01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE İKİ 29 Nisan 1970 CUMHÜRÎYET öy enstitüleri kapatılah banca yıl oldu, hâlâ içeride ve dışanda köy cnstitâlerinin sözfi ediliyor. Geçen gün Le Monde gazetesinde •Bu unutnlan köylü» başlıklı bir yazı çıktı. Son lelrele dolayısiyle Türkiye'ye gelen unlfi Frans n gazetecisi Jean Lacouture bizdeki köy sorununu hemen kavrayıvermiş. Lacouture yazısında jöyle dtyor: «Otuz yıl önce Türkiye'de köylünün kalkınması için çok önemli bir iş yapılmış: Köy enstitüleri kurulmuş. 1940 da îsmet Inonu hükümeti zamamnda Tonguç adında bir psikososyolog köyleri köylülerin kalkındırması için bir formul bulmuş: Temelden başlayan bir Kemalizmdir bu. Küçük kültiir evleri kurulmuş. Bunlar beş yjl yalnız eğitmen değil, teknisyen yetiştirmişler. Bu enstituler Devleti kuran insanın gıristiği büyük isi geniş halk tabakalanna yayarak büyük bir aktmm motoru olmuşlar. B u eğitim ve araştırma ocaklanndan birinci derecede kişiler çıkmıs: Işte «Bızim Köy» yazan Mahmut Makal. Ama köylü kitlelerinin kalkınması için gırisilen bu tesebbüs çok kişmin huzurunu kaçırmıs, çıkarlarına dokunmus. Ya köylüler kcndılerini gerçek insan saymaya kalkarlarsa neye varır bu? 1947 den sonra înönü'nün köy ağalan koalisyonu karşısmda geriye donüş yaptığı anlaşıhyor. Bundan sonra hocalarla ağaların, yeni düşüncelere karşı çıkarak, 1950 de Adnan Menderes'i ij başına getirdiklerini görüyoruz..» K 1970 Uluslararası Eğitim Yılında Köytfe Eğilim Reformu Hıfzı TOPUZ lerin kurulması gereklr.. Bu işler kolay kotay gercekleşmiyeceğine göre köylüleri kendi topraklanna bağlayacak ifflkânları arastmnak daha kolaydır. ftnıfı dikilecektlr. ÇiinVfl onlar köylünön ardınİ£iimasına karşıdırlar. Çünkü eğitim gören, aydınlanan köjlü çocukları yarın insan Ribi yagamak için savaslara giri^ecekler, insanlık haklarını, sosyal haklannı, demokratik hak ve ozgürlük lerini savunmak için, kendilerini sörnüren kijilerin karşısına çıkscaklardır. Gericiler, din sömüriicüleri ve kaba kuvret de bu eğitim sistetnine karşıdır. Çünkü bilimle somıirii duzeni çelişki halindedh her zaman. Büyük toprak sahiplerinm. din sömüriieülerinin etkisinde olan bilgisiz kişiler de, meselenin özünü kavramadan, treleneksel tutucu dfizeni savunacaklarlardır. Onun icin, güçtür bu eğitim düzenüıi gerceklestirmek. Biz, köy enstitülertyle bn sistemin en gfizel öiTprini vrmîsiz. ÖvJe bir övtıek ki bupân geri k£İmı? ülkelerin birçoğunda uygulanabilecek bir ömek. Ama ne olmuş sonra, bir takim gericilere taviz vermek İçin canma oknmajaz bo basanlı sistemin. Oysa bugün geri kalmıj ülkelerde hâlâ bu çeşit örnekler aramyor. O K Enstituler tarihe kanşalı yirmi yıldan fazia bir zaman oldağu halde, köy kalkınmast ve koyliilerin eğitimi soz konusn olduğa zaman, her defasmda köy enstitülerinhı üzerinde durulması heyecan verici bir olaydır. i, luslararası Eğitim Yılı. olarak adlandınlan 1970 yılında üzerinde durulan en öncmll eğitim konnlarmin blri köylülerin eğitimi konusudur. Bagün geri kalmıs ülkelerin hemen hemen hepsinde bu konu ulusal kalkrnma soronu üe çok yakından ilgilidir. Neden? Çünkü bütün bu ülkelerde ko.vlerde yasayanlarm sayısı kentlerde yaşayanlardan faıladır. Köylerdeki yasantı koşoUan ise kentlerdekinden çok daha kötüdür. KöyleTden kenöere bir akm vardır büton bu ülkelerde. Çoğu zaman şöyle bir soru üzerinde dunılmaktadır Ne yapmalı da bu akınlan önlemeli? Kentler yenl gelenlere iş sağlayacak durnmda değillerdir. Kentlerin dış kapılannda, geeekondularda yasayan issbtler bn ülkelerdeki rejimlerin varlığını tehlikeye sokmaktadır. Kentlerde yeni is imkânlan sağlamak da güç ijtir. Bunnn için yeni yatanmlar gereklr, enfrastrüktür hanrlıklan gerekir, yeni endüstri öylüyü nasıl topraga bağlamalı? Geri kalmış ülkelerde, genellikle köylerde, üretitn çok ilkel araçlarla yapılmaktadır. Toprağuı isietilmesi tam bir düzensizlik içindedir. Topraktan çok az ürfin almmaktadır. Çoğn yerde toprak reformu yaptlmamıştır. Ücretler düşfiktıir, işsizlik vardır. kooperatifler kurulmamıştır, ortak işletmeler Joktur. Kendini geçindirecek kadar toprağı olmayan veya hiç toprağı olmayan köylü. bu koşullar altında yaşantısını deği;tiremiyeeeğini sezdiği İçin kente gidip is aramağa kalkar. Bu, Afrikada da boyledir, Asya'da da, Lâtln Amerika ülkelerinde de. nce başlayalım birinci »istemden. Bunun avantajlan vardır. Çünkü eğitimde köylükentli aynntısını kaldırmı; olursunuz. Köy okulunu biliren, orta okula da gidebillr. liseye de, universiteye de. Demek ki bu, eşitlik sistemidir. Ama Iâftır bu eşitlik. Köy okulunu bitirenlerin yıizde kacı universiteye. liseye devam edebilir? Hem gitse de ne olur? Geri kalmış ülkelerdeki durum şudur: Klâsik bir eğitim sistemini uygulayarak kente giden öğrenci artık genellikle kendi köyü için kaybolrauştur. Okulu bitirince memur olur, mühendis olur. doktor olur. avukat olur, ama koyune donmez bir daha. Bu, eğitim ekonomisl bakımmdan verimsiı bir yoldur. Bu biçim eğitim kitle kalkınmasina yaramar. ancak kisisel kalkınmaya, bireycl bir kalkınmaya yarar. • Ahmet Emin Yalman, basın hayatımmıı en kıdemli üyesi v* S renkli kişilerinden biridir. Altmıs yılı aşmıstrr Yalman'ın gazete • cflifi Bir ıak.tlerin etkin basyazan. simdi anılannı derleyip 1 toparlamaya uğrasryor. Ve hâüralannın birinci ciidinde söze İ başlarken: 3 « Yakm Urihte çok sev rördüm. çok sev ıreç1rdrm« divor • Son vıllara kadar Türkivenin sivasî gidisinde önemli rollerp S çıkan Valmar.'m vazı havatı. bastan sona tatarhdır. Olavlara S kapitalist felsefenm eözlüklerivte nakan esH basvazar. eikprpîrrip Ş çok bulumn Amerikancıl n a r tipinrn renkli bir Smetidir tkti sadî nedenteri kurcalamadan. «ıSmürii dnzenine ilismedpn. vözev deki polirika cnvelerivle hasır nesir olarak bir ömur eeçirmMir Bizi buçün Yalman'ın kitabma değtfn bir fıkra vazmara iten neden. kıdemli yazann Mustafa Kemal üe tanısmasnn ele almak içindir. Yalman. Atatfirk Oe tanısmaaan sflvle anlatıvorî «1917 dp Almanyaya yaptıgım b1r sevahatten yurda dönilyordurn Trende ünıversite akıl hastalıklan hocası Dr., Mazhaı Osmanla beraberdim. Bir aralık bana dedi ki: 1 Mustafa Kemal bu trende bulunuyor, farkrnda mısh»| Parkmda degildinj» Ahmet Emin. Mazhar Osman"ın haber vermesi nrrrine trende Mustafa Kemal Paşavr arar bulur. Sonrasmı okuyalım: «Mustafa Kpmal Pasa. Veliahf Vahdettin Efendl tle b» A'.man ppohelenne .vaptığı seyahatten dönüyordu. Yolda We tan aynlmış. tedavi için bir raüddet Karlsbad'da kalraış4 Ken disine Zivaretlerinlz ve temaslarmre neUeeshıde ne gfb'' naate rardınız' Bunu sorabıhr miyim? Ortada gızlenecek bir şey kahnarmştır. Bizlm taraf harn) fcaybetmiştır hiç bir ümit kapısı voktur. > Bu söyleri «nrrunea dehset içlnde kaldım, dünvt JtMenbire nkıür Hbı oldu. Bflrıassa kendi perişanlıfırnns. cephedekı asker binbir vokluga. katlanarak dBSüsürken, gerilerde mUsamaha sbren volni7luklar. sefahatlar. cıİRinlıklar karSKmds n» tice hakkında ivimser olmak zordu. Buna ragmen düşmanın da daSınık ve zor bir halde bulunduguna bakarak. daima Omit kapılan anyor. son zaferin bİ7İm olacağına kendlml »• okuyuculanmı inandırmava calısıvordum » Ahmet Emin'in itirafı üeinçtir. Babıâlirtr v iu vazarlar dün oldnBn sfbl btıefln de hem k e » düerini ve hen de okurlannı ıjerçek dı«o bir takuo yazılarfft oy*> lamaktan InırtulamazlarSöz<elisl su içinde vasadıÇımiz e i d rtemokrashrrn çoktuı y k kıldıgını perde ardmdaM tonnimalartîa b«On politnracilar fiSvler Hanei yetkili ile konnssanrz «Bu 1» bovle rfrmer» veva «bu Js Mt. mi«tir» dive (raramsarftrrnı dile «ririr. Memleketin feci halinl tırtlairımıza kadar battıfımız borclarla bafımtı hale eel<1JHnıi«i. Amerikanın fktisadi havatiınmn fnlerhı) cllnıJe lutrnfmnı. fltrj»«l işlerinin Washineton'a ba«ı kaldikca ordumimm mffli orfitı • • » yılamıvacaŞını. bir n'imrenln memlekrti «;ovu^ sogana çevirrtiHni en Tuksek koltuklarrta oturanlann voİ5UTİnkiarla I ç J c e bnlondnklarmı, tam bir çöküs volunda hulundntumuzn kmpalı etnnnnlarda vüksek sesle sövlpmelrten kimse kaonmas. Ama açık otnrutnlarda. gazete «tayfalannda. rad»o demeçlerinde halkımm aldatmak. iyiraserlik »sılan yapmak da nsuldendir. Ahmet Emlnin amlannda bn hakımdan almacak epev ders var. Hele Atatürk'ün afnndan EnveT Paşa'va veriien bir dem var ki. buefinün deTimcileri. cok dikkatle okumalıdirtar. Enver Pa«a'va verdiği muhtırada divor H Muvtafa Kemafc « Askert politika, mUdafaa emeline davanmah her 8<;kPr1ri Üzerinde MtrenmeH. havatını korumava bakilma)ifİ7r EenebJ mnm leketlerin menfaatine davanan maksstlar tçtn bir t«k asksrimizi Eözden çıkarmamahyız. Alman askert W7metler1nde Türkler kul lamlmamalıdır. Mesela Türk kuvvetlerinden eltmlzde kalmıs kı sımlar, bir Falkenhaynin Ihtiraslan içtn mftnasız tehlikpler kar sısnnda bırakılmamalıdır Bu muhtıran vazan ben kend) $ah<iirr İçin aşa»ı mertebede her harb hizmetlnl kabul etmevp h a n n m fakat prensip olarak Inanjyorunı W hic b!r Alraana vüz Wnlerw> TUrkiln hayatım kontrol tmkanı verilmemplidir Mmanlaı harbin uzamasından yararlanarak, TUrklvevi üstti örtülU bir styriurjtf haltne f,etinnek imkaaım bulmamalıdırlar.» Yukandalci muhtırada «Alman» kelfrntf^nl sfflı» «AmeMkanr kelimesinf vazarak. Gaz» Wu«.tafa Kpmal Atatürk'fin 1970 Türfci vesi askeri politika<îina dpŞein Röriislerini öSrenmefc mümk8nd8t Gari Mnstefa KemaltB ölfunündfn sonra T3rl» ord«r«ııno »» bancı kumandanm emrtne baglavıp. «kurbanlılı fcnvun mrm as ker» politikasmda Mehmetçikleri venlden topnn aftTin» «ören po litikaciiar. Atattlrk'e (hanet edenlerdlr. Memleketimlzi «Ilst» ftr ttilü sfimuree» haline eetirmeh istlyenler, eeçmiçte doüt ma«kp siyle Türkiveye gelmfslerdi .. Tarihten ve VtatOrk'teu d e n almak istlyorsak <1o<rt rine dikkat etmellyiı!^ Ahmet Emin Yalman'm anılarım okurken... , Eski düzen yürümüyor artık Eğer köylü köyünde geehnbıi sağlayaeak ve yasantısını daha iyiye görörebilecek durumda olnrsa kente göç edip maceralara atümaz. Peki, ne yaptnaJı da köylü kendl köynnde İnsan gibl yasayabilecek durumda olsun? Toprak reformu. Ama toprak reformu da yalnız bir kannn meselesi değildir elbette; bu da bilgiye, eğitime dayanır. Toprağm verimini arttirmak için ne yapmalı? Nasıl örgütlenmeli? Yeni araçlan nasil bulmalı? Toprağı nasıl işletmeli? Bir arada çalıjmayı ve bölüsmeyi ı c ortak yajanbyı nasıl sağlatnalı? Bunları bilmek ve uyfulamak köylünün «kara cahil» köylü olmaktan kurtulup •çiftçi» olmannı gerektirir. Bu da her 5«yden önce bir eğitim sorunudur. Peki, köylüyü nasıl egitecefiz? Köylülerin eJHtfaninde başlıca iki yol vardır: Ya kentte uygulanan klâsik eğitim sistemini köyde de uygulayacaksınu, ilkokulu bltiren köylü kentte orta okula, Useye devam etme imkânmı sağlayaeak; ya da köy okolu için ayn bir eiltim prograau yapıp onu uygulayacaksınu. entteki okula gidebilen çocuk ya zaten bi• raz varlıklı khnselerin çocuğudur: o laman bu sistera varlıklı kimselerin kendi imtiyazlı durumlannı biraz daha güçlendirmelerine yarıyor demektir. Ya da bu cocnk olağanüstü imkânlarla kente gidebilmiştir; o zaman bu eğitim biçimi kendisine sınıf defistirme imkânmı sağlayacakür. Okuma yazma bilen oranının % 10 35 aratında olduğu ülkelerde klâsik eğitim köylüye köyünden çıkmayı sağlar, o kadar. Slvrilmiş. zengin olmus, sınıf değlştirmiş bir kisinln köyüne yapacağı yardım bir sosyal yardımdır. yoksa köyün, ülkenin kalkınmasuıa yol açacak bir yardım değildir. O Devrimci bir yol tuz yıldan beri eok seylet değisti bu dflnyada ve geri kalmı? ülkelerde. Bugün modern haberlesme araçlanyla bütün yenlllkleT. yeni düşünceler bir anda yayılıveriyor bütun dünyaya. Köylüler kendi çıkarlannm nerede olduğunu daha çabuk anlıyorlar. Feodalite düzeninden srda kalan tabular yıkılıveriyor Mı anda. GelenekseT usullerle topraklan Hletenler. toprağı ve köylüyü sömürenler de artık modern dönyaya ayak uyduramıyorlar. Gellsmis ülkelerdeki firetim metodlarile rekabet ettnelerine imkân yok. Mecburlar üretim tekniklerin) değistlrmeye. Yoksa kendileri hatacak. Modem üretim teknlklerini uygnlamak icin de toprakta calısanlann eğitim görmiii olma^i frerek. Geri kalmıs ülkelerde shndiki toprak düzeninl yürStmek Isteyenler köylüyü okutmak zornnda olduklarmi anlıyorlar. Ama bu eğilim feinin lleride kendl bıslarma bir yığın dert açacağmı da blliyorlar. t?te celiski burada. a köy çocuklan yeni metodiarla efitfan gftrecek, aydmlanacak, toprağı daha iy] ijlemesin) öğrenecekler, ya da eski toprak dfizeni toprağı sömürenlerin başma yıkılacak. Köyün ve ülkelerin kalkmması İçin köyde devrimci eği. tim reformundan bajka çıkar yol yok. 4 G elelim ikincl sisteme. Bu sistemde amaç köylü çocuğnna kendi i$bıe yarayacak, kendi çevresînin kalkınmasını sağlayaeak, kendi çevresinin kosuilannı deği$tirecek bilgileri vennektir. Demek ki bu, devrimci bir yoldur. Oeri kalmı? ülkelerde bu yoln aygnlamaya kalktuıız mı karşınıza önce büyük toprak sahipleri Y Hayır Şiirlerde 28 Nisan «Uyandır hâlâ uyanmayanlar varsa...» Devrim şehidi tegmeıı All lhsan Kalmaz'm anı defterinde bolunan jiirin adıydı bu. Uyuyan varsa, onlan da uyandır. Hâlâ» uyuyan varsa demis genç teğmen! Vyanacak zaman değil, nasıl uyuyorlar diye jasarak, Inanroayarak... Gerçek anlamıyla siir değerl yok belki, ama o ictenllk, o Atatürkçü tnanç, o boıulmamıs devrim duygusu nasıl buram bnram tütüyon «Bir habaset çemberıyle sarmak istiyorlar seni Seni korkutmak, seni smdinnek, seni susturmak istiyorlar Susmayaru, korkmayanı kan kusturmak istiyorlar Çok kumazca, çok maksatlı bu çalışmak, bu çaba Bir deneyelim diyorlar, yok eder miyiz acaba Çünkü saltanat sürmek için senin yok olroan gerek Çünkü sensin üual&plan atyakta tutan destek^ » Sbmn l»0'dan ba yana tam on yıl geçti. Hem d> nası! g ç Hal» afn^la soylcmek gerekirse delerek geçti.» Ne urautlarla bajlanaıî bir grençlik başkaldınsı, devrimci Türk ordusunun, ayduılarla, halkla el ele \ererek çağdışı bir çıkarcılar yığınını bir anda yerle bir ederek. Mustafa Kemal'cilik anlayısuıa yurdu ve ulusu kavujtnrarak... Yepyeni bir ileri düzen, bir anlayıs, bir feisefe getirerek. Yannlara ı$ık tutarak... Kaç ay, kaç yıl sürdü? Pekaz! 1961 seçimlerinden sonra DP'nln yerini alan siyasi topluluklar 2$ Nisan'ın, 27 Mayısın getirdiklerini teker teker yediler, bitirdiler. Kalanlar varsa. onları da tanmmaz hale koydular. Bugün 28 Nisan 1960'dan bir bakıma «laha gerilere duştüysek suç yalnız DP mirascılarında mıdır? Hayır. suç biraz da Atatürk'un kurduğtı CHP'yi yönetmekle görevli olanlana polirika gereği diye durmaksızm attıkları ters, geri adunlarda, yanlış hesapiarda da değil midir?. Bunlan unalmak fstiyonım bugün. Siirler okumak, o kadar. önümde iki antoloji var, 1964'ın yaz aylannda çıkmış ikisi de. Birinin adi >Yeni çağ Türküleri», öteUnm «29 Nisan, 27 Mayıs Hürriyet Şiirleri Antolojisi.» Nedense bu kitaplann yeni baskılan yapılmadı! Ncdense!.. Evet. nedense bu antolojilerde yer alan sürlcrin çoğu bir daha ortada göriinmedi. Badyoiarda duyobnadı, okullarda ezberletilmedi. Hattâ, en korkuncu bu, büyük bir cosku üe bu silrleri hemen crclk yazan şairierimizden bazıları daha sonraki yıllarda yayınladıkları kitaplara sokmadı bunları. Buna da unutalun, okuyalnn siirleri. Yazılmış guzel siirler, kalir geleceğe. Bugün bazı sairler bırakmıs olsa bile öksüz çocnklar Kibi bu siirleri!... tste Dağlarca'nm «ozgürlük Aianı. kitabındaa bir kıta: «Vursan vursan tuketemezsın Govdesi düşer de gece yarısına dek Varır üstune Elleri ayakları göğsü.» îste Cumalı: «Kanının aktığt yerde Göz yaşının aktığı yerde Karanlığı içinde kabrın Güller açıyor iste Güller ısık, aydınlık içinde.» Suat Taşer: •Ama sen kardeş değılsin ki vurursun goziine dizine dursun yedığin ekmek, içüğin su anandan erndiğin haram olsun bu lânet tarihlerce peşinden gelsın . sen kardef değilsın ki kalleşsin vurursun.» Iste Çağlar: «tstanbtıldan Samsuna çıkar gibi yavasça Buraya dönmek için bir çarecilc bul Atarn. Çil yavrusu gibi dağü»an şu cüceier Bir kere doğrul Atam bir kere doğrul Atam.» Nice nice mısralar. Hepsi urautlu, coşknn. Zulme. kötülüğe karSi. Kimi daha 2S Nisandan hemen sonra yazılmış. Kiml de 27 Mayıstan sonra... Bu siirler de guzel doğrusu. Usta salrler her zaman başanlı bir siir kurar, unuralmaz mısralar yaratır. Kanstınyorum antolojiyi. iste Cahit Külebi. t'sta şair 27 Mayıstan sonra ne güzel bir SÜr yazmış 2« Nisan için: «Ah kader beklenmeden gelirsin Bir yanda küıçlar, sopalar, kara namlular Bir yanda özgürlük diye, onur diye . Açümış tertemiz avuçlar var. Bir yanda bilim, çalışma, inanç TürlrCsü söyleyen dudaklar var Bir yanda kahpelik, kalleşlik Küfurler, tekmeler, kurşunlar var> Külebi*nin «İkind Cumhuriyet siirinin son trtası «Cojan, ulu bir deniz Türkeü yine Bayraklı kjvanç duyar dalgalanmaktan. Yol açıldı en güzele, en iyiye Sevinçten, umuttan, alman haktan. Radyoda bir mars ealar, farkı yok bavraktan Yaşa, varol Harbiye!. Bugün AP Konya Senstorii, F. Halıeı da o gün bakın ne demJj: «Sığmaz göğuslere bu içten gurur, Ölmek karanlığa karşı, ne aitem Şavkı alev alev nabzunda vurur Hür gençüğim benim. üniversitem tste ilk rüzgfirda en güzel sancak Işte destan destan çoğalan türkü. . Bir sonrawz, bir beyaz aydıalıkta Yasıyoruz yeniden Atatürk'ü.» Siirler yalan söylemez, sürlerdir bir tarih sayfasmı geleceğe en gerçekçi, ea ölmez yönleriyle taşıyan. 28 Nisan, 37 Mayıs giirlermi okarken o günlerin heyecanmı yasadım yeniden. Bugün bir anı olduysa da o günler! Çoğuaun hatırlan^v hü Memediği bir anı! <\raa bu mısralar yitip gitmedi daha. Şairler kitaplanna almasalar da sjir sevenlerin belleğinde yasar oolar. Yajatarak o anlaru. KAYIP Pasomu kajbettım hükümsüzdür. Fevziye YILMAZ (Cumburiyet: 4323) kinci maddesinde ilân edilen bütün «ilkeleri» ve aynca çeşitli hükümleri iktidarca delik deşik edilmiş bir Anayasa karşısındayız. Anayasanın hiçbir ilkesine ve kururnuna saygı göstermeyen (Mahkeme kararlan n ı bıle zaman zaman uygulamıyan) kişilerin, bugünlerde sadece Anayasanın 132 ncl maddesinin 3 üncü cürnlesine dört elle sanldığına ve bu hükme aşırı derecede saygı gösterilmesi için her şeyt göze aldığına tanık oluyoruz. S e m de hükümden, aklın, sağ duyunun, hiç bir hukuk anlayışınu» tnüsaade etmiyeceği anlamlar çıkarıp, bu düzmece anlamlara bile saygı göstermen:n şart oldugunu ileri sürüyorlar. Şımdi, sadece satır başlarına dokunarak göstermeğe çalışacağız ki, Demirel'in ve Demirercılerm 132 nci maddenin 3 üncü cümlesin den çıkarmak istedikleri acaip aniama ulaşıiabilmeğe asla imkân yoktur. «Hangi yorum metodu» benimsenirse benimsensin, sözü ge çen hükümden, «nüfuzunn kötüye Irallandıgı bir gazeteci tarahndsn (bazı kanıtlara dayanüarak) iddia edilen bir Başbakan'ın, bu gazete ciye karjı bir hakaret ve tazminat dâvâsı açma sayesinde, dâvâlar devam ettiği sürece Parlâmentonnn siyasal denetimlnin dışında kalabileceği» sonucunu çıkarmak, tamamen imkânsızdır. Bugüne ka dar, 1961 Anayasasmm çok daha büyük ölçüde çiğnenmesi soz konusu oldu; ama 132 nci madde etrafmdaki kadar «her türlü smın aşan bir demogoji» ve «her türlü hukuk kavramiyle alay eden bir pervasızhk» ile karjılasılmadı. Yüz otuz ikinci DEMIREL KOMİSYONU İ madde 1Z 2. MADDE ve Demirel YAZAN Prof. Muammer AKSOY yasa hükümleri müsaade etmez. Zira Anayasamız, konusu böyle olan bir dâvânın, ancak Yüce Dıvan sıfatiyle Anayasa Mahkemesince görülebileceğıni 147 nci maddesinde behrtmiştir. Gazetecinin, Anayasanın 34 üncü ve Ceza Kanununun 481 inci maddelerine dayanarak, ispat hakkından faydala nacağını ileri sürmesi, sadece ceza yı ve sorumluluğu kaldıncı bir ön meseleye dayanmakür, yoksa dâvânın gerçek konusu değildir Kaldı ki, ispat hakkını ileri sürüp sürmemekte, gazeteci serbesttir. Demirerin dâvâlarında, gazeteci ispat hakkma dayanacağuu henüz ileri sürmediğinden, «nüfuzun kötüye kullanılması» bir ön mesele (exceptir) olarak bile, dâvâda he nüz soz konusu edilemez. Şu halde, Anayasarmzın metninden fark lı bir metin kabul edilmij olsa idi bile, Demirercilerin vardığı sonuca ulaşmak bir değil birkaç ba. kundan yine de imkânsız kalırdt. lan bir dâvfi nedeniyle, Meclisin si yasal denetiminin dısında kalabi leceği.ni, uzaktan yakından dile getiren tek cümle yoktur. Tam aksine bu hükmün, siyasal iktidann (Basbakan ve Bakanlann) bas ki niteliğindeki sözleri ve yermele ri sonucu, adaletin etkilenmesini ve vatandasın hakkının kaybolma sı»". önlemek amacıyla getirdiği açıkça belirtilmektedir. «Zayıf olan vatandaşı, siyasal iktidann baskı sından mahkemelerde olsun Vmr tarmsk için konmus bir hükmün. bunun tam tersine bir sonuca ulaştırması, yani «en kuvvetliyi (Başbakanı), hem Parlâmento dene'iminden ve hem de Yüce Divan 6 kurtaran bir kalkan haline ge tirilivermesi, ancak «bukuksal ve siyasal bir Zati Sungurluk» mahareti teşkü edebüir; ve böyle bir mârifete yeltenmenin, «Hukuk» ve hattâ «Devlet» kavramına saygı ile bağdaşır tarafı yoktur. Ayrıca belirtelim ki Anayasanın Ön tasansında «mahkemelerce el konmus bulunan bir olay hakkında... «formülü kullanıldığı halde, bu formülün maksadı astığı kabul ediîdiğinden, Tasanda onun yerine «dâvâ hakkında» deyimin kullanılması ve sonra da «yargı yetkisinin kullanılması» deyiminin dahi eklenibnesi, tarihsel Anayasa koyucusunun «yasağın dar çereeve içinde yorumlanması»na ne kadar •in<"n verdiğini ispat eder. Bundan baska A. Artfls, Komis yon adına konusurken. hükmün aman arasmda «tefrikî kuwa»ya s?v?ıdan söz efmiştir. Güçler avrılıâı ise, «Parlâmentonun, mahke me'erin isine kansmaması»nı serektirdiğî kadar, «bir dâvâ yüzün den, Parlâmento denetiminin felce uğramarnası»nı da gerektirir, Kellmeci yorum O Kelimeci (lâfızcı) yorum benimsenir ve metne kesiıı önem verilirse, hükümden, Demirel'in denetim dışmda kalması sonucn asla çıkanlamaz. Çünkü. >. Dâvâ hak kında» deyimi, yasaklanan görüşmelerin «dâvA hakkmda>ki görüş meler olduğunn, yoksa «dâvânın konusu olan maddi vakıaya iliskin görüsmelen ohnadığını, açıkça ortaya koymaktadu, Esasen bununla da kalmmamtî, maddeye bir de «yargi yetkisinin kullanılması ile ilgill. kaydı da eklenmiştir Boylece, sadece «hâkimin dâvâya bakış biçimi» üzerinde duran gö rüsmelerin yasaklandığı kolayca anlasümaktadır. Q Hiikmün metni bajka türlü. Srneğin «görülmekte olan bir dâv^nm konusunu teşkil eden olaylar, Meclislerde görüsme konusu yapümaz» yolunda olsaydı bile, yi ne de Demirel'in arzuladığı sonuca ulaîilamazdı: Çünkü d&vânın konusu olaa «maddi vakıa (olay)>. «Demirel'in nüfuzunu kötüye kul lanıp kullanmadığı» değil, «hakaret ve tazmlnat»dır. Bu nedenle. hakaretin mevcut olup olmadığı ve tazminatm gerekip gerekmediği konusunda konuşma yapılarnaz dı. îjte o kadar... Zaten dâvânın konusunu, «Demirerin nüfuzunu kOtüye kullanıp kullanmadığı> ola yınm teskil etmesine, zaten Ana Siyasî bir Zati Sungurluk» Q Anayasanın «tarihsel metod la yorumlanması» benimsense ve «tarihsel Anayasa koyucusunun. 1961 yılında hangi amaca ulaşmak için, 132 nci maddeye bu üçüncü cümleyi yerleştirdiğmi (tasannın gerekçesine, Komisyon sözcüsünün veya Komisjon adına konuşanlann hattâ Temsilciler Meclısi nın diğer üyelerinin sözlerine bakarak) saptamak yolu tercih edil se bıle. Demirel'in özlediği anlama ulaşabilmeğe ve böylece Parlâmen to denetiminden kaçabilmeğe yine de imkân yoktur. Çünkü ne gerekçede, ne Komisyon Sözcüsünün konuşmalarında, ne de komis j"on adına konuşmuş N. Ardıçoğiunun ve A. Artüs'ün açıklamalarmda, •hükmün sozünden daha genış» bir yasağm kabul edilmek istenildığini gösterir hiç bir tutamak noktası, hattâ küçük bir ımâ dahi bulunmamaktadır. Diğer üye lerin konuşmaları da böyledir. He le bu cümleciğın getirmek istediğı yasak ile, «siyasi iktidann en kuvvetli adamı olin Başbakan'ın, açı kümierinin, «halkın yaranna isieyen. insan haklanna dayanan, demokratik mUlî. lâik. Atatürk dev rimlerini benimsemis sosyal bir hukuk devleti hedefine ulaşmajTveya «Hükumetin Meclisler tarafından denetlenmesini» engelleyici biçimde yorumlanmalarının, «yan Iıa yorum!anma>lar olacağını kabul etme zorunluğu vardır. 132 nci maddenin 3 üncü fıkrasına Demirercilerin vermek istediği anlara ise, Başbakanı ve Bakanlan. ber an Meclis denetiminin: dı?ına çıkarabilecektir; ve demokrasi ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Çün kü yalnız soruşturma veya genso rtı önergelerinin geleceğinl farke dinee değil, bu Önergelerm kabulünden sonra bile Basbakan tarafından açılacak uvdurma Oıatfâ muvazealı) bir dâvâ dahi, onu yıl larca Parlâmento tarafından denetlenemez hale getirebilecektir. Akla ve havsalaya sı£maz bu garip, garip değil düpedüz «zırva» yo rum kabul edilse, savunma plânla nnı satarak vatana îhanet ettiği iddia edilen ve delilleri yayınlanan bir Baçbakan veya Bakan da' :, derhal bir pazeteciye veya ada mım karşı dâvâ açıvererek, soruş turmadan. gensorulardan ve genel eörüşmelerden kendisini sayırabilecek; ve bir eümlecife verflen es rarengnr an'am f!) sayesinde. şaibeler altındaki bir Başbakanm yıl larca yerinde kalması sağlanabile cektir. Biten bir dâvâdan sonra, başka şahıslara karsı açılacak ikinci, üçüncü dâvâlar dahi, denet lemeye yine engel olabilecektir Çünkü, taraflar başka olduihından «kesin hüküm» den söz edilemez: ve «görülmekte olan yeni bir dâvâ» var demektir. ••••••••••••••••••••••••«••I TEŞEKKÜR Bir söre îamfiz yaçantırtnı müdahaleleri ile dc§<rlendirln ona vs«ama îevfcini fstfıran: sîmd! de anc nem acıha Oük'On eok mO^'"' bdbr=k anelıv«tinı «Vg»T gibt vapara't birlere b«*i'lıy»n •* sijt: 'effcatli ve l.<Htt«ever tn sanimı? Savın Prof Or 1i hnce ojlumun a n TEŞEKKÜR 16 IVImn 1970 de hayata eSz. lerinl ruman degerli v»rlı3ı eenaze merasimlne bizzat katı •an: telefon: tel«raf ve mek fiıza v» «ann Mllît B»ttm Bskanı Or han Oftufa: tstınbul Millt EiHtirr M>rHfir)fı*,ın Mflll F«fiw Rair^Mıj, r^öfettHierine. t«4an h't: Tflrlr ft»l OVııllar Dern* Sine; S'«'l Te r »vn rı s »«ı. vf<, tlsesf: ROstO Ozel K ı ı Bnstrm trfan Alıcıoğlu'nun Muzaffer AKKILIÇ Beyefendiye: tekraren minnet ve sükrrılarımiîi nasıl Ifade cdeceeitııd bîîemiyoruz. Aynca amelivat esnasında flgi'erini eördügumiir Dr K*TIS1 Buyüksalrareı. Or Armsğan Öncr: D Sp^vit S<>w«3'n vt Cerrsh^asa Hast^hanest Crolo. ji servis persoseline sonsuz t«şekkiirlerimizi sunanz. Allesl adma HaMk CÖK Cıtmrmriyet 4311 •fl ftyel Anadn'u Li«esl: Hav dsrn»ra r.if»M KadıkKv A * « T I KIT Sanat Olnılu VT C*l»}Wn dtlrlOkler'ne ve Oproncfleıine J rnlnnet ve sükranlnrımııı «u S nanz. • Eçl: Kdl*»» AltrıogİB • CumhtiTfvel 4310 Öıel Özet: Eğer 132 nci maddenin 3 üncü cümlesi ile. Demirel'cilerin istediği gibi, Parlâmenter reiîmin hsftâ deraokrasinin kısmen ortadan kaldmlması anlamma gelen bir çözüm düsünülmüs olsaydı ki Başkanhk sisteminde büe, bSv le bir sonuç kabul edilmemektedir . bunun açıkça beürtilmesi gerekirdi, yâni «açılan bir dSvânra. Bakanlara karşı. o maddi vakıalara iliskin Meclis denetimini dahi durdnracagj» hükumde aeıJt ca belirtilirdi. Yalnız «Parlarnenter rejime» deSil. tootan «demokra M ilkelerine bu kadar ters düşen» bir çözümön istenmis oldu5unu açık bir hüküm yok iken. bir ta kım farazireler. hattâ tekerletne îer sonucu kabul edebilrnek imkân sızdır. Dünyadaki hie bîr demok ratik memlekette, Demîrerdlerin arkasına sıptnmak istediği böyle bîr çözümü kabul etmiş bir tek Anayasa da mevcut değildir. Motel Restaurant BEKİR 1 Mayıs 1970 den itibaren emirlerinizdedir BavramoSlu s«hil MorıaHssi Te)' Tuzla 77 » • • • • • • • • • • • • • • • • • •• •» ••••••••••••••••••»•» ^ İ z m i r ( E r k e k ) AtatürK Lisesinde Yetişer o i> Lisede yetişenler demeginin çalıçroBJannı yftn < • JJ lendinnek için aşagıdaki suaUerin devaplaruiı karşı J «> lanna yazıp keserek tzmir Atatürk Lisesi Müdürlü • J gune yoUamamzj rica ederiz. i • LtSE IVfÜDÜRtüCl * JJ Ad ve Soyadı : J i> Okuduğnnuz veya mezan oldoğnnaz yıl : • ^ fsinfz veya mesfeginls : J >•••••«•••» •• W W W ' (Basın: L 1476 14145/43171 » J I ) dâvâda şahsen taraf olursa. o zaman zaten etki veya baskıntn dolambaçlı yoldan yapılmasını ön lemenin anlamı kalmaz. ÇünVö Basbakan bizzat taraf oldufu dâvâda, mahîcemeve karşt ve vatan dasın aleyhine olarak her seyl zaten söyliyebilecek: ve hem de. \i dia ve müdafaa hakkının verdi§' genis olanaklardnn favdalanarak efki'ovıci her sSzü sarfedebilecek tir Vfcliçfe bu konuiarda konuşjgrnamas!. mahkemelerin ve va tandasın etkiden korurıması ama cına artık hizmet edemiyeceü hal. de, tek taraflı olarak, sadece Bas bakanm Meclis denetîmînden ve Yüce Divandan kurtulması sonu Yanlış yoınmlama O .Anayasa metninden çıkanla hilme«l mümkün anlamlar arasmdan. bugünkü snrtlar altmda, ihtiyaclara ve adalete en nygun olan anlam»ı. «Anavasanın gerçek an lamı» olarak kabu! eden «genis »nlamda amaççı vorum»a basvunı lunca . ki en doğru yorum meio du budur 132 nci maddenin yar dımı ile. Demirel'cilerin sanldıkları acaip anlama ulo^biUnek. daha da imkânsızdır. Böyle bir hükümden, hem de amaççı yorum ile söz konusu «garabete (abese)» ula şılabilseydi. arbk hukukun düoe duz bir «yutturmaca bîHm!» oldu 6un u kabul etmek gerekirdL Z!ra bizim Anayasa düzenimizin «bas smacı» (getirmek istediS düzenin özü», tçaSda? bir demokratik düze ni gerçekleştirmek'tir. Slstem ola rak da. «Parlâmenter sistem«i be i'msemis olduŞumuz şuphesizdir Yâni hükumetin, «devamlı olarak Yasama Meclislerine hesaD verme si ve güvensizlik halinde düsürul me«J, kabul ettiiimiz yönetim mekanizmasınm temelinl teşkil et mektedir. Şu halde Anayasa hü MÎMBÜS cunu doturabllmes! suretiyle ada leti de baltalıyacakta. Orfadan kalkar © Vihayet Demireldlerîn be mm.«t?diği (törilş kabul edüirse, ta ten hükmün amacı da ortadan kal kar. Çünkü bu hükümle. Başbskan veya Bakanlann mahkemeler üzerine dolaylı etkî ve baskı yap ması ve bSyleee vatandaşm hakkı nm gSlgelenmesinl 3nlemek istencıijtir. Oysa Bafbakan (veya Ba Sonuç © 12 nd maddeye verrbnA H teipn eülünc anlam. en bövfl> 6ar fc?vi çok tjsHlTl sivasai havntn vu reosktır .Bu ksflsr akıi almaz. bu derece vöneticflcrln cıVarına is ler bir <rf«ternin. demoVrasrt van! haTk vönetiml o!amıvı»CfiŞı» fn»m cı, bu Turum sonueunda dah» da vayeınlasacak: ve »ırf rı. dpmokTasinm mezannı kazmı olacaktır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear