24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET 21 Kasım 1972 5AÜHA,'.;: S A I I H A A A L «  & K I G I M BEHİM, İZELİM, KufyM.'... ,42üi TAItİFE NE «AffiT fDîLFH. <ruzHLL.'Ğİ«f ^fUtPe DESTAtf İTTÎUfr^ DÜ5,t£flİMPE YASAPIM ,' &U.METHİLİK? . ÎHCİlEfciNİ BİEAMYA 1 iyORüM, (x01L£RİN\ KAMAŞn... İ?d Ö5İI UK, Öü E^SÎZ <rfW>AH HİH PİZÎLMİ5 SAMKİ.« S£M 0 l\UİDE ĞÜZElSîr*. iîTİftiDVc K A M u ıtJ^EM «KAN VEW$ Diı BAK ÖMUMPf BAK.'AMAELîHDEKı Izmir'in içinde • «. ' •*'' SAMİM KdCAGÖZ'ÜN ROMANI • 107 Bunun bilimsel nerfenlerini anlattp, ubnnızı da taşırmayayım... Belki iki bin yılırida, çok geç kalınmakla birlikte, Türkiye'de düzen değişecek. Koşullar bunu gösteriyor. Buy ta benim dünyam değil. Zaten ben, o günleri göremeyeeeğim. Başından beri bu davada da yoktum. E .. benim için yapılacak" iş, simdiye dek edindiğim servetin bir parçasım harcayarak, ömrümün kalan yıllarım hosça geçirmek olacak. Yerimi, Uğur'a bırakabilirim. Zaten milyonlarımın çoğu ona, size kalacak. Ama Uğur, ağzına yürüne bulaştırır. Tam bir mirasyedl olacak. Bütün umudum Emre'de. Plastik fabrikasiyle birlikte, rahatça b^enîm şir ketteki koltuğuma oturablllr. Bütün üzüntüm, sirleri bundan böyle sık sık görememek olacak. Evlenmediğim lyi olmuş,' hiç bir sorumluluğum yok. Bütün bu anlattıklanmdan sonra, benim içln şöyle bir yargıya varabilirsiniz: Ben, gençliğimden bu' yana bastan kara etmis bir adamım! Bundan bByle de hiçbir sorumluluk almadan, bu duyguya yabancı olarak yasayıp, ömrumü tamamlamak isteyen bir adamım.> » «Bugün çok karamsarsınız...» dedim. Hidayet Koryürek, viskl şlşesine uzandı. Bardağına yeniden viski, soda, buz koydu. Şöyle sindire sindUe bir yudum aldı viskisinden: •Büsbütün bana haksızlık ediyorsun Emre! diyemeyeceğim. Karamsarlık, umutsuzluk degil de, şu Cahit Demiroglu'nun serüvenl bende bugün, anılarımın, gençlik yıllanmın anılarımn uyanmasına, içimdeki küllenmiş ger çekle;tiremediğim isteklerimin depreşmesine neden oldu diyebilirim. Bir petrol mühendisini işinden koparıp çocuk oyuncağı bir plastik fabrikasımn başına dikmek, dupedüz hakarettir. Hem de nasıl koşullarla.'.. Biliyorum; masonlarda bir usul vardır. Bir yol mason olan, ömrii boyunca masonluktan istifa edemez, ayrılamaz. Aynlırsa, ona blraderleri, uyudu(!) derler. Anladığıma göre, bir, başka koşullarda, şimdllik Canlt Demiroğlu arkadaşınız, uyur gorünuyor. Bu uykunun uyanmamacasına olduğunu sanmıyorum. Bu yüzden de onu takdirle, sevgiyle fıkirleri bana ters düşse de karşılıyorum. Ben, geneHgimde bir uvudum çocuklar, bir daha uyanmamacasın». Keşke »adece uyumakla yetinseydim. Kendi kendimden öç ald"ım. Hâla da almaktavım. Zararım iki yakamdakilere de dokunabllir bundan böyle» GUlseren, çeklnc çekine konuıtu: . •" «Umut ederim, öfkenizi* suçsuz Mşilerdeo almak istemezsiniz...» «Cahit için gönlünü ferah tut kızım. Benim kötülüğüm kendimedir. Geçmişteki kendi kendime işlediğim suçlan, bugün başkalarına yükleyecek değin küçülmem. Elimde olmayarak böyle bir iş yapacak olursam, şimdiden rica edSrim, beni bağışlayın...» Güîseren bana, ben Gülseten'e bakı«tık kaldık. Bay Hldayet Koryürek'in böylesine açık sözlü, açık yürekli olmasım nedense pek iyiye yoramayan bir his vardı içimde. Güîseren de aynı hisse kapılmış olacak ki, ondan Cahit'e ya da herhangi bir kimseye kötülük etmemesinl rica ediyordu. Konuşurken, inandırıcıydı Konuşurken, inandırıcıydı Hidayet Bey, ama gözlerinin içîndeki ışık, yüzünün anlamı, hic de alıjık olmadığunız bir haldeydi. Bizim duraklamamızdan, bakısmamızdan lcu}kulanını; olacak ki, bize yatıştıncı sözler etmek gereğini duydu, ya da ettiği sözler bize yatıjtırıcıymıs gibi geldl: Kalktı, yine salonun ortasında dolapnaya başladı. Alaca karanlık basmiftı artık, gidip ışıklan yaktı: «tnsan doğaya karsı. yehilgeyi bh1 türlü kabul edemiyor. Öfkem biraz da buradan gelîyor olmah. Düşünüyorum da ömeğin, bugün Emre'den çok çok renginim. Daha da zengin olabilirim. Emre'den büyük yaşam deneyim var. Bilgiye gelince, elbette Erare'den çok bilgiliyim. Bütün bunlara karşın, bugün Emre'ye yenik diişmüş durumdayım. Uğur'un yaşmda oliam, feniste Emre'yi yenebilirdim. Şimdi benimle lütfen oynadığı zaman, nezaket göstefip, toplan Syle pek sağa sola atarak heni koşturrrtuyor. Bu aslında bir nezaket ama insan olarak yaşantımızda doğanm bir hakaretidir. Sen, söz gellşi çekil aradan Gülseren, Emreyle yine *öz geli?l ben, kalkalım, genç bir kızm ardına diişeüm! Haögimizi seçer? Elbette Emre'i4... Sen bile Emre'ye sahip olduktan sonra, amcan otarak benl, «kisi gibi sevmiyorrun!» «A! Amcacığım!» <Yok yok telâjlanma kızım: Bunu 5İkly«t olsun diye »öylemiyorum. Doğanın gerçeklerl bunlar.. Benim yaşsntımm yava^ yava? sönmesidir. Ne demi? Huxley? fTime must have a stop!» Ne var ki zamanı durdurmanın olanağı yok; kimsenin elinde degil bu. Bir de şu var: Ben, geçmiş günlerimin kazaacıyle nanl Emre'den Ostünsem. Emre'nin de benden Üstünlüğü', benim elde edip d« jlmdi özlemlnl duydugum birçok olanağın ellnin ıltında olniMulır# • • • • • ' . . ' . . ' (ArkM Ve erair verdi: Selâhattin'e bir kahve plsirin!. Ben Cemal'in yanında bir kahve içtinı. Batarya durbünUy le göstererek düşman siperleri ni, bizi. askeri durumu güzelce anlattı. Bizim topların atış menzilleri kısa gebyor, biz duşmana bir şey yapamıyorduk, fakat onun sahra toplan uzun mesaifelı oldukları için her yeri aflak bul lak ediyordu. Cemal, atesi kesUrdiğini, gece bastırdıktan son ra toplar) ileri çekmek gerettiğini, toplan İleri almayınca topçu ate$inden bir fayda olmayacağını söylüyordu. ¥üzbaşı Selâhattinin Romanı Yürekler acısı bir olay asker gördüm. Fırladım, yanlanna gittim. öğrendim ki bunlar Baçirge hudut taburu imişler, alayın emriyle buraya gelmlşler. Derleyen : İlhan SELÇVK çekilece'gız. Bu hareket 2 Mayıs 1915 güneşi doğmadan bitnüş olmalıdır, MÜSAİT DEĞtL Tabur Kumandanını buldum. Durumu kendisine anlattım, Alay Kumandanını bulamadıgımı soyleâim, ve şu emri verdim: Vaziyet emir beklemege müsait degildir. Derhal taburunuzla buradaki taburun emrine girmeniz ve ona yetişmeniz gereklidir. Bu sizin görevinizdir. Eğer bu görevi yapmaktan çeklniyorsanız, ben size yazüı Dir emir veririm, sorumluluk bana ait olur. Biraz yaşlıca olan Tabur Kumandanı düşündü: * Bir emir yaz, ver gideyim Yazdım. Kumandan tabururıu düşmamn etkili bir topçu ateşi altında aevke başladı. Oruarın iki kilometre kadar ateda olan sag cenah taburuna yaklaştıklannı görunce ben Alay Kumandanını bulmak Uzere llenye yöneldim. En sonunda bu alayın Üçüncü Tabur Kumandanını buldum. Onlar da Alay Kuman DÜŞMAN Ben sıperden fırladım, bazen sürünerek, bazen koşarak sağntk gıbi yağan düşman kurşuıılan altında ılerliyerek Y«dinci Alay Kumandaniru buldum. Heyecan ve hareket beni öylesine yormuş tu ki... Alay K. Müfit Beye durumu sordum: Düsman kazılmış siperler içirfde.. dedi, ve bize hâkim sırtlarda. Biz ovadayız. Başımızı kaldırsak kurşunu yiyoruz Onun topçusu kuvvetli, bizim topçunun attıgı mermiler dUşmana gitmiyor, bize geliyor. Bu durtupda bir adım daha ilerl gitmeniü ımkânı yoktuı Muiıt Bey bunlan bana söylerken müthiş bir makinelitüfek ateşi altındaydık. îkimiz de yüzümüzü topraga yapıştannış öyle konuşuyorduk. Arasıra ben başımı kaldınp ileri bakmak istedikçe Müfit Beyin sert ıhtarı ile tekrar başunı toprağa yapıştırıyordurri. Tam bu sırada on adım kadar öçıfımıza dUşen bir dii$mat>, topçu mermisi birkaç erl btdeıi paramparça etti. ^Bfcn durumu, anlamış ,oldugum içln, sürunerek geri çekJâdiriı, geldlgım bıçımde geriye gıderek »J;a atladım. Karargâha vanp Çurumu kuraandana anlattım. Fakat dört saat devam eden bu' heyecanlı gidiş geli?ten tena halde yorulmuştum. Blraz ekmek: ve peynir yedim, olduğuna yere uzanmış uyuya kalmısım, • Bir süre sonra beni uyandırdılar. ögleden sonra Uç olmu> tu. Hemen elime bir kâgıt ver diler ve bu emri sabahleyin Kı> nuştugum alay kumandanına gö< türmemi söylediler. Tekrar ota. blndim. Yol Uzerinde bizim sıniftan ve tümen süvari bölüğünden Tegmen Hakkı'yı gör. dum. Konuştuk. Hakta sağ cenahta bulunan yedlnci alay bi' rinci taburdaymıa.. DUşman süvarlsi tarafından çevriliyorlarmı«. Alay kumandanını anyormu? ki bu raporu verip erjfir alsın. Tam Uç saattir kumandanı bularnıyormuş. Bunun Üserine: . Sen taburuna git, ben aıay kumandanını görecegim, bu raporu veririm.. dedim. Yola devam ettim. Ostegmen Cemal'in yamna geldim. O da alay kumandanına rapor yazdıklarını ama bir türlü bulamadıklannı aöyledi , Alay kumandanımıza sabah ko • nuştujum yere geldiğim zaman, biüm Istihitâm Bölügü Kumandanı Yuzbaıı HUseyln Rahrci'nin yaralanmış olduğunu gördUm. YUzbaaı bir hendekte yatıyordu. Konustum. O da alaydan emir almış. bdlügUyle buraya gelirken vurulmuş, fakat Alay Kumandanını bulamamış. BölügUnu gösterdi. Fırladım. Bölügtın kumandasını bizim sınıftan istıhkim teğmeni Cemil almış. 176 mevcutlu böluk, 30 »ebit, S O kadar yaralı vermiç, ve henüz düşmanı da bulamamıı, ortalücta duruyor. Şehit düşenler upuzun yatıyor, yaralanmış durumdakiler de inliyorlardı. Boğuşma, mahşeri bir kavgaya bürünmüştü. Olup bitenleri bizzat ğören Selâhattin, bu şartlarla ne yapacağını düşünüyor ve karannı veriyor. danını bulamadıklannı söylediler. Kapalı emri verdim. Açtılar Emir şu tmlş: Gruba kadar düsrnan siperlerine girlnlz Buna lmkân olmadıgını Tabur Kumandanı söyledi Ben ters yUzüne karargâha dbndtim. Vardığım zaman Baoirge Hudut Taburu Kumandanını bir sedye içinde Tümsn, Kumandanının yamna getirmişlerdi. Bir bucağını bir top mermisi götürmuştü. Tabur Kumandam benden aldıgı yazılı emri Halil Beye gösterdi, durumu anlattı. Ben de olan bitenleri özetledim. Tam bu sırada Tabur Kumandanı Binbası Ismail Hakkı'dan dogruca Tümen ğına bir rapor geldi: Tümenden aldığı emirle 1m dadımıza koşan Bacırge Hudut Taburu tam vaktınde yetiştı ve bizi mahvolmaktan kurtardı. Halil Bey beni çagırdı: Selâhattin, dedi, seni çok sevdim", bugün bana çok hizrnrt ettin. Allah seni vatana bajışlasın, elbet mükâfatını görursun. Yzb. Basri de yanaklarımı oksadı: Çalış dedi. Saat 6^0 olmusttı Kurmay Başkanı hepimizi topladı, bize su emri yazdırdı: » Birlikler, gece karanlıgı ba sınca, düşmana sezdirmeksizin olduklan yerden çekllecekler ve Dilman boşaltılacak. taarnıza ilk başladıgımız sırtlara kadar YENtLGt özeti bu olan emir bize anlat» tı ki bugünkU muharebede yenilgıye ugramıştık Herkes emirleri aldı. Yzb. Basrl, Emın ÂU'yle beni, arkanıızdaki Enneni köylerınin çetelerını takıple görevlendirilen Binbası Kâzım Beyi (2) bulup emri bildırmekle görevlendirdi. Gece yansına doğru Binbaşv yı bulduk. Ve birliklerin çekilecegi yere, sabaha karsı bitkin vaziyetta yetiştik Oradakı bütün Ermeni köyleri ateşler yakmışlar, düşmana bizim kaçtığımızj haber venyorlar, ve çekilen Türk bırliklerine saldınyorlardı Ova, mahşeri andmyordu. Ve bizir Turao emellerimiı yıkıllyordu. Karargâhta bir saat kadaı uyu dum. Uyandırdılar Basri Bey benl tepelere memur etti. Gelen birlikleri yerleştirecek ve düşmanı gözliyecektim. Tepeye çıktığım zaman gön ışımamıştı Bıraz sonra ufuk aydınlanmaya başladı. 2 Mayıs 1915 gunesl aa Wr manzaraya doğuyordu Oğ'eye kadar' ben nbbet tuttum. Ögleden sonra Ernta Âll geldi Düşman tekrar Dilman kasabasını lşgal etmisti. Birkaç gün sonra Halil Beyin yavert Puat Bey bana, K» mandanın Binbası Müllt Bey* yüMend4ğinl anlattı. Halil Bey benim İçin: (1) Ismail Hakkı Bey 1933 yv lında Çatalcada albay iken 0Jmüstür. (2) Sonradan Milli Savunmâ Bakanı Kâzım özalp. 40 AŞVEKtL ^tsmet Paşa 've ktisat Vekili Celâl bey, Zonguldak kömür havzasın daki tetkıklerinden donmüslerdir. Umuml harp senelerine kadar kömür havzamızı kimse tanımazken bugün Cumhurlyetin 10 senelik devresinde buranın kıymet ve ehemmiyetini bUtün dUnyaya tanıtacak ölçüde 11erleme yoluna girilmiştir. 21.11.1933 KÖMÜR İSTİHSALİMİZ Cümhuriyetin ilânmdan on sene sonra lse bu miktar bir milyon dört yüz bin tona yukselmiştir. Deme'k Cumhuriyet idaresl kömür lstlhsalimid on senede yüzde 400 arttırmıştıs. ll'gilller bu mlktann her sene daha da artacagını temin etmektedirler. B 1902 senesinde va»l bundan tam otuz sene önce kömür havzası nnın dahillnde çıkanlan kömür mlktan 388 bin ton iken ylrml sene sonra yani Cumhuriyetin llanı günlerlne kadar 410 bin ton olmus, yani ancak yUzde beşte bir fazlalık gösterebilmlsti. MALKOCOĞLU yazan veçızen.Ayhan BAŞOĞLU , TUrkiyenin lktisadl gel!;mesinde Zonguldak kömür havzası en basta gelir. Yapılan bir mukayeseden de bugüne kadar nasıl bir llerleme kaydedilmi? oldugu kolayca anlasılabllir. DOLARIN gittlkçe dUsmesl üzerine Amerikaya karsı tngiltere ve Fransa da cephe almakta ve Pransanm altın esasından aynlacağı söylenmektediç. I VEKİLLER Heyetinfce kapatılmı* olan randevu evlerinin tekrar açılması için Sıhhiye Vekftletince bir tallmatname hazırlanmıştır. Bu talimatnamede zührevl hastalıklann artmaaı keyflyetl de göıonünde buluodurulmustur. • •• . • • • ; ' • : . . •/• . • YARIN: FELÂKETLER DİZİSİ DİŞt BOND • , ^.fcX:v •./ TEiEPOM EDEUSE ...» » I TİFFANY JONES HTİ&Şl İ&COMOTİF AHU«; BİR RAPOR Manzara çok acıydı. ZavalU Türk çocuklan yerde upuzun ya tıyorlardı. Yaralılar inliyorlardı. Biz, Teğmen Cemıl ile dururnu tartışırken sağ cenahtaki tabur kumandanınm yazdığı btr raporu alay kumandanına götüren, takat kumandanı bulamıyan İki erı gördüm Raporu okudum Sa at H'de yazılmış, tabur kuman* danı düşmanla sıkı bir tnuharebeye girdiğinl, Ermeni köylulerin de balta, sapan ve tüfekle taburuna hücum ettiğini, büylik bir dUsman süvari kolunun kendi gerilerine düşmek Uzere olduğunu, derhal takviye edilmezse mahvolacaklanm yazıyordu. Bu raporu yazan binbajı, kumandan Halil Beyin suuf arkadası 1901'de subay çıkmıs, subay çıktıktan sonra Fransı'da eğitlm gb'rmUş, Trablus savafltv da bir bölUkle bir ttalyan tOme nine karsı durmus, kahramanlıgı nedeniyle binbaşı olmu», IAlelili lsraaü Hakkı idl. (1). Baporlan aldım. Erlerl yeri» rine gönderdim. Taburun bulundugu yere durbünle baktun. Oerçekten mah;er! bir boguıma vardı. Ne yspayım diya düjunürken blrden üç yüz adım ileride hendeklerin içinde bir stlrU 3ONES 'IW BJf4VpEMALMA GARTH 8U ŞO< BELO OKHJN ACUSJI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear