28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE DÖRT 25 Mavıs 1970 CUMTTUTIÎYET Ah!.. Dünya yeniden yaratılsaydı feleğin kitabım silbaştan eder tutup yazarını, daha güzel kâğıtlara bir bir yazdırırdık adlarımızı Hayyam »LÎNİZE kalemi aldınız cö'yelim. Bir yazt hazırlaya> caksınıı. Konunun hekimUkle ilgill olması şart. TUm guntfelik gazetelerde çıkan ya zılar geçer kafamzdan: KabızIık ya da yüzünüze güller ifhâl nedir? Barsaklanmın nasd temiı tatalım? Satlıcan, havhcan, patlıcan, migran, slzofren, gardöfren, şettren, romatizma, raşitlzma, kolesterin, lipid, peptid, okzalat fosfat, marmelât çikolat. Idrar yolları, kara yollan, aafra yollan hastalıklan, hipomangizemi, dauszam, cüzdanopati asansiyel vb. Çok yazılacak konu var da* ha. <Doktonınuz ne dedl», Lok SEÇIM ve HUKIH GÜDÜIMESI Dr. iHSAN üNLü'ER Seçim ön seçim ard seçim cs elıuu ievmell» Ister karpuz, ister kavtın lıter giyeceğimiz elbisenin kuma •mı leçecek olalım insanoğlunun bir davranıs sekli olan bu «Seçmek» konusunda Vauvernagnes ne diyor bakın: Seçmek demek gerçekten kafalı bir adamın dfişüncesini toplaması, gözlerinin önüne birer birer getlrdiji nznn fikirler silsilesini bir noktaya indirgemesl demektir. Işte bu da diisünce dediğimlz şeyin ta kendisinden başka bir şey değildir. • SEÇME tLKEL CANLILARDA İÇGÜDÜSEL BlR «DAVRANIS» TIR CM CANLI yaratıklar doğa'nın içinde birer seçim âleti değil de neJirler? Can lılar yaşayabileceklen ortamı, besi, ısık, ısı gibi yaşama koşullan bakımından seçmek mecburiyetmdedirler. Tıpkı gü nebakan çiçeğinın gunun her «aatinde guneşe doğru yonelme si gibl canlılar da yaşama ko E Yeniden yaratılsaydı dünya man heklmin ye.. dediğt, m u pmızrn ise «yeme» dediği canımın içi muz. A.P vitamini, mü barek keçi boynuzu, mayıs lülükleri daha bir sürü hekimlik konulan birer birer geoer kafamzdan.. Bunlann içinde en tatlılan da Onasis'in Kerim Han'm uçkur meseleleri.. Yüzyıllar önce Homeroı far«lerle korbagalann savaşı Üzerine şıirler yazarak gönlunü cylendirdi. Virgüius «kfiçük •inek» üzerine, Ovidius ceviı üzerina yazmış, Synesios da dazlak kafaları konu olarak almışb. Eh, biz de bu kadar konu 1çersinden bir tanesinl tercih edeceğiz simdi. îst« kafamızın içintfen geçen bu oku» pokus' lu «Tercih etme» işi bir nevl «seçim» dir. Şu tnsan kafası daima daha güç feyleri »eçmeye itecektir onu. Yazmaya mecbur oldufunuz «Tifo» lu hastalann maddei gaıtalanna ille de biraz «esitlik», biraz «hürriyet», biraz «»dalet» mevzuundan kanştırmak lster siniz. Abuziddin beyin kılh göbeği, kolesterinl ve arka cidar infarktüsü yanında Vatan daş Mehmet Efendinln nefeı kokusundan bahsederken onun açlığınm sebebinl eleıtirraekten nasıl olur da losan alıkoyabilir kendiıini? şullanna dogru korkunç Ol» güdü Ue yöneliyorlar. Bır Akdeniz balıgını Karadenize. K« radenlzde yasayan bir balığj da Akdenize bırakacak olursak bu iki balık kendl denizlerınl ieçerek oraya göç edeceklerdir. Yazımızda psikoso»yolojik bir «davranıŞB olarak uzun uzun eleştıreceğimiz bir «seçme» ışi llkel canhlarda tıpkı vatanda» Mehmed efendinın oy kullanması gibl tamamiyle içgüdfilerle yapılmaktadır. Ey Fnruli bir saa«m zfilfflne gönlüm bağladım Çekti zeneiri eünuna &kr> bet levda bent (Ey Fuzuli gdnlümü bir put* • n bir güzelin saçına bağlau, dım. Sevda nihayet benl çılgmlar zincirine çekti.) Canlılar gelijtikçe artak «eçimlerini ne lçgüdüleriyle ne de Fuzulinin yaptığı gibi aşk büyüsüyle yapmıyorlar. Yuksek canlılarda zihin fonksiyonlarının da katıldığı bir tercıh, bir «arzulara nyma> amacına yoneliyor seçme işi. SEÇMEK ÎÇÎN GEREKLÎ OLAN ORGANLAR Â CABA hekimlikle ilgili olmayan bir konu var mı kl şu dünyada diye düşunürsünüz. Şöyle bir etrafımıza ba kıverelim. Gördüğümüz, lşittiğimiz ne varsa hepsının de hekimlikle daha doğnısu in»an'la ilglsl yok mu? Şu taş parçasını alalım örneğın .. Kal konu veresim: AYHAN BAŞOĞLU CEMSULTAH dınm tajı, yüzük taşı, tfeğirmen taşı'ndan sonra aklımıza derhâl ssfrs taşı, bSbrek taşı, geliverecektir. Pencere demiri, parmakhk derr.ırı, kandaki demir miktarı . Şu içinden kıratın çıktığı eçitn sandığına bak sak hekimlik yönünden «Bir na mazlık saltanatu na naıl olmalc içln insanın en sonunda ıçine girdiği o upuzun sandığı hatırlatmıyor mu? Şu ökuz suratlı, kaz kafah tavçan dudaklı, kurt ağızh ad'amı gorüyorsanız.. Tamam.. Derhâl «öküz kalbi» denilen kalb büvümesini, kaz, kurt, tavşan, arslan, sırtlan dediğlmiz hay\'anlannkine benzetilmiş organ anomalileri yani doğuştan teçekkul hatalan hakkında yazın yazabildığınız kadar. Cebini vatandaş Mehmed efendinın ekmeğinden çaldıgı dolarla dol rfuran şu koca gobekli kompradora bakıp da neden «hekimlik bakınundan ayı>, çu canını malmı kamnı oyunu elinden kaptıran zavallı için «Tıp yönftnden esek» diye bahsedll mesin? Balkabağma, yaban oküzüne, sırtlana, tilkiye, kurda bakarak yerinde çağnsımlarla ezen, ezilen, sömüren, sömürülen, insan'ı elbette yazabılece «Seç», • SEÇ SEÇ AL... TANESÎ 5 TEKLİGE >SKİ bir Ingıhz sozü «I like >my choice» «Seçtifim seyi nirim» dıyor. Jean Guitton ıse «însanın leçtiği şeyi beğenmesi için evvelâ ona seç miş olması lâzım» demış. Muhasebeı hususıye kısım şefi Sükuti bey şu «Seçmek ya da seçmemek» konusunda «Ben su yabni denilen yemegi sevmem amma ne yapa>ım ki banım piçirdikten sonra yemeğe mecburnm» dıyor tıpkı Frar.sızların lâfı gibi «Sevilen sey olmayın G E I IÖZÜMÜZ, kulağımız. dülmız dudağımı» bu hayat! seçimde bıze en uygun koşulları tanımaya yarıyan bırer seçim âleti değıl midırler? Rad yolarda seslenni dinlıyoruz. mi tinglerde suratlannı göruyoruz. Sonra da tadlannı tadıyor ve kavun seçer gibi diplerini de burunlarınuzla kokluyoruz .. YARIN: SEÇMEN KÜTÜKLERt DEFINE TAL.P APAYDIN 111 îyi olur ya, sen hayvana blnebilir misln? Binerim elbet. Bi sey olmaz korkma. Peki öyleyse, götür. Hayvanlar burada «ebll olmasın. Ata binersln, eşekleri de önüne katar, sürer götürürsün lyl dikkeldi, peki. Aklı defineye gitmişti. Demek sonunda buldular ha? Bizim bacak gittlkten sonra... Ağzma tükürdüğümün şansı. Bak onlar z«ngln oldular, biz se... Yüzü duygulandı. Ağlayacak gibi oldu. îraet aga: Ahn yazısı kardaşun, dedl. Allah ne yazdlyse o olur. Kendine dert etme Bu kadar kur. tuldun ya ona da şükür. Mustafaa! Çay getir Osmana. Çayını iç de ondan sonra bindlreyim ben senl, glt ağır ağır, olur mu? Bir an önce var köyüne. Çoluk çocuğunu özlemlssindlr. özledik ya, özlenmez mi? Sessizce çayını lçti. îzzet ağa da yan yan gözetledl. Acıdı İçinden. «Zor lş valla. Gece nasıl yataı acaba? Tahta bacajı çıkanr mı? Helât\ ya gıdince ne yapar, nasü otururT Oenç yaşında, %\ tövbe estafunülah...» n Sağol aga, diyerek bıraktı bos bardagı. 'A Gideyim ben. K Peki. Hadl bakalım. 0 Kalktılar. İ\ Hancı îzzet aga hayvanlan dışan çıkardı. % Semerlerini, kolanlarını sıküadı Sonra Osmanı B ata bındirik koltuk degneklerinl eline verdl. g ,Hadi dah de bakalrm. Onlan düşüreylm deme ha. Sonra kendin inip binemezsin. Modul Osman cevap vermedl. Tek bacagını sallıyarak atı yüruttü. Dah hadi! Eşekleri önüne kattı, köy yoluna dogru sürdü. «Orüan düşüreyim deme ha, sonra kendin lnip binemezsin ..» îzzet aganın sörü içinde d o nüp dolanıyordu. «Kendin binemezsin. Yarü sen gayrl sakat bir adamsın. Ata eşege kendin binemezsin.» Ana yola düstü. Dereler tepeler kar altındaydı. Genis asfalt yolun kan erimişti. Hayvanlar pes pese yürüyorlardı. Eşekler boş olduklan lçln keyifUydiler. Iklde blr tınsa kalkıyorlardı. «Koltuk değneklerini düşürme. Kendin lnlp binemezsin.» Sıkıca sarılmıştı onlara. Atın yürüyüşüne uymuş sallanıyorlardı ama düşürmüyordu. Düşerlerse kendisi lnip alsm&zdı. Alıp ata binemezdl. Dogruydu bu. Dotnrydu. Müthlş bir gerçekti bu. Modul Osman köyünün yolunda başına gelenlertn dehşetini daha yalın duyuyordu. Sakat bir adamdı demek slmdl. Kendi başına eşeğa bile binip inemez. Oduna gidemez, çü*t süremez. Harmanda buğday çuvalını sırtlayıp arabaya yükliyemez. Sakat bir adam... Kimseyle döğüşemez. Kimseye lâl söyliyemez. Klm ne derse sineys çeker. Sakat bir adam... îçl doldu! Dokunsalar ağlıyacaktı. «Allah! dedi. Allah!. Ben sana ne yaptım? Ne yaptım da berJ bu hale kodun? Bak Seylt All defina bulmuş. Yarbay dayı da ortakmış. Zengin oldular gittl. îşleri lş... Ya ben?1 Bundan sonra büsbütün kötü olacağim. Klmse yüzüme bakmaya. cak. Klmse sözümü dinlemeyecek! Herkesin yanmda boynum eğrl. ÖUnek daha lyl be. Keşka ölseydim...» Altında at salına salma yürüyordu. Eşekler öndeydıler Köye gittiklerinl anlamışlardı. Hlg dah dedirmlyor, kendllinden yürüyorlardı. «Şu hayvanlar bile benden lyl. Ayaklar tamam, bacaklan tamam. Isteyince koşarlar. isteyince dururlar. Ben koşamam gayri, hiç koşamam. Bağa çocuklar glrse kovalıyamam. Üç ya. şmdakl çocuğu bile yakalıyamam. Sakat bir adamım. Ah Dell Seyit an, yaktm beni. Ah Yirik Habip ah, yıktın benl. Sakat edip kodunua benl.» «Defineyl nerde buldular acaba? O aradığımız yerde ml buldular? O katil yerde? Orada buldularsa, benim de hissem var. Öyle ya, ben de kazdım. Hem yemln ettik, şirket kurduk aramızda. Çıkan define ortak. Bana da vermeleri lâzım. Vicdanları varsa verirler. Bak ben orüarı şikat etmedim. «Kaza oldu, taş yuvarlandı. dedim. Arkadaşlarım beni kurtardı, dedım. Onlar olmasaydı ölecektim, dedım. Ben boyle demeseydim okkanın altına giderlerdi çoktan. Soluğu damda alırlardı. Şimdi define bulmuşlar Ankaraya satmaya gitmişler Adamsalar beni de ortak ederler. ÇünkU ben bu yolda sakat kal. dun. Define aramasaydım şu bacağım yerindeydl şlmdL Dlzlm bileğim, ayagım, parmaklarraı... rar) tız... Gördıiğümüz, Işittiğimiz ve de kafamızdan. çağnsımlarla çı kardığımız bir sürü konu içinde işe yarar olanlannı kendimizce tercih etmekle bir «Seçim» yapmıç olmuyor muyuz?. Gelin bız d e bu kez su «Seçim» " lâfını kendimize konu olarak »eçelim .. Düsünme, kafa yorma sanatı nm ilk kurah bllimsel yönden ?u ıöz lle ifade olunmaktadır: İLÂN Gaziosmanpaşa İcra Memurluğundan : «I63/1İT.) Bir borçtan dolayı haciıli olup, paraya çevnlmesine karar verilen Gaziosmanpaşa Küçükköy, Küçükköy Şosesl mevkıınde kâin tapunun 1758 sahife, 10 pafta, 1761 parselinde kayıtlı 1340 m2 sahalı ve borçlunun 100/1232 hissesine tekabül eden 108 m2 üze rlnde iıç katlı kârglr bina mevcut olup bilirkişi marif»tl ıle tamanuna 57500 lira tahmini değer biçllmlştır. EVSAFI: Bina üç katlıdır: Giriş kapısı Gür Sokağa cepheli olup, altında dükkânı vardır. Arka kismında ikametgâh, ikl oda, W.C. vebanyo olup, dlğer katlar hall lnşaadadır. İMAR DCRUMU: Müsaittlr. Işbu gaynmenkulün Batışına iştirak için mubammen degerinin yüzde 10'nu nlspetinde pey akçesi lâzundır. Müzayedeye Iştirak edenler, gaynmenkulü mahal len görmüş, gezmlş ve bugünden ıtibaren herkesln görebilmesi içln dairede bulundurulan şartnamesirü oku mus, her tUrlü malumatı alnuş addedilir. îşbu gaynmenkulün birin d arttırması 1 Temmuz 1970 günü saat 11.30'dan 12.00'ya kadar Gaziosmanpaşa İcra Dairesl odasında icra küınacaktır. Müşteri çıkmaz veya muhammen değennin yüzde yetmiş beşini bulmazsa birtnci arttırmadakı arttıranın taahhüdü bâki kalmak şartı ile ikinci açıi arttırması 11 Temmua 1970 günü ayru yer ve aynı saatte yapüacak ve satış masraflannı geçmek şartı ile en çok arttırana lhalesi yapüacaktır. Satış peşindir; müşteri dl lerse kendisine münasip bir mehil verllebilir. Ancak verilen mehlin sonunda bedel tamamen yatırılmaz lse, lc. If. Kanununun 133. maddesl tatbik olunur. Bu maddeye göre her Iki Ihale arasındakl fark, masraf, faiz, bir evvelki müşteriden hükme hacet kalmaksızın tahsili cihetine gidlUr. Ipotek sahıbi alacaklılar İle dlğer alâkadarlarm ve irttfak hakkı sahiplerinin gaynmenkul uzenndekl haklannı, hususiyle îalz ve masrafa dayanan iddialannı, işbu ilan tarihlnden Itibaren on beş gün İçinde evrakı müsbitelenyle memuriyetimize bildirmelerl icabeder. Aksi halde haklan tapu siciliyle sabit olmadıkça, satış bedellnin paylaşmasından ha rlç kalırlar. thale gününe kadar masraf, faiz ve birikmlş vergiler borçluya Ihaleden sonrakl masraf, tapu, harç ve ilnale pullan masraflan alıcıya aittir. Daha fazla bilgt almak lsteyerüerin yukarıda No.su yazılı dosya&ına başvurmalan İlan olunur • nîSÎ ROMD |ft A\SfZrM WILLİB • CÖRU^U BOZU 16 îki daklka sonra kadın gardiyan göründü. Kırk bes yaşlannda, zayıf, çukura batmış göslerle Insanı derinden derine süzen bir çift göz .. Soğuk, buz gibl bir ifade... Vücudü kupkuru, âdeta yassılaşmış... Üniformanın içinde neredey. se kaybolacak. Saçlan sık ve kursunl.. Çok kısa kestirmiş. «Benl takip edln lutfen...» Loş bir koridora daldık beraberce... Ayak seslerlmln »tmkılanmasından gayrl çıt yok çevrede. Başırru biraz öne eğerek kadmın ayaklanna bakıyorum. Alçak topuklu iskarplnler glymlş... Tabanı lâstik. Koridonın nlhayetine varmıştık. Kapılardan blrinl açıp bana yol vermek için kenara çeklldl. Konuşma odasrydı burası Dikdörtgen şekUnde bir oda. Tam orta yerde ikl masa var... Bunlar da dikdörtgen... Her m&sanın İkl tarafına iklşer sandalye koymuşlar... Demirden. Masalann tam hizasına rastlıyan duvar diblne de okullardakine benzer bir kürsü yerleştirmişler. Şimdilik boş... Oda temiz, fakat loş ve havasıa. Oturuyorum... Masanın yüzeyl pınl pınl... Tosun, lekenin zerresi büe yok. Haplshanenm şu ana kadar gördüğüm her taraö temiz ve derll toplu... Fakat soğuk ve katı bir temlzlik bu... Odanın duvarlan griye boyanmış. Elektrikll bir saatle bir takvimden gayrl süs esyasma benzer hiç bir şey asümamış. Saattmi, duvardaki saatle kıyasladım Benlmkl üç daklka ilerde. Derin sessizlik sürüp gidiyor... Gardiyan beni yalnız bıraktı ve kayıplara karıştı. Nihayet kapının açıldıgmı duyuyorum... Başka bir gardiyan giriyor, kürsüye yöneliyor ve oturuyor. Beni, basit bir baş işaretiyle selâmladı. Bu, deminklnden daha genç, tasaca boylu, biraz da tombul. Yüzü yusyuvarlak, yanaklan dolgun Aga küçücük... Dudaklan neredeyse hiç görünmiyecek. Fakat bakaşlan sert. Konuşmaksızın beni süzüyor. Ellerlnl, kürsüye dayamış... Parmaklan açık... Beni bir süre ısrarla lnceledlkten sonra gös. lerini tavana kaldırdı, dalıp gitti. Dakikalar geçmek bümiyormuş gibl geliyordu bana. Oda enikonu sıcak... Kuru bir hararet.. Nefes almakta bile güçlük çekiyor insan. Gömlegimin yakası çok darmış da boğazımı sıkıyormuş gibi bir duyguya kapılıyorum birdenbire. Dirseklerimi masadan çekip biraz arkama yaslanıyorum .. Suç mu işliyorum acaba böyle yaparken?... Tam o aralık gardlyan konuşuyor... Olduğum yerde sıçramamak için kendlml zor tutuyc m... öyle beklenmiyen bir »es kl bu... «Görmek lstedlğiniz klmse neredeyse n TİFFAN^ JONE* AMMEUE. VETEEÎMBZ O İ AEZUSUMU ACABİUDİKJ Ml U E . uuz. GARTH YARINSIZ Türkçesi: Adnan TAHİR toplanması, biraz da tuvalet yapması gerekecek her halde » Bir baş hareketiyle teşekkür edlyorum kendisine. Bunu yüksek sesle yapamıyacak kadar bir tuhafım. Üç dakika daha geçtl. Sessizlik neredeys» elle tutulur ha!e gelecek. Gardij'anm bakışlarını zaman zaman üstümde hissediyorum. Beni inceledlğinl sezinlemek için dönüp bakmaya lüzum yok... Böyle olduğundan eminlm. Hissedlyorum... Bakışlan üstümde dolaşmıyor da bana temas ediyor âdeta. Bir aralık bir takrnı kapılann açılıp kapandıgı, anahtarlann da kllitlerde döndüğünü duy. dum. Kanatlar önce gıcırdıyor sonra vuruyordu. Arkasından hafif ayak sesleri. Bulunduğum odanın kapısı açılıyor . Blr kadın giriyor... Arkasından da gri saçlı, kara kuru gardiyan. Buraya kadar ona refakat etnuş anlaşılan. Öndeki kadın, kaba kumaştan kurşunl bir önlük giymlş. . öğrencilerin giydigi tipte bir şey bu . Girer girmez duraklıyor, sabit gözlerle bana bakıyor. . Kıpırdamaksızın . Aramızda üç metre kadar bir mesafe var... Israrla bakmağa devam ediyor. Kırçıl saçlı gardiyan onu, benden yana ltü...Hafifçene nezaketle. Genç kadında da tetıkive. ltiraza benzer Mı AYLÂK MUSA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear