28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA DÖRT: rCUMHURİYET: = 13 Şubat 1972 Fikret Adil benden, Paris te ressam Hâle Asaf'm mezannı bulmamı istemişti. Verdiği galeri adreslerini, sanatçı isünlerini teker teker dolaştım. Savaştan öncesine ait bu isimlerden tekini bile bulamadım. Hele Hâ le Asaf'ın ismini hatırlayabilene hiç rastlamadun. Arkadaşı İtalyanı hatırlayanlar çıktı araa, sonunu kimse söylemedi. Savaş, Fransayı öyle bir kargaşalığın içine sokmuş ki, kimsede canından başkasını düşünmek gücü kalmamış. ORHAN KOLOGIU Sömürüye kızan sanatçılar İKRET ADtL. Thiais mezarlığına gömülmuş olduğunu soylüyordu. Oraya da gitüm. Müslumanlara ayrılmış olan kısmı adım adım dolaştım, hiçbir ıze rastlayamadım. Kayıtlarda da yoktu. Aslında mezanmn buhınmama sı benim için hiç önemli değüdi, önerali olan eserierinin kaybolmuş olmasıydı. Kimbilir ya bir ga lerinin tozlu depolarında, ya da bir kolleksiyoncunun mirasçıîa F nnda kira olduğu bilinmeden yatıp duruyorlardır. Hoş, mezarım bulsaydım, hattâ koskoca bir me zar taşında ismini görseydim bile beni hiç etkılemeyecekti. Yapıtı bulunmayan, ünü sadece mezar ta şında yaşayan bir sanatçının dra mını canlandırabiliyor musunuz? Bir de. her kdyün kendısine bır mezar yakıştırdığı Yunusun mutluluğunu düşünunüz. Oysa Thiais mezarlığında da, Avrupa'nın sanat merkezlerinde yaşayan ve Batıya, Batılı sanat satmağa çasanatçılarımız, içine düştük lışan leri kısır döngünün farkında değiller anıtlar heykeller altmda yatan o kadar çok «illustre inconnu = ünlü meçhuU vardı ki. Bunlardan bı rinde eski ArnavuÜuk Kralı 7Ago yatıyordu. Çıçekleri daitrta ta ze tutulan, üzerinde Krallık arması ve krallık devrine ait porselene işlenmiş resmi bulunan kabir tasmda şunlar yazılı «Atdheu Per Mbi FeGjltha ZOG 1 Mbret 1 Shqiptarvet 1895 . 1*1.. Bu araştırma bende, Pere Lachaıse'deki Ali Sefkati ve dığer bazı jontürklenn mezarlannı araştır ma rzusunu öldürdü. Vazgeçtim. düşebilmiş, bunlann yapıtlannuı kaybolmasını ânlemis olmalarındanrır. Fikret Mualla'nm tablotannı ucuza kapattığı için bazıları nm Madamı somürücü diye yermeleri ya bilgisizliktendir. ya da kıskançhktan. Paris veya Londrada başarıya ulaşmanın başka bir yolu olamayacağına göre. Batılı san'atları uygulamada hi? bır alanda yüzyüdan fazla görgü'u, denemesi olraayan Doğulular henüz «ba^anya ancak ölürodcn sonra erişilir. raha' ise sanatçı hayatmda asla ulaşamaz» dönemin dedirler. Batının geçen yüîyılHrdaki durumu. Doğulularm. Batı kafası ile yetişmiş Batılı yüzbin'.erce sanatçının arasına girip onların görüşüyle eser yaratmak çabasmda geride kalmaları son derece olagandır. Oysa. hele îkinci Cihan Savaşından sonra sanatçımn bolluğu ve yapılmamış den«v me kalmamış olması Batıyı çoktan • eşdeğerler arasında ünlii yaratma. basarıyı robotlaştırma» dönamine getirmistir. Avrupanm san'at merkezlerinde sans denemesi yapan sanatçılarımızm dramı budur Ne hiç söylenm«mişi sBylemege, ne de kendı ulkesinin yüzyıllar otesınden qe len ozellıklerini vermeğe kalkısmadıkları için sıradaki yüzbinlerin arasında kavbolmalarmm < l ~a üanlıtını anlamak istemiyorlar Belkı hakll bir sanatçı tepkisi, an. cak başarıya ulaşmak için orce bu ıjerceği anlamak gerek Aksi halde Hale Asaf'da olduğu Sîibı mezarlannın yerini arayan da bulunmaz. \ H A L L WICMf>RESTRFXT V I V Recııal by the Turkish pıanısı FUAT KENT , n »tni»"1 0 Avrupa ülkelerinde çeşitli sanat gösterlleri yapan, sergi açan, resital veren Türk'lere ait davetiye ve programlardan bir kısmırun kupürlerl sol tarafta görülüvor. Erol Denec ve bir tablosu Kendini pahalıya satmasını, eserlerini de gerefince değerlendirmesini bilen ressamlanmndan Erol Deneç'in bir fotoğrsfı yukarda, dikkate değer tablolanndan biri de sağda görülüyor. bizimle ilgilenilmiyor?» sorusunun arkasında gerçekte bu olay y»tar. Şüphesız kısa ömürlü bir Kül tür Bakanlığı ile halledilemeyecek kadar uzun ömür ve siy<»si eğılunlerın otesınde genış bır go rüş, kültür denilen oluşurau kavlamış kültürlü yöneüciler isteyen bır olay. Sanatta bellı noktalara ulaş'nış kişilerin ülkelerin uygarhğını tanıtmada ne derece önem ta;ıdığını bilenlerde bulunması gereken hoşgöruyü gerektiren bir oUy: «Franko tspanyası Faşistrir, Pikas so ise her fırsatta onu yeren bir solcu. Buna tağmen tspanyol Turizm Bakanlığının hazırlattığı tanıtıcı broşurlerde İspanyol Sana hnı anlatan bolum •Altantra ıııa ğarasındaki ilk bısanlann dova» resimleıinden Pikassoya kadar İt panyol sanatı» diye başlaı. Keşke sömürü çapına gelseler endi döneminin kişileri yavnş yavaf dünyadan çekılen Hale Asaftan bir kusak sonra bahseden bile olmayacaktır hiç süphesiz. Fikret Mualla kurtnlabildi ve şimdi yaşamaya ba?lavabildiyse gerçek san'at komisyon cularınm (sömüriicülerinin) eline R A R B A5 ÇALINAN TAÇ Y A R 1 N : Soylular borsasında Cengiz Hatun torunu Yazan Ve #İ»ft: ÂYHA N 8AŞÖölİf Kafa tutabilen StN sonuna gelmediğini, omru boyunca deneme ve arama yaproak, s«vaşmak zorunda olduğunu, gündelik somnların üzerıne çıkmak gereğini anlayan başarıya ulaşıyor. Örneğimi çahsen tanımâdıiun bir ressamımızdan alacağım. J Yazan: 107 i FAİK B A Y S A L gümüj tozuna benzer acaylp bir karanhğa gömiilDündar Selmanoviç saklandığı ağaeın arkamndan çıktı, butan hızıyla pansi>ona doğru koşma>a başladı. Üstünü başını parnıak kalınlığında bir kar tubnuştu. Yüzü gozü soğuktan bıçak kesmiş gibi acıyordu. Hiç bir şeje aldırmadan bir solukta kendini panslyondan içeri attı. Holdeki lâmba açık kalmtştı. Merdlvenleri bir sıçrayışta tırmandi, ikinci kata cıktı. Burada da koridorda iki lâmba y^nıyordu. Bu gercckte hüyiik bir suçtu, Madame İrene gorülduğu takdirde bu yüzden çok buyuk bir para cczası ödevebilirdi. Koridoru da koşarak geçti, ncdcn sonra ayaklarının çıplak olduğunu farketti. Teriiklerini yarı yolda düşürmüş olduğunu biliyordu. Soluk soiuğa odaya girdl. Camlar sivah kâğıtlarla örtülü olduğundan içerisi cok karanlıktı. El yordamıyla elektrik düğmesini bulup vsığı yaktı. Bir sıçrayışta gardroba daldı. Mary'nin paltosunu çekip aldı. Yatağın altından ayakkabı ve çorapiarın. «ıkardı. Halınm ucuna ayaklarmı sildi. Kendi «atap ve ayakkabılarını çabucak givdi. Birkaç kem önünden geçtiği haldc bir türlü goremediği paltosunu da sırtına geçirdi. Gece lâmbasının yanınia duran kolon>a şlşcsiyle Mar>'nııı ilâ cını cebine attı Sonra onun da palto. ayakkabı, corap ve yun kazağinı yanma alarnk odadan di'farı fırladı. Heyecamndan ışığı söndürme\i unutmu«tu. Geri dondü, bu işi de bitirdikten sonra nıcrdivenleri dorder beşer indi. Koridorda lâmhalnr hâ lâ hafif hafif sallanıvordu Aşağıdaki holün ortasına gelincc yere çakılmış gibi durdu. Birden karşısında Muammera'yı görür gibi olımıştu. Gözleri \aşlı yaşlı bakivordu. Vanında hemcn Mary belirdl, hembeyaz eliyle karnını tutuyordu. Hangi birine gideceğini şaşırmıştı. Ama birinden birine gitmesi gerekivordu. Muammera! diye bağırdı. Muammcra. tkisi de yavaş yavaş kendisine doğru yaklaşıyordu. Birden geri dondü. Titriyor, heyecamndan nefes alamıyordu. Merdivenleri nasıl çıktrğını bilmiyordu. Odaya girip lâmbayı yaktı, sigarasını ve kibritini aldı. Aşaih incrkcn düşman ııçakları yeri goğü sarsan korkunç bir saldırıya daha goçmişlcrdi. Uçaksavar topları her taraftan yeniden nlcşe başlamışiardı. Bu gürüllü arasında bazan kulağına insan sesleri şelir jribi oluyordu. Bir saniye *onra kendini kar tipisinin ortasında buldu. Fakat joluna devam edemedi, yeniden içeri girmek zorunda kaldı Saldırı anlatılamıvacak kadar şiddetlenmişti. Yüzlerce uçak gökyüzünü bir hıılut eibi kaplamıştı. Bazıları yere sürtündrcesine uçuvor. bombalannı boşluğa salıveriyor. uçaksavar toplarma ve mîtralvözlere meydan okujorlardı. Diindar! Dündar! DİŞİ BOND Bir dostumun isteği üzerine Pansteki Fantastik sergiler uzmanı 3 42 Galerisi ile, o sırada ancak birkaç yüdır Viyanaya yerleşmıç olan Erol Deneç'in bir sergUini açmak üzere temas etmişüm. Doğ rum bu sanatçlrnız hakktnda fazla bir bilgim yoktu ve galeriye te reddutle gittım. Oysa Deneç'ın ünü çoktan buralara ulaşraıştı Ya pıtlarmdan hararetle bahsettiler, bir sergisini açmaktan çok memnun olacaklarını soylediler, ancak fıyttlarının pahalılığından dert yandılar. Bunda bir şikâyetten çok, bir imkândan yararlanamama nın etkisi seziliyordu. Kısacası sö mürememenin. Avuç içinden bırsz daha iriee bir tabloya ikibin frank (B7 bin Ura) istemesinı, ga leriler tarafından tanınsa bile benüz alıcı piyasasına tam kabul ettirilememiş bır ressam için aşın görüyorlardı. Deneç ise taviz ver meğe asla razı değildi, bu yüzden o zaman sergisi yapılamadı. Sabahtan aksama kadar uyuyan, akşamdan sabaha kadar kaplu.iıbağadan kertenkeleye kadar her çeşit hayvanı beslediği evinde bazan tek bir kılla resim vapan otuz ya^larmdaki Deneç'in orneğim, resım tarzını beğendiği mız için vermedik. tnsan uvuzlarını bir röntgen makinesi gibi kfit kat sızarak resrneden, bir cınsiyet uzvunun, içine insandan ca navara, otomobile kadar her şeyi yerleştiren; beyne yılanlan, şeytanları dolduran FantastikçHerin stili mutlaka herkesin hosuna git meyebilir. Non Figüratife kızanlar kadar Fantastiğin de düşmanı bu. lunabilir. Ancak bu, başanlı olan sanatçının reddi anlammı da taşımaz. Nitekim Deneç kendisini. beğenene de beğenmeyene de ka bul ettirmiştir. TİFFANY JONES İlgisizliğin nedeni ALNIZ Paris'te elli bin oldukları söylenen resim denemecilerinin arasına sadece yapılmısı taklit için katılmak sanatta amaç olamaz. Fantastiğin ünlulerinden Ernst îHıchs'un, Deneç hak kında söyledikleri neden bu ?en; sanatçımıza ayn bir gözle bakmak gerektiğini ve hangi bakımdan diğerlerine örnek sayılabileceğini or tava koymak bakımmdan önemlıdır. Önce asaği doğru süzuldü, sonra birden doğruldu, havayı bir bıçkı gibi kesip gozden kayboldu. Keskin bir ıslık sesi duyuldu, jaklaştı yaklaştı \c birdenbire arkası kesildi. Korkunç patlama geceye bir du\ar gibi çarptı. Diindar Selmanoviç kendini hcmen karlann üstüne attı. Bir insan ccsodi havada ucarak yanıbaşına dıiştü. Arkasından başka oluler oraya buraya saçıldı. içinden sapsarı olduğunu bissediyordu.Tehlike geçer gibi olunca yerinden kalktı, fakat kendini yeniden ilk rastladığı ağacın arka sına attı. Karanlıkta bir gorunup bir ortaya çıkan evlerin damlannı yalarcasına gcçcn uç uçak çevre>i kör atışıyla taramaya başlamıştı. Bu sırada bir tanesi ışıldakların makasına dustu. Durmadan ates eden uçaksavar toplannın attıkları mcrmilerden bir tanesi ışıldağın kıskacından kurtulmaya çalışan nçağm biraz ustünde. ikincisi cok açığinda, uçüncüsü de altında patladı. Uçak yolunu şaşırmış kocaman bir kuş gibi olduğu yerde ddnup duruyor, ken disini sıtnsıkı saran ısık kollann arastndan kurtulmaya çalışıyordu. Dundar Selmano\iç heyecan içindeydi. Artık hiç uşümüyordu. hattâ sıcak biı yaz gecesindeymiş gibi sırtı terlemeye bile haşlamıştı. Mermiler uçağuı sağtnda ve solunda çatlıyor sonra kocaman bir çiçek gibi açılıp bosiukta bin parçaya bolünüyorlardı. Çarpısma belki bir dakikadan fazla surdii, sonra uçak bir ara boşlukt» durur gibi oldu, birden burnnnu aşağı dikip knrkunç bir hızla düsrneye başladı. Işıldakların çelik ° ten kollan done döne dıişmtkte olan uçağı yar yolda jcniden yakaladılar. Diindar Selmanoviç uc» ğin yanmakta olduğunn va da pilotunun vararlana rak idaresini clden kaçırdığını sanıyordu. Biraz son ra yanıldığını anladı. Yere dort beş yiiz metrc kal.uçak birden doğruldu, \eniden uçuşa geçti. Hcı yönden daha siddetli bir ateş başlamıştı. Uçaksavar. lann ve mitralydzlerin gürültüsü jeri sarsıvordu Pllot cok usta VP gözıi korkusuz bir adamdı. Kcskin Inlş çikışlarla uçağını düşmekten kurtarıyor, hattâ tjıldaklann kıskaeından eıktığı bile oluyordu. Ye niden yükselmeye başladı. mermiler durmadan arkasından kovalıyordu. Tekrar inişe geçtiği sırad» knyrnk tarafından önce kıpkırmızı bir alev, sonra bembe> az blr duman fışkırdı. Uçak ters döndu. ipi kopan koeaman bir nçnrtma gibi bir süre ışıldaklardan biriuin üstüne doğru süzfildü, birkaç kerr daha dondü ve hızla boşluğa düştü. Uzakta bazı bi. nalar vanıyordu. Ucaklar akınlarına devam ediyorlardı. Atılan mermilerden biri çok yakındakı evlerin arasına düştü. Toprak arkaya öne doğru oynadı ve boşluğa kıpkrrrmzi bir alev vükseldi. Bu alevin içinde bir kilisenin çan kulcsi>le bir fabrikanın upuzun bacası havaya uçtu. Sonra her şey Y IZOCA/VV SAYIN İZOLASYONCU VF SANAYİCİ FiRMALÂRIN DiKKATİNE SUNAR Yeni işletmeye aldığımız makinalanmızla, 550 C°'y« kadar ısı izlâsyonunda kullanılan Beyaz Camyünümüzü 20 mm'den 150 mm'ye kadar kalınlıkta, altı köşe kümes teline, oluklu mukavvaya, bitümlu kâğıda, Kraft kâğıdına ve Nylon foliye (PVC) dikilı olarak piyasaya arzetmiş bulunuyoruz. Malumat için Teknik Müşavirlik Bürolanmız ücretsiz olarak emrinizdedir. tSTANBUL 49 84 51 45 35 68 ANKARA 10 62 18 İZMÎR 34 859 ADANA 28 23 TRABZON 23 98 BURSA 12 470 «Erol. resim yapan bir der\ iştir. Doğudan bize gelmiş bir ışıktır. Onunla bütün Doğn b) ze misafir olmuş bulunuyor .. Biz Kültüriı Doğadan aldık. Deneç'in resimlerinde görduğü ınüz bu eski toprakların mira sıdır^ Sanatçı değerini ortaya koyduk •an sonra somürücüler bafına ü^uşmek, onu başanya, üne ulaştır Tiak için zaten fırsatı kaçırmazar. Ancak çok kcre, de£erine r a | . nen bazı sanatçının sanat mcrkez »tındeki simıarlara içlttirilebilırıe i için bir itilmeye, «Public Relaüon» denilen usulle bu cevre'.ere tanıtılmasma ihtiyaç vardır Bu nasıl yapılacaktır? Avrupadaki «a n»tçüanmi7.m çoğunun Neden SOr» ELI/slDE TUTTU " Yenı Aians: 476/995
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear