noktasuıa döndü, kısa hir sure sonra da Halit Miyasiç her geyi unutturdu. Hatipoviç müftüyü kaçınna ya da knrtarma plânının nasıl nygulanacağıni en ufak »>rıntılarına kadar bir bir anlarb. Konuşmalann savaştan beri unutulan tatlı bir sohbete dönüşeceği bir sırada mağaranın içine blrdenbire derin bir sessizlik çöktü. Aralannda en çok heyecanlanan Kerimoviç olmusru. Tabancasını hemen çıkarıp masanın üstiine koydu, gdzlerini çıkış yoluna dlkerek merak ve korkodan gittikçe bunalan bir yüzle beklemeye başladı. Nöbetçiler hepsini taş gibi msmasına sebep olan bu gürültüjü çok daha onceden duymuşlar, vakit geclrmeden merdiven başından hemen kapıya doğrn sıçrayarak silâhlarını gerektiğinde ates altına alabilmek için magara bo^luğnnun dışansmın a}dınlığıyla keskin iki bıçak gibi kesiştiği noktaya cevirmişlerdi. Ayak sesleri gittikçe yaklagıyor, her adırada Türk Divisia liderlerinln merak ve heyecanlan gözle görulebilir sekllde artıyordu. Çok zayıf blr Ihtimal olmasına rağmen bn karnazca düzenlenmis blr baskın da olabilirdl. Basmdao bona benzer bir çok tehlikell olaylar geçmiş olan. hepsinden de cesareti sayesinde en ufak blr yara bile almadan kurtulan Kerimoviç, sinirlerinl iyice geren bn uzun bekleyişin yarattığı heyecana daha fazla dayanamıyarak tabancasını eline aldı ve namlusunu hiç kımıldamadan bakrığı ve yan karanlık, arasıra bembeyaz kar tanelerinin ışıktan kelebekler gibi uçustuklan noktaya eevirdl. tsmailoviç'ln yüzünden ne düjündüğü belli değildi. Hlç durmadan par maklanyla oynuyordu. Selmanoviç bir doygu ve heyecan adamı olmasına rağmen kendisinden hiç beklenmiyen bh sessizlik Içindeydl. Biraz önce o ateşli sözleri söyleyen sanki kendisi değilmiş gibi yüzünden korktuğnnn ya da paniğe kapıldığını gös teren en küçük bir belirtl yoktu. Hatipoviç'in de sol eli tabancasmdaydı. Bakışlan hırçınlaşmış, fakat eski bir asker olmanın verdiği alışkanlıkla man tığuıı elden bırakmamıştı. Hatipoviç bürun Yugoilavya'ya ün salmış blr dövüs adamıydı. Savas alan larmdaki felsefesine hakim olan tek düşünce yal nız ölmek ve öldürmektl. Onun sozlüğünfle kae> mak >a da teslim olmak gibi bir askerin her zaman ölüme tercih ettiği şeyler yoktu Bu nedenle de hırçınlıkla dolu olmalanna rağmen gözlerl arasıra bir seylere gtılüyormuş gibi kar beyazı bir ışıkla aydmlanıp sönujordH. Her biri uzun birer saat gihi geçmek bilmeyen. merak ve işkenceyle dolu saniyelerin arasında birdenbire kalın bir ses mağaranın ıslak duvarlaruıa bir cam gibi arka arkaya çarparak büyük bir gürültiıyle kınldı. Cumaoviç! Nöbetçilerdcn biri duvardan sarkan ısırçan ve. şill kocamsn bir kaya çıkuıtısının arkasına kendini siper aldL * •, i Kosis? • . ; ' . Komutan orda mı? Parola? Roda dolaze. Gir. Biraz sonra dört askerin Içeri ittiiH, gSzleri beyaz bir hezle sımsıkı bağlanmı; bir adam bir ikl sendeledikten sonra iki nobetçinin arasına bir kum torhası gibi yuvarlandı. Arkadan gelenlcr hemen koştu, adamı yerden kalıiırıp ma|aranın ortasma doğru suruklemeye haşladılar. Durumıı uzaktan soğnkkanlıhkla izleyen Halipoviç, hemen ayağa kalktı. adamlanna kesin hir sekilde durmalarını emrctti. Emir. insanı snşirtan hir çabuklukla hemen verine getirildi. Askerler daha sonra kendilerine dnğru ağır acır ilerlemekte olan komutanlarmı sert^lr şekifde selâmladüar. Tabaneasından elînl ceken hatipoviç smnın sol ncuna blr «dım kala Hnrrfu, Iıepsine ayrı ayn baktı. Çarpışmalar başladığmdan beri bn gibi «asırtıcı manzaralarla sık sık karşılasmıs olmasma rağmen yine de yüzünde irl bir örümcek gezinmi; pibi içindcki kararsızhğı dısan yansıtan acayip bir korkunun Incecik izlerl vardı. Daha doğrusu ne olduğunu iyiee anhyamamıstı. Klm bn? Sıranın başuıı rutan blr adrnı öne çıktı. Bir hain komutanım. Selmanoviç başta olmak üzere ötekilcr de blrer birer Hatipoviç'in yanına gelmişlerdi. Hepsl de korku ve heyecanın acı sanya bojadığı sozleriyle yarı yanya kara bulanmt; bu acayip kılıklı adama hakmaya baslamışlardı. Üstunü ba;ını aradınız mı? Aradık komutanım. Bir şey çıktı mı? Bir makineli tüfekle birçok menml bnlduk. Verin. Asağıda. kararg&ha bıraktık komutanım. Peki. Askerlerin yiizlerinl kapkara blr sakal 6rtmüştü. Buna rağmen değdiği yeri bıçak gibi kesen Balkan soğuğundan kıpkırmızı olduklan yine de belliydl. Çenelerinin altından boşluğa doğru incecik, belli belirsiz bir duman çıkıyordn. Içl kürklii kalın kaputlannın omuz başları ve kalpak laruıın üstune geçirdikleri yün başlıklan içeri girer girmez erimeye başlayan, mağaranın duvarlannı mozayik gibi ören renk renk ta;lann arasında hemen açık bir tül mavisine bulanan ince bir kar tabakasıyln örtülmüştü. Bu kar mağaranm oldukça sıcak olan havasını hemen soğurmuş, sanki içerde kuru ve hırçın bir kuzey rüzgân esmeye baslamıstı. Banunla birlikte uzun bir yoldan geldikleri için daha hiçbiri üşümüyordu Bir haini yakalamış olmanın verdiği sevinçle de yerlerinde zor durduklan komntanlanndan ayırmadıklan gunır dolu bakışlanndan açıkca belli oluyordu, Hatipoviç bir adım daha tlerledi. Çözfîn sunun gözlerini. Kimmis şu hain g5relim bakalnn. Komutanın verdiği bu kesin emir de her emri gibi yine tam bir disiplln içinde hemen yerine getirildi. Seferin baskomutanlığına, altıncı veslr Lala Mustafa Paşa: Kaptanı Deryalıgına (Deniz Kuv vetlerl Komutanı), Müezztazade Ali Paşa atandılar. S«fere katılan Türk Kara Kuvretlerl • Kapıkuhl ve evalet askerlerinden kurulu 60.000 kişiden ibaretÜ. Bunun 2.500 ü süvari idl. Bu ordu; piyade, topçu, sUvarl va istihkâm sımflanndan Brgfltlenmlştl. Savas süresince, bu kuvvetln mevcudu 100.000 kişlye yükseldl. Sefers katılan TUrk DonanmaTuna ve Kızıldenlz fllolan hariç, tüm Osmanlı Deniz Kuvvetleri idl. Donanmanın Komutanlığuıa, Padişahuı damadı Piyale Paça atandı. Donanmanın mevcudu 360 gemi ile 50.000 denizci personelden lbaretti. Donanma: 180 kadırga, 10 mavna. 170 «Karamürsel» tipi gemilerden kurulmus ve Uç grup (filo) halinde düzenlenmlştl. Birinci grubun komutanı, tanınmıs denizcilerden Murat Rels İdl. Bu sefere katılan bağlaşık kara kuvveUerl : 57.000 kadar lnsan İdl. Bunun, 10.000 i Magosa'dan, 20.000 1 Lefkosa dolavlanndaki Venediklllerden, 17.000 1 de Venedikten getlrilen kuvvetten oluşturulmuştu. Bu 17.000 in 8.000 i Venedik'e, 4.000 1 Papalığa, 3 000 Ispanyollara, 2.000 1 ttalyanlara aitti. Bu frelen son kuvvetler yolda iken Murat Reisin komutasındakl birinci tHonun saldmsına uğramış ve çok yltlk vermiştl. Sefere katılan baglaçık deniz. fcuvretleri: Bunlar, 12'sl Papalık'a, 49*u fspanya'ya, 145'ı Venedik'e 5 i Malta'ya ait olmak üzere, 201 muharebe gemisinden kurulmuştu. Bu donanma, 36 000 denizci tarafından yönetiliyordu. Bu armada da 1.300 top vardı. Venedik ve bağlaşık donanmanın varlığına rağmen, Türk Kuvvet feri, 4 Temmuz 1570'te, Kıbns m Tuzla (Lamaka) kıyısına çık tılar. Bir yıldan uzun sürell kanlı muharebelerle Kıbns'takı Jcaielerin dilsürülmesinden son ra, 9 Ağustos 1571'de başkomu tan Lala Mustafa Pasanın, t o renle Magosa"ya glnnesıyle, adaran tümU, TUrklerin eline geomiş oldu. Lala Mustafa Paşa 80,000 TUrk sehidinin kanı kar şılıgında «Kıbns Fatihi» ünvanını aldı. Venedıklilerle. Vira (teslim) Anlaşması yapılmasına rağmen, ikl ay sonra orta çağ larda; Haçlılann yapüklan gibi bu çağda da. bağlaşık devletler (Papa, Venedik, tspanya, Ital ya) donanmalanyla, saldınya geçmeye karar karar verdileT 7.10.157l'de Yunanistan'ın Ko rent Körfezl kuzeyinde Inebahtı1 da (Lepanto) bulunan Osmanlı Donanmasına (250 gemh. muha rebe imkân ve Raabiliyetleri yük sek, karakteristi'.Jeri üstün, Türk Donanmasında bulunma van, cUalias* tlpl gemilerin de varlığı ile, birlesik donanma (278 gemi). saldırıya geçti. Denizdlikten vetişmemlş, Kara Ordusundan Donanmnnın baştna f?7irilmiş komutanlann hatısı •Jzünden. Türk Remilerlnden çc fu bu maberebede bağlaşık do nanma tarafından lmha edilâı •l O TUrk denizcisi şehld O iO O f J du. Sokullu Mehmet Pasanın deyl mi Ue, «Onlar, bu muharebe ile DİŞI BOND B NOLUVO E sirrı p \.O\p ~rr ^Jsdj^^UsuS^^tLt^lJ KMA±>& TİFFANY JONES LAMIZ. RU1M M) O L D U ? U ue o u o u ZN SEVSIU Devlet Opera ve Balesi ÎSTANBU adam Bufterfly (Opera 3 Perde) 20 Şubat 1972 Pazar 24 Şubat 1972 Perşembe saat 15.00 saat 20.30 GIACOMO PUCCtNİ EMMERİCH KALMAN (Operet 3 Perde) 22 Şubat 1972 Salı 26 Şubat 1972 Cumartesi 27 Şubat 1972 Fazar KONTES MARİTZA saat 18.90 saat 20.30 saat 15.00 GARTH KUTUP A YISI POLARtA (Çocuk Müzikali) 23 Şubat 1972 Çarşamba saat 14.30 Plyano 81 Şubat 1972 Pazartesl DETLEF Resitali KRAUS saat 20.30 TELEFON: 44 31 34 (Gişe) 45 16 44 (Protokol) (Basill: 11381/1172) biz, Kıbruı,