28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA DÖRT ,24 Agustos 1970 CUMHURİYET ORTA DOGUNUN KUBA Sl ihtilulln akıntısına karşı Herliyor leknemiı rtık kamptan aynlma zamanı geliyor. Dönüş haarlıklarına başlıyorm. Eşyalanmızı toplayıp mataralan • mıza taze su dolduru yoruı. tlâç, pil, çalu, portatif gazocağı, çakmak, sigara gibi şeyleri gerillacılara bırakıyo ve Fotoğrafiar Güneş Karabuda A rnz. Nöbetçiler bir yana, bütün karap tam kadıo bizi uğurlamak üzere denize iniyor. Sahile vardığımızda açıkta demirlemiş bir mavna görüyoruz. Direğinde Kurtuluş Cephesinin bayrağı dalgalanıyor. Gövdeıinde bir isim yazılı: «Sovt Al Shaıb», yani halkın sesi. Kampa tilâh ve malzeme taşıyan bu tekne bizi Al Gayda'ya kadar götürecek. Abdülâziz, Hudda, ömer, Taya, Azize ve diğerleriyle teker teker vedalaşıyoruz. Küçük bir kayık bizi Halkın Sesi'ne götürüyor, demir alıyoruz. Motor çahşmağa başlıyor ve hareket ediyoruz. Kacfınh erkekli Arap Körfezi Kurtuluş Cephesi savaşçılaıı »ilâhlannı havaya kaldınp bizi son bir defa selâmhyorlar. Teknemiz ufukta kayboluncaya kadar da lahilden aynlmıyorlar. «Korsan gemileri gibi» «Halkın Sesi» çocukluğumun seruven fillmlerindekl korsan gemilerine benziyor. Hele tayf alar: Belden yukansı çıplak, baslannda renkli türbanlar, Hint Okyanusunda dehşet saçan korkunç korsanları andınyorlar. Ama bu isin sadece görünüsü. Yedi tayfa da Kurtulua Cephesi tavasçıları... Sevimli ve konuksever însaalar. Bizi rabat ettirebilmek için ne yapacaklarını bilemiyorlar. Kıyı kıyı yol alıyoruz. Dümende oturan gemici denizi gösteriyor va «Ihtilâlin akıntısına karsı llerliyer telcnemiz> diyor. îhtililin Güney Yemen'de başlayıp Dofar'a Gerillacılar bir rürÜTÜ; sırasında doğru yajıldıjını kastediyor. öğle oluyor, bir mangal üzerinde sade suya pilâv pişiyor. Ama bu kez pılâvın yanında balık da var. Bundan sonra üzerinde Çin Halk Cumhuriyeti malı yazılı ikl kutu ananas konservesi açıyor gemiciler bizim için. Hint Okyanusu ortasında, • Halkın Sesi» nde ziyafet var ! r Bir Kadriye hiç bir sözü kaçırmıyer, •Baimayıcafrım işte. Çatlatacağım seni» diye söyleniyor, nejelenmeye çalışıyordu. Sojuk suyn nerden bulaeajhz?» sözleri dofradan doğruya kendine soyleBmisti. Bn iMeği Inadını yendl. Döndii. Göıgöze geldller v« birdenblre gülraeye bajladılar. •Deli.» dedi Kadriye ve ona danlamıyacajhıu, seslni duytnadan edemiyeceğinl anladı, aralannda hiçj^lr s«y (ee^nemit gibi diiz, rahat bir setle, «Şeyyyy, soğuk nı Itiet mistn?» «Tesekkür ederim. zahmet olatak.» dedl Hnlkl ve >ben senden banun aeısuıı çıkarmazıam bana da... diye söylendl. «Rica ederiın* dedl Kadrtye. yflrüdfl. •Sen su eetlrinceye kadar ben de rakıyi alıp epleyim. dedi Hulkl. cebinl yokladi, koşto. Annem gelmeden bu is birmeli. bitlreceğim ve kurlnlacağtm. Ne bn be? Gâvur ezlyetl. Onu öyle bir yapa cağitn kl.» Başı öndeydl yüriirken ve hlc bir «eyl (förmüyordu. «Bu oynak karının gnzlerinl beğenmiyorum. Sana bir tuhaf bakıyor. Kendinl kollaî» diyen annesinin sözlerl çmladt kulaklannda. Annesinftı de llpîsinl çHdifHne (röre Kadriye'nin davranısları eöze carpacak kadar acıktı detnek ki? Iyl ?ma bu oytınlar, kaemalar, küsmeler, boj bos komifmalar ne oinyor? Kendisinf «evfyorsa her dedieini hcmen yanması gerrfclrdi. Yok^a birdenbîre teslim olmak istemiyor. teslim olmadan öncekt bnğuşmanın. kacıp kovatamalann. o belleğe Keeeeek ve ölümsüzliik kazanac?k durumların tadını tnı çıkanyordu? Soluk soloea Hrindü, Kadrtye'yi ma«a mn hasında emave ve mavill beyazlı bir masrapadan bardrea su doldnrurken eördii. Oüldü. «Yola geliyor caliba. Yalvaraeaksin bana. ağlatacağnn se ni. Ve kızgınlıgını blr yan a iterek n ılrzop. «ulu Helikanlı havasına pirdl. >Sağ ol ablacıîhm. hıttnğun altın ol«nn.» Rakıyi arti: evin önünü bastanba sa koyu yesll bir kusak ırlbi kaplayan nanelerden bir tutam kopardt. bir yaoraği parmaklannm arasında ezdi ve yesiIİMi»n5« kokuln parmaklannı Kad riye'nln hurnnna pöttirdfl. Kadriye, parmaklannı koklarken Hulki'nln eöı lerlndekl knranlıklarda a!ev alev yanan bakıslan eördü. KocaMnm sözierinin rnnsızlı^ını düsündii ve yeniden koVladı. Delidoltıln|tı. denıresizre davranislarından doSan şıınanklıgı ucun girmis, durCTitilasmı^tı. tçinıipliî bir friiç Hulki'ye do|ru Hlp durnyordn kendinl. Aırıa aynı yerde yalnızlırını havkımn Wr t?kım baska dnypular da vardı. AJIa w^v. oniimoV. fnii»rV«>n T>aSırrr>ak, masayı devirmek. 78 olayın başlangıcı MU1AFFCR BUYRUKÇU Rulki'yi tokatlamak, sonra boynuna atılıp öpmak istlyordo. Göılerini, yiizüniin çekiciliğini arttıtan bir biçimde yuradu, «Mis gibi kokuyor. dedi. Hulki, kararan havaya, bulunduklan yere bix göt attı, kulakları yandı, çinladı ve Kadriye'yi kucakladı, dudaklaruıdan öptü... tyice çekti kendine, KögBÜnü göğsünde ezdi, dudaklaruiı Kadriye'nin da daklanna bastırdı. Ama, bir iki saniye geçmeden rorülme korkusunun uyatpjasıyla dudakların büyillü radmdan uzaklasmak zoraalfiğunj^d.aydu v« basını kaldırdı. Kadriye'nin gözleri hâlâ nane koklarkenkl gibi yutnuln, ulaklığin parladıği dudakları aralık duruyorda ve kabarmışlardı. Dudaklaruıdan gögsttne, karnma sise benzer sıcak ve tatlı bir seyler akıyor, etlnl kızıştınyordu. Kızgınlık, korku her şey bltmişti. Sadece dudaklarının sürekli olarak öpülnıesi nl istiyor, ba$ka bir şey düşünmüyordu. Sis yavag yavaj dağildı, bumunda ve alnında rüzgânn ılıklığuıı duydu, ilk öpüldiiğü püniin helleğinden gitmeyen kokulu karanlıguıı hatırladı ve gözlerint açtı ve Hulki, kollaruıdan tntup giillerin sıklajtıgı ve orasını hir duvara döndürdüğii yere götürune* ye kadar gozlerini gozlerlnden ayirraadı, ağzuiı açıp tek söz söyleyemedi, söylemeye hazırlaudıgi sırada ağzı kapandı. İçinde koşusmalar oldu, gür sular beyaz riçeklerle aktı, bir ağacın gölgesine uzan dı ve gözlerini korkuyla açtı. Hulki'ye. çevresine tanımaz tanımaz baktı ve Hulki'nin kollarından sıy rıldı, başını önüne eğdi, yorgun adımlarla ve sendeleyerek yürüdü, camasır sepetinln basma çöktü, gözlerini crne yuradu. Gö< kapaklarının altında kı vılcıma benzer se.vler uçuşuyordu. Vücudu sürekli olarak ürperiyordu. Dndakları kapanıvermisti, ı*lanmışh sonra. Hulki bumundan soluyordo. Hulkinln parmaklarındaki koku ağzının içinde geziniyordu. Kıpırdamak. konusraak Istemiyordu canı. tçl n!n bir yerlerinde, oralan bura bura dolasan bir ağnyt izliyordu sanki. Yorgnndu. Basını ellerinin arasına almak, saatlerce öyle durmak istiyordu. Cad deden bir at arabasi geçince gözleri açıldı ve rski canlüığını kazandı. Duvarları. çamaşırları, bahçe kapısını nar ağacının kırmızı çiçcklerini aydınlığı gör dü, zthni serscmletici darbenin baskısından kurtuU du, harekete geçti... Bir umursamazlği, bir korkusuzluğu yaşıyordu. Hulki ne yaparsa yapsuı elinl kaldınp karsı koyacak (riicü yoktu. Uzun yıllann acılan az önce bitmij. EÖesünün ortasında duran pis İlk tepu patlayıp içindekiler bosalmış ve az önce ha varmı yeniden canlandıracak blr dönem baslamıs Al Gayda açıklarında B asık evleri, b«yaz camisl fie Al Fatk'ı geçiyoruz. Dümendeki ve direktekiler *şında diğer tayfalar dtnleniyorlar. Birisi dalmı?, Mao'ıvun küçük kırraızı kitabını okuyor. DlŞİ BOND PRENC£S BAÇÛEDI, İŞTE GELİJ YOELAR TİFFANY JONEt TAE PARÂ UAPSİ SEN Gl'DİP Güneşin batmasına yakın Al Gayda açıklanna varıyoruz. Şehir kıyıdan 10 kilometre içerde. Kıyıda sivri bunınlu balıkçı aandalları ve ajlardan başka bir çey yok. «Halkın Sesi» demir atıyor. Bir kayık bulup karaya çıkraamız gereJdyor. Pupa yelken bir sandal üzerimize doğru geliyor. Ak sakallı bir baba ile oğlu balıktan dönüyorlar. Bilim tekneyi görünce, anlamışlar karaya çıkacak birileri olduğunu. Çantalan ve kamera ekipmanını iri iri balıklann üstüne koyuyor ve sahile çıkıyoruz. Adamlar tuttukları balıklan hemen kumun üstünde kannlarını yararak temizleyip parça parça bölüyorlar. Bir cip insan dolu, Al Gayda'ya hareket etmek üzere. Ahmet Ali araç getirmek için bu ciple şehre iniyor. Sahilde çantaların üstüne çöküp bekliyoruz. Alaca karanlıkta denizden binlerce jengeç yan yan yürüyerek kumsala çıkıyor ve balık artıklannı yiyorlar. Sonra bizim varlığımızı farkedip çil yavrusu gibi denize dalıyorlar. Bir süre sor.ra Ahmet Ali askerî bir ciple gelip bizi alıyor, geceyi kışla gibi bir binada geçiriyoruz. Al Gayda'da otel yok. Çok ender gelen resmî konukIar burada agırlamyorlar. Haftalarca gerillâ kampınrfa toprak üzerinde yattıktan sonra yer döşeklerini yadırgıyoruz. Henüz dalmıjız ki, kapı sürültü ile açılıyor ve lçeri bir elinde gaz lâmbası, diğerinde bir karton kutu, Besinci Eyalet Vaîisi dostumug giriyor. «Kalkın, sîze yiyecek getirdim» diyor. O da yann bizim gibi uçakla dönüyor. Biz Aden'e gidecegiz. o, yan yol olan Mukalla'da irecek. İ to. «Arkaa vmr) fstanbul Üniversitesi RektörlUğünden 1 Aşağıda nev'ılerı, keşif bedelleri, geçici teminatları, ihale gün ve saatları yazılı 8 k»lem lsin eksütmeleri kapalı zarf usulö ile yapılacaktır. 2 Sözleşme ve şartnaraeler Rektörlükte görülehillr. 3 Talip olanİBnn 1970 yılında Ticaret Odasına kayıtlı bulunduğuna, temln«tl»nnı Üniversite Saymanhk Müdürlüğüne yatırdığma dair belgeleri, Yapı Işleri Başkanhgınd'an yeterlik belgesi alabilmek üzere A da yazıh iş lçin 228.000, B içia 319.000, C için 168.000, D için 204.000, E için 930000, F için 930.000, G için 137.000, H için 391.000 liralık benzerl işleri müteahhit sıfatiyle yaptıklan ve kat'î kabulünü yaptırdıklan hakkmdaki belgeleri 25.8.1970 günü, saat 16 ya kadar, 4 2490 sayılı kanuna göre her 8 is lçin ayn a y n olarak hazırlıyacakları teklif mektuplannı eksiltme saatinden birer saat evvel Rektörlüğe vermeleri gerektlr. 5 Postada vâki gecikmeler nazara alınmaz. tsin Nev'l A Kimya Fakült«si çeşitü kürsülerinde yapılacak onanm işleri B Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enstitüler binasında yapılacak tadilât ve onarım C Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dahiliye Kliniğinde yapılacak onarım İşleri D Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Kliniğinde yapılacr.k tadilât ve çatı onanm isi E Cerrahpaşa Tıp Fakültesi hemşira okulu A bloku 2 nci kısım inşaatı F Edebiyat Fakültesi yabancı diller okulu inşaatı işleri G Edebiyat Fakültesi bodrum kat ıslahı 3. kısım İnşaatı H Üniversite merkez kütüphanesi onanm işleri Kesfi 228.000 318595,67 167.740,96 204.459.09 Geçici teminatı 12.650 16.510 9.638 11.479 İhale gün ve saati 1/9/1970 1/9/1970 1/9/1970 1/9/1970 15 15.10 1550 1530 Aden yolunda S abah oluyor. güntfüz gözfl ile şehri dolaşıyoruz. Al Gayda bizim Günaydoğu Anadolu kasabalanna benziyor. Elinde çantalan, temiz glyinmiş çocuklar okula gidiyorlar. Saat ll'e doğru uçağımız geliyor. Al Gayd» ve bütün Altmcı Eyaletin dıı dünya ile bagı bu araç. Gelen yoleular iniyor, biz biniyoruz. Adamın biri kara çarşaflar giymis bir kadinı kucağmda tasıyor. Onun arkasında yaşîı bir kadın, kucsgmcîa küçük bir bebe yürüyor. En arkada da bir çocuk, bir keçiyi sürükleyerek çeklyor ve bütün bu garip kafile uçağa biniyor.. Sorup öğreniyoruz: Bu adam, ağır hasta kansını Mukalla'ya hastaneye Eötürüyormus. Kadınm anası bebeyi taşıyor. en arkadaki keçi de küçük yavroya «namn veremediği sütü sağlayacak. Uçak kalkıyor, bir adam yoleular arasmda dolaşıp dolmus »oförü pibl yol ücretini topluyor. Beş saat tonra Aden'e varaeagız. 929.987,71 929587,71 136.974.66 391.487,58 40550 1/9/1970 15.40 40550 8.09S 19.410 1/9/1970 1/9/1970 1/8/1970 15J0 18 18.1b Yann. 130 yülık yönetimden arda kalanlar (Basın: 19277) 8445
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear