28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5ATFA DÖETı CUMHTJRÎîET: :31 Ekim 1 MBIdey) Fransn Generalinin İI BEN İDARE EDİYORDUM GİZLİ TESKİÜTI'NI II "Tebrikler! Süvarileriniz Izmir'e girmeye başladı,, Tunh bflgl böyor. Sfcdn ba hosusta bilginlz varsa bUdirümesml, yoksa tahkikl yoluna gidumefinl rica ederim. Mehmet Ali.» îş anlasılmıştı. Mustafa Kemil Paşa Ankarada ve çevresindeki tngiliz ajanlanru tam mânâsıyla «Uyutmus» onlan her türlü bilgıdeD mahrum bırakmifftı* ; MUSTAFA KEMALİN MVDAI IÜOÜÜÜ doydok TtKARA ils cephenin aıaa kesik bulunduğundan (ürekll toplantı h^iîr>d<ı bulunan Büyük Millet Meclisi taarruzon sonucu hakkmda bilgi bekliyor, fakat hiç bir «*y öğrenemiyordu. Meclis Baskanı Vekili durmaksızın telefonla Genel Kurmay Başkanlığını aradığı halde karsLSina hep aynı şahıs yâni Kurmay Bay Mehmet Ali Bey çüayor ve cephe ile bağlanüsı olmadığmı söylüyordu. Nıhayet Mediat» heyecan son haddıni bulmujtur. Asker meslekda$\m Mehmet All Beyi çok sıkıstjrmış olacaklar kl, bana. |u fifreyi çekti: A «Si.variler.miz İzmir'de» tJ ŞtFRE üzerine Kınlay Başkanı Hamid Bey*e telefon ederek yakın dostu bulunan Fransız îsgal Kuvvetleri Komu tanmı ziyaret etmenni T» mflmkfinsa Ordumuzua taarruzu haktanda ton bilgilerl ondan öğrenmesini rica ettim. (Hamid Bey o günlerde, aynı zamanda, Ankara Hükumetinin îstanbul'daki temsücisiydi. Siyasi temsilci sıfatıyla resmen ve açıkça yabancı devletlerle Mustafa KemâTin t»™»,»?™ • «ajlıyordu.) Frannz Isgâl Kuvvetleri Komutanı Gcneral Charpie (Şarpl) Hamid Bey*i güler yüzle ve ayakta karsüayarak daha o bir fey aormadan funlan söylemis; « Tebrik ederhn. Süvarilerinbı İzmlr'e giımeye basladı* Türklük dünyasına ilk büyük mOjdeyi Franaız Generalinln ağ •Cepho fla trtibatım yok. Meelis benden ordumuz hakkında de B almıstık. Hamid Bey çok sevinmifl, teeekkür etmis, durumu bana anlatırken: •Dcnun edilen kahveyi nasıl Içtiğhni hatnlamıyonun* demisti. Durumu ?ifre İle hemen. Ankara'ya Genel Kurmay Baskanlıgı adresine bildirdim: «Süvarflerimis Izmir'e ghmlstir. Ekrem* Bu telgrafı alan Ankara'dakl Kurmay Yarbay arkadaşım keyfiyeti derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi Ba5kan Vekiline telefonla büdirmis. Meclis fiyeleri bir anda heyecan ve sevincin zirvesine nlnjmiy Ağlayanlar, Spüjenler blrbirine »anlıp kutlasanlar uzun süre seyredilmi*. O gfln hemen Ankara'dan ikind blr jlfre telgrafc aldım. Bu telgrafta Büyük Millet Meclisi Baskan Vekili .Töıbtr pâre top uttn fl« bn ba^anyı Oln edelim mlT> diye soruyoniu. Süratl» ju oevabı verdim: «Benbn vazUem haberlerl elde edJp al&kalt makama btldlrmekür. Tflzbtr pâre top atılarak ordnmulun başansınm llânı mevntmda hlç bir gej söylemek benim vaıifem içinde değildir. Ekrem.» Büyük Taarruzun sonucu Yunanlıiarm İzmir'de denize dökülmesi gibi büyük olaylan anlatmak konumuz dışrnda olduğu için bu büyük olaydan sonra Gizli Servisimizin karşüajtığ» başka bir olays geçelim. Yunan kuvvetleri içinde bir Tnrk yüzbasisı • 192021 yıllannda Gizll Teşkllâta buyük yardımlan olan. bu yazı dizisinde Himmetzade Husnü Bey diye adı geçen Hüsnü Hlmmetoğlu (sa&da) arkadaşımu Saml Kataören'e bazı açıklamalarda bulunurken görülüyor. H. Himmetzadc. büyük toplann kaçjnlmasında LoydTriyestlno vapurlannı sağlamı; ve daha birçok kaçırmalarda önemll rol oynamışttr. ••«••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••ı ınııııım» B konu veresim: AYHAN BASOGLU endülüste isyan ATI Anadolu'daki Yunan 1?gal bölgesinde de çok değerli bir ajanunız vardı. Bu ajanımız bir Türk Yüzbaşısıydı. Fransız lstihbarat Şubesi Müdürü ile dost ve sıkı temasta olan Yüzbaşı Kemâl'in çalışmalan sonucu Yunan ijgal bölgesindeki bu yüzbasunuon çalışmalan organize edilebilmişti. Bu Yuzba?ımız çarjaflı bir kadın kıyafetinde Batı Anadolu bölgesdnde dolajıyor, genellikle Bursa'da saklandığı bir hamamda, bizde anahtan olan, şiire raporlarmı hazırlıyarak bu bölgedeki Fransız lstihbarat Subaylatına veriyordu. Fransız istihbarat »ubaylan da bu raporlan Istanbul'a ulajbnyor, böyleee Istanbul'da bizim Fransız Kemâl'in eline geçiyordu. Tabü biz de bu şifreleri hemen Ankaraya yazıyorduk. (Bu Yüzbaşunıza Fransız Teşkilâh aracdığı ile para da gönderiyorduk.) Bu değerli ajanımızın çalışmalan Yunan Baskomutanınm esir olduju günlere kadar Bürdü. En son raporunu Bursa'dan gSndermis ve ı>ara istemljti. BursadaH Fransız istihbarat subayı vâsıtasıyla Istanbulda bir gün blri sasırtan su haberi aldık: Bu ajanımız Yunanlüar tarafından yakalanmıs ve vapurla Yunanistana gönderilmek üzere Mudanyaya sevkedilmis. Aynca, Yunan vapurunun adı da bildiriliyordu. FAKIR BAYKURT 44 •Deli ml acap bn herif?» dedl Ulugus. «Ulan eşseğe ardsana heybeyil Ne sırtma ardıyorsun?» Dalıp girecekti kapıdan. &ma kopekten korknyordu. Kâmile huuu! ..• İçerden Musdu kızdı: «Klm ulan bu dıjardaki > Eli boş bir delikanlı geldi kapıya, bakti: >Bir kocakan A, elekçiye benziyor!» dedi içeriye. Kabak Musdu Ulaguşo tanır gibi oldu sesinden: Kim varsa gelsin yokan!» dedl. •Ost de şu köpeğine de geleyün Topak Soyulcan!» diye bağırdı Uluguş. «Koymusun bunu buraya pulis gibi, geçe mi biHyorum?. İçerden >Gıçı gıcı gıçı> dedi Musdu. Köpek kalkıp içeri gittl usulca. Ulugu; da girdi ardından. Baktı seklz on daha vardı o çıkıp giden adamlardan. Ellerinde birer heybe, heybelerde peyıür destilerl. Musdu, birer birer actınp bakıyor, sonra vereceği parayı »öylüyor, ajm ayn pazarlık ediyordu. Yaklaşık olarak bir dara biçiyor, darayı düşüyor, kantann söylediğinl kafasından çarpıp cıkanyor, soylüyor du. Köylüler bakıyorlardı. Aldıklarını. biribtrlerinin aldıklanyla kiyaslıyorlar, •Bu kadar mı Çok az yavu! Acık daha ver, valla Idara etmez, kurtarmaz!» diyorlardı. Musdu da gülüyordu: «Kurtannaı mı? Neye kurtarroasm olan? Para verip de mi aldın dürzü? Nasolsa kendi malın» diyordu. Ulogusu gördü, gülümsedi: •Ooooo, deli kan! Hosgeldin bakalım! Ne has böyle? Rangi ölüzger attı? Tırpan sormaya mı geldin?» •Ttrpanımı, tırpanunı bulamadun Musda! l o k körolası! Sorayorum soruyorum, bulamıyorum. Ne yapacagnnı da bflemlyonını bnlamayınca.» •Aha bunlardan sor' dedl, köylüleri gösterdl. «Ktm bunlar? Nerell?» •Bunlar bizün Kırlıdan, Yağlıdan, Karatepeden..> «Nerden habarlan olson onlarm benim ttrpandan?> •Belkim geçerken alnuslardır. Vermlj de nnutmusundur?» •Kâmile yokarda mı? Ne yapıyor?» •Gellninin yanrnda, torununu sevlyor.» Uluguş a yana vürüdü. Musdn o girmeden bağırdı: Kâmileee!.. Misafirin getiyor, dısarı cık.» Kâmile kapıya geldi. Baktı Ulugu}. Ne diyeceğini sasırdı. Ama çabuk gectl şaşırması: «Hosgeldin Uluguş, geç buyur..» dedl. «Yokan al, yokan!» diye çıkıştı Mnsdu. «Yokan al da lzzet ikram et. At yollasak gelir miydl? Bin yılın başında blr eelmiş evimize. îokan al da gayfa yap. Zufra çıkar. Bal felân koy önüne.. » Cinli Kâmile, «Buyur buyur... Anam snam anam . » çekerek yukan yürüdu. tJluguş da tahts merdivenleri teker teker çıkarak ardından yetişti. «Şuraya, kendi oturduğumnz odaya oturalım TJluguş» dedi Kâmile. «Sen yabancı değilıin.> Açtı odayı, «Bnynn dedl. «Ne yapıyor senin deli berif aşşada?» «Amaaan, bilir miyimî Bu sefer de destt peyniri deye dutturmuş Ankaradakiler. Destt peyniri topluyor şinci. Tâ Seben, Mudurnu yanlanna gidecek yann. Gerede'ye telân varacak. Sinci bnnlan huralardan topluyor da, Ankaradan iki katnyon gelecek, yükleyip götürecek. Blr yandan da düğün davul isieri ..» «Diyorlar ki tamçalgı getirtecekmlş Musdu!» Kabak Musda girip geldi İçeri : «Tamçalgı getirtirim, Hacer Bnluş'n, Zeki Müren'i bile getirtirim! Radyoevinin bütün türkücülerini dökerim buraya. Sen beni ne sanıyorsun?» dedi. «Seni biliyoruz canım! Camn istedi mi cinl geytanı toparlarsın!» «Gayfan nasıl olsun Uluguş?* dedi Kâmile. «Sede olsun» dedi Uluguş. «Bir de bana yap kız!» dedi Musda. Ulugu; acağm başına oturdu. Musdu da camın dibine geçti: «Şöyle gel Uluguş» dedi, yamacına çekti üluaruşu. «Acık ınnayım da geleyim!» dedl Ulugus. «Ne togak var da ısınıyorsun nlan deli avrst?» «Eee, bix senin gibi fıstık ürüm üğütmüyornz! Desti peyniriyle bal da yimiyoruz her gün. Yafımız iliğimiz yok ki. Üşürüz biz!» dedi Ulutruş. EUerini ocağa tuttu. «Sen bırak sincl bu dandunlan! Ne var ne yok bizim GSkçimen vilâyetinde? Ne yapıyo* kayınpederira Velikul? Kayınvalidem Havana afiyette mi?» «Sağhçına doa «diyorlar bıdala Musdn! Brislk olmnşlar, gflnde flç 8gün okunnyorlar Hafıza!» «Yavu blr cenabet avrada cattık Ulugaf! Herif desen «apısiligin blri, valla... Gönül diyor bir hastir çek hepicine: *Alın ulan kızınızı, tur»u mn kuracaksımı ne yapacaksınız?* Fakat çok seviyorum Dürüyü. Blr kere gördüm carpıldım, Furuldum namtssıza! Çok diyorum kendime, vazgeç Musda sundan! Emme geçemiyorura. » «Vah zavallı vaah!.. Vah Enveroflu Kamber vaah!..» dedi, yanar aglar gibi yaptı Ulngus. «Çok mn furuldnn? Çok mu çarpıldın trüccük Musdu? Gerede'ye gitmisken derin hocalara okut bari kendini. Şakir Hafııın okumalan tilân fayda etmez sana. Vah zavallı vaaah!..» Musda, «Alay nu ediyor acaba?» dive UIugns'un yüzünü aradı: «Heç kimse halimden anlamıyor Ulugns! ö * avradım Kâmile bile bir havta başıma kaktı. Oğlum kızım göt döndüler. Geeeleri yattım yatafa, fırt o yana, fırt bu vana, zabahlaraca yiten uykulanmı aradım. Çok torumuş bu yastan sonra zevda çekmesi!» Kâmile kahvelerl vapıp kovda önlerine. Musdu paket çıkardı cebinden : «Bir cuvara yakar mısın Uluguş?» dedi. «Töbe de! Ben cuvara mı içerim?» dedi Ulu Harrinslon'a verilen ültimalom 8 DtŞİ BOND B&lid /SEOİ.'UIM,. flkv jUTÛtJ SİLD GINCA B\UVOC3UM U Yüzbasımız bence esir edllen Yunan generallerinden çok daha önemliydl Başkomutan Gazi Pasa ile v» bağh bulunduğum Genel Kurmay Başkanımla lr tibatım yoktu. Bütün kumandanlar Izmirde toplanmıslardı. Fakat bu Yüzbaşımızı kurtarmak gerekiyordu, sorumluluğu yüklenerek vakit geçirmeden harekete geçtim. Istanbul Polis Müdürü Mbay Esat Bey aracdığı ile (Değerli asker Esat Paşa) Anadolu Hükumetl adrna metni asağıda yazüı ültimatomu adımı gizleyerek General Harrington'a eönderdim: , AOAMi O1« ^ ^ % •tü OB«WÇ^3L\ TİFFANY JONES «Bursada Yunaniılar tarafmdan yakalanarak Yunanlstan'a gönderilmek üzere Mndanyadan Ynnan vapuruna bindirilen Türk Yüzbasısı. sağ ve salim olarak Hükumetlmlze teslim edilmedisi takdirde esir edilen Yunan generallerl Trikopis ve Digenis'in kursana dtzile ceğinl büdiririz.» Bu ültimatom'u aUn General Harrington îstanbul limanında bulundurduğu en süratli torpidc lanndan birini Yunan gemisini yakalamak üzere hemen hareket ettirdi. Ingiliz torpidosu Yunan gemisini Adalar Denizinde yakalar ve ambara ahlmış olan Yüzbaşımızı alır. Ancak, Yuzbaşımız ağır şekilde kırbaçla dövülmüs olduğundan konuşamıyacak haldedir. Bu hâli gören Ingiliz Torpido Kumandanı Yüzbaşunızı derhal geminin revirine yatınr ve bütün doktorian seferber ederek en mükemmel sekilde tedavisine girişir. Torpido Istanbula geldiği zaman General Harrington tedavi edümis olan Yüzbaşımızı Polis Müdürü Esat Bey'e teslim etti. Esat Beyin bana gönderdiği Yüzbasımız Ingilizlerin kendisine çok iyi baktığını, çamaşır, potin ve elbise verdiğini anlattı. ANADOLU HUKÜMETtT MÜTAREKE İÇİN BENİ MUDANYA'YA ÇAĞIRIYOB. m». (Arkası vnr< ••«••••••••••ııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııifiıııı 66 «Şüphesiz mister Marcus.. Anlıyorum efendim... Hemen gelmeğe gayret edecegiın.., Tabii... Tabiî... Sizi nerede bulacagırnı büiyorum...» Not defterine bir şeyler karaladı: «Süratle gelıyorum... Biraa sonra oradayım...» Terrell'e döndü: « Sam Marcus lsimü bir vatandas... Bir «Selî Serrtce» ça hştmyor... Lokanta...» Terrell sabırsız bir sesle: «Tamyorum...» diye homur dandı. «Ne istiyormuş?..» «Dün gece tazı Jackle arkadaşlan üe birllkte deniz kiyısın da dilzenlenen bir tupk hava par Hsine gitnüş... Belirli bir saatin sonunıJa partl bitnüş, gençleı dagılmışlar .. Fakat bu Jackle, annesiyle babasmın evde olmadığını bildiği İçin son blr kere daha denize girmek lçln tek ba şına kalmış orada... Nihayet arabasına binmek Uzereyken...» Beigler. bundan sonra adamdan dinlediğl olayı sefine aynen nakletti: «Çok lsimize yarayacak bu öıbar. . Adam yaşh ve şişmanmış .. Saçlan da bembeyaz... Ayağındakl pantolonun rengl hakiyrnis blr de tabancası varmış .. Jack Perry'nin tftriflne tıpatıp uyuyor Kızı tasürmış, iğfâl etmlş .. Fakat Jackle taban cayı ele geçirmeğe muvaffak ol mus... Kamına ates etmlş haydudun .. Sonra da tabana kuvvet kaçmış . Berikl de kıza ait bir T R. 4 ile olay yertnden uzaklamıs Fakat yaralı durumdaymış... Ne dersini» bu habere şef?..» Terrell'in çehre hatlan gerllmiştl. Terreî, başı ile onayladı. Sonra Hess çıkar çıkmaz landalvesini geri ittl, ayağa kalktı. dar çerçeveli çalışma odasında dolaşmaBa basladı. Bir yandan da derin derin (îüşütıüyormek gerekıyor... Elektrık sigortalannm kutulan, yerleri ve şekilleri... Baskın konusundaki uygun saat... Paralann binktiği zırhlı oda, hesap makinesi, servis kapısı vesaire... Muhafulann sayısı ve çalışma tarzlarını da bildîklerinden eminim... Bütün bunlar bîr yana» Çok önemli bir nokta daha dik katimi çekiyor... Elektrik tesisatına alt plân kopyalan vardı... Bir tanesi kayıplara kanşmış...» Terrell şöyle bir toparlandı: «Netlce?...» «Netice gayet basit .. Vurgundan önce memurlarımdan birini satın almış olacaklar... Zırhlı odada çalışan bir genç kız vardı... Lana Evans... İki gündür meydanda yok.,. Durumdan, bu kızı kandırchklan anlişıhyor.» «Bu Lana dediğiniz kızıa nerede oturduğunu biliyor musunuz?» Lewis, hemencecik adresi verdl. «Slz merak etmeyın... Işin bu tarafmı da vakit kaybetmeksizin kontrol ettireceğim..» Şef, ellmdeki telefonu kapamış bir dijerinin kulaklıgını kaldırmıştı: «Lepski orada mı?..» «Ştmdi geldi ..» «Yukan gönderiverin...» Değiseeek ftrsat bulamadığt için gece elbisesi Lepskl'nin sirtındaydı iıSlS. Buna mukabil yorgunluktan döküldüğü de ilk bakısta anlaşılıyordu. Soygun saatinden bu yana durmaksızın çahşmış, eve uğra» Biak jçin kendin* üç bes da» kika bile ayıramamıştı Santral görevlisi çavus CharHe Tanner gülerekten on* baktı: «Büyük Beyaz Reis sizi lstiyor ey yakışıkh adam..» Lepski'nin dudaklan arasın» da bir küfür yuvarlandı. G5reve devam etmeden 5nce güzel bir duş yapmak niyetındeydi.. Fakat buna da lmkân kal« mıyordu işte.. Merdiveniere y5> GARTH James Hadley CHASL Türkçesl Şehbal AYGE1N Teleion çaldı birdenbire... Bu defaki Harry Lewis'H. Gazinoya kadar uzanması için rica ediyordu. «Yeni haberler var mı Fran?.» • «Var ya... Hem de bir sürü... Fakat şimdi çok sıkışık durumdayım, Büdîğiniz gibi değU...« «Haklısımz... Ben de size bir haber verecektim... Faydalı olacağından da şüphe etmiyorum.. Çete mensuplannın, noksansız bir soygun yapmak amacı İle İçerden, yanl gazınoda çalışan birinden bllgi aldıklan rouhakkak... Çünkü, bence böyleslne mükemmel bir soygun yapmak için bazı şeyIpri kpc;fnliklp blimek, SŞrpp &BLE BU ÛLÜM KDCIİO AYLÂK MUSA MN YOhA SMCK AH 6LP CHMP YM ZLPP 8RP GüLP.' CHOAAP.' VüfA/ZUURP/ /AUNCM f BüRP/
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear