Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 Haziran 1970 CUMHURÎYET ve dln! h Vrlnl tahrîk '*n!ş lerdir. Hiiıtre azarci Ue.tcecle hitap eden uu lahrikler . jıinc bir kısım ahali ile ekserısını on onbeş yaşındaki cocuki^rm teşkü ettiği bir toplulnk şehirden yurtlara kadar gebmis ve taşlamışlardır. tşte o anda. tahrik edüdiklerl şekilde blr halin ynrUarda mevcut ohnadığuu gorea akü selim sahipleri aldatüdıklmnm anlavarak tehdit ve tahrrpten \azgeçip şehire dönmfişlerdir. O halde öğrenci hareketleri nlçin yapüıyor? Asü suçlu kimdir? Takılan ikl koltuk demirbaşU 1500 liraya kayıtlıdır. 1500 liralık bir zaran protestoya giden Erzurum halkının bir tasmı neden ynrtlan taşlayarak binterce llratah zarara sebep olmuştnr?. ; ATATÜRK ÜNİVERSİTESİNDE Yazı ve fotoğraflar: Fîkret OTYAM OLUYOR: nmnarmlı vatanperver ve gfiy» dindar kesUnüş, bu maskeler altında akla gelmedik tahriklere başlamıslardır. Hatt» amaclamu geıçeklestirmek lçin fehirde bnlduklan blr kaç kişiyi masum vicdanlara musaüat ede rek (üniversite yurtlannda öğrencl kızlar ile erkek oğrenciler su a&da Lenlnln reaml fizerinde füiıina ederek dansediyorlar, bazı masum kız çocnklan namusumuzn knrtarm diye feryat ediyorlar, ey ahali gidelim masnmlan knrtaralım ve komünlst lerin de cezalarını verelim) diye yiğit Erzurum halkının millî NtVKRSÎTENtN blr flgilısi de olaylan ozetle şöyle anlattı ve yorumladı: «20 Mart olayian na bir baka> lım. Ziraat Faknltemizlıı ikl tıirlti yonetmelıği vardır. Bunlardan biri 4 yıl oğrenim yapanlara, diğeri de 5 yıl ögrenlm yapanları» oygıılannı&kt&dır. 4 yıl oğTenim yapanlann sınav şekline gore bir somestrede ikmale kalan oğrenci o dersin Ikmalini bir »onraki somestrede verir. Oysa 5 yıllık öğrenime tabi öğrencQerin ise ikmal sınavilmn hocslaruun ve dekanlığın, yerini tesbit ettiği üç srnsv devresinden birinde vapıbr. îşte bu iki durumu bazı kimgeler yonetmelıklere aykuı olarak bir leştirip aynı günde yani Mart Erzurum Halkının dini dııygıılarını istismar etmişlerdir,, Ö syı sommds topyek&n bötünlemeye tabi tutmak istedıler. öfrenciler yönetmelik hukumlerinin uygulanmasmı istediler ama ne hocalar ne de dekanlık, hatta ne de rektörlük bu sızlanmaya haklı isteme egilmedıler. öğrenciler, sınaUara girmenin mi, girmemenin ml doğrn olup olmayacağma karar Teremediler, acıkçası çasırrp kaldılar.. Nihayet yönetmelik hükümlerinl T« gayet açık olan maddelerinl görüşmek ve dertlerinl anlatabilmek amacıyla bir forura düzenlediler, ama ne rektör, ne dekan ne de hocalar bn foruma gelmedüer. Gelseler Işler blr hal yoluna girebilirdi, bunu totemiyorlardL Bn ilgisizUğe dayanamsyan blr dğrenci kendini yaktu Bu, SgrencUerl galerana getirdi, koltuklar yakıldı. Yöneticiler hiçbir tedbir almadılar, çocnklar suç lştemeye itJldUer!. Olaylar fiserine, idarede haksu tasarruflar yapıtau», olayla ilgisi olmayan ban memarlar da işten ahnmıştır. Tahkikat komisyonlan knrulmuş, snçln aranmaktadır.. En önemllsi Üniversite içinde olan ve herkes tarafından büinen ban nnren Te gericiler bir • ASIL SUÇLULAR.. SIL SUÇLULAR, hak Te hukukunu yönetmelik Te kammlar Snunde •avnnmayan, öğrencileri dinlemeyip sornnlarına kulak asmayan, kendi çıkarlan, rahatları için masnm vatan evlâtlannı birbirine düşüren, onlara suç işlettiren suça zorla azmettirenlerdir, yoneticilerdir. Erzurumlu sadece 1500 liralık iki koltuğun zaranm dnysaydı, ünirersitede binlerce lirahk zarara sebep olmazdı. Bu da gösteriyor ki Erzurumlnların dinî ve millî hisleriyle ovnanmış, bu yuruyuşu teşvik edenler halkı muşkul duruma sokmuşlar adeta alay etmişlerdir » A Bin pencereye on ikl yılda sadece ikl ağaç rihinde toplanan Profesörler Kurulu oy birliği Ue asağıdaki karann Reisicumhur, Basbakan tçişleri ve Millî Eğitim Bakanlarına telle bildirilmesi karannı almıştır: (Son uç gundür bır kısım bgrencı, gozlenmız onunde, depee gırmek isteyen oğrencılerın, y o lunu kesmek .dovmek ve yaralamak suretıyle, lasılasız tecavuze devam etmektedır. Vılayet ve emnıyet teşkılâtı hadıselere bığane kalmaktadır. Bu durum kendı halıne bırakıldıgı takdırde daha vahım hadıseler beklenmektedır. Mal ve can emnıyetınln kalmadıgı boyle bır ortamda oğretıme devam edılemeyecegınden asayışın temıru için hUkumetı vazıfeye davet ederız Prof. Dr. Lütfü Ülkümen (Bulunmadı), ProT. Dr. Su»vi Yalvaç (Bulunmadı), Prof. Dr. E. Ergene (îmza), Prof. Dr. Şabak Karata* (Bulunmadı), Prof. Dr. Hasan Yüksel (tmza), Prof. Dr. K. Bıyıkotln (Bulunmadı), Prof. Dr. tbrahim Aksöı (Imza), Prof. Dr. F. Tosun (tmza), Prof. Dr. Ahmet Kurt (Bulunmadı), Prof. Dr. Ali Iştar (tmza), Prof. Dr. Ziya Alkan (tmza), Prof. Dr. Macit özhan (Bulunmadı), Prof. Dr. Hurşit Ertuğrul (tmza), Doç. Dr. Sabahattin Senol (Imza), Doç Dr. Necati Aksov (tmza), Doç. Dr. Hayati Çelebi (tmza), Doç. Dr. Haluk tpek (Bulunmadı)...» Öğrencılerden once ıkı kampa ayrılan ve 9 Mayıs 1970 tarıhınde de yayınladıklan bır bıldırıyle Hektor Bıjikoğlu'nu açık bır şekilde eleştıren, kınayan onbeş profesor ve doçentın goruşUne paralel olan bu karann, gerekll yerlere rektor tarafından ulaştınlmadığı ıddıası da var Ülkü Ocaklan nın «Buyuk Türk Milletine» hıtaben jayınladıkları bır bıldinyle kınandı «Ulkücü genç vatanı için meşru müdafaasını vapmaktadır. Türkive'de kızü ihtilâl provalan dene^enlere karjı kavRa etmektedir. llmini siyasi çıkarlara peşkeş çekenler, TRT ve satılmış basın Milletimizin haysiyetli yaşaması için kalbi, kafası \e yumrueu^la mücadele etmeye kararlı olan bizleri yanhş tanıtmak gavesivle büyük gaynU ler göstermektedir. Turkive'yi kınl Rus\a'nın perki vapmak isteyen vatan hainleri Doğu'da bir devlet kurmak için vatanımızı parçalama'sa hazır Mao'cu azınlık ırkçılan Atatürk Üniversitesinde okoN amavacaklanbr . . » • REKTÖR SUÇLANIYOR.. TATÜRK Ünıversıtes! Rektoru Kemal Bıyıkoglu nun bazı tutum ve davramşlarıyla ilgıli olarak ÜNAS'ın kendısıne gonderdaği bir mektup, olaylara başka bir yonden ışık tutmaktacLr. «Üniversite reformu çaiışmalanmn yoğunlastığı bu günlerde, üniversiteleri kamu oyunda etkisiz hale getirmek, sıyasi iktidann paralelınde unhersiteler kurma çabalarına çeşitli davranış ve bevanlarınızla katüdığınıa fizulerek gorduk. Bu halinizle siyasi iktidarın direktifiyle üniversiteye giren polisin oynadıpı oyunun üniversite içinde baş mimarlanndan oldufunuzu üzulerek Rorduk» diye başlayan mektup bzetle şoyle devam etmektedır. «Siyasi iktidarın ve emrindeki ldarecilerin direktifiyle hareket eden polisin üniversiteye gırebileceğıni universite bzerkliğine ve yururlükteki kanunlara rağmen »oyluyorsunuz. Turkiye'de buçün polis, devletin polisi olmak yerine iktidarın polisliğinl yapmaktadır, iktidarın ise Mustafa Kemal'in gosterdiği yoldan gitmedıği, tersine O'nun yaptığı devrimieri yok etmek isteyenlere karsı devrimcileri desteklediği ve örgütlediği ortadadır. Srrin gibi üniversal anlayışı sindıremeyecek kişileri, lâyık olmadıklan o yüce makama çetirenlere karşı minnet borcunuEU ödemeyp çalışmanız doğaldır. Bu memlekette sirin fibi riüşüaen kişilerin de öyle mal a m a getirilmesi halkimız için talihsfeliktir » CEMSUITAN A «SATTLMIŞ BASIN VE TRT..» Z tRAAT Fakultesi Profesörler Kurulu'nun bu karan, Atatürk Üniversitesl ••••••••• Doğnlu gençler Erzurtımu terkediyor! Bir 1 olayın başlangıcı 1 9 •••••••••••• ı MÜZ4FMR BUYRUKÇU öyle bir beliriyordu td, bir süre kendini tutukluyor, bir tek adım bile attırmıyor, sadece yüreğine acıya benziyen ı m ı tek basına olmıyan bir takım kıpırtılar salıyordu. Sabah akşam Nuruosmaniye caddesine adımmı atar atmaz, vırmi otuz yapı ileride hayalinl belle|ınde taşıdığı bir deukanlmın bulunduğunu, ayak seslerini duyar duymaz kapırun önune çıkacafını, yüzünü, butün vücudünü çok etkilendiği bakışlarivle ezeceğini biliyor ve bu bilmek de onn heyecana boğuyordu. Dün gece düjunde görmüş ve uyandı. ğmds yüreğivle dudaklarımn yanmakta olduğunu duymus, yanına yaklasıp arkadaşhk teklif etmesini bir aydır beklediği halde yaklaşmayıp sadece kapıya çıkmakla, gül&msemekle yetinen delikanlıya knmıştı. Ama simdl sevinç Içindeydi. Yanuıda sonsuzs 4 H ^ r yürümesini, durmadan konusmasını, gfolergfc Içine Içine bakıp yüregindeki sulfn kaynfcnVnm, vücudünü nk sık ürpertmesini istiyordu. «iki kere daha soru soracağım, gene cevap Termezse, dönecefim» diye sdylenen Doğan, «Her sabah nereden gelip nereye gidiyorsunuz?» dedi, yumusak, iç« ılık ılık akan bir sesle. Masalsı buldu ba seoi kız Te m&sallardaki yollarda karsüaşan derrislerin konusmalanm hatırladı. «\blamin yanında çalıstyorum, oraya fidi. yonını.» «Ablanız bumlarda mı?* dedi Dogan. Bu sornyu eğilerek sormuş ve kızın gaçlanndan dagılan koku, burnunun içine iki delikten birden saldırmıştı. Kıza her pünkünden daha büyük bir yakınlık duydu, kucaklamak, kollarının arasında kemiklerini çatırdatırcasına sıkmak, dudaklarını dudaklarır.dan çekmeden prfinlerce opmek istiyordu. «Çemberlitaşta terzlhanesl var* dedi ve kendini ilk yanına sokulduğu andaki kadar beyecanU, tutuk ve çekingen bulmuyordu. Sesi, davranışı, kendini ondan uzak tutan engelleri ortadao kaldrrmıştı. «Akşamlan kaçte ctkıyorgnnmt» «••••••••••tlllllllllllllllll «Yedide. Bazan yedl bnçukta. Ama on beşto blr yedi buçukta.» Doğan, kıza sokuldu, kolu koluna değnor \e bundan büyük bir tad alıyordn. Bütün istegt kızı buyulemek, kendini düşündürmek, söylediginin hepsini gonüllü olarak yaptırmaktı. Bu yüz. den sık sık gozlerini kıza dildyor, yüzünde. saçlanr.da, kamında, kalçalannda, göğsünde dolaştırıvor, dudaklarivle gözlerinin üstünde uzun uzun tutuyordu. Dudaklarına ısrarla bakıldığını anlıyan kız dün geceki duşu hatırlıyor, konuşurken yerini başka başka durumlarla ilgili sıcaklıklara bırakan ateş ansızın damarbrından fış. kınyor, dudaklannı kavuruyordu. öpulmek istiyordu. Çok çok öpülmek istiyordu. Düşunde olduğu gibi Bu duygularla ve kendini kollarına bırakmava hazır bir davramşla Doğan'a bakıvor, sonra düşünduklennden utanıyor, birden toparlanıyor, yürüvuşunü hızlandmyordu. Doğan'a baktı gene ve onun yumusak ve hüzünlu bakışlariyle karşılaşır karşılaşmaz sendeledi, a>ağı bir tasa çarptı, tökezlenir gibi oldu ve Dogan'ın kolunu yakaladı. Ba yakalayış, elinln kolu üstünde durusa bir kaç saniye sürdü Elden kols geçen ncaklık, RÖzlerden gözlere aktanlan coskun istekler, Cafaloğlunu, tstanbulu, ajaklanr.ın altındaki kaldınmı duyurmaz olmuştu. tnsan değil sadece duvguydular. tstanbulu, ayaklarınm altındaki kaldırunı duyurmaz olmuştu. tnsan değil sadece duygtrvdular. Ama çok az surdfi ba durum ve kız elini çekti kolnndan ve başını önüne eğdi, yanaklan al al oldu. «Bu akşam sizi beklesem, acaba?» dedi Doğan ve canı fena halde sicara içmek Istedi, ama cebindeki izmaritleri düşününce vazgeçti, aync» utandı izmaritleri sigara diye duşündüğü ve y«nında taşıdığı için. «Bilmem ta!.» «Burda, ya da Çemberlitaşta beklerim.» «Çemberlitaşta beklemeyin, olmazj «Nerede bekliyeyim?» (Arkası var> • GENÇ ÜLKÜCÜLER TEŞKİLÂTI DIŞI BOND ONUŞMALAR arasında, «Atatürk Ünhersitesi Ülkü Ocakları Birliği» Ue, «Erzurum Genç Ülkuculer Teşkilâtı»nın sık sık adı geçıyordu öğrencı Süleyman özmen'ın oldürulmesı uzenne ortak bır bıldın yayınlayan Bırlık ve Teşkılât da oğrencı olaylarına ozetle şu açıdan bakıyorlardı: «Büyuk Türk Ulusu! Soylu Türk GençUğı! « Biz, Mıllıyetçi Toplumcu görüşiin sahlbi Turkçu gençler, Mao'cu komunist militanların karşılarına aldıkları Amerikan uşağı kapitalist ve menfaatçi zumreve benzemeyiz. Bize çarpacak kaya bin parça olmaya tnabkumdur. Turkçu arkadaşımız Süleyman özmen'in kanjna elini bulayan anarşist mililanlar, kral itler, satılık soysuzlar, ahlâksız sunepeler o andan itibaren kiralık dfivalannı kaybetmislerdir. Şimdi hareket sırası bizdedir. Ve ba hareket lâlettayin bir hareket değildır. Bu hareket Turkiye çapında bir ş»hlanı«tır. Bu hareket Mao'cu, bolucu süruyu çiğneyjp geçecek, Turk Eli'nin sonsuz ufuklarına Aylı, Bozkurtln Gok Bayrağı dikecek bir heybeth kımıldanıştır Bu hareket Sülernan özmen'in kanım bayraklastıracak, yarının dun >aya hakim Turk Devletım kuracak bir yüce atüıştır. Çağlar üzerinden sıçranacak, ülkemizdeki beslemelerinden başlıyarak bütün dünya komunistleri için korkulu anlar, buhranlı zamanlar başlayacaktır. Görun ^Iılliyetçi Toplumcular'ın çelik yumrağunu. Duyun Gck Gömlekliler'in Tüce Basbu^'unun komutunu!. Ve titrevin kan dokucüler! Toklninn kara vüzunun nefesi üzerinizde dolaşıyor. K TİFFANY JONES 40 Boyle soylerken sag elirun işaret parmagını uaatıyor, basamagın üzerinde bir ilerı, bır gerl yaparak gozle gorulraez çızgıler çızıyordu «Benım niyetım mimar olmak.. Ya da mühendıs Şu yolun yerine. yepyenı ve sahıci bir yol yapacağım. Ev dediglmız şu harabelerın yerine de bembeyaz köşkler . Zevkll, rahat ve bembeyaz ÇUnkü blr yerde guneş r&rsa şayet, oradaki evler hep beyaz ol\ryor...» Tatsız tuzsuz bir şeyi yutmak zorunda kalmış gıbi yüzünü gözünü buruşturuyor, omuzlannı kasıyordu: «Ama şlmdi sen güneş ne diye kalksın da bııraya kadar zahmet etsin dıyeceksln.. Orteda bır sebep yok.. Sonra burada beyaa, bembeyaz evler de yok . Güneş bizdm buraya gelecek de şu sozüm ona er dediğımiz kapkara, sımsiyah iğri ve bügrülUkleri mi aydmlatacak?. Isıtacsk Bunlann hlçbir ev degil... Tümü da üstüste yığümış, kınk dökük, paramparça birer dıkdörtgen .. Ve bia bunlarm İçinde yaşıyoruz » Saatlerce başbaşa oturuyor, bu çeşit konuşmalarla vakıt oldürüyor, Kalifomiya'nın hayaUnı kuruyorduk Bu hayal kalabalığı içinde Kalifomıya'yı adetâ kucaklıyor vo parçalar hahnde Şıkago'nun ÜçyUzünclı caddesine taşıyorduk. Çocukluk işte... Yargıç Anderson sabrmı kaybeden bir sesle tekrarlıyordu • «Size soylüyonım avukat LiedensJd... Şahide soracak bır şeyıniz yok mu?...» Başımı ıM tarafa sallıyorum.. Hızlı hızlı... cHayır efendım .. Yok...» Bu cevap üaerine yine bir boşluk oluyor mahkeme salonunda . Sorgusu biten bır tanıkla, henuz çagınlmayan dığer ba tanık arssındaki boşluk Fletcher ve yardımcısı bir kere daha dosyalanna, kâğıüanna ve notlanna gomuRıvorlar. Kâtip, masasının yuvarlak çıkıntısı ardında kayıplara kanşmış. Sadeco kafasının kabağından bır parça gorünüyor. Kalabalıkta bır fısıldaşmadır gıdıvor GARTH YARINSIZ Türkçesi • Adnan TAHİR vezelık edıyorduk onunla. Saatlercö gevezelik deyımı bıraz mubalâğalı . Uzun sure başbaşa oturuyor, arasıra konuşuyor, çoğunlukla da so» kaktan gelıp geçenlere bakıyorduk. Konuşmaya ilk başlayan daıma Polly oluyordu. Bu ilk adımdan sonra da aklimıza g«lenleri bırbirımıze anlatıyorduk... Samımıyetle ve çekımserlığe kapılmaksızın.. Gergın hatlarla insanda daima hazin bir etki u\andıran, zayrf, renksız yüzıi boyle anlarda değısıyor, derlenıyor, toparlanıyor, gozbebekleri canlanıyor, balaş'arında esrarengiz kıvılcımlar yanıp sonuvor, haşmetli burnu bıle normal ölçülere burunuyordu sanki . Heyecanlandığı zaman sesının urpermesine mânı olamazdı SaŞ elmın İşaret parmağı üstunde oturduŞumuz basamakta dolaşmağa beşIamaktan zıyade kendı dunyamızı kurma çabası içinde çırpmıj orduk Basamakları orten koyu toz tabakasına ev rpsım'er; çızıyor. bunlan kuşbakışı gozlerle süzuyor: «Başaracağımdan eminım Nat » diyordu «Su evı eoruyorsun degıl mı7.. Resim olaraS hıç fena değil Hattâ kusursuz . Okulda en ıvl resım vanan benım . Kımse yarışamaz benımlp bu knnuda » M****+++m*++^\ (Arkası var) Tanrı Türkü Korusun » • DAYAKLAR.. DAYAKLAR.. DAYAKLAR.. İR KISLM gençler, gercekten şahlanmıştır. Bır takım gençler bır takım Eençleri kıyasıya dbvmektedır'. Gayet dısıplınlı atılan 1 a dayaklara üniversite yonetımi, polıs, seyırcı kalmaktadır Üniversite dğretım üyelerı, gorevlılerı, asısta; lar, kamlarda bahç'erde do vulen oğrencılere sadece bakmaktadır Atatürk Unıversı*"e sınde amansız bir teror ve baskı vardır •*• B AYLÂK MUSA DCĞ.CU TEMBEL V/E 8 lC ••• • NİTEKİM... PROFESÖRLER Kurulu Kararı Oturum Tarihi : 16 5 1970 Oturum Sayısr. 38 Persembe güniı saat 14 00' de Dekan Prof. Dr. Fahrettin Tosun'un Başkanlığında toplanan Profesörler Kurulunda aşağıdaki kararlar alınmıstır: Karar: 1 Devam etmekte olan olumsuz öğrenci hareketlerinl goruşmck üzere 16^.1910 ta P Ben tekrardan Polly'ye dalıyorum Ve uzak Runlenn unutulmaz anılanna. Mımar ya da mühendıs olmak istiyordu O da benım gıbıydl Polonya'dan Bırleşık Amerıka^a goç etmış bır aılenin evlâdı. Çocukluk yıllanmın geçtiğı şu koca mahallede bızden say n bır süru bacaksız daha vardı. Fakat ben Pollvden gayn bır tekı\le bıle arkadaşhk kur mamıştım . Hıçbırıyle konuşmuyordum Fakat Polly kaideji bozan ıstısna durumundaydı Neredeyse çökecekmiş jnbi Igreti bir kapırun çı kıntısmdakl basamaMara oturuyor. saatlerce ge