Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHtFE DÖRT 22 Mavıs 1S70 CUMHURİYET Bir f/se öğrendsinin 30 B İRtNCt Meclis 1 Nisan 1923 de dağılma kararı vermlş, yeni seçımler yapılmıştı. Bi rinei dönem mılletvekillerinden önerall bir kısmı yenlden seçilmış olmakla bırlikte, Meclıse peni katılmalar olmuş, hiç taaımadığımız bır çok yeni mebus îelmişti. Eskiler, biz memurlara karşı her zamankl gibl o lağan, alışkm ve yenlden seçilmış olmanın metnnunluğu içınds • daha güleryüzlU davran diklan halde yenl gelenlerden kımısl ihtiyatlı, Mmisi çok «ustten alıeı» ve gururlu, kimisı ise gerektiğinden fazla alçak gonüUü ve mültefit idi. Herhaldc, yenilerin acemilikleri hemen goze batıyordu. Onlar Meclisin. havasına alışana değın bu durura boyle siırdü gitti ve blrkag •y jçınde hava nonnale döndü. llk Medisi, Şerif bey adında en yaşlı mebus açmıjtı. îkinci Medisi açan en yaşlı üyenin adı ia* Şeref bey idi. Kendi kendime: «Inşallah bu Meclis de şerefli ij ler görur» diyordum. Tuhaf değıl mi, Lozan Antlasmannı bu Cumhuriyetin top sesleri ve Meclisten son oyrılışım Meclis onaylamıs, Halifeliği, çeriye mahkemelerini ve medreseleri kaldırarak memlekette öğrenim birliğini ve lâikliği bu Meclis yerlestirmiş, 491 sayılı Anayasayı bu Meclis kabul etmış; aşar vergisini bu Meclis kaldırmış; tekke ve zaviyeleri kapatmak, şapka kanununu, en önemlisi, Türk Medeni Kanununu kabul etmek bu Meclise nasip olrauştu. Boylece Türkiyenin siyasal yaşammdaki devrimi blrind Meclis, sosyal ve hukuksal yaşamındaki reformları ise bu Ikind Meclis gerçekleştirmiştir. îkinci Meclis tstanbul Milletvekili, en yaşh üye Abdurrahman (Şeref) beyın başkanlığında 11 Agustos 1339 (1923) gümi çalışmalara başladı. Bu tarih, b&bamın tam ondokuz yıl önce, evdeki Kur'anı Kerimin arkasına benim doğum günüm olarak yazdığı ve sonra da aynen nüfus kütüğüne geçirttiği gündü. Hiç umıtmam, Meclisin açılif tdrenini izlerken, bu garip rastlantıdan kendime giı li bir övünme payı çıkarmıstım. Bu raslantıyı, alay konusu olur korkusuyla kalem arkadaşlanm dan bir tck kisly» bfle aöylemedim. Abdurrabman Şeref beyi adından tanıyordum. Babamın Târihi Naima, Târihi Ebülfâmk, Murat Bey Târihi gibl tarih kitaplan arasmda, eserlerini görmüstüm. Z» ten bu îkind Meclise seçilen yenl railletvekilleri arasında Türkiye'nin eskiden adlanyla veya yazılanyla tanıdığım kalbur üstü kisileri vardı. Onlara hayranlıkla. bakardım. H1FZI VELDET VEÜDEDEOĞLU samanki Meclisi yatıştırmağa ça lışırdı. Şmıd. ise Devîetler Hukukuyla ılgilı kımi terimlerini an limadığım muahede maddeleri okımuyor ve sükunet'e eller kalkıycrdo. Bununla birlikte bazı maddeler üzerinde Mecliste tartısmalar olmuş, uzun açıklamalar yapılmıştı. En sonunda 23 Ağustos 1339 (1923) günü bütün gdrüşmeler tamaır.lanarak bu Antlaşma kabul edıldı. Sezar*ın hakkını Sezar'a vermek içın söyle mek gerekir ki, benim bile o zaman edindiğim izlenime gore, tsmet Faşanın Lozan'daki başarısı, savaştaki başansı kadar önemli olmuştu. 4 CUMHURİYETİ tSTEMÎYORDCM (!) RTALKTA bir .Cumhuriyet» sözü dolaşmağa başlamıgtı. O zamanlar îstanbul'da Hüseyin Cahit (Yalçın)ın yeniden çıkarmağa başladığı «Tanin» ve Ebirz ziyazâde Veüd beyin çıkardığı «Tasviri Efkâr» gazetelerini izler dim. Bu gazete kapandıktan sonra «Tevhidi Efkâr» adıyla yeniden yayımlanmıştı. Gazeteler Ankara'ya trenle yollancMdarı için, ancak bir, hattâ iki gün sonra elime geçerdi. Okuduktan sonra birkaç günlük gazeteleri bir arada paket yapıp, Çorum'daki babama yollardırn. «Cumhuriyet» sözünü, «İdare seklinin adını koyahm» diye ilk kez Hüseyin Cahit (Yalçın) kullanmış, bu yüzden hem îstanbuldaki bazı gazeteler, hem de kimi mebuslar tarafından eleştiriye uğ ramıştı. Doğrusunu soylemek gerekirse, ben de herhalde Turkiye Buyük Millet Meclisinin ilk hava sına çok bağlanmıs, olduğum için olacak Cumhuriyet ilân edılmesini ve Gazi Mustafa Kemal PaşajT çok sevmekle birlikte, onun Meclis Başkanlığından ayrılıp Cumhurbaşkanı ohnasını içimden istemiyordum. Sonra bir de tek ki şi istibdadından korkuyordum. Bu düşüncemi Kanunlar kalemınde mcmur olan Bılecik'Ii Hilmi bey adında bir arkadaşıma açıkla dim. Ertuğıul (Bilecik) milletvekillerinden birinin akrabası olan bu arkadaşım hem iyi yürekli, hem memleket konularında kafası işleyen çok efendi bir çocuktu. Sanki «Cumhurıyet»e biz karar verecekmişiz gibi, o gün bu konu üzerinde on dakıkadan fazla goruşmüş hattâ tartıçmış ve sonunda Devlet şeklır.in değiştirilmesinın daha iyi olacağı kararına (!) varmıştık. Reıs Paşanın Meclis başkanlığından ayrümasıru o da istemiyordu. A CLTVIHURIYETtN Y ENt MECLİSİN gördüğü ilk önenıli ij, bir ay önce 24. Temmuz 1923'te imzalanmış olan Lozan Bans Antlaşmasının kabul ve tasdiki oldu. 11 Ağustosta. açüan Meclis 24 Ağustos'ta bu Antlaşmayı onaylamışü. O gün Meclisi dinlerken, geçen yıl Lozan'daki bariî görüşmeleri sırasında ilk Mecliste geçen tartısmalar hatırıma geldi. îkinci grup milletvekillerinden her biri, büyük zaferden sonra birer arslan kesilmiş, sanki bu zaferi savaj meydanlannda kendileri kazanmış da bizim murahhas heyeti başkanı îsmet Paşa ve açıkça söyjenmemekle birlikte Gazi Mustafa Kemâl Paşa, Lozan'da verdikleri tâvizlerle zaferi hiçleme yolunu tutmuşlardı! lcra Vekilleri Hey'eti Reisi Rauf Bey ara 51 ra açıklamalar yaparak o O ğil, büyük b!r devrîmd olarak konuşuyordu Ataturk bu konuşmasuıda özellıkle bir vicdan ve öte dünya iüşkisi olan dınin, devlet ve dünya ışlerine kanştoılmasının ne derece korkunç ve uğursuz sonuçlar doğurdugunu soylüyor ve hukuk 6ğrenin.ine başlayan genelere lük hukuk ve uygarlık yolunu gösteriyordu. Yuksek öğrenimiml 1928 de bitirdım. (O zaman gerek tstanbul Hukuk Pakültesinde, gerek Ankara Hukuk Mektebinde öğrenim stlresi Uç yıldı). Aynl yü hükümet bir sınav açtı. îsviçre Medeni Kanunu almalı henüz iki sene olmuştu. Bu kanun hakkında «mahallinde» bil gi sahibl olmak İçin Isviçreye oğrenci gönderüecetü. Smava on kişl girdik. Şimdl Ankara Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Profesörü olan arkadaşım Hüseyin Cahit (Oguzoğlu) ile ikimiz kazandık (1). 1928 yıünın son günleriydl. Parasızdım. Hu kuk Mektebinde Roma Hukuku profesörümüz olan Istanbul mil letveüU Tevfik Kâmll (Koperler) Bey beni Ocak 1929 da 1zinll saydı. Böylece blr maas fazla alacaktım. Meclisteki en son görevim (muhasebe mümey yizliğı) idi. Çekılme dilekçemi rerdim Çeşitll kalemlerinde, toplam olarak, yedi yıla yakın çalışmış olduğum TÜrMye BUyük Millet Medislnden bu, son aynlışam oldu. Içtmde bir t > ziklık, bir çesit endişe vardı. Artık beni hiç bilmediğim yeni memleketler, yenl ufuklar, yeni çalışmalar bekllyordu. (1) Beni o zaman çok bUyük üzüntülere düşüren ve baa kişiler haktanda düş kınklıgına uğratan bir olayı burada not etmeden geçemiyecegim: Adalet Bakanlığı benden, «Avrnpadan Türkiyeye döndüfüm zaraan KÖstereceği yerde çalifimdığun takdirde, Avnıpa tahsilim için harcamıs olacağı paranın iki katını %tıi ödeyeceğime dair noterden tasdikli bir taahhütname ve bir de kefil» istedl. Verilen formüle göre taahhütnameyl hazırladım. Pakat kefil kim olacaktı? tstiklâl Mahkeme si savcısı iken beni mahkeme ile birlürte Izmire götürmeyip, jnl sonu smavlannı vermeme imk&n saglıyan rahmetli Deniz1 miUetvek^U Necip All (KU1 çlika) Beye gittim. Hemen kefil yerine lmzaladı. Sevinerek Bakanlığa koçtum; oradaki yetkül memur: «Mebus memur sayılır. Kefil, Ankara Ticaret Odasına kayıüı tüccar olmahdınj diye kabul etmedi. Yeniden Necıp Ali Beye geldlm. Blr kaç tüccar mebus buldu, fakat hiç Bu satırlann yazarına ait memuriyet kimlik kartı. Hıfn Veldet Velidedeoğln, Meclisteki en son mnhasebe mümeyylzliii görevinden 1929'da aynlmadan önce, ynkarıda fotokopisi görülen kimlik kartına «abipti. Resmi mtihrön üstündeki imxa Tevfik Kâmil Koperler'indir. blri lmzalamadı. Bunun Ozerlne Isparta mebusu rahmetli Hafız îbrahim Beye dert yandı. O da «Haydi Emin Beyi bulup imzalatahm» dedi. iklnd Meclis binasının içinde, kâğıt ellerinde. ben de arkalannda olmak üzere aradık, Eskişehir milletvekili Emin (Sazak) Bet yi bulduk. Durumu ona anlattılar «Ben kefil olmaya yeminliyim, kimseye kefil olamam» diyerek reddetti. Necip A ve U Hafız Îbrahim Beyler «Sizin imzanızı, Ankara Ticaret Odasına kayıtlı olduSunuz için istiyoruz. Siz imzalaym, biz size kefil olalım; eger bir zarar gelir se biz öderiz» diye ısrar ettilerse de yine kabul etmedi. İlk Türkiye Büyük Mlllet Meclisinden Vata n , millet. «jehltleriıniz, evlktlanmız» jibi bürük lâflar eden Emin Bey demek bnydn! Agla> maklı oldnm. Aynldık. Hafız îbrahim Bey: «Haydi Besim Atalay Beye gidelim» dedi. KUtahya mebusu olan Besim Atalay Bey Koyun Pazannda pet rol ticareti yaparmış. Onun 1920 de ilk Meclis programı okunduktan sonraki ülkücü konuşmasını dinlemistim. Eskl bir maarifçiydl de. Her halde lmzalardı. Içim ferahlamıştı. Yine üçümüz gittik. O da bütün ısrarlara ragmen «yemlnliyim» diye imzalamadı. Çıktık. Onlar aşağıya, ben ise Samanpazan yoluna dogru, bhbirimiz den ayrılırken «Üzülme, nasıl olsa birinl bulacagız» diye beni teselli edici sözler söyledilerse de, ben arök umudumu kesmiştım. Demek Türklye buydn! Demek çalışmak, didinmek, n nav kaiBP'"'*. hepsi boş şeylerdi ve insanlar dıştan pfiründükleri gibi defillerdl. Başıra çathyacak gibi' agrıyordu. Evlmin bulunduğu Hamamönüna giderken oradaki eczahaneya uğnyarak aspirin satm aldım. Ara sıra alış veris ettiğım eo> zahane sahibl Seyid Bey, askerl eczacüıktan emekli blr zattı. Yüz hatlanm Uzuntüden ne kadar bozulmus olacak kl, bana hastalığınıı sordu. «Imtihan kazandun, bosa gldeceic. Çünkü Ticaret Odasına kayıtlı kefil bülamadun» dedim. «Bana niçin söylemediniz? Ben O» dada kayıtlıyrm, verin İmza edeylm» diyerek benim hem * • • vinç, hem de şastanlık lçlnda uzattıgım k&ğıdı lmzaladı Sevincim sırursızdı. Demek Tür. Idyede fllkücu insanlar da var> du Avrupadakl öğrenimiml b W tlrip Türkiyeye döndülrten son ra her Ankaraya gidişlmde Hamamönüne, onun mütevazi eozahanesine gider, elinl ö'pmek isterdim. O da öptürmezdi. Şu bat 1947 da nayata gözlerini yumduğu caznan, babamı kaybettiğim günkU kadar UzU> dUm. Nurda yatsml konu ve resim: AYHAN BAŞOG LU CEHSUITAH YARIN. D ÜN V E B UGÜ N TOP SESLERİ EKİM 1923te Cumhuriyeün ilânının sadece top seslerıne yetişebildim. Fet hi Bey kabınesı iki gun önce çekılmışti. Meclisin içinde olağanüstü bir hava, hattâ huzursuzluk vardı. Yeni Baş\rekil kim seçilecektı acaba? Herkes merak içındeydi. 29 Ekim gunü, evvelc» Meclisten göndenldıği halde kaybolduğu anla^ılan resmî bır kâğıt hakkmda bilgi almak için beni Dahiliye Vekâletine göndermişlerdi. Evrakın teslim edıldığinı gosterea imza defterini de beraber •götürnriıştüm. Işrm çok uzun surdü. Nıhayet kâğıt orada bulundu. Dönerken top sesleri duydum. Bu sesler arka arkaya de\aır. ediyordu. Koşarak Meclise yaklaştığımda oradan arkada"=ım Bılecik'Ii Hılmi'nin çıktığını gcrdüm ve telâşla: «Ne oluyar >ahu?» dedığımde, •Cumhuriyet ilân edildi \e Mustafa Kemâl Paşa ittifakia Cumhurbaşkanı seçildi.» dedi. Mecliste bu olayın geçeceğmı daha onceden bilseydım. dunya yıkılsa ve bem gore vımden atacaklarını bilsem, yine ısyan eder, oradan a\Tilmazdınu Ne yazık ki, şu arkada kalan dörtbuçuk yıl içinde Millî Mücadelenın çok onemlı siyasal ve sos yal olaylarına tanık olduğum halde, Türk sıyasi tarihının en önemli olaymın geçtiği gun Mecliste bulunamamıştım. Kumarda büyük bır servet kazanıp, sonunda bır partide hepsini birden kay beden bir insanm ruh hâleti içîndeydım. Üzünrüm sonsuzdu. Hilmi bey bana biraz anlattı. Ne fayda' Ben orada olmak isterdim. Sonra çocuksu ve mistik bir muhakeme ile kendi kendıme: «Sen Cumhuriyet ılânıru ıstemiyordun, işte Tann da sana o müzakereleri gostermedi> dedim. M DEFINE TAL.P APAYDIN 107 Demek seni de ektiler ha? Sana da para vermıyecekler? He he™ însan oğlu çij süt emmi«) tır ağa, gördün ya? Sen onlara iyilik ettin, adamını buluvfaıiin. Mallamu satıverdın. Onlar da böyle yapıyorlar 15te. Çok nankör adamlarmıs bel Ne diyon kardas, ne diyon. Bırakıp kaçtılar» ömer baktı, Birlikte mi çıktınız? Yok yavu, ?ey. Ben namaza kalktıydım, baktım yoklar. Hemen koftum, Beni görünce tabaaları yağ'.adılar. Ya? Hımm... Yarbay dayı gözlerini kaçırdı, rafiskül durura daydı. Bu parayı ikimize mi bırakmıs.lar? Hee. Sana bırakmamıslar mı aynca? Valla mı? Yok. Valla bırakmadılar oğul. Cebimde köyden getirdiğim iki yüz lira var, onun da bir kısmını o dürzülere harcadım. lyL iyi etaıissin. Harca.. Harca da sonu böyle olsun. Ne bileyim. Adam sandık. Şoför Ömer elinde mendil, düşündü, Bugün onlar bankaya gitmezler, dedi. Nasıl olsa yanlarında para var. Gezer dolaşırlar. Belki bir kaç gun sonra alırlar. He, doğru. B ' z şoyle yapalım, gidip Memduh beyi bulalım. Diyelım böyle böyle. «Adamlar verdiğin çek kâğıdını ahp kaçtılar. O parada bizım de hakkımız var. Bankaya telefon et de vermesinler. Gidip birlikte alalun.» Yarbay dayı umutta doğruldu. YuziJ değiîtl: İyi dedin be Ömer oğlcm, Çok gözel akılt öyle yapalım. Gidip Memduh beyi bulalım, tamanj, Parayı vermesinler. O hmnrlar hava alsın. Gelip yalvarsmlar önümüzde. O zaman alırız hakkımızı. Ben onlara dedim ki (sonra yalanım çıkar mı diy« duşündü) Ömerle bana onar bin verin, yeter. Ne onar bini dayı, delirdin mi? Üç yüz elll binden on bin mi düşer? Yoo valla razı olmam. Ea az bi taksi parası isterim. İyi emrae oğul, ona bile yanatmadılar baksana. Bırakıp kaçtılar. Kaçsınlar. Istedikleri yere kaçsınlar! Gelecekleri yer banka. Otunır beklerim. Ya istediğim parayı verirler, ya polise ihbar ederim. Beş kurus geçmez ellerine. Sen beni biliyon mu, hee. Bana burun Ömer derler. Dünyayı zehir ederirn onlara, valla ederim! Kalk hadi gidiyoruz. Dürzülec sizi! Devletin malını çıkarın. sonra da bırakıp kaçın. yağma mı var? Kızmışü. Kararlı bir yüzü vardı. Yarbay dayı kalkü, topallıya topallıya gezindl odada. Aptal bunlar be. Kusura bakma da, bu köy» lü milleti... Gerisini soyletme işte. Doğru diyon oğul. Haklısın. Şoför Ömer pencereden eğilip baktı Ortalık ışımıştı. Cip aşağıda duruyordu. Arkasında önünd» başka arabalar vardı. Şimdi telefon etsek daha erken. Rahatsız etmiyelim. Nasü olsa banka dokuzdan önce açılmaz. Daha var. Hıı... Onlar sandılar ki parayı hep bıx alırız. Başka kimsey» vermeyiz. Öyle bilin bakalım, hıı... Dürzüler sizii. Yarbay dayı rahatlamıstı, Ömertn omuzunü vurdu. (Arkan rar) ntsf sovn r/ı CSuS, M£ GÜÇ OÜJ5SÛ. QtKA2MA"S PANOC 5»ue. «a ki GARTH 2MJJMU Bdyîece çok önemli yeni bir tarih ddnemı açümış, zaten «CuuıhuriyeUten başka bır şey olmayan Devlet şeklının adı konmuştu. • MECLİSTEN SON AYRILIŞEVI 13 Pencere ve kapılan sımsıkı örtülmus bir otelin önünden geçtim Burasını sadece yaz aylannda açıyorlardı her halde... Sonra yol boyunca sıralanmış 10 kadar şale ve benzın istasyonu.. Fakat burada da harekete ve canlılığa benzer bir şey yok... Kapalı şüphesiz.. Boylece Pine Woods da arkamda kalıyor... Yol hcp yoktış yukan çıkıyor... Vırajlar da bitmiş sayıunaz.. Ben devam edlyorum... Gazete koleksiyonıaıdaki haberlerdea edindiğim bilgiye göre biraz daha gitmek lâzrm. Yanılmamışım... tld dönemeç daha... İşte muhabirin bütün aynntılan üe anlattığı nokta. Şimdl, Merced istikametindek! yolu bırakabılirını artık... Sol taraftaki dar yola sapmak gerekiyor. Asfalt demeye bin şahlt ister. Berbat oUnus... Yılan gibi kıvrlla kıvnla tepelerde kay. boluyor... Gök yüzüne doğru yer yer yükselen kayalıklarda bir tehdit havası var sanki... Vrabam, bir asrna köprüden sarsıla sarsıla geçti. Yol, daglüc arazinin eteğine paralel bir şekilde sürüp gidiyor. öbür tarafta da en azından yüz metre genişliğinde bir boğaz . Kayalıklara çarparaktan akan ınnak kCpük köpük... Tırmana tırmana nihayet yayla gibi blr yere gelmiştim... Oçgeni andıran genlş bir düzlüktü bu... Göz alabildiğine uzanan bir çam ormanı... Ormandan önceld kesim yine kayalık... üçunıma doğru çok genis bir çıfcıntı halinde uzayan kayalar. dlp tarafından köpükia sulann aktığı boğazı yan yanya örtmüs.» Yol bellrll bir noktaya kadar daha devam ediyor .. Bu noktadan sonrası da villâ... Bahçeye açılan büytllt bir demir kapı... Kocaman bir kilit.. Fakat tokmağa benzer hiç bir şey... Arabayı camlarm «Jtına doğru sürerek durdum, el frenlnl çektim, kontağı kapadun ve lndim. Birbirinde eriyen reçine ve nemli topralt kokusu genzim! âdeta gıdıklayaraktan ciğerlerime doldu... Tertemlz ve mls gibl Yağmur dinmişti. Kara kara bulutlann ardjndan sıynlan güneş ılık bir pınltı ile bütün çevreyi aydınlatıyOi... Buna mukabil, boğazm kuytu kösleriyle çam ağaçlannm gölgesindeki koyuluk büsbütün artmıştı sanki... Yavlftnm Mlvdfc WT fhtfTnnil» nimmın «A m B AYLÂK MUSA İSTE ÎR YANDAN Türkiye Büyük Millet MecLsi'nde memurluk görevimi yerine getırırken, bir yandan da yuksek öğrenim yapmanm bır yolunu arıyordum. O tarıhlerde Meclis altı ay çalışıp altı ay tâtil yaptığından, görevim, yuksek öğrenim yapmak içın elvenşlı idi. Falcat Ankarada bir Fakülte veya Yuksek Okul yoktu. 1924 yılmda IstanbuJa gıdin Fakultelerı inceledim. Gerçi Ankara'da bir müstantik (sorgu yargıeı) okulu açılmış ise de, oradaki öğrenim, yuksek tahsj sa;aimıyordu. Bu sebeple Istanbul'da devam zorunluğu olmayan bir Fakülte arıyordum. Hukuk Fakultesı'ni buldum. Profesor Aynizâde Tahsin bey Fakülte reısi (yani dekan) idL Lise dıplomamı götürüp, kaydunı yap tırdım. Kendi kendime «iyi ki üseyi biürmişim» diyordum. Şimdı artık «üniversıteli» olmuştum ve bundan gurur duyuyordum. Gerekli kitaplan tedarik edip Ankaraya ddndum. 1925 yılı Kasun ayı başmda Ankarada, Hukuk Fa kültesi ayarında bir Hukuk Mektebi açıldı (sonradan adı Fakülte'ye çevrilen bu mektep, bugünkü Ankara Üniversitesinin çekirdeği olmuştur). Istanbul Hukuk Fakültesuıdeki kaydımı bu mektebe naklettirdim. Mektep 5 Kasım 192S'te ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi binasında Gazi Mustafa Kemal Paşanın tarıhl bir nutku ile açt'mıştı Onun ko nuşmasını, ilk kez 1920 yılı Mart aymda. yâni beşbuçuk sene önce, Ankara lisesinin alt holünde nasıl heyecanla dinlediŞimi yuka rıda anlatmıştım Aynı yı] ve daha sonraları onu Mecliste de din H. L Dugal YARINSİZ Türkcesi: Adnan TAHtR sis tabakası örtmOştü... Berrak blr havaaa or». ları bile bütün renk ve şekıl Ozellikleriyle go> mek mUmkündü her halde Demir kapıya yaklaçnm. Dzaktan bakarken yanıhnamışım. Eîvet, tokmağa benzer bir şey yoktu. Kîlidin de elektrikla açılıp itapanan otomatik bır kilit olduğu ilk bakışta anlaşılıyordu. Dışarıdan gelenlerin icert (jirebllmesl için ournı çahştıran ufak bir tesisatm hemen oralarcta bir yerde bulunduğu muhakkaktı Araştırdım ve buldum. Duvann Kapıy8 vakin bır noktasında küçük, madenl blr kutu vardı Kapagını çektim, açıldı Dip tarafta bir telefon Bu. eve grrneden önce evdekilerle temas mırm.ik. gelenın de kim olduğunu bildlrmesin» sağlamak lcln oraya yerleştlrilmiş olsa gerek. Blr de ktiçük kilit delıği... Tıpkı arabalardakl kontak deliği gibl blr şey... Kapının. yine kontak anahtanna benzer