Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET 12 Kasam 1972 B aşlıktaki «Sağsız» nitelemesinin kimi okurlarca yadırganacağını biliyorum: «Sağsız Demokrasi» olur mu? diyecekler. Doğru»unu isterseniz bu tür 'bir demokrasi şimdiye değin benim de hiç aklıma gelmemişti. Birkaç gazete ayrık olmak üzere, bugünkü 12 Mart Türkiyesinde çıkan hemen bütün gazetelerde tanık olduğum «sola.saldırı» kampanya»ından esinlenerek seçtim bı> başlığı. Kendi kendime: •Neden bu efendilere göre solsnı * demokrasir olabüiyor da, bunun karşıtı olarak, bir mğas demokrasi olmasın» diye tfıişündüm. Işte bu hareket noktasından yola çıkarak bu düşünceyi birar işledim kafamda ve sağgız demokrasinin teorisini kurdum! Bugünkü pazar sohbetimizde bunu sizlere bir masal gibi anlatayıra: Olaylar ve görüşler Sağsız ye Solsuz Demokrasi •• Ord. Prof. Dr. H. V. VELİDEDEOĞLU olmuş Fransa'da. Oysa bu Jean Jaures hüma • nist bir kültüre sahipmiş ve Kaıl Marx'ın ihtilâlci sosyalizmine karşı bulunuyonnuş. Ne çıkar, adı «sosyalist» değil mi! misi en s,ağda, kimisi ortaya doğru, kimisi de tam orta çizgıde yer almışlar. Böylece politika dilinde «partiler yelpâzesi» denilen yelpaze oluşmuş. Oluşmuş ama bu yelpaze, aslında, sağ kanat .ve sol kanat olmâk üzere «iki yarım» kanadın bir arada bulunmasından meydana gelmiş. Batı demokra.silerinde yapıian seçimferde kimi zaman «sağ kanat» genişler, yani sağ eğilimli partiler çogunluk kazanırlarmış. O zamap hükümeti eğer parlamentoda gerekli çoğunluğu elde etmısse yalnız bir tek sağ parti kurarmış; değilse. sağ koalisyon hükümeti kurulurmuş. Seçimlerde sol kanattaki partiler çbğunluk kazanırsa, sağ kanat için söylediklerim, bu kez sol kanat için geçerli olur ve bir sol hükümet kurulurmuş. Bğer oylar dağılır ve hiçbip kanat çoğunlu|u elde edemezse. o zaman merkez koaüsyon hükümeti kurulurmuş. Bunrîa, görü? ve düşünce bakımından partiler yelpazesinde merkez çizgisinin hemen sağında ve hemen solunda bulunan partilerin, bakanlıklar konusunda yaptıklarj çekişmeli pazariık sonunda karrna bir hükümet kurulur, sayet bu hükümet parlamentodan güven oyu alamazsa o zaman yeni «eçimlere gidilirmiş. • • Işte. hürriyetçi batı demokrasilerinde sınıf ve zümre ç^karlarına dayanan seçimin ve bıına dayalı parlamento mekanizmasmın basit ve yalın açıklaması ,bu<îur. etkili olma olanağını bulamasmlar. îşte oldu size bir «Sağsız Demokrasi!» Diyeceksiniz ki: «Olmaı böyle şey! Bu hürriyetçi demokrasi değil, tek yönlü bir demokrasidir. Çünkü sağ kanattan yana olanlar bir yasa ile, yani devlet gücu ile susturulmuştur.» Buna karşı ben de d'erim ki: «Hayır! Bu, hürriyetçi demokrasidir. Gerçi sağ kansi konuşamıyor ve parlamentoda temsil edilmek olanağını bulamıyor. Ama hele bir bakınız sol kanada: Sosyal adaletçilerle komün^stler, komünistlerle sosyalistler, gerek parlamento çatısı altında. gerek ülkedeki siyasal Srgütlerinde ve bütün halkın gözü önünde tam bir özgürlük havası içinde tartısıp duruyorlar. Bundan âlâ hürriyetçi demokras; mi olur?» Sözu nereye getireceğimi anladınız herhalde: Iste bizde şimdi. partiler yelpazesinin sag kanadmdaki çoğunluğu oluşturan partilerin liderleri ve onların yardakçıları, Anayasa değisikliği yapmak, türlü alanlarda özel kısıtlama ve siddet yasal'arı koymak ve özel mahkemeler kurmak yoluyle. partiler yelpazesinin sol kanadını eüerinden gelse, kökündet» budamak ve politika havasının harareti içinö*e sadece velnazenin sağ kanadıyla serinlemek çabasındadırlar. Ne var ki, bir kuşun kanâtlarından birini kökünden keserseniz o, yine «kuş» olarak yaşamını sürdürür ama, en doğal ve kendisi için en önemli isini yerine getiremez, yani uçamaz Öbür kuşlar gibi ilerleyemez. Dışafdan saldıracak düsman karsısında kendini bütün gjcüjrle koruyamaz VP «avunamaz. Sağın ve solun hikâyesi Sağsıı demokrasinin teorisini kurabilmek için, önce siyasette «sağ» nedir, «sol» nedir? diye, politika'nın hemen bütün okumuslarca bilinen alfabesinden başladım ise: Gördüm ki yön belli eden bu sözcükler. Buyük Ihtilâlden sonraki Fransız Parlamentosu ile birlikte girmiş politikaya: O zaman, bir rastlantı sonucu olarak, soylular, feodaller ve din adamları ve onlann paralelirrdeki bütün tütucu düş.ünce sahipleri, parlamentoda,, başkanlık kürsüsüne göre sağa düşen sıralara, ilerici ve llberâl düsünce sahipleri ve devrimciler de orta çizginin sol yanındaki sıralara oturmuşlar. tşte o zaman d'an beri, yavaş yavaş tutucu politikaoılara ve düşün adamlanna «sağcı», ilerici politikacılara ve düşün adamlanna da csolcu» dertilmiş. Sonralan bu genel nltelemeler daha bir aydınhğa kavuşmuş; çunkü geçen yüzyılın ilk yansında, toplumun iktisadi yapısını ve bu yapıdaki ögeleri politik düşüncelere temel olarak alan sosyalist teoriler kurulmuş. O zaman görülmüs ki. topiumun esası, ne kral ve ondan yana olanlar. ne kilise ve rahipler, ne de krala ve krallığa karşı olanlarö*ır. Toplumda. genel bir ayınmla üretici ve tüketiciler vardtr. Gelisen sanayi alanında sermayeciler ve emekçiler. kırsal alanda İse büyük toprak »ahipleri ve bu topraklan isleyen köylüler, klsacası, çalışanlar ve çalıştıranlar vardır. «Şu halde parlamentoda bu zümrelerin hepsi gereği gibi temsil edilmeli ki o parlamento gerçekten devletin parlamentosu olsun» diye tutturmuslar sosyaiistler. Bütün ynrttaşlara eşit oy hakkı, eşit seçme ve. seçilme hakkı i«temişler. BunUn kavgası Avrupa'nın türlü ülkelerinde bütün 19. yüzyıl boyunca sürmüş. Bu kavgada tanınmış sosvalist lideri Jean Jeaures'in Temmuz 1914'te Paris'teki bir kahvede vurulup öldorülmesi gibi siyasal cinayetler bile Sağ kanat sol kanat Bütün baskı Ve tedhiş hareketlerine rağmen yalnız Fransa'da değil, öbür birçok uygar ülkede, hattâ tutuculuğu ile ün salmış bulunan Ingiltere'de sosyalist partiler parlâmentolara gjrmişler ve bunlann üyeleri, o zamana değin sol sıralarda yer almış bulunan ilerici liberallerin daha solımda oturmuşlar. Bu sosyalistler, sermayenin ekonomik gücünü tanıyan, fakat sermaye karşısmda emekçilerin hakkmı koruyan, onlarm sömürülüp ezilmemesi için politika arenasında savaşan, ezgür düşünceye saygılı, hürriyetçi demokrasi yanhsı sosyalistlermiş. Çok geçmederi ihtilâlci sosyalistler de politika alanında boy göstermiş. Bunlar 19. yüzyılın ilk yansında tohumu atılan Marksist düsüncenin müritleri imis. Bu. düşüncede olanlara gore. sermavenin ekonomik gücü diye birşey yokmus. Bütün toplum yasamı • yalnız üretici emek gücüne dayanırmış. Bu neden!e sermayeciliği, yani kapitalizmi ve burjuvaziyi, ihtilâl yoluyle tasfiye ederek, yalnız emekçilere dayanan sınıfsız bir toplum yaratmak ve bunun için rfe. ilk asama olarak, proleterya diktatörlüğCnü kurmak gerekirmiş. Bu düşiincede olanlar da Batıda geçen yüzyılın sonlannda ve 20. yüzyılın başlarında siyssal partiler halinde örgütlenmisler. Kimf yerlerde seçim de kazanarak parlamentolara üye sokmuşlar. Ikinci Dünya Savaşından sonra 0ye sayılannı daha da çoSaltmıslar. fste bu üyeler parlamentoda, sosyalistlerin daha solundaki sandalyalarda yer almışlar. Sol kanatta bu işler olurken, sağ kanattaki parlamento üyeleri de bir bardağa konulup karıştınlan su. petrol. zeytinyağı gibi ayrı ayrı yoğunluktaki sıvılann az sonra birbirinin üs^ tünde ve kat kat .yer aldıklan gibi temsil et. tikleri sınıf ve zümrelerin durumuna göre, ki Oyun olmamalı îşte sağsız ve solsuz demokrasilefde <îe dunım böyledir: Bunlarda parlamento yarımdır ve özgürlük sadece bu yanm kanat içiridedlr Bu nedenle tartışmalar çoğu zaman ilkeler üzerinde değil, kişiler üzerinde olur ve hemen her zaman iş sahsiyata, hâttâ küfürleşmeye dökülür ve halk da ilerleyeceğiz, kaTkınaeağız, refaha kavusacağız diye yıllar yılı bekler durur. DerUlebilir kl: «îşte demirperde gerlsi ülkelerde sağsız demokrasi var; biz de solsuz'unu yapanz.» Evet yaparsmız, ama istediğiniz kadar «Biı hürriyetçi demokrasi kuruyoruz» diye bafırsanız. da, onun adına «aemökrasi» demezler «örtülü fafizm diktası» derler. Tıpkı demirperde1 gerisi rejimlerine de, demokrasi değil «komünizm diktası» denildiği gibi. Kendilerl istedikleri kao*ar buna «halk demokrasisi» desin dursunlar! Vatanın bütünlük ve selâmetine karşı çalışrnayan her yurttaş için özgürlük olmayan . yerde demokrasiden eser olmaz; olsa olsa, sadece «demokrasicilik oyunu» olur bu» Gelelim «Sağsız» ve «Solsuz» Demokrasiye Varsayalım' ki, seçimlerde çoğualuğu kazanıp iktidara gelen sol kanat, bir.yasa çıkararak. yukanda yalın çizgileriyle. gözönüne koymağa çahştığım «partiler yelpazesi»njn sağ kanadını tümüvle parlamentodan sîlsin: yani sa?' süşüncede olanlara seçme ve seçilme olanaklannın bütün yollannı kapasın. Fakat mülkiyete, mirasa, sermayeye hiç dokunmasın. Bunlar eskisi gibi kalsın. Yalnız sermaye ve tutucular, parlamentoya girme ve politikada YAŞLILIK BUDÜR! OKTAY AKBAL e Gaulle «Yaşlüık bir geml enkazma benzer» demişti.' Maresal Petain'den söz ederken söylemişti bunu. Sonra yeniden iktidara döndüğünde diktatör olmak istediği söylentilerine karşı da «Kimse yetmişinde bir diktatör olamaz» diye yanıtlamıştj bu sözleri. Tartışma ÖCRETMENİN TARİHSEL ÇİZGİSI Öğretmenin tek isteği ÖĞRETMEN, İÇÎNDE BULUNDUĞU TOPLUMLA ' BİRLİKTE ONÜRLA YAŞAMAK İSTER. Günümüz ögretmenjnin tbu nalım» içinde olduğu bir gerçek. Bırakın maddî ve manevi baskıteru. ne yapacağını bilemeaae nin, toplumdaki yerinı alamama nın acısı içindedir. O, eğitici olarak görevinl yapamadıgına uzülürken devletin en yetküılerinden en alçak gönüllü vatandaşlanna dek herkes tarafmdan suçlanmakta, horlanmaktadır. GUnden güne artan baskılar ögretmeni öğretmenlikten uzaklas ' tırmaita, sılik, «bir ışe yaramayan, boş yere maaş alan» bir kişi durumuna sokmaktadır. Imparatorluk çagında baş tacı edilen, Cumhunyeün ilk yüla' rında büyük saygı gören öğretmen neden bu duruma geldi? Gerçekten suçlu mudur, toplumdaki yerini ve gö'revinı yıtiımiş midir. kısacası bu davranı. şa hak kazanmış mıdır? Ya da işin içinde başka nedenler mi var göremedığimız? Kim ne derse desin öğTetmen içinde bulunduğu toplumun en ileri düşün aşamasında bulunur ya da bulunmak zorundadır. Bu öğretmenliğin bırincı kosuhıdur Öğretmen hiçbir zaman «mütehassıs» değildir. O çagını genel olarak özümleyen bir kişidir Çağımız bılimı ne denlı dallanırsa dallansın insana ılişkın her konuda doğru bilgılere sahip olmak zorundadır. Gene bu bilgileriru eğitim ile uğraştığı ögrencı ya da yetişkinlere doğru oiarak aktannak zorundadı:. Bunun için öğretmen, devamlı kendini yenıleyen ve yenilemek zorunda olan bir kişidir. Bir doktor, alanı dışındakı bir konuya kafasmı yormayabilir. Öğretmen diyebüecegimiz bir Inşı toplumun, daha önemlisı insanlığm bütün sorunlanyla uğraşmak durumundadır. Öğretmen bu kadar çok konu ile nastf uğ raşır denilebiür. Eğer öğretmense yapacaktır bunu. ömeğin bir doktor kadar olmasa bile tıptaki olayları, bir filozof gibi çağdaş düşün akımlaxıru. bir polıtikacı gibi çağdaş olaylan ınceleyecek Hepsıni özümleyecek çözümleyecek, genellemelere gidecek. Vardığı bulgulan yetıştır diği kişilere ulaştıracak. Dünyayı yöneten güçleri (ekonomıyi, politikayı) bilecek. Kendine venlen egitimı, oiduğu gibi çocuklanna aktaran bir öğretmen toplumun gerıye itilmesinde etkili oluyor demektir. «Ben tarih öğretmeniyim salt krallar, impatatorlar, padlşahlar tarihi okuturum, ben ma tematik öğretmeniyim yalnız problem çözmekten anlanm, ben edebiyat öğretmeniyim divan edebiyatını ve diğer geçmiş ede biyatlan belletirim... Öğretmenin bir tek isteği var dı<: tçinde bulunduğu toplumda D Yaşhlık bir gemi enkazı mıdır? Su altında yıllar yılı kalmış bir eski gemiyi düşünün. Ü2aktan gemi olduğu gibi duruyor gibidir. Direkleri, bacası, kamaralan, dütneni, bilmem nesi! Hepsi yerli yerindedir. Hani tutup çekSeler çıkarsalar su yiizüne, yeniden uzun yolculuklara çıkacak sanüır. Oysa bir el değmeye görsün, kaiır parçası elinizde.' Dokunduğunuz yer " çöker gider. Hamurla^mıştır, incelrniştir, kınlmıjt,ır,. Q bir göfttatüdîlr; o bir enkazchr, o "Bîr'eskı dımırmm sönük eölgesidir. Yaşll Hşi böyledir. Başka bir insandır artık. Gençliğinde şöyleymiş böyleymiş, ama bugünkü insan artık bir başkası, o dünkü adam değü. Her yaş, her çağ başka bir adam yaratır içimizde. Siz kendinizi bir düşUnün, diyeüm ellislndesiniz, yirmi yaşın, otuz yaşın insanı mısınız şimdi? Evet, öyleyim, diyebilir misiniz? Olanaksızdır bu. Yirmisindeki insan atılır, koşar, korkmaz, çekinmez, düş doludur, umut yüklüdür. Otuzunda biraz durgunlaşır, çv, çoluk çocuk, sorumluluk, görevler. Kırkında kendini bulmuştur. Başlar elliden sonra bir gerileme, bir çökme, kendi kişiliğinin enkazı olmaya dofru bir gidiş... Ben değişmedim, ben dünkü, önceki günkü gibiyim deyin istediğiniz kadar. Değilsiniz, önceki günkü siz önceki günde kaldımz. Bugiin bftşkasınız, varın daha baska o!acaksmız. Mareşal Petain'i hatırlanm yaşlılık dendi mi. Koca Mareşal doksan yaşjnda oturduğu iktidar koltuğundan nasıl yıkılarak gitti! Yıkmtının altında kalan kendisi oldu, kendi onurlu geçmişi, bütün giizel eylemleri, işleri kaldı o yıkıntıda, yok oldu. 1940'da Almanlarla işbirliği yapan bir iktidarın başı olmasaydı tarihe güçlü bir general olarak geçecekti. Onun bunun oyuncağı olur doksanındaki adam! Kulağı duymazsa, sesi çıkmazsa, gözleri görmezse, ayakta duracak hali olmazsa, kafa« geregi gibi işleyemezse ne yapsın o yaşlı adam? Nasıl çıksın her günün getirdiği binbir sorunun içinden? Elbet ona yardım edenleri olacak. Onlann görüşüyle, bakışıyla, anîayışıyla tulacak yolunu! Kısacası yakın biidifl. gü. Tenilir saydtğı kimselerdir o doksanhk adamm düstincesini, görüşünü hazırlayan. yapan, kuran... Evet, bir gem{ enkazıdır yaşlıhk. Ki^i yaşlandığuu önce kendi bilmeü. Kimi ellisinde, kimi sekseninde yaşlanır, kimi daha da genç. Yirmisinde yaslılar da vardır! Yaşanmış yıllarIa ölçülmez yaşhhk. Bambaşka etkenler vardır 'işin içinde. Ama ister istemez geçmiş geride kalmış jıllardır yaşlılığı yapan. Doksan yaş, seksen yaş niCe nice şeyleri götürür kişiden. Kar"=ı komılmaz buna, kimse, hiç bir insan karşı koyamaz. Îşte saym Inönü... Seksen sekiz yasında bir eski devlet adarru. Şu son tutumuna bakın bîr, övölecek, dsstcklenecek yani var mı? Kendi partisini yıkıyor bilerek bilmeyerek. Devriracilik uğruna yaptığı bunca savaşı unutmuş gibi nerdeyse! Atatürkçülük'ten ne kalmışsa onları savunmak isteyen, Türkiye'yi gerçekten halkçı bir poütikaya. bir siyasal anlayışa kavuşturmak isteyen Ortanm Sohı'ndaki CHP'nin karsısına geçiyor, bütün o tutucu, gerici, çıkarcı güçlerle birlikte, nerdeyse onlarla anlaşrmş gibi... Genç İnönü nerde şimdi? Var mı ortalıkta? 90'ına yaklssmıs tsmet Paşa ile otuz besindeki Albav îsmet Beyin ne 1 1 gisi var? Atatürk*ün Başbakanı tsrhet Paşa ile ne ilgisi var? Hatta İkinci Dünya Savaşına bu vurdu sokmamış Cumhurbaşkanı tnönü ile ne ilgisi var? Hatta hfitta Menderes iktidanna karşı hukuk devleti anlayışını savunmuş. yıUarca •'spimiz tarafmdan övülmüs. desteklenmiş Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı înönü'nün bugünkü tabii senatör tnönü ile ne ilgisi var? «Yaşlıhk bir gemi enkazına benzer». Doğru demiş De Gaulle. Bakıyorsun herseyi tamam, herşeyi yerinde, adam yine o adam, sözleriyle, bakışıyle. duruşuyle •<)... Ama değil, yıllar almış en değerli yanlannı götürmüş çoktan. Kalmış bir biçim, bir kalıp ortalık yerde. Dokunur doktmmaz dağılacak, yıkılacak, yok olacak, bitecek. Yaşlılık budur işte. Kendi kendini yeme, kendi geçmişini yıkma, kendi kişiliğini sflme... Zamanında bileceksin yaşlandığını...' Yoksa böyle, bir gemi enkazı gibi çürüyüp Oağılmayacaksın, gerçek bir gemi rolüne çıkarak, çıkmaya çalışarak.^ ÖĞRETMEN, TOPLUMU AŞAN DÜŞÜNCE DÜZEYİNDE OLMALI REFORM YAPABİLECEK BİR YÖNETİM BİÇİMLENMELİ EĞİTİMDE GÜVENİLİR YÖNTEM YAŞLILARIN HUZURU birlikte onurla yasamak... ve bn onuru çok görenlere karşı savaşmak. Bu ögretmenligiı> tariiı sel çizgisidır. j Tarık Z. Kırbakan • Deri, Saç ve Zührevi Hasta• lıklan Mutehassısı tstiklâl S Cad. Parmakkapı No. 68| TEL.: 44 10 73 • Dlt, 1'ABlBİ : D O K T O R { C | Orhan TÜZÜN Saaf 13J0 1930 Samatys Caö No. 400 MUHASEBE'yi de ÖĞRETİYOR 8 V 27 2 S 2 1 O 6 Bfvocıu 4 4 S O 1 1 SAI : rei: a n n ele alabilen, sorunlara surekli ve istikrarlı biçimde eğilebilen, karsıhkJı dayanrsma ve işbirliği havası içinde görev yapabilen güce kavuşturulmalıdır. Eği Cafer KARATEPE timin her kademesinde karar Efeler Ortaokulu öğretmenl verme, yürütme ve denetleme or ganlarının yetki ve sorumlulukFeridun BAYRAM ları, görülen hizmet esasına gööğretmen Bılecik re açık seçik olarak saptanmalı, bu organlar ahenkli bir işbirliği içersinde normal işler duruMİLLÎ EĞİTİMDKKİ YAN ma getirümelidir. LIŞLIKLARDAN KURTÜL Aynca eğitim kurumunu topMAMIZ GEREKTİCİNE lumun tüm japısmdan ve diğer HL'ZUR EVLERİ KURMAKDEVLET OTORİTELERİ sosyal kurumlardan ayn olarak LA, YAŞLILARIN ^ON KESİN KARAR VERMEdüşünmek, sorunlann sadece DİKÇE HİÇBİR SEY YAGÜNLERİNİN MUTLULUeğitim içı sorunlar olduğu sapPILAMAZ ĞU SAĞLANABİLİR.. lantısına düşmek toplumun tüm Bugün eğitim sıstemımiz hâ.' yapısal bozukluklarından gelen Zaman zaman tartıŞrria" sötulâ nicelik ve nitelik yönünden1 etkenleru) varlığını inkâr etmek nunda gün ışığına çikan kişiledemektir. Bu ise eğitimde yapıyetersız. toplumun gerçek ıhtirin yıllarca çilesini, farkında olayaçlarından uz&k ve bü takım , lacak reformun yüzeysel ve birak veya olmad"an çektikleri fiçımsel duzeyde kalmasıyia sociddi sorunlarla karşı karşıya kirleri, buluşuveriyo.rlar düşün' nuçlanacaktır Oysa mevcut köbulunmaktadır. ce dünyasında. ve bu buluşmaşullar eğıtinün bütününde sisBütün bunlar, eğıtimde yanlış lardan tartışmalara, oradan da, temli, piaıılı ve koklü bir yembir yolda olduğumuzun, bir tadoruk Fıakikatlere varılıyor. 28 lemeyi gerektirmelrtedir. kLm dar boğazlan asamadıgımı ekim 1972 günKI Cumhuriyet'te zm, sorunu gerçekten teşhis ve Dr. Cevat ALKAN Tartışma'da yayunlanan «Yaslıtedavı edemediğimızın somut Türkıye Teknık lann refahı saSIanmalı» başlıkgostergeleridir. O haJde vallarÖğretim Der. Başkanı lı yazı dikkatimi çekti. Okudum dan ben yapıian çeşıtli çaiışmaSayın Mehmet Nuri Alpay'ın btı ların bir noktaya gelip dugümySzısmı. çok daha fazla sevler lenmesinden kurtuimak için nearayarak. ler yapılması gerektiğı tartışılEvet sayın okurlar, Büyükmalıdır. önder'in bir milletin yaşlı vaYapılması gereken işler bızce ARASIRA YÖNETMELİK tandaşlanna ve emeklilerine şöyledir: Bireyleri şekillendıren DEĞİŞTİRMEKLE EĞÎTİMkarsı tutumu o milletin yaşama kurumlardır. Kurumîar kendine DE DÜZENLEME OLANAKkudretinin en önemli kıstasıdır. ters düşecek bireyleri yetıştirSIZDIR. «Mazide muktedirken bütün kuv mek ıstemediklen gibi bu yönde bir değışikliği de kendilıklevetiyle çalışmış olanlara karsı Eğitim sorunlarının ortaya serinden yapamazlar Bu nedenle minnet hissi duvmavan bir milrıldiğı, tartışıldığı günlerdeyız eğer bütün eğıtimde köklü bir letin istikbale güvenle bakmayine. Konuşanlar, yazanlar, çi • ya hakkı yoktur» derken. ne dereform ihtiyacı varsa herşeyden zenler, düşüncelerindekı eğitim evvel Devlet otoritelerinin bu mek istedigini çok üzerinde dudüzeni uygulanınca ülkenin nakonuda kesın kararına ihtiyaç rarak deSerlendirmek gerelnr. sıl birden silkinip kalkınacafıvardır. Bu karar milli güç ve Yannından emin olmavan bir nı, bazıları gittiklerı yabancı ülkaynaklann bu alana yöneltilınsanın buçün kendini. bütün kelerdeki uygulamalan, sayıp mesını ve işin başma eğıtimın rKisünce re kaygilardan uzak, dokuyorlar. Bu arada onbinler yapısını, davalanm ve hedefîerii'ine vermesini istemeve Hmin ce genç yüksek okullann kapını kaiTayabilen bir sevk ve ıdare hakkı vardır. larinı, birer raslantıyla güze! re kadrosunun getirilmesinı esas Aynca bütün suiistimaUerln vazılı diplomaları ceplerine koalmalıdır. Böylece her şeyden menşeinde yanna eüvenle bakavanlar da is kapılsrırı aşmdirıönce yönetıme reformu yapabımamanın etkisi vardır. Bug'in Isoelî bir şekil venlmelıdır. vor. Kısır döngü dönüyor ha vüzlerce hizmet gücünE vitirdönüyor. Ne yapılmak ıstendiği keslnmi? insan yoksulluk ve sefalet Ukle ortaya konmalı, yapUacak Bılinenlen bır kez daha tekiçinde Smürlerinin son (rtînlerini ış kapsam ve yöntem bakımınrarlayalım: Eğitim dfizenimi? tüketmeye çalısmaktadırlar Haldan saptanmalıdır. Reiormiarı büyük bir çıkmaz içindedir. Bubuki bunlara ömürierinin son yapacak olanlarSa uygulayıcılaı günkü tüm okullanmız bazı kuTiinlerini huzur içinde geçirecek arasında görüş bırliği sağlanramsal bilçileri kafaya yerleştirleri ortamı hazırlamak hiç de mah, uzman ve araştıncüar uymekten. A, B, C öğretmekten. süç bir is degüdir. Büyük serg^ılayıcılardan yararlanmalı, tetüketiciler ordusuna yeni ögeler mayevi çerektirmedigl gibi, inorı ile uygulama arasında bir kazandtrmaktan öteye gidemesan gücünün üstünde de Wr cafcöprü kurulmalıdır. Kvvelce ya mektedir Bunlan da tam yaplısma isteyen bir konu da degiipılmış ınceleroe sonuçları detığı soylenemez. Davranlşlan oğerlendiriUneh ve mevcut dudir. Yapılacak is çok basittir. B'i lumlu yurttaşlar yetistrmede rum esaslı bir araştırma ve mraslılann mütevazı eellrlerinl de yeterli değiliz. Büyük bir Jicelemeyle saptanmalıdır. Bakan. hirlestirip. biz de katkıda buluser.in müdürii, okulunun eğltim müsteşarlar ve genel müdürler narak T.C. EmeMi SandıŞı veptkinliklerini «melekleri kelek rutin işlerden mutlak surette va S.S.K. sibi bir kuruluşun nevapıyoruz» diye tanımlıyor. kurtarılmalıdır. Bu kadro milli 7aretinde huzur evleri kurmak eğitim meselelenni. her türlü Ulusal eğitirnin temel ükelen, nnlann Smürlerinln son günlefcşisel mülâhazaiarın ötesınde "hilimsel düşünüşü eçemen kıîn'ni ideal huzur içinde eeçirmeakılcı ve gerçekçi bir gorüşle nak. makine çağının bulucu, üİpHnl saglamaga yetecektir. retici insanını oluşturmak, özOnlara toplum icinde lâvık ot•"eksel ve tinsel gereksinmeleri fiuklan verl venneye eelince îiderilmiş dengeli toplumlara bu da bCtun toplum fertlerinin ılaşmak» olarak özetlenebilir ^acımlmaz Wr sekildp vannlatçinde öğretimin de gizll oldurınm aynı oltfugu fikrinin bilinğu «ulusal eğitim» bu ilkeleri dne ermesiyle sa?lanab11ir. A»a' serçeklestiren yöntemlerin t£nın ruhu o zaman bir kat dah? müdür ve toplumu etkileylci di<:adolacak, mütevazı gelirleriyİ!» f:er kurumlardan soyutlanamaz. ömürlerini biran evvel tüketmpÇağın degişimine koşut olarak ve çalışan saygıdeSer yaslıları sık sık ele alınacak eğitim dümız da bu durumdan kurtarı' ^enlemelerinde her zaman temel mış olacak1 ^rdır. i'kelere dönük olmalıyız. Güvçnilir yöntemler bolmalıyız. Îşte Ömer KUŞHAN KADIKOV^361150 öz budur. Başkent Ga^etecflik Yönetmelikleri srasıra deği?« Yüksek Okulu, Sınıf III Cumhuriyet 8069 tirmek, açılıs kapams eünleriAnkara ni öne sona almak, sınıf geçme yerine ders geçme uygulamak, sınav sayılannı arttırmak, öğrenim sürelerini azaltmak • çoğaltmak, sınav şekillerini değiştirmek. tek kitap uygulamak çok kitap uygulamak hiç bir zaman gerçek eğitim düzenlemesi olamaz. Şunu da belirteİim: öğretmen, eğitimdeki 5'eri, özellikleri saptanrnış, önünde eğilinmiş, eğitim sürecinin başta gelen «gesidir. Nicelik ve ozellikle nitelik yönüyte on,un katkısı olmadan hiç bir düzenleme yapılamaz ok büyük bir kusurutnuz var: Okumuyoruz. Şüphesiz her şey okumakla nalledilmez. Ama, baza temel kavramlarda bile fikirlerimiz o kadar dağınık ve o kadar gülünç ki, hiç olmazsa yazmak durumunda mtfunanlanmız biraz okusalar, bu ana noktalarda fikirler toparlanabilecektir. Meselâ en sık kullandığımız keümelerden kalkmma hakkmdaki düşüncelerimize bakalım. Sık sık lâfını edenz tkincı Dünya Savaşından sonra Almanya kalkınmış îtalya kalkınmış, Ingiltere de kaUannnş.. Ams bia kalkınazn&nusız. • Hiç düşünmeden kabul ediverdiğimiz bir şeydir bu.... Bu iddianıü safsatasına kapılan çok kimse bulunduğundan Türkiye'nin kalkınmasmdaki mâna ve maksat da arada kaybolup girliveriyor. tkiüç ticaret anlaşması, beşon ithalat ve ihracat avantası, dörtbeş gecekondu fabrika, öael sektöre bol sulu teşvik primleri, . kaUanmanın isaretleri gibi görünüyor. Gclsin arkasından bir yeni Yemliha uykusu... Halbuki halk kalkmmarun ne olduğunu ve ne olmadığını bilmeli ve ayağını cna göre denk almalı. Ancak bu şekilde halkla beraber halk için kalkmma yohma girllebilir... Ve demokratik düzende kalkınma hedefleri gerçekleştiriIebUiTi Ne demek kalkınma? Çeşitlı tariflen var. En kısa ve kesin olarak kabul edilmişi şöyle: Türkiye'nin kalkınması demek «Türkiye'nin muasır medeniyet seviyesine ulaşması» demek. Ve hemen bir ikinci soru: Peki, bu muasır medeniyet seviyesi, yerinde duran biı şey midir ki biz ona kolayca ulasrvereceğiz? Bugün muasır medeniyet seviyesini temsil eden milletler armut toplamıyorlar ya! Onlar da vargüçleriyle medeniyet yanşmda çalışıyorlar, birbirlerinl geçmeğe ugraşı• yorlar. Şu halde biz onlara yetişmek için onlardan daha hızlı koşmak zorundayız. Eğer bunu göze alamazsak ömrü billâh az gelismiş iHke olmak sıfatandan kurtulamryacagız Ama tou sıfatı mütevekkilâne benimsemek istiyorsak, o zaman: Aheste çek kürekleri mehtap nyanmasın.• * • Bu madalyanıh bir yani... gelelim öteki yanına: Bazı ağızlarda bir sakız var: Bakınız... dıyorlar Almanya İkinci Dünya Savaşından sonra nasü kalkındı? Ingiltere nasıl kalkındı? Fransa nasıl kalkındı? Kusura bakmasınlar ama, bunlar safça lâkırdılardır Almanya, Fransa, tngiltere gibi memleketler tkincı Dünya Savaşından yüzlerce yıl önce büe yeryüzünün en ileri en kalkınmış, en medeni ülkelen ıdıler. Bunlann yüzlerce yıl içinde geçirdikieri çeşitli savaşlar hiçoir zaman bu vasıflannı bozamamıştır Bilâkıs .. Bir savaş olur, bu Ulkeler beş, altı, büemediniz on yıl sonra eski hallerini aşıverirter. Bunlar asırlardan beri dünya politikasını ve dünya pazarlannı idare eden medeni ülkelerdir. Bizim gibi «az gelişmiş bir üTke» değildirler. Bir misal verelim': Arjantjnde milli gelir bundan birkaç yıl dnce 460 dolar civannda idi. Ingüterede ise millî gelirin Onsekizinci Yüzyılda btı rakama yakm olduğu tahmin edilivor. Türki"yenin bugünkü millî gelirinin Arjantinin yansı kadar old«gu düşünülürse durumun fecaati anlaşıhr. Demek ki biz millî. gelirimizı iki mîsiine çıkarabilirsek Ingilterenin Ons.'îrı'ncı Yüzvılrirıkı sevıyesme ulasmış olacağız. Bütün bunlar karşımızda ne çetin bir dava buiunaugunu gdsteriyor. Bu davayı daha ele alırken bir de yaniış açılara saptık mı sonunu hesap edin. Türkiye İçin mill! kalkınmarun ne demek olduğu halkoyuna iyice aolatılmalıdır. Bizim için kalkınma. ingUtereden, Fransadan bambaska bir mâna ıfade eder Ama biz bunu anlatacağımız yerde hatka boyuna morfin takdim ediyoruz Bir hayal âlemı kı: Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın... Halkın uyanıp, kalkınmaya katılmadığı memlekette kalkınma mı olur?.. 23 Temımn 1962 Kalkınma Ne Demek? C Yanhş adımlar Okuyucu Mektupları BİR CADDENİN DRAMI Beşiktaş ve ŞişH*nin mtişterek olan HÜSREVGEBEDE caddesi 1971 yUı sonunda beton asfalt ve beton parke olmak üzere yeraltı tesislen de dahil olarak yapıldı. Tabı! milyonlar sarfedikiı ' Şimdi gelin görün oaşta Elektrik tdaresi Sular tdareslÇOCUKlariIl tOP nin sorumlnlan daha volun bittjgınin ertesı sünü ellerinde kazma fctirek ve oalyoz vurdular asfalta ve altındaki beton . Gazetenlfln 21.8.1972 tarihH lara. kabloları. su borulanm o nüsha>!inda vavuılanan «Top nardılar sözüm ona sonra ne oynavan çocuklars oaşlıki) vaa yaptılar, toprağı örttüler üzfr ılglliler tarafmdan tnceienmisrıne snvteçe parkelen koydu lar, vamadiar voltı Koca cad «Çocukiann Hammefendi s o denm daha ştmdıden çıçek çı Kağında top oynamalaruı» a * karınış gibi savdırrı tam 35 adet nı olunmuş avrıca br «okan da irili ufaklı varası vaı Sonra ne oldu tabil vagmurlar başladı vamlı ıtontroı altınds ouıunduzaten meylı fazla alan caride be rulnftktafiır.» Bilgılertnızl ve sazetenlzde vatonu tahrip edilen verlerden sı, vınlanmasına müsaarteıennızi zan sular nedenile hevelâna uğ radı ve Beşiktaş tcesiminin bü rtca ederim Kanl OKAV yük bir bölümü çfiktü Bffetliyp Basm Y ^ . Ben bu ve bunun g1bi yollara y»D ve l'urizm '/ her kazma baiyo? vuran kişile", ' . Mflrtürü re beddua edivorum Sfvrumlular . Sizleı ne vapacaksınız! bu 'işleı öftvle devam edecek mi13 Vtcdanlannız sızla mıyor mn? Zaten hef bakımdan iflâs etmis Beledivenin vazık de. ğil ml paralanna Hepsi de Be ledive mensubu ıdareler btri yapıyor bin vıkıvor neden koordine etmiyorsunuz Islerinizi Tann islâb *t«4n sizlerin. Fuat BAYÜLKE Aynı oadde sakinİPrinrlrn Yaslıların refahı Şu eğitim derdimiz Cezaevinde kitaplık kurulacak Cumhunyeün 5tı filuictB Cez»> evımtzde öüyüS D ırtitüphane U kurulmî>sı ve acılmasî Karariastınlmıştır Gazetenız aracılığı ile Öutün vatanOaşlaraan ve kurutuşlardnn Kitap oağışı Kabul edılecektır Bu cihetm lıamıyetlı vatandaşlara duyurulmasını ve ılaılenmzı r!C8 "»dpnro Fatsa (. Savcısı Sebahattin ERtNÇ 14364 TEŞEKKÜR Kıymetll büyüğümüz ve sevgill varhğımız Pertevniyal LJsesı Müdürü AHMET DlNÇ'in hastalığı sırasında alâkalarını esırgemeven Op. Dr Paruk Çağlar'a Dr. Sait Çağlar'a Prot Dr Osman Barlas'a Doç. Dr. tsmail Dinç'e Doç. Dr Hayrünnısa ve Pe^^un Denktas'a, son günlerinde büyük llgl gösteren DT Mustafa özdirekci"ye. gerek hastalığında gerek vefatında vardımiannı esırçemeven Pertevniyal Usesinin değerli Müdür Yardımcılan. öğretmen, Memur. Okul AUe Birliği ve Yardım Dernegj müstahdemleri ve kıymetli öğrencilertne cenaze tBrenine çelenk söndererek ve bizzat gelerek iştirak eden başta sayın Valimız Vefa Poyraz olmak üzere Istanbul Garnizon Kumandam Savm Korgeneral Pikret Köknar*a, M H Eğitim Müdür ve Müdür YardımcılanH na, Belediye Başkanı Saym Dr. Pahri Atabey'e e<;kı talebelerine. Resml ve öze) Okul Müdür Müdür Yariımcısı öfretmen ve öğrencilertne Yapî> ve Kredı Bankası Topçular Şubesı ve Belediye Sarayı mensuplanna. telgrat ve mektupla veya bizzat evimize gelerek aeımızı paviasmak lutfunds oulunan akraba, dost, komşu ve vakın arkadaşlarına gazetenız vasıtasıyla candan teşekkürü borç biîıriz. AtLESt Cumhuriyet 8070 MİLLİ VARLIĞINI KORUMA VE IDAME MÜMKÜNDÜR ,Nni«