Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHİFE DÖRT 15 Mayıs 1970 CUMHURtYET glttl geldl. DöndüğU zaman b*. şında beyaz sanğm üstünda çok enll şerit gibi parlak yeşıl bir aargı gördüm. Bir silre sonra onu çıkardı eski küıgma girdi. Oradan kaç par» aağlad> ğını bUmiyorum. « TAKTIŞMALAR tÇ TJKCTMADlClM © • laylardan blri de, Trabzon Mebusu All Şukrü Bey tarafından, içkmin yasaklanmasma dair yapüan kanun teklıiınin doğurduğu tart»şmalardır. Bu öneri Meclisin bir çok komisyonlanndan geçmiş, «Şeriye Encümeni» içkiııln islâmhkta zaten haram ve yasak olduğunu, bunun için bir kanun yapmanın büe gerefci olmadıgını, ?eriat kuraUarımn uygulanmasmın yeterli olacagını raporla bildirmişti. Meclis açılah dört ay olmuştu. Böyle bir ka • Birincl fotoğraf: MaUye Veldli Ferit (Tek) llk MecUste «Tenl Müskirat Kanunu» nuna karşı olanlar vardı. özel aleyhinde konnşmns, hocalann hücumun» uğrmmıştı. tkiııcl fotograf. Ferit Bey, Cumlikle Mtdiye VekiU Ferlt Bey bnriyetln ilânmdaa sonn Londr* Seflrl lken. Üçüncü fotoğraf: tkind dönemde Afyon çok uzun, açık yürekli, açık sozMebnsn AU B*y Urmfmdan TurnUn Halit Paş>a. lü, herkesin anlayacağı düde bir Iso silahım çıkararak Halit Pakonuşma yaparak böyle bir kaşüncesine karsı soz söyliyece raydan gelme büyük aynalann şayı karnından vurmuş. Kendisi nunun uygulama olanağı bulagi tutmuş. HaUt Paşa ise «De bnünde AU Beyin bir kaç milde yUzünden sıynklar almış. mıyacagını, buna polia yetişli Halit» adıyla anılan, savaslarletveküi ile birUkte ayakta durHalit Paşayı hole giren kapv miyecetinl, bütçenin paraya ihda ön saflarda çarpışıp çesitli duğunu ve Halit Paşa"nın onlan:n hemen sağındaki odaya kaltiyacı olduğunu, bunun Ameriyerlerinden yaralanan, küçuk nn önünden hızla geçip bir şeydırdılar. Hekimler llk tedaviyl ka'dft bile uygulanamadığını, kusurlannı bahane ederek bir ler söylediğini ve holdeki meryaptı. Savcı ve kâtipler gelerek Bolşevflc Rusya'da dahi yasaklaçok genç subayı vurdugu söyledıven altında bulunan vestiyere hepsinin ifadeslnl aldı. Geca ma düşünülmü? ise de uygulanen, yüz çizgileri her zaman ger gittiğini gördüm. Kalem kapısıAtatürk geldi. HaUt Paşa'mn ma olanaksızlığı yüzünden vazgın, asabi bir zattı. Hüseyin Be nın biraz içlne dogru çekilerek yattığı odada bir süre kahp gitgeçildıgini, uzun uzun anlattı. ye fena halde sinırlenmiş. «Ben bekledim. Halit Paşa siyah palti. Bir kaç gün sonra 14 Şubat Kendisiyle AU Şükrü Bey ara sans gösteririm» demiş ve toptosunu giymiş olarak geri geldl 1341 (1925) Cumartesl günü aysmda çok şiddetli ve hakarete lantı salonunda Hüseyin Bey ve Ali Beyin önünden tekrar ni küçuk deftere su notu dükadar varan, soz dilellosu oldu. nereye oturursa Halit Pasa da geçerken: «Haydi gel» dedi. All şürmüşüm. Sarıklı hocalar kürsüye doğru gider arkasındaki sıraya otu Bey sag elini ileriye doğru uyurüdüler. Ashnda çok kibar, rurmuş. Onun adam vurma huzatarak: «Gellrinı ne oUcak?» «HaUt Paşa Slmfls. Sabahlerin nâzik ve yumuşak bir zât olan yunu bilen Hüseyin Bey, toplandiye arkasmdan yürüdü. Yanınistasyons gittik. Naaşmı trenle Ferit Bey hiç korkmadı yümatı salonunda durmadan yer de daki mebuslardan Kılıç Ali ve lstanbnl'a götfirdfiler. Nöbetçi dı. hepsine cevaplar verdi. Ben ğiştirir, Halit Paşa da onu iz Rize Mebusu Fuat Beyleri ha olduğum aksamld vak*a hayatıdınleyiei locasının tahta basalermiş. En sonunda Hüseyin Bey tırhyorum. Ali Bey yUruyünce mın nihayetine kadar unntsmımağında, Ferit Bey'e bir şey Afyon Milletvekili AU Çetinka onlar da kendisini yalnız bırak•acajhm pek canlı vakalardan olacak diye üzülüp titriyordum. ya'ya sığmarak: «Bn deli beni madı ve hep birllkte büyük holbiridir. Muharebe meydanlannEn sonunda kanun oylandı ve öldürecek, ne olur, aramıa buden çıtap küçük camekânlı ka da bir çok knrşnn yediğl halde çoğunlukla kabul edildi. lun» demiş. Ali Bey bunun üzepıyı iterek dı? kapı aralığına ölmeyen adam ehemmlyetsiı blr rıne Halit Paşayı bulup: «P>giidiler. Ben de bir an merakıO günden sonra, herhalde içasabiyetten vuvarlandı gittl. Hey şam. sn zavallı Hüseyin Bey den ma kapılarak arkalanndan gidekiye düskün kimi mületveMUerigidi dünya hey» ne istersin? Ric» ediyorum bıcek oldum, sonra vazgeçtim. Anin: Bu nota eklenecek baska birrak onun »rkasını» deyince, Ha radan on •anıye kadar blr za şey yok. Gerçekten «Hey gidi «Hanüer şikeste, ctm tehiy lit Paşa bu kez Ali Beye slman eeçlnce bir kaç el ailâh seyok vucudu m«y. dünya hey!..» nirlenmiş, aralarında bir tartışsl duydum. Hemen kalemin İçlEttin erirl kahve biri hey ma geçmiş. Ben o tarlhte Mec ne çekilerek durumu gormek için (1) Talonda n]şanlanaea|mı Içm zemâne hey!» herhalde 61nck lıtemlyortum. O lisin «Divâm Riyaset ve Adliye ön pencereye koştum. Dışarıda yani «küpler kınlnııs, kadehler tamanld ıBılttm; rerek mnm b»b«kimse yoktu. Demek ki bütün bos, içkiden eser yok; hey za Encümeni Kâtibi» idim. Yukasının, rerck benlm babaraın blıle. rıki olaylan kendim görmedim olanlar kapı aralığında olmuşmane, blzi kahvenin esiri kıldın» ri henüz çocuk sayarak siddetle arkadaşlardan dinledim. tu. (Sonradan tavanda ve iki beytini yüksek sesle söyliyerek, karşı kormalanna rajTnen; kcndl. yandaki portmantolardan birilçkinin yasaklanmış oldugu Dör«<7le T T knrdnjnmnz; Türkty» Ua O gün kalemde yalnız ve nö nin altuıda kurşun delUüerini düncü Sultan Murat devrini ve AvTnpa'dakl ytksek tahrtllm n. betçi idim. Kalem odası, tkinci gördüm). Ben Halit Paşanın Ali hatırlattıklarını duymuşumdur. rasında blrçok yokrallnklan yam. Meclis binasırun büyük kapısın Beyl vurduğunu sanıyordum. yana r» blrlikto (öj^slrdljHınizt Meclisin Uk günlerinde ve aydan ginlince iki tarafında aynahirlikte evlit ve tonın *ahibt ol. Meğerse Halit Pasa aralıktaki lannda Çerkes Etemin Meclise lı portmantolar bulunan arahkdutnmnı kendiıbıe çok uzun A » basamaklan iner inmez geri dogelerek mebuslar tarafından almur diledifim kırk b«s yıllık tan geçilip bir kaç merdivenle nüp birden paltosunun cebinden kışlanması, Hintli tngilız casu«Imdlki harat arkadajımdır. çıkıldıktan sonra, bir kaç kü Ubancasmı çekerek ateşlemlş. su Mustafa Sagır'ın Ankara'ya çük camla bezenmlş yaylı kapı Ancak daha o davramrken AU gelip itıbar görmesi gibi olaylar YARIN ıle (jınlen büyük holün üzerinBey hemen ayaklanna atümış Uzerinde uzun boylu durmaya de, hemen soldaki oda İdl. ö n ve Paşayı kendisi altta kalyer yok. Ben bu Mustafa SaİLK MECLİS'tN penceresi Ankara Palas Oteline mak ü7ere yere düşürmüş. gir'i gbrdüm. Esmer suratlı, küÜNLÜ KİŞtLERt bakıyordu. Bir ara odadan çıkHalit Paşa'nın kursunları boş& çük kafah, kısa boylu ve götıgımda kalemin karşı tarafıngitmiş. Altta bulunan AU Bey bekli, kaplumbağayı andıran bir daki duvara yerlestirilmiş, MV> tipti. îlk günler Ankara'da çok itibar görmüş, sonra casusluğu ve Mustafa Kemal'l bldıirme niyeti ortaya çıkinca Ingilizlerin bütün kurtarma çabalanna rağmen, asılrnıştı Asıldıgı zaman ben Konva'da idim. • ALt Ş Ü K R C ' N C N ÖLCMÜ Bir lise öğrendsinin H1FZI VELDET VEÜDE0E0GLU NLATACAGIM olaylar, o zamanki liseU ve daha son ra lise mezunu bir gcnç gösüyle benlm Uginç buldugmn va unutamadığım olaylardjr. Yoksa okjektif ve biUmsel metodla taranmış, slyasal ve aosyal ydnden llginç olarak degerlendırilmiş olaylar değil. Meclise Uk kez memur olarak girdigim saman ilk dikkatiml çeken durum, mebuslann Jayafet, yaş ve kafa yapılanrun ve görgulerinin baska başka ve çok değişik oluyordu Beyaz sanMı, ak sakaUı, cüppelı, eU tespihlı hocalarla pınl pınl Uniformalı genç gubaylar; yazma sanklı aşlret beylerl, külah h agalar ve kavuklu çelebUerle Avnıpa tahsillnden yenl dörv müş, batı kUltürüyle yetismi?, nokta bıyıklı Kuvayı Milliye kalpaklı gençler Meclls sıralarmda yan yana oturuyorlardı. Formasyonlan çok değişik olan bu issanlar bir t«k amaç etrafında bırlesmlşterdı: Vatanı kur tarmak. Bu bitlesmeyi sağlayan adam da Anafartalar Kahrama H A Mecliste gördüğüm ilginç olaylar nı Mustafa Kemal Paşa idi. lşte benlm için baslangıçtaM en ilginç olay Mecllsin açıldıgının iktad günü bu M. Kemal Pasa' nın akşama kadar süren uzun lsahatı ve buırun sonunda Meclls© kendisinin okudugu bir önerge olmuştu. «tora, Teşrl, îslamda îttlfata Cunv hur» gibl sözleri kspsayan ve çok ağdalı Osmarüıca ile yanlnuş bulunan bu önergeyi dinlerken o zaman pek bir şey anlamamıştım. özet olarak anladığun şuydu: Mustafa Kemal Paşa bütün devlet işlerine bu Mecllsin el koymasuu ve bir hükumet kurulmasım istiyordu. Klml milletvekiUeri ise buna yanaşmak lstemlyoriardı. Burada toplandıktan sonda bundan nlçln kaçındıklannı bir türlü anhyamamıştım. Bunu btzim müdUr muavinl Tevflk Beye Borduğumda: «Kolay değü, bu, bir isyan mahiyetindedir. Bn is yürümezse hepimu anhrat» demiştl. îşte benlm kücücük gtirevimin blla o günlerde ne denli önemll olduğunu o vaMt çok iyi aniamıstım. Ve dogrusu, bir gurur da duymuştum. • RASÎH HOCA VE HtNDİSTAN ECLtS kurulur kumlmaz propagandaya büyük finem verilmiş, bir «irşat» yani propaganda komisyonu kunı> muş, ünlü gazetecilerden Izmir Mebusu Yunus Nadi Bey bu komlsyonun başkanı olmuştu. Mec lis bildiriler yayınlıyordu. Mem leketin her yanmdan gelen kut M lama telgraflan Mecliste okunur du. Örneğin ben bir çok belediyelerden, ilçe kaymakamlannrfan, Onbeşincı Kolordu Komutanı Kâzrnı Karabekir Paşa'dan, Konya Kadınlar Cemiyetinden gönderilip Mecliste okunan telg raflan hatırlıyorum, Şeriye Encümenl (yani din. işleri komisyonu) îslâm dttnyasına hitap eden bir bildlri yaymlamıştı. Ben bu büdlriden biçbir sey anlamamış, sadece istenen şeyin bütün dünya müslümanlarını bizinı dâvamızla ve savaşımızla ilgilecdimıek olduğunu anlanuş tım. Bu amaçla Antalya MilletvekiU Rasih Hocaıun Hlndlstana gönderümesi so'z konusu oldu. O sırada Hindistan ve Paklstan henüa birer îngiliz sömürgesi İdl. Kalemde blzim kulağımıza geldigine göre Rasih Hoca oralarm müslümanlanndan para yardjmı da isteyecekti. Bu mUletvekill, kara topsakallı, kalm sesll, öflceli yaradılıjlı bir kişl idl. Ben kendl içimden, Hindistan'a daha yumuşak tabiatiı birinin gbnderilmesinin daha iyi olacagını düşünmü?, fakat bunu Tevfik beye bıle söylemeye cesaret edememiştim. Rasih Hoca CEfj SULTAH vE SEM D E Dİ3 OOUJ UALDE ESÎN Zaferden sonra BU>uk Mlllet Meclisi Reisl Mustafa Kemal Paşa vatandan düsmanı kovan mueaffer bir başkomutan olarak halk ve ordu gözünde çok büyük bir itıbar kazanmıştı. Kimi milletvekılleri onu çekemiyor, kunüerl de Mechsı dağıtıp diktatbr olacagından korkuyor ve onu yıpratmağa çalışıyorlardı. Ankara'da «Tan» adında bir gazete çıkarılmaga başlanmıştı. Sahıbi Trabzon MıUetvekilı Saltanatçı ve HUâfetçl Alı Şükni Bey bunda şiddetli eleştırme yazıları yazıyordu. Mecliste de tkinci Grup uyesi olarak ağır eleştlrıler yapıyordu. Bu Ali ŞUkrü Bey bir gun ortadan kayboldu. Bunu Mustafa Kemal Paşanın yakınlarından bıldıler. Meclis bırbırıne gırdı. Hükumeti sorguya cekıyor lar, Ah Şukrü'nün bulunmasını istlyorlardı. lcra Vekilleri Heyeti Reisi Rauf (Orbay) Bey her şeyin yapılacağını sdyliyerek ortalıgı yatıştırmağa çalışıyordu. Meclis gerçekten heyecanlı gunler yasadı. Bir kaç gun sonra Ali Şükrü beyin blüsünün Ankara'nın Dıkmen taraf lannda 78 km. uzak bir yerde bir çuval içınde topraga gomülmüş olarak bulundugu, kendisinin, Çerîcez Etemden sonra en ünlü çete reisi (llk zamanlar ordu djşındaki tnülî kuvvetlere çete denılirdi.) olan Gıresunlu Topal Osman Ağa tarafından öldurulduğu haberi geldl. Meo lis'te yine çok sert görüşme ve tartışmalar oldu. Erzunım mılletvekili Hüseyin A\nl (Ulaş) Bey'in Mecüs kursüsünden «Ali Sükrüye kıyan elleri kesecefiı. O eller, isterse sırmalı paşa elleri olsun» sözieri hâlâ kulagunda çınlar. Topal Osman tesllm olmadı; çetesiyle bırlikte Dıkmen tepelerine do^ru çekildı. Kendisınl İ2leyen «Muhafus Kıt'ası» birlıkleriyle yapılan çarpışmada blü olarak ele geçtl ve sonra asılarak teşhir edildi. O çatışma günundeki yoğun silâh seslerınl hep duymus ve merakla izlermştlk. O gunden sonra bir süre daha gergin olarak devam eden sıyasi hava yavas yavaş yatışmağa başladı. Zaten artık yeni seçimlere doğru blr hava vardı. K DEFINE 100 TALSR AP.AYOIN Karısına kısa bir pusula yazıp yatajın flstüo* bıraktı. cNiluferciğim, Acele Istanbula gidiyorum. Büyük bir 1*. Kim seye soyleme. Yarın arayan olacak, üç gündür lstanbul'da de. Recep gılin adresini ver. Fakat orada kalmıyacağım. Bir iki gun Izimi kaybetuıem gerekıyor. Dönüşte anlatırım. Çok önemli. Sakm ağzın dan bir şey kaçırma. Bu kâğıdı da yak. Istanbuldan telefon ederım. Selâm ve sevgıler.» Memduh. Altına imza attı. Çabukça elbise değişürdi. tkl gömiek pljamasını aldı, çantasına koydu. Bir de büyük bavul aldı. Yıldırım gibi indi aşağı. Bızım köylüler yatmışlardı. Hepsi de şu işi konuşmak istiyor, onu düsüaüyor, ama konuşamıyor lardı. Ne demeliydi, nasıl başlamahydı? Şimdi ne cevap vereçeklerdi? Şoför Ömer «iyi yapmadım, dedi kendi kendine. Heykel vekile geçmeden önce alacağım parayı kesmelıydim, tüh!. Ben bir taksi parası isterim arkadaş demeliydim. Verirsenlz susanm, değilse.. Bizımki erkekçe bir İJ. Bana bi taksi alacağınıza soz verin, tamamdır. Sonra istediğinizi yapın. Bu iş Allahtan. Niye baskasmı değil de beni tuttumjz? AUah yazdı işte. Sen bu işten azıcık sebeplen dedi. Bir kapı araladı. Bu kapı dan içeri girnıezsem y»«lc değıl mi? Hak ım bu? Evet siz buldunuz, siz cıkar dınız. Ama ben de ta nereden buraya kadar getirdsn. Bal yiyen parmağını yalar. Tehlike ise o tehli keye ben de girdim. Üç yüz eUi binden bana en aı elli bin düşer srkadaj. Elli bine de iyi bir taksi alınır. Yeni olmas» bi. le az kullamlmış olur. Ona da razıyım. Likin dür züler dirsek gösterirlerse ben ne yapanm? Gene ih bar ederim. Mal filanca adamda, bu üç yüz elli bin lirayı o verdi. derim. Benim elime bir şey geçmez ama onlarm da geçraez. lyisi mi kuzu kuzu bir tak si parasuu bayılsmlar. Dcğilse.» Arkaya ddndü. Hep uyuyor gibi yapıyorlardı ama Rüstem'den baska hiç birisi uyumamışü. Bir onun soluk alı?ı uyuduğunu gösteriyordu. Dün ak şaradan beri uykusuzdu zati. Bası donüyordu. Ankara'da oradan oraya gezerlerken iyice yorulmu»tu. Yatar yatmaz uyudu. Para mara düşunecek ha« h kalmamıştı. Yarbay dayı ellerini başının altmda kenetlemis tavana bakıyordu. Ikide bir Seyit Ali'yi gözlu yordu. Bu deli dürzü geceleyin kimse duymadan kalkar gider miydi acaba? Aklına eserse giderdi. Yarın tek başrna parajT çeker, ortadan kaybolurdu. Zati bakışlanndan belliydi, hiç razı olmamıştı yanlarmda gelmemize. Paraya hep kendisi sahiplenmek istiyordu, ne edecekse o kadar parayı? Al tından mı kalkılır, üç yüz elli bin bu? Yirmi bin deJıl. elli bin değil. yüz bin de değil.üç yüz elli bin. Vay bobam vay! Bizim köyü satın alır bu para. Ben olmasam bunlar nerden bulacaklardı Memduh beyı? Bulsalar bile Memduh bey o kadar para verir miydi? Ellerine gekiz on bin sıkıştınr yollayıverirdı. Benim hatınma verdi o parayı. Bizim eşşekler anlamazlar emme, doğrusu bu. Üç yüz elli bin., Üç yüz elli bin. Bin... Helalinden elli bin düşer ml acaba? Yok. Belki kızar su dürzü. En iyisi sabaha bırakmalı. Ayıyı ürkütmeyelim çimdi.» Kapıya doğru baktı. «Anahtan yanıma alsam mı acaba? Kapıyı kilitledim de anahtan almadım bak. Aklıma gelmedi. Dur sen. en ıyısi almak. Bızi uyutur da sonra çeker gider. Nereye gıder? Ne bi leyim ben, gider işte. Sabaha dek bir yerlerde dolaşır. Sonra bankanın yerini öğrenir. Banka açılır açılmaz.» Parayı aldığı gibi. Çek kâğıdı onda. Çek kime yazıldıysa parayı o çeker. Adı üstünde çek.» Usulca doğruldu, yüz numaraya gider gıbı yap tı. Dönerken kapıyi kilitleyip^ (Arkası rar) 6 Adımı, soyadımı, yaşımı re meslegiml Bfrenmek arzusundaydı. Meslegimı açıkladığun z». man hayret etmekten kendini alamadı: «Avukat mı dediniz?... Ahnmayın ve danlmaym ama hiç avukata benzer bir baUnis yok. » «Haklısınız belki de... ŞLmdlye kadar mesleğimi uygulamak, mesleğimden faydalanmak ln> kanını elde edemedım zaten...» Nihayet sıra kaçınıhnaz sonıya Belmlştl... Dönüp dolaşıp, onun bu noktaya geleceginl biUyordum zaten: «İntihara teşebbüs etmenlzln sebebl oe?.M Nlçin öldürmek istıyordunuz kendinizi?...» Omuzlarunı kaldinp indirmekle yetınmiştlm. Gözlerinl suratıma saplamış hep ayci ısrarla bakıp duruyordu. «Polisle başmız belada olmasın?...» «Hayır... Yok böyle blr şey...» «Şimdiye kadar hiç olmadı mı?...» «Hayır.» «!s:m ve kişi olarak tanınmı» bir msan mısınız?... Yani poiısçe, basın tarafından ya da bu şehirdeki bazı çevrelerde?...» «Hayır...» Bakışlarını bu defa, dizlerimln üzertnde t » kaılus edercesine birbirine küitlenen ve titreyen ellerıme indirmiştı Sınsi ve hınzır blr Uadeyle bakıyordu. Bense vağlamak ihtiyaa 11» kıvranıvordum... Hüngür hüngür... Hıçkıra hıçkira... S.rular, arauksız olarak birbirinl kovalamaya baslamıştı artık: «Slzl, şimdi başıaıza buyruk bırakotunı farzedeUm... Ne yaparsınus bu durumda?... Dikkatinir çekerım... FarzedeUm dlyorum...» Ne demek lstediğini ancak blx kaç sanlye düşündükten sonra kavnyabildlm, Cevabun gayet basitti tabil: «Yirmi dakika önceslnde kendlml öldürmeye ne kadar kararh lsem su anda da kararhyım.. öncesine kıyasla daha fatla beUü de...» «Kısaeası karannızda blr dejisiklik yok... Yaşantınızı da sürdürmek nlyettnde deftüsiniı... • HALtT PAŞA*NIN ÖLDÜRÜLMESİ U OLAY gerçi Müll M U cadeleden sonra 1925 de, Ikinci Mecliste ve Türkiye Büyük Millet Mechsımn o zamanki yeni bınasmda geçmıştır; fakat olay gozümün onünde olduğu için, Meclisteki ilginç claylar serisinin sonuna bunu da ekliyorum: 9 Şubat 1341 (1925) Pazartesi günü defterıme şu kısa notu yazmışım: «Bu akşam dairede nöbetçi idim. Büyük bir tehlike atlattım. HaUt Paşa AU Beyi, AU Bev de Halit Paşayı yaraladı. Silâh sesleri flzerine kalenı od*> sına sığındım. İyi U tecessüsüme mağlftp olarak arkalarından gitmedim. Bir felSketten kurtnldmn.» (1) O gün Meclls gSrüsmelerl sırasında HaUt Paşanın kUrsüden açıkladığı bir düşünceye karşı Elâzığ Mebusu Hüseyin Bey ltlras etmlş. Bu Hüseyin Bev B YARINSIZ Türkçesi: Adnan TAHiR dışı... F?vet demeye büe lüzum yok .. Çeneml goğsüme dogru indınp kaldınyorum... O da başını iki tarafa sallıyor «Emin mlsiniz?.. Lâf olsun dlj» söylemiyorsunua değil mi? .. Sag kaldığınız müddetçe bu eğiUm, bu yenihnez arzu sürüp gidecek... Meselâ, Üd ya da Uç ay sonra yine 8)111 fikirde olacaksmıa övle mi?.. » Cevap Termeksizln omuzlanm blr kere daha silkmekle yetindim. Kısa bir sessizlikten sonra devam etti: «Akrabalannız var mı?...» «Hayır» «Kannız, sevgllinlz, metreslniz fllan? .» «Yok...» «Sizlnle lUşklU durumia blr timaenlz?...» «Havrr.» AYLÂK MUSA MU9Aİ. \