26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE DÖRT ' 13 Haziran 1970 CUMHTTRTYET Bir söıü alçağı sensin adam eden Toprak sahibi yaptm hergeleleri, davar sahibi, Han yerdin hgmnm verdin bol keseden. Beri yanda yiğit adamm kuru ekmeği yok. Kdpek işesin senin içine, kancık dünya. HAYYAM PSİKOSÖSYÖLÖJİK YONBEN SEÇIM ve Dr. İHSAN ÜNLÜER EÇtM k&mp&zty&lanada sl> lak dıaı ttiriü dsvramsİKm, konusnjalann bastt re faklr tabakalara özgü olduğınru san«nayın haas En aydın ktmaelerden yapümış olsa da her ano mm toplantıdaJd tarüşmalar. iıemencecik «Ben senin nokta noktanı.. Sansür ederlm nlan sansür oğlu sansür» şekline dönüşüverir. Küfürlü çingarlı seçim tartısmalanyla blr seçmeztin fikri nasü olur da meydana gelebilir diye sorabilir insan, arama bu yanılmak ohır. Zira kiüelerln kendilerine ksbul «ttirUmis îikirleri vardır. Muhakeme ürtlnU flKrtert yoktur. Bu ttktrler ve seçmenlerln oylan seçim tlcaretl yapan teçlnlâtlann, ağslann, kodamanlarm ve poUtik dıs çevrelerta eliıvdedir. S 1yi bir düzen olsaydı dünyada,, nedir büir misiniz? Politika m» kinesinin en önemli parçası, mü esseaelerlmiıin anahtandır. Bn gün Pransa seçim komiteleriyle Idare olmnnaktodır. Bnnlann fizerlne etki yapmak zor degildir. Elverir ki aday kütügünün eUnde maogın butansun» lyi blr dflzen olsaydı dünyada, Dofcru tartılsaydı lnsanm esneği Dtaya, •evflen dünya otnrdu. Nammsln Inaanlmr kaknazdı kösede. diyor Hayyarn. Insanın yaratıldığmdan berl tüm kavgalann konusu buydu. însanlann ilkin bireysel olarak psikolojik yollarla aldatüması, sonra toplum sal olarak batıl ve yalana doğru güdülmesi ve en sonunda da «rejimlerin ehveni seri» diyerek oylaruun satın alınması. «BEN BtE TOPRAK KURDUYUM» DEDÎ İDEALÎST. •CAHtL OLDUKÇA BEN BtR TOPRAK KURDUYUM» DEDİ DEVRtMCÎ. «BtLDtGtM ZAMAN tSE BEN BtR TANRIYEVL» Işte kocumuzun dügüm noktasına geldlk blr tek insanın ellnde her kaUbta sokulabilen bir toplum, blr halk n« amaçla olursa olsun aldatümalı mıdırr Bu ezeli soruyu gelin blr sihirbaz Htad faörl Ue Konfüçyüs'ün çömezl ileri flkirli UANG arasmda geçen blr diyalogtan lzleyellm: Faklr dhirbaı Bambsbet Bize her seyi olduğu gibi göstenneyen yuce varlıgı taklid etmek gereldr. Güneş dünyadan bu kadar uzakte olduğu halde bakın zmaü b l » Ud ayak boyu gösteriyor. Ayla yıldızlar birblrlerinden uzak olduklan hal de otüan bir tek mavi zemin Uzerinde görmüyor muyuz? HSsılı etrafunu yarsdılifimıza uy gun ysnbslıklarU çevrUl değil mi? UANG Sizin yanhçlık dedlklerinİTiin biçbiri yanlıs değü. Bizim kureınizâeıı milyonlarca uzaktald güneş, biztm gördvigümUz gtlneş degildir. Biz gerçekte gözümüzün içine küçük bir açı içinde gıren güneşi görüyoruz. Göılerimlı bize büyüklüklerle boyntlan tanımak için verilmemistir. Onlan tanımak i^n ba&ka yardımlar, başka işlemler gerekir. Bambabef bu sozlere sasmış tı Uang'tan optik kurallan öğreninoe hepsini kabul ettl. Ve sSyle devam etü sorusuna: BAMBABEF Tann bizleri duyulanmiBİa aldatmıyorsa bU« lüraf edin ki doktorlar çocuklan her zaman onlann iyülk leri İçin aldafayorlar. Meseli onlar» «Şeker veriyorum» dlye ll&ç Teriyorlar. O halde ben de çocuklar \*A*T r«hn olan halka aldatablllrim. UANG Ben ogluma hastalandigi Eaman «I?te çok acı bir illç. Içmek için insanda yflrek olmalı. Amms tath olssydı sana zaran dokunurda» derim. Dadılarumn, lalalanmın onlan ctalerle, perilerle, umacılarla, cadılarla korkutmalanna hiç bir Taman ı^n vermedım bu sa yede atalh cesur yetlştiler. BAMBABEF Halk sizin aileniz kadar bahüı dogmanuşör. UANG Bütün insanlar birbirlerine benzerler, hepsi de ayni kabiliyetlerle dogmuştur. Onlann yaradılışını bozanlar slhlrbaz FAKİRLERDÎR. BAMBABEF Biz onlara yanlıj çeyler öfretiyoruz amms kendi iyilikleri için, gunah lşlerlerse dünyaya bir daha gelişlerinde posta beygiri, köpek ya da kertenkele olacaklannı söyliyerek onlan kandınyomz. Bu onlan korkutuyor ve bu sayede iyi insan oluyorlar böylece. UANG Bu zavallı tnsanlann boyle yaprnakla ahlâkmı bozduğunuzu gormüyor musunuz? Onlann içinde sanıldığından çok daha aklı başında, sizin inançlannızla, mucizelerinizle alay eden, ne kertenkele ne de posta beygiri haline gelmeyeceklerini çok iyi bilen kimseler vardır. Sonuç ne oluyor? Kendilenne münasebetsiz bir inanç telkin ettiğinizi görecek kadar sağduyulan var arama batıl inançlardan sıynlmış bir dine yükselmelerine yetecek kadar değil. Tutkularına kapılarak din diye bir şey olmadığına hük mediyorlar, çunkü kendilerine öğrettiğimiz din gülunçtür. Bu yüzden içinde yüzdükleri bütun ahlâksızlıklann ^ boynunuza biniyor. BAMB Hiç de degil biz onlara mükemmel blr ahlâk öğretiyoruz. UANG lster istemez Bğretmek zorunda olduğunuz bu ahlâkı yalan dolanlarl» ıayıf düçnTnyorsinraz. UEBİP SAMtd < 3 B ? ' ÇEkTTEM PİLAA Ç £ . Eemokrasinln an atetli aam nuculanndan M. Scherer şöyle yazıyor: « Blr seçim komiteal yani •eçimlerde parma£ı olan örgüt CEM SülTAH SEÇİM H A T I R A S I nsıısısı 4 •mıınıııımıı^ olayın başlangıcı MUZAFFER BUYRUKÇU ÇJKAS KISMIN ÖZETİ: • vfanden bir yaprak kopardı, arkasmdakl »iiri okumaya basladu Bu gece Uk olarak ağladım Bekâr odamın penceresinde Hani ev bark, hani çoluk çocuk Ne geçti elime bu hayaün Meyhanesinde, kerhanesinde Yatağım her gece böyle soğuk Saadet bu ömrün neresinde. Cahit Sıtkı Tarana Blr matbaanın makine dalre»ind« k"fun eritilmekte, çıkan dnman etrafa yayumaktadır. Doğan muhtemel blr »ehlılenme olayını önlemek için kaıanın kapağını kapattınr. Yerleri süpüren Şaban «Bir kıral mı geüyonnuş.. bugün?» diye sorar. Doğan yukan çıkar, o ıriin konuşacağı esmer bir kızı hatırlar. Sonra masanm üstündeki gaıetelerden birtai ceker. .Bir adam hiç yüzünden kaatil oldu ba»lıkh haberi okumaya baJar. Daha »onra çevredekl tanıdık birkaç kisiye garete dağıtır ve patronun odasma girerek ottalığı temizlemeğe balar. Çünkü görevlerinden biri de budur. Bir yandan ortalığı silip süpürüyor, bir yandan da çocukluğnnu, erkekUğe geçiş yülarım. aifaraya nasıl başladığını düşünüyordu. Muhabirlerin çalıştığı yeri de temiıledikten sonra tdare Müdürünün odMina geçti. | as«3 BAMB.. Nasüü Masaüarla allayıp pullamadan gerçek, halka ogTetüebilir mi sanıyorsun? UANG Buna kuvvetle inanıyorum. Halkumz da okur yaKarlanmiKİa aynı hanıurdan ya* ratılmıştır. Halkımızı da ediplerimiz gibi yetiştirmekten niçin sakınmalı? BAMB.. Çok aptalhk etmiş olursunuz. Bu, onlann aynı terbiyeyi almalarım, hukuk bilgini olmalannı istemekle birdir. Olacak şey degildir bu. Hem de uygun olmaz efendiler için has, köleler için de siyah ekmek gerekir. UANG Bütün insanlann aynı çey olarak bilmelerinin ge rektiği bir şey vardır o da DOĞRU'dur. Bütün insanlara dogrulugu aşüamanın en emin yolu da onlara batıl inançlan olmayan din aşüamaktır. Sevmiyordu muhabirleri, hepsi pis, trkalâ, herkesetepeden bakan ama patronun, yanisleri müdürünün, idare müdürünün karsmnda tir tir tltreyen kimselerdl. Yerler kâğıt, izmarit, kurumuş ve cusunlan dökülmü? simlt parçalan, içlerlnde cigara sondürülmüş kibrit çopü atılmıs kahve fincanlan, devrilmif çay bardaklarile dolaydn. Çöp sepetlerine attıklan kâğıtlann çoğuna tükürmüsler, burnnlannı lilmis lerdi. Ellerine bulastı. İğrendi, yüreği kalktı, knsacak gibi oldu, sövdü. Camı açtı, odayı çabnk çabuk süpürdü, masaların tozunu aldı, yerleri silmedi, çay bardaklarım, kahve fincanlarun dısanya çı kardı, çöp sepetlerini ayakyolunun yanında duran üstü kapaklı mürekkep bidonuna boşaltn, yerlerine koydu. Yarı açık kapısmdan pis bir kokunun gel diği ayakyoluna girdi. Kenarlara, taşlara pUlemisler, kubnru kâğıtlarla doldurmuşlardı. Hemen aşa ğıya indi, uzun helâ sopasmı aldı. kâjptlan kubura tepti, musluğn açtı. Taşlan, ordaki küçük ve ıslak süpürgeyle, burnunu sıkarak temlıledi. kapının üstiine. Helâya kâğıt atmak yasaktır. İdare Müdürü yazısını yazdığı bir kartonu toplu lğnderle iliştirdi. Ama daha önce yaptıklan gibi iğnelerl alıp kartonu yırtacaklannı düsündüğrü için kartonun köselerini zamklayıp yapıstırdı. .Şimdi de kopann bakalım:» Kovayı, ucunda çuval parçası olan sopayı, süpürgeyi alarak aşağıya indi, tdare Müdürünün odasma girdi. tdare Müdürünün portatif bıyıklı resml Atatürk ile patronun resimlerlnin altında duruyordu. Uzun uzun baktı ve öfke dolu bir sesle, .Pis Bosnak^ dedi. Ortalığı temizledi, tak Adını Uk olarak duydufu bu salri sevdi ve hemen ?iiri ezberlemeye koyuldu. Yaprağı masaya bıraktı, life yeşil sabun sürdü, iyice köpürttü, taşlığa döktü, kurumus mürekkep lekelerinl kazıdı, köpükJü suları yaydı.. Neriman'lann evlerinin önünden geçerken annesi balkonda çamaşır yıkıyordu. KoUarı dirseklerine kadar lcğenin içlndekl köpüklere batmıştı ve çömeldiği için pembe baldırlan RÖrünüyordu. Evin önünden gelip geçenlere ve kendisine aç gözlerle bakanlara aldırmıyor, kılını bile kıpırdatmıyordu. Barda çalışıyorda. Kızı Neriman'ı gazinocu Şevki"nin yüz lira ve bir altın bileKİk karfilığuıda haştan çıHsr^iKi spytaılyordu. Neriman'ı gördükleri her feWe, .tnftînbctı Şevkl bey gellyor» diyorlardu Keriman kızanp bozariyor, basını önüne efip çabuk çabuk nzaklaşıyordu ordan. Bir keresinde «Piçler» diye bağırmıştı, bir keresinde de arkalanndan hem sövüp hem taş ata rak Yenlkapı tren istasyonuna kadar kovalamıştı. Ama Nerhnan ne yaparsa yapsın ona ve anasına ta kümaktan vazgeçmiyorlardı. Hulki, Aksaraı pazarmdan ellnde ağzma kadar dolu biı fileyle dönen Nerbnan'a, jarkı biçiminde, Fincan fincan içinde Fincan rafın içinde Neriman bir jey saklıyor Beyaz donun içinde •özlerini »öyleylnce, «Pollils, poliülst. dlye bağırma ya başlamıstı. Dün gece saat onlkiye doğru Hulki, çingene Sabahattin, Boru İzzet, bakkalın orta okulun ikinci sınıfmdan belgeli oğlu Yasar ve O, usulca Neriman ların balkonuna çılımışlar, Hulki'nin daha önceden ıoylediği gibi Neriman'ı, büyükçe bir leğenin içinde çınlçıplak yıkanırken görmü;lerdi. Üstünde bir süt yen ve bir dondan başka bir şey olmayan annesi, Neriman'ın başına su döküyor, sabunluyordu. Kimi Neriman'ın körpe vücudunu kimi de eğilip kal kan anneslnin geniş kalçalarmı, kocaman memelerini, soluklannı keserek seyrctmişlcrdi. Konusamı yorlardı. sadece gözleriyle işaretleşiyor, birbirileri ni dürtüyorlardı.^ (Arkasi var) TİFFANY JONES EJ2 SKüMDAUM ÖM İJ PACMA 35 Ayaga kalktı... Buruşmuş durumdaö yatak örtüsünü itina ile düzeltti. Alnına düşen saç tu. tamlannı kaldırdı, yerli yerine yerleştirdi. Sonra ellerini kavuşturarak uyuşturdu... Daha sonra da parmaklarını çıtlattı. Şimdi. iki kolu da yanuıa dUsmUş öylece duruyordu. Çok kısa sürdü bütün bunlar... Birden başını kaldırarak bana ısrarla bakmaya başladı. Ben hücrenin kapısına yönelmek üzereydim. Fakat, bu bakışlar bir şey daha söylemeye zorladı beni: «Bakın Mis Weaver... Bir dakikacık daha dikkat!? dinlemeye gayret edin... Bir noktayı kesinlikle bilmeniz şart... Size âşık değülm... Sevgi ve yakınlığa ben2er hiç bir şey duymuyorunı size karşı... Genç ve güzel bir kadm olarak sinir sistemimde eürinin en ufağını büe uyandurnıyorsunuz. Sızi görmeden, t«Tnm«ıtan önce hakkmızda bir şey diişünemez, size karşı şu ya da bu şekilde bir eğilim duyamazdım değil mi?... Gördükten sonra durum değişmedi... Sizl bir kadm olarak düşünmüyor, size karşı eğilime benzer bir şey de duymuyorum. Blrbirimiz] yeteri kadar tamrruş da sayılmayız zaten... Ben kendi hesabıma sizi derinlemesine tanımak nlyettnde de değilim.» Mary Weaver ısrarla bakmays devam edlyordu. Biraz öncekl kadar tarafsız olmadıgı da muhakkaktı. Kapıya doğru yürüdUm. Dısandakl nöbetçi gardiyamn dikkatini çekmek İçin kanada vurmaya başladım. Bir an ervel çıkmak istiyordum buradan. Çıkmak, kurtulmsi VB ınaıfciiLgnTV. Anahtar kilitte döndü. Başımı çevirip ona son blr dela daha bak. mamak için kendimi zör tutuyordum... Ve emindim... Olduğu yerde kıpırdamaksıztn duruyor ve bakmamı bekliyorda.. Çünkü anlamıstı... Kendisini sevdiğbni... Ben d« anlamıştım onun beni... ÎKİNCİ KISI1H BtRtNCl BÜLÜM Mahkeme, derinliği otuz metreyi bulan geniş bir salondu. Duvarlar, açık renkte ve cilâlı ahşapla kaplanmıştı. Daha dogrusu blr inst ı ba yu yükseklüîteki noktaya kadar ahşap, gerisi beton... Tavan, demir çerçevelere oturtulmus buzlu camdan ibarettl. Bir Mart sabahının kurşunl ışıkları güçlükle süzülüyordu bu camla'dan. Salonda yan buçult aydınlatılmış bir akuar. yum havası vardı. Mevcut öteberivi seçmek için uzun uzun ve dikkatle bakmak zonmdaydınız OlOİP BAMB.. Güzel bir tasan amma uygulanması imkânsız. Zanneder misiniz ki, cezalandıran mükâfatlandıran bir Tannya inanmak insanlara yeter? Onlar sizin gerçeklerınize kar$ı da lsyan edeceklerdir. Hanl ispatt nerede «Bana bir mucize gösterdiniz mi ki size inanayım?» diyecekler aize. Alay edeceklerdir. UANG Işte yanıldığınız nokta. Siz sanıyorsunuz ki anlamsız, namussuz, iğrenç ve teh likeli şeyler yüzünden gerçeğe yakın herkese faydalı ve her insan akhnın yatacağı bir fikrin boyundunığunu kimse kabul etmeyecektir. Halk büyüklerine çok kolay inanır: Şayet büyükleri ona makul bir inanç teklif ederlerse. însanın yüreğini okuyan adil bir tanrıya inanmak için hiç de mucizelere gerekçe yoktur. Batıla inanılmayan yerde daha çok fazilet vardır. H. L Dugal YARINSIZ ADAM \f YARIN Sen de mi ulan Brütüs Türkçesi Adnan TAHİR Oyss duvarlar boyunea sıralanan apliklerin tümü yanmıştı. Saat sabahın dokuzuydu henüz. Salonun ilk üçte biri, geri kalan kısımlara luyasla biraz daha yüksek tutulmuş... Duvarlardaki ahşapla ayni renkte bir bölme bu hafiı yüksekliği smırhyor. Tiyatro sahnelerini hatırlatan bir tesir uyandınyor bölme İnsanda. Tam ortaya yargıcın kürsüsü yerleştirilmiş. Kürsü. den bakınca bütün salonu rahatça görmek mümkün. Kürsünün sağ tarafında bir masa, bir ds sandalye var... Bu, Şerifin oturması için SoJ tarafta da bir koltuk... Çahitlere mahsus. Savunma masası Şerifin tam karşısına isa. bet ediyor. Ben şu anda orada oturuyorum Savcının ve ssistanlannın yeri ise, şahitlere mahsuı koltuğun karşısında. Jüri için aynlan ikl sıra salona ufid biçimde yerleştirilmiş. Jüri koltuklan, ^.avcıya ve yardımcılanna ait masayla şahitlere mahsus koltugun tam Uerisine ısabet ediyor. M»W^WWWWM»^N (Arkası rar) VEFAT Merhum Münip ve merhume Tejrlfe kızı; ıcerhum AN Hay. dar eji; Selma Okan; Muallâ YueeUın; raerhura Fahima; Sare Üzel ve Zehra îşgüzar'ın sevgüi anneleri; emekli General Sıtkı Okan; Y. Mühendis Sa. lâhattln Ozel'in kayınvalideleri vefat etanistir. Cenazesi bugün 1J.6970 Cumartesi öğle narr.azından sonra Kızıltoprak Zühtüpajjı camilnden kaidınlarak Sahrayicedid'd» Cenftbı Hakkın rahmeUce tevdl olunacaktır. Cunohuriy «t S998 Mihriban YÜCELSİN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear