28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE D#RT 25 Nîsan 1970 CL.ıHURlYET Bh tise öğrencîsinin HIFZI VELDEÎ VEÜDEDEOĞLU 1918 de mOtarofce | imzalandjğı zaman bea Yozgat LıiassJDİn do>tuzıuv> cu Kinıfmda idim. Birind Dünym Savaşında yenik düjmemizd«& •onra blr de îzmir'ln 15 Mayıs 1919 da Yıınanlılir taraıından lfgal edildiği haberi üzerin* kapıldıgımız büyük üzüntü, umutsuzluk ve karamaarlık, Muıtaia Kemal Paşanın, Sımnm'a çıktıgı haberiyle bir parça hafifiemijtL İlk dünya savaşı yıllarından Millî Mücadeleye geçiş MİLLtYETÇt YETİŞME 919 Hntranmda nnavlannuz bittL Ben dokuzuncttdan onuncu sınıfa geçmljtim. O yü onbef yaaımı «ürüyordum. Blzim «mıfta »adee» 12 ögrenci vardı. «Yasü» arkadaslanmızı Birind Düny» Savajının aon yıllannda asker edip ihtiyat rabiti mektebine (yedek nıbay okuluna) götürdüklerinden, tmıfjmız böyle tenha kalmıjtL. O raman ansekiztn» girenler» «Tafb«üyorduk. Lise öğretmenlerimizin çoju .•nilliyetci idL Zaten llkotaıldan berl îttihatçılann memleketta ve Ankara'ya doğru estirdikİTİ milllyetçi hava içinde yeüjti^mnlzden, öğretmenleri.nizin bu yoldaki hattâ ırkçj biçtaıdeki telklnlerlyle, Orta A»ya ve Turan, akınlar ve aloncılık, at ve binicUik efsanelertne, yüzünü hiç görmediğünlz ve tadım bilmediğiml* Türk içklai «kmuz» hikâyelerine bayılırdık. ru fasulye ve bulgur pi'âvı veriltliği gür.ler sevinir, hcle bir de üzum ho$afı çıka.i'a okulda bayram yapardık. Ekmek siyah, kimi zaman çamur gibi çıkardı. Kabuklarını yiyebüirdik. Onu da bulamayıp süpürga tohumu, hattâ blr gün Sğle ve akşara «adeea haslanmıı kabak yedJJimiı olmuftu. EHektrik olmadığından, petrol I&mbalanyla aydmlanırdık. Bir ara petrol da kabnadı. Bayağı tenakeden yapılmii, hafif bir cısırta ile yanan küçiik hafhay yağı VandillnTn mğında ders çalışırdık. Gece etüdlerinda iki öğrrenciye bir kandU verirlerdi. Saç aoba ve odunla ısmırdık. Odun bulunmadığı günler elbirliğlyle lüzumsuz kâğıt, karton, kınk cetvel tahtası gibi şeyler toplayarak sobayı doldunır, onun «aman alevinden farksız gürültülü yanıjından, fizik olarak ısmmasak da, içimizl psikolojik bir duygusu Ue doîdtırurdıık. İSTANBUL'DA SEFAHET S stanbnl'dan v« baçka UlerI den Yozgat'a, paraaız yatüı • olarak ve sık sık şehit \e göçmen çocuklan gelirdi. Istanbul'dakl sısiistimallerin, sefahetln mübalâğalı aynnülannı, yabancı artistler uğruna banknottan (yani kâğıt paradan) yorgan yapma, banknotla sigara yakma hlkâyelerini Istanbullu çocuklardan dinlemiş, hattâ Istanbul'da buJgur karaborsasmdan kazanılan para ile kurulan «Bnlgur Palas» adını daha o zaman duymuştum. O devrin taşıt araçlanyla Istanbul neresi, Yozgat nere»iydi? Böyle olduğu halde kötü Insanlara ilişkin haberler ülkenin dörtbir ucuna nasıl da yayıhveriyordu! «Yerin kulağı var», «Sen âlemi kör. herkesl seneaı mi lanırsın» sözleri ne kadar doğruydu! îlk gençlikteki Olkücülüğüma yaralayan bu utandıncı hikâyeler ve hele *Bulgnı Palas. adı ka/amda öylesine mıhlanraışü ki, 1922 de îstanbula gittiğim zaman dayımm oğluna bunu bana göstermesinl rica etmişüm. O da benl dayımm evinln bulunduğu Çapa'nm arka »okaklanndan geçlrerek kestirme yoldan Cerrahpaaa ve Samatya'ya doğru indirip, en üst çatuında kubbe gibi yuvarlak bir kısun bulunan bu yapıyı bana göstermi»ü (1). 1 AÇLIK VE YOKSUNLUK B asUrm ljgıl ettigi Doju **• ülerimizden, bütun Ort« Anadolu'ym olduğu gibi, Yozgat'a da perifan, versiz, yurtıuz, yiyaceksiz, hattâ giyeceksiz, ihtiyar, kadm, erkek, çoluJc çocuk bir sürü göçmen gelmiştl. Yozgattaki «Muhartrln Idaresi» bunlann derdin« devâ bulamıyordu. Zatea nereden bulacaktı? Çıkan boğdaylar çuval çuval mürtefikimlı Almanya'ya gönderiliyordu. Bunu okulda hepimiz billyorduk. Okulumuzun lâboratuar niteliğind» olan tabiat bilimlerl «tatbikat denhanestaıe Almanya'dan bu bilimlerle llgill blrçok tablo, renk renk grafikler, hattâ bir cürü küçük makine gelmi?ti. Biıl o dershaneye götürsün diye, tabiat bügisi öğretmenlmi» t e mlz ve tilkücü insan Salih Şevket Beyin derslerini aabırsızlıkla beklerdik. Tatbikat denhanesindek! gereçleri gördükç» kendl açhğınuzı va bugdaylarm Almanya'ya gidi^ini unutur, hattâ bunu doğal va gerekll görürdük. Vaktlyle bir takım cmcık boncuk karftlığında vahji hayvan portu, fildişi, hattâ ham elmas gibi değerli nesnelerl Avrupah lömüriicülere kaptıran Afrika zencilerinin ruh hâleti içindeydik «anırtm. Sabah kahvaltısında merclmek çorbası ve yemeklerds lcu Çanakkale sav&şian sırasında çekilmlş bir fotoğr&f: Bir siper, Türk askerleri Te na yöneKİImls oğır blr makinell tflfek. düz ncağırun çarpıcı yorgunluğunu bir panzehir gibi alıveren kurtancı serinlik lçinde gözleri ve nıhları doyurucu tannsal renklerle dolu ufuklar ve gölgeler görülür, koyulafir ve yavaf yavaş kaybolur. Anadolu hanlannın pire lekeleriyle bezenmij yataklarında g«celeye geceleye yol alıyoruz. Yer köy, Sekili, Yahjihan, bu yoleulukta not ettiğim belli bajlı konaklama yerleridir. (1) Rüjvet ve kataborsanm yüı kuartıa blr anıtı gibi hâlâ ayakta dnran bn yapıyı, özellikle n n bir eivciv glbl kaldığt 4«v kazanç anıtlan yfiksefanlyor moT Saraatya »^ıklarmdan denlzden geçtikçe urüntüyle «eyrederken, Yozgatta halkın böyük bir kısMillî Mücadele yıllamının ve göçmenlerin yiyeeeksiı, rında eşkıyabk ve perijan dunımlan, derin* çökAnkara'ya vanç müs gözlerfoden bajka yanlan kurumuj veTOumyalajnu»«apsan çocuk yİBİerl, bizbn okulda D Ü Z E L T M E : yıllarca süren y a n aç yan tok DUnkü yazının beşinci rttnyaşantunu hatınma geliı. Bununda «Üçünefl kez Ankar»' gi'' yoksnl Anadolu'nun birçok da» başlıkh bendin yedinet knyünde durum ba;ka türlü mü? satınndaki 1923 rakamı 1922 Buna karfilık büyük kentleriolacaktır. Düzeltir, öıür dimizde yanında Bulgnr Palas'laleriz. YARIN: Malkoçoçılu BAŞOĞLU l CEM SUITAN DEFINE TALSP APAYDIN 80 Nerde boban? Gömü aramaya mı gittlT He. Nereye? Bilmiyom. Düşündü, Kiminle gittiT Belli değil Ben biliyorum. Rüstemle gittiler ellâm. Dun onunla konuşuyorlardı. Kerim Rüstemgilin eve doğru yöneldi. îbişin AU de gerıdcn onu koğugturdu. Uzakta bekledi. Çocuk dönerken önüne çıktı, Ne oldu la? dedi. Nerdeymia Rüstam? Dereye odun» gitmij. Oduna mı gıtmiş. Bu karda oduna mı gldiür be? Ay}e diza öyle dedi. «Eş«kleri aldı oduna gitti» dedi. Ket dürzü! Yalan aöyledin. Valla öyle dedi. Yürüyüp gitti. Kar dunnuşru. Köyde bir kımıltıdır başladı. Gidenler gelenler çoğaldı. Delikanhlar karşıdan karşıya kar topu oynadüar. Ibiain Alı dükkânın önüne kadar vardı. Ne var n» yok anlamağa çalıjti. Biraayler olduğunu sezinliyor ama çözemiyordu. Kimse bir »ey bilmiyordu. Baktı olmayacak, Celâl'e jan«stı. Habann var mı ağa, dedi. Seyit AU bu gece gene gömü aramıs? Deme, nerede? Bilmiyorum. Daha eve felmemif. Dükkâncı Celâl düaündü, Kimle aramıj? Gakçı Rüsieml». Rüstamln kanm «aabah oduna gittiler» dedi. Ceiâl gözlerini kıstu Ula dur hele, iş büyüyor gibi. Sen muhtan buraya çağır yürül Çabuk gelsin. önemli de. Dükkânın ortasında düşündü kaldı. «Yarbay dayı sabah erkenden niye kasabaya gitti? Gideceğini dün niye deıaedi? Seyit Ali dün taze pil aldırdı.. Gece define aradılar. Sabah erkenden oduna gittiler. Var bunda bi iş...» Dükkânı kilitledi. Elindeki anahtar zincirini koparacak gibi çekip duruyordu. Yarbay dayının evine doğru yürüdü. «Ula bir sey buldu'.ar da habarımız mı yok? Bu köyde benden habarsız ne olur? Dur seen..» Kapıyı vurdu. Kim o? dedi bir kadır. aesi. Aç abla, benim. Yarbaym kansı hıamı olurdu. Kapıyı açü. Aga kasabaya niye gitti abla, doğru »öyle? Kadının gözleri büyüdü, Ne biliyon kasabaya gittigmi? Biliyorum, gördüm. Kadın ne diyeceğini saaırdı. Şey, Celâl, dedi. Tenbih etti, dlyemem. De abla, oh ablam. Bir sey yapacak değillm. Gitti gayri. Bilmiyom lai varmıa. Sabah mı karar verdiT He. S i z . Jdm geldi aabahleyinT Kadın güldü, Gakçı Rüstem... Tamam. Ne dedi dayıya? Bilmem. Beni dıjan çıkardılar. Kendü«H konuatular. Anladım... Bajını sallıyarak yürüdü. Benden duymuj olma CelâL Olur muT Pek dkı tenbih etti. Olur olur. «Ne buldular acaba? Nered* buldular? Gördün mü olanı, kaçırdık. Tüh!..» Koşar gibi yürüyordu. Cam sıkkındı. •Nasıl habarımız olrnadı be? Vay hınzırİM vay! Ata binip arkalarmdan sürsem.. (Başını kaldırıp güneşe baktı) güneş bulutların arkasında epey yükselmişti). Ohoo, kuşluk zamanı oldu. Yeüşilmez gayri. Vardılar varacakları yere. Belki doğru Ankara'ya gittiîer. Kötü oldu bu iş. Ula Seyit, Ula Rüstem... Bana gelmeyin de Yarbay dayıya gidin, alacağınız olsun. Ben de verirdim para. Beş yüz isteseniz verirdim. Tüh! Arada yolumuru bulacaktık, kaçtı.. Uçtu keklik. Acaba. ne kadar buldular? Bir küp filânsa yanarnn. Çok yananm. thbar etmeli deyyusları! Yakalatmalı!» Dükkânın Önüne gelmişti. Kilidi kırar gibi hırsla açu. Bir tekme vurdu kapıya. Alçakiarl diye bağprdı. Yedirtneıa ben onu tize! Arkasından muhtar yetijti, Ne o Celâl, hayrola? Sen uyu bakalmı koca muhtar, uyul Ne var, ne olmuş? Elin oğlu defineyi buldu da Ankara'yı Ulaştı bile. Ne definesi? Kim bulduî Ne definesi der hâlâ. Söylesene be, kim buldu? Seyitle Gakçı Rüstem. Gece bulmuşlar. Sabah da erkenden.. (Parmaklarmı saklattı) yallahl, Şündiye varmışlardır bile. Nerde bulmuşlar? Ne bileyim? Sen bu köyün muhtansın, bümiyecen de ben mi bilecem? Muhtar gittikçe kötü oluyordu, Kim dedi sana yavu? Nerden habarm oldu? Gel... Dükkândan çıktılar. Köyün içine doğru arka arkaya yürüdüler. Karlara bata çıka gidiyorlardı. Ikisi de telâşlıydı. Bu karda feyilleri neymiş yavu? Kış günfl derine mi aranır? Aranır tabi, niye aranmasın? Kurt dumanh uavayı sever. Nerde aramıjlar peki? Celâl kızdı, «ananın örekesinde» diyecekti, vazgeçtl Ar dur! Anlanz şündi. Seyit Ali'nin kapıyı vurdular. Dudu kadm «çrayjp kojtu. Yüreği ağzına geldi. Kapıyı açınca daha çok heyecanlandı. Amanın bir jey mi oldu yoksa? dedi Nerde Seyit? Çocuklar da arkasından bakıyorlardı. .Bobam bobaamm... diye ağlamağa başladı birisi. Durun yavu, ne oluyor? diye azarladı rauhtar. Bix bobaruzı sormağa geldik. Nerde o? (Arkası var) YOLCULUK 919 Hariran sonunda Yorgat'taki okulumuzun lis« bölümü kaldınlarak yalna orta kısmı bırakjlmıs, bu nedenle açıkta kalan yirmibeş kadar yatıl» ögrencinin Aııkara Lisesine aktarümasına karar verilmUti. «Tatar araban» denilen yaysız yük arabalanndan çift ath be« araba kiralandı. îçleri hayvanlar taraf ından yenilmeyen saman artıklart ve kaba otlarla beslendi. Üzerine çuvallar örtü]Jü. Mütevazi eşyalanmızı ve kitap paketlerimizi yerleştirdik. Her arabaya b*îer altışar kiji olmak üzere dagıtıldık. Bu dağılıştan önce, çocuk oyunlarında oîdufu giW. herJtes kendi arksdaşlanyla gruplajıvermişti. Böylece daha keyifli yolculuk yapacaktık. 1 Sabah erkenden yola koyulduk. Arabalar tenteli de değildi. Ben bu tür bozkır yolculukiarına ahşıktım. Tam üç yıl her tatil basmda Yozgat'tan Çorura'a böyle arabalarîa, yük çuvalları üstünde yolculuk yapardım. Tatil dönüşlerinde çoğu kez babam, o zamanm Anadolusunda bugünün yataklı ekspresi yerini tutan, posta yaylısmda yer bulurdu. Çorum Yozgat arasını ikl günde ahrdık, Bozkırda yaz yolculuklannın kendine özşü tâbir caizse tatlı bir melânkoîisi \ardır. Çünkü bozkırda, yaz ortalarında bile, sabahları çok tath bir serin. lik olur. Öğle sıcağında uçsuz bucaksız bir boşluk halinde üstüniizü kaplayan mavi gökte, kimi zaman beliren küçücük beyaz bir bulut, sürüsünü kaybedip geni» ovada \apayalniz kalmı? minik bir kuzuyu hatırlatır. Akşamlan yeniden gelen ve gün TİFFANY JONES Acısını hayatımız boyunca unutamıyacağımız kıymetli varlığımız, eşim, babamız, küçük Doğan'ın cicibabası TÜMGENERAL MEVLİT GARTH vefatının senei devriyesine rastlayan 28 Nisan 1970 Pazar günü Beyoğlu Ağacamlinde lkindi namazını müteakıp okunacak Kur'anı Kerim v e Mevlidl Şerii'e muhterem akraba, dost v e cfin kardeşlerlmizln teçritleri rfca olunur. Eşl ve EvUtlan (Cumhuriyet 4180) ZELİHA REFET TUNCEL'in HINT KUMflSI SİRANUŞ MARİKA MARİKA MELEK 2 PERDELİK KOMEDİSİ R0HA1D MIIUR1N nYATHOSÜ OMİT TİYATROSU TEL; 486332 ŞİŞLİ ATİYE TEŞEKKÜR Uzun zamandac berl çektiğün rakatsızlıgı teşhis eden ve mesane taşını ameliyatla alarak benl sıhhate kavuşturan Paşabahçe Sosyal Slgortalar hastanesi Ürolojl Servisl Şefi degerU Op. Dr. AYLÂK MUSA Mukadder DAĞADA Ila Narkozitör Dr. ORHAN TOYDEMtR ve yakın alâkalarmı esirgemeyen Başhekim Dr. HtKMET AYDEMÎR ve bütün hastahane personelina teçekMirleriml sunanm. Kemalettln OZAKAY Cumhuriyet 4189 LÜTFİYE MU2AFFER MAHPEYKER I A A T EOEN: A l i P O Y R A Z O Ğ L U D K R Arto B E R B E R Y A N DPE EO: KOSTÜMîFigen S U A R YÖNETEN: E n g i n C E Z Z A R Doktor Süreyya Atamal naklettl Sıraselvil«r 89 (Tak»im Slte) K. I Tel: M 17 44 HERGÜN 21.3OCUMARTE. YALNIZ15GÜN İÇSN : 23 NİSANDAN İTİBAREN PAZAR 18.30 DA ^ Yeni adres: DİJSIülVTAT IlHSTTT ^ 2pp ÇARŞAMBA 15v e 21.30 DA JM'UJJllUV IMFl.71 II...D E V A M E T M E4< TEDİR •rra ./4181
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear