01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 5fikim1972 dmondo de Amlcis, «blr halkın eğitimi, sokaktakl davramsı ila ölçülür. Hangi sokakta kabahk görürsen, bü kı evlento de aynı şeyle karşılasırsın.» diyor. Acaba sokaktaki sessizlik, insanlann lçüıdekl rahathğın, dinginUğin ölçüsü olabffir mi? Sokaklan sessiz, gürültüsuz patırdısız, insanlan suskun blr ülke, 111e de dırlik düzenlik içinde blr. Ulke mldir? Arabalısı arabasızı, yoksulu zenginl, lşlisi işsizi, açı toku lle tıklım tıklım sokaklarında çıt çıkmayan, kahvelerinde spor tartışmalannd&n öte lâf edilmeyen blr İUkede, yerine oturmus blr dUzenden ne ölcüde BOZ edilebilir? E Olaylar ve görüşler Bütün bunlan, îspanya'yı şöyle birkaç günlüğüne gezen; fcala' balık caddelerdekl sessizliği, temızliği, halkın ağır başlıhğinı öve Bve bitiremiyen blr ahpabımın coşkusu düşündürdü bana. Hangi Ispar.ya'jdı bu? Cervantes'in, Lorca'nın Ispar.ya'sı mıî Hayır, Franco'nun, o killsesi, ordusu ve para babalariyle elblrligi ederek düşüncelere kdlit vuran, aydınlan, düşünürleri sındiren, üniverBiteleri baskı altında tutan Franco'nun Ispanya'sı. Kınamıyorum ahpabım. Düşünce özgUrlugünUn tadına varamamış ne dlyorum, düşüncenin, düşünmenin bile tadına varamamış bir tnsana yüklenmek haksızhk olur. Goethe bile, o düBünce özgürlüğünü savnnan Goethe bile; düzen bozulacağma adâtetsizlit olsun daha iyi, dememiş mi? Adaletsizlik pahasına da olsa, sokağın sessizliğini her şeyden Istün tutan bu düşünüş ne kadar da yaygın dünyamızda. O dü ' Ftlnce özgürlüğünün yatagı, insan onurunun başta gelen savunueusu îngiltere bile, sokağın sessizliği uğrunda, Bertrand RusselTl bile, o geçlcin yaşında, bir hafta hapislere atmadı nu? k Sokak sessizliği Vedat GÜNYOL yurttaştan memuruna, kodamanına mllletveklllne, hatta hatta bakanına kadar nice nice issan var boyle düşünen, böyle düşünmeye ahstınlmış olan, t»nrttrri hiçbir sıkıya sokmadan başkalannı yola getirmeye çalışan. Bırakalım şunu bunu, devlet gUcünU ellerinda tutanlann böyle düşünmesi, dilşünebilmesl çok hazin, yürekler acısı bir şey olur. Onlar için, sokak sessizliğini dıştan baskılarla sağlamak işten bile değil. Teknik ilerlemelerin devlet gücüne katacağı olanakları önceden sezen Tolstoy, daha ondokuzuncu yü/yılda şöyle demişti: «Toplum düzeni bozuksa, blr avuç insan devlet gücünü elinde tutuyor VE halkı baskı altına alabiliyorsa, doğaya karşı elde edilen her zafer, ister istemes, bu gücü re baskıyı artıracaktır.» Baskı' ile düzen kurmaya çalışmak kolayın koiayı bir iş. Ama vereceği sonuç ne olabiEr, asıl bunun üstünde düşünmemiz gerek. Diyelim, sokak sessizliğini dış baskılar, yıldırmalarla sağladık Ya o adalet duygusunun, ayaklar altına alınan, alınabilen adalet duygusunun içten içe, derinden derine yaratacağı, yaratmamasına imkân olmayan o tedirginliği nasıl giderebifiriz? Herkesin emeğinin hakkını alacağı, haksız kazançlar sağlayan kimselerin nanuıslu insan lara yukarıdan bakamıyacağı bir düzen özlemini insanların içinden nasıl söküp atabiliriz? Sokağın baskılar, toplar, tilfeklerls sağlanan • dolayısiyle yapma olan sessizliği ardında, doyurulmamış istekleri, dindirilmemiş acılan hesaba katmayacak mıyızT Düzen, Elias Canetti'ye göre, «Ertelenen bir ölüm karandır.» (1) Geciktirilen, insanların baçlan üstünde Damokles'in kılıcı gibi düştü düşecek korkusu yarata yarata ertelenen bir karar. Klm veriyor peki, bu karan? Politlkacılar; devlet gücünü, o güçlerin. en güçlUsünU eüerinde tutan, sonra da senden benden, akıldan, sağduyudan kopan, kopuveren, kendilerini herkesten üstün bir varlık, dünyayı yönetmekle görevli sayan, saymaya kalkışan bir avuç insan. Politika, daha doğrusu politik eylem, Freud'a göre «Ilk.gUnah>la başlamış, onunla öcdeş olmuştur. Freud, Totem ve Tabu adlı eserinde şöyle bir varsayım atıyor ortaya: Jlk suç, «ilkel sürü> döneminde, sert ve hoyrat bir babânın, bütün dişıleri kendine mal edıp yetişkin çocuklannı sürüden kovmasıyla başlamıştır. Sürüden kovulan kardeşler, bir gün birleşiyorlar, babalarını öldüıerek yiyorlar ve böylece babanın sürüsüne son veriyomr. Bu amansız baba, bu kardeş birüğinin imrenip kıskandlğı ve korktuğu bir insan ömegidir şüphesiz. Babalarını yemekle, karaeşler özdeşiyorlar onunla ve her biri onun gücünden bir parçasını kendine malediyor. İnsanların belki de ük bayramı olan bu totem şöleni, sos. yal örgütîenmeler, ahlak kurallan ve din gibi buçok şeyi başlatan 'o unutulmaz olayın, insan öldürmenin tekrarlanması ve anılması oUnuştur. (2) Evet, boylesi bir şölenle başlamış, böylesi şölen ve törenlerle sürüp gitmektedir, Freud'un kaynağına inmeye çalıştığı, ' özünü buldum sandığı politika denen o sırnna erihnez, erllse de buam içinde eriten, iflâhsız tutkular. büyüklük tutkulanaa salan sihirU şey. Hans Magnus Enzesberger, Freud'un bu varsayımına ve dttavyanın tft başlangıcından bugüne kadarki gıdişine bakarak çunlan söylüyor: «ÎLk cinayet, bugüne kadar bütün hukümetlerin yöneüm yapısmda sürüp gitmekte ve hukümetler, yönettıkleri insaı\lan öldUrebUenlerin elindedir.» Gerçek üstüne tekel Totaliter rejimler için doğru olabüen ba dflsttnoelar, demofcnsiler için de doğru olabilir miT Halkın lsteml, serbest oylan ile işbaşına geçenlerin yönetimi için de durum böyle olabilir mi? Ne zaman ki demokrasi dediğimlz, o halkın mutluluğu yolundaki gerçekleri, karşılıklı âhlayıs ve sevgi Ue, tartışa tartışa bulmaya çahsan, çaUsması gereken bir rejimde, devlet gücünü ellerinde tutanlar bellj bir partinin temsilcilerl olarak gerçefe yalnı» kendildrinin sahip olduğunm ileri sürer, gerçek oaerind* bir tekel kurmaya çalışırlarsa, o zaman düzen, bü\töTum karan» olur. •Ne zaman ki, iktidardaki insanlar, skla mantığa rağmen, halkın mutsuzluğu pahasına ve kendi doğrulan yaranna sokağı ba*. kıyla, zorla susturmaya kaHosırlar, o zaman ölüm karan ertelenmemiş olur. Ertelenmeyince de bütün blr ülke koskoca bir e*zaerine döner. Ne diyor Bernard Shaw? <DeğU mi ki cezaevleri var, hanglmizin içinde olduğunun önemi yok» diyor. Sokağın sessizliği uğrunda koskoca bir yurt •baştan başa Bzellikle aydınlar ve düşünürier için bir cezaevine dönüştürülebilir, 1936'lardan bert Ispanya'da, CHPIıin bir döneminde, DP. iktidannın son döneminde Türkiye'de olduğu gibi. Bir Ulke baştan başa cezaevine dönüşeblllr. Ama unutmamah ki, «bir cezaevinln en tedirgin insanı, cezaevinin • müdürüdür.» (B. Shaw), (1) Hans Magnus Enzesberger, Politika ve Cinayet, 1964, Fr. çe» virisi, Gallimard, •. 9 İB. (2) Sipmund Freud, Totem ve T»bn, Niraal Berkea çevirUi , M. E|. layınlin, s. 225 226. • • Medir düzenden anladığımız? Nedir, o herkeslerta üstünde titrediği, konımaya çalıştığı, alıp •eremediği düzen, aslında? Sokak sessizliği miî Çoğu insanlann ve bizim insanlarımizın; evet, sevgiden yoksun. sevmemiş, sevilmemiş, kandınlmış, bencilleşmiş nice nice insanunızın düzen'den •nladığı, ne yazık ki, bu', genelhkle. «Elime şöyle bir iki ayhğına yetki verseler, dört beş kişiyl meydanlarda ipe çekeyim de gör bak bakalım, nasıl süt lıman olurrmıs ortalık. Bak bakalım, o zaman, kimse kimsenin malına, ırtma goz dikebilir, bakkalı çakkalı halkı soymaya kalkabüir mi?» Kahvede, vapurda, otobüste, çurda burda rastladığımız orta Nerede Atatürkçüler? ÖKTAY AKBAL akıyor,. Türkiye değişiyor. Bu çağdaş gelişimin Türkiye'deki kısa, büanlamlı adı Atatürkçülüktür. Bu hazinenin anahtarını elinde tutan öğretmen, görevini yapmazsa tarih önunde mahkum olur. Çünkü tarih toplumsal olaylar bilimidir. Ancak son zamanlarda yeni bir Atatürkçülük geli^tirilmek istenmektedir. Öyle ki tüm AUtürk düîmanlan, Saidi Nursi'ye araba hediye edenler. Köy Enstitülerini kapatanlar, Cumhuriyetin ellinci yılında efendimiz köylümüzü yüzde altmıj alfabesiz bırakanlar ve ona bir karıj toprağı çok görenler, Düyunu Umumiyenin yerine konsorsiyumlar getirenler ve Atatürkün öğretmenlerini namerde muhtaç edenler, hepsi birer dev Atatürkçü olarak geçinmektecirler.» CHP îçel mületvekili Çetin Yılmaz Meclis kürsüsünde böyle konustu. Balyoz harekâtında 3500 öğretmen evlerinden alınnuj, yansı iki üç gün sonra, öteki yarısı da bir hafta geçmeden serbest bırakdmı?. Ancak yirmi dokuzu gözaltında kalmıs... Bu da gösterir ki Atatürkçü öğretmenlerımiz yanlıj kuşkulann. haksız suçlandırmaların, gericüerin verdiği jurnalların baskısı altındadır. Yasalarla karşı karşıya geldiklerinde hiç bir suçlan olmadığı meydana çıkmaktadır. Ama yasa karşısında aklanmakla da iş bitmemektedir. Millt Eğitimin kilit noktalarındakl Atatürk devrimlerine oldum olası karşı çıkan kimseler, gerçek nitelülerini maskel«meyi bafardıklanru sanan tutucular, gericiler, devrim düşrnanlan o aklanmı? öğretmeni ya işinden, ekDieğinden etmekte, ya da ona türlü acüar çektirmekteâir. Devrimci öğretmenlerin, Türkiye Cumhuriyetinin temel Ukelerine, 61 Anayasasının, hatta 1924 AnajBsasının devrimci görüılerine, inançlanna bağlı öğretmenlerin tek bir suçu vardır, bu büyük suç rudur: Atatürkçü, ama gerçek bir Atatürkçü olmak... Bugün en önemli konu budur i?te: Atatürk'* , dü^man olanların Atatürkçü kesilmaleri! Gerçek Atatürkçüleri komünistlikle, sosyalistlikle •uçlandırarak, kendi çirkin amaçlannı şimdi de aahte bir Atatürkçülük görünümü altmdn gerCeklejtirmek ist^meleri... Adamın bütün yaşamı ortada, gençliğinde, orta yaflılığında. Atatürk'a demediğini koymamış, tek bir düşüncesini, görüçünü bemmsememif. Çağdışı birtakım saplantılardan kendini koparamasu;. Ama bakmış ki bu ülkede Atatürk'e karşı çıkmakla, Atatürk'e küfretmekle hiç bir başarı kazanılamaz, yüzde yüz bir ters dönüşle, tam bir yüzsüzlukle birdenbir* Atatürkçü kesilivermiş! Aknı; eline bir bo/a, nerde gerçek bir Atatürk devrimcisi var, Evet Hayır Tartışma ADALET REFORMUNDAN ÖNCE.. Boşa çıkan *.• •• '•• komünisrür, Mao'cudur, Castro'cudur diye lekelemeye girişmiş! Hele birazcık da yetki geçirdi mi eline, saglam bir koltuğa çöreklendi mi, aydınlara, vur Türkiye'yi geriye değil Ueriy» ' götürmek isteyenlere Çetin Yılmaz'ın konuşması CHP'nin de görüşlerini yansıtmaktadır sanınm. Genel Başkan ve Genel Sekreterin, öteki milletvekülehnin, senatörlerin, parti üvelerinin, CHP'nin bu dlkedeki milyonlarca taraftannın da Yılmaa'm savunduğu düîünceleri desteklediğine inanıyorum. CHP Atatürk'ün partisi ise, altı ok'un ilkelerine bağlı bîr örgütse, tarihten gelen görevini sürdürpıek yolundaysa, elbette Yılmaz'm «avunduğu görüşlerin ardındadır. Tek umut da bu zaten, Atatürk'ün partisini.. her türlü kargaşahğa", kavramlann alt üst olmasına, gerçeklerin gözden yitirilmek istenmesine, binbir türlü engele, korkuya, pusuya rağmen Atatürk devrimciliği yoltmda inançla yürümesinde... Onu bağtfnsız aydınlann, halkın, köylünün, işçinin izlemesinde... Bir jey var yahıız, anlıyamadığım; CHP, Me% len Hükümetinin izlediği politikaya karjıdır, Anayasa'da yapmak istediği değişiklıklere karşıdır, bu hükümetin «kafa»sına, <felsefe>sine karşıdır, giriştiği baskıcı yöntemlere karşıdır, aydın kıyımına karşıdır, devrimcüere uygulanan acı koşullara karşıdır. Herşeyine karşıdır bn Melen Hükümetinin. Bir tek noktada beraber değildir göründüğü kadanyla... Peki, öyleyse ne işi var o dört CHP'li Bakanm Melen ksbinesinde? Bu Bakanlar, hfikümetin politikasını, tutumunu, anlayışını destekliyorlar mı? O zaman partiden tyTilmalan gerekmez mi? Arnk bu çeli$me sona ermelidir. Kim nedire, nerdedir, kimden, hangi dü şünceden yanadır ortaya çıkmalıdır. Her yerd» birden olmak, herkesle birden olmak gibi durumlara paydos denilmelidir. Saym Yılmaz görevini y«pmışUr. Atatürk devrimcisi bir milletvekili olarak MecUs kürsüsünden devrimci aydınlann, Atatürkçü yığmların acısını, derdini dile getirmiştir. Şimdi if Atatürkçü güçlere düşüyor: Atatürk adını içtencizlikle kendi yararlanna kullanan, gerçekte ise .Atatürk'ün her görüşüne, diişuncesine karşı olanlarla, gerçek Atatürk devrimcneri arasındaki savaşta bu güçlerin ağırlıklartaı koymalan gerekir. Ya Atatürkçülük gerçek anlamıyla yaşayacak, ya da gericilik, ırkçılık, turancüık, şeriatçılık, çıkarcılık, yabancı uşaklığı hrsatçılık gibi karagüçler antlaşması Atatürkçülüğü maske yaparak bu toplumda egemen olacak... Başka yolu yok.. suçlama çabaları ADALET CÎHAZININ VERtMLl ÇALIŞABÎLMESÎNî .SADECE KANUNLA SAGLAMAK DEĞİLDÎR. (S.O.S.) e cevap yok!. CİHAD BABAN Günden Güne 6 eçen gün Parlamentoda Başbakan Ferit Melen açıkça, «batıyoruz!» diye bağırdı, fakat hiç kimse heyecanlanmadı. (aman batmayalım!) diye hiç kimsenin ağzından bir aes çıkmadı. Hiç kimse endişesini açıklamadi Durum şu: Bütçede sekiz milyar açık var!. Sekiz milyar açıklı bütçe demek, paranın kıymetini kaybetmeşini önceden ve bile bile kabul etmek demektir.' Bunun alafranga ismi enflâsyondur. Enflâsyon zengini gayrımeşru olarak çok zengin, fakiri zorla da hırsız, mürtekip v# karaborsacı, memuru rüçvetçi yapar ve bunun •onucu bir toplunt İçinde insanlar arasındaki mesafeler açüır, hapishaneler daha fazla çalıjır, kadın fuhşa sürükfenir, erkek daha tsjln suç işier.. Keticede sosyal bunalımlar baf göaterir, ihtilâller okır. Demirel, 12 Mart hakkında konuşurken, kendisini gerçekte 12 Martın değil, 1968 devalüasyonunun devtrdiğini, ve asıl devirenin bu devalüas yon olduğunu kabul etmek istemiyor ve hemen iiâve edelira bu gerçeği kabul etmediği için hayatının en büyük hatasını isliyor. Nasıl ki Menderesi de 27 Mayıs devirmedi, 27 Mayıs o zamana kadar meydana gelen iktisadi ve malî bunalımın icraosı olarak hareket etti. Menderes 1958'deki devalüasyon ve onu oraya götüren enfiâsyona mağlup olup idama gitti. Dünyanın neresinde enflâsyon varsa orada ayaklanma, ihtilâl, darbe vardır. Bu devletin so rumluluğunu taşıyan insanlara dünyaya bir de bu açıdaıi bakmalarını tavsiye edeceğiz. Ferit Melen bütçe açığından ve bunun getireceği enflâsyondan bahsederken sözü bu noktada kesti.. Şündi sözü bıraktığı yerden sosyolojik kanunlar tartışmaya devam etsinler; bakın onlar ne diyecekler; «Türkiye yeni enflâsyonlara sürüklendi mi? Sosyal bunalımlar git gide kuvvetlenerek toplumu saracaktır.> bu noktadan sonra Demirel hürriyetçi demokrasiden ne kadar bahsederse etsin artık kimse dinlemez!. Bir an gelir ki onun hürriyetçi demokrasiden bahsetmesi bile mümkün olamaz. Demokrasi ve hürriyet, Demirel'in zannettiği gibi, yalnız istemekle, imanla, oyunuza sahip olunuz, denmekle korunmaz. Hürriyet, iç bünyeleri istikrarlı olan toplumlarda yaşar. istikrarm bozulduğu her yerde şu veya bu $ekilde, fakat her zaman hürriyet kuşu boğazlanır. Görüyorsunuz ki, bu durum karşısında partilerin ve parlâmentoculann sorumluluğu büsbütün ortaya çıkmaktadır. Eylülün ortasında açılan' Senato, aşağı yukarı üç haftadan beri daima varsayıma dayanan ve aslında mevcut olmaysn bir çoğıınlukla açıldı, neticede bugüne kadar bütün oy]=ımalarda görüldü ki ekseriyet yoktur, Senatörler vazifeleri başma gelmiyor larsa o hüiTİyetçi demokrasının Bır muessesesl olan Senato toplanamıyorsa Demirel utediği kadar hürriyetçi Cumhuriyetten bahsetsin. Hürriyetleri korumak pratikten yetiştiklerini zanneden liderlerin tahmin ettikleri gibi kolay iş değildir. Bu iş aklı seferber ederek büyük çalışma ve çaba ister. Hürriyet keyf içinde (hür olmak istiyoruro!) demekle korunmaz. Demirperde arkasında 350 milyon insan ösgürlüğun hasretini, duyar. Fakat onu elde edecek kudretleri olmadığı için baskı altında yaşamâğa mahkum olur. Türkiyede bizzat parlâmento, vergi kanunlarını çıkarmaz, hükümetin uyarısına rağ men açık bütçeyi destekler, ve sonunda yurdumuzu yeni bunalımlara sürüklerse, Kimse verdiği oydan ve siyasal davranııuıdan sorumlu tutulamaz! Demekle işin içinden sıyrüabileceğini tahmin etmiyoruz. 27 Mayıstan sonra Yassıadaya gidenlerin hepsi Anayasanın bu hükmünü tekrar ettiler, ama bu hüküm onlarm yüce divana sürüklenmelerine mani olamadı.. Zira bir kere i | alt üst oldu mu ondan sonra neyin ne olacagını kimse kestiremez.' Blz bu sahrlan işler alt üst olmasın, rehavet uykusuna dalarak görevlemni yapmayanlar uyansın diye yazıyoruz ve kötü sonuçlan haber verirken politikanm değişmez kanunlarını gözlerinin önüne koyuyomz. Yeni enflâsyonlara sürükleneceğimiz gözüküyor, çünkü Mecüs, vergi kanunlarını çıkarmıyor, Mecliste komisyonlar çalışmıyor, toplantüarda ekseriyet olmuyor, yani demokratik düzenin mekanirması işlemiyor. Milletvekni oyundan sorumlu değildir ama, hiç iş görmediği, oyunu bile vermediği için memleketi bunahmlar» sürükletse, bu anormal tutum. anormal tepkiler yaratırsa şaşmamalıdır!. Bunu söylediğiniz «man dernokrasimizi. dejenere edenlerden alacağmız, cevabın bini biı5* para!. Fakat ortada olumlu sonuç görünmezse, üstelik Mecliste çahşmayanlan çalısmağa teçvik etmek görevinde bulunanlar; gerçek görevleri bırakıp sesleri mikrofonda çıksm. diye birbirleri ile söz yanşmasına giris^nişlerse, Bakanlar hiç olandan bahsetmezler hep gelecekten bahsederlerse, ' idare her gün biraz daha lflçkalasırsa, bütün basarüarın, bütün reformlann tek ksynağı olan istikrar kurulamaz. Ashnda görüyorsunuz memur rahat çalısamıyor, vatandaj idareye güvenemiyor, Başbakan «böyle giderse batacağız!» diyor, ve bu S.05. işaretine Parlamentoda eevap veren tek kişi çıkmıyor. Danlmayın. gücenmeyin sayın milletvekilleri ve senatörler! Umursamazlık bc'yle devam ederse memleketi de rejimi de çöküntüden kimse kurtaramaz. İyi bilmeniz gereken bir gerçeği •onra kimse bize hatırUtmadı demeyin!. dll Yüın açıhşı dolayısiyle Adalet Reformu yenlden günün konusu haline gelmiş bulunuyor. Adalet Reformu ortaya atıldı, ğı günden beri çeşitli çevrelerde ma imkâru verecek soba v ya lerl kapsamaktadır. Döner fcıyAdalet cihazına karşı tenkit hu kacak istiyoruz. • mejlerin tüm gelirlef içinde sağdudunu aşan tarizler yapıknak/ Ç Çalışmalarımızı yUrUtebü ladıgı gelir oranı ° « 13'dur. Detadır. ek için daktilo makinası, şeri ğefleri milyonlara varan gayri Bu korîuda o kadar İleri gi/ di, karbon kâğıdı ve yazı kâğı menkul gelirler ise ancak •• 1İ7' dilmiştir kl son yıllarda geçidı gibi zaruri ihtiyaçlanmızırj dir. Dikkat edildığinde bu gayri rilen buhranlann sebebi olarak menkul gelirlerinin çok düsük karşüanmasını istiyoruz. Adalet cihazı gösterilip 12 Mart (!) özel işlerimizde kullanmak olduğu görülmektedir. Aynca KuMuhtırasının bir noktada Adarum, yıllardır elinde bulundurlet cihazına karşı verilmiş oldu için resmt amaç veya devlet duğu ve değerlendiremediği arsa kesesinden dış Ulkelere seyahat •ğuriu ileri sürenler olmuştur. lan için de milyonlarca lira verTürk DevletÖun temel daya İmkânı istemiyoruz. Sadece va gi ödemek zorunda kalmıştıj. zife bölgemlz içinde glttiğimis naklanndan olan Adliye ile Or3 Kurum personeli için Edu'yu birbirlerine karşı çıkar keşifler için tuttuğumuz kiralık mekli Sandığına milyonlarca lira mak gayesini taşıyan bu iddiaya araçlann Ucretlerinin zamanın keseneK ödenmiştir. OysaM Ku, cevap vermek bır noktadan po da ödenmesini temin ve bizleri rum personeli S.S.K. mevzuatıbu araçların sahiplerine mahlitik tartısmaya kan»mak demek na tabl olmalıdır. olacağuıdan ve bu aa meslegi cup etmiyecek feküde koğuşturma ödeneği istiyoıuz. 3 Kurum yöneticüerinin somizin vefcar ve tarafsızhğına uy(5) Odalarımıza «yn ayn tele rumsuz ve Deceriksi» tutumlan gun düşmeyeceğinden bu konuöa sadece sayın Faruk Erem'in loş istemiyoruz ama yapacağı yuzUnden 1960'tan bu yana binmız resmî yazışmalar için yete lerce yetişmis eleman Kurum' blr makalesınde beUrttiği gibi dan âdeta kaçmıştır. Bundan da ri, kadar PTT giderl istiyoruz. «12 Mart Muhtırasının kime kar (S) Adliyeye yardımcı olması şüphesi» Kurum sarar görmüssı verümiş olduğunun Muhtıgereken diğer dairelerin Adliye' tür. rada açıkça yazılı oldugunuı mn çalışmasına ayak uyduracak söylemekle yetiniyoruz. 4 Kurum bundan 4jnl önce çalışma temposuna girmesinin mensuplannı lşçi»kabul etmiş ve Adalet cıhazının istenildiği gl. bir toplu sözleşme yapümıştır. • bi çahşmadığı, mesl^gini seven temin edilmesini istiyoruz. Üstelik bu sözlefme Turkiye'de her Adliyecinin kabul ettiği bir M. Nihat ilk defa memur zannedllen Kugerçekse de bütün bunlardan tek Osmaniye Ağır Cezs rum personelinin 53 günlUk gresorumlu olarak Adliyeyi gös• Mahkemesi Başkanı vinden sonra imzalanmıştır. Butermek büyük bir haksızhktır gün Kurum yeneticileri/ elde kanaatindeyiz. toplu sözleşme olduğu halde sözAdalet cihazının İstenildiği gi SSK bunalırhı leşme hükümlerlne uymamaktabi çalışmadığını kabul etmekle SSK KONUSTJNDA ALINA dır. Sozleşmenin blr hükmüne beraber «Bugün Türkiyede istenildiği gibi çahşmayan tek müCAK EN ÖNEMLÎ TEDBİR, göre Kurum, personeUne yılda 2 maaş tutarmda ikramiye ödemek essesenin Adalet cihazı mı?» ÎÇ BÜNYENTN DÜZENLEN zorundadır Bugün Kurum bu ösorusunu bir yana bırakıyor veMESÎDÎB. demeyi yapmak için mahkeme Adalet cihazının istenildiği gibi karan istemektedir. Personel »ççalısmamasında Dütün kusurlaşçi işveren primlerine yaptıgı dâvaları kazanmıs v© kararnn hâkim ve savalarda mı ou mak istediği zam ve blinye lar Yargıtayca da onaylanmıştır. duğunu soruyoruz ve diyoruz kl; sinde Adliyeye intikal eden Elde bu emsâl kararlar olduğu bilgi istediği konularda ilgili dahalde Kurum her personelden, irelerden zamarunda cevap aıa yolsuzluklar, Sosyal Sigortalar ikramiyesini ödemek için, ayn mazsa; mahkemeye getirümesint Kurumunu, son günlerde kamu ayn ilâm isteme yolunu tutmuşistediği bir şahsı polis veya jan oyunun ilgisini en çok çeken IPJtur. darma çeşitli nedenlerle getir ruluşlar arasına soktu. Her şeyden önce şunu belirtmezse; şahit, büirkişi gibi ktaıBugün sayılan 29 bine yaklaseler bazı etkenier altında bil mek gerekir ki bugün Kurum şan Kurum mensubu, avukatlabuna diğini söylemez veya yanhs söy ekonomik ve psikolojik ra vekâletname verme yolundakrse; dâvetıye veya dığer evrakı lımlar lçtndedir. Elindeki kay dır. Oysa, Kurum, bu ikramiyepostaya vermek için yeteri ka naklan verimli bir şekilde işlete leri kesinlikle ödeyeceği gibi 20 dar posta pulu bulunmazsa; icil mediğinden öturü de bugün iş. milyon lira da vekâlet ücreti öbir olaya elkoymak isteyen C. çi ve İşveren pnmlerinin arttır demek eorunda kalacaktır. Savcısı olay yerine gıtmek için ma görüşünü savunmaktadır. OyAynca geçenlerde yapümış ovasıta bulamaz ve bu yüzdeo en saki halen alınmakta olan prim lan S.S.K. 27'nci Genel Kurukarışık olaylara yetenekleri be ler dünyanın en yüksek primlelunda, Genel Müdür ikramiyelelirsiz olan görevliler elkoyup tah ri olması bir yana, bu kadar bol rin ödeneceği yolunda söz rerklkat yaparsa, dolayısiyle gerek keseden de harcanmamaktadır. miş ve bu husus Genel Kurulca H deliller tam clarak toplana Kaynakla iyi değerlendirildigi da karara hağlanmiştır. mazsa. kabahat Hâkim veya C. takdtrde primleri arttırmak geBirçok, Iknuniyeler, anlaşilaSavcısmın mıdır? Kabul etmek rekmez. Bu nedenle aşağıdaki ko mayan sebepler yUzünden halen lâzımdır ki, yardımcı yan mües nulann kamuoyuna açıklanmasıödenmemektedir. seseler istenildiği gibi çalışma nı faydalı buluyoruz. 5 Bugün Kurum personeli dıkça Adalet cihazının tnükem1 Kurumun öz varlıklarlnın ekonomik ve psikolojik basküar mel çalışmasma imkan yoktur. •• 13,63'ü bağlı, % 86,37'si ise dö altındadır. / Detaylara ınmeden bu husus ner kıymetlerdir. 1971 yıhmn top6 1136 sayıh avukatlık kanulara isaret ettlkten sonra sami lam geliri 4579.425.800 lindır. nunun getirdiği hükttmlere damiyetle belirteHm kl bizim de Bunun V» 75,22'sini prim gelir yanank Barolar Birliği ile Kuçok arzuladığımız Adalet Reformunun kısa zamanda gerçekleşeceğinı zannetmıycruz. Bilin•*• diği gibi Adalet Reformu biri Adalet Teşkilâtı ila ilgüi kanunlann değiştirümesi, diğeri de özel ve kamu hukukunu düzenApansa ölümü ils bizleri tarlfste acılar içmde brrakarak leyen kanunlann degistirilmesi sonsuzluğa göç eden, değerll eşim, Bevgüi babamu, Fındıklı şekünde iki yönlü olarak ele aNamık Kemal (înönü) Hkokulu emekU müdürü, j . . . .v îınmak gerekir. 1961 Anayasası Hâkimler Kanununun iki yıl içerisinde çıkartümasını hükme bağladığı halde 11 yıldır bu k«""" i m çıkartılma mîş olması, Medeni Kanunun cenaee törenine katılmak, çelenk göndermek, başsağlığı dl, değiştirilmesi için yapüan çaleklerinl bizzat veya. telefon, telgrafla blldirmek suretlyle hşmalann mâzısinin yirmi yılı .bizlerden manevl desteklerim eslrgemeyen tüm yakınlanmıza, aşmış bulunması bize Adalet Re dost ve komşulanmıza, merhumun meslekdaşlanna, okul, formunun kısa zamanda gerçek•kitabevi, dernek, şirket. banka ve klüplere ve bu kuruhıslaleşemiyeceği kanaatini vermişpn s&yın mensuplanna mirmet ve sükranlarunızı arzederlz. tlr. ' Bunun içindiı ki% Adalet cihaAtLESl zının daha iyi çalışmasını temin edeceğine bıandığımız bazı hususlan bUtün meslektaşlanmm düşüncelerine tercüman olacağıCumhuriyet mıza inanarak açıklamayı sarurl gördük. (T) Ne şahsımıza devlet ünkânlan İle döşenmiş lojman, ne de lüks otelleri aratmıyacak misafirhane istemiyoruz. Sadece insanca bannma imkânı verecek Adalet cihazına vakışır Adalet CATARPtLLAR, MOTÖRLÜ KOMPRESÖRLER daireleri İstiyoruz (5) Odalarımıza soğuk hava ter AYKAÇ TtCARET 47 62 94 23 79 75 tibatı, kalorifer veya benzeri bu ••••••••••• • ••••» • • • • gün için lüks sayılamıyacak şey • • • • • • • • • • • » » » • • • • • • i Ier istemiyoruz; ama kışın odaCumhuriyet 7118 »artlara göre unt A TÜRKİYEDE İSTENİLDİĞİ GİBÎ ÇALIŞMAYAN TEK .MÜESSESE ADALET CİHAZI DEĞİLDİR. SOSYAL SİGORTALAR KENDİ HATÂLARINI İŞÇİNİN SIRTINDAN ÖDETMEMELİDİR. BAŞI,ORTASI, SONU BOZUK.BİR EĞİTİM KEŞMEKEŞİNDE TÜRKİYE'NİN YARINI OLAN ÇOCUKLAR' YİTİYOR rum arasinda bnzalanmı? olan grup sigortası tip sözleşmesine göre kabul edilen hükümler çerçevesinde, atukatlara sağlanan menfaatlere karşılık alınacak prim çok azdır. Bundan da Kurum büyük zarar görecektir. 7 1186 sayıh Kanunun geçici 3 maddesi ile ilgili olarak işçiler 1950'den önceki hizmetlerınin (10 yıl) emeklilik sürelerine sayılması için açtıklan dâvâlan kazanmışlardır. Yargıtayea da onaylanan bu kararlara rağmen hâlâ her işçl için ayn ayn mahkeme karan istendiğınden ve sorun da binlerce işçiyi Ugilendirdiği için Kurum dava başına 650 Ura olmak Uzere milyonlarca lira vekâlet ücreti Bdemektedir. Bu yolda ÇaUşma Bakanlıgının bundan böyle mahkeme karan olmaksızın uygulama yapılmasını öngören genelgesine rağmen Kurum hâlâ işçilerden mahkeme kararlan İstemektedir. 8 S.S. Kurumu elinde oulunan bazı arsalartnı değerlendiremediğinden satmak yoluna gitmektd b*j satışlar İse bugünkü değerlerlnin çok altında yapümaktadır. , Yükanda sayüan nedenler yüzünden SSK'da başgösteren bunalımın giderilmesi için şu tedbirlerin alınması gerekmektedlr. • Kurumun verimsiz fayrimenkullari süratle verimli hale getirUmeUdir. • Kurum personeli S.S.K. mevzuatına tabi tutularak milyon tarca Ura gelir sağlanmahdır. 0 Kurumun yönetici kadrosu becerikli kimselerden oluşturulmalı ve modern sıgortacüık metodlan uygulanmahdır. • Personele ödenmesi gereken ücramiyeler derhâl ödenmelidir. • Feragatle çalışan personelln huzursuzluklan giderllmelidir. I Hikmet GÜRKAYNAK . K , KANADA Eğitimde bozukluk köktedir Okul çağma gehniş milvonlarca çocuk okul yüzü gönrlüyor. Cumhuriyet gene her sayfasında kesilip ^ saklanacak yazüarla doldu. tşte onlardan biri. Aydında Efeler Ortaokulu Matematik Öğretmeni Cafer Karatepe'nin 19 Eylül 1972 tarihli Cumhuriyettcki yazısı: «Eğitimd* bozukluk kökte.» 1^00.000'öğrenciden 1.250.000 ö | renci bütünlemelL En iyimser ölçülerle 750.000 öğrenci daha geçse, 500.000 öğrenci bir yıl kaybedecek. Bir öğrenci, veliye ve devlete bir yılda 1.000 Hraya' malolsa 500.000.000 lira böşa gitü demektir diyor sayın yazar. Resml okullar büe yalnız yaülı ücretini 3.000 liraya çıkardığına göre bu kayıp ancak miiyarlarla ifade edi lebilir. Kayıp sadece bir yıl v* milyarlarca lira olsa neyse ne Daha kötüsü bunca masraf', emek ve tamanm amaçsız kaybedilmesi dir. Orta Hl Tafciat Bilgisi kitabmdan ne güzel Srnek vermiş sa yın Karstepe Haklı olarak soruyor: «Böyle bir Sğretlmin Kur'an Kursu öğretiminden (arkı nedir?.» Ne yapmalı? Yapılacak işi de Kristof Kolomb'un yumurtası gibi koymuş dttaya Bay Kar?tepe: Bütün Okul programını yamak. tlkokuldan başlamak üzere yeni programlar tesbit edilmell. îlkokullarda' üç ders olmaliî Türkçe, Matematik ve Haya't Bilgîsi. Ortaokulda da bu üç der* devam etmelidir. Ortaokuldan sonra herkes mesieğini secsin, matematik mi öğrentock. istiyor. sade ce matematik öŞrensin. Müziğe mi yetenekli, sadece müzik öğ rensin. Büyük meslek okullarında dersler sadece mesiekle ilgili olup mutlak uygulamalı olmalıdır. ilgili okullardakf eğitim. öğretım, üretimle birlikta yapümalıdır Öğ renci öğrenirken birşeyler de üfet melidir.» Herkes kendi derdina düşmüş. Gemisini kurtaran kaptari. Okul ça ğına gekniş milyonlarca Türk çocuğu okul yüıü görmOyor. Bu yıl yüzbine yakm lisC mezunu Üniversiteye giremlyor Başı, ortası, sonu bozuk bir eğitim keşmekeşinde Türkiyenin yarını demek olan çocuklarım» yitip gidiyor. Bizleı de havanda su dövüyorui. Eğitimde hozukluk köktedir, . Suç Alide Velide değil, düzendedir. Eğitim davasuun temelUşı Köy Enstitüleri kundaklanmış.. Makal ların, Baykurtlann, Apaydjnların yetişme olanağı yok edllmif... Atatürkün «Havatta en hakiki mürşit ilimdic» yoiu terkedilmiş. onun kurduju Cumhuriverte Eğitim Ba kanı otah btri. oy kaypjsu uâruna •Gayemiz her ilde bir tmam Hatip Okulu açmaktır» diyebiliyor. Sanki kendi çocuklarını lmam Ha tip OkuKına gönderirmis gibi' Sayın sorumlu ve de yıtkllı ki şiler! Bakanlar. Başbakanlar, Senatör ve Milletvekilleri! Hergun gazetelerde yükselen velı, öğretmen, eğitimci feryatlannı Şağır Sultan bile duydu Yapılacak ışi öğretmen Cafer Karatepe matema tik bir postüia ^ibi brtaya tcoymu|. Dska iyi bir fikrisiz varsa onu uygulayıo Yetkiler Sizde Yeter ki, Tüıkiyenin yarmı demek olan çocuklanrTMzj kurtarmak için sizlerde istek olsun. Idarei maslahat politika?] ile şimdiki keşmeke şi devam ettirmek. tarih önünde Sİ2İ sorumluluktan kurtdramaz. Osman CÖMERDOĞLU . , Erenköy tstanbnl TESEKKÜR i. RÜŞTÜ DiK'fn F FONO EVİNİZE GELEN ÖĞRETMEN Türkiye'nin >ıeresinde olursanız olunuz keadi kendimze, İNGİLİZCE.FRANSIZCA ALMANCA. MUHASEBE STENO VE DAKTİLO KİRALIK VE SATILIK l öğrenebillrsinız. Hemen bugün broşürümuzu Isteyniz. FONO Mektupla. öğretım Enstıtusu HaltaUrgazl od. 207 Şi?lı/ls1anbul 4««7l34&31«64014gS A.1ans: 70330/7106 MİLÜ VARLIĞINI KORUMA VE İDAME •AVA KUWETf,ERİfi|İ^UÇtllfOİRMEKLE: ..ııCll»"*""'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear