28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖET: şınlano oldugu gibl gerilîa sitsurlarm rolleri de büyük olmustur. 26 Eylul 1970 Tehlikeli ihtimaller Savcşın boşlongıcında durum iddi barış umutlarınm belirdiği bir sırada Orta Doğu kuşkusuz bu kez içinden çıkılması çok daha güç bir biçimde yeniden karışmıştır. Taraflann Rogers Plânına çeşitli «Ard niyetlerle» de olsa «Evet» demiş olmalannın sorunun banş rayına oturtulmasına yetmediği anlaşılmaktadır. O kadar ki çoğu gözlemci Filistin gerillaları başta olmak üzere, Arap dünyasmın birbirine girmesini bizzat Amerikan banş C Filistin genlla brgütJeriyle ürdün yönetımi arasında içten içe kaynayan çatışmanın su Ustüne çıkarak artık geri ddnülmesi güç düzeylere ulaşması yukarda ileri sıirülen yargıları doğrular görünmektedir. Filistin gerilla orgütleri Ue Urdün yonetimi arasmdaki yırtüma şimdiden ortak düşman karşısında iyi kötü ayakta duran Arap birligınl tehdit edecelc düzeylere varmıştır. Üstelik olayın btrdenbire patlak vereTek kısa sürede mısli görülmemış şiddet düzeylerine ulaşması, Arap birliğinin korunması yolunda yapılan girişlmlerin şansını genis ölçüde azaltmıştır. Nitelam baş plânına bağlamaktadırlar. Onlara göre Rogers Plâmnm altmda yatan oytın «Araplan birbirine katarak» cepheyi bölmeyi amaçlamaktadır. vaşın bir döneminde ortaya çıkan millî cephe savaşın içinde oluşan ideolojıi bilinçlenme doğruitusunda bizz&t kcndi bünyesında kaçınılmaz bir biçimde sınıfîa! oatışmaya dönüsmekte, üolayısıyla ds eski niteliglnl xaybetmeKttdır. Devrimci Arap oephes:r,in c.'uşması böylece ortai düsm^na karşı belli dönemlerâa bırieşen r)2 var ki sınıfsal büınçten yoasun cephelerin yıkılmasm Asıl savaş dan geçmektedir. Burada önemlı o!an bu geçişin ortak düşınaŞüphesiz Ortadogu savaşı DIT nı gözcicı kaçırmaksıjan, en az sarsıntı ı^e Eeçiştirilmesi ve hele bütündür. Ortadoğu'daki asıl sa zamamun ve koşuUannın son vaş Anglo Amerikan emperyaderece ssglıklı bir biçimde saplizmi üs Devrimci Arap ülkeleii tanzn<.udır Son gelişmeler soa arasındadır. Filistin hareketi ıse konjsu lamanın ve koşullann :yı bu savaşın aynlmaz cüzünü gnhesap]a»J;ğ] kanısını uyandırderek dinanuğmi teşkil etmeiı#malttan vzaktır. Gerçekten de çodır. Diğer taraftan emperyalizma karşı direnen Devrimci Arap hu ğu gözlo.nunin de saptadıgı giü reketleri kendilerini aynı zamanmeselenin Araplararası cephede da içte sımtsal bir savaşın da bugıınkj tehlikelı düzeylera uiaş sürdürücüsü saymaktadırlar. Sada Crdün yönetimindeki a ta Nâsır olmak Uzere Arap liderlennin yaptıklan ateşkes çağnsı, gerilla şefleri ile Kral Hüseyın m onayına rağmen, gerçekleşmemiştir. Oysa yine çok sayıda gözlemcıye göre ateşkes'in sağlanması sorunu çözmeye yetmeyecektir. Genel kanı Filistin gerıllalan ile Ürdün monarşisi arasmda «artık» biitün koprülenn atıldığı merkezindedir. Arap dunyasınflaki bu yntıLrıa nıa »or:u bir banş yolunun b Arap oephesıni ö mesi ve hele emperyalıst güçlerin ellne yakın tarihte ömekleri çok görülen «müdahale» bahanesi vermesl akla ilk gelen tenl" keü ihtamaller arasındadır. Orıadoğu'da ve Akdenizdeki yeni kuvvet dengesı içinde Wasrurıglonun bolgeye hiç degüse eskisl cadar kolaylıkla muüahaie elnıesi elbette kı mümkün değildir. Bununla birllkte Birleşik Devlet'erin Ortadoğu'da gerçp^.leşüriltcek bir statüko değişıkligine ne ölçüde seyirci kalabiisceğini de hesaba katmak lânmdır. Filistinli gerilla örgütlert ile Ür dün njonarşisi arasında patlak veren çatısmanın ve bunun uluslararası alandaü tepldlerinın ne yöndf" geiişeoeğini kestirmek şimdidea mümkün değildir. Bununla birlikte Ortadoğu'daki çatışma'mn kaynağında AngloAme nkan emperyalizminin oyunlannı araysiilar yanılmamaktadırlar. Orradogu"nun zenginlıklen, stratejiİE konumu, siyonizm, Israil, FiLmn sorunu Ürdün ol»ji. genllaîar, Araplararası, cephe vs çeiişkıleı AngloAmerikan eraperyalizmi son irdelemede birbirlerine organik bir biçimde bağlı rreselelerdir. Ortadoğu'da öugün oiupbitenlerin anlaşılma sı t'raz da yukarda sıra'.ndığımız tcmel meselelerin anıaşılmasından geçmektedir. OrtaDoğu buhranının asıl kurbanlan Filistinli goçmenlerin yaşantılannı sürdurdüklerl çadırlar. fakir BAYKURT •Tamam!> dedi Cemal. «Gönlü var dürzünün! Yani uçu^or! Emme masus susuyor ki, nazlanaeak blraz...» Kabak Alnsdu, atını dört nala sürüp geçti evin yanındakl yoldan. Atı tanımasalar, naylon yağmurluğun içinde kim olduğunu bilemiyeceklerdi. «Hemi de bu sefer bakmadı kör olası gozleıini dikip dikip!» dedi Havar.a. «Anaa kız, o mn?> diye sordu Dürii. • devrilesi!» dedi Havana ofkeyle. O Durü KÜldü: «Ne onun sırtuıdaki kıız?» •Sırtı kapansın'. Dakmış bir ;ey emme ne bilcyim?. Adamlar, çckilmiş. bükülmüş ve «gelep» edilmi$ urganı Velinin elinc verdilcr. «Al giıle güle kullan. sonunda da bununla asıl işallah!» dediler. «Bak şinci: dedi Veli. «Sağolun, \arolun! Biikıip Relep etmişsiniz, emme bu beddua nooluyor?» «Asılacarın zaman ip aramaya gitme, kötü mü?> •Dürzüler!» dedi Veli. Bcn asılacağıraa siz asılm!» Sesi bayâ öfkeliydi. Neden böyle konuştuğuna kendisi de şaştı farkına varınca. Kahveci Luılin: N'eyse!» dedi. •Yanm teneke halva alıp bir zlyafat çekersln arkadajlara. Bak, knç demedOc. Erkeç demedik. Yanm tenekecik halva...» «Büktükleri bir nrgan be!> dedi Cemal. VelU >i arkaladı. «Onun da yansını biz çektik!» •l'rpan değil yalnız!» dediler birden. «Kuzu alım satımuıin da şereflne! Biz alım satımın habannı daha siz gelmeden duyduk. Kabak Musdu atın üstunde yaz gülü gibi ağardı fitti hojnutluğundan!..» •Daha bir alım satım yok!» dedi Hafız. •Neyse, biz halvamızı Isteriz! Çok istemedik!» Elinin ustüne ilk damla düşünce telâjlandı Havana: «Şu herif çıkıp gelmedi! Çul bulgur ıslanacakl..«Gelmezse kendimiz alınz ana!» dedi Dürfi. •Nasıl alınz, kocaa çuvallar?» •EIIe$iriz~» Elleşiriln! Daha culnn tistü de dola!> Blrkaç damla birden düjtü. Damm kuru yerleri noktalandı. «Ana gellyor, yağmur geliyor!» diye bafırdı Dfirü. •K05!..» dedi Havana. Çulun uçlanyla bnlgruru örttii. Birini örttü, öteki çul yarunlarma. kllimlere gitti. «Koj Dürü, koş da örruörtüver! Tuüüh, ıslanacak buljrar, nere ğideyim?» İyi kötü örttüler bulgnrun üstünü. •Dut ana, önce bonu alalınt Içeri!» İcerden bir çocuk ağlaması geldl. Küçük Erşen oykndan uyanmıştı. «Dut!» dedi Havana. «Ağlayacak zaman buldu eşşek sıpası!» Çul yarımlannm birini taşıdılar. Yağraur hızlandı. tkinci yanmı ahyorlardı, sağııak başladı. Oteki >arımları ancak ha>ata çekebildiler. Dürünün kolları yoruldu. Parmak uçları acıdi. Gene de kojup çnvallara yapıştı anasıyla. EIleşip kaldırdılar. Dört adnn gittilcr, kolu kopacak gibi oldu. Parmakları da dayanmadı. Bırakıverdi çnvalı. Düştü çaval «Nâlet!» diye bağırdı Havana. «Xâlet! Hanl elle$iyordnn?> «Çok yokan kaldırdm! Dutamadmı !• dedi Dürü. «Başka? Başka yok mu özürün? Dutamamtjt Neden dutamıyorsan? Yediğln arpa ekmeği mi? Dutuversen ya!> Yeniden yumuldu çuvala. «Hadi dut!..» O çuvalı güç belâ aldılar hayata. Ötekileri almanın olanağı yoktu. Yağmur damı dellyordu. Ana kız duTup bakmağa başladılar. •Su içerdeki de zır zır ne aflar bilmem ki!» Dürü koştu yağmorun altına şaşkmlıkla. «Gel. gel! Btılgur ıslandı, bir de sen ıslanma!» Dürü geri geldi. Sakır jakır yağıyordu. Solar damlarda. yerlerde birikmeye, yağmur tam bulKurlaşmaya başladı. Evşen de ağhyordu çatlayacak gibi. Havana koşup içeri girdi. Şaşırmıştı ne yapacagını. Işık biraz bacadan, biraz da bir camdan geliyordu. Csm küçücüktü. Havana, «Ne ağIıyorsun kız geberesi!» dedi, kıçına kıçına vurdn çocufun. Kolundan tutup kaldırdı. Eliyle eteğini yokladı: «Ohhooo! Dulkutmuş!» dedi. «Heç ben bilmem mi?» Beline, başına, rasgele yapıştırdı: «Ayı kadar oldun, daha tşeyecen mi kız?» dedi. «Bak bir de aelıyorsun!» dedi. «Sus bakayım!» dedi. İki tsne daha yapıştınp dışarıya çıkardı. «Ocaktan ırbığı jtetir% dedi Dürüye. Dürü ko$tn. Yağraur, alabildiplne veriştiriyordu. Aşayıdan kocakapı takırdadı. «Eyl ki çuvalı rerdi Camal!» dedi Veli. «Yoğsam kötü ıslanacakmışım!» Yenl bükülen urRan koltağunun altnıdaydı. Çnvab da kepenek gibl başına Keçirmlşti. Ko$tuğu için soluk solağa kalmıştı: Uian Düniüü!Ulan Havanaaaa!..» •Çeneeeeen!..» dedl Havana. «Söyle ne var?» •Islandım ulan...» «Eyi etmişsun! Bnrda da bulçur nlandıU Koşup merdivenleri çıktı. Hayata geldl: «Ne almadmız peki bunlan içeri? Niçin ıslattınn?. Havana elindeki çocnğtın eteğini yıkıyordu. D8rü de su döküyordu. Karşılık vennedi kocasuıa. Dürü. «Yağmur bastmverdi!» dedi usulca. «"Birden bastınverdi' olnr mu? Gözünüzü «çaydmız! Islattmız hazır knrnmng bnlsuru!» •Artık eksik konnşma Veli!» dedi Havana. Cannn bumumdan çıkıyor zaten! Nasıl alalım o kadar bulırunı? Klminle alalım?» Veli. Dürüye baktı: «Bn nooluyor? Alaydmız barabar?» Havana çocnğun etefinl ynyap sıktı: «Gücfl yetmedi onun!» dedi. «Çuvaüar ağır!.^ «Dam knrnyop da yeniden serinceye kadar kızı«n: bu bulgur: Tüh tüh tüh!..» (Arkast var) konu veresim: AYHAN BAŞOGLU endülüste isyan Filistin, bir Arap toprağı iUstin Batı'da Akdeniz, Kuzey'de Lubnan, Dogu'da Suriye ve Şeria, Güney ve Güneybatı'da Kızıl Deniz ve Sına yarımadası ile sınırlanan bir Arap top/ağıdır. Yüzölçümü 27.024 Km2 dir. Ve Suriye'nin doğal uzantısıcdâ yer alması dolayısıyla, çoğurjta «Güney Suriye» adıyla anılTiaktsdır. Coğrafî konumu, Filısüni çeşiüi uygarlıkiarın gelıp geçtikieri kavf£klardan biri yapmıştır Ama scnunda Filistlne Arap.ar yerlesmışjer ve ülke böylece fvisınmaz bir biçimde Araplaşmıştır. Daha uzak tarihlerde FilistiD Arabistan'dan göç ederek Fiiıstinlilerle karışan Sananeennerin yurduydu 15 yüzyıl süren Şananeen lrLhilmranlıgı îsa'dan 5ace 2500 yıhnda başlamıştı. Isa'dan fince X uncu yüzyıldan bü^jk Arap telıhlerinin vukubuldu»u t S. VII yüzyüa kadar olıın ddnemde Filistin çeşitli lstilaıara sahne cltrıuştur ve FUIstın rju döneınde Firasıyîa Yabudı, Sfıınan ve Roma istüâsma mânw ka]mı?.J. Bu Füistinın Arap Yarmadasj rnüsluraanlarınuı büyulc akınına dei sürmüştur. VII. yüzyılın ortasından Israil devletinin kıiıUİdugu XX juzyıl ortasına katiar Filıstin 13 yüzyıl sü rekli bir biçimde Arap halklairun bolıicmez cuzünü leşkil etmıştir. F IJtrde döı^du, Sır+tnı F a r c durdu totla»dı bir târarha Malİ£c« Temeldeki komplo DİŞİ BOND •MULMüŞ, Bl'S Filisün sorunun un teme linde dünya ölçusünde bir Kaba empeı>alist akımın sur<iürürüsiJ Ingıltere ile 19. yüzyüın sonlar'JAîaD itibaren politik htlvıyet kajaz>an bir başka kolonyılist ?ücuc ortak çıkarlar çe:çevesi ıçiadö düzenledikleri komplo aıc\tı.c bulunmaktadır. Bir ulurun yurdundan sökülüp atılarak yeııne bir başka aiıısuc lkame edumesi kuşkusuz tanh'jı Ve 1948 den bu yana yurdunu ter ke zorlbi>ax> bir milyondan tazla Fılistınii sadırlarda en sefıl anlamıyla ömür tüketmektedir. Ingilız cmperyallzml İle siyotıistierin birlikte kotardıkJan Filisfıne yerleşme plânı çeşitli evrclbrae gerçekleştlrilmiş, yerü baik ber türlü canlyane hareketin kullanılmasıyla ststemli bir bıçımde goçe zorlanmıştır. Bugün Fılistinde kalanlann sajısı 270 bln civanndadır. Sıyonıst baskısına hedef teşkıl eden bu Filistinliler «güvenlik bolgcöi» acU verilen kesimlerde ırk aynmmin bütün kötülüklerine mâruz b'rakılarak dayanılmaz bir hayat sürmektedırler. fisasen nufusla ilglii Dazı rakamlar canıyâne yerleşme plânını açıkça ortaya koymaktadır. Örneğin 1917 yılında Fılistinın nürusu 700.000 di. Bunun 644.C00'i Arap 56 bini ıse Yahudıydi. Bışka bir deyisle Filistın'deki Yahudi nüfusu, Ingiliz manda yöne timi öncesi. genel nüfusun onda birinden azdı. Yine o tarihlerde Araplar Filistin topraklannın °,« 973 una sahlptüer. Yahudilerin 0 ellerindekı toprak Ise ,J2 li civa rındaydı. tngütere'nin Filistin sorununu 1947 de B i l lere getlr diğınde Yahudiler toprakînnn sadece *'o 6 sına sahip bulünuyorlardı. Yani 30 yıllık lngillz lsgallne, siyonlst kolonizasyonun gelişmesl yönünde glrişilen tüm baskı ve çabalara rağmen F:listtnin payedilmesi kararmın ahn dığı 1947 de Arau halkı toprakların yine "o 94 ünün sahibi idi 1948 deki nüfus 2115 000 rtvanndaydı. Bunun 1380.000 ı Arap 700 bini Yahudıydi. Yani 30 yıllık îneiliz mandasının baskılanna rağmen Araplar, yurtlanndan kovulduklan sırada yine nüfusun 3 te 2 sini teşkli eüyorPugünfJ durum lsc Nüfcsıra orda birinl t«K]nı Ythudıkr J948 den bu mrm va sivuDjntnln de say'ar.n: 2$ milyona çıkamnı?lardır Yebudllerfn eHndekl tfpraklarn oranı 1917 deki •• 2 *t e ' re 1947 deW • 6 va. karşılık % * te 4 e yükselmiştlr. •••••••••••••••••«•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••K 31 Bunun ıçın de beşlık ve onluk dolâr paketlerinden cfoldurabildiklerı kadarını sandıga değıl, ceplerine dolduracaklar... Daha yüksek değerdekileri de sandığa. Bihyorsunuz, soygundan sonra bir süre, yani üç ya da altı hafta gızlenmek zorunrfa kalacağız... Bu müddet zarfında birtakım masraflanmız olacak tabii... Ufak paralan rahatça sürer, karnımızı doyurur, toz olmak için de gereklı hazırhklan bildiğimizce yaparız. Beş yüz dolârlık banknotların işaretlı olup olmadığını henüz bilmiyorum... Numaralan alınmış rnıdır, ahnmamış mıdır, şımdilik meçhul. Her ihtimale karşı tedbirh davranmamız şart... Hava yatışıncaya, ilk heyecanh anlar da geçinceye kagsr beşlik ve onluk dolârları harcamakla yetineceğiz. Mutabık mıyız arkadajlar?..» Mısh, olduğu yerde şöyle bir doğruldu : «Isareth diye bir lâf ettinız... Yüksek değerdeki paraların tumüne özel bir işaret mı koymuş olabilırler demek istiyorsunuz?...» «Bilmiyorum... Benimki sadeee ufak bir şuphe... Fakat sağlama gitmek İçin ön tedbirlerin tümünü almak mecburiyetındeyız. Sular durulmadan önce içimizden hiçbiruıin beşyüzjuk dolârlan piyasaya sürmek hevesine kapılmaması gerekiyOr.» Diğer dört kişı, kaş, göz ve baj hareketlerlyle bu ikazı kabullendiklerini belirttiler. «Mesele kalmıyor şu halde... Bu konuda da anlaştık demektır. Şımdı hepinız soygun plânını bıliyorsunuz. Düşünüp taşınmak ıçın de bol vaktimiz var... Akhnızın yatmadığı noktaları açıklamak istiyorsanız buyurun beyler. Sizi dinliyorum...» Maısky, hepsıni teker teker süzüyor, hafıfçe boyun kırarak gözleriyle ondan buna, bundan ona dolaşıyortfu. «Şu gaz tüpü...» diye Mish konuştu... «Ben diyorum kı... tupü yeni baştan ayarlayayım... Kutusundan çıkanr çıkarmaz püskürmeğe başlasın...» «Ha biraz önce ha biraz sonra... Arada ne fark var ya # TİFFANY JONES / / ÖLMEM ĞAUBA AMA lliştıği masadan ınerek bir dolaba doğru yürüdü : «Hayır... Plânın bu noktasında degişiklik yapmağa hiç lüzum yok. Böylesl her bakımdan uygun...» Dolaptan bir kâğıt çıkarmıştı : «Her şeyi bütün aynntılariyle kontrol ettim. Bu kâğıt sizi endişe ve tereddütlerinizden kurtaracaktır. Hepinize birer kopyasını vereceğim... Ama daha önce şu üniformaları bir denesek.. » On dakika sonra Chandler, Perry ve Wash, t. B. B M.'in ünıformalannı giymi? durumdaydılar. Mish'in sırtında da Paradise City'deki elektrik idaresinde çahsanlara mahsus üniforma vardı. «Mükemmel... Sankı ölçü üzerine yapıhnış... Tıpatıp otur. du...» Maisky durumdan memnundu : «Şimdi size kamyonu göstereceğim...» diye Uâve etti. «Bir dakika.. » diye Chandler onun Iâfını kesti. «Bu üniformalan nereden buldunuz? ..» Maisky, sinsi bir tebessümle gülerek ona baktı : «Çok merakhsınız arkadaşım... Böyle büyük bir işe kalkıştağıma göre gerekli imkânlan yaratmak torundaydım... Tanıdığım bir terzi var... Bana çok şey borçlu... Mânen maddeten... Ona diktlrdim... Müsterih olabilirsiniz... Yer yerınden oynasa konuşmayacaktır.» Mish, aynanın karşısma geçmiş, uniformalı halini «eyredivordu : «Vızgelir bana terzı .. Herifi aynca tebrik etmek lüzım ölçü almadığı halde becertniş... Şahane bırer ünifoıtna bunlar...» «Evet haklısınız...» diye Maisky mırıldandı «Şimdi gelin de kamyona bir göz atalım.» Mutfaktan geçtüer. Arka kapıdan çıkıp garaja yöneldiler. tki arabalık geniş bir yerdi burası. Kamyonet, Buick marka arabanm yanma çekilmiştı Her tkl tarafındaki beyaz zemm üzerine de kırmm ya|lı boya il« söyle yazılmıştı : «l.B.M. dünyanın en krusursuz James Hadley CHASE GARTH Türkçesi Şchbal AYGEM kaç «anıye sonra etkısınl göstermeğe başlıyor. Hem sizin de maskelerınızı takmak için ufak bir zaman bölümüne ihtiyacınız olacak...» Mısh, çenesım sıvazlayarak başını eğdı, omuzlannı sılktı : «Haküsınız... Şey... Bemmki sadece bir fıklrdl.» Chandler araya gırdl : «Bütün bunların kesin bir provasını yapsak... Anladığım kadan plârtın saniyesı sanıyesine uygulanması lâzım... Meselâ Mish, havalandırma tertıbatını ne diye çalışmaz hale getırecek?.^ «Isı derecesi fazla düşük olduğunda, gaz gereği kadar tesır gostermiyor... Gerçi oradakı görevlileri yine de bayıltacaktır ama, hemencedk değil, biraz gecikmeli olarak... Bütün mesele zırhlı odanm havasında Serın değll de ılık hava bizım ıçın daha elvensli...» «Peki... Ya zaman bölumü?. Biz tam ikl otuzda faaliyete geçiyoruz... Mish de avnı AYLÂK MUSA \ YARIN ı , ı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear