28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE ALTI 27 Mayıs 1970 Senliğe katılan seks tilmlerinden «4 Harfü Bir Kelimede Aşk» adlı Kanads 'ilminin CUMHURİYET I Bir şenlik sonrası: 3 Tiyatro ve siir üzerine düsünceler Rauf MUTLUAY 40 YIL ONCE 27 Mayıs 1931 tarihli Cumhuriyet bu fabrikadan başka İstanbul civarında 50 tane asrî ve fennî inek ahırı inşa edecektır. Sütçüler Belediyenin bu işe iştirakini istememektedirler. • Yunanistan'm Olimpiyakos takımı ile Fenerbahçe arasında geçen cuma günü yapılan müsabakada kale arkasında bulunan seyircilerden biri mısafir Yunan kalecisine bir yumruk atmış ve bu çirkin olay memleketin her tarafında fena bir tesir uyandırmıştı. Dün bu çirkin olayın müseİjbibi bulunup yakalanmıştır. • Altın suvuna batınlmış mecidiyeleri altm yerine sürmekte olan bir sebeke yakalan mıstır. • Darülfünun (Üniversite) Profe<;örler Kurulunda gençlik meseleleri ile yakından ilgilenecek bir heyetin teşkiline karar verilmiştir. Bu maksatla geniş esaslar dahilinde bir prog ram hazırlanacaktır. Açıkta kalanlar ve bütçe ANKARA, 26, (Telefonla) Meclis Butçe Encümeni 931 bütçesi etrafında tetkikata başlamıştır. Hükümet yeni bütçede tasarruf yaparken, açıkta çok az meraur kalmasına itina etmiştir. Filbakıka memuriyetleri kaldırılıp da başka yerlere tâyin imkânı bulunamayanların sayısı 300'ü geçmemektedir. Hükumetin hazırladığı 931 büt çesinde arazi vergisi 5 milyon 632 bin, musakkafat vergisi 7 milyon 710 bin, sayım vergisi 13 milyon 600 bin, kazanç vergisi 15 milyon 623 bin, muamele vergisi 16 mılyon, veraset ve intikal vergisı 750 bin lıra olarak tespit edilmiştir. Film pazarı ve seks Gençlik, özgür, kavgacı sinemayı Atillâ DORSAY • 1944 1970 arasında yalnızca beş şiir kitabı çıkardınız. Şıir veriminizı az bulmaz mısınız? 0 Bu arada oyunlar, hikâyeler de yazdım desem, ya da başka nedenler bulsam, gerçeği sö>lemiş olmam. Sadece şiirde değil, öbür türlerde de daha çok yazma>ı ben de isterdim. Ama nicelifi. ne kendimde ne de başka bir yazarda çok da önemsemem. Belki de böyle olduğu için, belirttiğiniz süre içinde beş siir kitabını çok az bulmuyorum. Yeni yayınlanan «Eşik» kitabınız, özel başlık taşımayan üç bölüme ayrılmış. Nasıl bir ihtiyaçla? • Şiirlerin biçimleri böyle gerektiriyordu. Birinci bolümdeld şiirler ölçülü. uyaklı, noktalamasız: ikinci bölümdeki şiirler ölçülü, uyaklı ya da nyaksız, noktalamah; üçüncü bölümdekiler ölçüsüz. nyaksız, noktalamasiz şiirlerdir. Şiirde noktalama işaretlerinin gereğine ne ölçüde inaruyorsunuz? • Şiirde noklalama işaretlerini kuUanmatnayı yeğ tutarıra. Hem hayli eskimiş bir alışkanlık sayıyorum, hem gereksizliğini düşünüyorum; noklalama, şiirin plâstik yapısını boznyor gibi de gelmiştir bana. Siir, anlamını yitirmeden, noktalamasız da kurulabilir, gprçek okurunca noktalamasız da çözülebilir sanıyorum. Ama bir takım şiirler de var ki, onların noktalamayı kesinlikle gerektirdiğinj gördüm: o zaman da kullanmakta bir sakınca bulmadım. Peki şiirde ölçü ve uyağın yarsrı nereye kadardır sizce? • ölçü ve uyak. şiirin cayılmaz koşulu defildir. Olabiür ya da olmajabilir. Bu, şairin çok özgürce bir tutumudtır. Kimi şüre ölçü \e uyak bir yarar sağlar, kimi siire de ölçüsüzlük ve uvaksızlık. «Eşıksteki şiirtsrinize bakıldığında ıyımserlıkten kötumserliğe, aydınlık gündüzlerden gece karanhklarına doğru bir değişim var. Xe dersiniz? • Evet. Ben de şiirlerime toplu olarak bakma olanağını hulunca öyle çördüm. Dramatik yiiklem. benitn şiirlerime, «Elinle» kitabıvU girdi; «Eşikıte . daha bfliriendi. Doğa sevgisi, yaşama sevinci, aşk gibi temalardan çok yalnızlıklar, gece uyamklıkları, ölüm ve teklik düsüncesi... ağır basıyor son siirlerinizde. Toplum sorunlarınm sıire konu olacağına inanmaz mısınız? • Şüre girmeyecek ne bir sorun •iüşünebiliyorum, nc bir tema, ne de bir sözcük. Bu alanda da sairin özeürlüğü sonsuzdur. Şiirlerimdeki temalan sayarken üstünde çok durduğum bir tema. gözünüzden kacmış Rİbi peldi bana. Bu. tarihin yataçında insanın devinimi ve oluşumu dive tanunlayacağımıı bir temadır; birçok şiirimde. Toplum sorunları diyorsunuz. Bu deyimi cok somut ve smırlan çizilmis biçimiyle mi almalı? Sanatçıyla toplumun kar şılıklı ilişkilerinde belki de adına toplum yansıması diyebilccepimiz bir kavram yok mu? Siirin duvarhğını sadece bir tekliein duvarlığı olarak düşünmekten çok bir toplnm yansıması o larak da Rormck çerekir. Sizin tpklik. valnızlık riive Rördüpiinüz seyler bir toplam yansıması değil midir? Bu da şairin açısıdır. Şiir görüşünüzün yirmi beş yılhk gelışini nasıl özethyebilirsiniz? • Açıklaması çok yer ve zaman alabilir. kıss söyleyince dc eksik kalır tabii. Şiirde ana çizgim çok da değismedi. Sadece çittikce daha yoğunlnîa, soyntlufa ulastı. Daha nesnel temalara ve daha nesnel bir söyleyise de gitmek istedim. « Bir Sabah Uyanmak» adıyla ikinci baskılannı yaptığınız ilk iki kitabınızdaki ba zı siirleri avıkladımz: ilk baskılarında bulunmayan birtakım şiirler koydunuz. Niçin? Sabahotfin Kudref Aksol'la bir konuşma Sabahattin Kndret Aksal'ın ( D o | . 1920), son çünlerde iki kitabı çıktı: Eşik (Şiirler, Bilgi Yayınevi) ve «Kıral Üşümesi» (Oynn, Varhk Yayınevi). Eskilerin bir rubı asır dedikleri yirmi beş yıldır edebiyata emek veren Aksal; Şarkılı Kahve (1944), Gün Işığı, (1933), Duru Gök (1958), Elınle (1962), Bir Sabah Uyanmak (tlk iki kitabın yeni baskısı, 1962) gibi şiir kitaplarının yanısıra Gazoz Ağacı ile 1955 Sait Faik Armağanını; Yarah Hayvan (1956) ile 1957 Türk Dil Kurnmn armağanını kazanan bir hikâyecilik ustalığında göründü. Sanırım asıl merakı ise tiyatro alanında. Kitap haline gelmeraiş «Evin Üstündeki Buiut» la başlayan bn çaba, «Şakacı (1952), B:r Odada Üç Ayna (1956), Tersıne Dönen Şemsiye (1958), Kahvede Şenlik Var (1966) gibı eserlerle hem yayın alanında hem tiyatro sahnelerinde basan kazandı. Son oyunn ile Ankara Sanatseverler Demeğinee 1966 yılının en iyi oynn yazan seçilmisti. «Kıral Üşümesi» de bn y'I Devlet Tiyatrosunca oynandı. Aşağıdaki konuşma, yazann bazı düşüncelerini ve ilkelerini açığs çıkaran cevapları taşıyor. • Sabahattin Kudret Aksal'ın, Varhk Yayınları serisinden «Kral C'şümesi» isimli kitabının fotokopisi sağ tarafta görülüyor. Bu, iki bölümliik bir oyundur. Başarı ile temsil edilmiştir. 0 Geniş çapta değil; ana se brp de \ayınlama koşnlları olmalı. Ama sanırım ikinci baskıda biraz da elestirmen gibi davrandım. Yazıldıkları günlerdeki inancı artık bende uyandırmayan siirleri ayıkladım, yılların ardından bana güven veren o devirde yaulmıs birkar siiri de ekledim. Kücük ölçüde de olsa ikinci baskı için yeni bir seçim. Eski şnrlerınızin mısra ve kelimelerinde de değisikiikler yapıyorsunuz. Bu açıdan dıl özleşmesiyle şiir degerleri arasmda nasıl bir gelişim yakıplıgı var sizce? 0 Dilimiz bir yazı sanatçısıııı bile korkutacak bir hızla gelisiyor, özleşiyor. Ne iyi, o baska. Ama burada bir çeliski\i de belirtmek istiyorum: Sanatçının kalıcılık özlemiyle, kullandıjı aracın değişkenliği arasındaki çelişkiyi. Yasama giicünü yitirmis sözcükleri değiştirdim; değistirmek isteyip de değiştiremedifim sözcükler de oldu hu arada. Mısra ya da siir zedelenebilir, belki de bir başka siir yazmak çerekirdi. Dılleri çok geride kalan fiirler (Servetifünun dönemı, hattâ bazı çağdaş şairlerinki bile> bu durumda nasıl bir de ger taşır sizce. Onları vaşatmak için bir jey yapılabilir mi? # Şn kanıdayım ben: tnsan öğrendiği dilin siirini, ne kadar iyi bilirse bilsin o dili, yasadığı dilin siiri gibi tadamaz. Siir sözcüklerle yazilır. Sözcüzlerse birim için bir anı ve imeelem yükü tasıdıklan zaman siire çirebilirler, bilinç altımızda vansırlar ya da yansıtırlar onu. Bir sözcüsün bn nitflije nlasabilmesi için onnn la bir ömür boyn avnı teknede yıkanmamız, aynı güneste kurnmamız çerek. Dili çok eskiyen siirlrri yasatabilmek icin. Günümüzün diliyle yeniden ya7ilmalanndan başka bir şey düsünemiyornm. Örneğin? # Örneğin Ahmet Muhip Dranas'm Tevfik Fikret'in şiirlerini günümiizun diline uygulamasi. Divan şiiri biçimlerinden yararlanmak, divan şiiriraizle bağmtı kurmak sizce ne yolla yapılabilir şcjlcıd.r? 0 Geleneği, ne biçimde olursa olsun ilgilendiımclidir sanatçıyı; Bu bakımdan dhan şiirine eğilen bir çabayı ilgiyle karşılanm. Divan şiiri, öz şiirin, kendi koşulları içinde geçerli, yetkin biı uygula nıasıdır. Ama gene dil sorunu, dil zorunluğu çıkar karşımıza. O dille düşünemediğimize, duygulanmadığımıza göre, o şiiri ya şıyanıayız; tüm anlamıyla klâsik bir kaynak gibi kullanamayız. Estetik bir gerçek, tarihsel biı gerçek gibi bilebiliriz sadece. Hikâyelerinizle iki büyük ar mağanı kazandığınız halde bu tür. de çalışmanız yok şimdi. Niçin? 0 On dört yıldan bu yana hl kâye yazmadım. Şiirle tiyatro il gilendiriyor beni şimdi. Belki de şiiri, hikâyeden çok tiyatroda deneme olanağı bulduğum içindir. Son oyununuz «Kıral Üşümesinde konu edmdiğiniz var ol rr.a, düşunme tutkusu, «Eşik»teki ikinci bölüm şiirlerinizde gece içinde uyanıkhk, teklik diye ge çiyor. Sız de bu yakmhğı bulur mu5oınuz? • Evet. Ama şunu ekliyeyim. •Eşik»te sözünü ettiğiniz o tür şiirler, «Kıral Üşümesi.nde Kıralın duyarlık yönüdür sadece; düşünce yönü, mantık yönü yok tur. Tiyatroda ne yapmak istiyorsunuz? özellikle son oyunlannızla? • Bir genellemeyi, nesnelIemeyi nvgulamak istiyorum. Oynnlann yapısıyla da, kisilerin çizilisiyle de, kullandığım siirsel dille de olasmak istediğim sonuc ba. Bnnn da tiyatro nnn klâsik değerlerinin yeniden denenmesi olarak görüyorum. Bugünkü edebiyat ortamı üzerine düsünceleriniz? •önce, çok günübirlik ya«;ıyoruz. Aradan kısa bir süre de geçse tüm yokluğa. anutnlmns luğa itiliyor edebiyatımız. • kinci üzüntüm, ortak dcğer yar sılarının yoklngn. Ovsa sanatın eereksindiği bir sürekliük. bir tntarlıhk, ortak ve verlesmis değerler düzeni var. Bunnn dışında her çaba, bir tekliğe, bir yalnızlığa dfinüsüvor. yaratıyor ama, aması var Asrî süt fabrikası İstanbul sütçüleri büyuk bir süt fabrikası tesisi için zengin bir Macar grubu ile müzakereye girişmiştir. Bu fabrika 40 bin litre süt tasfiye ederek kap lara koyacaktır. Bu Macar gru EDÎR Cannes tam olarak? Tüketim, toplumlannın bu yeryüzü cenneti, her yılın Mayıs ayında, sinemayı konuşan, sinemayı yaşayan, sinemayı nefes alan o harekethliğı, canlılığı altında neler saklıyor? Dünyamn en zengin kapitalistlerinin, para babalannın, en şık giysileri içinde, en mutlu anlan yaşamak için toplandıkla n Cote d'Azur'ün bu en ünlü kasabasının duvarlannda, Fran sıa Komünist partisinin afişleri, yollannda incik boncufc satarak veya konsercikler vererek para toplamaya çalışan hippy'leri, hattâ dilencileri bile var... Bu çehşkilerin yanı sıra, her yıl ya pılan. «Sanat şenliği» altında bir kapitalist alışveriş midir yalnızca? Aşk'ın bile, kaldırımlarda salman fahişeler ve jigololar ordusuyla, parası olanlann satın alabileceği bir tüketim maddesı olarak sokağa düştüğü Cannes'da, sinema da, içerdiği en yeni, en isyancı, en protestocu akımlarıyla ve sanatçılarıyla ehlüeştirilmeye, nizam altına alınmaya, ticarî kurallann, endüstri çarkının dişlilerinin arasına girmeye mi zorlanıyor? Yenileşen, yenileşmek zorunda olduğu için yenileşen bir sinemanın söylediği özgürlük şarkıları, sinemanın, giderek insanlığın '•çünkü sinema artık, insanlığın bir aynasıdır) geleceği için umutlu olmaya yeter mi? Yoksa, bu şarkılann. armonilerin sonuç olarak uyum'u (veya düzen'i) bozmayacak biçimde ol masına itina eden bir şefin değ negine bağlı olduğunu anlamak, umutsuzluk nedeni mi olmalı? Madalyonun hangi yüzüne bak mak gerekiyor Cannes'ı değerlendirmek için? M Mbulmacd 3 4 2 1 1 23456789 I H 8 m^ 1 • 1 = ^" ^^ 9 1r Cannes'da, cadde uzerinde kendi yaptıklan incik . boncuğu ve benzeri şeyleri satarak gündelik paralannı çıkarmaya çalışan : Hippy'lerden bir gnıp.. hir Cannes» da gösteriliyor ve özellikle Amenka ve Almanya tarafından satın alınıyorlar.. Bunların arasında, «Kleopatra' nın özel hayatı» veya «Katerina' nın aşkalan» gibi tarihî gerçeklere ışık tutanlan (!) veya «Mme. Bovarynin aşk hayatı» gıbi edebî eserlere yeni bir ba kış açışı (!> getirenleri de var.. İnsan karakterindeki «röntgenci» yan var oldukça, böyle filmler de var olacak elbette... yerden gelen düzinelerle genç sinemacının, butün kişilikleri, ; öznellikleri, biçimsel benzemez hkleri altında özde birleşmeleri, olağanüstü bir birikimin varlığını ortaya koyuyor.. Tutuculuğa, sömurüye, istismara, katılaşrmş değerlere, paraya ta pan bir düzene, savaşa Ve şidcftte. çirkin politikacıdan miîi tarızm'e, evlılik düzeninden ı din'e dek, tüm yerleşmij kurumlara karsı çıkan ve bu nedenle, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak siyasal olan bir sinema meydana geliyor.. Bu filmler Cannes'da gün ışığma (daha doğrusu, sinema salonu karanhğma) çıkıyor, hattâ ge çen yıl «More» dan «Hor» de los hornas» a cTek birçok film için olduğu gibi, beklenmedık İ tıcari şanslara kavuşuyorlar.. SOLDA.V SAĞ.V: 1 Anajasavı kabul cdıp Meş. rutiyeti ılan edeceğıni \aadederek tahta çıkan; fakat sozunu tutma dığı için tahttan indirillp yerine «Beşincı Murat» getirılen Osmanlı hukumdarı. 2 «Gunlük îaman bildıren aracın kaçı gdsterdiğini su. al et.a anlamına iki soz. 3 Mületler ve uluslar feski usul çoB'Jİ^; tersi bir sayıdır. 4 «Hcr hangi istediği bir makama tâyin edılme kararmı elde edememe. 5 Kâğıt saph kîbrıt.: Turk hukümd?rlarının eski unvanlarından. 6 «Yaptığı zararı tazmin ettir 1 » mânasına bir emır; Çanakkale Bo gazı çevresinde bir kasabamız. 7 Bviyuk pençeli yabani hayvanlarm avlarına tatbık ettikleri hareketi tatbik etmek. 8 rDuşman elinde tutuklu olan üye» mânasına iki soz, 9 Bir sayı, .âleti kapalı halden çıkar'» karşılığı iki sözlü bir emü YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 İstanbul Boğaiinın ıki y a . kasmı birbirine bağ'amak için ins s ' m a teşebbüs olunan (karm* sozl. 2 «Uzakta bulunan etrafı sıı ile çevTİIi kara parçasiK anlamına iki soz. (Birinci söz eski 1erim. dirt. 3 Herhangi bir işte cevriien hıyleli dolap. 4 Kumarda karsısındakıni yutan, endise ve uzuntü 5 Tersi bir erkek adıdır; eski bir Yunsn sıir ve mu^iki âleti. 6 İskambilde bir kâğıt: cevrilince «benim otomobilima mânasına bir söz ve bir takı bclirir. 7 fstenmeve istenmeye yan'lan T r yarısmaO I234567S9 sı» manasın» iki «07. 8 rBüyuk dük. kâni» anlamına iki söz. 9 «Evden firar edip bisım eve Rei '; karfilıjı Iki Dflnlrfl bnlmafanın sözlü bir e • halledllmts tekU mlr. r TİCARÎ KAYGI ANNES'da, esas sinema olayı, 2 yıldır, kuşkusuz asıl yarışmamn dışında meydana geliyor.. 2 yıldır Cannes'da, uzun ve kısa, toplam olarak sa yısı 350'yi aşan ıi!m gösteriliycr.. Nedir bu filmler? Önce bir «Film pazan Marche du film» var. . Yapımcıların fümlerini dünya piyasasma tanıtmak ve satmak üzere sundukları, ticarî kaygıların ağır bastığı bir dıizen... (Tabii, bu, gösterilen filmlerın tümüyle değersiz olduğu anlamına gelmiyor). 2 yıl dır o denli sözü edilen «seks filmleri» de, bu gösteri düzeninin bir parçası.. Aslmda bu filmlerın oranı, «Film pazan» nda gösterilen filmlerin °.t 15'ir.i aşmıyor... Ama filmler, müthiş ilgı çekiyor, ve gürültülerl ayyuka çıkıyor... özellikle Almanya, Danimarka, îsveç, tngiltere ve Kanada'dan geliyor, hiçbir sansüre tabi olmıyan «açık şe STANBUL 17.35 17 50 19.00 19J0 19 40 19 55 20.00 2040 2100 2110 21 40 22 00 22 45 23 00 23.45 2400 Erkekler faslı Reklâm programları Haberler: hava durumu Reklâm spotları ve marşlarımız Fııat Turkoğlu orkestrası Bir varmış Yuvarlak Mas» Türk halk muziğinden scçmeler 24 saatin olaylan Sarkılar ge'çıdl Hafif Batı müziği Reklâm proKramlan Haberler Beethm'en konserl Gece muziği Kapanıs DEVRİMCİ SİNEMA MA.CANNES'ın asıl öneminl, •Yönetmenlerin 2 haftası» ve «Eleştirmenlerin seçtikleri» adlı 2 ayn gösteri duzeni mey dana getiriyor. Yine hiç bir san siire tâbi olmıyan bu programlarda. yepyeni bir sinemar.ın yakıcı soluğunu. sınır tanımaz özgürluğünü, zaptecfilmez coşkunluğunu bulmak kabil.. Ame rikan «Yeraltı sineroası» ndan Andy Warhol'un erotizm'i, Gil Toff veya Simon Nochtren'in Vietnam'ı protestoya çağrısı. Robert Downey veya Robert Kramer'ın ırkçılıSa ve baskıya isyanı, Italvan Carmelo Bene' r.ın çılgmlığa ulaşan şıirli coskunluğu. Alman Jean Marie Stranb'un anlamsızlığın anlamını verme çabası, Kanadalı Jean Pierre Levebre'in bilinç altının zıtlıklannı araştırması, Frar.sa'dan, Cezayir'den, Hindistan'dan, Küba'dan ve her C 05.35 13.15 27 MAYIS ANAYASA VE HLRRİYET BAVRAMI DOLA. VISn'LA ANKARA RADYOSU İLE ORTAK YAYIN YAPILACAKTIR. 13 15 Marsîarıınız 13 30 Reklâm programlan Türk halk muziği 14.00 özel programı 14J0 Tiirkce sozlü haiif Batı muziği 15 00 Haberler 15 05 Çesıtli Türk müzijl 15 30 Orkestralar geçidl 16 00 Serhad türkuleri 16 20 Cok sesli T. müzigi 16 40 Beraber ve solo sarkllar 1T0O Haberler 17 05 Koy odası (TÜRKİYE RADYOLARI) 05 55 13.15 05 55 Açılış; program 06.05 27 Mavısın vıldönümünd* gunaydın 07.00 Koye haberler 07.05 Turküler; oyun havalan 07.30 Haberler: hava durumu 07.45 Mar^lar 08 00 Turkiyede bugün 08.05 Turk muzifi 08 50 27 Mayısm yıldönümünde 0900 AnıtKabirde vapılacak torenin naklen yayını 09.20 Marslar 09 30 27 Mayı» 1980 27 Mayıl 1970 10 00 Tıırk müziğt 10 30 Turk bestecileri 11 00 Sehir Hıpodromunda yapılacak törenin naklen yayını 12 30 Turküler; oyun havalan 13 15 Bando roüziği 13 30 Reklâm programtan 14 00 Turküler geçidi 14.20 Hafif Batı müziği 14 40 Sarkılar A VE, ÇARK İŞLİYOR \ E. AMA, işte Cannes'ın ana çelişkisi de burada başhyor.. Çünkü, düzene karsı çıkan bu eleştiri. protesto, isyan sineması, böylelikle yıkmak istediği düzene karışıyor, durdurmak istediği çarkm dış lerine kapılıyor... Bir yazarın , dediği gibi, böylelikle Cannes «anarşi'vi ticarilestiriyor», «isyanı ehlileştiriyor»... Film yaparak düzene hizmet etmekte olduğunu anlayan Godard'm sinemadan çekilmesi boşuna değil... Ama ne garip tecelli ki, Godard'm 1968 olaylannın liderlerinden Cohn Bendit ile birlikte yaptığı «Doğu riizgân V ANKARA 15 05 Türk bestecileri 15.35 Davul . Zurna ile orun havalan 15 50 Türk müziji örel orogramı 16.20 Marşlar 16.40 Haiıi Batı muzigi 17.00 Ar» haberler; ilânlar 17.05 Yurttan sesler 17.30 Koy odası 17.50 Reklâm programlan 19 00 Haberler; hava dunımu ]">30 Programsız reUfimlar 19.35 Marşlar 19 50 Masal ]9.55 Turk müzijSİ 20 ?5 Spnr dergisi 20 411 Türküier 21Ofl 24 saatip olayları 21 10 Yuvarlak Masa 21 50 S?ı"»atcılanmızdan bir«j sarkı 22 10 Hafıf Batı müziil 2230 Oyun havalan 22 45 Haberler 23 00 Mıllî Piyango sonuçlan 23.15 Turk bestecileri 24 00 Kapanıs Gayrimenku! Satışı: İSTANBUL 10 ncu İCRA MEMURLUĞUNDAN Dosya No.: 970/11* Fatih, Dervişali mahallesi, Koza sokağında kâin 1161/8 kapı, 2569 ada, 10 parsel sayılı 28205 M2 sahah arsanın hacizli olan 38/100 hıssesi satılarak paraya çevrilecektir. İMAR DUROITJ: 11/3/1970 tarm ve 1710 sayılı fanar dururnundan Bu yerin 14/5/964 tarihinde tasdikli, 1/5000 ölçekli, İst yarımadası imar plânına tâbl olarak, progranı dışında, 40 rakımmda, az kesıf iskân sahasında bulunduğu ve 20.00 metre derinlikfe, 9.S0 metre yükseklıkte, bitişik nizamda inşaata müsaıt olduğıı anlaşılmıştır. TETKİKAT: Karaşümrükte Vefa stadının arka tarafına düsen Koza so'^ağı uzerinde bulunan bu parselde halen inşa halinde. bir bodrum, bir zemin ve iki tam ve bir çekme katlı, betonarme karkas bir inşaat bulunmaktadır. Bu yapınm her fcatında önlü, arkalı birer daire vardır. En üst kat çekme kat halinde olup, burada da yine ıki daire inşa edilmektedir. ön ve arka taraflar teras halindedir. Daireler: Bir küçük antre, aydınlığa balkonlu bir mutfak, bir hol. üç oda, bir helâ ve bir küçük banyo mahalünden ibarettir Zemin katın ön dairesi: Bir antre. bir hol, bir mutfak. 2 oda ve 1 helâ • banyodan ibarettir. Yapı halen kaba aksamı ikmal edilmiş ve iç kaba sıvalan vapılmakta durumdadır. K I Y ^ I E T İ : Bilirkisi tarafından ga>Timenkulün 38/100 hissesine 114.000. lira kıvmet takdir edilmiştir. , İlk açık arttırması 3/7/1970 cuma günü saat 14 den 15 e kadar İstanbul Sultanahmette Adliye Saraymda 10 uncu İcra Memurluğunda yapılacaktır. Arttırma şartnamesi herkesin görebilmesi için Dairede 1/6/1970 tarihinden itibaren açıktır. İlk açık arttırmada teklif edilen bedel, muhammen kıymetin •• 75 / ini bulmadığı takdirde en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma on gün daha uzatılarak onuncu 13/7/1970 pazartesi günü saat 14 den 15 e kadar ayni yerde yapılacak ikincl arttırmada en çok arttırana ihale edilecektir. îpotek sahibl alacaklılarla, diğer ügılilerin ve irtifak hakkı sahiplerinin haklannı, faiz ve masrafa dair olan iddialanm, dayanağı belgelerle 15 gün içinde îcra Dairesine bildirmeleri icabeder. Aksi halde haklan tapu sicılh ile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasmdan har:ç kahrlar. Talep edildiği ve yüz kuruşluk posta pulu gönderılıiığinde şartnamenin bir ömeği gönderilebilir. Arttırmaya iştırak etmek ıstiyenlerin muhammen saymetin *,'ıı 10 u nisbetinde pey akçesi veya millî bir bankanm teminat mekhıbunun tevdii merburidir. Fazla bilgi edinmek Istiyenlerin 970/118 Dosya No. su ile Memuriyetimize müracaatlan llftn olunur. Vent d'Estıı filmi yönetmenin şiddetle itiraz etmesine rağ men Cannes'da göstenliyor, üstelik birçok ülke tarafından sa } tm ahnıyor.. Düzen bir kez i daha Godard'ı yeniyor böyîe \ ce.. Ve Cannes'da «Woodstock» ^ tan «Sonuncn Leo» ya, «Çilek " > ler ve kan» dan «Sahinler»e ve ismi duyulmayan birçok filme dek, söylenen özgürlük ve savaş sarkılanmn gerisinde iple rin kimin elinde olduğunu sez mek, suyun bulanıksız, umudun katıksız olamıyacağını hatırlamaya yetiyor... Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir ve Hidrografi Dairesi Başkanhğından bildirilmiştir. DENİZCİLERE VE HAVACILARA 68 SAYILI BtLDİRİ 28 ilâ 30 Mayıs 1970 tarihlerinde 09.00 ile 17 00 saat'.eri arasında aşağıdaki noktalann birleştiği sahalar içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahalann 2000 metreye kadar olan yükseklikleri can ve mal emniyeti bakımından tehlıkelıdir. EGE DENİZİ ÇANAKKALE BOĞAZ1 GİRİŞİ E 44 VE E 45 SAHALAR1 BÎRÎNCt SAHA: E 44 SAHASI: 1 nci nokta: Enlemi 40 derece 02 dakika Kıızey Boylamı 26 derece 11 dakika Doğu E. 4850 Mehmetçik fenerL 2 n d nokta: Enlemi 40 derece 02 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 01 dakika Doğu 3 ncü nokta: Enlemi 40 derece 08 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 01 dakika Doğu 4 ncü nokta: Enlemi 40 derece 08 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 13 dakika Doğu tKİNCt SAHA: E 45 SAHASI: 1 nci nokta: Enlemi 40 derece 00 daldka Kuzey Boylamı 26 derece 12 dakika Doğu E 4843 Kumkale fenen 2 nci nokta: Enlemi 40 derece 00 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 01 dakika Doğu 3 ncü nokta: Enlemi 3a derece 57 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 11 dakika Doğu 4 netl nokta: Enlemi 39 derece 57 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 10 dakika Doju VF. H A V * n i , * R A ftVFMT.F. nTTVIlRTTI.TTl». Asya Turizmin Büyük Avrupa Gezileri Lüks o'obüs Lüks otet Çift şoför Rehber refakatinde gezi 1: 10 Haziran dahil her ayın 10 unda 20 ser gün: Ücret 1350 TL. SOFYA BELGRAT ZAGREP VİYANA MÜNİH FRANKFURT AMSTERDAM BRÜKSEL PARİS CE. NEVRE LOZAN BERN ZÜRİH MİLANO VENEDİK TRİYESTE. fParis ve Amsterdamda 3 er, Viyana ve Münihte 2 şer gün) Gezi 2: 13 Temrr.uz 28 gün ücret 2350 TL. SOFYA BELGRAT ZAĞREP VİYANA MÜNİH FRANKFURT AMSTERDAM BRÜKSEL LONDRA PARİS CENEVRE LOZAN' BERN ZÜRİH MlLÂNO VENEDİK TRİYESTE. • Londrada 4. Paris Amsterdam Münih'te 3 er, diğer şehirlerde 2 şer gür.'1 Gezi .3: 31 Temmuz 32 gün ücret 2500 TL. BÜYÜK İSKANDİNAV BALTIK RUSYA Gezisi Sofya fl> Bükreş (2) Odessa (3) Kiev (2) Moskova (3) Leningrat <> Helsinki (3) Stockholm (3) Oslo (3) Ko2 penhang <3> Berlin (3) Münih (l) . Viyana (2) Zagrep Belgrat. 6 BÜYÜK ŞEHİRDE ÜCRETSİZ ŞEHİR TÜRU Gezi 4: 20 Âğustos 29 gün ücret 2.350 TL. SOFYA BELGRAT ZAGREP VENEDİK ROMA CENOVA NİS MONOKO MARSİLYA BORSELONA MADRİT S. SEBASTİAN BORDO PARİS STRASBI7RG MÜNİH VİYANA. (ROMA PARİS MADRİT'te 3 er. diğer şehirlerde 2 şer gün) Ücrc"erc vprgi ve feribot ayakbastılar dahildir Bütün gezilerde büyük şehi""!erde ücretsiz şehir turlan şahane 302 Mersedes otobüsler uç lısan bilen rehber. İSTEDİGJ.NÎZ GEZİrîV BİT.ETİNİ ŞİMDİDEN ALABİLÎRSİNİZ. ASYA TCRIZM: Karaköy Perçemli Sok. No: 21/23 Telefon: 49 01 44 (Karaköy geçitt Deniz Kuvvetleri Komutanhğı Seyir ve Hidrografi Dairesi Başkanlığmdan büdirilmiştir. DENİZCİLERE VE HAVACILARA 66 SAYILI BİLDİRİ 9 ilâ 12 Haziran 1970 tarihlerinde 09.00 ile 17.00 saatleri arasmda aağıdaki noktalann birleştiği saha içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahamn 1600 metreye kadar olan yükseklifi can ve mal emniyeti bakımından tehlikelidir: KARADENÎZ İSTANBÜL BOĞAZI K 9 SAHASI ÖNLERİ 1 inci nokta : E: 5832 No: lu Şile fenerinden 002 derece 18,5 mil mesafede enlemi 41 derece 28 dakika Kuzey, Boylamı 29 derece 38 dakika Do£u: 2 nci nokta : Enlemi 41 derece 50 dakika Kuzey Boylamı 29 derece 38 dakika Doğu 3 üncü nokta : Enlemi 41 derece 50 dakika Kuzey Boylamı 30 derece 17 dakika Doğu 4 üncü nokta : Enlemi 41 derece 28 dakika Kuzey Boylamı 30 derece 17 dakika Doğu DENİZCİİLERE VE HAVACÎLARA ÖNEMLE
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear