24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 30 Ekim 1972 rt BÜUJŞU MÎZAMI CEDÎT Y ) AVPUftl l/SULö >A>tmLOM $EfcîT A.YAKIANMIŞ AVW4,VOYVOİ>A BÎR. ÇEŞÎT. VAMI s 8ELLİ £D€R,... . İzmir'in içinde SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMANl • 87 cAman çok sevindim, neroden çıktnttzT Arfladım, teniso gekfcete Karşıyska'ya... C«Itit'e rastladınız.> Ayrı ayn ellenmizı sıktı. Yer göaterdi. Sonra, «tetB nüsınte? Sobayı yakahm mı?» 65ye sorckı. «Yok..» karşılıgjnı vefdl Uguı, < u r mer kalmadı; yeniden terlemeyelim... Soba fılân istemea. Kıyaf««m*ün ktsorana ttakm» Haeip Bey.» «f*e demek eanna; kravat, paotol top oynanmas ki... Sia de benim küigun» akbrrmym.» cŞu haiınizle yirm* yaşınd» biı deUkanb gibieiniz!» <Bu kadan tevatür Uğur Bey, Utiiat « ü Herkee kahkabayı bastı. « Gülseren') bilirsmi» ya, sn Mcn tazı büm c a H ; Naaiı» «MemnvHi oldam tamştıgjmı» kııım^ «Ben de efendim.» 'Hasip B«y, şak& yoflu Cahii'e döoüp çıkı#>: •Bafc, herjtesm ne guze) mşanhsı, arkadatı var. Hani seninkısi? Ne beceriksiz delikaniısın yahu!» Catoit, gütaaeye basladı yeniden. Gülseren, giri«ti: «Hiç merak etmeyin Hasip Bey; Cahit arkadaşınuz, biraz daha iyileştace bele bir bizim terus Kulüp'e dUşsün; böyle bir petroî mühendislnin her parçası, bir kizın elinde katEr valtahi!» tfazh, «Kölay mı?» dedi, «Cafnt Beyl, sağ saHfn, begen&ği ki2a tesJitn edertz...» Orttüıfı bir sevinçli havadır aldı; afch yn Calttt, bu sözlerden ntanır gibi otmüştu. Lâf kanştırdı; getlrdıği gazeteleri de babasıria verip, «Tlhiüye'de £ikan bütür» gazeteten bir tamam akhk bu sabah...» diye söylendi. HasJp Bey, sordu: «Dogru ttıul Hepsi de yaayor mu?» .*, .«Dogru, Hepsi de yazıyoe.» «Ne olmuş? Btt, m M b g»eteler« bakam«dık.. Kayseri'deki olaylar devam ediyor;» kar$ıh|iffl wrdi Caföt, tVeşiMsafda kavgaya tutafan panılılerın ustune pobs M«f «smtf, e n Mr Hafc Partlli tutuklanmış; ild d« Dmooknt Partiliyi yaka]amı$laT...> «Yahu $u bizitn hüküm«t, mipedüz tmda1»!» diye, parlayıverdi Uğnr. Ondan pek az politika sozü duyduğumuzdan, hepimiı bakmış kstmışıı yüzüne. Sordum: «Niye budals oltıyorımış?» •Kardeşım,» diye, öflteyle s&st girt^ti; «kaç gUndür t&z*Mİ«T yaayor: Ismet P«ç«, Kayseri'ye gitmek istennif, grrnMk tstermi». Celâl Bayar mı, Adnan Menderee ml, bar kimse, ille de Paşa'yı Kaygrri'ya §okm«yacagtm diye dırenlnrd^. Ne olacak Kayserl'ye Paşa Mazretleri giderse? Brraıan gtrsin, gezsin, polifiksıcılanıı deyıyiyle, halkl» temas etsın (!> Çıkmaym karşımna! Ne karga oiuı, ne de gürültfl. Sonra da MeodeTe* Efendi, bildiiim o«Çok doğru kORuytu Ufar,» dJye, etti Caföt, «hatk kttlesinl, crrUlıtı, geçld ohvrak yatiftırmak içta, bımdao tyl taktik, can aağhğı. » «Gecici yatntınnft takti^ mi ohır?» diye sordu Kazlı. «Evet^ karfilığmı *erdi Cahi», «geçlcl olur. Bu iş, eniode sonunda bir yerde, btr yennden hopacak nftsıl olsa ..> BabMi. Calnte dıkkatli dikkatli baktı. Biraz da öfkeyle sordu: •Naajl kopar? Kopacak be oğlum?» <t$te orasım kestirmek zor baba...» Gülseren, alaylı alaylı komışhı: • Dert mı Hasip Beycifeto: Politikacılar dü çünsün.. Düşünüyor, uğraşıyorlar d» (I) Bu memleketi bıza tesİim etmediler ya!» Gulüştük. Hasip Bey, • Doğru, biz memleketi onlara, politikacılar» teslim ettikj karşılığıru verdi. Cahit'in annesi çaylan getirmişti. Cahit, çayîan dagıtmak, herkese vermek içiıı davrandı ama Gülseren, bırakmadı. Onu yerine oturttu. Tepsideki flncanları bir bir altp herkese vermeye başladı. Nazh da şeker hokkasıuı dolaştınyotdu. Bu kez. annesi CaMt'e baka baka konu$tu: «Ah $u kızln fîH benfan de biricfk kızn» cA' •Oooo! Anncm de babam da ortalıkta bir kız jörmesinler.. kızlara asılacak yerde, bana asılırlar !• d!ye Cahlt, isyan efü. üfttr, gSlmeye ba?•Hi4 nermkkııtna Hanun Teyıe,» dcdi Cahltiıl annasitM, «biılm kızlttr. siM de bir kız bulacakUr..... •Atıun oğlum «öyle «iıinkilere benx«r oUun. Bdyle güzel kıx isterim > (Arkan tar) Bdiük Kuroandanı kurmay ytoba şı Cemal bey UtanbuTdadır. Akşama fataba gelecektir. Ben sizm ve eratm iaşesiae bakarua tâlimle malimle alâkatn yoktur. Hüıeyin efendiyle bolüğe geldik. Bolük muharebe mevcutlu oldi»|u için 283 neferdi. Seferber lik dolayıayle 187Î1891 doğumiu er»t silâh ahıodaydı. Şu halde en ya|lı nefeT 38, en genci 21 yaşmdaydı. Bölüğün hemen hemen 250 mevcudu »kaUıydı. 1888 mk» lâbından önce sakal bırakmak scvap ve sakallı adam şayani hur mstti. Aıkerlikte binba$ı olaolarlj sivil hayatta belirli mevkiye yfik selmiş bulunanlar yaşları ne olur sa obun sakal bırakırlardı Muhareb*ye gidenler de mübarek bir yurie ahrete kavusmâk ı^n sakal bırakırlardı. Hüseyın efen di beni bolüğe takdrm ederkeo duyduğum heyecanl târii edemem. Demek ki şu andan itibaren bu 285 adam benim emrimdeydıler, ve benim emrinüe öleceklerdi. Talime çıktdc. Yüzbaşı SelahattirYin Romanı Bu asker kahramandır Bölük kumanöan vekfli mülânmıevvel Bingazlli Hüseyin Efendi, göreve yeni başlamış durumdaki Sefâhattin'e, erlerin geri kafaıufnğmı mazur föstermek için: «Sen görünüşlerine bakma, bunlar birer kahramandu» demiftL Bu hitap tarzı Uzerine çok fena oldum. Atı» yerine geldım. Bana dedi ki: Al $u tüfefi, at bakalım! Dedim ki: Elirruzdeki talımname, N5lük suboylannın da nefer gfbi bu atışlan yapmasmı emrediyoT. Bölük Kumandani sıfatıyla sizden başlıyalım. Pelu, dedi, ehne Mr «114b alch. Yüz elli metreden ders atışı hedefine atıyorduk. Tatarak desteklı atış yamyordu Hüseyin efendi... En rahat ve kolay pozısyon bu idı. Birinci mermıyl attı. Isaret verdiler: Bo»! Ikinciyı attı: tsabet! Yarri numaralı daireler dısında hedefi vurabılmişti. Üçtincü atışta dördu tutturabıldi. Bu rezılâne bir atıştı. Ama Hüseyin efendi, benim gfbi bir toy kişmis stMh »tacâgrm tsmnsdtfı İçin kendi yaptığı atışı başan sayıyordd. Haydi bakahm Selâhattin efendi, stra sende... dedi. Ben bir tüfek aldım, ayakta birinci mermiyi atöm. tşaret verdiler: II... tktecl T « fiçOncO 12, 12.. Hüseyin Efendi çok şaşmh: Aferin mulâzım, sen silâh atmasını da bihyor mussun? dedi. Cevap verdim: Bildığim için sdbsy yapöbası Cemal Bey gekiı. Benüz otus yaşına formemis levend yapılı aydm bır H<*1i^Ta'r*li \âi. tki üç güa içinde o kadar kaynaşök ki, o bana Selâbatün dedikçe ve ben TOzbaşım diye seslendikçe kardeş gıbiydik. Bölük hıznu Atmıy şa*4rtıcj bır çalış* maya girmifti. Bölügümüz Çanakkale iszfbatma memur oldu. Ve bütün karakollan teslim aldı. BöTük merkezi Çanakksle içinde Çmartjk denen agaçlık bir yere nakledildi. Çanakkalede o tarihte iki kokrrdu rardı. Biri Ifizemrye Kolordusıı ysnf Wzmikiy«li. Bomeü rakasındaydık. Redif Kolorthısu Anadolu yakasmda bulunuyordn. Her fld kolordunun dayandıgı «ebJr Canakkale bir asker mesheri giblydı. geoe çsdınüa okuyordum. nefer geldi: Ylizbaşı senl lskelede b e t Hyor, silahlı bir manga ahp gelsin dedi... Bir We »arf diye sordum. Blıhn Hüaeyin efendiyi dögmüşler.. Güvendiginı yirmi nefer aldım. tskeleye koşarak indim. Cemal Beyde renk atrms asablyetten tîtriyor. Hüseyin efendinin yteü gö«a saniı, eftiseleri Bir Derleyen : tlhan SELÇUK parça parça. Blrçok subay toplannus... Cemal Bey bana şu emri vertü: 1lerde Rum maballeslnde bir meyhane var. Orada yirmi kadar asker ve Jandarma oturmus içlyorlannıs. Hüseyin efendi uçdort neferle gitmiş, onlan kaldırmak istemiş, meyhanedekilerle birllk olan askerler Hüseyin efendiyle inzfbat neferlerini dövraflşler. bir neferimid de bıçaklamışlar. Neferi hsstaneye gönderdim. Şimdi gjt! meyhanedeki neferleri al. ordugaha götür. Meyhanecl Eum'a gereken dersi ver! Benim için ilk sınav baflamıstı. Başarmak zorundaydım. Meyhanenln önüne geldim. tçerde vur patlasm, çai oynasın. Meyhaneyi sardun. Küçük bir» Uğime: tçerden bizden başka klm çıksrsa vonml ernıini Terdinu MASKARALIK Bolük tâlime başladı. Ben de incelemeye başladım. Maalesef tâlim nâmına yapılan şey bir mas karalıktı. Okumau yazma» olraayan Çavuşun yapacağı şey de bu maskaralıktan başka şey olamazdı. Derhal neferlerle birer me§gul ölmaya başladım. B51Üğün hemen yarısmdan fazlası tüfeğe fışek sürmeslni bilraiyordu. Bir çoğu süngü takmasını bilmiyordu. Bir çoğu daha silâh atma mıştı. Oysa düşman karşımızda ve bize saldırmak üzereydl Baktım kl neferlerin bir kısmı Arapça, bir kısmı Kürtçe, bir kısmı Amavutça konuşuyor. Bö lfikte fiç dort Ermeni. iki üç Rum, birkaç Bulgar var. Ayakkabılar parçalanmıs, çama^r yok, hepsi tflhBti^f, biui, yorfun... îlk gördüklerimin acısıyla dön düm. Ve gdrdüklerimi derhal Hü seyin efendlye söyiedlm. Hüseyin sfandi bana dedi ki: Bu asker kahramandır. 8en daha beşikte yatarken bunlar dağda kavga ediyorlardı. Yarın bir tilâh patlarsa görürsün Hem »en böyle şeylere karışma... O akşsm yemekten sonra koğu?a gittim Başçavu? ders verıyordu. Dinledim. Bazı askerlere ben de sual sordum. 8 Kaç Allah vardır? C Seklz tane.. S Neredeler? C Biri koğuşta başçavuî, diğeri BölÜkte Hüseyin «fendi, vesaire. S Senin peygamberin kim? C ... S Kaç yaşındasm? C BUmlyorum. S Bana birden ona kadar sayl C Okuma yazma bilmem. S Bulunduğumuz yer neresiT C Kalei Sultaniye.. S Burada ne bekliyorsun? C Gâvur gelecekmls.. 8 Hangi gâvur? C Gâvur işte.. îar. ŞAŞKINLIK Oç neferle içen girdim. Te»gâh basıada duran Rum beni i?5rUnce güldU. ŞUphesiz lçinden «dayak yiyecek biri daha geldi» diye dusUndU. Ama istifini bo» madan: Buyuran pasam, ne emir edersin? dedi. Yüksek sesle bagırdım: • ""Mfejjıâae sanlmıştır. . Khn dışan çıkarsa vurulacaktır Kim ae yerinden kıpırdamasın! Herkes sustu. Lftterna durdu. Meyhaneciye sordum: Neferler nerede ? Yoktur paşam. DOndüm arkadaki nefere emir verdim: Bunu al ordugaha gfttür. Kaçarsa. vur! Rum şaşırdı. Palikaryalar •*• şırdı. Meyhaned yalvarmaya başladı. Ama nefer yakasma y*> pıyıp götürdü. GELİŞME O günden sonra dunım benım lehime geliştl. Bu islere basladığunızuı onuncu gtlnü böHiğun g«rçek kumandam Kurmay Yüs 40 yılöilt* ON memleketin her tarafında Cumhuriyetimirfn onuncu yılı heyecanla kutlandı. Cumhurbafkanımız büyük Gazl. Ankara'd"a meydanı dolduran halk topluluguna v« radyo ile memleketin her t»rafından dinlenen şu meşhur tarihl nutkunu töylemlştir: •Türk mılletü. Kurtuluş Savaşına başladığımızın onbeşinci yılındayız. BugUn Cumhuriyetimizin 10'uncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun» diye başlayan bu nutuk şöyle sona ermiştir: «Ebediyete skıp giden her mhuriyet BÜYÜK BAYRAM KUTLANDI de kutlanmaıını gönülden dilerim. Ne n u t l u Türküm diy» ne.* D on »enede Büyük Millet Bayramının, daha büyük zaferlerle saadetlerle huzur ve refah için• MALKOCOĞLU yazan veçızen Ayhan BAŞOĞLU ÇELİK HANÇER REİ8İCUMHUR hazretleri dün «abah Büyük Millet Meclislne tefrif etmi#l«r ve burada kordiplomatigin ttbriklerini toplu olarak kabul buyurmuşlardır. Kordiplomatik adma elçllerin en kıdemliıi Sovyet Büyükelçiıi M. Suriç, G»ri hazretlerine bir hitabede bulunmuf ve Gazl 6 e bir nutuk irat «tml«lerdir. T • BATKAM münaıebetiyle tıtanbul'da yapılan geçit rerml, iki buçuk taat «ürmüftür. • FRANSADA M laattenberi kar ytimaVudır. YARIN: I$TE... SUBAY BÖYLE OLUR Dİ$! BOND TERANELER Şüphesiz bu nefer ne tarih billyordu, ne coğrafya, ne millet, ne vatan.... Gel demiçler gelmiş, dur demiglr durmuştu. Dersten çıkıp çadırıma geldiğim zaman Çanakkale suları önüne sandalyemi atıp oturdum. Durumu görü yordum: Feci idl. Ama çok azımız bu fecaatin farkındaydık. Ço ğumuz kahramanlık teranelen içindeydik Gecem, büyuk bir bö zün İçinde geçti. Ben o tarihte bef vakit namaz kılardım. Namazımı kıldım, Allahıma dua ettim, yattun. Hayatırnız tabii olarak sabah akşam talime çıkmak, gece derse girmek, lonra arkadaşlarla sohbet etmekle geçiyordu. Fakat her gün içinde bulunduğumuz çıkma zi daha iyi kavradığımdan ıstıra bım artıyordu. Ben her gece ikiüç saat askerlik. tarih, Cel»ete üstüne kitaplan okumayı âdet edinml'tim. Hüseyin efendi ve arkada?lan benimle alay edıyorlardı: Subay okur mu? Sen okuma nı bitirmemiştin de neden subay oldun? Böyle okuduğunu gören nefer, bu cahil subay nereden çık tı? Gece okuyup öğreniyor, sabah bize söylüyor, demez mi? Koca Italyan donanması gelmiş Boğazlan kapamış, Trablue elden gitmi$, îzmir'den Antalyaya kadar Onlki Ada elinde Bisimkiler: Itftly» da klm oluyormus? Çanakkale'deki kayıklara adarn bindirsek îtalyan donanmasıru bir an havaya uçururuz. Kaddiniz varsa, olmaz deyin, hemen sise vıırduklan damga: Korkak ve cahil! OUnlerden birinde atıs mey danında neferlere yeni usullerle atıa vaziyeti aldınyor ve çalıştınyordum. Bizim Hüseyin efendi geldl. Olanlan görünce fena halde kudı. Eratın isitecegi bir sesle: Selâhattin efendi, bunlar iş değil, iş silâh atmaktır. Gel bakalım şu atış yerine! TtFFANY JONES GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear