28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA DÖRT= sCUMHURtTETs 19 Kasım 1970 ECLÎSTE yeni Cumhurba?kanı Inönu'yü tebrik îaslı bittikten sonra, Dahiliy» ve Hariciye Vekilleri gazete temsilcıleri de dahil olmak üzere Meclis karsısmdaki Ankara Palas Oteliae geçtik. Burada Wr •ofra hanrlaannştı. Hem yemek yiyecek, hem de gazetedlere, Atatürk hakkında yapılacak yayınlann dlrektifleri verilecekti. Falih Rıfiı Atay, Necraettin Sadak, Ahmet Emin Yalman, Asıra Us ve diğer yazarlar mütalâa ve düşöncelerini söylediler. , Türk rnületmi, derin bir matemin içtne düşürerek moral bozukluğu yaratmamak gerektiği fikri etrafında tam bir mutabaTcata vanldu Yemekten saat 15.30'a doğru çıkhk. îki gecedir üst üste hiç •uyumamıştık. Dahiliye VekiH ile biraz ilerdeki Halk Partisi Merkezine gittik. Recep Peker'in Genel SekTeterliği zamanında burada bir yatak odası yaptınlmıştı. Vekil burada elbiseleri ile uzanarak bir müd'det dinlenrnek istedi. Benim de aynı seye çok ihtiyacım vardı. Parti Başkâtibi Ziya Arkant oradaydı. Lü sum olursa beni derhal haber» dar edecekti. Arabaya atlayarak eve koştum, yattım. Aradan yanm saat ya geçmiş ya geçmeınişti. Telelon çaldı. Şükıü Kaya beai tefefona istiyordu. Ba« aa: < Arabftyı cöoderdlm çtbnk dedi. M Dahiliye Vekâletine Saydam, Hariciye Vekâletine Saracoglu getiriliyor AÎATÜRH te#kH edin. Bn intiUal devrinde bir tatsıılık çıU Bunun Czenne Bayar d» «Tefcrar düşüneyim» diyerek, kendısınden aynlmış. Bu durum kat;ısttvda Şükrü Kaya bana derhal Vekâlete gltnnemi. kendi masasındaki şah=ı evrakını almamı Te Emniyet L'mura Müdürlüğünde tuttueumuz gizli. ödenek hesabını kapamamı emretti. Hemen Vekâlete giderek emnni yerine getirdim, tekrar yanma döntfüm. ISomosı Heiai SAHER Hayrel tT SIRADA gazete başyazarlanndan Ahmet Emin Yalman da gelmişti. Ona da variyeü hiç belli etmeyerek, «orulartna Tahathkla cevaplar verdl ve yabanct dilde yapılacak yayınlar hakkında direktıflerinl tekrarladı. Hep beraber parti binasından çıktık. Ahmet Emin Yalman'dan ayrılınea bana «Karpie lokantasına gidelim» dedl. Tam oraya girmiş ve oturmustuk ki. CevöVt Kerim înced»yi yammıza geldi. îneedsyı'nin kabine dışt bırakılma olayının Şükrü Kaya'dakl tepkisinl öğrenmek için gönderfldigini sezmemeye Imkân voktu. Bir süre sonra kalktık ve Çackaya'ya Şükrü Kaya'nm evine gittik. Bana Talih Rıfkı Atay'ı. Müm taz ökmeni ve Fikret Sılay'ı bulmamı ve eve dlvet etmekligimi söyledl. Biraz sonra Falih Rıfkı Atay geldi, olanlan öğrenince hay retler içinde kaldı ve müteessir oldu. Saçkmlîktan dona kalmısti. «Daha başlanfiçt» böyle bir şey çok korknnç ve düsündürüofidflr» dedi. B Kabine dışı kalanlar y»r bundan pek üzgfin. Reisicnmbura bizler için kabinenin en knvvetli iki rüknünden nasıl vazgeçebilirim, eevabıru ver mis ve öylece ayrılmışlar.» Şükrü Kaya konuşma sırasında Bayar'a şöyle demiş: < Reisicnmhumn daba seçiminin Uk saatlerinde böyle bir anrayv ızbar etmesi, bet ikimiıe de itimadı olmadıgını gdsterir. Ben bunda sizin ıırsrınızı dofru balmam. tnöntt hissiyatını artık açıkUmıstır. Göreceksiniz benim yerime Refik Saydam'ı getirecektir. Siz direnmeğe kalkarsanız, sizin yerlnize Başvekilliğe de onnn getirümesini tacil etmiş olnrsunuz. Kanaatim bu merketdedir. Siz biıim dısı Ben hazırlanıncaya kadar araba gelmişti bile. Hemen kendisine mülâki oldum. Bana aynen söyle söyledi: « Blraz evvel Başvekfl Bavar bana geldi. tsmet Pasa'nın kabinenin teskili işini kendisine verdlgini, fakat benim ve Dok(or ArM*ın kabineye »lınm»m«•ını fart ke«tm|wra tByledL B» Buyük önderin nâşı Ankara ya nakledildikten sonra, bütün Bajkent halkı târim ılyaretl için sokaklara dökülmuş, bu kutsal görevl gozyaşlan ve hıçkınklar içinde ycrlne getirmişti Küıçlarım çekmlş blr general, bir amıral, kara, deniz ve hava birUkletinden üd albay ve iki yar bay devamlı olarak nöbet tutuyorlardı Program gereğince 16 Kasım sabah 10 dan itibaren katafalkın bulunduğu salonun kapılan ziyaretçilere açüacaktı. Basvekil Celâl Bayar da 1711 938 tarihlnde îstanbul'a hareket etti. 17 Kasım saat 20 den sonra Dol mabahçe Sarayı meydanına yüz bmden lazla vatandaş birlkmiş, intizam temin edilememiş, lzdlhamdan ötürii çoğu kadın 11 vatandaş da hayatlannı kaybetmiştı. Basvekil ertesi sabah îstanbul'a ındi. Doğru Dohnabahçe Sa raysna gitti ve naaşın bulunduğu merasim salonuna girerek ihtiram vazıfesini yaptı. Gece vukubulan müesstt olayı yolda haber almıstl. Bunun tekerrür etmemesı için gereken bürün tedbirlerin alınmasııu lst«di. îstanbul Valiliği, îstanbul hal kana bir teblig yayınlayarak halkı itidale ve tavstyelere riayete dâvet etti. YARJN: ATATÜRK UĞURLANIYOR Daha sonra eve gelen Ankara Milletvekili Mümttz Ökmenle Konya MiUetvekUi Fikret Sılayın da duruma pek saştıkları g5rülüyordu. Bu iki milletvekili hemen he»en her gece Dahiliye Vekilinin lofrasında bulunan arkadaşlany dı. Biz evde konuyt» görüsürken ajans da yeni kabinenin listesini vermişti. Dahiliye Vekâletine. Şükrü Kaya'nın daha evvel Celâl Bayar'a ifade etügi gibi Refik Say dam, Harlciyeye d« Şükrü Saracoğlu getirilraişlerdi. Bu sırada evin telefonu lslemeye bajîadı. Dostlar soruvoT, gazeteciler »oruyor ve hepsini de cevaplatnaya (alısıyorduk. FAKIR BAYKURT 63 KızJann gözlerl ynvalanndan tıgradı. • Bubalarımız keser bizi Uluguş nine!» «Yer yisin bubalannızı'. Keaerler tabii'. Emme siz de kesilmeyin. tşletin kaialarmun. Kata kataya verin. Onlar ne yaparsa siz de karşılığını yapın. Tann sizi de böyle istemediğiniz bir herife verecekler. Varmayın verdikleri zaman. Bunun kavgasını yapın. Kavjrasını yapmaya Dürünfin içinden baçlayın. «Dürünün işinden ban« ne?» demejnn. «Beni istemediğim bir vamla verimker degfller daba!» demeyUı. Buğün Dürünün başına gelen, yarın da siıin basuuza gelir. DürÜBÜn başına. geleni defetmeıseniı, kendi başınıza geleni defedemezsiniz. Defederseniz, avm belânm sizin başınıza gelmesl zorlaşır. Birlestirip tortop ettiğiniz yumruklanmzj haslarına bir seler furdunuz mu, yülarlar. Temelli yıldıramasanız bile, gelecek sefer daha korfcak olurlar. Bir sefer korkntrmraz ran, yere sermek kolaylaşır. Dürünün ba?:ndaki belâyı kendi başınızda bilin. Kabak Musduyu, şlşgöbf^ijle, ağzındaki altın kaplamalarla. keudnial satın alıyor biBn. Herkes içinden böyle dB^âflsün. Bakm o zaman ne kadar güçleniyorsnnuz!» «Kız Ulaguş nine sen bizi kısknttm!» «Ne sandın Sannın ktn! Tabii kışkırttım! Senin buban da birez varsU. Senin buban da birez ağa durumlu. Işin bir ucu bubana dokunnr deye mi korknyorson? Haksızlık haksızlıktır kınm. îsterse buban olsun, yapam eseceksin. Tann senin buban da böyle blr eşîeklik yaparsa, ona da Kabak Musdnnnn yanına koyacaksuı*» «Benim bnbanı böyle iş yapmaı!» dedi ânV tan. «Parast arttıkca ne yapacalh belli olmaz tnsanoğlunon. Kendine kalsa belkim Musdu ds yapmazdı. Emme kendinin elinde ne var? Kusağı para dolu berUçioğlunnn. Kusağındakl p*ralar yaptmyor hepicini. Paralar olmasa, Vellntn koca kapının önüne minipos getirir de tt Omann avradını Ankaraya götürebilir nnydi? Götürüp Amarikan şurubu içirebilir miydi?» Önlerindeki pilâv öylece kalmıştı. Kaşıklaı ellerinde öylece kalmıştı. Avnrtlanna aldıklarını da yutamanuşlardı. Ulugnsnn gözleri bir tüfegin namlıun gibi biribirine yaklastnış ve dermlesraişti. Kızlar gözlerini Ulnguşnn gözlerine dikmişlerdi. Ayınp bask» yere bakamıyorlardı. «Hadi kasıklayın pilân kızlar» dedi Clugns. «Kannlannızı doynrnn da ondan sonra konnşaIım bonlan. Bu liflar bitmez. Bitmez, çfinküm bu dertler bitmez. Herkes böyle elini yana ya. pi'trrdıkça heç bitmez.. » Kızlar, kendi ellerine baktüar farkmda olmadan. Elleri yanda depldi. Havadaydı. Clujuç guldü. Kızlar utandılar. Yenlden pilâvı kasıhlamaya başladüar. Kaşıklayıp bitirdiler. «Halvayı koyuyorum'.» dedi Habibin Hasibe. Baknlim Ulnjus nine beğenecek mi?» dedi Zakey. Helrayı da yiyrp blürdüer. «Ellerinize aagük kızlar. Çok gözel olmns: Etiıüz, pilâvınız, halvanu... bek yavuz luzlarcv nız. Allah sabaplarınıza bağışlasın hepicinizi..» «Sen de bizi maldan saydın Uluguf nine! öyle ya, haklısın. Maldan ne farlomıs var? Paraylan alıyorlar, pvayian s»hyorlar...» «Sizi paraylan alıyorlar, paraylan satıyorlar, ben de ytr yndası Urpanımı bulamıyornm, ne yaptım, nere koydnm!» «TJIuguş nine, ae tırpam bu? Hep sorayo* «Irâmetlik kocaoun brpamycu. Kime verdlra bflemiyorun» «Şind tırpam ne vapacaksm Ulngoş nineT Ekin zamanı değü, biçtn zamanı değil?» «Ben ellerin arkasma kaldım, ekinlerimi bU çecem!» Habibin Hasibe kalktı: «Kular karnıma baktn'.B dedi, kuşagmı asagıya indirdi: «Altı ayük!..» Kars Sevim de kalktı, tap tap vnrdn göbe> İBne, Irosagmı tndirdl: «Ulugus nine, benimki kao »yiık?» TJlufu.ş süldü, knzlan da gftldürdü: «Ne bileyim ben a kızım? Tüğrülürken ba> smda mıydım?» Sannın Soltan kalktı, o d» kroşafını İndirdi: •Asıl benimkinl bilin, kaç ayuk% dedi. «Seninki on ay, dokuz günluk!» dedi Sevim, «Agzına sıçann. bir karnımdakini doguramanuş yerine mi kovtryorsun berd!» dedi Sul tan. atladı Sevimin fistflne. Tntnştnlar göğü' göğüse. Hasibe, sofralan kaldırdı çabok. «Ge lin, bnrda güleşin!» diye bağırdı Cluguş. San nın Snltan, Sevitni vnrdu yere. Alt üst etmet;< başladılar biribirlerini. Dirseği kanadıktan son ra Sevim zaptounaz oldn: Seni san kancık se ni! Seni sidikli Sultan seni! Ağa kmyun dey< sen herkesleri bor görfiyorsmı öyle mi?» lArks«n vırrt StBlT» İM\ ÂDÎSE önemliydi: Atatürk"ün 13 yıl Dahiliye VekilUğini ve Partlsinin Genel Sekreterliğini yapan kuvvetli bir şahsiyet ve yina 14 yıl Hariciye Vekilliğiniyapan Dr. Tevfjk •Ruştü Aras gMü"ye'fîşmiş~fcir sîyaset adamj, bir çok siyast ırnıvatfakiyetler kazatums bir politikacı, yıllann sorutnluluklarını omuzlannda tasımıs bu iki devlet adamı bir anda görev dıçı kalmışlardı. H DtŞI BOND TİPFANYJONE8 Ne olmustu? Rejim mi değisiyordu? Bu hareketin mlntsı neydiT Ertesi sabah yenl Dahiliye Vekili Refık Sayd'am, erkenden dat reye geldi. Ben daha evvel görevimin başmdaydun, Bana karçı pek mültedt davranarak, hal ve hatınmt sordu. Vekâî«t erkinı ile tanıştı. öğleye kadar oda«» tebrike gelenlerle doldu tastı. öğleden sonra bana Vekâlete gelmeyeceğini Parti veya Mecliste olacağını söyledi ve gerektığinde kendısını aramamı ılâve ederek aynldi. O gün lstanbul'dan ve Dolmabahçe sarayından bırçok bususla rı bildiren telefonlar geliyor ben de kendisinl bular&k haberlerl ulastınyordum. Her telefondan sonra bana: «Çok teşekkftr ederün zshmet boynrdunuı bey oftnm» diyor, son derece nazlk dav ranıyordu. Vekâlette, ögleden ev»«l Rmnlyet Genel MUdürünün bana kaı$ı takındığı tenrlflrdaki gayri tabiiligi de sezmemek kabil değilĞL •••••••••••••••••••••••(••••••••••••••••••••••••••••••••••••a 85 O'Connor lşl her baJnmdan be nlmsemiş klmselerln lkna edlct sesiyle konuşmağa, İki saatten ben de uyukladığuu belli etme mege çalışıyordu. «Şef çok Onem veriyor bu lşe... Kapısuu çalmadık yapı bı rakmayacaljsınız dedi.» «Arkadan getaıesl muhtemel saldınlara karşı bizi korumai için 111a de arabada kalma nız şart mı çavuş? Arama taramaya siz de katılsamz lşl da ha çabuk bltirir, evlerimlze dönerii» Bunu, Wsnd söylemlştl. Berüd oralı bile olmadı: oBurada emlrlert »eren be nlm... Binln arabaya... Devara edelim.» PalmiyeleriB süsledlgl yollar boyunca bu süre Uerledikten sonra diğer vUlâlann sıralaadığı bdlüme gelmislerdl. Farkında bile olmaksızın, Malsky tarafından idralanmıs ktiçük villânın sadece beş yüz met re ötesindeydiler çu anda. tki metnur otomatik silânlannı kavradılar, arabadan lndiler, biri en baştaki. dlğerl de bir sonraJd yapıya yöneldüer. Tam o aralıic Mlsh Collins, önündekl tabagı Uerl ltmi», sandalyesinl geri çekmlş, pantolonunun kemerini gevşetiyordu. «Son günlerde böyleslne lea zeffi blr yeınek yedlgünl ve pat lama dereceslnde doyduğumu hatırlamıyorum..» dlyerek Lolita*yı tebrik etti. Bir yandan da hayran gözlerle genç kadına ba kıyordu. «Gerçekten neflsti dofrusu.. Plşiren de enfes bir kadın.. Böv le bir göntil arkadası bulduğun için seni de tebrffe ederhn Chandler » tîtllat, ChandteTTn hoçuna Rtt miştl. Ç&tfLl ve tnçağmı bir kenara bırakarak güldü. Sonra uzandı, Lollti"yı okşadı: «Sen olmasaydın, blz açlıktan geberlp glderdik burada GARTH Vekllln yanına ginnek üzere odatı» geldlgindc ytae her zamanki gibi dostca hltaplanna rağmen tut\jmunda bir defişiklik vardı... Haber alma servislerinden ve çeşltli menbalanndaa gelen gizli haberlere ait mektup zarflan onun elindeycü. Halbuld bunlar her gün emnlyetten doğTuca bana gelir, sarf lan ben açar ve Ve&le önemli olaylan arzeder emlrlerini alırdım... Demek bu yolda kendisine yenl bir dlrektiî veritaüştl veya bunu benim esM VeMlim sıı ortagı oldugumu düşünerek kendl gayretkeslitl neticesi yapmışta. Lâkin ben iliî andan beri o makatnda igretiliğimi kendirn de ka bullenmiştim'. Bu gün olmasa birkaç zaman sonra deglşörileceğima şüphe yoktu. Bu ara tstanbul'da da Atatürk" Un cenaze merasimi İçin yoğun bir faaliyet sarfediliyordu. Jamea Hadley CHASB Türkçea Şehbtü AYGEN cSla erkekler güzel yemek plşiren her VnriiTnn karşısında duygulanı'r ve romantüs: kesillr»ten...» Ayağa tcaUomsia: «Sla oturun, kevfinlze ?t> tan... Masayı ben toplanm...» Çevilc ve yatkın davranışlarta kirU tabaklan vesaireyi mutfağa taşunsğa baslamıstı. Mlsh, bir sigara yaJrtıktan sonra paketl arkadaşına uzatti: «Blç değilse bu konuda şanslı çıktığımızı inkâr etmemeliylz... Ben fena halde kuşkudayun... Lolita"nın buradan çıkar çıkmaz emnlyete gidlp bi zi ihbar edecegtnl sanmıçtım... Ama yanılmısun...» Chandler de bir sigara yakarak kalktı. pencereye vaklastı Altı meşale AYLÂK MU8A OLMABAHÇE Sarayında Atatürk'Un ük defa halk müTnessillerinl kabul buyurduğu salonda bir katatalk hazırlanmıştı. Tabutun üstü bir TUrk Sancağı ile örtülmüş, etrafı girland şeklinde güllerla çevrtlmlşü. Dev rimlerin ifadesi olen altı yanan mes'ale de katafalkı çeviriyordu. Hava enikonu fcararmafe Ozftreydi. Ufuk çızgisinde bellren ay, palmlye dallannın arasından görunüyordu. Denisân sulan o yönde pınl pınldı... «Boş yere kuşkulandığına kanaat getirdın nihayet degil mi? O beni çok sever, her ba kımdan da bana baglıdır.» «Mesele yok... tşln bu tarafını böylece çözümlemiş olu yoruz... Ama burada gerçekten emniyette miyiz dersin? Ne kadar sürecek bu mecbun ikamet böyle?..» Chandler perdeleri çeklp ışı ğı yaktı, kendini koltuklardar birine attı: «Aslma bakarsan ben ut hiçblr şey bilmiyorum. Kala mızı çalıştınp bir çare bulmai zorundayii Şayet polislerin ak lına eser de buralara kada: gelmeğe kalkışırlaxsa tavan a rası gayet uygun... Yukan <p kar, tam slpere yatanz... Loliti onlan en kestlrme voldan at latır* •Becerebüir ml «Hem de nasıL..» Misiı kalitı, gerindl, blr slgj ra daha yaktı: «Kuîlendik burada yanu.. B«n çıkıp biraz hava almak ü tiyorumj «Hava almasına al am: dikkath olmaktan da gerl ka Mlsh blr kahkaha attı: cMerak etme Jess... Ç < cuk değilîz artılc... Neler göı düls sündiye kadar... Neler...ı O çıktıktan sonra Chandle mutfağa yöneldl. Lollta bulas ğı bitirmelt Uzereydl. «Sana vardım edebflir m ylmîjı «Lüzum yok... ÇünM bl tl... lşte bak... Son tabagı kı ruluyonan.» Doğru söylüyordu. Son tab gı da yerine koyduktan sonı örüUğünU cıkardı, erkeğe yal lastı. BerlM ODU kollarınm arasa: alarak var gtldl ile sıkti. «MUh nerede?»» «Biraz hava almak lsttyo mu3. Dışan çaktı...» CArkaaı f » ma...» D •••• DOKIOR t Tarık Z. Kırbakan OERt SAÇ v« ZÜHREV1 Haatalıklan Matehacsuı Ictiklâl Ckd. Parmakfcapı No; 88 TEL: U 10 73
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear