26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
i SAYFA DÖRT. CUMHURİYET bu konudaki meıajlannı gsmbot laıunıı», tngiliı harp gemüeri kanallyl» mlaftınyordu. Gambotlanmız, zaman umaa bir lngiliz muhribi, ya da kruv«z5rü taratından getirilen, «bl» an evvel tstanbvl'» dSnftlmesi» yolundaki Bahriye Nezaretinin ısrarh emirlerine karjı, «m»Wnemlsde t n ı » v»r», «KSmftrümftx yok» gibi oyalayıcı bahaneler ileri sürerek bir hayli zaman kaıandılar ve nihayet Büyük Millet Meclisi açılınca, millt hütumetin kanadı altına sıJındılar. Bunun üzerine, Kurtulus S»va?ım daha doğduğu günden beri boğmaya çahşan îstanbul Hukumeti de, bu iki gambotumuzu zor kullanarak îstanbul'a geürtneye karar ver* , Îstanbul Hukumeti; her bakımdan bir güce gahip olmadığı için, bu konuda îngiliz harp gemilerinden faydalanacagı aşikardı. Takat, Büyük MiU«t Meclisl Hukumeti bu haberi almakta gecikme*. Bu sııalarda Ankala'da kurulmu? bulunan TJmuru Bahriye Müdüriyeti, Rus limanlanndan kıyılanmıza yapılacak silâh ve cephane nakliyatını düzenlemek üzere bir deniz gücü meydana getinnenin çabası içinde idi . Böyle bir durumda, bu iki gambotun elden çıkması, yerlerinin doldurulmasma imkân olmıyan büyük bir kayıp olurdu. Zira, silah ve cephar.e nakliyatında, geni? ölçutfe bu iki gemiden faydalanılacaktı. Bu bakımdan, IJmuru Bahriye Müdüriyeti de tedblrini almakta kusur etmedi. Gambotlarımızm; îstanbul Hükumetinin el uzatamıyacağı bir yere, bir Rus liroanına gonderilerek, geçici bir süre için orada emniyette bulundurulmalarına karar veriVdi. 1 Eylul 1970 KURTULUS SAVASININ i Rusy a'dan silâh yardımı başlıyor tfrtulus Savaşı basladığı tt« ralarda, Karadteniz'de Harp Bahriyemize ait yalnız bu Iki gambotumuz bulunuyordu. 512'ser tonluk, 7 mil türatlnde, 4.7 ımtimük ikiser top tasıyan y« kıyı koruma gemisi niteligintleki bu ikl gambot; kaçakçılığı K onlemek üzere, 1919 yılı baslarmda tstanbul Hukumeti tarafından Karadeniz'de gorevlendirilmişlerdi. Aydın Reis'in dayanak İimanı Trabzon, Preveze" nin ise Sinop idi. Halbuki, Karadeniz'de Kefken lle Hopa arasındaki 509 mil uzunluğundaki bir sahil şeridinin, »uTatleri yedişer mil olan iki gambot tarafından korunamıyacağı aşikârdı. Buna rağ men, bu iki gambotumuz, büyuk bir çaba harcayarak, kontroîlan altmda tutabildikleri dar bir sahada, kıyılanmıza sokulmak lstiyert Pontu» çetelerini yakalayabiliyorlardı. akat, Pontuscu Rum çetelerinin kıyılarımıza sızroalarına, Karadenizdeki tngiliz muhripleri de yardımeı olduklan için, garobotlarımızın bu sahacfaki faalıyetlerl hoş karşı F îanmamağa başlandı ve Istanbuldakl lşgal Kuvvetleri Baskomutanlığı, bir olayı bahane ederek, bu iki gambotumuzu Karadenizden çekip almasını Istanbul Hükumetine bildirdi. Istanbul Hukumeti de, gambotlarımıza emir göndererek Istanbul'a dönmelerini bildirdi. Fakat, Istanbul Hukumeti; karadan ve denizden bir bağlantt kuramachğı için, ne acıdır ki, tşgal Vcu.vetlerinin emrine boyun efen îstanbul HükumeH İki gambotumuza İstanbtd'a dönme emrini. imkâosızlığından İngiliz eemilerl kanalı ile nlaîtmnıs, takat punbotlar teknik bahanelerle oyalamada b»;an göstermişlerdi... vil motorlarla naküne; Garp Cephesinin ihtıyacını karşılamağa imkân olmadığı anlaşılmıştı. let Meclist Hükumetinin Harp Bahriyesini geliştirmek üzere kara ve deniz kuruluşlarmın ihtiyacı olan her sınıf deniz personelini yetiştırmektı. 1920/Arahk ayı içinde de Trabzon Nakliyatı Bahriye Komutanlığ\ kuruldu. Başlıca görevi; Rus hmanlanndan Trabzon'a ve Trabzon'dan tnebolu'ya yapılacak silâh, cephane naklıyatını düzenlemek; bu arada, bellibaşh limanlarcta tamir atelyeleri kurmak suretiyle, nakliyat işinde kullanılan teknelerin bakımlarmı sağlaroaktı. Trabzon Nakliyatı Bahriye Komutanhğı; bir deniı gücü meydana getirmek üzere; denizde raslanan Yunan bandıralı teknelere ve Ereğli limanına gelen Îstanbul Hükumetine ait romorklara el koymaya girışmişti; hem de Karadeniz kıyılanmız galip devletlerin harp gemilert tarafından kontrol altında tutulmasına rağmen.. llk hamlede, Yunan bandıralı 120' şer tonluk iki motor ile 1329 tonluk bir şilebe ve tstanbul Hükumetine ait iki römorkore el konmuştu. SAMSUN BAHRİYE MÜFREZESI KOMUTANLIĞI konu ve resim: AYHAN BAŞOGLU endülüste isyon B NOVROSİSKİ LİMANINDA u bakımdan, tfeniz kuruluşlanmızın bir an evvel meydana çıkması için, bu sahadakı çalışmalara hız venldi. 5'Ağustos/1920'de, Samsun Bahriye Mufrezesi Komutanhğı kurulmuştu. Esas görevi; meydana çıkmakta olan, Büyük Mil Yarın . DENİZDE İLK ÇATIŞMA B üyük MUlet Meclisi Hükumetlnden bu kortudaki gerekli emri alan gambotlanmız, büyük bir gizliük içinde seter hazırlıklarına giriştiler. 15/Eylül/1920 gecesi Trabzon* rfan hareket eden Aydm Rei» gambotu: iki gün üç gece süren bir seyirden sonra Novrosiski limanına vardı. Ay sonunda da, Slnop'tan yol* çıkan Prereze (tambotu, Novrosiski'de Aydm Reis'e katıldı. Gambotlarımız, kıyılanmızdan hareket ettiklerl nrada. ambarlannda yalnız İkl günlük yiyecek vardı. Para konusuna gellnce, her lkl geminin d« kasaJi bombostu. Ne subay maaslanm kaı^üamak, ne de ylyecek, yakacak almak için gemilere para verilmlsti. Karada oldugu gibl. cTenlzde de her çesit trıshrumiyet, Kurtulus Savasının özelliklerinden idi. Amma. Mustafa Kemal Pasa'mn emrinae ve açmış oldugu dftvanm hizmetlnde olmalc her şeye değerdl. Ru» Hmanlanndan «ilfth, eephane nakliyatı. 1920 yılı Bylül ayı içinde başladı.Fakat, sartlar pek aftırdı. Elde süratli tekneler yoktu. Novroslski ile Trabzon arası 245 mil; Tuapsi Trabzon 190 mil; Batum Trabzon 95 mil; Sivastopol tnebolu 150 mil olduğuna göre: 6 7 mil süratindeki küçük tekneler, en kısa mesaleyi 15 saatte, en uzun mesafeyi ö*e 40 saatte ancak alabilirlerdi. Nakliyatı koruyacak harp gemilerinden yoksun olunduğu İçin, Umarftiyle açtk deniz yolculuğuna dayanan Sivastopol1 dan bir nakliyat düsünülmüyordu. Kovrosiski, Tuapsi ve Batum Hmanlanndan Trabzon'a hareket edecek tekneler. »ahil boyunu izliyecekleri için, gerekirse bir kıyıya sığmmak imkâmna sahip idiler. Bu bakımdan, içinde bulunduğumuz çartlar bu nakliyatın Rus limanların dan kıyı seyri ile Trabton'a yapümasını gerektiriyorö*u. Elbette ki, kıyı seyri de yolu bir hayli uzatacaktı. Trabzon'a çıkanlacak silâh. cephane de, Garp Cephesıne ulaştırılmak üzere yine denizden kıyı nakliyatı ile 290 millik bir mesafe aşılarak Inebolu'ya taşmacaktı. Bu sıralarda, Büyük Millet Meclisı Hükumetinin deniı kuruluşları, henüz kuruluş safhasında olduğundan; silâh, cephane nakliyatmı şimdilik, Trabzon'daki 3. Tümen organlz» ediyordu. Bir olayın lıaşlangıcı 86 MUZAFFER BUYRUKÇU Yasar tırladı. «Ben gldiyoronı almaya, Marmara mı olsun, Mürefte tnl?» •Marmara, Marmara» dedl lzzet ve kendilerine dlkkatle bakıp geçcn adamın arkasındao yava«a, «Kerlz, inek inek bakıyor. Ne var lan burda?> Yasar yerine oturdu. «Korkmayın bir sey olmar. dedi Mevlut, «Bize evde pollsler baskın verdüer de biz gene knrtulduk... «Naptmız?. dedl HulkL •Yuttum» dedi, «Açık havada bir sey olmaz, sıkıstın mı (ırUbrstn. Bütün totsele üstunde bulunmaması» Gerçl bu sözler, Dofan'ı korkunun içine yuvarladığı dalgınlıktan blrax olsun knrtarmıstı ama gene de adamdan, adamın baki}lanndan kuşkulanmıstı. Ya esıar içeceklerini anladıysa, doğrudan doiruya Kumkapı karakoluna gidiyorsa, Sarıkaya'nın orda esrar içiyorlar» derte? Ve clgatayv tam kendl ağzına götüıürken çelik gibi bir el bilegine yapıjıyor. «Kimse yetlnden krpırdamasın!» dlyordu. Üsttr gibi oldu ve omuzlan büzüldü. Bit »«y bahane edip kacamaz mıydı? Böyle dunısu Hasanla Mevlut'un ilgisiBi çeker, alay konusu olurdu. Omuzlannı diklestirdl, aşağıdan yukanya, yukarıdan asağıya, tren yolnndan kıyıya gelenlerl kollamaya, (Sakm geç kalraa) «arkuını haflt ha« fif mırıldanmava başladı ve kendini karakola götürürlerken gördiı. Polis, adım başında enstsine, jütüne tokatlan Inditiyor, «îürü!. diyor ve kıçuı» vurduğu bir tckmeyle karakoldan içeriye sokuyordu. Sonra karakola babasıyla, haberi dnyar duymaı fenalık geçirmiş, üç kere bayılmış annesi geliyordu sapsan bir yüzle. Babası kapıdan girer girmez, o sıtma görmemls sesiyle, «Seni domuz seni. Demek sonunda bize bunu da yapacaktın, ha?> deylp yumrugu indiriyordu götiine. Anneai, yüzüne bakarken bakarken titremeye başlıyor ve bayıhyordu. O durumu yaşamıj gibi yüregini çizen biı aeı duyda. •••••••••• DİŞİ BOND kendini çok alçalmı;, bütün olanaklannı kaybeU miş gördü, yerden aldığ» iki caküı birbirine vurmaya basladı. Hasan, hemen ellerlni bacaklarınm arasına sok tn, hula başını sağa sola çevirdi. «Aynasız mı vaı?» dedi. •Yooo,. dedl tzzet. o da baktı saja sola. Ahmet baktı. Yasar baktı, Mevlut baktı, Sab». hattin ayağa kalkıp baktı, «Kimse yok. dedi. •Bir çıtırdı duydum da» dedi Hasan. Doğan gtilerek çakıllan gösterdi, «Ben yaptını» dedl. •Bibok olmaz ama, nlçln olsun dlmi arkadaj?» dedi Hasan, İzzet'e baktı. «Ayıp ettin, dumanımıza kan doğramak olur mu? Var BM lan öyle hikâye?» dedl. îzzet. Doğan çakıllan attj elınden. Demek ki hepri korkuyordu. •Biz geldtğhnlzde biı «eyler konusayorduno» galiha, gene konugsanıza, «usunca şuphelenirler» dedi Hasan. Şfiphelenlrler sözcüp Dogan'ın ruhuna bir karanhk eibi kaplayan korkuyu iki katına cikardı, soluk aldırmaz oldu. Az sonra tçeceği esrarın etkisini simdiden düsündüîü için aptaHa;mı$tı. Beynl eziliyor. (rözlerinln öntinden bilegine uzanan el «rltmivor. büvüyor. birkaç kıllı el oluyordu. Kendini »orlayip duruyor ama Hasan gelmeden Öncekl burdakilere eğemen. alabVldisine düsünebilecek kadar rahat. haskıstz duromuna dö'nemiyordu. Korkular, içinde ne kadar sevinç, heyecan, kahkaha varsa hepsinln üzerine basarak çiğnemif ve ortalıih yağmalamıstı; ayrıca hi<; bUrnediği, hiç tanımadıeı bir yere sürüklemisti. Mmltı bir sarki blçtmini aldı. «Yaşa» dedl tzzet «Koyver bir tane.» Saîirmıstı Doğan ve tzzet'in ne dediginl anlamava çalıvyordu. Yavas yavas duruldo ve birkaç sanlye içinde ya;adıklatım tekrar hatırlamaya calısh. (Arkam 6 ıTelâşlanmayın rica ederira. tşlniz bitti... Sizden başfca bir sey istemiyorum... Yanhş anlacUnız... Ben kendl hesabıma yaptıgımız işblrliğinden son dereee memnunum... Siz de öyle tabli .. lyiliğinizi ömrümün sonuna kadar unutmayacağımdan emin olabilırsiniz.. Güzelliğiniz ölçtlsünde becertkll bir ki2Sinız... Güzel, çekicı ve dayanılma2... Size anlaşma dışı kiiçük bir hediye vermeme mil saade edersiniz her halde... Şah si bir hediye... Küçük. mütevazi bir hatıra...» Cebinden küçUk bir paket çı Karmıştı... Yaldızlı bir kâğıda sarılmış, kırmua lpekten bir kordelâ ile bağlanraıştı... Kâğıdm üstünde süürli bir kelime dikkati çekivordu: cDiana.» «Lütfen kabul buyurun... Sizin gibi gerçekten güzel bir genç kız her çeyden önce ellerine itinat etmek zorundadır... Değil mi?... Lana, bu beklenmedik sürpriz ve centilmenlik belirtisi kar şısmda hem şaşırmış, hem de tnahçup olmuştu. Paketi aldı. «Diana» dünyamn en pahalı tremıydi... Aşın dereccde müşkülpesent, bir o kadar da zensrin kadınİ8r için imâl edlliyordu. Lana, paketi avucunda sıkınca kendini bu kadınlardan blrt sandı.. Varlıklı ve muteber... «Çok teşekkur ederlm slze .. Bu jestüıızd unutmayacagım...» cAsıl ben teşetkür ederim size... Hoşça kalm güzelim... Mutluluklar dilerim...» Bir anda kalabalığa fcanstnış, gbzden kaybolrnuştu. Hayaletler gibi. Oysa biraz önce, birkaç saniye evvel şuracıkta, varubaşmdaydı... GiilüyOT ve ko nuşuyordu... Ne yapmıstıî Nasıl yapmıştt da erircesine, toz olurcasına gözden kaybolmuştu? Bir rüya mıydı bu yoksai Onu hiç Rbrmemiş, hiç konusmamış, onunla işbirliği jraparak tehlikell bir oyuna Ririsinemişti belki deî. Ya elindeki paket7 Ya çantasındaki şişkin zartT^ Oldugu yerde nasıl da dalgın lantı vardı... Hepsl de Paradıse Clty"ye avn ayn yollardan ve teker teker geldiler. Burunlannı, gızlendiklert delıkten gün ışıgına doğru uzatmış tareleı mısali hepsi da son dereee dıkkath, tedbirlı ve Uıtıyath davranıyordu. ÖzellıkVe turızm mevsimlnin açıldığı bu aylarda rıavaalanı ve ıstasvon adetâ oohs kordonu altma almıyor arnansız bir kontrol taalıvetine Rirışılıyordu. ijehre gıren Uç anayolun sınır noktalan da seyyar ekıplerca bloke edılmıştı. B\ı iş için, hafızası totogral makinasından farksız polıs ajanJarı seçılmış ve Eörevlendırılmışti Musamaha nedıt bilmeyen sert bakışlarla şehre gelen bütün yolcuları tepeden Hrnağa süzüyorlar, cığerlermı okumak istivormuşçasına ısrarla bakıyorlardı. Gerektiğı zaman kararlı bır kol havaya Italkıyor. şüphelı g o rulen arabalar durduruluyordu. Sonra dıreksıyondaki erltek ya da kadın ındıriliyor bır kenara. çekıliyordu. Konuşmalar genellikle farksız oluvordu benzer âurumlarda. «Ne haber Jack?. (Veya Charlıe, Lulu ) Dbnüş üönüş bıletin var mı bakahnVf öyla ise hemen döniiş yolunu fut .. Burada sana ıhtıvaç vok... tstemıyorlar seni.. » Baza deta arabalar uzun biı kuyruk balinde sıra oeklıyor, bunlann arasından birı. ya da birkaçı Kuyruk dışı edılıyor. içındekıyle birlikte Mıamı"ye dogru gert çevrüiyordu. Bu sıkı kontrol sayesinde çapı ve icraat durumu ne olursa olsun lrili ulalslı yüzlerce sabıkalı daha şehre girmek lmkânını bile bulamadan dönüs yolunu tutuyor. para babası turistler de rahatsız edilmeksizın safalanru sürroe yeteneginl elde ediyorlardı. Paradise City"deki Tdnre toplantısına çagınlan dört adam, yola çıkmadan çok önce bu olatanüstil durumun haberinl almışlardı zaten. DörtlU bir grup halinde polis Itordonunu yarıp < sehre girmeğe kalkışmanın dü ' pedüa budalalık olacagım sezin• *•* TİFFANY JONES \K\ ÇOCUK OLAM BAVAM ME TUAPSİ LİMANINDA S GARTH ilâh, cephane nakliyatı İçin Tuapsi merkez hmanı olarak seçilmiş ve bu konuda Rus roakamlariyle bağlantı kurmak üzere de Tuapsi'de bir Türk temsilci görevlendirilmişti. Trabzon'daki 3. Tümen Komutanhğına gönderilen, Erkânı Harbiyei Umumiye Reisi lsmet imzasını taşıyan 23/Eylül/1920 tarihli bir şifrede; «Tnapsi'den cöndfrilecek cephanenin Garp Cephesine sevk rdilfce|l dikkate alınarak. dotrudan doîraya tneboln'ya bosaltılması arzn edilmekte İse de, Tnapgi ile tneboln arasındakî mesafenin nznn InÇtı emnivet veriei j;8rulmediÇinden Trabzon'a çıkarılması» emredildikten sonra; «bu arada vökfi az bir rootOTTin, do^mcs tnebolu'va ırönderilmest »nretiyle, Tnapsl tneboln nakliyatının ne dereee rmntretll oldn6Tm«n kontrol edilmesi» de tavsiye olunuyordu. Rus limanlarından yapılacak silâh, cephane nakliyatının, elde baska JmkSn olmadığı için. sivil motorlarla yapılması gerekiyordu. Bu yüzö*en, llk Olarak 22/Eylül/1920'de Tuapsi Hmanmdan yapılmaya başlayan bu nakliyat işinde sivfl motorlar kullanıldı. 1920 Arahk ayına kadar bu sekilde devam ettlrildi. Fakat, bu süre İçinde alınan «o James Hadey CHASE Türkçesi Şehbal AYGEN bilirdi orada. Kırmızı yanaklı, geniş suratlı iriyarı bir auamdı. Beyaz üzerine mavı ve san çiçek desenleri serpiştirilmış bir gömlek vardı sırtında. Kıyasıya kalm bir sesle kendini takdim etü: €Minneapolis'ten geliyorum... Adırn Thompson... Şu AUahın cezssı yunua balıkları* nı gbrdünüz mü?« Ben llk defa görüyorum... Hayret dogru8u hayret...» Lana başını kaldırmıs, görmeyen gözlerle yabancıya şöyle bir bakmıştu Hâlâ dalgmdı... Ve hâlâ telâş lçtode... Cevap vermeksbsin yürüdil... Gereği kadar uzaklaştıktan sonra da adımlanm sıklaştırdı, çıkıs kaDisma yöneldi. Elindeki küçük, zarlf paketi sımsıkı tutuyordu. Sımsıil tuttu6u bu »evin hir filüm AYLÂK MUSA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear