26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE tKt 8 N'isan 1970 CUMHURIYET • « • •• • •• • * • rejimi olarak kalabllmelerinin llk şartı, iktidarda bnlonan kisilerin iktidar sandalyesini bir nimet yeri gaymamaları ve o sandalyeye dört elle sanlmamalarıdır. «Bal tatan parmağını yalar»sa, Teya bal tntan bfitün ithsmlara rafmen bal tntmaktan bir türlii vazgeçmezse, onnn «parmağını durmadan yaladığını» da, halk kolavca kabnl eder. Bu nedenledir ki, iktidardakilerin siyasal güçlerini kendi kisisel çıkarlan için knllandıkları inancının, haltan bir kısmında dabi olsun yer tlmın halinde, rejimin fievam etraesiDe biraz olsun önem veren (kendi çıkarlarım, rejimin hayatından daha önemli saymayan) sivaset adamlan, derhal sandalyelerini terkeder; \e «Hakkımdaki dedtkodolır tamamen aydınhga kavusmadan, bu sandalyeyi aslS işgal edemenu derler. Batılı demokrasilerin tarihlerinde, bnnnn pek çok firnekleri vardır. Küçük imalar fiıerine bile, bütfin ısrarlara rafmen koltuğunda alıkonamıyan bir çok Bakan, demokrasi tarihinde yer almaktadır. Bizde ise ne yazık ki, oldnm elası Bakanlar ve Başbakanlar (ve partl liderleri), koltnklanna mıhla çakılmış gibidirler. Bir türlfi makamlanndan aynlmaga ran olmaılar. ir fatllet rejimi edilen B demokrasilerin, oldnfn kabnl fazilet gerçekten bir Partamenlo denetimi ve Basbakanın lufumu Prof. Dr. Muhammer AKSOY G Son aylar içinde ramsarbga götürecek kadar karanuktır. Bir Basbaksnın, g9revl sayeslnde kisisel çıkarlar sagladıfı tödia edilmiştir. Bn iddialan ileri sürenler, mnhalefet partileri sözcüleri degildir. Onnn, son günlere kadar sağ ve •ol kollan olmnş, kendi partisinde en yüksek makamlan işgal edegelmis siyaset adaralandır. Bu dnrnm karsısında akla ve demokrasiye yakısır davranış, hiç süphesiz kl, Demirelin «hakkındaki şayialara ilişkln soruftnrmalar bir sonuca nlaştınlıncaya kadar, hükflmeti kurmayı kabul etmiyecegini» kesin snrette blldirmesi olabilirdi. Böyle bir davrams, binbir darbe yemlş çok partlli siyasal hayatımıza, ciddl ölçüde bir kuvvet ve kan kazandırırdı. Yazık ki, yazıklar ki, Tfirkiye Cumhnriveti Başbakanı, bn davranışı re bn anlayışı gösteremedi. Gazetelerin verdikleri deliilere, en yakın arkadaslaruıın kesin lthamlarına rafmen, yalnız Başbakanlık koltnğnnda kalmava Tazı olmakla yetinmedi; bo koltukta kalabilmek için gerçek demokrasilerde görülmemls, dnyulmamıs ve siyasi ahlSkla bağdaştıgı pek iddia edilemez ayartma metodlanna başvurmak yolnna dahi saptı. Yeni hükflmetin knrnlaca|i ve kuruldngn gflnlerde, perde perde sahneye konulan «Güven oyn saflama oynnları», laten bir hayli yaralanmış olan Anayasa düzenlmlzde, çok sor tedavl edllebilecek büyük yaralar açmıştı. Bn yaralann kısmen fiderilmesi, aneak u aylar bn B ise,son iyimseriçinde, ynrdnmnzda kaalanda cereyan eden olaylann manzarası en kisileri bile tara bir Basbakanın «Yüce Divan Snflne kosa koşa gidip hesap vermeğe amade oldnğnnu» isbat etmesi sayesinde gerçeklestirilebiürdi. azetelerde okndnğnmnı haberlere ise. inanmak gerçekten güçtür. Hernekadar yurdumuz, olagan seylerin bir türlü olamadıgı, ohnast imkânsrz seylerin ise kolayea olnverdigi, olumsuz anlamda bir «Mncizeler dlyan»dır amma, bir Basbakan için açıkça «Siyasal intlhar» demek olan böyle bir adıma dabi tanık olabilecejimizi, şahsen akıldan geçirememisiıdlr. Evet, «Kardeşleri araeılıgı Ur kişisel çıkarlar sağladı» denilen (ve hatta kardeşlerinden biri harlka bir deraeç vererek «Hayır ben 36 milyon değil sadeee 19 nıilyor kredi aldım» ve buna benzer vecizeler sarfetmis olan) bir Basbakan, «Alnım açık, hesap vermege hazırıra» diyen sözlerden sonra; şimdi bir demagojinin ardına «linarak, hesap vermekten kaçmaktadır. Demirel. herkesin anlayacağı dile çevirirsek aşagı ynkan söyle diyor: «Kardeşlerim çıkarına nüfuzumu kötüye kullanıp kullanmadıgım konusunda, Meclis soruşturması yapamazsınız; çünkü bu sorun, Asliye Ceza Mahkemesinde incelenmektedir. Ham orada gazetecilere karşı dâva açtım ya, işte o dâva sonuçlanıncaya kadar, yani yuvarlak hesap ıkı yıl içinde, artık Meclıslerde, benim nüfuzumu kbtüye kullandığıma iliskin ne sözlü soru. ne gensoru veya genel görüşme açabilirsiniz, ne de hakkımda Meclis soruşturması yürütebilirsiniz. Çünkü Anayasa'nın 132 nci maddesi hukmü buna engeldir!» Evet, Demirel hesap vermege bazır; fakat Anayasa'y* o kadar saygılı ki 132 nci maddenin açık sözünden, bükmün amacından, demokratik kurallardan, hatta parl&menter •istemin mantıgından ve özünden tam ters anlam çıkmakta ise de «Ne olnr ne olmaı, ya Anayasa'nın bir hükflmcüfünün en nzak ve akla gelmeyecek anlamına aykın harekei ederek he^ap vermis olnrsam. Anayasamızı belki incitmis olnrnm> diye düşünerek, yani «sınırsız bir Anayasa aşkı»(:> Ue (amma nedense. sadeee bir hükmüne karşı besledifi sınırsız bir ask fle), hesap vermekten kaçma zornnlnğn karsısmda kalmıştır! Ve bnndan 6tfirfi de, belki büyük flzüntfi içindedir. Onm bn üıüntüden knrtarmak için. arkanna st ğınmak zorunlnğnnn dnydağn 132 nci maddenin bu bükmünün anlamını aydınlatalım: meyen kisilerin bile dürüstlüfîünu kabul ettiği ve SclShattin CİJrelîoîln gibl yalnız dürüstlüğünü değil pek deferli bir hukukçu oldnfnnu da hemen herkesin teslim ettifi ve bnçöne kadar objektif davranışlariyle büyük takdir toplamıs bir parlâmento iiyesinin. bu konnda baska komisyonlardan mütalSa sorulmasına karar verrae yolund» oy knllannuş olmalannı anlamak zordur. Bunn ancak bir sürrtl*1 izah edebiliyoruz: Demirel'den ve Demirel'cilerden çelebilecek hücnm ve itharalara hedef olmamak için, başka bir komisyonun dahi karar vermesini tercib etmek! Parlfimenter slstemin ve demokraainm aadece en llkel kurallarını bilen kişilerin, bu konnda küçük bir tereddüt bile göstermelerine imkân yoktur. Siyasal Bilgiler Fakültesimn Hnkuk Fakültesinin veya Basın Yajın TükBPk Okulunun birinci sınıtındaki, Anay.ıss cJerslcKrJn sınavlarında, «Parlâmenter sistemin avıncı (karakteristik) nitelikleri» arasındr «Parlâmenionun, yürütme nrRanını (sorn, çensorn, somsturma ve benzeri voltoria) denetlemesl ve dnsUreblhnest prensibUni belirtemeyen bir öfrencinin, ikinci sımfa geçebilmesine imkân yoktor. Oysa ParUraenter sisteml Anayasasiyle kabnl etmlş olan Türkiye'nin Başbakanı. ne kadar ucnı. ne kadar kolay, ne kadar bafif bir bahane ile, «Parllmentonnn, yürütme organım en önemli bir ilham üzerine bile denetliyemiyeceği»ni rSyleyebllmektedir. O Basbakan ki. işine aygun çeldiei zaman, «Parlâmentonnn iradesi. esittir, milli Irade» aniınmı taşıyan bir teai de, bol bol savnnsfelmistir. dile eetirmek O nce bir hayretimizi gibl, AP'yi hiç isteriz: tbsan Gürsan sev »» 132 nci madde adamma itham ettirip «na karsı hakaretten ötürü dâva açıvererek, dâvanın sonnna kadar (yani yıllarca), konnyu parlâraentoda sözlü soro, gensoru. genel görüşme ve meclis sornsturması gibi denetleme yollarına kapayıverir! Oysa, 132 nci maddenin jolsnzluklara kalkan yapılmak istenilen hükmü ile güdü len amaç, 1968dan öneeki bir kötfl knllanışa imkân vermemekten ibaretti: Bakanlarm veya partizan milletvekillerinin, parlâmento kursüsünden. hâkimleri calısmalanndan ötürü yermelerini (elestirmelerini) önlemek! Zaten UrUi Anayasa hükmü, en küçük bir süpheye yer bırakmıyacak kadar açıktır: «G6rülmekte olan bir dtva hakkında, YARG1 rETKtSÎNÎN KÜLLAMLMASİTLE ILGİLİ görflsme yapılaraaz» denilmektedir. Şn halde, yasaklanmif olan hnrus, «Hâklm, nlçin şöyle hareket etmis» dijerek, «Hâkimin yargı yetkısını kotü, yanlış. eksık, kisacası eleştirilebılecek. kmanabilecek bir biçlmde KULLANDIÖINI Ifade eden sBzler sarfetmek» tir. Bomın ise, suç işledigi ilerl sfirülen bir Bakanuı. acmıs oldnfn bir dâvada söz konnsn olgulara (vakıalara) ilişkin Meclis çalıvmalarının dnrdnrulması ile hiçbir ilgisi yoktor. Demirel'in nüfnznnu kötüre knllanıp knllanmadiRinı tesbite yönelmis bu Meclia «rastırmasında, hakaret veya tftirs dâvası ele alınarak, «Hfikim nlçin sahitleri dinlemlyor, bilirkisi incelemeslni niçin kabnl etmedi, durnsmalar arasındaki «üreler niçin uzvndnr; kesîf \apılmasını niçin kararlastırdı» denilmek zornnluğn mu \ardır?! Eger bövle bir konnsma yapılmava kalkışılırsa. Büyük Millet Meclisi Baskanı, bu konusmalara mü«aade etmiyecektir, konnsmayı kesecektir. tste söz konusn hüküm, sadeee bnnn söylüyor. Yasaklanan, «Hâkimi, «örülmekte olan bir dS^ada ele alarak elestirmektır.» Yoksa, mahkemenin incelediŞri vakıaları Meclisin ele alıp. denetleme konnsn ytpmanını »nleyen bir hüküm voktnr. Ve tftr bövle bir hUkflm Anavaaa'mızda ver alsa idl. Meclis, yetkilerınin %an«ıını kavbetmis olnrdu; ve o anayasal düzene, parlâmenter sistem diyemesdik. Sessiz ve derinden git 1 Sonuç rilirse, Danıştay dahi bir mahkeme oldngundan, yürütme organının Meclıslerde denetlenmesi tamamen ortadan kalkar. Çünkü hemen her haksız islem \eva e^lem. ilgililerce derhal Danıştaya intikal pttirilât|inden, bn konnlarda Tasama Meelislerinde hiçbir konnsraa \e denetleme vapılamaz. Böyle bir >ola sapılacaksa, kısaca «Parlâmenter sistemden vazeectik; Iklidarı, sadeee 4 yıldan 4 jıla sandık ba<sında denetleme yoln İle yetinen, «TAMAMEN SANDIKSAL (sandıki) yeni bir demokrasi» türii icat ettik ve onn Hilen 19€1 Anayasasmm yerme etnrttnk» diye ilân etmek, çok daha düriist bir hareket teskil eder! nayasa'nın geçen bn A kadar acalpsözd korknnçcümleciÇine veve bir anlam WıshinRton Post. adı «ciddi» ye çıkmış bir Amerikaa gazete Ş sidir. Dünkü Cumburiypt'te bu gazetenin Türkiyeye defgin bir yansını okudunuı. Yer ver vanlışlar ve itiraflarla süregelen bo yazanın en Ugi çekici janı. \.BJ) nin ülkemizde bundan sonra tutacağı yol konusunda açıklamalarda bulunmasıdır Washington Post'un vazdıklarına bakılırsa Amerika bundan sonra Türkiyede bir çizleme politikasına çirmektedir: Amerikan tesislerı kentler den uzak verlere taşmacaktır, uslerden bazalan Türklere de\redılecektıt, 6 nci fılonun bu\uk hmanlara gostenslı zıvaretlen dur durulacaktır. Banş Gonullulen belki de gerı çekılecektır Bir ctimle Ue ABJ). nin ülkemizdeki yeni politikası sSyledir Sessiz ve derinden git1 Washington Posfun yazı«tnda blr takrrn yanlıslar da vardır. Bu Tanhşlann en böviijü, tkinci Dünya Savaşının sonunda Amerikamn TürMyevl kurtardığı iddiasında yatmaktadır. Amerîkan gaaetesi v a nümiyor, va bnmeılîkten gellyor: tknıd DOnya Savaşından sonra Sovnetler. Tüıkivp üstündeki taleplerini 1945 te bize dnynrdular. Hayır. dedik. Dövüşmeye hazırdık. Ve yalnMdık. Stalin bn (iiremne karsısında dtırdn. Aradan iki yıl geeti Tehiike n»klastjktan «onra, Amerika, Truman Doktrini ve 1947 anlasmasJyle Türkirenln yanında görfindü. NATO üyeHğimiz ise « K yıItndadır Bu büvük ranlısm ve\a valnn tarilı cehaletinîn vaniMra Was hington Posfun yazısmda ise ^a^arlı bir takım itiraHar \ardır. Bnnlnrdan en öneralisi şu satırlarda belirgfaleşiyor. Dryor U Amerikan gazetesi: « 20 nci vüzvılda Amenkan kartalmın ttivlertnl koparmak 19 uneu yüzyılda tngilla asİKnmın kuvrugunu çekmek kadar yav gm bir âdettır Üstelüc bu ovun. Turkıvenın akademık çevrelennde rakıpsız hüküm suren venı sol ıçın bir mecbunyettir. Yeni sol her yerde kendıni müesses nızamın vıtalmasına adamıstır Türkiyede ise muesses nızam Süleyman Demırel'ın tutucu hükü meti tarafmdan temsi! edilmektedır Bırleşik Devletler ise Demlrel'ın büyük dostudur Bundan ötürü Amerika. Türkiyede ne yaparsa ona saldırmak gerekir » Türk vatandaşlan bu aatırlar flrerinde dddiyetle diisünmeHdlrler. *merikan gareteM. 19 nncn vüıvıldaki tnfillz sömürredUtinin verim 20 ncl vüznlda Amerikanın doldurdujhınn dolavlı voldan ttiraf etmektedir. 1«te bu Amerika. Türkivede «müesses tıizamın» ve Demirel hükümetinin vanındadır Oemirel'in büvük dostudur. Osmanlı drvletinin «on yıllarında. Sadrıâsam Kamil Pasa. tnriliz taraftarlıd ile mesbur olmuştu Atatürk devrinde. Basbakanlannrn TürkİTenin dostu olmuslardır Çok partili devrede ise Osmanlılıfı Ihya ettik: bütün dünyada «Amerikan taraftan» diye tamnaa bir kisiyl Başbakanlık kottutuna otnrttnk. Ve 19 nncn vüzyıldakl tnjrfliz aslani verine geçen Amerikan kartalı, Türkivedekl bütün üs. tesls. kurum ve güçlerivle, müesses nlzamın yanında iktidann dostu olarak İ poUUkamnda Ç yerinl alımstır. Dunım budnr. *** Türkivede «müesses nlzamı» Bülent Eeevlfln deyimiyle «bozuk düzen» i detistirmek, Türk devrimcisinin görevidir. Boznk dflzen, verini çağdaş knrnmlara bırakttktan sonradır kl Türk halkı kvrtulacaktır. Toprak Işliyenin. su kullananın olacaktır. Yeraltı ve yerüstü servetlerlmİ7e el kojmns yabancı kumpanyalar milineştirilecektlr. Kooperatifçilik düzenl uvgnlanacaktır. Bankalar, sieortalar, dı? ticaret halka dönük millî kurumlar nitellgine dönfıstürülecektir. Mill! gelirin büyük bölümünü çarçur eden, Iflkse ve sefahete harcıyan annlık hizava getirllecek, vatınm oranı vükseltilecek. dısanya bağımlı kapitalizme paydos denecektir Bfitün bunlar bizim iç sornnlanmızdır. Bfitun bunlar bizim milli dâvalanmızdır. Ne var ki bütün bunlar. bir yabancı devletin. Amertkama TürkiycdeM çıkarlann» zarar verecektlr. Csef edilecek nokta sndur U Amerika. Türk İç polltlkasında taranardan blri haline gelmistlr. Statükonun. bozuk düzenin, muesses nlsamın yanında Süleyman Demirel hükümetinin ardındadır. Ve Türk milliyetçisi iç polltika vaparken Aroerikayı karsısrnda bnlmaktadır. Daha başka deyişle. Türk devrimcisl Amerikaya karşı olmasa da: Araerika, Türk devrimcilerine Türkiye lçmde karsı çıkmaktadır. «Sessiz ve derinden git» politikası Amerikanm Türkiye lçb> deki yeni iddia ve inadının bir kanıödır. tsmet Paşa bn ise ne der bilemeyiz ama, biz Türkiyede İç poUtikada milliyetçi ve devrimci fikirlerl savunurken karşımızs Amerikanm çıkmasını, bağımsızlığımıza düşen gölgenln en büyük ayıbı sayryonn. F&er... bilmek mümkün olsa, en büyük yolsuzlnklan yapmıs olan bir Basbakan bile, alelacele ve danısıklı dövüs olarak, kendisini aadık bir 132 geçen E ğer sonnci maddentn, sdzflanlamı maram ve derece dar kapsama sahip hiikmünden, Demirel'in çıkardıfı çıkara UNDEM UNE 30 saniyelik piyes D Samnel Beckett, hepsl hepsi 30 saniye sfiren bir piyes yazmış. Madem ki kendisi Nobel armafanı kazanmıştır, artık onur her yaptığuıda bir hikmet, her söylediğinde keramet aramık gerekir. 30 saniyelik piyes ne olaî diye merak etmeyin. Dünyanın yaşantıs: içinde 70 senelik ömür ne ki? Her şey izafi oldufuna göre nülynnlarca yıl süren dünya yaşantısı içinde 7) senelik insan ömrn ne ise, 70 senelik insan ömrünün yanında 30 saniyelik piyes de »dur. Bizim avangard tiyatro sanatçılafımızın bn piyesi sahneye koyacaklan günü merakla bekiiyorum. Her halde bn mini piyısı bir başka piyesin antraktında oynar, boylece de bizim merakımızı gidermiş olurlar. Zaman saniyeler halinde olsa da yürür. Beckett'in plyeslnin bir başlangıcı, kısacık bir süre sonra da bir sonu vardır. Fakat bu dünyada yüzyıllar geçtiği halde hep basladığı yerde kalan olaylarla saati gerisin geriye işleten gericiye ne demeli? 1959 da Kıbrıs işinde ne isek aradan 11 yıl geçroiş olmasına rağmen daha hâlâ oradayız. Medenî Kannnnmuz 1926 da çıktı, o zaman tmam nikâhı müessesesi ne halde ise aradar. 44 yıl geçmiş olmasına rağmen yine ayni yerde bulnnuyoruz* Arada babasız çocuklar pnblemi, verasetten mahrum analar meaeteai ortalıiı doldurdu£a halde Şimdi şn Sovyet Rusyanm sıcak denizlere inmek meselesine bakımz Hâlâ Mısırda. Cezayirde, Karakayada binlerce Rus teknisveni çahşrvor Katerinanın Akdenize inme politikası meşbur Berlin kongresinde Tüıkiyenin karşısma çıkmıştı. O zaman Gladstone Katetina'nın bu arzusunu Gortchakov boğazına tıkamıştı. Aradan 100 yılı aşan zaman geçti. Şimdi dönddk dolastık ayni yere geldik. Aslında yalnı* insanlar değisti Katerina gitti, yerine Bretner geldi. Gordchakov gitti Gromiko geldi. Gladstone'nun jerini de Nixon aldı, çünkü Berlin andlaşması zamanında dünya piy&sacmdaki îngilterenüı yerini Amerika isgal etti. Bütün dünya bileğinde saati oldnfn halde her rastgeldiğine saat kaç? diye soran kararsız adam gibl yakın bir tehlikeden ürkerek barut kokusunu kokladığmdan şu sıralarda kendine ümit verec«k şeyler arıyor tnanmadığı halde, hiç kimse kimseye atom bombası atamaz! diyor. Bir daha savas ounaz diyor. Zaman geçiyor ve galiba kılığımız kıyafetimiz defişti, teknik lUm Uerlediği halde beşeriyet ihtirasi ve duygularını ayarlamakta; aşkU, intikam duygusunda, bencillikte, Beckett'in 30 saniyelik piyesi kadar bile ileri gitmediği için dönüp dolaşıp hep ayni yere geliyor Nobe) mükâfatı kazanan Beckett piyesiyle bunu mu söylemek istemiş? Bilemiyorum ama o böyie kısa bir piyesin yorumlamasıru bize bnaktığı için biz de piyesi görmeden böyle bir yornm yapryorus. nın ilerici aydın kana*£. dı ile işbirliğine girilflfe :si konusuiv.,^radan biıçok .leştirmeler yapümıştır. Bir kı sım eleştiriciler aslında böyle bir sessiz anlaşmaya bilinçli olarak girilmediği kanısındadırlar. Bunlara bakılırsa. atılımın yöneti cileri CHP iktidannın iç koalisyonun her an tutucu güçlerden yana kayabilecek dengesizliğinin farkınâa da değillerdir; bu «saf idealistler» böyle sosyopo litik analizleri yapamıyacak durumdadırlar. CHP iktıdan, bunlan iyi niyetlı saflıklanndan yararlaııarak «kullanmıştır». Oysa ki, bu konuda yapılacak birazcık ciddi araştırmalar, yocettcilerin daha gorevlendirildikleri ılk günden ben yürutme gücünü alduüan ternel dayanaguı ne kadar ^ lantüı ve çatlamaya yatkm oldugunu bildı&lerini gösterir. Baa tan beri tedırgın, kuşkulu, çevreden gelecek tehlücelere fcarşı duyarlıdırlar. Bu konu ile ılgılı belgeler, onlann hiç de terfi etmış memurlann olağan sevıncı huzuru ve rahathgı içtnde ışe koyulmadıklarını açık seçık ortaya koyuyor Daha ışe başlarken içinde bulunduklan durura sonradan bazı kişilerin çizdıkleri gulluk gülistanljk bir ortamda, safçasına bir Ulkücıiltikle ortaya çıkarıUp, yaptıkian sömurUlmüş, CHPnin bir takun glzli amaçlarma aracı olarak kullanıimış kişiler gdrünumüne hiç uymuyor. Nitekım amaçlannın a çıklanması konusunda gösterdiklen titızlık ve çeidmseıiik buradan gelmektedir. CHP'nin tutu cu ıç koalısyon ortaJdannın gücü her an artabilır ve ılericı ay üm kanat, geniş anlamlı bir eğıtim atılımını desteklemekten vaz geçerek amacı bir okuma • yazma kampanyası sımrlan lçine ıtebilir. . EldekJ zaman dardır Ne kadar sürecegi bilinmez. Ne gariptir kl, bu durumu en az anlayan bir takım İlerici geçl nen eleştiriciler olmuştur; atılırru ybnetenlerin amaçlannı yaygaralarla ortaya sermemiş ouna lannın nedenleri bunlarca bn turlü anlaşılamamış (bugün bı le!); bu durumu amaçların darlığı, kıtlığı Oe yorumlamaya kalkmışlardır. mesi için CHP iktidan eğişik bir eğitim anlayışına dayanılarak yürütülecek atılımların gerçekleştiril ENGİN TONGUÇ Devrim için eğitim D aha bastanberi sUrdUrülen bir başka eleştırı, ait yapı ilışkılerinı değiştınnek yerine, egitlm gibl bir üst yapı kurumundan işe başlamamn ilerici bir tutum olamayacagı gorüşüne dayanır. Burada gözden kaçınlan bızce şudur: O dönemde atılımı yöneteceklerin önünde bu çekiiae iki olanak, İM altematıt yoktu. Olanak bir tekti; o da eğitim alanında işe ırirışmeye elverışlı ıdı. Ya ait yapı devrımlerlne gırişirsiniz, yahut bız bu egitım kampanyasını yürütmeyız mı demelilerdl? Yoksa yaptıklan gıbi, egitım atılımını ait yapı değişikliklerinl hızlandıracak, bunun İçin gerekii ortamı ha^ırlayacak yonde ml kullanmalılardı? Sonuncusu, üericiliğe, devnmcıüğe, eyleme yarasan davramş degıl midir? suurlu bir sekilde, köyün içten canlandırıunasıdır. Köylü insanı öylesine canlandırma.lı ve şuurlandırmab ki, onn hiçbir kuvvet, yalnız kendi besabına ve insafsızca istismar edemesin. Kı>yün sakinlerine köle ve uşak muamelesi yapamasın. Köylüler şunrsuz ve bedava çaiışan birer is hayvanı haline gelemesinler.» Köy meselesi köyde eğitim prob lemleri de içinde olmak üzere bu demektir».» Ne kazaınlabilir? gitimin amacını genisleterek devrimci gelişme yonünden ondan yararlanmaya çalışan kurucular, ote yandan ait vapı degışiklikleri yapılmadan, yalnız egitım ile her seyln çözümlenemeyeceginl de bilmektedırler; başka bır deyişle egıttmin ve üst yapı kurumlannın gücü konusunda gerçekçjcürler: «Toprakla İnsan. vatandasla iş, servetle vatandaş arasındaki münasebetler abenkli bir sekjlde kurulmayacak olursa, umumi hayatın akışına yol açan bütün kanallar tıkalı kalmaya mahkum dur... Verimli topraklarımızın' çoğu bunlan ışletemeyen ve>a bu vasıta Ue kovlüleri istismar edenlerin elindedir. Cumhuriyetüı hailetmeye mecbur olduğu en büyük iş toprak meseiesidir. Bn is düzeltilrnedikçe Türk halkını mesut bir hale getirmenin imkânı yoktur.. Köylünürj cam mesabesinde olan snlara temellük meselesi de tıpkı toprak işi gibi mutlaka devletin el koyarak halletmesi gereken mllli dSvalanmızdandır. Işe varayacak hemen bütün sular sömürücülerin elinde bir tahakkflm vasıtası olarak kullamlır Köylülerı mizin genel hayatlanyla birlikte memleketin genel bavatma şekil veren bu probleraleri oldoklan Ribi kabul ederek köylüyö sadeoe okutrnava kalkısmaktan ne kazanılabüir?» E «Bindikleri dalı kesme» tur. GUnUmüzun, u ü lücı gücünü kby ensUtüsU çıkişlıların ••••••• oluşturdukları ögretmen bareketlen büe, sosyo politlk a;ıd&n bilinçlenmiş köylü aydının gilcünU ve haklannı dUzene kabul ettirme çabalan olarak yorumlanamaz mı7 Birkaç yıi sürebllmiş bir eğiüm çalışmasının otuz yıi sonra bile etkın sonuçlanru toplum hayatumzda duyurması basannın bır kanıtı değil midir? İkinci Dünya Savaşının sona ermesi ile kby ensütüsü atılımına elvenşll siyasal ortamın ortadan kalkması, CHP iktldarı İle Ubirllgine girerek böyle bir atılımı vürUtme taktigtnin yanlışlığı anlamına gelmez. Bu işbirMgini sürdürmeye elverlşli koşullar, iç ve dıs etkenler daha birkaç yıl sürüp gidebıllr çalışılabilecek süre daha uzun olabilirdi. O zaman alınacak sonuçlar da hiç süphesiz bugünkülerden çok daha fazla olacaktı ••••••••••• • ••••••••••• ••»£• in Vetkili Befgeler Konuşuyor Devrim acısından Köy Enstitüleri ve Tonguç Engm Tonguc ınt Sonuç B I LA N Danışfay Dör'üncü Daire Başkanlığından: Temyiz Komisyonu Birinci Dairesınin 29/5/ 1969 gun ve 69/1886 sayılı karannm bozulması dıleğiyle Kadıköy Vergi Dairesı Müdürlüğü 'tarafından Cafer Pulat'a karşı açılan ve Dairemizin E. 69/5184 sayısuıda kayıth bulunan dâvaya aıt dilskçenın, dâvalının adresinde bulunmaması sebebiyle tebliğ olunamadığı anlaşılnnştır. Dâvalırnn, son ilân tarihinden itibaren 15 gunun bitiminden başlamak üzere 30 gün içinde dâvaya ait dilekçeyi almak uzere Damştay Dördüncu Daire Başkanhğma başvurması veya dılekçe kendisine gönderümek üzere açık adresini biîdırmesi 7201 sayılı Tebliğat Kanununun 28 inci maddesi gereğince tebliğ yerine geçmek üzere duyurulur. (Basın: T5W1/355O) urada bir başka yanılgıya da deginmek ıstenz. Bazı kışilerın sandıki an gıbı enstıtu yönetıcılen yalnız egitım alanın da yapılacak atılımlarla koy ve Ulke kalkınmasımn başanlacağı savinda da değılierdi. Köy enstitüsü atüımını ve yönetıcılennı başka alanlarda yapılacak ve devrlme yonelmış çabalann karşısında imiş ganmnk ve böyle göstermek ilerici geçınen bazı eleştlridlerin bir baska gafletı bir çeşit «bındiklen dalı kesme» yanılgısıdır. Hemen şunu belırtelım kı, enstitü sistemınde eŞı tim alanında yapılacak çalışma larla köy " kalkınmasuun. ülke kalkınmasmın gerçekleşebileceŞı gıbı bır tez hjçbır zaman ılen sürülmemıştir Bu gıbı eleştırı cılenn kaba bır dıkkatsızlıkle gozden kaçırdıklan şu «canlandınlacak köy» deyimi İle anlatılrcai, istenilen bile işte tam o aradıkları noktadır Köyü kalkjndırmak değil, canlandırmak söz konusu ldi. Kuruculann daha açık deyimlert |le «Köyü kaltandrrmaya değil, kendi nnsurları ile içinden canlandırmaya çalışmak ve şuurlandrrmak lâzım ireliyoTdn» (2). Onlara göre • «Köy meselesi bazılarının zannettiği gibi mihaniki bir snrette köy kalkınması değü, manâb \e S CHP'de denge bozulnnca... kıncl Dünya Savaşının sona ermesi Ue CHP içinde güçler dengesı bozulrnuştur Savaş ekonomısının tüccar eşrat ağa topluluklannı güçlendlren at kısı. çok partılı rejıme geçmeyı gerektıren dış ve lg gelismeJer CHP İlerici aydın kanadının gJ cunü azaltmış, 1946 yılında da bu kanat ıktıdardan aynlmak zorunda Itahnıştır Hattâ. smıf sai açıdan, asıl Urtıdar degi?ıkll ğınin 1946 da olduğu ve bır 19461960 donemınden söz edilrnesı eerektiğı fcanısmdayız. Boylece atılımın başlangıcı ile durması arasmda ancak birkaç vıl geçrruş, fakat bu birkaç yıldan. sıstemln pek az bir bdlümünün gerçekleştlrilebılmi? olmasına ragmen, veterince yarar lanılmıştır Ezılenlerde billnç uyandırmak amacı bakımından aiınan sonuçlar başarılı oltnuş İ NTMBÜS onuç olarak köy enstitüsü atılımının amacını ve anlamını söyle özetleyebiliriz: Bu caba ile ait vapı değişüclıklerinı en fazla etkıleyebüecek bir Ust yapı kurumu olan eğıtimin görevlert ve amaçlan genışietilmiştir. £gitim kurumu devrımsel süreci hızlaodırmak için kuUanılmıştır. ülkenin toplumsal yapısı geregi olarak en genis ve en çok ezılen emekçj kıtlesi, köylu üzennde çalısmalar yoğunlastınlmıştır. Bu çalışmalann yapılabilmesi İçin genel nitelikleri bir orta sınıf iktldan olan CHP iktidannın Uerid aydın kanadı ile ışblrliğtne girllmış, yürütme güctl ve siyasal destek oradan sağlanmısür Böy lece çok seyrek olarak bir araya gelebilecek bir takım koşxülardan, etmenierden, bir tarihsel olanaktan basarı Ue yararlamlarak günümüze kadar etkilerirrt surdüren bir «devrim İçin egi tim» çabası yttrUtülmüştür. So» run. doğrudan doğruya Curnhunyet rejimının temel sorunu o lan halk kıüelerinm siyasal egemenliği elde etmeleri sorunu oldugu için, günümü» kadar düşünce ve siyasal bayatıınızda ılericı ve gertd (rüçler araamda • kı başlıca çekisrre konulanndar bınsı olarak süregelmişttr ve gerçek anlamda bir dempkr&siye. halkrn egemenllgine kavusulanadek de devrimsel süreci h » landıncı bir yöntem olarak tartışması sürüp gidecektir. KOy enstitüleri konnsunun bilimsel ve cıddi çalışmalarla derlnliğıne ıncelenmesiyle devrimci aydınlara strateji ve taktik konulannda vararh olabılecek sonuçlara varılacağı kanısındayız Dileğimiz bu konudakl clddi inceleme ve tartısmalarin artmasıdır. 9 O N Cumhunyet tarihinın en büyük denemelerinden birı olan Koy Enstitülen ve enstitülerm kurucusu İsmaıl Hakkı Tonguç üzerine en belgesei bilgıleri verebilecek kisi, hiç şüphesiz, İsmaı] Hakkı Tonguç'un özel arşivini değerlendırmek olanagma da sahip bulunan oglu Engin Tonguç'tur Yazar bu kitabında. köy enstitülerinın kuruluş ve yıkılı^ ortamını, Tonguç'un CHP ve tnönü Ue ilişkılennin içyüzünü. köy enstitüleri üzerine oynanan oyunlan belgelerle açıkladıktan sonra Tonguç'a ve enstitülere sağ'dan ve sol'dan gelen eleştirileri cevaplandırmaktadır. Ofset baskılı lüks krome kapak içinde 664 sayfa, 20 liradır. Genef DaSıtım: ANT YAYIM.ARI İstanbul Cumhuriyet 3553 Kırsehir eşrafından merhum Sıtkı ve merhume Refia kızı, Saghk Bakanhğı eski ümum Müdürierınden emekü Dr. Süreyya Yücel'in kıymetli eşi, Başbakanlık doktoru kardioloğ Dr Servet Yücel ve Süheylâ Yücel'in biricik annelen. Cemile Yücel, Baron Dr Georges Le Beau de Hemricourt ve Kemal Yücel'in kaymvalideleri Ayşe Hemricourt, Osman, Ayhan ve Ayda'nm büyükanneleri, Şahap Özütürk ve merhum Kema) özütürk'ün ablalan Zehra ve Kamer Özütürk'ün görümcelerı, tyigün ve Ersin Özütürk'ün halalan, Salihat' Nisvandan Hanımefendı 8 3' 1970 Çarşamba günü ebedıyete intikal etmiştir. Cenazesi 9/3/1970 Perşembe günü ögle namazmı muteakip Hicıbayram Camıinden kaldınlacaktır. Tanndan rahmet dilenz AtLESt / r VEFAT B E H İ C E Y Ü C E L {2) Bn tümce ve buııo cek aktarmalar Hakkı Tonguç* un «Canlandırılarah Köys kitabından ahntnıstır (Renul yayuıevi, Istanbol 1926). n Cumhunyet 3565
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear