26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 6 Kasun 1972 stanbul Bölgesi SıkıyöneÜm Kumandanlıgı adına bir füre önee, görevlilerin basın mensuplarına yaptıklan açrkla'malar, çok ilgi çekiciydi. Bu beyanlara göre Komutanhk, yatanda bir kitap yayınlayacaktı. Bu kitapta, Sıkıyönetim idaresinin, arastırmalar, gözaltınâ almalar, yargılamalar alanındaki bütün uygulamaları ile, hem sıkıyönetimi zorunlu kılan, hem bu uygulâmaları gerektiren bfitün şartlar, kamuoyuna açıklanacaktı. Bu arada, blzde hattft sıkıyönetim idaresinden önce de, her başı sıkı' lan devlet adammın, basınla lemaslannda, Meclis kürsüsündten beyanlannda tekrar. edegeldik: leri, Sıkıyönetimin de,' herhalde daha yetkiyle ele aldığı bir konu, yani memleketimizde ajın hareketlere dış y,ardımlar konusu, etrafıyle açıklanacaktı. Hangi yabancı "kaynaklar kimlere n« yardımlar yapmısür? Bunlardan kimler ne «uretle faydalanmıştır? Bu olanlar da hep açıklanacaktı. Çünkü bugüne kadar hiç bir dava dosyasında ve hiç bir mahkeme hükmüncîe, bu dıştan, yabancı kaynaklardan yardımlar deriilen • esrarh ilişkilerin gerçek niteliği hakkında hiç bir belge yayımlanmamıştır. I Olayîar ve görüşler BEKLENEN KÎTAP!. Şevket Süreyya Aydemir «1 arasında, bir nevi milletlerarası tartışinaya da •ürüklenmiştir. b'azı tartışmalan ve yorumları davet edebilir. Demek simdl olağanüstü durum, genls bir dava yekunu içindedir. Kaldı ki, her gün gazetelere akseden ve bu durumla llgili haberler. taldbatın daha da arttıgı hissini vermektedir. O halde vatandaşın, bütün bu' ışlerin gerçek cepheleriyle, bu işlem ve hükümleri gerektiren şart lar hakkında, daha tatmın edici bilgiler ve açıklamalar beklemesi tabiîdlr. Beklenen kitap, bu bakımdan da önemlidir. Ve gecikrneden vereceği bilgiler, vatandas vicdanında, daha isabetli degerlendirmelere imkân verecektir. Haftaniö raporu KİM ÇALIŞACAK? HERKESİN BtR BAŞKASINDAN DAHA ÇOK DîJ>tmSE, DAHA ÇOK ZAHMET BEKLJCDÎĞt KBNDÎSİNE GELtNCE YAN GELİP YATMAK İSTEDÎ.Gî; SORUMLULUK YÜKÜNUN TOP GÎBt ELDIN vı y. FIRLATILDIĞ1 BİR ORTAMDA İŞLEBİ DÜZELTMEK^İÇÎN KİM ÇALIŞACAK? Çağlar değiştikçe? Niçin? : Bu vuzuhsuzluk nereden geliyor? Içeride vt dışarıda niçin bazı kuşkalar ve tereddütler, düşünceleri sarmaktadır? Bu sorularm binbir cevabından bir tanesi dahi, bazı şeyleri aydınlatmaya yeter. Bu da, Sıkıyönetim idaresinde de bazı kavram karısıklıklannın ülkemizin havasında estiği gerçeğidir. Bir idarenin süregelen ve birçok vatandasların kaderiyle ügili işlemlerinde, eger kavram kansıklığı şüphesi varsa, bu aüphe, elbette ki bazı vicdanlan aarsacaktır. Şimdi ülkemizde esen bu kavram karısıklrgına, basınımız daima değinir. Meselâ Metin Toker'in 25 Eylül 1972 tarihli Müliyefte yayımlanan «Kav ram karışıklığma son verme zamanı» yazısı ile, 29 Ekim 1972 tarihinde ve aynı gazetenin aynı sütunların aynı yazarı «Antikomünlst» başhklı çok dikkat çekici yazısı ve benzeri yazılar, kavram kanşıklığı konusunda, dddl problemler ortaya koymaktadırlar. Fakat bir ülkede böyle bir kavram karısıklığı ha'vaya hâkim olursa, bu durumun doğuracağı rahatsızlıklan takdir etmek elbetteki zor tfeğildir. • * Çünkü her yargıda nihayet bir flil, yani olay, bir fail, yani bu olayın yaratıcısı, icracısı veya ' sanığı, bir de zatl dava, yani davanın gerçek mahiyett vardır. Hükiim, bunlar arasmdaki Uliye"te, yahut bağıntı ve değerlendirmeye dayanır. Eğer. bir ülkede hüküm süren kavram kanşıklığı yüzünden bu baglntı ve değerlendirme tüm. kurulamayıp da, bu üç unsur arasında llliyet veya hakikî zincirleme. koparsa, netict ergeç Sürdürülen işlemler* Kanunlanmız, ele alınan davaları, bu dava ve icraların yürürlük lafhasında açıklama va tartışma imkânını önler. Bunun içindir ki kamuoyu, bu yürüyen veya yürütülen işlerde, ancak resmî tebliğlerle yetinmek rnecburiyetindedir. Bu sebeple, Istanbul Sıkıyönetim Korautanlığı mekanizmatmda, olaylar yahut îiiyerle, bu olayların sanık veya failleri ve nihayet bu suretle açılan davalar arasmdaki zincirleme ilişki bahislerini aydınlatacak ve tabii olarak lübjektlf hüküm veya değerlendirmelerden kaçınacak bir kitabm yayımlanması çok yerinde olacaktır. Bu konuda yapılan açıklamaya karşı, her vatandas gibl biz de, derin bir ilgi duyduk. Çünkü, arastırma, sorusturma, yargılama isleri sona ermiş değildir. Sıkıyönetiînin son uzatılma müzakereleri nrasında Devlet Bakanı'llhan öztrak'ın bu konudaki açıklamalan, bu işlemler hakkında enteresan rakamlar vermektedir. Bu rakamlan buraya aktarahm: «Sıkıyönetim Komutanhk ve Mahkemelerlnde halen 1019 kişi tutuklu, 92 kişi gözaltında olup, muhteliı sebeplerden 255 kişi aranmaktadır. Adll islemleri devam eden ve dosya sayısı 1316 olup, aynea 11.600 dosya da, mahalll Cumhuriyet Savcılıklarına devredilmis bulunmaktadır. Sonuçlanan daralarla ilgiliolarak 860 kisinln mahkuraiyeti, 260 kişinin de beraati kesin ilama bağlanmı;tır.> Halbuki 1925'te kurulan iki tstiklâf Mahkemesinin, Şark vilâyetlerindekl isyanlar ÛA dahil olduğu halde, yaptıgı bütün tutuklamalar yekunu, ancak 1115*0. Hülâsa, Sıkıyönetim Komutanlığı Ilgililerlnin, bu Komutanhk adına basına açıkladıkları roeçhuller, bu çıkanlacak kitapla günısığma çıkacak ve tarihe böyle intikal edeceklerdi. Fakat bu kitap, henüz çıkanlmamıştır. Ama beklenmektedir. Her sağduyulu vatandas içln, hem birtakım meçhullerin, hem birtakım kuşkulartn veya tereddütlerin aydınlanmasına yarayaeak olar. bu kitap, hemrfedikkatle, ilgiyle, beklenmektedir. Çünkü Sıkıyönetim İdaresinin her uzatılma devresinde, gerek'Millet Meclisi kürcfisünden açığa vurulan, gerek basında ve halk efkânnda kendisini şiddetle hissettlren bir konu, yanl Sıkıyönetim idaresinin ne vakte kadar süreceği, bu idarenin uygulamalarında ister lstemez sıkıntı uyandıran ve £oğunun nitelik veya zorunluk'an bilinmeyen njce uygulamalar da, bu kitapla artık aydınlığa kavuşacaktı. Bazı tereddütler meselâ yalnız dış bannda sert yorumlara yol açmakla kalmamıştır. Son Avrrupa Konseyinde, bu Konseyin kiirsüsirhe kadar getirilerek, yabancı dejegeîerle Türk delege Son oîarak junlan da ekleyeblliriz: Suç sayılan isler ve cezalarla, çağ ve ça|ın şartlan arasında da kesin bağıntı ve illşkiler vardır. Bu llişkl ve bagınblar her ülkede ayrfın htkitnlerin elbettek! daima ölçülerine hâkim olsa gerektir. Meselâ tkincl Abdülhamit devrinde Meşrutiyet idaresi taraftarhğı suçtu. Şimdi ise Türkiye, Mesfutiyet ıdevrini de çoktan aşmış ve Cumhuriyete ulaşmıçtır. Bu Cumhuriyetin kavramı ve yapısı, Anayasada yerahr. Ve tabiî Anayasadaki her değişiklik,'bu »nlam ve kavramlarda da etkisini yapar. Fakat genel olarak vâtantfaş, yalnız Anayasanın kapsadığı değil, onun dısında kalan çağdaş bazı cereyanlan da izleyebilir. Nitekim Metir» Toker'in, daha önce değindiğimiz «Antikomünist» yazısmda bu problemlere, vukufla definilmiştir. Ama mahkemeler, düşünce ve inancayı değil, fiil, eylem ve çikışlan yargılarlar. Ama Anayasamızın ruhuna göre hiç kimse, soyut inanca ve düşüncesi için yargılanmaz. Kalrfı ki, bazan vatandas da, inandığını ve ba^landığını sandığı bazı cereyanların gerçek mahiyeti hakkında bilinçH bir fikir sahibi olmayabilir Olağanüstülüklerde cereyan eden bazı sahrieler, bu gerçeği açığa vurmuştur. «Beklenen Kitap» ın ortaya sereceği gerçekler. sanıyorum ki, bu alanda da gerek. bugünün, gerek yarının düşünürlerine esash malzeme verebilirler diyellm ve ümit ed«lim ki bu kit^p, bir an önce gümşığına çıksın.. (1) (1) Dış ülkelere seyahatleri dolayısiyle gazetemizdeki vazılarına bir sttre ara vermis olan Şevket Sttreyy» Avdemir, simdl yurda dönmüş hulunduğur.dan, yine her Pazartesi bu sütunlarda makalelerine devara edecektir. : Sadun TANJU • nsan bayılıyor Avustralyalı'sanşın genç kızm bizün «Kafiklçı> elmaeımıza bakışına. Bütün gazetelerde aynı resim ve • aynı haber çıktı. Bu tatlı genç kızm babası elmas krah imiş ülkesinde ve Topkapı Sarayraın hazine dairesini gezdikten «on. ra Mıs Jan Hoagland; «Babatnda bile yok böylesU diy» eo»kun bir hayranlık gösterisinde bulunmuf, Böyledir. Bizde neelmaslar, nehazineler vardır, nefe» kesici. Bir imparatorluğun çarçur edilmiş miramndan elde kalanlar bile yeter çok kimseyi hayran bırakmaya. Mî» Jan Hosgland gibileri az değildir bizim içimizde de« Onlar da, tıpkı Avuatralyalı tatlı kız gibi, «Ah, ne elnualar!», •**;•• hazbıeler!» diye halkm büyük çoğunluğunun göremediği, asla faydalanamıyacağı değerleri sayıp dökerler. «Bana ne kardesinı Kaşıkçı Elmastndan, ben kasıgunı doldnrablliyor mnyum ona bakarım» diyene de kötü kötü bakarlar. Elmasla kagığın na Uifkisi var, değil mi eftndim? Kaşıkçı elması değil kaşık meselesi Ama bu kaşık meselesi önemlidir. Elmaslar rnüzede dursun ve biz kaşığımızdan çıkacak kısmete bakalım. Pilâvdan dönenin kaşığı kırılsın. Siz isterseniz pilandan dönenin ka;ığı kırılsm da diyebilirsiniz. Öyle olur zaten. Plandan dönüldü mü, çok kiıinin kajığı kırüır. însanuı canı, son haftanm olaylarma bakıp ciddl bir sey yazmak istemiyor. O kadar ciddi, o kadar asık yüzlfl idi kl her «ey, olup bitenleri dervişçe karşılamağa kalkmadınız mt, içiniz biraz daha kararacak, moraliniz biraz daha bozulacak. öpücü Pierre'in üikesl MELEN1E ECEVİT OKTAY AKBAL Evet Hayır Devlet Ihale Kanunu Tasarısı tuz yüı açaa bir BÜredif yürürlükte bulunan 2490 sayılı Arttınna, Eksiltme ve Ihale Kanunu «birçok eklerine rağmen en az değişiklik gören kanunlanmızdan biri olmakla beraber, oldukça sert ve seyyaliyetten mahrum hükümleri ile bugünün ihtiyaçlarına ve . özellıkle planlı kalkınma devre' sinin icaplanna cevap vermediği» ana gerekçesiyle emekliye sevkedilmek Uzere reform çalısmalan arasında hngTrittnnn Ta.san, HUkümetçe yeniden TBMM* ine bir kez daha sunuimus bulunmaktadır. (1) Bugürüerde sevkedilen Belediyeler Kanun Tasansı da aynı biçimde 1950 ve daha önceki yıllarda hazarlanıp üzerinde uzun tartışmalar yapümıştır. 1934 yılından bu yana, sosyal ve ekonomik: bünye değişikligine ve İkinci Dünya Savaşında olduğu gibi son derecede güç kosullar altmda u>gulanmış bulunmasına, dönem dönem hızı artan enflasyonlarrn, devalUasyonlann, daha açık anlamıyle yıldan yıla, aydan aya artan hayat pabalılığı, mal darhğı içinde standartsız, kontrolsüz malzeme kuUanmak zorunluklanna rağmen bu kanun uygulana gelmıştir. 2490 Sayılı Kanun genel bütçeye dahü dairelerle manalll idarelerin arpa ve saman alımından ve kuUanılamaz hale gelen burda esyanın satımından baslayarak, kiralamalara, en büyük yapılann, ahmlann, taşımalann, hattâ fikir ve sanat yapıtlannm, resim, heykel, telıf ve tercüme etüd ve proje ve kontrol hızmetlerinin elde edılmek, bütün bunlann aynı hükümlere sığdınlmak istendiği bir tesistir. Ayncs 2490 Sayılı kanunu; köyde ihtiyar heyetleri, özel ıdarelerde encümenler bilgi ve tecrübeleri ne olursa olsun hizmetlerinin ara cı olarak kullanımşlardır. Yani, 2490 Sayılı Kanun, kendi koşullan içinde, yurdun bayındırlığında, kalkınmasında köyden kente, her elde, her güçlükte, her işte kullanılagelmış, iyi ellerde yararlı, kötü niyetlere oldukça kapalı kalabilmiş bir araçtır. Kanımi2ca, bu kanun hizrnetten çıkanldıktan sonra bile, aleyhinde çok soz söylenemeyecektır. Nitekim yeni tasarınm gerekçesinde ileri sürülenlerle, yeni madde metınlerı görüşümüzü doğrular mteüktedir. Bize göre, 2490 sayılı kanun, cevir ve mesakkatle görevini yapan sağlam karakterh, bir devlet memuru görünüşürdedir. Pek çok iste kullanümıştır. Fakat horlanacak hale getirilememiştir. Olsa olsa süresinı doidurduğu için emekliye sevk edilecek bir insanın burukluğunu duyuracaktır, o'nu tanıyanlara, o'ndan yararlananlara. 2490 sayılı kanunda, saçları agarmış bir taşra memurunun dürüstlüğü, çekilen çilenin yüzdeki derın çizgileri çarpar gözlere. Kusaklann, genellikie kendilennden sonrakileri ve onlanö yaptıklarını beğenmemek eğilimine Karşı olduğum halde, yakın yılların ürünleri olan 2490 ve 3656 sayılı (Devlet memurlan ayuklannın tevhit ve teadülüne ait yürürlükten kaldınlan 30 Haziran 1939 tarihli) kanunlann sa O «Ben, onu memnun etmeye kalkıçırsam memlekete yararh işler yapan bir insan durumusdan çıkacağıma inanıyorum.» Ne demektİr bu? Bu, açıkca CHP Genel Başkanı Ecevifi sevindirecek iş yapmak, bu yurdun', bu ulusun aleyhine çalışmak demektir! Ecevit" ne demişse tam tersini yapaçaksın, ancak o zaman yurtaever olacaksın! Böyredir bu. Açıkca böyledir. Tevil gotürmez... Sonradan istediğin kadar Basın Merkezi yoluyle «Ecevit memlekete zararhdır» ya da «Ecevit'in dediklerini yaparsam kendimi vatana ihanet etmiş sayarım demedim» diye yadsıyıcı bildiriler yayınla, boştur. Olan oC • muş. Yayında nicedir bekleyen ok, yaydan çıkmıştır. Başbakan Melen, CHP Genel Başkanı Ecevit'in istediği, özledlğl ne varsa hiç birind'en hoşlanmamaktadır. Bunlann tiimünü memleket için yararsız, gereksiz bulmaktadır. Hem bu duygulan yeni şeyler de değildir; Melen ve arkadaşlan, ortanın solundaki CHP'den bu görilş, duyuş, anlayıs aynlıfı yüzünden kop ' mamışlar mıdır? Ortanm solu lideri Ecevit'i kendi kafalanna göre bulsalar herhalde CHP"daD istifa eeTip yeni bir partl ku»mazlardı! öyleyseî.. . öyleyse Başbakân Melen, gerçek düşüncelerini yansıtan sözleri 1jiriki gün sonra niye tevile çahşmıstır? Gene de bunda başarı kazanamamış, içtenliğine kimseyi fnandıramamıştır. Ecevit de biliyor, Melen için yararlı olan kendisi için yararsızdır. Melen'in uygulamak istedikleri, CHP'nin iHtelerine aykırıdır. Bir süredir sessizlik içinde saklı duran anlasmazlık birtfen su yüzüne çıkmıştır artık. Herkçsin zaten bildiği bu görüş ayrıhğı iyice ortaya dökülünce ne yapmak düşer? înceldiği yerden bagı koparmak... Anlamsız bir işbirliğini sona erdirmek. CHP'den görüş aynhğı yüzünden aynhp MGP* ni kurmuş bir Melen'in başkanllğınd'aki bir hükümete ortanın solundaki bir CHP'nin görüşlerini kabul ettirmenin, uygulatmaya, benimsetmeye çalışmamn yararsız, sonuçıuz kalacağı önceden de belliydi elbet. Ama koşullar olağanüstüydü. «asgar! müşterek» lerde birleşmek gerekliydi, krizli bir cTönemden geçiliyordu, şu bu... Erim'le işbirliğine yanaşmaya,n Ecevit, Melenie işbirliği yapmak zorunda kaldı. Bir ay, bes ay... îşte.yılı dolmadan bağlar kopuyor, sisler dağılıyor. herkes. her şey gerçek yüzleriy: le ortaya çıkıyor: MGPIi Melen, CHPİİ Ecevit'in bu yurda, bu ulusa yararsız olduğunu söylüyor. Böylelikle de ak koyun kara koyun çıkıyor ortaya! Simdi ne olacak? Ne olmalı? önce içtensizlikler ortadan kalkmalı. Bırbirine kar$ıt, uyuşmaz politikacılan aynı kabinede zorla birarada tutmanın olanaksızhğı kabul edilmeli. «Asgari müşterek» nedir, bakın o bile belli değil! Zaten en çok tutulduğum, ne anlama geldiği belirsiz bir sözdür bu; bakın Türkçesi bile yok. «En az ortak sey». Yani hiç bir noktada beraber olmamak! Nedir «en az»? Melenie Ecevit nerede birlesebilirler? Hangi çizgide? Hangi noktada? «özgürlükçü demokrasi»de diyeceksiniz. Peki ama Ecevit'e göre sosyalist partilerin böyle bir demokraside yeri vardır, olmahcTır, yoksa o ülkede ne demokrasi, ne özgürlükten söz edilebilir. Ama Sayın Melen'e ve partisine göre sosyalizm ve sosyalist partilere yaşama olanağı tanımak yanlış bir iştir. Buyurun, bulun «en az ortak nokta»yı! CHP, Melen hükümetinden aynlmak. bu gerçek reformlara karsı koyan sözüm ona «reform hükümetini» kendi yazgısına, kendi sorurrtluluğuna bırakmak zorundadır. Hattâ bu ortanın solu ilkelerine inanmış yurttaşlara karşı, geleceğe karşı. tarihe karşı yerine getirilmesi gerekli bir görevdir. CHP bu görevi yerine getirmiştir. Hattâ geç bile ialmıs 2490 SAYILI KANUN DEĞİŞMELİ VE BİR «DEVLET İHALE KANÜNU> GETİRİLMELİÖİR. ANCAK, TÜM KURÜLUŞLARIN GİRECEĞİ GENİŞLİK VE ESNEKLİKTE OLMALIDIR Rüştü ÖZAL , Wp olduklan bütUnlük ve eağlam yapı, hızh değişmelere, Devletin Anayasası ile sosyal karak terli bünyeyedönüşmesıne karşın, çok ağır koşullarda uzun siire kendilennden istenüeni verebilmis, namuslu ve haysiyetli kalabümis idiJer. Bu tür kanunlann yapıldığı ortamı aramak bugün, ne yazık, bir ihtiyaç haline gelmiş görunüyor. 30 yü sonra bile savunulabüen bu tür tesisler yerine bilinemeyen, hattâ istenmeyen sonuçlanyla, eşitsizlik, huzursuzluk yaratan, hizmete zararlar veren, daha yapıhrhen değismek ihtiyacını beraber getıren yasalara tanıklık edince eskisini değiştirmekten çekiniyor. kusku duyuyorsunuz. hattâ sorumluluk halleri yaratmaktadırlar. Kuşkusua bu, ülkemizin içinde olduğu güvensizliğe dayalı bir ortamm zorunluluğundan doğmaktadır. Öugün gelinmiş olduğu noktadan bakıl dığı ^aman nygulamamn anlaşü ması kolay olmayan yollara saptığı görülür. Zaman içinde oluşan bu sonuçlann anlaşümasmda güçlük vardır. örneğin, Baymdırhk Bakaniığma bağlı olup genel bütçe Içindeki fspor tesisleri dahil) hemen tüm kamu yapüannı, demiryollan ve limanlan yaptıran iki daire 2490 sayılı ianuna tâbı olduğu halde, aynı Bakanhğa bağlı Karayollan Genel Müdürlüğü kanunun dışındadır. Yine aynı daireler makine ve donatımj gümrüklü, Karayollan Genel Müdürlüğü ve Köyişleri Bakanlığı gümrüksüz ithal ederter (2). Son 2022 yüdır her yeni kurulus ya da yasalanm değişürebilenler, belki hiç istisnasız2490 ve 1050 sayılı kanunlarm dışında kalmışlardır. Yasama organımız bunu böyle kabul etmiştir. Buna karşın yukanda değüıdiğimiz Yapı tşleri ya da Demiryolu ve Liman yapımı böyle bir olanağa götürülmemiştir. Bunun pek de nedeni yoktur. öyle olmuş öyle kalnustır. lanan Devlet Ihale Kanunu Ta ' sansı kimi zorluklara çözüm getirmektedir. Ancak, Tasan Devletin tüm kurumlanm kapsamamaktadır. Kapsayamaz bu yapısı ile. Kapsam dışındakilerin hiçbir çerçeve sımr yetki veya sorumluluğu söz konusu edilmemektedlr. ÇünkU tasan, halâ patates alımı ile fikir ve. sanat yapıtlarmı aynı kanunun eskisinden yumuşak ofanayan hüküm'e• ri içinde çözmek isteğindedir. Tasan, hâlâ, örnegin llçeyi bir ölçü sayrp bes bta, on bin lira • lık alım satım, yetki sınırlamalannı buna göre vapmaktadır. Bize göre 2490 sayılı kanun değişmelidir ve bir Devlet thale Kamtnu getirilmelidir. Kapsam, adjyla, lçeriği ile devleti kapsamaüdır. Hatta devlet yardımı gören demeklerl bile gözetmelidir. Ancak, thal» Kanununun tüm kuruluşlann girebilecefi bir genişliği bir esnekliği Bylece bir yapısı oîmalıdır. Kanun, genel hükümleri, genel çizgileri, genel smırlan üe belirgin kılınmalıdır. On iki yıl önce bu anlayış la içinde bulunduğumuz bir komisyonda hazırladığımız çalışma, 1 1 gili çevrelerde telaş varatmıştı. Aynı komisyonda emlak vergisinin beyan esasına G > i tutulmasj kb yolundaki göriişterimize de çok eski bir uygulama örnek gösterilerek karşı çıkılmıştı. Enuftk vergisinin beyan esasına 12 yıl sonra getirildiğinl görmek thale Kanunu için de belki bir 20 yıl sonrasını bekieyenlere umut getirebilir. (1) 1965 yılında. Bfit* Komisyonunda benzer bir tasannın hemen hemen tüm maddeleri görüşülmüştü. (2) Karayollan, bağışıkhğı sağlamak içln gerekçe olarak Meclis Bütçe Komisyonunda gümrük işlemlerinin uzamasından yakınmıştı. Böyle derviş Kanadalmın biri kalkmı; geçenlerde flginç bir hesap yapmıs. Üstelik Kanada biliyorsunuz pek öyle rç kararücı bir ülke de değildir. bir defa öpmesini bilen bir Basbakanlan var. Genç kızlann ve kadınlarm «Öpücü Pierre» diye ad koyduklan Bajbakan Trudeau, asık yüzlü, felâket habercisl 'bir politikaa • değildir. Seçimi kaybettiği halde neşe, sini kaybetmis'or ve Parlamentoda destekleneceği inancını söylerken t s m n karişmam ha!» tavırları takınmıvor. Trudeau, politik iktidann korku üzerinde değU, sevgi va «flven üzerinde uzun ömürlü olabileceğini biliyor. Sevgi ve" güven, demoiratik bir yönetimde halkçı çabalarla kazanılır şüphesiz. İlk şart, sağlıklı bir çahşma hayab düzenJemektir. Herkese iyi ücretli bir iş, demokratik flrtidarlann uzun ömür ilâcıdır. Ama gelin görün kî, Kanada gibi re« fahın yaygm olduğu ülkelerde bile dflzenl bozuk bulanlar var. Kimse kalkıp da bunlara «boz(mtcu», «haln», «satümıs» filân demiyor. Bir toplumda, mevcut olandan daha iyisini, daha flerisini Isteyen sesler çıkmıyorsa, hiyanet ijte orada vardır. Yoksa şimdi sözünü edeceğim Kanadalı düzen sikâyetçisinin hesabından oeden gocunsun öpücü Pierre? İlginç bir hesap «Khn çalışacak?» diye sonıyor Kanadalı bozuk düzeu dertlisi kardeşimiz. Kanadanın nüfusu 22 milyondur diyor, «fakat bonun 7 mDyona 65 yasm üzerindedir ve ancak 15 milyon Usl çahşabillr^ • •21 yaşın altındakiler 10 möyondnr ve henfiı çalıjma AistpifaU tauyaeak yaşta olmadıklaruıa göre, geriye kalrt talışablleceic S •Bunnn iki milyono devfet hizmetlerindedir, kalır 3 mflvotL» •500.009 kişi ordndadır, kalır 2.5 mflyon.» «1.250.0M kişi II ve belediye hizmederindedir, kalır 12St.MII «Bunun 250.000'i hastanelerdedlr, sakat fllândır, Kabr 1 milyon kişi.» « fe O klsl lşsizdir, 209.000 klsi sağhk nedenleriyle çalısa•. O oO taaz haldedir, kalır 1M.0M kisL> «86.000 Kanadalı dafma ülke dısudadır, 19^9S kls) de hapishanelerdedir, kaldı mı sana sadece iki klji?» «Banon biri sensin, biri ben'im kardeştm. Ve bea sana bir sey söyleyeyim mi birader, kendi hesabnna o kadar yorgun va bezgintm ki.^> . •Böylece bütün is sana düsüyort. Kapsamda noksanlık Ahşkanhk haüne geldığini gör düğürnuz büyük isim ve geniş kapsam iddiası kanunlarımızm da ba$ına getirilmek istendiğini gösterıyor. Devlet Memurları Kanunu'na verilen ad gibi, Devlet thale Kanununda da kendini gösteriyor bu iddia. Oysa, daha ilk maddesi ile tasarı, sadece, genel bütçeye dahil dairelerle Katma bütçeli idareler ve bunlara baglı döner sermayeli müesseselen kapsayabiliyor. Boyle büyüklük iddiası olmayan yürürlükteö kanun bile mahallî idarelen de kapsamaktadır. Geçici bükUmlerle, ilişki kurulan mahalli idareler ve kamu iktisadî teşekkül ve tesebbüsleri kapsam dışı tutuhnuştur. Şu hale göre tasarı, adıyla, baslığı üe bir haksız iktisaba göturülmek istenir gibiâiT. Yürürlükteki 2490 sayın kanunda olduğu gibi tasanda da, kapsam dışında bırakılan kurumların bu kanuna (tasarıya) tabi olmayacagı belirlenmelcte. buna karşın, kapsam dışınaakılerin neye tabı olacağı belirlenmemekte, böylece her kurumun kendi kanunlanna ve karakterine göre ahm, satım, taşıma, yapım te kira işlerini yaptıracağı anlaşılmaktadır. Yani yasa genel bütçeye dahil daireleri elinden geldiğince bir çember içinde işlerini görmeye yöneltirken, asıl büyük alım, satım, yapım ve taşıma işlerini yapan kurumlar için hiçbir sınırlamaya yer vermemektedir. Kuşkusuz doğruluk payı büyük olan bu anlayış, yazık ki ülkemizde, ülkemizin koşullan içinde hiçbir kuruluş tarafından tüm genişliğince kullanüamamaktadır. öyle ki, hemen her kuruluş, hattâ dernekler, özel kanunla lcurulu yardım kurumlan büe Ken disinl, belki 2490 sayüı kanundan daha kapalı çemberler içıne almakta, sonra da uygulayan lannı güç duruma sokmakta, Şaka ve gerçek "' Tatlı bir faka bu, ama yığmla da gerçek var içmde. Çalı?ır görünenlerin bir şey yaptıklan yok, diyor. Çalışma düzeni sağlam sekilde kurulsa ve herkes mutlu olsa. bu bendeki bezginlik ve ümitsizlik neden? diyor. Herkesin bir baskasından, daha çok didinme daha çok zahmet beklediğini, kendisine gelince yan geüp yatmak istediğini, sorumluluk yükünün top gibi elden ele fırlaüldığmı dervişçe anlatmağa çalışıyor.. Ha Nerden geldikti buraya bizT Sonuç 2490 sayılı kanun yerine hazır DILEDİĞI FAKULTE VEYA YUKSEK OKULA GIREMEYEN BEKLEMELİ VE LİSE SON SINIF ÖĞRENCİLERİNE VEFAT v v , UNIVERSITEYE GIRIS ITEST TEKNİĞINE UYGUN VE TEST UYGULAMAU ÖĞRETİM. [ÖĞRETİM DEVRELERI 13 KasımSınav günü g\ 4 AralıkiHaziran 13 Kasım1 Haziran V 4 AralıkSmav günü ÖĞLE VE AKŞAM SINIRARI MEVCUTTUR. . ÖĞRETİM Y I U SÜRELİ Eski Amasya Mültüsü merhum Hacı Tevfik Efendi'nin ve merhume Sıdaka Yumukoğlu'nun kazı, Sıtkı Veyisoğlu' nun eşi, Tahtr Veyisoğlu, Avni Veyisoğlu ve Semiha Uçanok"un anneleri, Yavuz, Tulu, Ferzan Veyisoğlu ve Şule Sumerman'ın babaanneleri, Semra Gürtan ve Bülent Uçanok'un anneanneleri, merhum Muzaffer Uçanok, Nadire ve Neclâ Veyisoğlu'nun kayınvalideleri, Celâi ve Muhittin Topala'mn teyzeleri, îlkant Sumerman ve tbrabim Gürtaa' ın büyiik kayınvalideleri HURİYE VEYİSOĞLU 5.11.1972 Pazar günü vefat. etmiştir. Cenazesi 6.111972 Pazartesi günü Şişli Camiinde kilınacak öğle namannri^rı sonra Zincirlikuyu alle kabristanında toprağa verilecektir Çelenk gönderilmemesi rica olunur. (Cumhuriyet: 8017) Silivri Belediye Başkanlığından 1 Belediyemize aît Mumhane sokağında bulunan tek katb mevcut pasaj binasmm üstüne, projesi, şartnamesi ve keşfi gereğince 2490 sayılı kanun hükümlerine göre kapalı zarf eksiltm*si usulüyle ihale düecektir. 2 Isin keşif bedeli 95187,60 Ura olup geçici teminatı 6010, liradır. 3 thalesi 3 Aralık 1972 tarihine rastlayan Salı günü saat 15 de SUİVTİ Belediye Encümeninde yapılacaktır. 4 thaleye iştirak edeceklerin 1972 yüı Ticaret Odası belgesi, ikametgâh senedi ve bu nüktar benzeri is yapıp kabulüne dair belgelerini ibraz ederek ihale gününden en az üç gün evveline kadar yeterlik belgesi almalan ve bu belgeleri teklii mektubuna ekleyerek ihale saatinden 1 saat evvel Komisyon Başkanlığına vermeleri, postada vaki gecikmeler kabul edilmez, 5 Dosya mesai gün saatlerde Silivri Belediyesinde görülebilinir. (Basın 23558) 8013 Memur Almacaktır Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları . Müdürlüğünden 657 sayılı Devlet Memurlan Kanununa göre lise mezunu askerliğini yapmış ve 35 yaşını geçmemis erkek.bir memur alı' nacaktır. îsteklilerin 13.XI.1972 günü mesai saatl bitimine kadar Sultanahmet Ayasofya Müzesi arkasındaki MüdürlügümUze bir adet vesikalık fotoğrafla şahsen müracaatlan rica olunur. (Basın 33348) 8003 0 Beptist. tEl:2/5i32Haöalas.vapucriskelesi karsısı Isl. iei:440198 l Ö m G Ü K Ş E N OEBSANESI (Cumhuriyet 8009 • KOKLÜ BİR FEN EĞİTİMI GORMEK ISTEYENLER TELEFONLA VEYA BROŞÜR ISTEYEREK GENİŞ BİLG» ALINIZ.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear