26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA DÖRT; sCUMHURfYFT: arasında OB yıl fürea bu savayların, Paris'ın Argoa'tan kaçırdıgı Menelaos'un karuı, guzelliğiyU ünltl Helena yüzünden Ciktığını yazar. Ama bazı tarihçıler» göre bu aavaflar Akhalarla Trovalılar aratmda ticaret, pkar kaTgattndan dogmuştur. Homeros'un «GOzel »urlu KutMİ tlyon» diye andığı Trova, fimdi palaraut gölgeierlnin kıyıcığmda, derİB bir lesmligiıı tutuşturduğu yabaa otlarına, çaIthklara kanamıı bir örendir. Çoktan dtnıcl», efİMnelere kan?mış, rüzgânnda dolaşan kan. Bunca acının, gözyaşının, emegin, tutkuDun, yaşama çaba^ınm soluğu dinmij. Gözflmfizun gördüğü, ayağrmızın baıtıgı her taf insanlığın en zorlu yaşama kavgalarından, unutulmaz destanlanndan bitinln burada geçtiğine tanıklık ediyor. Toprakların, yaban otlann, ça hlıkların altmda şimdi taş kesilmiş bu destanlar kenti, çaelardac çağlara eklenen insan emeğinden, usnndan, inancından, uygarlığırdan, yaşama bağhlığından birer belge «aklıyor. Tarih öncesinden beri burada yafayanlar saşılacak blr var olma, bir sürup gitme pücü göstermişler. Üst üste Relen akınlar, savaşlar. yanpmlar. deprem ler, aalfın hastalıklar gibi türlü yıkımlara karfi kovarak yasama guçlerini sürd"iırmüsler. Çağdan çağa ulajan gelişmeler, ilerlemeler arastnda ana niteliklerinl Titirmeyişleri burada kazı, lnceleme yapanlann ilgisini, saşkmhğiDi çekmif. îsa'nın doğumunun üç bin yıl önceainden hellenistique çaKa degin uzayan geniş bir sürede türlü yıkımlarla doknz keı yıkılan Trova, tam dokuz keı yeniden kurulmuf. özenle yontulmuf kalm aurları. kolonlan, tapmaklan, tiyatro. oturma, toplantı yerlerinl yapanlar çoktan ortadan »1lınip gitmi?ler. tncir, ahlat ağaçlan türemi? ocaklannda. yurtları örenlere dönınuş. Ama aimdi sınırsız bir ıssızhfa dönü?mü« bu yıkılar alamnd'an bütün insanhğa kendi yaşaına «avaşlarmdan. ortak alınyazılanndan bir anlam bırakratjlar. O da insanoğlunun yaşama gücünün yenilmezliği. sürüp gitme tutkusunun tükenmez olusudur. Şimdi Trova höyiiğünden esen yeller, burayı yeni yejeren yasama tevinçleriyle dolatanlann kulağina sanki bu gerçeği fısıldıyor 10 Eylul 1970 Ahmet KÖKSAL Trovayı gezerken «Ganeçin, yıldıılı fogfin altmda, yerytsfind* ni«« aahJrler *•* Bonlar içinde b«n kntsal tlyan'm N T K İ B Priamos'n, Priamot'nn lyi kargı atan kaUnnı Orda hiçbir armataadaa yafesnı •lmadı * nsanlığın daha masal, efsane çağını yaşadığı çok uzak günlerdenberi, bu esıntinin aoluğu Çanakkale Bojazı üzerlnden heraen hemen hiç dinmemij. Belki de bu yüzden Homeros'un llyada'da aöyledikleri de birer «kanatlı söz» oluvermis. Trova höyüğu üzerinden simdl de esen aynı yeller. Akhilleus'un öfkesinden, Hektor' Homeros'un öhnezleştirdiği kent: I un yiğitliğinden, Relena'nın 6lümsüz guzelliğınden, Pans'in tutkusundan, ihtiyar kıral Priamos'la aksaçlı eşi Hekabe'nın gözyaslanndan ve bütün Trovalılann ramu acıundan bir seyler uymndınyor gen» günümüze. Dünyanın en güçlü ozanlarından Homeroı, Trova'nın unutulmaz serüvenini insaalığın belle gine silinmeyecek btr güçle yerleçtırmi». Bugün yeryüzünün dört blr bucağmdan kalkıp, binlere* gezginin gelip buralan dolaamaaında hiç kusku yok, en büyük pay îlyada'nın. Iki megaron kalıntısı arasından ileriye bakıyorum: Sararmış anızlar, pamuk yeşilleriyle uzayan Trova ovast biraz 6telerde denize kavusuyor. Ovada Simois (Dumrek) ile Skamandros (Menderes) çaylan sessız, gümüsten akışlannı ince bir şerit halinde denize sürüyup goturüyor. ist'nm doğumundan on ıki yüzyıl kadar öncesi bu duzlükte kopan kızüca kıyameti, Doğu ile Batı arasındaki ilk FX. Trova'dan bugüne kalan bir tiyatro büyük çatifmayı tasarhyorum. Tezgiden kıvnk burunlu gemileriyle tunç zırhh Akhalar, toprağı bereketli Trova kıyılanna çıkmıslar, ovada kargılara, zırh lara bürünmüş binlerce gavaşçı guzel surlu llyon'u kuşatmıı. «Gemllerden, çadırlardan pıtrak gibi insan Skamandroı «vasına aktı yayıldı; Inaanlann atlann ayaklan altmda inledi toprak. Baharda yeşeren yapraklar gibi dnrdn binlerce Mfi Çiçekll çayırlarında Skamandros ovaaının» (tlyada'dan) tlyada Akhalarla Trovahlar konu veresim: A Y H A N BAŞOGLU endülüste isyan VI. Trova'dan bngiine kalan Dogn Şehir kapısı Blegen kendısmd'en önce Schliemann ıle Dörpield'ın duzenlediğl dokuz şehir katını ken di buluntularına gore yeniden değerlendirdı. Ona gore, Trova' nın ilk oturma yeri oluşundan altıncı kuruluguna kadar (l.ö. 3200 • l.ö. 1900) burada bağımsız bir uygarhk tasıyan yerli denebilecek bir soyun yasadığ\ anlaşılmıştır. Altıncı Trova (l.ö. 1900 1300) Homeros'un anlattığı ünlü Prıamos kentıdir. Akhalarla yapılan savas sonunda kent yıkılır, kole yapılan halkı buradan sürulur. Dokuzuncu Trova, Roma împaratorluğunun Novum llıum (Nea llion, Yeni llyon) adıyla canlandırdığı helenistik çağ Tro vasıdır. Juliu» Cesar, Auguıtos, Caracalla gibi Roma imparatorları burayı atalannın kalesı saymıs, kutsal bir değer ver miçledlr. Yeni llyon'dan art« kalan mermer sütunlar, yazılı taşlar ve bir Roma hamamınıa izleri Trova yıkılarının doğusunda, en üstte kolayca görulmektedir. Yarın ÇANAKKALE MÜZESİNDE TROVATîA YAPILAN KAZILAR I DİŞt BOND TİFFANY JONES UM su evr>e , YETI VAOSA, GARTH rova'da ılk kazı, 1870 yıiında Amerikan Kontolotu Calvertin yardıtoıyla yapılmı»tır. Bir bllim adammdan çok bir gömüt arayıcısj gibi çalısari Heinrieh Schlletnann, bu Ilk kazıffa dor üslubu bir tapınakla, kuzeyindeki kiklon tarzında iri bloklarla yapılmış bir duvan v» birçok yapıtlan yok etmıstir. Schliemann. 1873 yılı 17 Ha«iranmda umduğu gömüvü bul*ıus; Priamos'un hjqrtn«*l. **»• dığı birçok altın taçlar, çelenk1er, küpeler, gümüs ve altın kaplar. külçeler ele . geçirmi? ve kaeıyi durdurarak bulduklannı Almanya'va kaçırmiştır. Sonradan bu gömütün Homeros Trovasma değil, l.ö. 23002ÎOO yılîarında yaiiyan ÎMnd Trova çajhna ait oldugu anlaşılmiftır. 1876'da Osmanlı hükumetintfen ikinci bir kazı fermanı kopa ran Schliemann yeniden Canakkale'ye gellr. Ama o iiradakl Vall îbrahim Paşanın yanına kattığı sert blr menıurla çalısaraayınca Atina'ya çekilerek Avrupa basınında aleyhîmize veryansın eder. Ikl yıl «onra vali değiftirilince yeniden kazıya koyulur. 1878 Eylülünden Aralık ayı sonuna dejin »üren bu kazıda başka bir gömü daha bulunmuş ve bunua Oçte lkisi Türk müzelerine bırakılmıstır. 1879'da Schliemann, R. Vinchow Ue L. Burnouf «dlt ikl profesSrü yardımeı alarak, 1881 Nisanı ortanna kadar «üren daha tfüıenll kazısında Trova »ur duvarlarmı ortaya çıkarmayı amaç tuhnuftur. 1882'de Schliemann'ın genç Alman mimarı Wilhelm Dörpfeld ile Joseph Höfler'in yardıramı laSlamasıyla kazılar yenl ve Snemli bir döneme ulafir. lU9'da Pariıte College de France'da toplanan bilginler arasında Trova'nın aert bir tartı» ma konusu olma» üzerine, burada uluslararası bir deneme kazısı yapıhyor. 1890'da Schliemann ile Dörpfeld'in yönetiminde tekrarlanan deneme kazisı sonunda Trova mitoloji ve destanlar aUnından bilim dünyasının önüne çıkarıîdı. Trova kazılan dört dönemde Szetlenebillr: (T) 1870'den 18S2 yılına degin türen Schliemann'ın kendi bajın» yaptıği cahşmalar. (5) 1882 1891 yıllan arasında arkeolop ve mlmar Dörpfeld"in de katıldığı kazılar da metodsuz, rastgele bir cahşma olma«ına karşm, höyüğün altını kısa zamanda göstermeıi bakıtnından ilgi çekieidir. (3) 1893'te Dörpfeld'in y8netiminde, arkeolog A. Bruckner, pheristoryan Max Welgel, mimar 'Wilbeft>in de katılmasıyla kazılar büimsel, güvenilir bir döneme ?irer. Bu çalıjmsla' jonunda Trova'nın çesitli çağlardaki 6*okuz uygarhk katı saptanmıs, Miken çağına ait altıncı katın «Homeros»un anlattıfı Trova oldugu anlasılmıstır. 1894 kazılarından sonra DSrpfeld. bütün Trova h8yü|iJnu mimar« li?ı ve çeyitli buluntulanyla bllim dünyasina tanıtmıstır. (i) tlzun bir aradan ionra 1932 yılında Amerikan Cineinaii 0niver«ite«i Klâsik arkeoloji profe«örü BlegenTn başkanlığında kalabahk ve seçkin bir billm kurulunun Trova'da modern me todlarla kazıiara basladıfı g8rülür. Yedi yıl sürenbu çok titiz, sabrrlı ve masraflı çalışmalarda bulunan yapıtlarla onları veren katlann lliskisi. her ka Bir olayın başlangıcı 95 MUZAFFE* BUYRUKÇU Otormadı, dolasmaya basladı. En lylıl, merdivenlerden inerken bir omoz vnrmah, asa|ıdaki mfirekkep bidenlannın üstüne düsürmeli, ölmezıe tetaizlik yaptığı Bopsyla kafasına kafanna vnmp... öliim biçimini begenmedi. Aeı çekmeliydi. Şöyle yapmalıydı: Gece uynrken odanna girmeli, ağzını, kollannı, »yaklannı baflaaalı, üzerine «aı ddkfip yaknaalıydı, Bn bnlnaırna «ev*i. Yalnız erin içinde yoksa kuytn bir yerde mi çnllanmalı ve bsyıltıncsya kadsr dövdfikten «onra gazı dökmeli? Karar veremedi. Evet, o knytn yerde bayılttıktan Mnrs tzsetie birlikte Veli'nin arabatına atnalı. Tediknle «araflanndaki çöp yıjhnlarının içine gBmmellydi. Gaz falan gerekmezdi orda; yarım aaat kaldı mı geberip giderdi. öfkesiyle nynsan bir ölüm biçimiydi bn. Ama ya Izzet, «Ben yokvm» dene? Ta Veli arabasına almaua? Barada bitirmeliydi tşini. GSzleri bir Ifimba gibi kısılıp açıldı. Tamam! Asagıya indiğinde, nıalca arkasından eitmeli. nnmarayı almak için rotatifin önünde durdagnnda kıskıvrak yakalayıp kelnnn kazanların arasına sıkıştırmah, makineyi çalısttrmalıydı. Ve kopan kolnnnn acısına dayanamayarak ba|irs bafira «lfljünü aeyretraeliydi. O anı rasıvordn. Elinde demlr oldnga için kimse yanına soknlamıyor, asdeee, •Tapma. bırak ariık, bellsını bnldn.» diyorlardı. Kol ezilivor, pastırma gibi olnyor ve makine koln fırlatıp dnvars çarpıyerdn. Tek kol olmazdı, Stekini de kopartmslıydı. Ama o famana kadar zaten çoktan canı çıkardı. Bn ölüm, Cevdet beyin hak ettiği ölümdü. Öyleydi ya, gfirultüpatırtıyı dnyan ynkardaklier heraen Mttdflriyet'e telefon ederler. çok acele polif <«• terlerdi. tstesinler. Takalanmaktan, dövnlmekten, hatta öldürülmekten korkmnyordu; artık kendlsi için hiçbir sevin önemi yoktn. önem verdifi tek nokta. daha yazarlığa ilk adımını atarken kendisine çelme takan Cevdet beyl yeryüzündfn kaldırmaktı. Nasıl o, kendisine Blön•^•••••••(••••••••••••••lll J eeye kadar aklından çıkaramıyacağı bir davranidta bnlunmnşsa o da bütün insanların unntamıyaeaklan, akıllarına gelince ürperecekleri bir olay yaratmalıydı; onn öyle bir öldürmeliydi ki, ölümün tasıdıgı dehsete, simdiyedek işlenmi» hiçbir einayet nlasamatın ve kendisinden sonra kimse bn karakterde bir cinayeti ialemeyi göze alamasifi!.. Sevindi birden ve ayakyolnnun aralıgına bakmatta basladı. Cevdet b*T. kapıdan gireeek, merdivenlere yBnelecekti. Ayagını birlnci baıamaktan kaldınp ikinci basamağa atacagı sırada kezzap sisesinden bir iki damlayı enseslne ferpecek. can havliyle başını çevirinee bütün aişeyi yflzfine boşaltacaktı. Hayır, hepsini bosaltmamalıydı, belki ruttnrarnaz, kezzaplar yere dökülfîrdfi. Kezzapı atar atmaı yere yıkmalı, göğsiine dineğivle bastırmalı her iki g6re de ayn ayn dökmeli, gözlerin nasıl eridiğini, çnknrlann naaıl kanla doldnğunu görmelivdl, Bandan daha güzel bnlnnmazdı. ölmeat bile kör olarak yaşardı. öyle bir yaaayış da ölümden beterdi. Düsflndükçe hınlamyor, gSvdesl bir balon gibi sisivordn. Ya?ı küçük oldnğn ve ortada da güçlü bir neden bnlnndagn için fazla eeza vermezlerdi herhalde. Hapisten çıktıktan sonra her gfin birkaç ke* re evinin önüne çidip bağiracaktı. «Nasılsın, tebermedln ml daha?» «Kim o? Kimsin len?» «Sahl, tanıyamazsın ben!. Çünkü kSrsün. Kerzapla yaktıklanm nnnttnm.» l'yuyamıyacaktı, bir solcan gibi kıvranıp duracaktı re bir gece çıidıracak ya da kendini kaldırdıfı gibi sokafa ataoaktı. O zaman borçharç edip bütün arkadaşlar» na (gtnel eve gitmek dahil) bir ziyafet çeko celrti. Bu olabllirdi tfte. Daha aessizleşmişti, düşünceleri hırslı de> ffldi ve bu arada baska bir aey buldu. «Arkam «arl 15 Maısky hınzır bir tebessümle gulüyordu. Beriki cümlesınl yarıda kesmek zorunda kaldı. Gözgöze bakısıyorlardı... Birbirlerini yiyeceklerroiscesıne. Nihayet Chandler: € Pekâlâ... Madem siz kendinize bu derece güvenıyorsuYalnız unutmayın... Yirmi nöbetçi va orada... Silâhlı. Sonra alarm tertibatı da korkunç.. özellikle bu çesit teşebbüslere karşı düşünülmüş akla hayale gelmeyecek bir elektrik şebekesi... Aynca lokal, gece gündüz polis nezaretinde... Ama yine de okey... Sizı dinliyorum...» Maısky yumuşamiftı. Etki eentilmen ifadesine bürünerek: « Dinlemek yeterli değil Jes«...» dedi. «Karar vermeniz gerekiyor... Bu lsde var mmnız, yok musunuz?... Hemen, şımdi...» Chandler tereddüt ediyordtu Fakat sonunda bir el hareketıyle kabul ettigini aç:kladı. Farketmisti... Karsisındaki adam gerektiginde çektiği gibi vuran bir tiptl... Perry de Syleydı... Hele bu sonuncusu hak kmda çok şey biliyordu. « Tamam... Tamam... Bana eüvenebilirsiniz... Aslına bakarsanız aksi kanaatteyim •ma, slz madem bu iş olur divorsunuz ben de kabul ediyorum.» Maisky'nin bakıslan Perry1 den yana kaymıstı. Söyle divordu Perry: « Ben tonuna karfar tizinle beraberim... Devam edin lütfen..^ Malsky bu defa Wash'a bak nuşabil'.riz artık...> Berikilerin onaylaması için birkaç saniye sustuktan sonra lâfını sürdürdü: € Ben size plânımı açıklarken siz de biraz içki ahn b e y ler... Böylesi daha zevkli... Hax mı kolaylaştırır»..» Adamlar kad'ehlerinl tazelediler... Mish, sişeyi Wash'tan yana ittı. Fakat o başını iki tarafa sallamakla yetindi. Birer sigara yaktılar .. Sandalyelerine biraz daha yeriestiler... Bütün gözler, arka eebinden bir tomar kâğıt çıkaran Maisky'deydi. « Müsaadenizle ilk olarak size kumarhaneden bahsedecegim...» Böyle «Bylerken kâğıtlan, 8nune. masanm üstüne koymustu. « Kumar mevsiminin en dvcivli zaraanındayız... Cumartesi, yani yann değil öbürgün orada en azından üç milyon dülar dönecek... Bütün engelleri yenmeğe, plâmmızı da uygulamağa muvaffak olursak bunun iki milyonunu yürütmeSe muvaffak oluruz... îki milyonu bese taksiro ederseniz bu adara başına üçer yüz bin dolar demektir...» c Hayır... Benim hesabıma göre bu, adara başına dörder yüz bin dolar eder.. > Maisky'nin lafını kesen yme Chandler'di. Beriki güldü... Pis pis... « Tamamiyle haklısınız..; Fakat arslan payını kendim almam gerekti^inl de unutmamalısınız... Siz hepinİ2 üçer yüz bin rfolar alacaksınız. Gerisi de benim... Bu is için ya James Hadley CHASE Tflrkçeai Şehbal ATGEN yerde kıpır kıpırdı... Bu kendiıin* sual sorulduju için değildi... Sadeee beyazlar kendisine baktıgı zaman böyle olurdu dairea... Rahatsızlık duyardı... Çekimserliğin zerresıne kapılmacfan cevap verdi: « Hi; lüphenis olmasın .. Kaybedecek neylm var zaten?.» Maisky gülüyordu:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear