24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖST atmasmdan hemen sonra, 31 Temmuz 1952 tarihinde TUrkîs Konlederasyonu kurulmuytur. Bu yan serisinde daha çok lşçüerin kendl çabalan ile yarattüclan olaylar Uzerinde durıny*ift T*gnmf^ onlarm ysDilma sını yaratacak davraıuşlan da beUrtmek zorunluluğuna inanıynTinn. 3 u b&lonıdaDı TUrktsin kuruluşu konusunda en yetkili agulann ku&kusıu başında gelen re bugUn TUrkîş'in, o günlerde ise tstanbul îşçi Sendikalan BiTİiginin önderl olan Seyfi Demirsoy'un yukanya aldı£ım yansı, tepe örgütlenmeslnin dayandığı temellerl bUtünüyle açıklamaya yetecektir. Anarşist bir gelişmeden, liberal bir kar ortakhgı anlayışına kayan ve Amerikan Cumhurbaş v T T T bakanlarmdan çok da«H»n Bupfln TOrHyede hemen her ha fazla ucretler alıp, 80 katlı kcnrada lözflne ttibar edilen binalarda milyoıilarca işçiyi yögüçlfi, etkül ve rftvenilir blr netmenin rahatlığma eren AmeteskU&t haline ıelen TtoMye rikan sendikacılan, kendi açıkîsçi Sendikalan Konfederaayolamalan ile de anlaşUdığına gi> nu (Türkts) nnn kurulnş tohnmltrmı +lrtm\ter mymH* yer re, yeryüzünde Amerikan sermayesinm bekçiliği görevini, üalan Amerikalı gerçek dostnmaz yelerinin çıkarına bir davranıj Mr. lrwing Brovn, bn gelislerfn olarak, yUrütmektedir. Dâvetsiz den birinde, • yIMI1»I Türk kongrelere gitmekte, milli mersendikacılık bareketmin adeta kezler kurulmaa İçin telkinlerbir mibrakı ve bir okntat olaa de bulunmakta, sık sık ziyaretlstanbnl îsçi Sendikalan BirUler yaparak bunu gerçekleştirğine, AJM* • CJ.O. nnn temsümek için, o lamanki liderlerin cisinl de beraberinde getirmisaçıklaması gereken vaadlerde bu ti.» (1). lunmaktadır. • TÜRKİŞ KÜRULUTOR Bu telkmlerla etklsmde kalan Istanbul, Bursa, Eskişehir, erçekten de, daha 1948 yı Sakarya, Tarsus ve Akdeniz böllında başhyan bir milli mer geleri işçi sendikalan birliklekez çevresinde toplanma ri ile Karabuk Işçileri Sesdikaçabalan bir türlU sonuç ver sı, Bursada yaptıklan bir topmezken, bir kongrey» dâyetsls lantıda karara vanp, konledegelen Mr. HLrovn'ın bu işe el rasyonu kunıyorlardL • TÜRKİŞ'İN FELSEFESt aratma örgütun davranıslan, fikir ve anlayışının birer aynaa olmaktadır. 1952 yılı Eylülünde înnirde yapılaa genel kurulda, başkanlığı bir CJI.P. 1 sendikacı kazanmıştı. 1 Ancak bunun bUkUmetten çektiği tepJd, bir yıl bile dolmadan bir olağanüstü kongrenin toplanmasına s«bep oluyor, 1953 îstanbul toplantısmda yönetim kurulu Di>. lilere teslim ediUyordu. Bu küçük tarihçe, son zaman larda gelisen bütün eleştirileri cevaplamaya sanınm yeterlidir. • «ANAYASA NE DtYOB Kİ> 27 Temmuz 1970 CUMHURİTET IMRIMIIJ Erol TOY stanbul îşçl Sendlkalan glbi birlikler daha pek çok yerde kurulmustu. Sendikalararası temsü sorunu giderek çözümlenecek bir hal «Jıyordu. Ve bu durum, bir konfedarasyomm zorunluluğunu ortaya çütarryordu. Bu arada Amerikan Îşçl KonJederasyonunun soguk savasa uygıa» biçimde yürüttügü politika «onucu, DUnya tççüeri Birliği bolünüyor, Hür DUnya îsçlleri Birliği adryla yeni blr birlik kuruluyordu. Bu birlik, öasellikle geri kalmıs ya da savas yüzunden Jünerikan yardımına nıuhtaç <lu ruma düşmüs Uikelerln sendikacüıgına el atarak, keadisine yenl üyeler temin etme çabasjnı surdüruyordu. lçte bu çabalardan birl ola Türkiye'de ışçi Eyiemleri ve Sonuçlorı Sendikalor ve konfederasyon İ rak da, Türk sendikacılığı ile yakından ilgilenmeye başlamıstı. Çünkü 1948 yılında baslryan yakın lllşkiler, gelecek lcin Amerücan yatınmlanna blr tatlı kar pazan sağhyacaktı. Elbette bu yaönmlann her türlü tehlikeden masun kabnasını sağlamakta, onun kar ortağı olan sendlkalara da bir takım görevler düşmekteydi. Bunun başında o ülkenin işçilerin liberal örgütlerde birleştirerek, üerisi için sağlam ortaklıklar kurmak geliyordu. Ancak, TUrk aendikacılığı henüz bir bütün halinde toplanmıs değildi. Bir an önce bunu saglamalı, belirli bir muhatap bulmabydı... • BtR ÎTİRAF rm biriktirdiğt ntırabınnı din* diribnesini, dâvalannm çözümlenmesi için gayret sarfederken, diğer taraftan da, ynrdnmuzda yeni filiı vermeye başlıyan Tfirk sendikacılık hareketine yabancı dost sendikalann flgisini çekmeye çalıstılar. 1951 de Cfbali Sigara Fabrikasında yapdan lstanbnl Sendikalar Birliğinin kongresini taldp eden konnlar aıasmda Amerikan Işçi Sendikalan Federaayommun Avrupa temsilcisi de hazır bnInnuyordn. Kongreyi haber almış, dâvetsiz gelmiştl. Iste bn ilgi Türk sendikacüığında Batıy» doğru açılan ilk pencerenin isareti oldu. Blr mflddet sonra ayni temsllcl, Türk sendikacılık hareketinln milli bir merke* etrafında toplanraası volunda teUdnlerde bulunmak uzere sık sık blzi ziyarete gelmlştir. • Fazla iicret alıp riiksek binalarda milyonlarca işçiyi yöneten Amerikan sendikacılan sennaye bekçiliği ederken. 1962 yılında topln söaleçme düzenine özlem duyan İstanbul sendikalan bir mitingr düzenlemişlerdi. ladığı haberleri ortalığl kapladı. Ve bu gürültüler araanda yülar akmaya başladı. • BİR YIL SONTJ RANDEVÜSD ŞÇlLER, Anayasada yazılı hak larının bir an önce kullannıak P istiyorlardı. Sendikalar canlanmış, gelismeye baslamıjtl. Ama, yasa bir türlü hazırlanıp mecIISÎ veribniyordu. Sabırsızlık hu zursuzluğa dönüşmeye başlamıştı. Icten içe, toplantılarda açıktan hükumet eleştiriliyor, yasalann bir an önce çıkanlması i«teği alkışlarla açıklanıyordu. Sonunda lstanbnl sendikalan, tam 31 Aralık 1962 günü Saraçhanebaştnda bir miting düzenledıler. Bu miting, işçilerin toplu sözleşme düzenine nasıl özlem duyduklarınm bir belirtisi oldu. Sendikalar, bütün işçilerl bün yelerinde toplayabilmiş değillerdi. Henüz tam anlamıyla örgütlenmelerini tamamlamamışlardı. Ama, miting çağnsı büyük bir ilgiyle karsılandı. Saraçhanebaşını dolduran işçiler, Istanbul'dakl bütün sendikalann üye sayısınm en az iki katıydı. Alan, insan almıyordu. Yüksek seçim tansiyonunun heyecanı bile ancak bu kadar bUyuk bir kiUeyi toplayabilirdt Bütün agızlar, bir tek sonuç için açılıyordu sanki. Yeni bır dönem baslıyordu. Dzun susus doneminin arkasından, Eyüp'te bütün engellemelere rağmen top lanabilen 2.000 işçinin eyleminden sonra, siyasal toplantılann degişmez flguranı olarak boşalmaya alışmış, isçüer, ılk kez kendi sorunlan için bir araya geliyor, sadece kendl sosyal ve ekonomik durumlanndan söz ederek, hak istiyorlardı. îyi bir başlangıçtı yeni dönem. Kitle hareketinin başlangıcı. Ve 31 Aralık 1962 mitingi, daha hazırlığı sırasmda, raflar da uyuyan tasanlann aceleyle meclislere sevkini sağlıyordu. Uzerinde kısa tartışmalar oluyor, derhâl bir geçıci komisyon kuruluyor ve 26 Nisan 1963 tarihine kadar tekrar uyumaya bı raküıyordu. Ne var ki, sabır tası yavas yayaş çatlıyordu. îşçiler, Anayasanın kendilerine verdiği hakkı kullanmak istiyorlardı. Yıllardır yapılan propaganda, heyecanı arttıyor, kendi gelecegini kendi iradesiyle tâyin etmek kışiliği benlığini sanyordu kitlelerin. 1 Türk tş Genel Knrul Çalışma Raporu. "î firk sendikacılan, bir teraftan kendi kabukl» n içinde, isçlnin asırla 6 Y YARİN Anayasaya dayanarak DtŞİ I0N9 BU RbEA IŞI UABBCİNI ItllCâDM 'A (MIŞfMOEM TÛM OöCT SOJ«A INfilLTEOE'Vfe "»GL 960 Mayısmm 2T'd, biçimsel de mokrasiye battal ijaretmi vurmuştur. Ycni bir demokrasd ha nrlanmaktadır. Ve bu demokracinin temel yasasına ekonomık ve sosyal sonınlar, Temel Haklar olarak yerleştirilmek suretiyle ger çek demokrasi dönüjümu hizlandınlmaktadır. 9 Temmuz 1961 Anayasası. çalifma sorunlannı teker teker nralıyor, sendika ve grev özgurlükleriri, doğal haklar haiine getiriyordu. Üstelik. bunlan DÜZENLEYÎCİ yasalann iki yü içind» çıkanlmasını öngörerek. 1961 seçimleri yapılıyor, koalis yonlar kunüuyor ama daha Kurucu Meeii* döntnuade hazırükları biten yasalar bir türlü mecÜM gelmiyordu. Anayasa, hak ve özgürlükleri belirleraışti. Ancak, özellikle grev özgürlüğü, yine Anayasa UB kısıtlanmm, sadece «Ijçiler, i?verenlerle olan münasebetlerinde, Iktisadi ve sosyal durnmlarını kornmak veya duzeltmek amacıyla toplo sözlefme ve grev haklarma sahlp» kılınmışlardı. Oysa 1919larda i?çUer, diğer isçüeri desteklemek amacıyla sempati grevleri, yabancı işçiler ve bağtmsızhk için siyasal grevler düzenlemişlerdL Ama, Anayasa'ya cöre bu tarz grevler yasaktı. • SALT EKONOMİK NEDEN? 1 Bir olayın başlangıcı ••••••••• 4g MUZAFFER BUYRUKÇU Birden ftrladı yerlnden ve annesinin söcleri çmladı kulaklannda. «Aç tavuk kendlnl bngday ambarmda göriırmü;.» Nuri çömelml}, kepengin kocaman kllidlne «nahtan sokuyordu. Büktü anahtan ve kilidin dill atar atmaz kepengi gürültüyle ynkanya ittL Doğan, kursun kalemini çıkardı gozden ve BULMACA'yı yapmaya basladı. Soldan sağa: 1 Halk dilinde telve ile yapılmış sahte kahveye verüen ad; DüşüncUi, düjündü ama bulamadı. .Sonradan çıkar^ Bir cins çok tuzlu peynir. «Tulom. Obnaz. Ue harfli. Lor. Ama Lor çok tuılu değil ki. Ono da sonra yaıanm^ 2 Ka pı, pencere gibi yerlere asılan örtü. Perde diye yaa dı. Haya duygusu. Ar. 3 Eski Yunanda pazar ve toplantı yerine verilen ad. Bnnn büiyorda, dilinln acundaydı ama sbyleyemiyordu. Hattâ dün Mahmnt bey konugurken knllanmıştı. «Buldnm.» dedi, Forum'u yazdı. Tersi musikide bir nota. Do da Be de Mi de olnrdn. Geçti. 4 Bir lngiliz ağırlık ölcüsü. Hiç düşünmedi, bilmiyordu. Tersi temizlik işlerinde kullamlan bir çeşit toprak. Kireç diye yaı dı, tutrauştu. 5 Herkesin görebileceği yerlere asılan çoğu resimli Uân. «Neydi bn meret? Biliyorum Daha dün çesmenin üstüne astılar. Tamam tamam!» dedi, Afiş'i yazdı. Oknldayken Türkçe öğretmeni üç arkadaşıyla birllkte Davar gazetesi çıkartıyor du. Öğrenciler, ögretmenlerin, müdürun karikatür lerini yapıyor, onlara taktıklan adlan yazıyorlardu Üç şiiri yayulanmıştı Doğan'ın orda. Bir gece gibi karanlıktır hep Babamın çizgili, esmer yüzü Kızar, bağınr bana döver Oğlum demez yumuşak bir aesla Elimden tutmaı sevgiyle Oysa elimden tutmasını Kolunu omuzuma atmasını Ve gülümsemesini istiyorunı. siirbıi çok befenmişlerd] öğretmenler ve öteki nnıflara da okutnınşlardı. Hattâ fiıik öğretmeni Ra sih bey not defterine yazmıstı. «Oknsaydım jimdi lise sondaydnn.» Bir süre bulmacanın boş karelerine dalgın dalgın baktı. Babasından yediği dayaklar, isittiği küfürler, geçenlerde cesmeden donerken ge ciktiği için bellne mdirdiği tekme ve sütçü dükkâ nından kovnlmasmın nedenmi öğrenir öğrenmes attığı korkunç dayak bağırmalan, sapsan yüzü so ğuk bir rüzgâr gibi esti içinde ve yüregi gittikçe ••MHaııı kabaran bir kinle kasıldı. 6 Bir et tüccarına verilen ad. Hemen Celep kelimesiyle doldurdu kareleri. Musikide bir nota, Üç harfliydl. «Domuz, re olmaı, fa obnaz, sol... Sol sol, tamanı^ 7 Gidış (eski dılde) Eski dili ne diye koyuyorlardı sanki? Nerde bulacaktı? Kalktı. aşağıya indi, Şinasi'ye soTdn, bilemedi. Vehbi hiç bilmezdi. Mürettip Sabahattin nstaya sordu. Sabahattin usta, çerçeve içine alman bir ilânın iplerinl çozü^or, »ayfaja yerl«5tiriyordu. «,(Azimet» dedt ' E>ef a?lmet'ti. üzaktan gelen yumuşak hyak seslcrlne kalak verdi ve heyecanlandı, kapıya koştu. Hümeyra (Şen Cilt Evi Kemalettin) in onünden geçiyordu. Doğan gazeteyi alıp tekrar kapının önüne çıktı jhnda Hümeyra iki metre ötedeydi ve ordan gülümseyerek, .Günaydınj» dedi. «Günaydm.» dedi Doğan ve kaldırıma indi, yanmda yürümeye başladı. Bir yandan da çevreyi kol lnyor, börekçi Hamdi'nin, kabvecl HalU'in, gnmlekci Nnri'nin, sıracı Abdullah'ın gülerek kendilerini izlediklerini görüyordn. Gömlekçl Nuri, sağ ell nin parmaklarım birleftirerek bir iki kere, «GuzeU anlamuıa salladı. Abdullah kapının önüne çıkmıs, kısık gözlerini daha da kısarak bakıyordu. Doğan, bir sevgilisi olduğunun, her gün konoştağu kimseler tarafından biiinmesi karşısında seviniyor, icindeki bazı duyguların sessiz akışlarını duyu>ordu. Hümeyraya eğildi, >Dün akşamdan beri nasılsın? Niye bu kadar erken kalktın? dedi. Hümeyra basını kaldırdı, içleri güliimseyen pınl pırıl gözleriyle baktı ve dün akşam dudaklarını ezen dudaklarını gördü, heyecanlandı, «Lîyuyamadım. dedi yavaş bir sesle. Doğan, bir an buradan uzaklaşmak ve dün akeam ağladığı Mengene Sokağına girebilmek için çabuk çabuk yurüyor, ona ayak uydurmaya çalışan ve neden ötfirü böyle çabuk yürüdüğünü bümeyen Hümeyra'yı da hızlı yürümeye zorluyordu. Sonra birden fikrini değiştirdi ve kendisinl izleyenieruı gozleri önünde Hümeyra'nın elini tutmanın daha doğru olacağını düşünerek luttu, sıktı ve hemen ar kasından koluna girdi. Köşeyi dönerken arkasına baktığmda, Nuri'nln yolun ortasuıa çıktığını, sıra cı Abdullahın öne doğru eğildiğinl gördü. Hümeyra, kolunun arasında duran eli okşuyor. parmak Iarını, yüzünü se\'imli kılan bir sühişle sıkıyor, nı hundaki bütün çalkslanmalan yansıtan bakıslarnu Doğan'ın yüzünde dolaştırıyordu. (Arkası var) TİFFANY JONES SŞÇÎNÎN kijisel durumuyla üIgili sorunlannm çözümünde •grev hakkı tanınmiftı ya. bu da gelecek için büyük aşamaların başlangıcı sayüırdı. Yeter ki, Anayasa'da belirlendiği kadarıyla yetinilsin ve yeter ki, yeni kısıtlamalara gidilmesin. Çünkü bütun işçi eyleminde grev, işçi isteklerinin direnme noktasiyle, işverenin bu istekleri karplama eğilimi noktasmın çatıjması anında uygulanan bir dav raniftı. Anayasamıza göre de, İ5çinin iktisadi ve sosyal durumunu Ljnımak ya da duzeltmek çabasına karşı durulduğu an, grev hakkı doğmaktaydı. Bu haliyle hak, gerçekten büyük bir baskı aracı idi. Tıpkı eshl yıllarda oldugu gibi, isteklerini bildirecekler, bunlar üzerinde pazarlıkta bultınacaklar, uyuş ma olursa bir yeni sözleşmenin huzurunda gelecek garantisine kavuşacaklar. Olmazsa, bunu sağ lamak için Anayasa'nın kendilerine verdiği hakkı kullanarak grev yapacaklar ve isteklerini almaya çalışacaklar. • TASALARIN HAZIRLANMASI 79 «Evet. Fakat kafama takılan İlk soru bu olmadı?.. Pine VV'oods'a çıkmış olabilirdi. Normal.. Ama içeriye nasıl ginnişti?. Daha ziyade bu nokta uzerinde dunryor, öğrenmek istiyordum.» «Sordunuz mu kendisineî.» «Evet.» «Nasıl bir cevap verdi?.^ «Bahçe kapısım açık bulduğunu söyledi. Bahçeye giıdikten sonra villânın kapısım da açık bulauş. önce eve, sonra da amcamın çalışma odasına ginmş... Fakat dirisini degil, ölüsunü buimuş amcarnın Bir ceset... KatlediV Son cümleleri heceiemeden evvel Mary Weaver baçmı efmişti. Şimdi sadece saçlannın bir kısmı ile başının bir tarafını görebiliyorum. Yaptığı şey ezberledigi cümleleri mi okumaktan ibaret acaba?.. Belki?. Buna mukabıl içinden $u anda o sabah olup bitenleri, olup bittiği gıbı de hatırlıyordur büyük bir ihtimaUe. O sabah .. Amcasını kaüettiği sabah... «Daha sonra ne yaptınız?..» Fletcher, kendini iyice toparlamış vaziyette. . Sesme hâkim: «Amcamın hayatta olabilecegi düşuncestyle binaya doğru yönelmek üzereydim... Son dakıksda ımdadma yetişebilir, onu kurtarabillrdilj belki... Fakat böyle bir şeyin lüzumsuzluğuna ikna etti l«ni...» «Lıedenski mi?.» «Evet. Ona göre lş lşten Beçmisti. Yapacak hiçbır şey yoktu artık.» «Liedenski'nin su, ya da bu şekilde ölüm olayına kanşmış bulunabileceği aklınıza gelmedı mi o anda?» Içerde bir dnayet işlenmişti... ölcürülen amcanızdı... Nişanhnız hiç gereği yokken bir sabahın en erken saatlerinde kalkmış ora;/a kaaar gitmişti... Bütün bunlar sizde ona karşı şüpheye benzer bir şey uyandjrmadı mı?» «Kesinlikle hayır.» «Polise haber vermenin lüzumluluğu aklınıza grelmedi mi?..» « Hanginizin aklına daha 6nce geldi.. Şey demek istiyorum.... Olay yerinden kimseye haber vermeksizin ayrüma fikri hanginizden geldi?., Olayı polise akr ^ttirmemeyi hanginiz daha uygun buldunuz?. Bilhassa polisi ikaz etmeksizin cinayei mahallinden ııraMpCTnavi Vim M«» ı»Hi< ***!•> . CARTH BUUAPLABDAN GÜMDE ÛÇ DEFA AL A4UTUAKA 2 A YIFLAG ÜRKİŞ bir tasan harırlamntır. Çalışma Bakanlığına ve» rilen bu tasannın adı; «Top In İs Soılejmesi, Grev ve Lokavt Kanuandur.» Çalışma Bakankğı bu hazırlıktan yararlanmaktadır. Ivokavt hakkının işverenlere verilmek istenmesi, daha Anayasa'nın Kurucu Meclis'teki tartışmalarına dayanır. Bir aralık, işçılere grev hakkı tamndığına göre işverenlere de lokavt hakkının ttnınma»! istekleri su yüzüne çıkmıştır tartışmalarda. Ama, bunun bir temel hak olarak Ana yasa'ya girmesi başarüamamış tır. Gerek Komisyon sözcüsü Mu ammer Aksoy, gerek aydınlar grupu, «Sosyal ve iktisadi durumlannı korumak veya düzeltmek» amacıyla direnme hakkını yalnız ijçJerm kullanabüeceğini, ijverenlerin böyle bir amaç içinde bulunmasınm Anayasanm sosyal niteliğiyle bağdaşmıyacağmı ileri sürdüler. Madde, i$verenlerin haklannın da çıkarılacak yasa ile düzenlenmesini öngörerek kabul edüdi. T H. L. DUGAL YARfNSIZ ADAM Türkçesi: Adnan TAHİR « Ben... Ben bu noktayı kesinlikle hatulamıyorum şimdi.. « Liedenski mi size teklif etti, siz mi ona tekUfte bulundunuz?» Bajını ik tarafa sallıyor: « BUmiyonım.. Hatırlamıyorum...» Fletcher, Jüri üyelerinden yana doğru bir göz atıyor... Bunlardan çoğunun, sorgu sual faslın: eskisi kadar dıkkatle izlemediği besbelli artık Bu durumda kbnuyu zorlamak anlamsı? bir şev . Kendisi de farkında muhakkak. « Böylece tekrardan arabanıza bindiniz...» « Evet ama bu defa kendi arabama bındim...» • Bu değişiklığe neden lüzum gördünüz?...» « Kuzenimin arabası spor bir otomobildi.. Fazla sürat yapıyordu. Zorluk ve acemilik çekiyordum sürerken... Pine VVoods'dan aşağı inen yokus da çok dik ve virajhdır Tehlikeh bir yol...» Düzenlenecek bu hak, sonunda lokavt olarak ortaya çıktı. Ve işçiler tasanyı hiç beğenmediler. 15.7.1961'de Yenigün, 16.7.1961'de Kudret, Dünya bu durumu yansıtan haberler yayınladüar. Tütün Müskirat, Teksif gibi en bü yük sendikalar, bildiriler yaymlayarak hazırlanan tasanyı eles t t
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear