26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURTYET 2 Kasım LlKLA İ TW5B*M S E I O J K İzmir'in içinde SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMANI 90 «Bu sorunun karşıhğı ylne Kuran'da var;ı diye sözünü sürdürdü, «Şu kitap eskl bir Kuran çevirisidir. Dur, çeviri demeyeceğiz de Kuran'm meali diyecegiz giinaha girmemek için! Bağnazlara göre, Arapçadan basfca dilde Knzan otemaz. Oysa bak Tann ne bayurmuş: (Sursi lbrahim, Dördüncü Ayet: Biz, kavminin dflirle konuşmayan, yanl kavminin dülnin bilmeyen peygamber göndennedik. KsRninin dilini bilsin, bizi, beyan etsin istedik.) Gfirdün mü, hani biz, Türkler, eb Hazreti Muhammet bize fBnderilmemiş, bu işte sayımız suyumuz yok! (Hyebiliriz. Tann, biraz aşağıda bak ne buyurmus: (GCnderdiğimiz Resullerin kftffesi, ksvimlerinin Hsaniyle mütekellündirler...» Nasıl? Eger bu sözü, bir dinl kabul etmiş bir kavmin, Tann*nm sözlerinl anlaması gerekir, çünkü, Resullerinin dili. T«nn'nın dilidir! diye, yorumlarsam, bafnazlar «jraga kalkar! Eh ben de bu asker katamla, buyruk buyruktur. Tann'nın buyruğuna da uyanm. Değil ml ki biz, bütün Osmanlı döneminde din, devlet ululanrun söylediği gibi (EtraM bi Wrak), Araplar da (Kavmi Necibi Arap) otayorlar; ben, yine bu işte yokum der çıkanm. Aslında Kuran'da edllen, «Gönderdiğimlz Resullerin Kaffesi, kavimlerinin Usanı ile mütekellimdir» sözleri, Peygamberlerin hepsi, kavtaılerin anlayacağı dille anlatılmahdır; söyledikleri her kavim tarafından anlaşılmalıdır, dly« yorumlanması gerekir. Bence, her çağda, o çagın koşullanna göre, her peygamber, yeni bir topluın düzeni getirmiştir. Bu düzeni kabul ettirmek için de, bir de Tann, Cennet, Cehennera korknsu koymuştur. Kendileri de Peygamberlerin Tann'ya Inanırlar mıydı bilmem... Toplumlar kaynaştıkça, geliştikçe, diıüerin koyduğu diizen yetersiz kalmış, eskimiş; yeni bir din çıkmıştır. Oku Yahudilerin tarihini, her yöneticiye, her yenilik yapan adama, Peygamber deyip çıkmışlar. Al sana Kuran'dan bir âyet daha okuyayım; Muhammst4ıak nasıl bir düzen.getirrnek }steg& daha o zaman: (En'am Suresf, Ayet' yüz yirmi üç: Her köyde haris ekâbir agalar diyelimhlleyle hareket ediyorlar. Yalnız nefislerini düşünüyorlar. Halkı aldatjyorlar. Bu mücrimler. Allahın indinde büyük cezaya uğrayacaklardır. Başkalanna kötülük yaptıklan sanılır ıma, kötülükleri, sonunda kendilerinedir.)» «Bu ayet, sosyalizmin sınınna girer..» diye, çaka ettim. Babam, güldli: «LekUra diniküm veliyedin» dedi. Tüzüne baknuş kalmışıtn. Ekledi: «öj'le ya anlayamadin: Ben, kendl dlnlme bakanm, «en de kendi dinine bak! diye çeviriverelim bu sözü olur biter. Düşün, son okuduğum âyet, sosyalizme uyar mı, uymaz mı bilmem ama, camilerde Ttlrkçe okıınsaydı, halk çoktan... Bu yüzden de Koran, Türkçe'ye çevrilemez! Bir zamanlar tasavvufçu Hallacı Mansur, felsefesinden ötürü, «Enel H»k», hanl Ben Allahım! demiş, adamın derisini yüzmüşler. Sen de kalkar şimdi, islAmlıkta sosyalizm rardır! dersen, softa hocalardan önce, egemen çevreler dertni yüser; ağanı ukı tut.» Annem, çoktan g«lnıij yerine ottmnuş, »rgüsünü eline almıçtj. Bir yaadan da blre kulak veriyordu. BUtün açık fikirlîllğine karşın, din, daffin ml, annemln k&rşısmda, içinden ons dak sayacaksın. Dayanamadı; söze tatfiştı: «GUnaha giriyorsunuz!» Babam, ona karşıhk verdi: «Canım günahın buncağızı blzim olsun Hediyecigim. Ulusu satanların, ülkeyl battranların yanında biz, semzemle yıkanmı; sayılınz!» Tenis takımlannj aldım; odama yöneldim. Gazetelere de ıiTandim: «Gazeteleri alabilir miyim baba?» «Aman al da gözümün önünde durmasınlar; sinirlerim bozuluyor... Hem de oku da ne haberler vmr... Bugünlerde hop oturup, hop kalkıyoruz....» Annem seılendl: «Banyoya glrerken havlunu alma>n unutma.» Babamın Kuran çevirüerl kançtırması, tıpki Hasip Beyin sıkıntı»ına benziyordu. Ama olay lar için ne düçundüğünu daha öğrenememiştim bugün İçin. Onu biraz oyalamak lçtmden geldi. Dondüm koridorda, sordura: «Bugün pazar, akşama bir sinemaya gitmek ister mlsiniz?» Babam, anneme; annem, babarna baktı. Btrbirlerine sordular: «İster misin?» diye. Memnun "oîdtiBah beilfydi: • ' : • v«Olor, gidelim. Bari iyi film var mı?» , ,,, «Sabah geçerken gözüme llişü; Tayyare Slnemasında iyi film olacak. Ver ayırtayım...» diye, telefona yüriidttm elimdekileri bırakıp. Albay, «Şu bizim kızı da ben, davet ediyorum. Amcrası filftn bir yana, sevdim Gülseren'i. Basbayagı kınm Yıldız gibi anyonınt...» Babam, beni koltukluyor diye içimden geçti Annem geri kalır mı? (Arkam var) Bum köjü benim İçin gürel bir inceleme konusuydu. Bizim köylerin aksîne burası temiz bir şehir manzarası taşıyordu. KiDse çok dilzenll çalışıyordu. Papaz, Atina'dan gelmiş üniversite mezunu bir Rum. Akjamlan adetâ bir Beyoglu naftT ystı vvdL Sas, efttence, ^ Neş'e re refah... Aralarında ikl saat mesafe bulunan Turk köyü ile Rum köyü... BizimJd batıyor, onlarınki çıkıyor. Ben onsekiz yaçmda bir Türk subayı, çadırımdan deniae baktığım geceler, acı içinde düşUnüyordum. Vatansız, bayraksız, milletsiz kalacagımız günlerln uzak o'.madıgtnı hissediyordum. Bir gün yüzbaşımdan bir yazı aldım, özetle diyordu ki: ttalyanlarla barış görtlameleri kesinleşmiş gitrfdir. Terhis emri aldık. Bölükle tabur merkezine gelın. Geldlk. Yüzbaşı Selahattin'in Romanı Kısa süreli bir sevinç Bandırmalı Çerkes Yüzbaşı Mustafa efendiydi. Bir hafta ka dar boyuna asker aldık. Bölüğün mevcudu 170 kadar olda, Fakat bu askenn yarısından fazlası hiç taltm görmemişti ve silâhı tanımıyordu. Erler yan çıplaktı. Trakya'va geçecektik. Vapura btneceksiniz, dediler. Hamidlye tabyan önünde duran bir vapura bindik. Marmara'da yakalanmış bir Yunan va puruymuş... Kaptanı ve bütün mürettebatı Yunan... HeriCer tam üç gün, su yok, yafi yok, kömür yok diye hareket etmediler. Nihayet askerin perişan düstügü üçüncü günü aksamı Çanakkale'den Tekirdağ'a demir aldık. İki gün üç gecede (ki bu yol üç saatlik bir mesafedir) Tekirdağ'a geldik. Vapura bir alay bindiğinden kıpırdamaya imkân yoktu. Abdest etmek ve su içmek bile önemli bir isti. Uykusuz, aç, se fll, titreyerek Tekirdat'ın önüne geldiğimizde Tekirdağ'm ka yıkçılan Rum olduğundan, binbir bahaneyle işi savsaklayarak bfzi iki gün ve iki gecede karaya çıkardılar. Kısd deyişle se Derleyen : İlhan SELÇUK dum. Senin buraya Keleceginl haber aldım tki gün bekledim, gelemediniz Fazla bekleyeroedim. Kırklareline ejdivorum. Kardeşlerinin bepsi iyidir. 0 vey annen Huriye hanım. bir doktor albayla evlendi. Babam, annem öldtikten üç ay sonra evlenmisti. Üvey annem de babamın 01dügünden Uç a; sonra evlenlyordu. Muharebe ortarjunda böyle şeyleri düsünmek bir Earip oluyor. Babaeskiden btr sabah bardaktan boşaiıircasına yagan bir yağmur altında çıktık İkl gün iki gece yağmuru yedıkten sonra Kırklarelı"nın on kilomet re güneyinde Kavaklı tstasyonuna geldik. Eşyalanmız gertde kalmıs ve laşe nakll için hayvan bulunamamıstı. Biz yaft murda ve açıkta yatıvorduk. Su iÇindeydik. Ordu. bir sürü haline gelmısti. O gecevı KavakU'da geçırdik. Ertesi sabahTümenimız Geredeli'ye hareket et ti. Geredeli, Edirne KırklareU sosesinın ortasında bir köydü. Akşama göründü. Üc gündür subay ve er, tarlalarda buldugumuz mısır veya arpalan ateşte ısıtarak yıyorduk. Su ve matra yoktu. Eşyalanraız da gende kalmısü. Ne yüz yıkamak, ne el yıkamak... Hiçbır şey kalmamıstı. Ordu savasa girmeden takatsiz kalmıştı. Ge ceyı Gpredj£d.e .ge/jjrdik. Edir*e, yünupden, t « ^elerl duyuluyordu. Sabah olunca tekrar bir emir: Kavakhya dönün! Akşama kadar tekrar Kavaklı'ya döndük. Fakat Kavaklı'ya döndütflmüz zaman ajaydan yalnız seksen nefer ve bir tek yaya subay olarak ben vardım Ust taraü yollarda kalmıştı. Yetışmeye çabalıyordu. Benim *y»ğımda iyi yürUmek için vemem vardı. Ama o da iki gün su yiyince kâğıt parçasına dönmüs tu. Italyan'larla banş görüşmeleri kesinleştikten sonra ilgüi makamlardan gelen terhis emri süratle uygulanıyor. Fakat, Balkan derletlerinin verdiği bir nota sebebiyle tekrar seferberlik ilân ediliyor. Yirmi alU smıf birden askere alınacak. Uzon gün içtnde Çanakkale ve Tekirdag arasında asker ha rap oldu. Vapurun boşaltılması isini bana vermislerdl. Bir gece daha vapurda kaldıktan sonra bir sabah namazı son ka yıkla aynldım. Ben de kendimi tanıyamaz olmustum. Çocuklugumu yasadığım bu sahllde tit reyerek bir ça; içerken eski günlerin artık çok uzakta bir hatıra oldugunu düsündüm. İki gün kadar Tekirdag dısındfl ordugâhta kaldık. Ve bir sabah Babaeski'ye hareket ettik. Mevsim Kasım'dı... Yağmur yagıyordu. Cenabı Hak da o yıl yağmuru haddinden tazla vermisti. Tekirdag Hayrabolu yo luyla üç gUnde BabaesM istasyonuna bir aksam karanlığında vardık. Kimsede hal kalmamıstı. Üç gün yaya yürümüstük. Üc gün başımızdan yagmur eksiknemletl. TERHİS Her yanda bans sevtnd. Biz ltalyanlara Trablusgarp'ı veriyoruz. ttalyanlar buna karşılık bize para veriyor ve Anadoüı kıyılanndaki Onikl Ada'yı boşaltıp bize teslira edecekler. Terhise başladık. Sanırım Ekim'in son günleriydi. Bırden dört sınıT terhis ettik. AskerIikte her doğum bir sınıf sayıIır. Ertesi günü bir emir.. dört sınıl daha... Ve nihayet dördüncü günU gelen emre göre yalnız 89, 90, 91 dogumlular kalacak, diğer 15 suuf terhis edilecek... Asker sevınç içinde... Biz bo • yuna terhis muamelesi yapıyoruz. Bir anda bizim bölük 285' ten 28 nefere düştü. Tabur ve alay bir kadavra gibi kaldı. Bu işleri bitlrdigımızin ertesi günii taburda ne bize, ne hayvanIffra, ne de terhis ettigimiz askerin silâhına hnirprftir er kalmıçtı. Biz böyle apışmış durumda, yeni askerin geleceguu ve ancak işleri o zaman yoluna koyacağımızı hesap eder ve buna hazırlanırken, Kasım ayında bir emir daha: Balkan devletleri devletimıze verdikleri bir notayla bazı istekJerde bulunmuslar ve ,aynı zamanda seferberlige başlamışlardır. Devletimız bu istekleri red ile karşı seferberlige karar vermiştir. Bugünden başlayarak yirmi altı sınıf silia altına alınacaktır. Hepirniz şasırdık. Hazır yetışmis asker henüz köy yollanna düşmuştu. Aklı basında olanların çenesini bıçak açmıyordu. Aldığımız emir gereğınce koylerden topladığırnız araba ve hüyvanlarla, bir yıgın fıa lınde, ÇanakkaJe'ye seterberlik yapmak üzere hareket ettııc. Şehre vardığırnızda gördük ki terhis olmuş yüz bine yakın asker sokaklarda dolaşıyor. Ne vapur var, ne başka bir araç... Rezalet ve açlık almış yürürnuş. Esasen bütün dükkânlar Musevı ve Hrıstiyanlar elınde bulun duğundan bunlar da kepazeligı busbütün artırarak ordunun manevıyatını kırmak için ellermden her gelenı yapıyoriar, rnal kalmadı diye dükkânlan açmıyorlar. Tam bu halde Harbıye Nezaretinden bir emir aldık: MISIR VE ARPA Babaeski istasyonuna vardığımızda, beni orarun sevk memuru buldu. Büyük ablamın kocası Eniştem Tevfik beyin bır mektubunu verdl. Tevfik bey dl yordu ki: Ben Kırklareli'deki bir ma kineli tflfek bölügüne tayin ot 40 yıl önce Cumhuriyet 2.11.1933 A MALKOCOĞLU yazan veçızen.Ayhan BAŞOGLU ÇELİK HANÇER NKAKA r (Tetef«mU)« j ONUNCU YIL NUTKU Rfeısıcumhur Hazretleri bu' gün saat 14'te Büyük Millet Meclisinin dördüncü içtima Milletin muhterem vekülerini, kl münasebetlerin derin samidevresinin üçüncü Çoplantı se derin saygılarla ve sevgilerle miyetin) göeteren mesut bir venesini açmışlardır. Açılış mü selâmlanm. Bu sene Cumhuri sile olmustur Balkanlarda mü nasebetiyle hazır bulunacak dan yetin onuncu yüını kutlamakla nasebetlerimiz inkışafa mazhar leyici için ayrılmış yerier çok bahtiyar olduk. Arkadaşlart Ge olmustur. Yunanistan BaşvekiU erkenden hıncahınç dolmustu. çen on sene gelecek devir için ve nâzırlarmı kabul ettik. General Voroşılof ve berabe baslangıçtan başka bir şey de Dostça anlasma paktım imza nndekiler, Reisicumhur Haz gildir. Bununla beraber eski ettik. * Bulgaristaııla dostluk 1tarihi karşısmda çin biz bütün imkânlan kullanretlerine mahsus locada otur devirlerin muşlardı. Saat birbuçukta Ga Cumhuriyetin bu on senesi, e maktayız. Orta Avrupadakı dev zi, Meclisi teşrit buyurmuşlar, şi görülmeyen bir diriliş ve göz letler arasında dürüst, açık ve sürekli alkışlarla kürsüye ge kamaştıncı bir ileri atıuş abi pek nazik politikamız sayesinlerek yapacağımız işlere dair desidir» diye başlayan nutuk de milletlerarası dostluk lcapçok mühim ve beklenen tarihi şöyle sona ermiştir: larına uygun olarak umumiyetle nutuklarıru söylenuşlerdir: cEfendiler!. Bu sene rfıümtaz iyi oldugumuzu söyleyebilirim. «Büyük Mıllet Meclisinin bir Sovyet heyetinin oevap zi Açmakta oldugumuz ikinci on muhterem âzaları! yaretini kabul ettik. Bu riyare yıllık devrenin ilk yıh, yeni bir Meclisin dördüncü devresinin tin onuncü yıl bayramına rast azım ve kudret devrinin parlak ki memleket arasında bir misali olacaktır.» üçüncü toplantı yılmı açıyorum. ıhım YARIN: SON KURŞUNA KADAR ATEŞ DİŞİ BOND ALINYAZISI «Cenabı Hakkın ıradeı ılahıyesıne dayanarak ordumuz en kısa zamanda âüşmana taarruz edecek ve düşman ülkelennı istilâ edecektır Bunun için zabıtanın büyük üniformalannı ve butün nışanlarını almaları tamim olunur.» Zamarun Başkumandanı Nazım Pasa da kayıkla İtalyan or dusuna saldırıp bauracagıru soyieyen bızım alaylı mülâzım Hüseyın elendı gıbı düşünüyordu. İçinde buiunauğumuz kepazeligı goruıken yukarıdan gelen bu emir herkesı çüeden çıkarmısu. Faüat alınyazısı yazıimıştı Harbiyede bize tabiye dersini VaJtup ^evkı Dey okutuyurdu. Muavınlen Kurmay Yüzbaşı Basrı ve Kurmay VüzDaşı Kemaleddın Samı idıler. Basri bey bize son dersinde şunu söy lemısti: Efendıler Bulgar ordusu bızden âlim, Sırp ordusu bızden âlim, Yunan ordusu bizaeo âlım... Eger biz bu orduların ıl mine yetısmezsek çok yakında vatanımızın parçalandıguu gorürüz. Çalısın eiendiler, dlınya çalısıyor Bu lâl üzerinden beş ay geçmemişti kı, bu orduların karşısına gjdıyorduk ALIP 5UW. VAOA OOAMA KARuNilP OELBKİ Aieneary TİFFANY JONES CARTH BfeİM LEÇ o«âN LA BICUKTE BALKAN HARBİ Beni bölüğümden ahp taburun birincı bölügüne verdiler. Yüzbaşım çok lyi adamdı. Eni$tem Ahmet beyin sınıfından
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear