28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 19 Ekim 1972 A.B.D. Cumhurbaşkanhğı, Amerikan Anayasa düzenini başka sistemlerden '•ayıran en ilginç v« orijinal siyasal kururadur. Anayasa Hukuku terimi olarak, Amerikan rejimine «Baskanhk Hükümeti» (Prezidansiyel Rejim» atfının verilmesi de, Başkanlık kurumunun ABD için taşıdıgı 8zel önemi göstermektedlr. Olaylar ve görüşler ABD CumhurbMkaru, hem devlet başkanı hem de yürütme orgımnın başıdır ve parlamanter shtemlerden farklı olarak bu görevleri yasama organı önünde sorumlu bir kabine aracıhğıyl» değil, fiilen ve doğrudan doğruya yerine getirmektedir. Bu dunım, Başkana çok geniş yetkiler kazandırmakta ve Amerikan siyaset hayatının gelenekleri tfe Anayasayla tamnmıs yetkilerin etklll bir biçimde kullanılmasmı kolaylastırmaktadır. • ABD Başkanımn, öteki filkelerdeki benzer mevkilere oranla çok daha geniş yetkilere sahip olmasında, Baskanın seçim biçiminin de önemü bir rolö vardır. ABD Cumhurbaşkanı Seçimi Dr. Rona AYBAY O.D.T.Ü. İdarî Üünler Fakültesi öğr. Üyesi • adayının Cumhurbaşkanı seçileceği belll olmaktadır. Basınyayın organlarında, seçim sonucu olarak bu leçlmln tonucu bildirilmekte» dir. Bundan sonra gelen üçüncu kademede ise, fiilen belli olmuş bulunan Cumhurbaşkanı, ikinci seçmenlerce «resmen» seçilmektedir. Fakat «malumu ilâm» dan öteye bir önem taşımayan bu son kademeden, basınyayın organlaıında çoğu zaman söz bile edilmemektedir. 120 milyon seçmen lyi yüzyıl kadar önce ABD Anayasasını hazırlayanlar, çok genis yetkilerle donatılmış bir Başkanın, sıradan yurttaşlarca değil, küçük bir «seçklnler» toplulugunca leçilmesini öngörmüşlerdi. Bu yüzden, Başkanlık seçimi günümüze kadar, «iki dereceli» bir seçim olagelmiştir. Anayasaya göre, her eyalet, ABD kongresindeki temsilcilerinin ve senatörlerinin sayısı kadar «ikinci seçmen» seçmekte ve Cumhurbaşkanı bu ikinci seçmenlerce seçilınektedir. Her eyalet için ayrılmış senatör sayısı, Anayasa ile 2 olarak saptanmıştır. Eyaletlerin temsilci sayısı ise, nüfuslanyla orantılı olarak değişmektedir. Yalnız, nüfusu ne kadar az olursa olsun, her eyaletin en az 1 temsilcisi vardır. Aynca, 1961'de yapılan bir Anayasa değişikliği gereğince, Baskent Washington'un bulunduğu bölge de 3 «ikinci seçmen» çı. karmaktadır. 1968'de yapılan son Başkanlık seçimlerinde, bütün ülke çapmcfa toplam «ikinci seçmen* sayısı 538'di. Seçimin «iki dereceli» niteliği, teorik olarak. günümüzde de devam etmekle birlikte, bu seçim artık tek dereceli bir seçimin hetnen bütün özelliklerlnl taşımaktadır. Anayasanıo orijinal biçiminde, bu konu ile ilglli bir değisiklik yapılmamıssa da. özellikle siyasi partilerin gelişmesi sonucunda, bu seçim fiilen tek dereceli hâle gelmis buluntnaktadır. ÇünkO, ikinci seçmenlerin hangi partiye bağlı oldukları yani hangi başkan «cfayına oy verecekleri önceden bilinmekte ve birinci seçmenler de başkan adaylanna göre oy kullanmaktadırlar. Başkanlık seçimi, bütün Birleşik Amerika çapında ve fiilen tek dereceli olarak yapümakta olduğuna göre; buna, dünyanın en büyük seçim çevreli seçimi demek yanhş olmayacaktır. Gerçekten, dünyanın başka hiç bir yerinde, bu kadar geniş bir seçmenler topluluğu, bir tek kişinin seçimi için oy kullanmamaktadır. ABD'nin yüzölçümü bakımmdan hemen hemen bütün Avrupa kıtasına eşit olduğu ve Başkanlık seçimlerinde toplam seçmen sayısının da 120 milyon kadar olduğu düşünülürse durura daha iyi anlasıhr. den, bflyük eyaletler eksik temsfl edümis olmaktadır. örneğin, en kalabalık eyalet olan Kaliforniya'da 393 bin kisiye 1 ikinci »eçmen düşmesine karşılık en az nüfuslu eyalet olan AUska 75 bin kişi için bir ikinci seçmen çıkarmaktadır. 3 Bir diğer aksaklık da, bir eyalette ne kadar küçük farkla olursa olsun seçimi kazanan partinin, bütün ikinci seçmenleri kazanmış sayılmasıdır. «Kazanan hepsini alır» adı verilen bu kural gereğince, küçük bir farkla da olsa kaybeden adaya verilmis oylar tamamiyle boşa gitmis olmaktadır. örneğin, 1960 seçimlerinde Hawal Eyaletinde adaylardan Kennedy 92.420, Nixon ise ondan sadece 115 eksiğiyle 92295 oy almlştır. Uygulanan çoğunluk sisteminin sonucu olarak, bu 115 oyluk fark, Hawai'deki bütün lkinci geçmenleri Kennedy'ye kazandırmıştı. Anayasamız Neden Lüks? nayasamız karma ekonomi ilkesini benimsemiştir. Demek ki, özel sektörle devlet sektörü yanyana yaşayacaktır\ Ama bir ülkede salt «karma ekonomi v»r» demek bir anlam taşımaz. Amerika'da, Yugoslavya'Sa, Fransa'da, Polonya'da karma ekonomi vardır. Karma ekonomiyi, siyasi iktidarın yönelişlerine göre iki türe ayırabiliriz: 1) Devletçilice dönük karma ekonomi, 2) özel sektöre dönük karma ekonomi. İki tür karma ekonomi de Anayasamıza göre mümkündür. özel sektöre dönük karma ekonomiyi AP, ve devletçiliğe dönük karma ekonomiyi CHP savunmaktadır. Ne var ki, Türkiye'de çoktan beri özel sektörö destekleyen ve amaçlayan bir karma ekonomi yiirürlüktedir. Birinci Plan dönemine girerken özel sektörün yatırımlarda payı üçte birdi; şimdi bu pay yan yanyadır. Bu gidişin adı nedir? Adıyla sanıyla kapitalizm denir buna... Vaktiyle Adnan Menderes, bu kalkmma yöntemini «Her mahallede bir milyoner yaratacağız» diye özetlemişti. Planlama dönemlerine girilince, kapitalist kalkınma yöntemi daha bilinçll bir nitelik kazancTı. Sermaye özel ellerde birikecek, devlet kesiminde biriken sermaye de özel girişimler aracıhŞıyla yatınmlara yöneltilecek; Türkiye böyle kalkınacaktı. Cünkü Batı ülkeJeri bSyle kalkınmıştı; Ingiltere, Fransa, Almanya. v.b. bugünkü yüksek yasama düzeyine bu yoldan ulaşmışlardı. Ancak Türkiye'de bazı çevreler, bu kalkınma yöntemlne karsı çıkarak diyorlardı ki: Clkendse kıpitalist kalkınma yolu kapalıdır. Çflnkö însiltere, Fransa gibi filkeler dış pazarlan sömürerek kalkınmıslardır. Kapitalizmin' altın çağı geride kalmıştır. Serbest rekabet alanları kapanmıs. tekelci kapitaliıro kesimine girilmistir. Dünyanm büvfik pazarlan, devletlerden göçlB tekellerce pay1a5ilmıstir. Türkiye kapitaliüt yöntemle hanei dıs pazarlan sömürecek? Hanfi alanda rekabet edebileeek? Bizim Anadolu'dan başka alanınuı yoktur. Bu alanı da yabancı firmalarl» paylsşmaym k»lkarsak, kalkınma yolunda tökezleriz. özetlni vermeye çalıştığımız bu fikirler, ülkemizde muhalefet kesiminde kalmıştır. Ama lktidarda bulunan kapitalist eörüs de «dar boğan a girmlş, henuz çıkamamıştır. Cıkmak için zorlanıyor, ve zorluyor: siyasl çekijmeler, çatışmalar, gürültüler bundan doğuyor. Parlamentoda taban fiyatlan üstüne gensoru girişiml de bu nedenledir. Çünkü daha çok Anadolu pazan üstüne kopuyor kıyamet... Ulusumuzun çoğunluğu köylüye, daha pahalı mal satmak ve köylönun elindeki firünü ucuza almak gerek. Kapitalizm, dar boğazı böyleee aşacaktır. Buna «tanra kesiminden sanayie kaynak aktarmak» diyorlar. Köylünün ürününü ucuza kapatıp sermaye sımfı yaratmak desek d'aha doSrudur. Türkiye'nin ihracat üriinleri olan pamuk. fındık, tütün, kuru Czümfln yanısıra tahıl fiyatlan bu yıl durdurulmuş, köylünün satın aldığı maddelere zam yapılmıştır. Kapitalizm yolunda «dar boğaz» bu gibi tedbirlerle «şılabilir mi? Hiç kuşkusuz burada tınutulan bir nokta vardır: Bizim sermayeci, köylüye sattığı mallann fiyatını arttınp tanm ürünlerinin fiyatını nasıl donduruyorsa; yabancı sermayeci de Türkive'ye sattığı sanayi ürünlerinin fiyatını yükseltip, Türkiye'nin disanya sattığı tanm ürünleri donduruyor. Içerde bizim köylüy» uygulanan t fiyatlannı mekanizma dışardan bize karşı uygulanıyor. Ne var ki, içerde bazı tedbirler almabilirse kapitalist gidişat daha bir silre durumu kurtarabillr. Bizim kapitalist siyasî çevrelerin bu konudaki programlan belirgindir: 1) Işçilerin sendikal haklannı kısmak, toplu lözleşmelerie sağlanan ücret artışlanm durdurmak. 2) Memur ve emekli istemlerinl frenlemek. 3) KöylünCn ürününü ucuza kapatmak. 4) Işçinin, köylünün. küçük memurun hakkinı aravan aydınlan sustunnak. Sözün kısası Anayasa'eın demokratik dallannı budamak, bunun için Anayasa'yı daha da değiştirip, yeni baskı kanunlan çıkarmak ve yürütmek... Eğer Türkiye kapitalizmi; memüru, işçiyl, köylüyü doyurabilse, ortahkta çıt çıkmazdı. Türklye'de böyle bir denge kurulamıyor. Batı kapitalizmi, işçisini, memurunu, köylüsünü doyurup aydınlanna fikir özgürlüğü sağlayabiliyor. Bizim demokratik haklar getiren bir Anayasamıs var, ama salt Anadolu pazan Cstüne oturan bir kapitalizmle bu Anayasayı uygulamak olanaği yok. Vc işte Anayasa bunun için lüks sayılmaktadır. A Değişiklik önerileri Seçim sisteminin bu aksak ve tehlikeli sonuçlar doğurabilecek nitelikleri, bir çok değişiklik Bnerilerinin yapılmasma yol açmıştır. Ancak, bugüne kadar bu önerilerin hiç blri, sonuca ulaşmış yani, bir Anayasa değişikliği yaratabilmis değildir. Değişiklik önerilerinta bazılan, gisteml esas itibariyle muhafaza etmeye fakat sadece ikinci seçmenliği kaldırmaya yönelmiş bulunmaktadır. Bazılan da her eyalette, adaylann halktan aldıklan oy oranında ikinci seçmen kazanmış sayılmalannı sağlamayı yani, «nisbi temsil» esasını benimsemeyi amaç edinmiştir. En radikal değişiklik önerisi ise, Cumhurbaşkanının bütün ülke çapında ve doğrudan doğruya halk tarafmdan seçilmesini öngörmektedir. Bu son öneri. 1970 yılmda, Temsildler Meclisi tarafmdan kabul edilmiş fakat, Senato'da oy. lanması çoğunluk tarafından engellenraiştir. Cumhurbaşkanı Nixon'un da açıkça desteklediği bu tasarl, seçimin doğrudan doğruya halk oyuyla yapılmasmı ve adaylarm hiç birinin °'o4O oranında oy sağlayamaması halinde en çok oy almıs iki aday arasında lkinci bir tura gidilmesini öngörmekteydi. Bu önerinin bir Anayasa değişikliği olarak gerçekleşmesi, mevcut sistetnde avantajlı bir durum sağlamış bulunan küçük eyaîetlerin bu durumuna son vereceği için, bu eyaletlerince istenilmemektedir. Bu durumda gelecek ay yapılacak seçimler» de yine eski sistem uygulanacaktır. Bir Amerikah yazarın deyimiyle mevcut sistem değistlrilmedikçe. bu sistemin doğurabileceği aksak ve aykırı sonuçlardan kurtulmak ancak «Tanrı'nın Amerikalılara göstereceği 6zel ihtimam sayesinde» mümkün olabilecektir. Bazı aksaklıklar ABD Cumhurbaşkanı seçiminin, doğrudan doğruya seçim sistemine ilişkin bazı önemli teknik aksaklıklan vardır. Nitekim, Amerikan Barolar Birliğince kurulan bir komisyon, 1967' de yaptığı araştırmada, mevcut sistemin «arkaik, antidemokratik, karmaşık ve tehlikeli sonuçlar doğurabilecek nitelikte» olduğu hükmüne varmıştır. istemdeki aksakhklann en önemlileri söyle özetlenebilir: 1 Bütün ülke çapında rakibinden daha az oy alan bir aday, oncTan daha çok ikinci seçmen kazanabilmekte yani Cumhurbaşkanı olabilmektedlr. Bu, sadece teorik bir olasıhk olarak kalmamış, ikiüç kez fiilen ortaya çıkmıştır. örneğin, 1888'de Cumhurbaşkanı seçilen Harrison'a oy veren 233 ikinci seçmenin topladığı halkoyu 5.4 milyon olmasına karsılık. seçimi kaybeden Cleveland'a oy veren 168 ikinci seçmenin halktan aldıklan oy toplamı 5.5 milyondu. Seçim sisteminin karmaşık niteliğinin bir sonucu olan bu durum, günümüzde de her zaman ortaya çıkabilir, yani halktan aldığı oy bakımmdan rakibinden geride kalmış bir aday Başkan seçilebilir. 2 Seçim sistemi, büyük ve kalabalık eyaletlerin aleyhine eşitsiz ve antidemokratik bir nitelik göstermektedir. Her eyaletin bir seçim çevresi olması ve en küçük eyaletlerin bile en az 3 İkinci seçmen çıkarmaları yüzün Seçimde üç kademe Cumhurbaşkanınm seçimi üç kademede tamamlanmaktadır. Birinci kademe, partilerin «ulusal konvansiyon» adı verıien ve bir çeşit «Kurultay» diye nitelendirilebilecek olan toplantılannda, kendl Cumhurbaşkanı adaylannl seçmeleridir. Konvansiyonlar, Cumhurbaşkanlığı aday adaylarının kendi partileri içinde yürüttükleri mücadelenin sonuca bağlandığı toplantılardır. İkinci kademe, Cumhurbaşkanını seçecek «ikinci seçmenler»in halkoyu ile belli edilmesi kademesidir. Gerçekte, kimin Cumhurbaşkanı seçüdiği bu kademede belll olmaktadır. Çünkü, her eyalette seçmenlere sunulan ikinci seçmen aday listeleri parti listeleridir. Birinci seçmenler bir partinin listesine «blok olarak» oy verip, ikind seçmenleri seçmektedirler. Kısacası. ikinci seçmenler «btrey olarak» değil, partl listesi içinde seçilmiş olmakta ve kendilerinden, partilerinin Curahurbaşkanı «dayına oy vermeleri beklenilmektedir. önemli olan, ikinci seçmenlerin kişilikleri değil, her eyalette hangi partinin listesinln oy çoğunluğunu kazanmış olduğudur. Bütün eyaletlerde sonuçlann ahnmasıyla, ülke çapında hangi partinin daha çok ikinci seçmen kazandığı anlaşılmakta ve dolayısıyla hangi partinin YAŞAMA SIKINTISI OKTAY AKBAL Evct Hayır Tartışmâ Anayasa, Demokrasi ve Kalkmma Kanunu Esasî'den ilham OSMANLI DÖNEMÎ KANUNU ESAStSÎNDE BİR HÜKÜM NE KADAR GERÎ ÎSE İKİ HÜKÜM O KADAR ILERÎYDt illî, sosyal ve hukukl yönleri ile en samimî ve ideal düşünceler ve objektif ölçülerle çağdaş ırygarlık düzeyine yaraşır biçimde hazırlanarak Yıice Türk Ulusunun onayına sunulmak suretiyle kanunlaşan 1961 Anayasamızı yadırgayan bazı çevrelere karşı «Kanunu Esasi» nin bazı hükümlerinin özlemini duyduğumuzu söylersek mübalâğa etmemiş olacagımızı zan netmekteyiz. a^ama sıkıntısı... Şairlerin «Spleen» dedikleri duygu. Nedeni bilinmeyen acı. Bir zamanlar, sanayileşmenin insanlan birer görev çarkı baline getirmedıği, kentlerin milyonları milyonlarm üstüne yığmadığı, makinenin kişi üzerinde en kesin bir biçimde egemen olmadığı günlerde duyan, düsünen, yazan, yaratan seçkinlerin, şairlerin, yazarların, sanatçılarm bildikleri tanıdıkları bir garip duyarlıktı bu. Şiirler yazılırdı, bir şeyler aranır bilinmezdi ne olduğu, en iyi, en rahat, en mutlu durumlarda bile kendini gösteren bir eksiklik, bir doyumsuzluktu. Mutlu bir seçkinler azınlığının bir çeşit lüksüydü bu spleen, bu yaşama sıkıntısı.. Şimdi yığmlar çekiyor, duyuyor bu sıkıntılı duyguyu. Büyük ientlerin gündelik yaşamınm bunalttığı halk yığınlan. Işçi, memur, esnaf, kadın, erkek, genç, yaşlı herkes bu sıkıntıyı tadıyor tükenesiye... Şiirlere esin veren bir şey olmaktan çıktı artık. Bir korku, bir duman, bir pislik gibi yapışıyor kişinin üzerine. Çökertiyor onu, çalışmasını verimsizleştiriyor, güvenini, umudunu kınyor, yok ediyor. Meksikah füozof Octavio Paz'in dediği gibi cOrtak çalışma yüzyılında, ortak zevkler yüzyılında insan her zamankinden daha da yalnızdır». Kalabalıklar içindesiniz, işyerinizde, sokakta, sinemada, kahvede, apartmanda, taşıtta, vapurda, her yerde her yerde insanlarla dolu çevreniz. Hepsi ilk kez gördüğünüz, ük kez karşılaştığınız. Yüzlerce, binlerce, onbinlerce. Sabahtan aksama dek sona ermeyen bir gidip gelme, karşılaşma, koşusma... Y PARLÂMENTER SEÇİLME KOŞULLARINDA İLERİ VE GERİ ADIMLAR DEMOKRASİ SAVAŞINDA FENCİ KAFA GEREKLİ 30 YIL FİİLEN ÇALIŞANLARA İNSANCA YAŞAMA HAKKI mediğini, çünkü onun matematik kafası ile (demokrasi = sandık + oy çoğunlufu) olduğunu belirtiyorlar. Benim Uzerinde durmak istediğim, 12 Mart ve 27 Mayıs tarıhlerinden evvel de sonra da devlete hâkim olan iktıdarların veya bu tarihleri bir dönüm noktası olarak taribimize geçiren güçlerin matematik kafasına veya fenci kafasma sahip olmamalan keyfiyetidir.. Her iki tarihten önce ve sonra, gerek halkın verdiği ve vereceği oylarm durumu ile parlâmentodaki oluşumlann seyri yukarda zikredılen çevrelerce iyi hesaplanmarnıştır... Sosyal devlet duşüncesi uzerinde kafa yoranlar, asnmızın büyük düşünüril matematikçi B. Russel'i inkâr edemezler. Russel'dan bahsedince de onun eğitime dair eserini bizim gibi, üniversiteye kadar olan öğretim dizgesi perişan bir memlekette hatırlamamaya imkân var mıdır? Genç körpe dimağlara, kısa bir süre sonra unutulacak, hemen işıne j'aramıyacak, geniş çapta bllgiler vererek onlann filizlenmesini körletecek kadar ağır proğramlar uygulayan öğretira sistemimiz, B. Russel'in akılcı eğitim öğretisüıden hesapsız derecede uzaklaşmıştır. Bu hesapsızlık eğitim reformunu önlemek eğilimindedir. Hâlâ daha, liseden sonra unl versiteye gidemeyeceklerle gidebilecekleri önceden ayırmak istiyorlar. Bu, eski dizgenin (sistem) devamı değil de nedir? Sanat enstitüleri Iiseler... Bu ayınmın ne derece mahzurlu olduğunu niye anlamak istemezler? Bir insamn hayatmı kazanarak da üniversiteye devam edebileceğini niçin kabul etmezler? İçinde Ş'aşadığımız bunalımlann büyük ölçüde bu ayınmdan ileri geldiğini görmemektedirler.» Bugün devlet adamlığı her zamandan çok fenci kafasmı gerektirmektedir. Demokrasi savaşının demokrasi banşna dönüşmesi ancak böyle mümkündür. Aksi halde savaş şekli, hisleri totmın bakımmdan bir iki günlük başarı rüyası çerçevesinde hiç birşey kazandırmayacaktır. Kalkınma demokrasisini kabul eden Türkiyede plânlı siyaset dizgesini uygulamak demek, siyasette ekonomik kalkmmayı tesadüflere bırakmadan, sağlam hesaplara oturtmak demektir. Bu dahi feni yönetici kadrolann veya teknotratlann güç'ü olması ile başanya ulaşabilir. Şu halde saym yazan fenciler veya matematikçi. ler hakkmda yanlış yargıya «îlrükleyen etmen nedir? Muhatabını bir fenci veya matematikçi gibi görmesindendir.. Kaldı ki Geceleri bile yalnız kalamıyor kişi. Evin içi de doludur, günün gürültüsü, radyo, televizyon... Kalabalık, dünya sıkıntısı moctern araçlarla evinizin içindedir, oturma odanızda, yatağınızdadır. Kaçmak, kurtulmak... Nereye, nasıl? Büyük kentlerin insanı yılda onbeş yirmi gCnlük gezilerle, dinlenmelerle bir yıhn acısını çıkannaya çalışır. Bir deniz kıyısı, bir orman, bir manzaralı köşe. Orada da yalnız kalabilir mi? Coğu kez dinlenme yerleri kentlerden gelen kalabalık kaçakları ile dolarak gene tıklım tıklım olmaktadır. Kentte karşılaştıklarınızla bu kez o dinlenme köyünde karşılasmaktasınız! O köyîer de girferek kentleşmektedir. Kent alışkanhklan oralara da yayılmaktadır. Gene kurtuluş yok, yakayı sıyırmak olanak dışı. Yaşama sıkıntısı önünüzde, karşınızda, lçinizde.. Yollar tıkalıdır, denizde kulaç atacak yer yoktur, lokantalarda boş masa bulunamaz, orda burda durmadan birbirine çarpar insancıklar.. Kişi nasıl kurtulacak bu ezilmişlik, bu tükenmişlik duygusundan? Kalabalıklar içindeki bu yalnızlıktan kurtulup huzur veren bir yalmzlığı yaşamast nasıl mümkün olacak? O zaman tek bir yol kalıyor, çekip gitmek yeryüzünden. öylesine, birdenbire... lçiçe yaşayan yığınm kişileri unutulmuştur, bırakılmıştır bir rastlantıya, bir ya/gıya, bir tekdüze yaşantıya. Kimse görmez bile seni, nasılsın demez, iyi misin diye sormaz. En yakınm bile! Sen artık bu dev kentlerin, milyonların kanncâlar gibi gündelik, boğuşmalar içinde çırpındığı bü karmakanşık itişmenin ortasında küçücük bir noktasın. Var olsan ne olacak, yok olsan kim bilecek? Çıkıp gitmeli, kırmalı bu çemberi... Kurtulu» ordadır, ölümde!. Dev kentlerde cana kıyma olaylan günden güne artıyorınuş. Le Monde'da bir yazı okudum bu konuda. Yaşama sıkıntısrnı en çok duyanlarm, bunun bunalımuu yaşayanların bu ölümsü yalnızlıktan kendilerini kurtarmalannı sağlamak için yardım merkezleri kurmuşlar. ölümu bir kurtuluş yolu sayan bir kişi misiniz, önce açın bir telefon şu numaraya, bir yardlm isteyin! Cana kıyma tehlikesine en çok «açık» olanlar, yazarlar, sanatçılar, öğretmenler. gazetecilermiş. Bunlar «biz canımıza taymak istiyoruz» diye kimselerden yardım istemezler, kendl kurtuluslanm, kendi elleriyle başarırlar, sonuçlandmrlarmış... Dışansı yağmurlu, çamurlu. Hüzün dolu her yan. Taşıtlar geçiyor durmadan, bakmadan. Insanlar birbirini görmeden koşuşuyorlar şu ekim gününde. Kalabahktayız, ama tek başımızayız. Binbir türlü dertle yoğrulmuş. Yaşama sıkıntısı koyulaşıyor içimizde.. Katılaşıyor, taş kesiliyor. Bir çıkış yolu, bir kurtuluş?.. ölüm mü o? Le Monde'a göre her yıl onbeş bin Fransız kurtuluşu, yaşamak sıkmtısmdan sıynlmanra yolunu ölümde buluyonnuş... Yaşamak, bir yük olunca ne yapılır başka? ölümü övmek istemiyorum, tersine, yaşamayı yüceltmek istiyorum, ama sn sıkmtl, buyük kentlerin bir kişisi olarak çöküyor içime böyle zaman zaman. Nasıl kurtulmalı ondan? Bir dost, bir kitap. bir film, bir vapur gezisi, bir sevi... En iyisi sevmek. sevmeyi öğrenmek birbirimize de öğretmek. Yaşam süantısını, yaşama sevgisine çevirmek. ğer önemli bir husus, Anayasayı Tâdil Komisyonu üyelerinin özellikle bu konuda beyanda bulunanlann incelenmesi gereken GÜVENLÎK Mahkemesi konusudur. Kanunu Esasinin 89. maddesinde yer alan bu hüküm fıkrası da aynen şöyledir: «... Her ne nam ile olursa olsun mevaddi mahsusayı rüiyet ve hükmetmek mehakimi muayyene haricinde fevkalâde bir mankeme teşkıli kat'a caiz değildir.» Padişahlık rejiminde dahi nor1961 tarihll Anayasamızm ye mal mahkemelere itimat, Mahtersizliğini ve aksaklığını ileri sü kemelerin üstünlüğü, tabü Hâren bazı çevrelerin, özellikle geç kim ve tevhidi kaza prensiplemiş iktidar ile onun özlemini du rine azaıni sadakat gösterilirken yan bazı kamu görevlilerinden Anayasayı Tâdil Komisyonu saibaret azınlıktaki bürokratlann yın üyelerinin bir kısım beyansorumluluğunu, gerektiren anar lannı yadırgamamak mümkün şik olayların nedenlerini Anaya değildir. samızda arayanlardan bir kısmıKanunu Esasinin bahis konumn Türk tarihi huzurunda ken su 68. maddesinde yer alan fadilerini sorumsuz göstermenin kat asnmızdaki eşitlik, sosyal ve gayreti içersinde oldukları gözsiyasal haklann modem bir muh den kaçmamaktadır. teva kazanması nedeni ile değePadişahlık devrine aıt 1293 ta rini yitirmiş bulunan ve tarıhe rihli «Kanunu Esasi» nin konu kanşan diğer bir hüküm fıkrası da şudur: « .. Hamisen hini inmuzla ilgili sayılan önemli iki hükmünü açıklamak suretiyle sa tihapta bir kimsenin (!) hizmetyın okurlanmıza karşı bu konu kârlığında bulunanlar mebııs odaki düşüncelerimizi belifterek lamaz.» bir görevimizi yerine getinniş Türk vatandaşının hizmetinde olacagımızı zannetmekteyiz. bulunanlarla ilgili bu hükmün Gerek 1924 ve gerekse 1961 ta günümüz kosulları içersinde lürihli Anayasalanmızda yeterince zumsuzluğu ve geçersizliğine kaaçıklık bulamayan Kanunu Esa dar olağan ise, diğer iki hükmün, özellikle milli olmayan yabancı sinin konumuzla ilgili özlemini duyduğumuz 68 maddesinde dü devlet kuruluşlannın hizmetinde senlenen hüküm fıkrası şöyledir: bulunanların Milletvekili olama«... Saniyen nizami mahsusu mu ması hükmünün konması da o cibince muvakkaten hizmeti ec derece olafan ve geçerli sayılanebiye imtiyazunı ve ortaklığını cağı düşüncesindeyiz. örneğin, herhangi bir Başbakanın, Bakahaiz olanlar mebus olamazlar.» nın ve Milletvekilinin özellikle Günümüzda kamu görevlisi berhangi bir memurun lç Âm yüksek makamlan işgal eden veya siyasî alanda önemli rol oyname Hukuku ve Ceza Hukuku yö yan bir kimsenin çocukluğunda nünden en basit bir ticarî mu koyun, kuzu gütmesi suretiyle amele yapması yasaklandığı bal kendi vatandaşı olan varlıklı bir de parlamento üyelerine her tür kimsenin hizmetkârlığını yapmış lüsü serbesttir. Oysa Kanunu E olması ne kadar iftihar ve gurur sasiyenin özlemini çektiğimiz hü vesilesi sayılıyorsa, ayni zatın küm fıkrası.. Bütün Ulusumuzun Türk vatandaşı olmayan yabancımukadderatında takdir yetkisiların ve yabancı sermayenin ne sahip her hangi bir Milletve Türk Hazinesi aleyhinde savunukili, Senatör, Bakan veya Başculuğunu, ortaklığını ve müşabakan ile üst kademelerdeki ki virliğini yapmış olması da o delit noktalarmda görevli olanla rece millî gururumuz ve güvenlirın geçmislerinde yabancı ser ğimiz ile bağdaşamıyacağınm göz maye ile ortaklık yapmış olma den ırak tutulmamasmı saym Alannı ve hizmetinde calışmaları nayasa Tâdil Komisyonu Üyeleri nı böylece yasaklamıştı. üe saym Büyük Millet Meclisi Kanunu Esaside yer alan di üyelerinden içtenlikle dilemekteyiz. M ben şahsen bir fenci olarak, saym yazarrn muhatabıru aynı gözle göremlytırum. Daha liseyi bitirdikten sonra, iTÜ'ye girebilmek için bir yıl beklemek ihtiyacında olan bu zatı, DP. iktidannin su kaynaklan proje mühendislik hizmetlerini yabancılara yaptırdığı sırada bu işleri yapabileceğini tahmin ettiği bir Mmse olarak DSÎ Genel MUdUrlüğünde görüyoruz.. Müstemlekeler de de bu işler bu seviyede yürtitulmüştür.. Bugün, onun işbaşına getirdiği kadrolar, yapabüecoğimiz işleri de yabancılara yaptırmak için, hükümete türlü bahaneler uydurmaktadırlar.. ÇUnkü kendilerinde bulunan vasıf, ehliyetten ziyade partizanlıktır. Sanınm ki bu hastalık, sosyal devlet açısmdan en biiyük eksikliktir.. Demokrasi savaşı fenci kafasmın zaferi, ehliyetsizlerin ortadan kalkması ile sonuçlanmak zorundadır.. Necip OĞUZ BİHur Sok, ANKARA Nasıl isteyebiliyorlar? EMEKLÎLİK, YILLARCA DEVIJIT HİZMETİNDE öMÜR TÖRPÜLEYENLERİN HAKKIDIR. 13.X.1972 tarihli «Cumhuriyet» te Parlamenter Emekliliği Kanun Tasansına «imza koyanlar» ın bir listesi vardı. Merakla okudum. tçlerinde tanıdığım kişiler, yakın arkadaş larım da var. Bunlar Atatürk döneminin gençleri.. Hem de idealist görünen gençleri.. Düşündüm, bir üzgü duydum. Bu tasarınm gerekçesi inandırıcı olmaktan çok uzak görülmektedir. Kamuoyundaki gert tepkisi de bundan olsa gerek. Seçilemeyen bu sayın kişiler İçin, bankalann genel müdürlükleri, yönetim kurulu üyelikleri, daha birçok yüksek dereceli işler açıktır. Zaten genellikle birer geçerli meslek sahibi olan bu sayın kişilerin bazılarımn işlerini bozmalan şöyle dursun, «parlamen to üyesi olmak» dolayısiyle işlerini daha da iyi yürüttüklerine tanık olmaktayız. Şu da bir gerçektir ki; «eski bir parlamento üyesi» TürMyemizde hâlâ «bir geçer akçe» almakta devam etmektedir. Bu memlekete, köy köy, bucak bucak 30 yıl fiiü olarak hizmet etmiş olanlara insanca yaşama olanakları sağlanmış mıdır ki?. Bu nedenlerle sayın teklif sahiplerinin kendilerini ön plâna almalannı hoş karşılayamadık. hakikî bir PARKER dolma kalemi 80 seneden bert «dünyanm en çok istek celbeden» Parker dolma kalemlerinin eşsiz kalitesinr Parker 45 modellerinde de bulacaksınız. Heıkesin seveceği bu kalemlerin özellikleri: Kolayca değişebilen vidalı uç takımı, isteğe göre kartuş veya pompa ile kullanma imkinı, bol yedek parça... Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünden Ankara TV. Prodüksiyon ve tzmir TV. Stüdyo Merkezleri flıalemizin son teklif tarihi, 7 Arahk 1972 günü saat 14.00'e ertelenmiştir. önemle duyurulur. (Basm: A. 15375 • 22857/7488) CİDDİ KURUMLARIIMİ İSİDİR EGITIM Mehmet FETYAT Çerkezköy C. Savcısı Demokrasi savaşı KALKINMAYI, GERÇEK FENCÎ, MATEMATİKÇÎ, BtLİME SAYGILI KİŞİLER SAĞLAYACAKTIR; PARTÎZANLAR DEĞİL. Cumhuriyet gazetesinin 27 Eylül sayısmda çıkan, yalınlık ve bılgililikle kaleme aldıklan «Demokrasi Savaşı» başlıkh, yazıiarmda saym Velidedeoğlu, 12 Marttan ve 27 Mayıs'tan önceki iktidarlarm demokrasiyi yanlış anladıklanna ve tek yönlü düşündüklerine değinerek kamuya aydınlık getiriyorlar. özellikle düşüncelerini açıklarken, 27 Mayısm, çoğımluk istibdadından, 12 Martın, Anayasanın icaplannm yerine getirilmemesinden doğduğunu, Saym Demirel'in bunu hatiTİamacf'ğnu, hatırlamak lste Sabahattin KÖMÜRCÜOĞLÜ Ortaköy • tstanbal Çelik uçlu Tt. 52. PARKER 45 Altın üçlu TL. 75 tlâncılık: 9050/7501 . . FEN BİLİMLERİ MERKEZİ IÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK | Kayıtları devam ediyor BEŞİKTAŞ ÇIRAÖAN CAD. 71 TEI.: 4S005O Başmüdürlüğümüz Şehirlerarası tsletme Müdürlügünde boş (60) adet ve boşalacak memur kadrolannın dolduruhnasını teminen 2.11.1972 günü saat 14.00'de yapılacak sınavla bayan memur alınacaktır. Aşağıdaki şartlara hak olanlann smava girebilemeleri İçin nüfua cüzdanı, diploma ve 1 adet fotoğrafla birlikte Gayrettepe Yüdız Posta Caddesindeki Personel Servisimize şahsen müracaatlan ilan olunur. İST. ŞARTLAR : 1) 2) En az Ortaokul mezunu olmak, 18 yaşından küçUk, 30 yaşından büyük olmamak. (Basm: 22896) 7482 tlâncılık: 9319/7500 Boyon Memur Alınacaktır MİLLÎ VARLIĞINI KORUMA VE IOAM :iAVA K U V V E T L E n İ N İ GüÇI.EN.JİRMEKL MÜMKÜNDÜrî. UMt ,. IV* KUVVITLERİHİ ı TELEPON BAŞMÜDtKLÜĞÜ UAnallk: 9456/7505
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear