26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHÎFE DÖKT • BtRtNCİ NOT tVON'un Tttrkiye*ye açtığı «afyon gavaşunı yöneten ikı kurmayı ile yaptığımız gorüşmede, afyonun sanıldığı kadar verimli olmadığmı belırtraeleri üıerine, afyonun özelhkle dağlık köylerde yaşayan 70 bin aılenin ekonomik ve toplum sal hayatmdaki yerinl, dün bir ölçü içınde ortaya koymuştuk. Afyon ile öteki bitkilerln üretırai arasındaki kıyaslamaya değınmeden önce yine Tartagllno ve Cusack'm Türkiye'nin tanmsal geleceği hakkında söyledıkleri bir başka düşünceye de bu arada yer verelim. Şbyle ki: « Törkiye, Ortadoğu'nun tahıl ve erzak amban olabilir. Hayvanlan için meralan ile, buğdayı ile, patatesi ile baklagilleri, domatesi, sütü, peyniri ve meyvalan ile. Köylüler daina tutucudurlar ve ürün değiştirmekten nefret ederler. Daha fazla kamımrahlan bir gerçek otamnnt rağıneıı...» Evet, bu iki kurmay bir yerde haklı görünüyorlar. Köylülerin «tutucu» oluşlan doğrudur. Ancak, afyon üretiminl do ğistinnekten «nefret» edip etmediklerini anlamaya geçmeden önce bir noktaya tasaca değicelim. Bilindigi üzere, «kalkuıma» ve «sanayUesme» eş anlamlıdırlar. Tarımla kalkınmış, bir tek ülke gösterilemez yeryüzünde. Bunu, bile bile, Amerikaü uzmanlar ber ne hikmetse, yıllar danberi Türkiye'yi «Ortadoğu'nnn tabıl ve erzak amban» yap maya çalısırlar. Bu yolda çeşlt 10 Temmuz 1970 CUMHTJRİYET M İSİİÜİ RflPORU Ozgen ACAR Afyon mu, tahıl ve erzak ambarı 11 projeleri önerirler. Kendileri sanayıleşecek, Türkiye ve Türkiye gibileri tarımcı kalacaktır. Tanmcı kalmanın da ne demek olduğunu bilmeyen yok gibıdir bu tılkelerde. Bu ko nuda, kalkınmışlann, biz kalkınmamışlar üzerinde oynadıklan oyumm bir ha.Uca.gim da, uyuşturucu maddeler uzmanı bu iki Amerikalı Tartaglino ve Cusack'ın tutmakta oldukla Türkiye mi? rını da bu arada belirtelim. « Meralan Ue, bnğdayı ile, patatesi ile baklagiUeri, domatesi, sütü, peyniri ve meyva» Ue» Ortadoğu'nun tahıl ve erzak amban olmaya aday Tiirkiye'nin ( ! ) afyondan elde ettigi geliri ve yan faydalan, öteki ürünlerden de saglayıp sağlamadıgını araştırakm. Bakalım Türk köylüsü gerçekten «firün değistirmekten nefret mi ediyor», yoksa «ekmek kavgas» ını yapıyur? ÜNDEN hatırlanacağı üze re afyon üretioisi koylunür yan faydaları d^f^^^ bıı dekar araziden elde ettigi gelir, yaklaşık olarak 681 liraydı Bütün hesaplanmm Vehbı Cengelcı'nin afyon için belirtti gi bırinci tip araaaye gore yapalun. Çünkü, öteki bitküer, kıraç, nadassız ve gübresiz biı arazide kolay kolay yetişmedikleri için kıyaslama yapma olanagı yoktur. Bu durum afyonun lehinde birinoi nottur. Son ra, unutulmaması gereken bir başka nokta da Anadolu'nun yoı gun toprağı ve afyonun genellikle dağ köylerinde kıraç arazilerde toprağı yormadan yetiş mekte olmasıdır. îlk olarak buğdayı ele alalırn. Birinci tip araade, yani radaslı, gübrelı bir arazide 1 dekardan 7.S kıle buğday elde edıkr. Kilesi 30 liradan 225 liradır. 2 araba da saman, 50'şer liradan 100 Ura da önceki gelire eklenecek olursa, kdyliinün buğday üretiminden eline geçen para 325 lirayı bulur. Aynı arazide köylünün afyon gelirtnin 681 lira olduğunu da bir kez daha hatırlayalım. Eğer, bu köylil buğdayı kıraç arazide ekecek olsaydı geliri 100150 lirasını bulacak ve köy lünün deyimiyle «masrafı ve Ifeliri ancak ucu ucuna» gelecekti. Köylüye göre afyondan sonra en kârlı ekım pancardır. Pancar, Vehbi Çengelci'nin tanunladıgı Uç değişık arazide dekar başına şu verimi vermektedir: D Konya'nın Başköyunde haşhaş yetişttricileri: cBuyursnnlar, Amerikalı dostlanmıza başındakl şu kıraç topraklan bedava verelim, onlar yetiştirsinler seteeleri de bir görelim bakalım, nasıl oluyormn;, biz de öğrenelim» diyorlardınn kaldırmak istiyorlar. Herbal de başka bir ülkeyle bir alışverişleri varttır.» Aklıma, Amerikalılann afyon yerine sık sık telkin ettikleri ay çıçeği ile yonca geldl Bir de bunlann durumlanna bir goz atalım. de elde edeceğinız verim 1 tondur. Kılosunu 5060 kuruştan satarsanız gelüiniz 600 liradır. Afyona kıyasla biraz gelir eksıkligi var. Ancak, yoncanın yağı yoktur. Aynca küsbesi yoktur. öteki yan faydaları yoktur. Bu uretıml tüketecek yeterli hayvan bu bölgede yoktur. Ayçiçeği her çeşit toprakta yetisir. Yağ bitkisidir. Yağdan arta kalan küsbeden iyi hayvan yemi olur. Sapı, haşhaş bitkisinin sapı gibi ocaklarda yakılır. Bir dekar araziden 100200 kilo ayçiçeği tohumu alınabilir. tyi bir araziden 200 kilo alındığını kabul etsek, kUosu 180230 kuruştan eatüınca gelir 460 liradır. Yağ oranı vüzde 25'tir. Af>onun geUri 681 İiraydı. Ayçiçeği toprağı en çok yoran bitkidir. tki yılda bir mutlaka t ? t " l r t a " sonra ekilebilir. Suya da fazla ihtiyaç gösterir. Pancar gibi sık çapayı gerektirir. Masrafı da 100 lirayı bulduğuna göre geUr 360 liraya düşer. Demek ki ayçiçeği de köylüye afyonun getirdiği geliri verememektedir. ••••• •••• Bütün bunlardan sonra unutulmaması gereken bir onemli nokta da şudur: Köylu afyonu sadece 1 ya da 2 dekar kadar eker. Bu miktarla yetınir. Oysa oteki bitkıleri dekarlarca ekmek zorundadır. Pekı bu dekar larca arazi hangı Türk koylusunde vardır? Dunkü yazıyı okumak olanağını bulmuşsamz, bugunku ile kıyaslayın ve karan kendinia verin' .. Nixon'un iki kurmayı Tartag lino ve Cusack mı haklı afyonun ekonomik bır bitki olmadığında, yoksa Türkıye Ziraat Odaları Blrüginin raporu mu haklı, afyonun ekonomik bir bitki olduğunda?. Karar sı • YONCA ONCA her arazlde olur. Ideal bir hayvan yemidir. Ot verimi bakımından en üstıin bitkidir. Yoncadan iki şekilde yararlanılır. Ya bir yıl hiç biçmez, ertesi yıl tohumunu toplar satarsınız. Bu takdırde 1 dekardan 2040 küo tohum alırsınız. Bunun da kılosu 20 liradır. 40 kilo üretseniz, gelırınız 800 liradır. Afyona göre iyi para. Ancak unutulmamalı kı, bu geliri iki yılda elde ettiniz, birinci yıl hiç bir gelırınız olmadı. O halde yıllık gehnnız 400 lira demektir. Afyonun ise 681 liraydı. Ikinci yol her yü bıçmektir. tyi bir afyon tarlasmda yetişen yoncayı yılda beş kez bıçebılırsiniz Bu bes bıçım Y • ANCAK lRtNCt örnek arazide 5 ton, ikınci ömek arazide 3 ton, tiçuncü örnek arazide ise 11.5 ton pancar elde edilebilmektedır. Pancarın tonu 145 hra olduğuna ve birinci örnek araziyi esas aldığımıza göre elde edilecek gelir 725 liradır. Bu rakam, afyonda 681 liradır. Bu duruma gore, Tartaglino ve Cu sack'ın «köylülerin ürün değiştirmekten nefret ettikleri» goni şü doğru olarak kabul edılebılır. Ancak, şu noktalan da unutmamak gerekır: A Pancar aynı toprakta ancak dört yılda bir ekilebilir. Çünkü toprağı yorar. llaşhaş ise her yıl (sadece üç yılda bir yıl ara vererek ekilecek olursa daha iyi verını alınabilır) ekilir. Q Pancarın ekimi sınırhdır. Herkes pancar ekcraez. Ekse bile satamaz, çünkü pancar üretimi koopcratiflcr aracıhğı ile seker fabrikalarına satılır. Bunun dışında pancar üreten için, başka pazar olmadığı için ürün elinde kaur. Şeker fabrikalarının yanlış politika sonuca fazla olarak knrulmuş olması, 6tok lan arttırmaktan başka bir şeye yaramamaktadır. Devlet, bun dan dolayı pancar ekimini sınırlamıştır. O halde, köylü afyonun yerine pancar ekmek istese de ekemez... A Güz sürüraü (dekan 20 lira), nadas sürme (dekan 10 lira), diskaro ezme (5 lıra), ekim (8 lira), en az iki çapa daha (50 lira), mücadele (5 lira), söküp kesme (60 lira), ulaşım (30 lira) gibi harcamalar ile (180 lira) yı bulur köylünün masraflan. Bir de fabrika tesliminde yüzde 5 fire payı düşülür. Köylünün bir dekarlık pancar tarlasından geliri 725 lira iken, iner bu masraflar ve fire payı çıktık tan sonra 525550 liraya. Zahme ti ve gelirin düşüklüfü ile pancar da tutamaz, afyon üretiminin yerini. Gelelim, patatese. Bir dekarda 500 kilo ürun verır patates. Bu ürünü. afyon gibi, pancar gibl toptan satamazsıruz. Pazara götürürsünüz 50 kilo, getırır siniz 30 kiloyu, 20 kiloyu gerı. Taksit taksıttır bu ürunün satışı. Bozulması, çürumesi da işın çabası. 500 kilo birden satılsa büe 150 Ura ile 300 lıra arasmda bir gelir toplanabılır ancak. Afyonun bir dekarlık geliri 681 liraydı. Sonra, afyon tarlasında patates yetışmez. Buna karşılık patates tarlasında afyon yerısır. Alalım tütünü. Tütün bir dekardan en az 100 kilo ürün verir. Köylü için hiç şüphesiz en kârlısı tütündür. 100 kilo tütün 1213 liradan 12001300 liradır. Ancak, Ege Bölgesi, Karadeniz Bolgesi ve Marraara Bolgesi köylüleri tütünlerini satmakta güçlük çekerken, buradaki tütünün kavgası önlenemezken, afyon eken bu köylüler bu tütün piyasasına oasıl gireceklerdir? Basköy'den yaslı bir köylö Mustafa Ali Ok: « Tütün burada adam boyu olur ama, ekildiği yok. Çünkü satısı kısa» dıyor bu konuda. konu veresim: AYHAN BAŞOĞLlT CEM SULTAN B YARIN Afyon bitkisinin Türk ekonomisindeki genel yeri 3i Bir olayın başlangıcı MUZAFFBR BUYRUKÇU Doğan, ikincl kez reddedilmekten Stfirfl 6fke içindeydi, «Bu kız zorluk çıkaracak bana.» Çınann altındaki karanlık, sokağı doldnran karanlıktan daha koyuydu \e orada dursalardı gorülmelerinin imkânı yoktu. Aynca, Hümeyra'vı ağaca dayayacak, hemen öpecekti. öptükten sonra Hümeyra'nın tepkisinin ne olacağını bilemiyor, sadece tahmin ediyordu. Belki de kizar, «Beni bunun için mi ağacın altına çagırdınız. Size çok teessüf ederim. Ben sizi baska türlü düsünmüstüra» der, Hosça kal detneden giderdi. Ama hiç olmazsa bir kere öpmüş olar ve kız hayatında o tek öpiisle yer tntardı. Arkadaşlannın çogn kızlarla ilk bulnsmalarında sadece konusuyor, aralarındaki yabancılığı, renkli, ynmnsak sözler ve iirkütücü olmayan dsvranıslarla eritmeye çalısıyor, öpmeyi bü dahakl bulnşmaya bırakıyorlardı. Bıraktıklanna da pisman olnyorlardı, çünkü kızlar çoğnnlvkla gelmiyorlardı. Bireün randevudan eli bos dönen ve öfkeden önüne geleni azarlıyan Hnlki'nin hikâyesini dinleyen Sadık. «Bırak Bfkelenmeyi de bana bak, bana!» demisti. «Yanlış hareket ediyorsnnnz. Kavgada ilk ynmruğo voran kazanır, tamam mı? Kızla tanısır tanısmaı bir sotasına getirip öpeceksin. Bak bakalım ondan sonra randevnsnna eelmemezlik vapar mı? Tıpıs tıpıs grlir, hem de senden önce.» Sadık'ın bu sözleri Dofan'ın kızlarla olan iliskisini düzenliyen bir ölçü olmus ve bep basan kazanmıstı. Ama bn aksilik çıkarıvordn. Buralarda bnndan daha karanlık bir sokak yoktn. tlerde, Cnmhnrivet Gazetesinin oralarda bir sokak vardı ama kız orava gelir mivdi? Sonra birden sinirlendi. Bn sokakta sadece dolasmak için mi bulnsmnslardı? Bnlusmaktan bunn mn anlıvordu? Eger bövleyge bn fliskivi daha derinleşmeden ve bn yasantı bir alıskanlık haline relmeden bu akşam kesmek yerinde olaeaktı. Kızın. sertliğini töremediti gözlerle baktı, «Affedersiniz, nerede otnrvyorsunnz?» dedi. «Kadıköy'de» dedi Hümeyra ve soyledifine pisman oldu, aynca pismanlıkla birlikte ayaklannı gerisin geri iten, boğazını kurutan bir korknya yakalandı. Ya eve kadar gelirse? Abisi nysal bir çocnktn, pek aldırmazdı ama evlerinden yüz metre kadar ötede oturan ve her aksam pencereve çıkarak Hümeyra'nın reçmesinden sonra çönül rahatlıfıvla perdeleri indi•^^••••••••••••••••Itllllll J DtŞİ BOND MÜOU&J Dl<SAL(BA,S1Z OJLA2LA TİFFANY JONES ren dayısı görürse öldürürdft. Çabuk çabuk yü» rüdttğünü, Doğan'ı geride bıraktıgını anladı ve dardn. «Güzel yerde otnrnyorannaz» dedi Doğan. «Sabab akşam denizden geçiyorsunuz, temiz hava ahyorsnnnz.» Yüreğine sn serpildl Hümeyra'nın ve Doğan bakkında böyle düsündüğü için kendini suçladı, «Vapurn da, denizi de çok seviyorum» dedi. «Plâja gidiyor musnnnz?» «Her zaman değil, arada sırada. Annemlerle Fenerbahçeye gidiyoruz.» Doğan güldfi, «Kimbilir ne kadar güzel yüzüyorsnnuz. görmek isterdim» dedi. «Yok canım» dedi Hümeyra, gflldü. «Bo^nlmayacak kadar. Zaten yüzerken boynmn geçmem. Ama ablam çok maklara gider ve hiç korkmazj» Ablası çok ozaklards bir nokta gibiydi. Annesi bağmyor, gerl dönmesi tçin kollarını nllıyor, plâj ilgililerine giderek, «Aman dikkat edin, başına bir şey gelmesin» dlyordn. «Affedersiniz, kaç kardeşsiniz?» «Dört, iki kız iki erkek» dedi Bfimeyra. «Çok güzel. Babanız var mı?» Hümeyra önüne baktı, güçsüz, dnynlnr dnynlmaz bir sesle, «Yok» dedi ve kendisi dört yaşındayken annesini bırakıp kaçan babasını nefretle düşündü. «Ozür dilerim» dedi Doğan. «Czüleceğinizt bilseydim Bormazdım.» «Hayır, üzülmedim» dedi Hümeyrs ve hemen nnnttn babasını, «Siz kaç kardeşsiniz?» «Altı... Altunıı da erkeğiz ve en büyükJerl benim.» «Maşallab» dedi Hümeyra, seıll sesli gfildfi, Doğan'ın gözlerini aradı, «Sizin babanız var mı?» «Var...» dedi Doğan, Hümeyra'nın sesina benzeyen bir sesle. Hümeyra, bn sesteki kmklığın nedenini soracaktı ama onu daha fazla üzmemek için »ormadı, yalmz içinden, «Acaba kaç yaşında?» sornsnnn geçirdi ve çınann altında dnran Doğan'a «Yüniyelim» deyince yiizünü knşatan boznlmayı düşündü. «Bir erkeği iyice tanımadan, onnn işini, soyann sopnnn öğrenmeden ttıaklara gitmeyin, bir seyler yapmasına musaade etmeyin» diyen annesinin sözleri çınladı kulaklannda. Ruklye sevgilisiyle Büyükada'ya fitmişti. Gazinoda birer şişe bira Içmişlerdi. (Arkan var) 62 • CEVAP GARTH B AYLÂK MUSA PEEIMAK1 DAUA DÖNMEDI AHÇECİLÎKTEN, domates yetıştinlmesınden soz edıyor Amenkalı dostlarımız afyon tarlalarında. Köylü dağın tepesıne çıkacak, kıraç arazıye domates, bıber, patlıcan ya da aklına ne cıns sebze geliyorsa, onu ekecek ve ondan sonra bunu bozulmadan şebre goturecek ve böylece afyon üretımindeka tutuculuğundan vazgeçecek. Konuştugumuz koylülere. afyon yerine sebzecılikten, domates ekimınden sözettiğım zaman aldığım cevap şuydu: « Buvnrsnnlar, Amerikalı dostlanraıza dağ başındaki bo kıraç topraklarımızı bedava verelim. Onlar vetiştirsinler, sebzeleri de bir görelim. bakalım. Nasıl oluyormuş, biz de öğrenelim.. Va da satın abp afiyetle yiyelina...» Karar sizın. Kim naklı dersıniz? Bir köylüye sordum: « Peki. pamuk ekseniz nasıl olnr?» < Sen bizden yana mısın, yoksa domuzdan vana nu?» der gıbılerden baktı ve: « Kıraç arazide nasıl yetiştirirsin namuğu? AmerikalılariD pamukta ovnadıklan ovunu ( şimdi de afyonda ovnadıklannı bilmiyor çibisin. Pamuk üreti . tnimizi köreltmek için Sonora ; bnğdayını vermediler mi? Biz Sonora buğdayina vönclince. pamuğu azalttık Kendileri de pamucu »rttırıp nnra kazandı ' Kapıyı kapamak için geri döndüğümde yargıcı goruyorurn tekrar. Koltuğuna gömulmus, derın nefesler çekerekten sigarasını bitirmekle meşgul.™ Rahat ve soğukkanlı . Garip bir duyguya kapılıyorum onu bu halde görünce. Küçük odanm içinde yargıç Anderson büyüyor, büyüyor, devleşiyor sanki birdenbire Duruşma tekrardan başlamıştır. Ben yine tanık mevkine çağırüıyorum. Fletcher, konuşmasma bıraktığı yerden devara ediyon « Yüksek mahkemenin uygun gördüfü onbes dakikalık aradan önce tanığa bir sual sormuştuku Şımdi aynı sualı yeniden sormak zorunluğunu duyuyoruz . Sayınm jürinin, cevabı gereğince değer lendirebilmesi için bu kaçınümaz bir zaruret...» ,'~ Yüksek mahkeme. iddia makaraına aynj suall bir daha sormak yetkisini tanımıştır.» Fletcher, cebuıden çıkardığı not defterine şöyle bir goz atüktan sonra bana yaklaşıyor: « Önceki açıklamalannızdan da anlaşıldığına göre sız Pine Woods"a mis Mary Weaver'e ait Mercury marka araba Ue gitmiştiniz değil mi?j ' Evet.» « Yine sizin açıklamanıza göre mis Mary Weaver sizden üç çeyrek sonra aynı yere selmisti. Kuzeni John Manning"e ait Jaguar marıta araoa lıe. Buna mukabil görgü şahidinin ifadesi çok değigik.. Mis Weaver'i Mercury marka arabanın direksiyonunda görmüş... Genç kadm da yalnızmış.. Tek basma... O sırada Mis VVeaver'den başka hiç kimse Mercury'den başka da araba yokmus oralarda.. Bunu kesin bir ifadeyle açıkladı... Siz de duydunuzj Derin bir nefes alıyorum. • Bu çelişme konusunda ne diyeeeksiniz?.» Nasıl izah edeceksiniz aradaki farkı?...» « Ben ve mis Weaver, Pine Woods'a da arabalan değiştirmiîtik...» « Difer bir deyirnle genç kadm Mercury"yi aldı. siz de Jaguar üt döndünüz öyle mi ^ « Evet» Niye lüzum gördünüz böyle bir değis to• Pine Woods yolu çok virajlı. engebell ve teh Ukeli bir yol Mis Weaver oraya kadar gelmesine gelmişti ama, dönüs yolu genellikle yokuş aşag) iniyordu Kendisi Jaguar gibi süratli bir arabayla dönmemeliydi bu yolu.» « Ne vskit karar verdiniz arabalan değijtir YARINSIZ H. L. DUGAL Türkçesi: Adnan TAHÎR • Defiş toku$ fikrinl kim ath « Ben..^ « Dik yokuşlardan hızh bir araba ile inmenin nisanlınız bakımından tehlikeli olabüeceğini düsünerek mi yaptmız bu teklifi?.» «Evetj Polisi çaŞırtnaması gerektiğine kendisini ihna ettikten hemen sonra . » « Tek sebep bundan mı ibaret?...» Vereceğhn cevabın tatminkâr olması ve güven duygulan uyandırması için bir süre susuyor ve te» reddütle bekliyorum: « Şey. Demek lstediğim su... Orada .. Olay yerinde.» « Cinayetin işlendiği yerde...» «• Evet.» Cinayetin işlendiği yerde ve çe\Tesinde mis Weaver sayet ufak bir kaza yapnslî meo buriyetinde kalsaydı, bfitön şüpheler d<"rb=' kendisinde toplanacaîth Böyle bir ihtimal' ori»mek amacı fle arabalann desisti'ilmesini uygun gör» düm o gün... Çünkü Mercury kendi arabasıydı. Alışıktt buna Kazs ihtimali çok azalıyordu. Hat tâ ort>"**" •"'kıyordu.»
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear