Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
BAYFA DÖBT: HÎTE1 :7 Kasım 1970 S SMET İNÖNfl, AtatürkTin I gerçekten çok çakşkan, on1 dan aldıgı dırektıflerı ve go revlerini büyuk blr maharetle uygulayan, başanya ulaştıran, bır süah ve polıtika arkadasry dı. Ordudan bırbırlennı gajet lyı tanıyorlardı. Başvekil olarak vazife gördüjŞü uzun yülar içinde, Atatürk1 taı dlnamık temposuna liyakatÛB ayak uydurmasını bümıştl. jBaşvekıllikte eskıdıkçe daha bü ,yuk tecrubeler kazamyor, kışıaifı yurt ıçı ve yurt dışı olaylarda etkıli bır rol oynuyordu. Bunun netıcesı olarak da, «Türkîve Cnmhnriyeti» nın yonetuninde kendısme haklı ve lübark blr mevkl sağlıyordu Atatürk, onu her bakundan yetıştinniş, desteklemış, devnmlertn bas uygulayıcısı bu arfrariaşmi «çok kuvVetli ve ndfuzlu bir sahsiyet» haUne getırmıştl. O TcaHftr ki, muanzlanna ve muhaiıflenne karşı, daıma osun ustüne hımaye knnnriırn ger tnış, hatta bır gün Çankaya'da, Fethı Okyar'ın yapmak üzere bulunduğu asabl bır çıkışı da yıne o frenlemiş, sıddetli bır tartıştnanm sebebıyet vereceği muhtemel kargınlıklan önlemıs Değlgik karakfer vetarkh eğilimlere sohip çok eski iki orkodaş veklli arkadaşı daha vardı H, bunlar kend^ımn ozel hizmetlennde bulunur, mechs kulıslennden naberler taçır, gunün dedıkodulanru Başvekıle onlar ulaştırırlardı. tnonü, bu haberlere önem verir, hattâ bu yuzden ban arkad&şlanıu hırpaladığı, onl&rdan uzaklaştıgı olurdu. Aradaki fark 9 STE bu noktada Atatürk I ıle Inönü araamda büyük • bır karakter farkı derhal kendınl gosterır. Bunlardan bazılan da. kendl çıkarlarını yurütebilmek için Ataturk ıle înonü arasına gırmeye bile cüret etmişlerdi. Kabıne ıçınde de rekabet yüzünden az çekışmeler olmuyor değıldi. Meselâ, Dabiliye Veki11 Şükrü Kava bir çoklannm çevırmelc ıstedıklerı şahsi çıkar ışlenne engel sayılıyordu Bu gibüer için Başvekil ile DahUiye VekiUnın arasını açmak ve bozmak. gerekli bır iştı. Bazan başan da saglamamış sayümaz lardı. Inonu'ye yapılan telkınlerle Şukrü Kaya'nın «Ataturk' ün adamı hüviyetiyle çok şimardığı» ılerde de kendısıne rakıp olabüeceği ıhsas edılıyor ve bu temanın sistematik bır şekllde işlenmesine gayret sarfedilıyordu™ Bu çekişmeler bazan Dabiliye Vekilınin, basından gızlenen, ıstıfası ıle sonuçlanıyor, fakat yine AtatürkMn, Şükrü Kaya'yı, Dahılıye Vekâletmden ayırmamak arzusu daima galip geüyordu. Daha sanra gorüleceği üzere, Atatürk hayatta iken gerçekleşmeyen Inönü'nün bu dılegi, kendısi Cumhurbaşkanı intıhap edildıği anda gerçekleşecekti. înönü ile DahıMye Vekilinin arasının açılmasım can ve gt> nülden isteyenlerın yarattıklan bir olay ozetle şoyledir: O devırde «Evkafa ait Taşlık arsalan» dıye basına da ıntikal etnuş bır hlkâye vardır. Evkafa ait Taşlık arsalannın yolsua bır şekılde ve diişük bedelle kapatıldığrı konusunda, Dahüiya Vekâletine ihbarlar yapılnuştır. Şukrü Kaya vekâlet baş müfettışini bu ışin tahkıM için Istaabul'a gondenr... Baş müfettış taVıTnVntını yapar, raporunu yolsuzluk oldugu kanaatiyle düzenler ve arzeder. Dahihye Vekıli de kendistoe okunan rapor» göre, işin durdurulması ve dâva açüması için dosyanın Da nıştaya sevkini emreder. Teamule gore, dosya Başvekâ lete gidecek ve dâva açüabilmesi için oradan bir tezkere ile Danıştaya gönderilecektir. Böy • le yapıhr.. Fakat kıyamet de bundan sonra kopar.. Aradan bıriki gun geçmemiştir ki, o zaman Türkiye Büyük MıUet Meclisl Reisl bulunan rahmetll General Kâsam özalp. Şükrü Kaya beye telefon eder ve kendisini çok Önemli bir konuyu görüşmek içtn acele maknmma çajınr. Atatürk Inönö ilişkileri çok hareketll, renkll, dinamik bır dmür süruyordu. Dıgeri ise evınde daha sakın ve uysal bır hayatın takıpçısıydi. Günlük meşgaleleri belli ve smırh idl. Cumartesi günleri «sasznaz bir intizamla» ko&servatuvar konserlenne gıdiyor, güzel sanatlar alanında genç kabıllyetleri teçvik edlyor, onlann yetışmesi için dddl alika gosteriyordu. Bazan ata btoiyor, evinde de satranç ve briç partılerl tertıpleyerelc günlük islerin yorgunluğunu çıkanyordu. Evinde dostlarına daima açık bir sofrası yoktu. Ancak, haftanın bazı gUnlerl aksam yemeklerınde, veldl arkadaşlan lle buluşuyor, esprüer ve şakalarla bırkaç kadeh rakı içüıyordu. Bu satırlann yazan da bırçok defa bu şerefe nail olmuş ve bu sofrada konuşulanlardan fay dalanmıştı. Bunun dışında ve kendl çevresınde bııkaç millet Bu >aıılarda sık sık adı gecen Ataturk devrinin Dahılı>e Vekıli Şukrü Kaya (»ol baştakll o sırada \dlıj e Vekilı olan Sukru Saraçoğlu ile Buyuk Millet Meclisi'nden çıkarken lorülujor Böyle bir vekâleti sırasmda da Atatürk'ün sofrasında tuhaf bır olay geçmıştı Başvekıl Ismet Paşa yıne yurt dışı seyabatlerinden biri sırasmda Başvekâlet vekili olarak kendı yerıne Sıhhiye Vekilı Refık Saydam'ı bırakrnıştı. Inonu nun bu dış gezısı sırasmda Ataturk bır gün sofradadır. Bır aralık Metrdotel Kâmil EJendı. Ataturk'e: «Başvekil hazretleri ftüTorlar efendım» der. \taturk de yanındakilere hay retle: «Ne Basvekili? Baavekil ne zaman dondu?» sualını sorarken lçertye Refik Saydam glrer . Bunun üzerine Refık beye hitaben «Başvekil geliyor dedıler, sen geldin . Eğer kaianda böyle blr Başvekâlet anusu vars» bak, asla olamaz» der. Fakat tesadüf bu ya... Refik Saydam, înönü'nün Cumhurbas kanlığı srasında Başvekil olacaktır. Belli ve sınırlı AKAT bu iki yönetıcinın şahslyetlerinde ve karakterlerinde büyük ve bâriz farklar vardı. Bıri, kabına sığamaz, ya"nın bunda hlçbır kastı olamayacağını soyler. tsmet Paşa da neticenın bu şekılde tecellısmden uzuntu duyduğunu açıklar. Şükrü Kaya'nın gonlu alınır, ıstıfadan da vaz geçırılır. F Refik Saydam MtlllCOÇOğlU i konu ve resim: AYHAN B Ş G U A O L endülüste isyon SNÖNÜ kabineslnde BaşveIkıle en yakın olanlardan bı• n Sıhhıye VekıU Refık Şaydam ıdı Yabancı ulkelere yaptıgı seyahatlerde de yenne onu vekıl bırakırdı O da bundan pek gururlanır kendisini gelecegın Başvekıli olarak görurdü Fılnakıka bır gün öyle de oldu. YARIN: BAŞVEKtL VE HARİCİYE VEKİLt ıııııııııııııııuıııııııi'""""""""""" •ııııııııııııııııııııııııınıııııııı FAKIR BAYKURT yer de yoktu. Sarktttı kendinl iylce. Sonra destuı çcklp bıraktı kollannı. Küt diye düstü yere. Hadl nâlet bacağım, bir de ktnl da bunea derdin belânm Ddrü kardeşinl kucağma alıp içer! girdi. Koyiçinde goreyim, gfirup beğenevira seni!» du kardeîini yere. Kendi de ocağuı başına oturdu. «(Asacam kendiml. San olsun kb\e anam bubatn. Öyle durdu orada. Ağzı burnn pisliğe battı. SıŞan olsun Kabak Mnsdu bu gidenlere Inecem ahıinın dananın sidigi pol olmustu bir çnkurda. Ayara, dakacam ipi merteğe, yemlecin ustune çıkacam, ğı çukurun içine geldi. Donu fılân ıslandı adamakü salacam kendimi >ere G«lip baksmlar ki Düru Iı. «Dulkudu her yanım, nere eidejlm?» dedi kendediğini yapmış. Başlanna çalsmlar gomp geldikdine. leri urbalan ondan sonra! Altınları butun o dakıDoğrulup kalktt nsnlca. Gözlerinl yumnp açtı lan başlanna çalsmlar!. )» Masayı aldı eline. Ocakaranlıkta. «Alışanaca birez corluk çekerim!» dedl ğm kullerinl eşmeye bajladı. lçinden «Emme alısınca da fener gibi gonırüm! Alettirik feneri gibi gonirun evelallah!. Çok alıjkı«(Hadl sen kendinl astm deyelim Durü! Bunnundır karanlıklara • dan anan buban ne kazancı olur? Heml de ne zaraSoluğunu kesip bakmdı ahınn klne. Kapmm n olnr Kabak Musdunun? Dahl Kabak Mosdudan vpnni buldu llkln Doirnıca orava yurudu. Açmak sonra gellp de emsalı olmayan kıılan para loruyistedl. açıjmıyor. Sıirgü aradı. tçerden surgü yoklan alıp kanına giren eşşeklerln ne tiyanı olur?)* tu •Dayaklı na yoksam?» dedl. Ellerlni sürusturOcağm başında kul cşerek bojle duşunujordu Uludu. Davakhydı leerden. «Bok kureğini dayamis!» (fus evinde. «(Şlncl anası bubası miniposa binip git dedi. «Bu kız içerdeU dedl. Küreği çekip kapıyi a« tiler! Atakçı Velide akıl mı var? Kimseyi de komatı birden. Kapıyi acmca ahırm içi savkardı. Bakınnuştır kızın haşına! Havana derseo AUahın bu andı ko;«lere btıcaklara. duvar diplerine. Yoktu göriıgutn! O heç bilmez tedbir almayı. Cahal kız da kal nurlerde Sonra yemleçlere baktı basmı uzatıp. Bakar ırider bir is yapar ahırda!.. samanlıku!.. )» kındı gitti. «A'a'a'a'! Burda mısm kız Düru?. dl Kulü eslyor. böyle diyordu kenduıe. ye bafırdı. «Ne •apıyorsnn burda kız deli?» Birden ayağa kalktt. Dürü. diz coker gibi oturmus. sonra yfiz asafı kapanmıstt yemlerin icine Kollarını gbğsünün ü«Ocagin basından Dürü: • t>ıne bajlamiîh. Simsıkı blr sey tutuyordu goğ«Fışcpcn! Abatn, otur hurda e mi?> dedl. E\şen baktı, Cısss!. ded) ocağa. «Add dâ cit, sünde. Sıkıyor. saklıyordu. Usnlca Hlni sokun vokladı TJlugnş Ne var. ne anna ad dââ «it..j dtıtuyor hu'» diye bağırdı. Baktt bir ip Bir ip, ken•Cavnr anan!» dedi Durü. «Addâ gitti. Ankaraya dlrden. Bir İp. yeni bükülraflj. Bir ip, sıkraıj adam. gittl. Sen otur burda da ben ahın kurujup geleakılh. yip. Mallan sığtra hergeleye salayim> Ulugus yenidm sordn: Ulagnş hemen fırladı evden. Çıktı dışarıya. •Ne ism \ar senln burda knz?» Kapattı kapısını. Dikti başını yere. Yerleri koklaya Bfizüldu, iyice knpandı Dürü. koklaya koşan bir tilki gibi, baska blç blr >ana «Ses ver kız teymsiz, ne ishı var'» bakmadan. juriıdu Atakçmm evine geldi Koca ka pı kapalıydı. Doğdiı blr iki Ses gelmedi icerden. GdğsfinS Ikl yana salladı yemlecin Icinde: •Duruuu, aa Duruu!..j dlye bafırdı. Ses gelmedl Gliîtî dedi Dürö .Neye geldm üstüme? Khn çagene. Fll ava&ına dolasmava basladı. ğırdı da geldin' Git, valnız bırak beni! Durmava«Kız eşsek Durü! • dedi başını vere diklp. Nc cam bu yıkılası eA'lerde. >nkılası dünvada' Git. eetkapadın bn kapıyi kız soyka kalası'» Bir çıkar yol me üstüme Ataram kendimi Astn kurtulacam!» bularaadı hemen. Dondü koca kapuıın dibinde. Yumrukladt Dürünıin kıcmdakl kaba etleri Uia Birden erötü şavkıdı. Koştu damuı ardına Ahınn svş. Belki srkiz on vumrnk atti blr anda Na^ıl bok dclieine dolandı. Gozunii kıstı, baktı içeriye. kurtulacan"' tnsanm kendlni s«ması nasıl blr kur« •Duruuü! > diye fısıldadı. Kulak vcrdi dinledi. tuluşmus? Bu Taja gelnntom ie benîm nedfn h»baSes soluk yoktu Çıt çıkmıyordu. Avak sesi, giysi nm «Imamıs bn kiırruln5tan"'i. Elleri acıdı vura vnhışırtısı yoktu Kuşkuda çok ileri pridip gitmediğini ra Sonra hlr cimdik atrı en duvarlı verine. «Knlk !• düşundü bir ara. «Heç de ireli gitraiyoruro î Scsime dedl. Kalk hgyle dömellp vatmn deli! Kalk topar ses ^crmez de nere gider bu kancığın kızı?» dedl. lan, frehert»ri>n seni! Temelli irezil ml olacan kbyün Gubre delieinden içeri ajaklannı soktu ters ters. iclne flkirsiz?. tnek okuz bokuna battı elleri bllekieri. Tutunacak (Arkan 51 İslHa meselesi M DtŞİ BOND TİFFANY JONES SlkUZ? ^dt GARTH AYLÂK MUSA ECLİSE gelen ŞükrU Kay», Kâzım Paşanın odasına çıkar ve: «H»vrol» psçanı böyle scele ne var?» dıya sorar . Kâzım Paşa da Ismet Paşa nın biraz evvel kendisine peldığıni, Taşlık'talri arsalardan onun da almış bulundugunu, oysa Dahlliye Veküinin bu işte bir yolsuzluk g 8 r e r e k Danıştay nezdınde dâva açmaya kalktıgını, bu hareketin ise, bir kablne arkadaşı tarafından kendısıni arkasından hançerlemek olaca&nı, buna çok üzüldüğünü, bu eebeple de artak 5ükrü Kaya ile beraber çalısmasına imkân kalmadığını, lstifasını tstediğini kendisine nak leder Şükrü Kaya, bu talep fcarşısmda Kâzım Paşaya şöyle cevap verir «Paşam benbn tsttfam me> wlesl o kadar önemli dejöl, lâkin vaki olmayan bir işde, böyle bir isnadın ispatı öneraüdlr. Onun tçln ben evvelâ «izin vanınıza, bu arsa işınin tahkikatını vapmi9 olan mülkiye baş ınufeUişini. buraya, yanınııa ça ğıracağım ve bn arsa Ue Inönfi' nıin bir Ulşkisi oltrp olmadığına dair bana yu ana kadar bir bilgi verip vermediğini tespit edeccpm» dıyerek telefonla hemen bas müfettişi çağırtır. Baş müfettis gelınce de kendısme «Taşlıktaki arsalar hakkııv da yaplığıruz tahkikat fezlcliesine İU$ik ve bana okuduğonın raporunuzda, Başvekilin adı çeç mış midir? Ve Başvelnlin de buradan arsa satm aldığına daır bana aynca bir biljti verdinis mi?» diye sorar. Mulkıve baş müfettısi bu sorular karşısmda şaşırır, cevap olarak «Raporda bövle bir ka. vıt balanmadığını, kendisine de avnca bu hnsusta bilei vermediğini» tasnh eder «Ancak fezlekede Ba$vekâlet raüsteşan Kemal Gedeleç'in bu arsalarla ılçılendiği, Başvelale ve kendisine birer area satın aldığı yazılıydı» der. Durum boylece vuzuha kavuşunca, Dahılıye Vekıli, Kâzını Paşaya donerek: «Pasam durumn gözlerinizle gördunuz ve şahidi oldunuz. Ancak bu müfettis bey, bir yol suzluk raporunda bır hükumet reisinin adının cecmesinin ne çibi tepkiler yaratacağını takdirden âciz bolunuyor. Onun İçin kendisini evvelâ vekâlet emrine alacağnn» der, mıifettişı odadan çıkanr, devam eder «Paşam şündi bana söyleyin, bu arkadan hançerleme tâbiri nereden çıktı? Eğer BasvekDin hakkırada beslediğn kanaat bu ise, çok vaxık. Benim, kendi duşündükleri ribi bir arrum olsaydı, böyle bir hareket etmez, dosyayı kendl makanüaTin dan reçirmek surırtiyle Danıştaya ıröndernıek defil. dojrroca Atstflrk'e götürfirdüm. LSkin Başvekilin, bövle bir^ zehaba kapdması benhn istifamı r*«ktlrlr, ben de bnnn »imdi yapıyorunı...» Şükrü Kaya. Meelisten avnlınca, KSnm Pa$a bütün aynn tılan ile şahit oldugu dunımu lnönü'ye nakleder ve ŞUkrü Ka •••••••••••••••••••••••••lllllllllllllllllllllllllltllHIHl 72 cBize kazık atan şu hem var ya.. Onu yakalama ihtimaU her şeye rağmen haiâ mevcut . Bütun paralar da onda.. MUj'on lar . Hergeleyı bır ele geçırdık mı tamam Ben hısseme düşeni alınm... Sonra seninle beraber dunya turuna çıkanz... Naü? «Cıddl ml soylüyorsun Jess?. » Genç kadrn zevklenmış gıbtydl.. Gulüyordu.. «Omrum boyunca bol paraü bır seyahat duşunmuşümdur Ama fazla hayale kapılrnak da doğru değıl Jess .. Biraz bir sey ler yesen Karnın açtır.j) «Aç da laf mxt> Mıdem sırtıma değecek nerdeyse..» «Benım de oyle » Bunu soyleyen Mısh'ti.. Gelm;ş, mutfak kapısına dayannuş, içeri bakıyordu. Genç kfl<İTD ondao yao& btr göa attı sonra Chandler'e dbndü. «Demin bahsetmlştina y» sa aa . Işte arkadaşım Mish . tçe ri gel içeri.. Bır fıncan kahva iç . Nefıs .. Bu da Lolıta . » Mısh elını uzatmıştı genç kadına. Avucunun İçi hafif terlıy dl «Ben bunu bülr, bunu söylenm. Chandler öteden beri zevk sahıbi çocuktur .. Her se yın en lyısıni ve en guzeuni seçer daıma . Yeraekten ve açlıktan bahsedıyordunua galiba?..» «tkinlzden başka kimse yok mu burada?..» Bunu Lolita sormuştu .. Gülerekten... cSadece iktmlz... Başkaa yok...» tTumurta ve salam... Domuz salano...* «Burnumda tütüyonhı Ddsi <Je...» «Bana blraz yer açm öyle İM... Yenıeginizi çabucak hazırlar, sofrayı da kurannajı James Hadley CHASE Türkçesl ŞehbaJ AYGEN «Bütün mutfak emrtnde...» Chandler böyle söyleyerek elinde kahve öncanı ile dısan çıkrrustı. Mish de avnı seyi yapö. «Bülyor mu meseleyl?» <U ye Mish salona girtUklerin^^ sordu. «Evet* «Biztaı İçin ortaya blr mttkâfat kovacaklarma hlo süphe yok.. Hem de okkab tarafından. » Bunu Misb söylemistl Bertki: «Haklısm» diye cevap ver di • Benım de aküma eelmı» ft » Bir an duraklayarak mânidar gozlerle bakıştılar. «Bu durumda ona güvenabilir mıyız? » «Hani bır lât vardır Dereye düşen vılana sarılır diye» Başka ne vapabilirız Güvenecegız ıster istemez » Chandler pencereye yaklasmış, dişansını seyre koyulmustu: «Ne kadar oidugunu bilmlyoruz ama bır süre burada kalmava mecbunız değil mı v Ma» dem kalacağız. kamımızı da do yurmak mecburiyetindeyiz Bunu da bize ancak Lohta temın edebilir Tek trtibat imkâmmıa şimdlUk o Hem başrnıızı eetırene mükâfat ^detmekte nek acele davranacaklarını da sanmıvorum • Mısh, sottuklardan birtne gftmülmUş, ufak vudumlarla kahvesini tçiyordu Sana söylememlştim degü miî Wash o eece vuruimu? . Ve ölmüş > Chandler dikülp durduğu yer« de bir an nareket&z kaldı: «Yazık olmuş çocuğa Zararsız bır tnsandı Vazıyete göre şımdılik ün Kurban ve> miş bulunuyoıuz Butun kabahat Malsky deyyusunda Her sey blze anlattıtı ıribı cerevan etseydı. paralanmın aiır çeker gider. kendi bayatımizı yaşardık. Ama lena kazıkladı namussuz bizl Fakat entnde sonunda yakasına yapısacağız.. Ben bundan emtnım Ya sen?ı Mish, arkadasının masaya bıraktıgı slgara paketisden bır tana alıp yaktı: «Bakıyorum ryimser davr*nıyorsun bu konuda Seninle aynı fikirde olmayı çok isterdlm ama, herifin nlç şakaa yoktur . Göğsünde kalb değ" odun parçası tasıvor olmalı.. Kıyasıya da kumaa Ona da paralara da güaün birinde elveda dememlz gerekecek îçını de eizlt bir duvsru var . Duygularım da benı pek yanıltmaz.» lArkası na)