26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 4 Kasım 1972 izde de bir eğitim reformu düşünüldüğü bugünlerde «TİYATRO» nun unutulmaması için uygar ülkelerde bu doğrultuda neler yapıldığını sıralamayı yararlı ğördüm. örneğin Berlin Pedagoji Yüksek Okulundan Profesör Doktor H. W. Nickel, ilkokul çocuklanna tiyatro sevglsini erken aşılamak için eğitmen bilginler, pedagoglar, sanatçılar, sosyologlarla «okullarda yeni tiyatro çalışmaları ve dersleri» konusunda toplantılar düzenlemektedir. Çocukta, daha ilkokul yaşradayken «toplum bilinci. rii uyandırmak İçin temeî eğitimden başlıyarak kat kat yükselen bu tiyatro çalışmalannm çok.yönlü olarak okula girmesi bu toplantılann amacıdır. Geçen yılki toplanış cSo^yalizasyonda çocuğun rolu» nü konu olarak ele almıştı. B Olaylar ve görüşler ECİTlM VE TlYATRO MUHSİN re içilirse insanlan zehirliyeceğinden yakınan bir oyun yaratıyorlar. Çocuklar kendilerini bu havaya öylesine kaptınyorlar ki, oyun bitmek bilmiyor. Bundan tiyatronun kazancı: O güne kadar çocuklann eğilimini ve^ dünyalarını yanlış değerlendiren rejisör ve oyuncular, ellerindeki çocuk piyeslerinde gerekli değişikHkleri yapıyorlar. Burada için en şasılacak yönü. bu arastırmayı yapan kişiler, fazla çalışmalarından ötürü haklan olan parayı da almıyorlar. Hava bozuk olduğu günler bu oyunlar ilk, ortaokul binalarmdaj tekrarianıyor. Okul idareleri: ders saatlerfnde yapıîan bu deneylerin, günlük eğitimden daha yararlı oitfuğunâ inandıklan için, destekliyoıjar. Böylelikle tiyatro. çocuklann ayağına gitmis oluyor. tiyatro sevgisi aşılanıyor, yaratıeılık yönleri gelişiyor. 7 Haziran 1972günü Hannover Gezaevindekl hükümlüterin Göttingen gençlik tiyatrosunda oynadıklan llias Venesin adlı bir Yunanlının yazdığı «Kurtlann Şarkısı» adlı piyes seyircilerden büyök ilgi görmüştür. Cezaevi dışmda oynanmasına ilk kez izin verilen ve bütün roller} hükümlüleF tarafındari oynanartbu piyes, tıklım tikiım dolan tiyatroda olaganüstü başan sağlarnıs, «yunrfan sonra hükiimlülerle yapılan .tartışmatar büyük ilei uvandırmıştır. ERTUĞRUL lln' tiyatrclannda çalışan beş yüz sanatçı, teknisyen, işçi. yer göstericiyi Bellevue Şatosunda bir bahçe şölenine davet ederek kendilerine pasta ve ahududu şerbeti ikratn etmişti. Çok içtenlikle geçen bu toplantıda tiyatrocular, konuşrna arasınd'a Başkan Heir.emann'ın çekmecesinde kendi yazdığı tarihsel bir plyesi bulunduğunu da öğrendiler. ', Şimdi biraz tia Fransa'da ne yapıldı, ona bakalım: 1970 Ağustosunda Frîuısa MilUEğitim Bakanlıgı Öğretinı Görevlileri Dairesinin Müdfirü Rektör Gauthier, be's öğretmene, ortaokullarda tiyatro eğitimi için şu beigeyi imzalıyordu: «Fransııca dersleri arasmd'a tfyatro konusuna birgiriş yapılmasın\ı onavlıyorum. ' Ancak böyle bir eğitirn başlangıçta bir deney olacaktır. Yalnız bu öğretmenlerin kendi tanı.dıklan a.rasında tiyatro sorunlarıyle yakından ilgili bir uzmandan yararlanarak bilgilerini arttınnalan ve dersleri övlece başlatmalan gerekîr.» ' O.günden beri sürdürülen bu çalışmalar üzerine Paris • Vincennes Üniversitesinin Tiyatro Arastırmalan Profesörü Andre Veinberg, çok olumlu sonııçlar alındığını ömekler vçrerek Paris Theâtre dergisine açıklamıştır. İlkokul sıralanndaki çocuklara tiyatro sev"." gisini asilamak ve bu yold'a kendilerini aydınlatmak için geçen yıl Pazar sabahlan kürae kilme öğrenci. öğretmenlerinin öneülüğünde. Paris'tn, berce hiç bir özelliği olmayan AtWn^e ' Tiyatrosuna giderek sahnenîn bütün tektıik gif' disini çıktısını RÖrjiyo'". tiyatro üzerine'b.ilgile' rini arttınyordu • " Bunu okuduSnm laman hep kendi kendime sordum Şu yanıp giden Taksim'deki binayj acaba kaç lstanbullu yavru gündüz gözüyle gezebilmiş, binbir teknik olanağı olan, o koikoca fabrikayı andıran sahnesini görebilmiîtir? diy*!' özellikle bizim okullara tiyatronun erken sekulmasında ve çocuk tiyatrolannın sınıflarda . bajlatümasında güdeoeğimlz t«k amaç: çocuğu, mahaUeisinin d'ar ve pi» sokağında patlak bir top peşihde ko?mak.tan kurtarroak, futbolün de devlet eliyle ku'mara dönü$ünden sonra yozlaşan »gövde eğitimi» dalhırından gayrı da Atfemoğlunu oyalıyacak b»«.ka alanlar olduğunu göstermek olmalıdır. Gerelim WUly Brandt'ııi söz konusu ettiği «kültürün demokratlâşt;nlması»na: . • Helsinki toplantısıada bulunan fransız Akademisinden Eugene Ionescq'nun «Kültüre Karşı Tiyatro Okul Öte yandan okul dısı tiyatro çalışmaları için de özel kuruluşlar ortaya çıkıyor: îki idealist genç, 36 yaşmdaki ressam Horst DietricK'le 35 yaşındaki ârkadası Mimar FrlĞdhelm Zeuner; Hamburg'un işçi çevresl olan Altona'da bir yıldan beri diinyada benzeri bulunmayan, çocuklar ve gençler için eğitici ve yaratıcı bir merkez aqmışlardlr. Adına kısaca «Fabrika» dediklerl yüz yıldan beri îkind Dünya Savaşı sonuna kajar silâh ve maklne fabrikası olarak işletılmis. savaştan sonra da depo gibi kullanılmış bir binayı, küçük ilânlardan öğrenerek. 99 yıl süreyle kiralaraışlar. tçine yanm milyon mark harcıyarak alt katını bir tiyatro salonu şekline sokmuslar, öteki odalarını, koridorlarım ayrı ayrı çalışma atelyeleri olarak hazırlamışlar. Içinde okuma odasından tutun da resim, seramik, heykel, oyun salonlarına "kadar her şey var. Her yaştaki çocuk, eşit yaştan aTkadaşını buluyor, zevklerirıe, yaradılışlanna göre neden hoşlanırlarsa onunla uğraşıyorlar. Bütün ağırlık noktasmı «Tiyatro» tutan bu kuruluşuD amacı, çocukları, gençleri sokaklardan, kahvelertfen. diskoteklerden kurtanp, yaratıcılıklan doğrultusunda olanaklar sağlayan bir sığınak yapmak. Böylelikle bu iki idealist genç, yüzüstü bırakılmış eski, kuytu bir binayı cennet baJine getirmi?, ama ellerindeki, avuçlanndaki parayı da bu uğurda harcayıp bitirdikten başka yüklüce bir borç. altma da girmis. Şiradi devletten, «.ehirden, renginlerden yar*m bekliyorlar. Köln Tiyatrosunun Hoberto • Chentrenz Ciojli admdaki dram rejisörü, her cuma günü tiyatronun kamyonuna bir sürü şandık, plastik . sünger köpüklerinden bir metre boyunda ve îninde zar ğibi parçalar, tahta yükseklikler, ipler, halatlar, bir de davul koyarak, vanına da yeteri kadar genç. ülkücü aktör alarak çocuklann oyus oynadıklan parklara. bahçelere gidiyor. Kamyonu boşaltıp davulu çalmaya başlayınca çevrede ne kadar çocuk varsa koşarak geliyorlar. Sandıklar açılıp içinden çeşit çeşit. kat kat giysiler çıkıp ortaya dağ gibi yığıhnca herçocuk isteğİDe göre bir kostüm seçerek giyiyor; böylelikle giyinişine göre kişilikler ortaya çıkıyor. Bu arada aktörler çocuklara: «Hâydi bir piyes oynayalım!» diyorlar. Konuyu çoeuklar Suluyor, onlar lşllyorlar. ömeğin ilk buld'ukîa n konu, Köln'deki evlerde akan sular. Uzun sü Kültür» başlığıyla yazdığı (2) yazıya bakarsak, çöyle diyor: .^ «Kültür denen nesne polltikacılarm, memur» f'ların, idareeilerin elinde bir silâh olarak kullatrulıyor. Kültür, bir ideoloji, bir din, bir zorlarna, idare edenlerin idare ettikleri kimselere zorla benimsettikleri bir düsünce türü, daha doğrusu bir yasadır. Hiç kimse anlamak havasına yanaşmıyordu ki. yaşıyan gerçek kültür, yaratmak, yıkmak. yeniden yapmak, değiştirmek, geliştirmek, hajtâ ihtilâldir. Resmî anlamda bürokratların günlük ekmeği. totaliter politikacıların tekeli ve sopası değil!» Görülüyor ki. bu sözcük üstündeki sallaîitıh' anlam tartısması yaîmz bizde değil, Fransa'da da sürüp gidiyor. Ben bu «kültür» sözcüğünün gerçek anlamından birkaçını Cu,mhuriyet*te (3) şöylece Türkceye aktarmıştım: «Kabahğı yenmek, katıbğı yumuşatmak, hoy ratlığı atmak. höduklükten sıvrılmak, hamhğı olgunlastırrr.ak. kalınlığı inceltmek. çigliği pisirmek, sertliği tathlaştırmak, sivriliği yuvarmak, hırtlığı bırakmak, purüzleri törpülerhek, kiri yıkamak, pası kazımak, çirkinligi güzellestirmek, dalkavukluktan iğrenmek. çıkarcılıktan arınmak! Eskilerin deyimiyle düşünme, inanma, terbiye. ahlâk. saygı, bakım, vicdan, f^zilet, şefkat, utanma, arlanma. haddini bilme, çekinme, •acıma, duygulanfha, herkese sevai d«yma. ince telli olma, çevrevj hosjörme, İNSAN OLMA!» Adını siz koyun! öndük, dolaştık, geldik başladığımız yere. Başladığımus yer: Demokrasi mücadelesi. Şu demokrasi mücadelesi olmasa bazı adamlar ekmeksiz kalacaklar. bazılan yazı yazamıyacak, bazılan da nutuk çekemiyecek. Çünkü demokrasi mücadelesi kadar kolay şey yok. Ya nutuk kürsüsünde ayaklannın ucunda 5uksele yüksele, ya beyaz kâğıt üzerinde kalemî cızırdata cızırdata :' Demokraaaasi. hürriyet, tnsan hakları, vesaireeee... Diye nutuk atmaktan kolay şey yok. Bu sefer iş daha da kolay. Çünkü demokrasi cephesi iktidarda kurulmus, mevzilenmis; Bu tsmet Paşanın cephesidir. Muhalefetteyken de İsmet Paşanın cephesi demokrasi cephesi idl. İktidarda da İsmet Paşanın cephesi demokrasi cephesi. İsmet Paşayı teakit ettin mi, demek ki demokrasiyî istemlyorsun. Demokrasiyi tutmak demek. İsmet Paşayı tutmak demek. '. Hele Anayasanın verdiği haklardan faydalanıp mülkiyet, kâr, kazanç, arsacıhk, apartmancılık,' faizcilik.sirketçilik gibi konulan kanştırdm mı dsmokrasiyi hiç istemiyorsun, tehlikeü füdrlere saplanmışsın. Toprak reformu, eğitim reformu, işçl* haklan, devrimler, falan filân deöin mi, Neuzubillâh... Düpedüz ihtilâlcisin. Peki ne yapacaksın? Demokrasiyi savunacaksın. '• Bu ne biçirn demokrasidir? tktidan tenkit edeme dikten, mülkiyet ve kazahç konulannı kohuşamadjktan sor> . ra bana ne demokrasiden? Hayır, hayır demokrasiyi savunacaksın. Diyeceksin ki : Bu demokrasi çok iyi bir şeydir. Bunun kadar iyisl yoktur. Halk da demokrasi Istiyor. Ne varsa bu demokraside'var. Bu demokraside iş var. Türkiye'de geçer akçe demokrasiyi tarif et deseîer, cevap gayet basit : Demokrasi bir avuç sudur. Havanda dflvülür. Biz önce bütün bu yalan dolan işlerinden vazgecip T « V sonra avnanın karşısına geçip kendimize sormahyız : Biz demokrasiyi gerçekten istiyor muyuz? Eğer gerçekten istiyorsak. Dernökrasinin ne olduğunu bilelim. Bu demokrasi denen seyde elinoğlu kalkar : Ben'liberalizm istiyorum... der. Başka biri kalkar : Ben sosyalizm istiyorum... der. Başka birisi de : Ben de şöyle bol patlıcanlı, bfberll türlflsünden istlyorum... der. Bir başka vatandas ise. pazar günü. dünyamn en uzun sahiline sahip Istanbul şehrinde denize glrecek bir delik bulamamıştır. Sıcak basına vurmuştur. Anayasayı bir okur. Sonra. kürsüye çıkar : Dünyanın neresinde böyle bir sey vardır? Bazı kimseler sahill kapatmışlar. Halk denizi göremiyor. «Lebi deı> ya, ammeye. aittir.» Ben sahildeki özel mülkivetin Anayasa sartlanna göre istimlâk edilip halka açılmasını lstiyorum..i der. Demokrasi budur. Buna razı mıyız? Razı değilsek şimdiye kadar vaptığnnıa numaralar veter de artar bile... Şu «Lebi derya» meselesinl mahsus öne sürdök M, demokrasinin ve fikir hürrivetinin ne olduğu, neden icat edildigi ban kimselerin kafasına dank etsin diye Rosunuza pitmedi değil mi? O halde neden demokrasiden dem vuruyorsunuz dostlar? Biz demokrasiyi istiyoruz. Ama siz şu demokrasi kelimesini bir yana brrakın da istediğiniz reiimin adını koyun. Bu ravallı halkm sldatılacak hali mi kaldı artık? D Üstün etkililiği Bfitün bunljn bize yabana olan b!r tek ckültür» sözcügünde nasıl anlatabilirsiniz. Bu; • çok geniş anlamda. bir yeniden doğmadır. lşte tiyatro, gerçek eğitici tiyatro, seyirdsine bütün fcunlan çabucak asılar. Uygarlık dünjasın'da bunu yapan. böylesine kesin etki saçan baska bir sanat kurumu yoktur. Tiyatu>. bu ulasılmaz etkivı ncrden slıyor dıye kuşkuyla soranlara derim ve tekrarlanm ki. bütün yukanda saydığıro ki^i üstünlüklerini d'enetlemek için tiyatro. insanlara. içlerine kadar yansıtan bir ayna tutar. Biz bir ömiir yasarız da kendimızi hiç görme^iz.'Ama.en büyüğümüzün önüne bir ayna koyun, küçüklüğünün nasıl kölesi olduğunu bir gorsün helef Ond'an sonra ya gözlerini kapayacak, ya kendi suratına tukürecek, ya da aynayı lnracaktır. Eğer o güne kadar gülüyorsa ondan sonra artık gülemiveeektir. Kısacası acınacak duruma düsecektir. Iste «Tiyatro» dediSirniz acı oyun bbyle baslar. t?te örümcekli kafalar bunun için sahrıPd'e kendüerini görrfek istemezler, bunun için tivafro basarlar, aynayı kırmak için sahneyi taşlarlar Çektiğimiz çîle btınd^ndır. • SOVDÇ: Bugün oktıl saati dı$ında sokaklarınjiz başıboş çocuklarla dolu ve okul binalanmıı tıoş! Bütün istenen sey, çocuk, okulun içinde seveceği konuyla oyalansm, oy'nasin! (1) Boston'daki Linda Grzner'in ypnettiği «Stage I» Tiyatrosunda simdi bu Arap şairi Halil Cipran'ın (18831931) «Pevgamber» adlı bir piyes uyKUİaması oj'nanıyor, (2) 12 Temmuz 1972 Le Monde (3) 6 Ocak 1963 Brandt'ın sözleri .'• Basamak basamak çıkınca, BaşbakanWi!Iy Brandt'ın İT "Eylülde Düsseldorfta başlattljtı «Tiyatro ve Politika» konultf tartısmah toplantılan açış söylevindeki şu sözleri bugün için çok ilginç: . «Çocuklufürfıda Lübeckte gittiğim tiyatrolar fceni çok uyardı. âonra Norveçte sığındığım yıllarda tiyatı*onun'tinsel (manevî) gücünü daha kuv#etli duydum.rOsld'da ulüsal bir tiyatronun küçük bir millet için ne olduğunu, nasıl önem taşıdığmı ve tiyat'onun ne tfenli öz'gürlük gücü aşıladıgınl yâkmdan gördüm.» Başbakanın sözleri arasif da şurilar da var: «Helsinki'deld son UNESCO toplantısında Dogu'nnn ve Batı'nın birlestiklefi nokta, dünya banşınm sağlenmasında kültürün, herkesin anlayışına göre degisen bu "lcCltürün demokratlajtınlması" olmuştur.» Bu satırlann yarzan, aşağıda bü «.kültür» sözcüğü *üstünde dUrarak, benimsemedîği yönlerî açıklayacaktjr. Şimdi fine Alroanya'âa bir kat daha vükselelim: • Bu yaz, Temmuzun başında Federal Almanya Oevlet Başkanı Dr. Güstav Heinemann, Ber MEYDAN BOŞ DEĞİL! OKTAY AKBAL * ; • • • Evet Hayif ÖCRETMENİ ANLAMAK GEREK.. üfettiş olarak, . olanaklann el verdiği oranda öğretmen arkadaşlanmızla meslek konuları üzerinde görüşüp tartısmak alışkanlığı içindeyizdir. öğretrnenlerı konuşturup kendjlerini tedirgin eden •probremler üzerinde düşün alış verişinde bulunmak fayda sağlanuştır daima.' Arkadaşlarınuzın kaialannda yer eden çozum bulamadıklan sorunlanna cevaplar vermeği, onlan kuşkunun* ezgisinden kurtarmayı müfettişligin gereji diye düşunürüm. Çünkü öğretmen, müfettişte bir takım sorunlannın aydınlığa kavuşturulmamış olmasım düşünerek bağlı olduğu Bakanlığı bulur. îçini döker, «Bakanlık Müfettişine ıçimi bosalttım, herseyi soyledim» demenin rahatlığını duyar adeta. Bu durum, öğretnîenin çalısmasına başka bir sevk kazandırdığı gibi, bir yönden de öğretmenin yaşantısınj ilgilendıren konularla eğitim ögretim problemlerinin açık seçtk elestirisinin su yüzüne çıkmasına da yaramaktadır. Artık bugün öğretmen; dünün utangaçlıgının yüzüne vuran kızanklığının sessizliğinde bir mum gibi eriyip yok olan, gaz lâmbasınm alevinde yanıp ses veımeyen pervane misâli köklü bir meslek aşkmın vefalı fedaisi olmaya sırtını çevirme tereddüdünü yasayan, ayaklan yere değmiş, memlekete tüm bizmette eşitliğe kavuşmaya kafasını ve ruhunu kapürmış, bir kaygunon ' bımalımında ter döken bir kisi durumuna gelmiştir, denebilir... öğretmene, konuşma olanağı verireeniz, pek çok gerçeklerini bir solukta ortaya atıverir. îşte bir bayan öğretmenin bir sorusu ve yalanmalan: «Niçin mem leket hizmetinde hep ögretmenden feragat isteniyor? Öğretmenin, içinde bulunduğu ağır maddi koşullan gögüsleyerek sürdürdügü bugünkü yaşantısı en ileri feragata örnek olarak neden alınmıyor? Ben yedi vüdır felsefe okutuyorum. Ders saatlerim yirmi yedinin altma düşmedi.. Aldığım para ile zor geçiniyorum. Babarmn, ev kirasiyle telefon Ucretini ödemede vardımı olmasa, narede ise boğulacağım. Burası Kara Derüz'in küçük bir ili... Ara sıra gelen konser ve tiyatro top 13/TEMMCZ/196S M damlar meydaıu lylce boş sanıyorlar. Attıkça atıyorlar! Kîmse gönnüyor, anlamıyor, bilmiyor sanki. Yaîan yanlış verjansuı ediyorlar. Amaçlaıı ortada, nerde gerçek kültür' var, nerde Atatürk devrirnciliği var, nerde dürüst fikir var, nerde insanlık, uygarlık, yararlı anlamiyle Clusçuluk, halkçılık var, oraya!... Hiç bir silâh yasak değil. Hepsi kullamlabilir. Nasıl olsa dört yanlan boş, sessiz. Meydan onlara kalroış gibi. Yalanı durmadan sür, yalanı durmadan bağır. İnananlar olur elbet. Lekele, karala kim sana karşı koyarsa, bir iz bırakırsm sonunda... Ünlü bir gazetenin, hemen her gün yazdığı halde bir türlü tln kazanamayan bir yazarcığı bakın neler buyurmns geçen gün: «Şehir Tiyatrosunda «EHişman» piyesi o zamanın gençlerince protesto edilmls ve hâdise hem karakola, hem basına lntlkal etmişti. Zira piyesin kahramanı Rus subayı .«Dinsiz Türkleri» nasıl keseceğini sahnede heyecan ve zevkle anlatryordu. Türk düsmanı Lermontov'un eseri Türk parasiyle sahneye konulmus, TürkUn parasiyle oynattırılıyordu » Milliyetçlligi kimseye bırakmayan bu yazarcığın şu yedi satınnda düzeltilmesi gereken kaç yanlış var, bakın. önce «Düsman» piyesi Lermontov'un değildir. sDüşman» piyesinin yazan ünlü tiyatTO yönetmeni Antoine'in oğlu Andr6 Paul Antoine dir. Oyunda Rus subayı falan yoktur, öyle Türkleri astık kestik gibi sözler ise hiç yoktur. «Çrüşman» olayı bambaşka nedenlere dayanır. Bir seyirci oyunu «müstehcen» bulmu$ birdeh yerinden doğrularak bağırmaya başlamıştır. ts mahkemeye düşmüş, günlerce basın bu olayın dedikosuyla çalkalanmıştır. Bu yazarcığın sözünü ettiği Rus subayı Lermontov'un «Vadlm» adlı romarundadır. A Edebiyaö bihnez, sanatı bilrnez, dünya ktiltürü nedir, nerededir bilmez, yazı yazmasını bilmez ..' Ama her gün geçer masa basına döktürür bir fıkracık. Hem de zehir zemberek! Baş düşmanı Atatürkçülerdir. Gerçekte Atatürktür ya baş düşmanlan, şimdilik korJcar bunu açığa vurmaktan! Dolaylı yoldan Atatürk'ün devrimini yıkmak, baltalamak ister. Devrimci yararlan yalanlarla, iftiralarla lekelemeye çalışır. Okurlarmı baştanbaşa, anlayıssız, kafasız, bilgisi7 saymıştır bir kez. Ne dese, ne yazsa okuyacaklar, bayılacaklar. bu yazarcığı büyük bir rnilliyetçi yazar, eşi otaıayan bir dtişünür savacaklar! Bügisizllk bir yerde böylesine patlak verir işte. «Dusnian» piyesini Lermontov'un sayarsm. «Vadim» deki Rus subayını alır Şehir Tiyatrosuna çıkanrsm. Karmakanşık edersin gerçekîeri. Baskıyla, siddetle, yalanla kafalan büsbütün kanştırmalc istersin. Duyan, gören, anlayan, bilen okurların gözünda ne denli acıklı bir duruma düştüğünü göremezsin. Bir de tutmus yazının sonunda gene Atatürkçü yazarlara sataşmış. Bunlar hâla basında, edebiyatta «AtatürkçülUk elden gidiyor» diye bagırıyorlarmış. Atatürkçülük çok denenmiş bir oyunmus. Bilmem neymiş. Ne yapsınlar peki Atatürkçü yasarlar? Sussunlar, devrimleri savunmasınlar, bu bayın ardında yer alsınlar, geri düşünceleri, karsı devrimci görüşleri destekTesinler! Atatürlrten kopmak Atatürk düsmanlannın sauna geçmek!.. Ancak o zaman hoşuut kalacak bu bay, bu bay gibiler. Boşuna bekleyeeekler ama . Bosuna valanla,, kara çalmayla, curnalle Atatürk devrimcilerini sindireceklerini umacaklar, bosuna!... Bir yumrukta yere serilecek kadar güçsüKtürler gerçekte. BÜRİsizlikle yalancüık kötü nivetle çıkarcılık birleşti nü güçleneceklerini sananlar yanılırlar Hem de nasıl yanılırlar!... Şehir Tiyatrosu sahnesinde Rus subayı «Türkleri nasıl kestim» diye söylev çekmişmiş de milliyetçiler olay çıkarmışlarmış! Lermontov'un «Düşman» piyesi bu yüzden mahkemelere düşmüşmüş! Gitsin alsın Eğitim Bakanlığı yayınevinden 1945 de çıkmıs «Düşrnan» piyesini, Lermontov'un «Vadim» romanim, okusun. Sonra «Düşman» olayı nedir, /canştırsın o yılan koleksiyonlarmı, görsün. Böyle atrp tutmalarla, meydanı boş bulmanın verdiği rahatlıkla yazılar çiziktirmenin insam nasıl pis bir çıkmaza, bir batağa soktuğunu anlar belki sonunda... tşte böyle bunlar. Temelsiz savlar, yalan yanlış bügiler, bflyük sözler, ucuz milliyetçilik söylevleri. karaçalma, curnal düzme... Hepsi bu kadar. 6 7 saatlik bir uyku, kavusabıldiği tek mutluhık.. Karşısındaki öğrencilerini kabiliyetleri ıstikametinde gelişti ^ııııııııııııııııııııııııımıııııııııııııııııııııııiııııııımııııııııııımımııu recek, yetiştirecek eğitim edebıyatımızm dillerde kalan, des•teru da bu, ,O>sa, öğrvtmania öü. renctlej^yîH teker teker" m^Sşg^ıl;. olıaaja vaktt. yoktur,jaıiıi buna.j S U Kızımızm dünyaya geliştni başanlı bir doğum ile .gerçek = IımJarın etkisi ile.sabn da kalS^teşttren ve daha önceki aylarda devamlı ilgüerinlefiirgenneyen E mamıstır esasen.. ' = değerli 5 Reşat OĞUZ , öğretim yılı somröğretmenler kurulu da yapılmasa, başan buM. EĞİTİM BAKANLIĞI • • günkünden de kötü olacaktır. Be• « BAŞMÜFETTİSLERtNDEN reket bu kurullar.. Bu kurullar Ş sonsuz saygılanmın ve doğum esnasında yardımlaruu gördü = da öğrenciden şikâyet edile edile, ş ğttmüz sayın . • . E luluklanna gitmek istiyor lnsan, der kurbanı gibi dolaşımş, fildü çocuklar kurtanlır. Bu arada vealdığunız para buna fırsat ve olağü zaman amsı öğrencilerinin, • lUerden de söz edilir, çocuklan nak vermez. Her öğretmen isteği gönüllerinde sonsuzlaşmış.tnezar' ile ilgilenrhediklerinden bahsoiçinde kalan bir aydondır, yutku sız şehitler gibi gelıp geçmiş ad lunur.. E aynca Pakize Tarzj Kliniği personeline candan teşekkürleri s nur.» sız kahramanlar gelir.. Bu acıklı sistemin temelı öğret 5 tnizi borç biliriz. s öğretmen heyecanlanmıstı, Ancak, bugün ses veren,diie mene dayanmakladır hep. Öğret = NERMtN ve NEJAT KAÇEL = özür dileyerek devam etti: gelen öğretmene kulaklarırmzı menliğ». Devlet Memurluğunun «Bizler geceleri de çalışan in vermek gerkeliliği içinde bulun üstünde cazip bir meslek telâk nmımııınııııııııııııııııııııııııııııııııııııııuııııiiiııııııııııııııııııııııiı? sanlanz. Gecelerimiz tmtihan kâ duğumuzu bir kez daha tekrarlı kisinin aîılayışına kavuşturmaya Cumhuriyet 7953 eğiknenin zorunluğu lütfen kabul ğıdı okumakla geçer, üstelik ders yoruz, kabule mecburuz. Çünkü, bugünkü Türkiye, ber olunmahdır artık. saatlerımiz de fazladır. Kıtap okumaya da olanak bulamayız.. şeyi ile dünkü Türkiye değildir, Öğretmenliği cazip bir meslek Diğer Devlet memurlanndan Us artık. Ve bugünkü toplum tevek haline getırmedığimiz ıçindlr ki, külün yastığında «Ya Nasip» ho öğre,tmen olma isteği; gecim zotün bir.çalışma yaşan^puz var bızim. Onlar, çalışma saatlerinm rultusunda uyuklayan toplum da runluğuna dayanmakta, «ben öğMerhum Mehmet Zeki ve Emine Gamsızotullarımn oğlu dışmda rahat ve" scrbesttirler. değildir. retmen olarak yurduma yararlı merhum Mazhar Gamsızoğlu'nun kardeşi emekll general VaBizler, çalışma saatlerınin dışınGeçen öğretim yılmda Izmir . olacağrm» karannın ürünü ohnak hit Aykor'un ve eşi Macit Aykor'un amcası Dr. Nuriye Peker, da da yorulan, çalışan insanla Bomova'da yaptığımız bir toplan tan uüSk .bulunmaktadır. öğretDr. Gelâl Peker'in, Hayrinüsa Otar ve tsmail Otar'ın Selma rız. Kıyaslama yapıhrsa öğret tıda bir öğretmen «Milli Eğitimi men aileleri çocuklannr «bir evÇahide. GUzid Emler*in dayıları Selma Gamsızoğlu'nun sevmenlerin daha fazla maas ve üc mizde reformdan bahsedıliyor, den bir fedai yeter» diye öğretgili eşi ve Ressam Leylft Gamsız Sarptürk"ün babası Hulusi ret almaya haklan var. Feragatı efendim, demiş ve eklemişti, be men ^apmamâktadırlar. • Sarptürk"ün kaympederi, Sami Sarptürkiln sevgili dedesi paylaşmada eşıtlık istiyoruz.» nün ruhumda. kafamda, hızmeYeMsmiş öğretmenlerimizin Dinleyenler de Feselfe öğret timde reform yapılmadan bekle bir kısmı. yerden bilen mantarmeni bayanı tasdikte gecikmedi nilene acaba kavuşulur mu, diye •lar misali çoğalan özel dershabir soru yöneltmişti bize. ler. nelere kaymaktadırlâr. Bir kısmı 3.11.1972 günü vefat etmiştir. Cenazesi 4.11.1972 fbugün) Şişli Bu çeşit öğretmen yakınmala. İse meslek değiştirmeKtedirler. Camhnde kılınacak öğle narnazmı müteakip Ztndrlikuyu Menna sık sık tanık oluruz. öğret Öğretmen sorunu •. Öğretmenlik bir Ulkü.mesleği zarhğına defnedilecektir. AtLESİ men arkadaşlanmıza, Türk Mildir. Yannın Türkiyesiıiin» Ataletmi çağdaş uygarlık seviyesine Kanımızca bugün Türkiye'nUz> türkçü mimandır Öğretmen. Anyükseltmede şeref payının en de her şeyden önce çöztime bağ cak. Ulküye kendini adamış tnCumhuriyet 7955 çok Atatürk'çü öğretmene düşe lanacak bir öğretmen sorunu sanlann, hava ile su ile, bir lokcefini söylerken, öğretmen kır' vardır. llköğretimi ııe, orta öğ ma bir hırka felsefesi ile eskigın, ve sitemli batoyor bıze ve retimi ile. Yüksek öğretimi ile lerin dili ile kifafı nefs edecek, •«>•»••••••••••••»••••••••••••••»»••••••••• «Niçin ber zaman sadece ögret sayılan vüzbinlerin tistüne çıkan duru türkçemizle, yetinecek bir menden feragat isteniyor? Türk güçlü bir topluluğun mutlaka yaşantıya ran olacak devirler çok w Mılletine hizmette, başka bir çözüm bekleyen sorunu! Bu kit tan geride kaldı. meslek topluluğundan, (arkadaş le, dUşünen kafaya sahip kitleöğretmenlifi: manevt destekleben de senin gibi hizmetin fera dir. me coskunîugundan biraz tasargat yolundayun) diye ses gel Haftada 30 saat ders okutan öğ ruf ederek. fedakârlıâına denk miyor?» diye üzgün üzgün konu retmenden ne beklenir? Yorgun bir hayat garantisi vaadini bir KONFORLU LÜKS DAİRELER. 450.000 350.000 180.000 • şuvor. dur Öğretmen, öğrencilerini ge belgeye bağlayarak cazip kılalım TEL: 40 65 68 ıs günlerınde. X öğretmen denilince bizim gibi reğince değerlendiremez. Sınıflar ki, öğretmen olma tsteği, tilkü • • • • • • • • • • • • •• • • • • • • • eski kusaklann aklına, yıl lar bo tıkhm tıklım öğrenci ile doludur. hevecanı ile kolkola yürüyebilsin. • • • • • • • • • • • • • » • • • • • • • • yunca her çeşit çileyi sineye çek Tanımak için not defterine yaöğretmen kütlesi: kendisinin (Sonuc. 1133/7957) miş, ünleri günümüze kadar pıştırdıgı öğrenci fotoğrafına bak düsünüldüğüne. mesleğinin çekiuzanmıs köklü kuşaklar yetiştir. maya mecburdur. Ders hazırlaya cl hale getirildigine inanmıs olmiş, daima kendinden vermiş; cak, lâboratuvar düzenleyecek, manm coşkunluğuna kavusturulistememis, susmuş, sınıfta ken yazılı yoklama kâğıdı okuyacak, madıkça. Milli Eğitim reformudini tüketmiş, dısanya tasmamış, kendini yetiştirmek için okumak nun vüzde vüz basanlı olacağına toplumda mazlum bir edâ ile ka da istevecektir. ama vakti vok. safdillik olur. ÖĞRETMEN KÜTLESİ,, KENDİSİNİN DÜŞÜNÜLDÜĞÜNE, MESLEĞİNİN ÇEKİCİ HALE GETİRİLDİĞİNE İNANDIRILMALIDIRTŞORUNLARI MUTLAKA ÖNCELİK^^İEfi" HALLfeDİLMELÎDİR a. 1 TESEKKÜR ' = 1 1 Jin. Op. Dr. Ismail Türsan'a 1 | Op. Dr. CAN DAVER'e | VEFAT Dr. SâFİ 6AMSIZ0GLU SÜADİYE Bağdat Caddesinde | • • • ••• •••»»• DUYURU Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Başkanlığından Akademlmizin aşağıda açıklanan kürsülen i(in sınavla asistanlar ahnacaktır. Y. MİMARUK BÖLÜMÜ: Mesleki Temel Eğitim Kürsüsüne bir. Y. DEKORATİF SANATLAR BÖLÜMÜ: Graflk Sanatlar Kürsüsüne bir. Müracaatçılann: 1 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu uyannca devlet bizmetine gırmede aranılan şartlan haız olmalan 2 Görev almak istediklen sanat veya büim Kolu Ue 11güi yüksek öğrenim diploması almış olmalan 3 Fransızca, tngikzce. Almanca diüerincltn birtai çalışacağı dalda gerekli inceleme ve araştırmalan yapabilecek derecede bilmeleri gereklidır. İlgihlerin tstenilen şartlan taşıdıklarmı gösteren belgelerle birlikte hangi dalda ve hangi diSde sınava Rlrmek istedıiüerini acıklayan bir dilekçe Ue 18 Kasım 1972 Cumartesi eünü znesai saati sonuna kadar Başkanlığımıza müracaatlan aynca sınav. gün ve kosuliaruu ilgili bölümlerden öğrenmelert duyurulur. (Basın: 23606) V944 DUYURU Sayın İlkokul Son Sınıf Öğrenci Velilerine Almanea öğretim yapan İSTANBUL ERKEK LİSESİ, Fransızca öğretim yapan GALATASARAY LİSESİ, Ingilizce öğretim yapan KADTKÖY MAARİF KOLEJİ, yabancı dılle öğretim yapan diğer kolej ve emsali okuJlar ile parasız yatılı DEVLET ORTAOKUL çıris sınavlarına öğrencilen hazırlama amaciyle İSTANBUL ERKEK LİSESİ ÖĞRENCİ KORUMA DERNEĞ1 tarafından her yıl olduğu gibi bu yıl da TEST YETÎŞTİRıME VE GELtŞTİRME çahşmalan açılacatctır. Tecrübeli uzmanlar tarafından yurütülecek dersler, İSTANBUL ERKEK LÎSESİ binasında her haftanın Cumartesi ve Pazar günleri öğrencilerin bos bulunduklan «aatlerde yapılacaktır Derslerin 18 Kasım 1972 30 Aralık 1972 devresl için kayıtlara İSTANBUL ERKE KLİSESİ binasında ÖĞRENCl KORUMA DERNEĞ1 tarafından her gün tnesai laatleri içinde devam olunmaktadır. Sayın ilkokul son sınıf Bgrenci velilerine ve Sğretmenlertne duyurulur. Müracaat Telefon: 27 0152 (Cumhuriyet • 7951) : • ' • . . . • » ' ' ; • ' ' • SATİS TEMSILCİSİ KURSU 14 Kasım 1972 Saiı üaşiayacaKtır. PAZARLAMA ARAŞTIRMASI KURSU 15 Kasım 1972 Çarsatnba başlayacaktır. Kurs programlan M.E3. Talim ve Terbiye Dalresince tasdik edilmiştir Kurslarda başan gösterenlere Milli Eğitim Bakanhğından tasdikli kurs belgesi verilir." Tamamlayıo Dilgl tçin müracaat: BEYPAZAR1 BELEDIYE BAŞKANLlĞnSDAN Belediyemize ait 1959 model yeni revizyondan çıkmış motor durumu sifır vaziyette 1 adet Tuzla jeep 21.11.1972 Şaü günü saat 14 de Belediye Encümeni huzurunda kapah zarf artırma suretiyle satılacaktır. Jeepin muhammen bedeli 50.000 (Ellibin) lira o}up geçici teminatı 3750.00 liradır. Taliplerin lhale tarihinden 1 saat evvelıne kadar geçici teminatlannı Belediye veznesipe yatırmalan şarttır. Satış şartnamesi ve Jeep günün her.saatinde Belediyede görülebüir. Postada vâki olacak gecikme kabul edilmeyeeektir. İlân olunur. (Basın: A. 15990 23587/7947) PEVA Piyasa EtOd MUsavirHk Araştırma Ltd 50. Beyoğlu tsttkl&l Cad tmam Sok. 1/4 Tel: 43 66 47 >••••••••••••••••! Cumhuriyet 7949
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear