24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 29 1972 BİR, MOkTA l?A7l$lrJ> TcRSfiS/u OLMUŞ OLMUS I^AVIP... BlKFNÎ JKİNÎ yoKtSiî 6ÜNÜMÜzDE Izmir'in içinde SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMANI • 86 Uğur. düşündü kaldı. Hoca, gerçekten haklı Ben, bu kez saka cttim: «lyi ama ağabey, sen de kimden yânasın?» \ «Oyun bu alt yakası Emre, bılırsın kı ikinizi de elinize ilk raketi aldtğınız gunden beri severım.» «Sağol!» çektik Uğur'la birlikte bu sefer bocaya. Arkamızdan söjlendl: «Benim gençhğime rastlayacaktımz ki şu sıranızda, ikinizın de kortlarda paçavrasını çıkaracaktFm..» Hepımiz gülüştük. le olduğu gibi görünmesi daha iyidir; elbette guvendiğı dostlarına kar$ı..« Cahıt, saatıne baktı: «Daha saat yenı onbirı geçiyor Erken sayılır.. Bize gelır misımz. annem sıze guzel bır çav >apsın? Bu yorgunluğunuzdao sonra'iyı gfdeî tfoğrusu.» Uğur, nasılsa bu fikri çok beğendı: «Hay aklınla bın yaşa be Cahit! DUım damağıma yapıştı zaten.» Bana ddndü.: «Bir koşulum var ha Emre!» «Ne koşulu?» , Korkum dağüıvermis, yerini «Cahit'lerde ı^ konuşmsk yok. Bagüa pasevince bırakmıştı: B^n ne bekza'rj» • •• liyordum. ne olmuştu Cahıt, kahkahayı 6astı;*beMm yerime kark * * * şılık ve/di: . .' Ş Izmir'e donerken Uğur, dıreksıyonu yine Hayat böyle beklenmiyen jey«Tamam! iş Ifonuşraak yo».»^bana tesHm etti. Bu kez, yanıma oturdu. Iske. lerle «Atla oyleyse armbaya; hanimlann ortalıls le'yı geçjp Alaybeyi'ne yoneldiğimiz sıı'ada, Ordugâha çıkük. Dönfluk. Sıyerıne otur; dedıkçdudan kafam şıştı, konu.baktım: Deniz kıyısında, pardesüsünü omuzuiia şamasınlar.. • • ./ navlarımızı bitirdik. atmış, Cahit, yurüyordu. Elinde dürülmüs buNazlı, güldıi: ; Ben merkezi Çanakkale'de bujkulmuş gazeteler vartfı. Bastonu filân elinden «Ay sen bızi mı dinlm)rsun?»' lunan ve ftalyanlann deniz hü "atrraş, iyilesmişti anja hâlâ az topallar bır yu«Elbette . dedıkodu olunca, ıstpr ıstemez cumlanna karşı sahillerimizi saruyüşu vardı Kaldmma yanaşıp arabayı frenadamın kulak vAesı î;elıyor ..» Cahıt'e • donvunan tkinci Kolordu*ya kür'a jledim. Bızi görünce pek sevindi: du Uğur, «^azlı'yla tanıgmış mıydınız daha çekmiştım . «Vay! Nereden çıktınız?» önce?» ' 'Uğur, «Şâşma birader,» karşıjıgını verdl, 10 Ağustos 1912'd& Padişah Be«Şımdı tanışmış olduk...» dıye Catııtt Gülebizfm gibi şampiyonlar, sabahın kor karanlı öeren'le Nazlı'nın arasına' yçrleştı. Bir suredır şincı Stıltan Mehmet Eeşat gelğından, akşamın alaca karanlığına dejin çall . Uğur, Cahit'e çok önem vWıyord«. Dna, çok di, tıize Harbiye'de subay dipfosırlar'» malarımızı verdi. yakınlık gösterryordn. Aplamıybr değıldım: • «Havalar d'tzeliyor; açık havaya, kortlarâ Fabrıka ışınde Cahıfe çok guvenıyordu. CaİLrt CÖREV çıkarsınız yakında. Benim sağ kolum «»ğlam İ4t Demiroflu'nun halı. konuşrftası, bilgişi, fıesayılır; heİB ,şu ayağım bıras daha duzelsln, men birkaç konuşmadan sonrâ bu aivenı ben de sıze katılır, karşınız^ı çıkanm.» Uğur'aj vermıştı. Bıra? da ışi sadeoe benim 1894 ydında doğnruıştum. 15' «Oynadın mı bu oyunu?» değıl, onun ustune de yıkacağından metnnun Ağustos 1912 günü *kşamı 18 ya«Geç başlarfım ama oynadım GâvuriRtanda gorunuyordu. şında bir subay olarak birliğime ögrencıyken, okuduğum universıtenin bix sılru Cahit'ın annesi, kapıyı' açıp da bızi kargıkatılmak için yola • çıktırft'. kortu vardı. Gençhğimizde epey raket salladık. sında gorunce, pek sevındı. Uğur'la beni bilıElbette gelen hafıf toplan karşılayacak değın. » yordu. Kaç kez Cahıt ı gelıp evden almı?, yıÇanakkale lkinci Koloıdu BeGulseren, karıstı soze: şmci Fırka (Tümen) Onbeşinci ne bu evde onunla birlikte oturmuştuk. Gul«Şimdılik hakem durursunuz. Ama şu gençAlay Üçüncü Tabunına tâyio seren'le Nazlı ya jyıce ıltifat eftı PaltolarımıIiğimde! sdzunuzü beğenmedim Cahit Bey..» edilmişam. zı çıkarınca, bızi kazaklı. eşofmjmlı gorunce, «Canım ne de olsa, hepınizin ağabejsi sayı /pek şaşırdı. Cahıt durumu açıkladı; # tstanbuldan i> vakit Nemse va hnm.» « «Şımdi çaylar hazır olur » dıye. mutlağa purları denen Iıoyd Triyeatino va • Öyleyse fizndilik hakemlıkte karar kıliyor • indı. Merdivenın paşındakı salona feırince Capurlarından birine bindım Aynı sunuz » hıt'in babasmı, Hasıp Beyı, soRak* arasındatı ' akşam Çanakkale'ye gıden bir de Cahit, giıldü: denızı goren bır pençerenın onundekı koltuk ı . Yunan vapuru vardi. Yunan0 va «Dogrusu ya, ben, ne hakem. ne de hâkim ta oturur bulduk. Ayağında ütusıiz bır pantopuru yirmi kurusa, Nemse vapuoiabilınm Kotu bir huyum v'ardır, bir turlu "lon, terlıkler; sırtında pazen Jtoyu renk bir • ru birinci mevkı yemeklı altmıs onlevemem: Hemen yenilenden yana olurum » ^omlek, gdmleğın ustune gıyflığı yun bir ceknnışa ıridiyordu Ben Nerdse vaket vardı. Bize ayaga kalkınca, dızlennin üs«Ay vallahi bentfe de bu huy vardtr Cahit purunuî'lercih etüm 1908 dovrjtündekı gazeteler yere düştü. Beyaz, taranmış j Bev, ne var ki simdiye dek kimseye soylenjeye minden sonra alınmış ikı uç va saçları, uzun boyu ıle 6evınerek karşımıza dıcesaret edemezdım; siz benden cesaretli çıktlpurumuz vardı. Türk kıyılarındakildi:: nız!» ki insan, hayvan ve yük naltli(Arkası var) • tnsanın kendi kendisini bilmesi iyidir. Heyatını htfp, ygbancılar yapardı. « Efendiler, bugıin memleke tin en giizel yazan edebi heyetı mektebimize gelmı?, imtihanlarda bulunmuş ve bazı kâğıtiart da okumuştur. Bu meyanda Selâhattin *Efendinin • sınav kâğıdını da okuyan edebi heyet, Mek tep Mudürluğune müştereken im zalı bir tezkere yazmış ve Mektebi Harbiye'nin bu kadar şuurlu ve' güzel yazı yazan bir talebe yetiştirmesinden iftıbar duy duklannı ve jtıektep müdürüne, teşekkür, ettiklerini bildirmişler dir. Mektep Mi^dürü bu dunımıj alay. tonriyle tamim ttti. Sizler de okyyaeaksınız. Ben de Selahat tin efendıye şahsan mektep namına teşekkür tdiyorum» dedi. Yüzbaşı Selahattrn'iri Romanı Tek çare: Çalışmak Şevket' Turgut Paşanın, Romanyab hanımı kıtaya yeni iltihak eden subaylara şöyle diyor: «Vatânınızı seviyor, yabancı ellere esir .olıtıasuıı isteraiyorsanız. çok çalışmahsınız. Ben ashnda Romanya'lıyun... Fakat vatanım Türkiye'dir.» Yaknp Şevki, tyze Çanakkale'de oturan Şevket Turgut Paşayı görrrfemizı söyledi. Biz Çanakkale'ye tekrâr geçip Kumandanırj «vıne ulastık. fiâiier verdık. Bizi içeri aldılan Bıraz Bon ra çok kfbar glyınmiş Tcnr saçh bir hanırn salona gekü, hepimiz.in elini teker teker sı^arak bizl lebrik etti Bu, Şevket Turgut Pasa Romanya'da ataşemilıterken oradan aldıgı Romanvalı hammıydı. Bize guzel şeyler söyledi. İj'atınmda kaldığına göre dedi ki: Sız bu ordunun en yeni bilgilerle bezenmış zabıtlerisıniz. Memleketiniz çok geri, halkınıe ve zabıtlerinü çok cahjldir. Dunya çok ileri gıtmiştir. E ğ v milletinizi vatanınızit seviyqr, yabancı ellere esir olmasını istemiyorsaruz çok çalışı.talyanlara mezar yâpacağız. Bu askeri gorevinızı benden 'öğıenmıyecek kadar iyı bilerek büyuk bir memleket aşkıyla bura» ya geldığinızı gözlerinızden okuyorum. Biz çok gen ve cahil kalmıs durumdayız. Dünya ıla aranuzdakı fark o kadar büyük kı biz bu farkın dehşetini de anlayacak dunımda deŞilız Her Türk kudretınin yettiğı kadar çalışmaz ve kanının son damlanız. Ben Romanyahyım. fakat sına kadar fedakârlık vapmazsa vatanım Türkiye'drr. bu vatanı kurtaramayız. DÜŞMAN Kalktık, Pasanın elını öptük. Teiırar kayıkla karsıya geçtık. Sonra mavi gozlu, sarı bıyıkTümende herkesin alaytan aylı, sevimlı ve yakarlı haliyle rıldı. Ben o cıvarda bir dağba* JKumandan Şevket Turgut Pasa smda duran alavıma geldim. Agelerek hepimızın gözlerinden lav Kumandanı Kavmakam Arap öptü. Bizi oturttu. Hepırruze avrı ayrı babamızı, anamızı, mem • Mahmut bevdi Benı Çanakkale' de bulunan Üçüncü Tabura yolleketimizı sorduktan, sonra haladılar.Oradan tekrar Maydos'a, vadan sudan konuştu. Ve bır Maydos'tan Çanakkaleye, ve Çasüre sonra esasa geçerek dedi nakkale'de Hastane bavırı deki: nilen yerin altmda, sahil kena, Çocuklarım, şu anda çok rında ordugâhta bulunan tabukavi bir duşman karsısındayız.. ra geldim. Her gec« büyük dusman.donanHAYRET ması karsımızda dölaşıvor, karaya asker çıkararak Boğazlan elimızden almak için fırsat bekVardığım zaman top atılmış lıyor. Şüphesiz bu duşmana biz herkes vemeğe başlamıstı. fırsat vermıyeceğiz. Ve şayet kaAylardan Ramazan, 16/17 Ağus raya çıkarlarsa Çahakkale'yi îtos gecesiydi.. Derleyen : tlhan SELÇUK Baktım, çadırlann önünde bir petrol lâmbasının altında üç zabit.. Yaklaştım. Alaydan teiefon etmişler. Tabur Kumandanı benj beklemiş, sonra eve gıtmiş. tbrahim Şükrü bey adında bir kolağası imiş. Haber sönderdiler. Gelsin.. demış. Benı misafir odasına aldılar. Kumandan, kım olduğumu sordu. Söyteyince sasırdı. Kalktı ben] öptii ve bağırdı: Hanırn bak kim gelmiş; Rıfatm küçük Selâhattin'i subay olmus da benjm tabura gelmiş. Kırklık bir hanım odaya girdı. Beni görünce: . Aa ayol iıstüme lyllik sajlık, sen de ml adam oldun, maşallah.. Sonradan ahladım ki îbrahim Şukrü bey, babam Edirne'de iken Müşir'in yaverl ve baba» rrtın çok vakın dostuymus. Ben bu adamın ve bu hanımın eltne doğmusum. Annemin öldilğünü biliyorlar ama babamınklnı bılmiyorlarmış İ tLK GECE Gene deniz kenanna geldim. Boğazm serin sularmı seyrettim. Çadır önünde sahura kadar oturduk. Sahur zamanı güzel bir sahur yemeği yiyerefc yattık. Hayata atıldıktan sonra Ilk gecemdi. SabahJeyin k'alkük. Bolüğün Kumanden Vekili olan Mülâzımıevvel fÜsteğmen) Bingazili ve benden on yıl önce subay olmuş Hüseyin efendi şunlan söyledi: Seni bölüğe tâkdim edeceğinı Böluk buraya yarıro saat mesafedeki araziye tâlime gider. Sen de beraber gidersin. Bizim Başçavuş tâjiro yaptınr. Sen seyreder sin. Birkaç gün böyle seyrettikten sonra sen de işe kanjırsıa. 4 0 yıl önce Cumhuriyet 29.10.1933 MALKOCOĞLU yazan ve çızen Ayhan BAŞOĞLU ÇELİK HANÇER Gün batarken vapurumuz Sir• 'keVîı rrhtımından kalktı. A^ılalarımı, eniştem Tevfik beyi ve ağabeyirrrt vapurdan selâm . hyordum. <Gemi açıldıkça lilme . di^im şartlara doğru uzaldaşma oın heyecanı beni sardı; ^Marma *rava açıldık. Istanbul bır golge gibi kaldı. O sabah babamın the, zarına gitmiş ve ona Allahaısmçrladık derken: ' * ~" Baba, beni *ub.ay göremedi «. ' ğin için yash gıttin. Ben senin „ bu yasını çabuk sdndüreceâim. Çanakkaleye gidiyorum. Nafibim "şehit olmak. ve en kısa zamanda sana ve anneme kavyjmaktır.. diye soz vermiştin# AKVİM aldanıyor Elımizdcki . CUMHURİYETİN ONUNCU YILDÖNÜMÜ tanh olçusünü kıralım ve zan\anın en serbest, en gayri yüz y.ılın sıçrayısları ile geçti. Bizim "de,yeni zaman adamı olmuayen tefâkkısine yükSelerek Eski tarih dıyor ki Onbeşinci mamız için' Faüh Mehmet'ten adüşunelim. Göruyoruz ki 1923 Yüzyılın ortasında" Fâtih Sultan sırlar sonra Gazi Kemalin bu 1933 arasında on \ıl fleğıl, on Mehmet tsîânbulü aldt ve yeni toprağı yeniden istırdat etmec vuzyıl , geçmjştir. Bugun biz on bir devır açtı. Pek mümkün, fa lâzım geldi. yuzyıfın yıl donümünü yapıyo kat bu yeni devrın içine bütün ba Fatıh orta zaman Asyasınu Avruz. tı milletleri *irdiler de, Istanbuja rupaya doğru uzatmıştı. Gazi ye Ne safsata, rre rqübalâğa, on glren ve o derrı açtığı söylenen ni zaman Avrupasını Asyaya doğ asır, yani orta eamandan yeni Osmaallter girrnediler. ru uzatıyor. ' zamana, sko^Bstikten muasır düşünceyS, anılhcu astrdan yirmin * Djpfi *!fcSTANBllL hapishanesinden 280 kişi ierbeıt bıcijte atlıyöruz. Bu on yıl içinde rakıld». Hırsızlarm bırakılması bayram ertesine erteTörkiyenin saati yüz misli *hız lendı.. la işledi. Bir dakika yüz dakika CUMHURİYET Bayramınm onuncu yılddnümü veslnmî'bîr'.saat ^üz saaün, bir v.ıl lesiyle Hımayeı Etial Cenjıyeti 340 çocuğu giydirdi. T YARIN: BU ÂSKER KAHRAMANDIR DİŞİ BOND ÇANAKKALE Bunları duşünürken yemek çanı çaldı. Birınci rnevki salona girdım. Kalabalıktı. Kaptan benı sağ tarafına oturttu. Yemeğe başladık. Kaptan bana Fransızca bır şeyler soylüyordu. Şuphesız ben anlamıyordym. Kadın ve erjtek yabancılardan meydana» gelrsış sofra halkının gozlerı Türk subayj ıife^ Uine dıkiimlştı. Nihayet Türkçe bile^ı biri tereümanJık: yaptı. Bır çok şey konuşuldu Bira ve şarap içü^ordu. îçmedım. Yemekten sonra dans başladı. Bana da tekllf ettıler. . Bılmıyorum dedim. Ve az «onra güveneye çfishm* O gece bu sofrada ne jtadar J5ot *arn\ış olduğumu ve yabancı ftr *m*üî{tte ne kadar 'kötü etk^ yapjığjnu bilemiyorum. Yal nız haşımâa kalpak olduğunu, lısan büraedığimi, ve dans edenlere ığrenç bır nazarla baktığımı biliyorum. . Sabah olurkeh vapur Çanakkale'de demırledı. Vapurun çevresinl kayıklar sardı. Binsine atlayıp sahıle çık tım.«O tarlhte Çanakkale'de ikı kolordu vardı. Yüzbm kışiye yakın kuvvet o cıvarda bulunduğundan her tarafta asker kaynaşıyordu. Doğru Merkez Kumandanlığına gıttim tkmci Kolordu Karargâhınm Çanakkale'nin karşı sahilindeki Maydos kasabasında olduğıihu öğrendım. Oradan başka bir kayığa atlayarak Maydos'a geldim. Kasaba harap ve halk perisan. : TfrFANY JONES I AYA< İZLEJ&YLB ÇX>L CMı'KJöV>(OUÇüc İKİ ARKADAŞ Karargâha vardım. Kumandan gelmemiş. Kurmay Başkanı Yakup Şevki beyın vanına çı^tım. Yakup Şevki Harbiye'de bizim tâbıye hocasıydı. Biz onunla otururken bizım smıftan benimje birlikte kolorduva tftyin edilrniş arkadaşlardan lklsı daha geldi. aiue ,Cevı susau/v
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear