26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA DÖRT= CUMHURfYET rm'da denlza dökta; tzmir v« Bursanuz düjman çizmesinden kurtanldı. Yunan donamnAsı d*f A)cdeniz ve Marmara'da denize dökulen Yunan Ordusunun artlklarını toplamaya koyuldu. Anadoluda, Yunan maceranaa son verilmişti; ama, Türkiye üzerinde yeni bir macera aramak hevesinde olanlar, Harp Tannsuu tahrik icin önunde dize gelmişlerdi. Mustafa Kemal Paşa, açmış oiduğu Kurtuluj Savaşının askeri safKasını. taribin eşini kaydetme diği muhteşem bir zaferle sonuçlandırmıştı. Fakat bu sonuç, lngiltere Hükumetinde bir hazımsızbk yaratmıştı. Sebep, bellı ldi. Birinci Dünya Savaşında Osmanlı lmparatorluğunu yenmijlerdi; ama, sonradan karşüarına dikilen Mustafa Kemal Paşayı, bu tek adamı yenememijlerdi. înglltere Başbakanı LJoyd George, Birinci Dünya Savaşında, Türkiye'nin taksimi üzerinde yapılan pazarlıkta, Batı Anadolu kıyılaruu Yunanistan'a bağışlayacağına s'dz vermişti. Bu maksatla da,. Müttefik Donanmalannın himayesinde Yunan Ordusu îzmir'e çıkanlmış ve her yönden de desteklenmişti. Fakat, her şeye rağmen, Mustafa Kemal Paşanın dev gücu ve güttüğü siyaset karşısında bu plân iflâs etmiş, Türkiye'nin parçalanması gerçekleştirü»memişti. 7 Eylul 1978 KURTULUS SAVASININ Yunan macerası sona eriyor... üttefiklerinin yapmıa oldukları, Yunanistan'ı hem koruyucu, hem de kurtancı mutareke ve sulh tekliflerini Mu» tafa Kemal Paşanın kabul etraeyi» sine sinirlencn Yunan Hükumeti, 29 Temmuz 1922'de Müttefiklerme bir nota vererek, Istanbul'un kendisi tarafından işgâlinin, Türkiyeyi sulha mecbur edecek tek çare olduğunu bildirdi. Ingiltere Hükumeti de bu görüşde idi. Fakat, Amiral Tevfilc İNCİ M Istanbul'un Yunanlılar tarafından ijgalini, Boğazlann tek basına îngüizlere teslimi man&sma yorumlayan Italya lle Fransa, Yunan teklifine karjı koydular. Bu arada, yapüan mutareke ve sulh teklifleri karsısında Mustafa Kemal Pasanın ağır basmasmı da hazmedemiyen lngiltere Basvekili LJoyd George, 4 Ağustos 1922'de bir çıtaş yaptı; verdiği nutukda, «tstanbul'u Yananlüar» isgal ettirmek lüzumundan söz ettikten sonra; ileride askeri biı başansızlığa uğradığınıız y» da daha fena bir durum ile karsıiastığmuz takdlrde, Müttefikler tarafından 26 Martta bildirilen snlh jartlannı bile hlç bir stıretle elde edemlyeceğimlzl» tehdit edici bir dü ile ilân etti. (1). Mustafa Kemal Paşa; LJoyd George'un bu nutkunu, 6 Ağustos'ta öğrendi v e aynı gün ordularına, büyük taarruza hşTiriılr emrini verdi, 26 Ağustos'ta da ordularını taarruza kaldırdı. 30 Ağustos'ta Dumlupınar*da kazanılaa Baskumandanlık meydan muharebesi sonunda, düşmanın esas kuvveti Imha ve esir edildi; Yunan Ordusu Baskomutanı General Trikopif de amrler arasında idi. ORDULAR İLK HEDEFİNİZ ustafa Kemal Pajanın: «Ordular... Hedeftaiı Akdenlzdlr, ileri.» diye devleçerek verdiği emir ile büsbütün şahlanan ordumuz, düşmanın geri kalanlarını da Akdeniz ve Marma N LLOYD GEORGE'UN ÖFKESİ u yüzden lngiltere Başbakanı Lloyd George, büyük bir sinirlılik içindeydi. Hele, Mustafa Kemal Paşanın, Izmir ile Bursayı aldıktan sonra, Trakyayı da Yunan istilâsından kurtarmak üzere ordularımızı Istanbul ve Çanakkale yönlerine doğru yürü yüşe geçirince, lngiltere Başbak»nı bunu hiç hazmedemedi. tn^iltere Başbakanı Llyod Georgre. biitün melânetinl kullandı^ı politikasmd a boçulmuş ve sinirlilik lçinde Mustafa Kemal Paşanın vatanı kurtarmak yolundaki aımini vakanm ve başansım seyretmekten başka biney yapmamı;tıle, acele bir davranışla, bir Fransız zırhlısına atladı, 18 Eylül'de Îzmir'e vararak Mustafa Kemal Paşayı zdyaret etti ve Ordumuzun tarafsız bölgeye girmemesini tavsıye etti. Mustafa Kemal Paşa; böyle bir bolge tanımadığını, Trakyayı da kurtarmadıkça ordulanmızın durdurulmasına imkân olmadığını, Fransız Generaline bildirdi. Bu arada, lngiltere Hükumetinden «ates aç> emri almış olan, lstanbul'daki ljgal Ordulan Baskomutanı General Harington; Mus tafa Kemal Paşaya bir telgraf çekerek, Çanakkalede tarafsız bölgeye girmış olan Türk birliklerinin geri çekiknesini, rica etti. (1) (2) (3) Resat Ekrem. Osmanlı Muahedeleri. S: 301. Resat Ekrem. Osmanlı Muahedeleri. S: 306. Türkiye Üzerinde Tapılan Gizli Pazarlıklar. Yazan: David VValder. Çe\lren: tsmall Cem. (4) (5) (6) (7) Resat Ekrem. Osmanlı Muahedeleri. S: 307. Resat Ekrem. Osmanlı Muahedeleri. S: 307. Mustafa Kemal. Nutuk. 193S baskıiı. S: 485. Çanakkale Olan. David YValder. Çevlren: tsmall Cem. B konu veresim: AYHAN BAŞOGLU Yarın Savaş Tannsrnın gazabı Müttefik Devletleruı Istanbul'daki mümessılleri; bu yürüyüsü durdurmak amacıyla «İstanbul ve Boğazlar çevresinde ilân etmiş oldııkları tarafsız bölgeye teca\üz olunmıyacaği ümidlnde bulunduklannı, 11 Eylül 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Hülcumetine duyurdular, fakat herhangi bir cevap alamadılar. Bunun üzerine Müttefik Devletler adına Fransa, Büyük Britanya ve Italya Hükumetleri, 18 Eylül 1922'de Büyük Millet Meclisi Hükumetine bir nota vererek, «Ileride yapılacak sulh andlasmasına tesir etmeksizin, Müttefikler tarafından hâlen i?gal edllmekte olan İstanbul Ue Boğazlar bölgesinde tarafsızlığın muhafara edilmeslnl arzu ettiklerini», belırttıler. (2). lır olaym başlangıcı MUZAFFER BUYRUKÇU Hulki, Arab'ı ön ayaklarmdan ruttu, gözlertne bakarak konuşmaja basladt. Gbzlerinin ortasında çizgiler vardı ve çizgiler açüıp kapamyordu, «Memlekette ne var ne yok? Soğanlar oldu mu?> dedi. İzzet, basını Dofan'ın arkasına sakladı, kedinin lesine benzettiği bir sesle, «Oldu, oldu» dedL Hulkl'nin gözleri fal tasi gibi açıldı. kulajnnı kedinin ağzına dayadr. Sarnıçlara su akmasuıa benzer sesler geliyordn lçerden ve annesl Hulkill.» dlye bağınyordu. «Adımı nerden biliyornın?» dedi Hulkt geriye çekildi, kaslannı çattı. •Sen bir Ineksüu» dedi İzzet. •Bu kedl Insan. bu kedi insan, konusuyor.» dedi Hulki ve kediyi unurnverdi. Teyzeslnin bahçesindeydl. Dut ağacınra gölgesine oturmus sakız çiğ niyor, başına olgan kara dntlar düsünce gülümsüyor, Ah senl ah.» diyerek duta başını sallıyordu. Teyzesinfaı kocasının ameası kerojklerina tutuoarak yıiriiyOT, boyuna yelleırfyoltro! Üstüne atıldı, boğazmı sıktı ve gözleri fırladı dısanya, gözler birer salyangoz oldu, yokos aşağı yurüdüler. Karsılanna ikl ağac çıktı. Dallan mosmor olanına tır manmak üzereyken gökyüzü pancar reaginl aldı, öküz böğürmesini andınr bir böğurrae dnyuldn. Basmacı Râsim, yüz metreltk bir basmayı yırtb, sl»e yaptı ve gökten aksn karadut sarubnyla doldurdn. «Tut!» diyerek atmaym basladı. «Alsana lan cigarayı!» dedi tzzet ve demlnden beri kedinin gozlerine bakan Hulkl'yi diirtrö. Hulki, derin bir uykudan uyandınlmışçasına uçradı, saşkın saskm baktu sonra dgarayi aldı, eski durumuna döndü. «Zala et, n l a et, ikl Uai ba yana gellyor» dedi Hasan. Hulki, egıri bnğrii, Ötrek ve komlk bir biçhn aldı, ayak seslerini dlnledl. Çakıllar kayıyor, denize çuvallarla ceviz döküyordu. Gözlerlyle gecenleri izleyen Hasan, «Çek« dedi, .Gitrtler.. Başk» var mı?» dedi l n e t . •Yeter!» dedi Hasan, •Baksana bepsl tayyare oldu.» tzzet se« cıkarmadı, sen btllrsin dercesine basını ulladı. •İstersen yarnn saat sonra bir çift kiatlı aars nz> dedi Hasan. •Sen demln bir sey anlarryordnn» dedi l n e t ••••••••III J İNGİLTERE HÜKÛMETİNİN TÜRKİYEY E HARP AÇMA KARARI 'Türk OrdularjajD îjmit.'ten tstanbul Boğazına, Balıkesir üzerinden de Çanakkale Boğazına doğ ru yaptıkları jürüyüşü durdurmak için verilen nota cevapsız ve tesirsiz kalmca, lngiltere Hükumeti, Türkiye'ye savas açma kararı aldı (3) ve lstanbul'daki Isgal Ordulan Başkomutanı General Harington'a bir mesaj göndererek; •Türk Ordusu tarafsız bSlgeye girdiği takdirde, hlçbir şeldl'e müsamaha göstermeden derhal ates açmasnıı» emretti. Bu arada lngiltere Hükumeti; Türk Ordulan tarafsız bölgeye tecavüz ettikleri takdirde îtilâf Devletlerinin hep birden Türkiyeye harp ilân etmesini, müttefiklerine teklif etti. (4). lstanbul'daki Işgal Kuvvetleri Başkomutanı General Harington, Hükumetinden almıs olduğu erair üzerine bir bildiri yaymladı. Bunda; 'Eldekl bfitün kara ve deniz kavvetlert lstanbal lle Boğazlar bölgesinin taıafsızlığmt bozmaya Yol açacak her harekete karsı kovacaktır. Sulh Konferansına kadar, bölgenin tarafsızlığın ı bozma denemesinde bulnnulmaması temennl olunur. Çönkü, böyle bir davranışın sonnçlarıodan doğa eak sorumlulak, faillerine ait olacaktır» deniliyordu. (5) Fakat, lşgal Ordulan Başkomutanı General Harington; bir yandan da, Ingiltere Başbakanı LJoyd George'un hesapsız ve atak bir davraruşından endıselenir bir halde, Mustafa Kemal Paşayı yumuşatmak yoüannı araştmyor ve bu konuda samimiyetle çalısıyordu. lngiltere Başbakanı Lloyd George'un harbe kararlı davramşı ve dominyonlarından asker yardırm istediği, Mustafa Kemal Paşaya meçhul değildi. (6). Fakat, Mustafa Kemal Paja; her şeye rağmen, ordulanmaın Izmit'ten İstanbul Boğazı ve Balıkesir uzerinden de Çanakkale Boğazı yönlerine doğru yaptıkları yürüyüşü durduracak herhangi bir davranış göstermiyordu. Nihayet, Çanakkale'de birliklerimiz tarafsız bölge sınınnı asb ve îngiliz Garnizonu ile karşı karşıya geldi. Bu sırada, lngiltere Hükumeti de savaş hazırlıklanna hız verdi; Malta'da bulunan kuvvetletini Marmaraya doğru yola çıkardı; Türkiye'nin istilâ plânlannı hazırlamaya koyuldu ve birdenbire tngiliz gazetelerinin manşetlerinde, «tngütere'nin harbe girmek üzere olduğu» haberi yer aldı. (7). Mustafa Kemal Paşanın direnişi; lngiltere Başbakanı LJoyd George'un savaşı arzulaması ve zorlaması Müttefiklerini telâsa düîürdü. Telâşa kapılmayan tek adam, Mustafa Kemal Paşa idi. Fransa Hükumetinin ktanbul fevkalâde komiseri General Pel DİŞİ BOND /'ODA OZEL OLASAK TOPuJUjk: BO DA OSİLA.EA 'VI EĞİTIM OLUB B^ DDVAKLAE SAMTIM Yasar'a. «Senin anlattığını ben nerden blleyhn?» dedi Tasar, omuzlarını kaldırdı, sonra slnsl sinsi guldü ve ayak uçlanna basarak rutubetli bir malızende yünıdü, biraz daha yürüdü ve bir Iskelet olarak eve girdl, Hı? Bana mı dedin?» •Yangm hikâyeslnl anlatma» dedi Hulki, Yir mi >aşında bir kadın gelmlştl slze Zonguldaktan.» Zonguldak. sözcüğü bir kara vagon oldu. Va gonlarda san ve siyah öküzlerle alacalı danalar vardı; burunlarmı pencereye dayamışlar, heva alıyorlardı. Vagona atladı, eve gellrken Yapı ve Kredi Bankasının büyük camlanndan baktı. Ka sa iki adam boyunda, biras göbekliydi ve iki adam kasaya demet demet para yerlestiriyordu. Dört tabancayla içeriye daldı, Kıp» dedi, para dolu kasayı derair tekerlekll bir çocuk arabasma yükled^^Beni de al!» dedi, esmer, üzüm göz ,1ü kn, bir salkım üzümiUjii.ıw.jiy* kucağma otur du. Aşağısj, deniz olan TJfrr'y5kB«tan finbene koyuldu. Saçı sakalına kansmıs bir ihtiyardı; sağ elinde bir sopa. sol elinde yeni doğmus bir cocnk vardı. Öniine üç kisi çıktı, «Baba, nereden gelip nereye tridiyorsun?» dediler. Yeni doğmuş çoenk bankadakt kızdi ve: Ben burdayım. dedi, tzzet'i gördi) bütün aynntüariyle, Hepsl de ken dine bakıyorda. Hatırladı. Bir sey anlatacaktı. Aradı, aradı, yuvarlak bir delikten girdi, bir kapıdan çıktı ve evlerinin önünde dnran kadmın ağzına bakmaya basladı, >Biz Zonguldaklıyız» dedi. •Tak tak kapı çalındı, indlm. Dünya güzeli biı kadm. Yirmiüç, yirmidört yaslannda. Entarisinin etekleri kısa, bacaklan çorapsız ve soğuk kırmınsı. Ha?» dedi ve unuttu, hatırlamaya çalıştı ama etekleri kısa sozcüklerinden başka bir sey yoktu kafasmda. Yalnız kadm, anlatmak istediği hikâyenm parcalannda yasıyordu. Sofrayı kuıarken tam önünde eğilmişti. Hatırladı, •Seyfi amca nın evi burası mı dedi, bnyrun dedim, ben yabaneı sayılmam, akrahası olurum dedl.» «Tren yolunun orda oturan kim?» ded] Doğan, ordaki karaltıya korkuyla baktı. «Tok krnıse!..» dedi Hasan. «Orda biri var.» dedl Doğan ve Mevlut'un ellndeki dgaraya dikti gözlerini. Belki de polistL Bir saattır onlan seyrediyor, konujmalannı dinliyordu. vart TİFFANY JONES 12 Sandalyelercfen birlne yaklasarak otlirdu. Wash, bütün ısrarlara rağmen içki almaga yanaşmamıstı. Kapıya yakın bir yerde şaskın »aşkın duruyordu. Beyazlarls bir çatı altında bulunduğu zaman kendinde garip bir rahatsızhk his^ederdi daima... Ve kendini müdafaaya hazır va ziyette beklerdi. Perry, Mish'e yakm olmamasma dikkat ettiği sandalyelerden birine yerlesti. Bardağı elindeydi.... Küçük fakat bembeyaz dlşlerinln arasmda da ko caman bir yaprak sigarası vardı. « Nedir bu toplantı b8yleT özel bir parti mi?..» diye homurdandı. Konuşurken çevresine bakı» yordu .. Açık mavi gözlerle. « Tam üstüne bastın...> dive Mish cevap verdi. Neşeli görünüyorrfu. «özel bir parti.» Chandler şöyle bir döndü. Gü zel bir adamdı... Hem de yakışıklı . Kusursuz yüzücde kızcınlığ» benzer hatlar bellrmisti: « Işin içyüzü nedir?» Bilen yok mu sranızda?..» « Aşağı yukan Syle...» « Kimmij bu Ludovick?..» « Evet... Ludovick...» Mish basını iki tarafa sallıvordu. Saygı ile kansık bir knrku ifadesi kaplamıstı yüzünü. • Tabil... Onun hakkmda blr seyler «öyleyebilirim size... Asıl lsmi Ludovick cfegil... Tahmin etmlssinizdir herhalde... Asıl isml Serge Maisky... Roîtburgh cezaevinde tanışmıstım onunla... Çalışıyordu... Kilercilik yapıyordu orada...» « Kilerciîik de ne demkmlş?..» diye Perry sordu. « Lâfın gellşl canım... Ambar memurluSu gibi bir sey... GARTH James Hadley CHASE Türkçes) ŞehbaJ AYGEN tavıiye ettiT Maisky bunu depodan çıkanp getiriyordu... On yıl süreyle cezasınt bu şekilde çahşarak doldurdu... Çok yaman adamdır... Kafalı mı ka falı... Tahllyeden birkaç gün önce beni bir kenara çekti... Tasarladığı büyük vurgundan bahsetti... Dünyanm en büyük vurgunu olacak diyordu. Plânını tamamladıktan sonra bana haber vereceğinl sözlerine ilâve etmistl. Aynca flç kisiye daha ihtiyaç olacaktı bu iş İçin. Daha sonra hepiniz bana bu bakımdan müteşekkir kalacak AYLÂK MUSA O O K X O B Tarık Z. Kırbakan OfcRl, 8AÇ r e ZÜHKEVİ # Hsatalıklan Hfltehaasm kadaşlar...» dlye devam etti. «Maisky ufak tefek bir adamdır... Görünüs iübariyle de gayet saf... Fakat çıngıraklı bir yılan ne kadar salsa o da öyledir... Bir beyin var kafasımn içinde... Hidrojen bombasmdaa farksız... Zehir gibi bir tip velhasıl... Ben fcendi hesabıma sizi temln ederim... Söz konusu vurgunun, son derece büyük o ^ duğunu söylüyorsa bu yüzde yüz doğrudur... înanmak gerek. Körükörüne... Ben, inandığım için bir sanlye bile düşünmeksizin kaltap geldlra... Ama vurgunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum henüz...» «.Ben de size vurgunun ne olduğunu anlatmak için geldim lste...» Maisky, kapıyı açmış, salona girmiş ve yumuşak bir sesle bunları söylemlşti. Perry, buz gibi kesilmişti birdenbire. Elini seri bir hareketle koltuk altındakl tabancasma attı. Chandler de şöyle bir sarsılmıştı. Avucundakl bardagı bile sallandı. îçkisini yere dökecekti neredeyse. Wash, hemen kapıdan uzakbtstı. Içlerinde istifini bozmayan bir Mish vardı. Gülmeğe devam ediyordu. Sakindi. Maisky, kapıyı kapadı. J o s kendlsine bir kadeh uzatıyordu. Başını ikl tarafa sallayarak geri çevirdi. Sonra bakıslan ile odadaki dört Mşiyl şöyle bir dolaştı. Teker teker inceliyordu hepsinl «Slztale tanısmak fırsatını elde ettiğim için gerçekten mem nunum beyler...» SaMn ve berrak blr sesle konuşuyordu. «Şehre girebilmelc için can sıkıcı bir olayla karşılaşmadığınıza Umid ederim...» Kursunl gözlerle baktıgı her yeri delip geçmek istiyordu sankl:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear