01 Aralık 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE DÖRT şeye manıyomrnş» dediğl anlatılır. V Ocak 1970 CUMHURÎYET KOMPLO " DEA'cı subaylardan bahsederken ayrıca bunların, 1949' da kıralcı ve millıyetçi kuvvetlerin zaieri ile bıten Yunan iç harbl aonunda, bu durumıı ordu lehinde ve parlâmento rejımlerine karsı kullanacak yerde, normal sıyasal duzene donmek çabasına gmşen Kıral Paul, GeneraL Plastıras ve Mareşal Papagos'a olan kırgmlıklarına da değinmek gerekır. Bunlar en son 1951'de Mareşal Papagos'un, ordudan ıstıfası sırasmd'a bır komplo>a teşebbus etmışlerdı. Aslında Papagos adına bir hareket yapmak istiyorlardı. Sonunda bunu öğrenen Mareşalın komplocularm elindeki radyo lstasyonuna gıderek kendılermi bulduğu ve birkaç saat ıçınde hepsını evlerine gondererek durumu önledığı anlatılır. I KOSTA DAPONTE unan Sılâhh Kuvvetlerindekı tutum ve eğılımleri ıncelerken ÎDEA'cı subaylar grupuna da değinmek gerekır. ÎDEA (leros Dezmos Ellınon Aksıomatıkon Yunan Subayları Kutsal Bırlığl) atfı altındaki orgut, ilk olarak faşist ve komumst duşmanı subaylar tarafından 1944'te kurulmuştu. Fakat bunların asıl 1947'de faahyete geçtığı gorulur. İDEA' nın asıl gavesi, sılâhh kuvvetlere dayanacak bir dıkta rejlnu kurmaktı. Bunun ıçın de ordunun butün kademelerıne •»ızacak, adamlarını yerleştırecekti. Bır ıddıaya gore de, ÎDE'A'cı subaylar baslangıçta her ne kadar bu gavelere hizmet içın faalıyete geçmışlerse de, bu daha sonra, subayların ken<h aralarındaki bir dayanışma ©rgutu, bır kulup veya «Mafia» tıpı, karıyerlerıne yardım ede«ek bır şekle sokulmuştu. Bu her ıkı durum da doğru olabılır. Yalnız ilk hareketteki subaslann gayelerını açıklayan belgeler imzaladıkları da bır gerçek. Y Orduda iki kanat Idea,, ve "Aspida, Nıtekim 21 Nisan darbe gecesinı anlatırken, Pangratide Aspasya sokağında toplanan cunta uyelerı arasında aJl geçen Yarbay Mıhail Rufogalıs de eıkı İDEA'cı fubaylardandır. Profesor Meynaud, 1965 yıhnda Yunan Ordusu içindekl eğilimleri ınceledığı bır yazısında, «Aslında ordn içinde ortaya çıksn İDEA», veya cumhuriyetçı eğılımde bile olsa ASPÎDA gıbı, «groplann etki alarunın geniş olamıyacafcını, bnna k&rşılık siyasal grnplann fösttrdi£i dagınıklıf» kıyasla Silâhlı Knv vetlerin elindeki imkânUr »rasındaki dengesizligin ordn lehinde olmasının, ilerideki gelismeler yönünden daha önemli oldngnnn» belırtır. Bu yargı da her halde 21 Nısan 1967 askeri darbesi ıle doğrulanmakta. Papadopulos'çular, orduyu şu veya bu şekılde harekete geçıreceklerı zaman, Yunan siyasal güclerl ve hattt Saray, buna ancak leyırcı kalacaktı. FREN ROLÜ rnegin, kanun dısı Yunan Komunist Partisinın faalıyetıne izin verecek, sılâhh kuvvetlerin gücunu azaltacak, ya da Yunanıstanı NATO'dan uzaklaştırmak ıstıyecek bır polıtika ile isbaşma gelecek bır yonetım, ordunun tepkisiyle karşılaşacağını pesinen kabul etmek her halde kehanet sayılmaz. Bundan çıkanlacak sonuç, Yunan Ordusunun daima her turlvi ilerici eğılımdeki tutuma karsı bir «fren» rolfl oynadığı ve her halde oynamaya devam edeceğidir. 21 Nısan darbecılennin tutumundakı nedenleri afaştırırken, belki de o gune kadar başkalarının cTuzen ve çıkarlarını korumaktan artık bıkan ordunun, memlekete kendi tutumumı ve goruşunü kabul ettırmeyı seçtiği de O »oylenebilecekti. «Ibtilâlin» lıderi Papadopulos'un, 1969 lonuna kadar dort cıldl bulan «tnaoçlanm» adh kıtapta lse bu tutumun aslında çelısik bır lavunması yapıhyor. Yunanlılarm muhtaç olduklan «rnrtbilgiıi» eğitiminin «Ihtilâl rejimi» tarafından verıleceği belirtiliyor. Bu «ynrt ve dünra gördşünon» hem okul çocuklan, hem de büyukler için ayn ayn hazırlanacak kıtaplarla «Sgretileceği» eklenıyor. Devlet tarafından bastırılarak parasız olarak tfağıtılan «Inançlsnm» adh kıtabı ise, hemen hemen butun resml makamlarda, her devlet memurunun <el kltabı» halınde yanıbaşında veya kitaplığında gormek mumkun. Bu arada Atma, lı bir ev kadınınm Papadopulos'un inançlannı yayan kıtaplann dorduncu cıldinın çıkarıldığını duyunca «Ama da çok Bundan sonra Yunan Ordusu «aflarınd'a gorulen kıpırdama, «cnmhnriyetçi», ASPtDA'cı subayların hareketıdır. Papandreu iktidarı zamanında 1965 baslarında, ortaya çıkan ve ASPİDA adı altında toplanan komplocu subaylar, askeri koğuşturma komısyonunun 1 Ekım 1966 tanhli raporunda «cumhnriyetçi» olarak nıtelendırılır. 28 SUBAY Gamsız ve mutlu fünlere ait bir hatıra: Tunan Kıral» Konstantin genç subaylar arasında. Gnnün birlnde bunlar da dahil ordunun, kendisini tahtından edeceğl akbnın koşesinden bile greçmlyor olmalıydı... lere açık bırakan yonıi, gizlıliğe rıayet etmemesı ve politıkacılarla açıkça işbirlıguıde bulunması olmustu. Yunan polıtıkacüannın dıllere destan boşboğazlığı dikkate alınacak olursa, bu subayların kendılerinl tehdıt eden tehlikeyi gonnek de ZOT olmayacak. Böylece ASPIDA'cüar temaslanna devam edıp kadrolannı (tenişlettikçe kendilerini askerl mahkemeye götürecek yolu da kısaltıyorlardı. Papandreu'nun iktidara gelmesınden sonra oğlu Andrea'mn etrafında toplanan genç teknokratlar ve aydınlar «Teni bir siyasal dfizen çabasında» ordunun desteğine de muhtaç olduk lanm biUyorlardı. Ordunun bu gelışmelen etkılıyebıleceğı, ya da frenleyebüeoeğınl gozonüade tutuyorlardı. S Her seye rağmen ÎDEA hareketi, hele Papagos'tan sonra, fazla etkılı olamamıştı. Fakat İDEA'ya mensup subayların daha sonrakı yıllarda da bırbırlerını tuttukları, kolladıkları, yardımlaştıkları gorulecekti. Konu ve resim: AYHAN BAŞOĞLU JUHA CASÜSU AMA 0 J SAVAf, Bu BİT7VieYSN "lcpÎMBİTTİ «•••••••••••a ••••••••••«••••a •••••••••••••••a •••••••••••••••a IIIIIMIIIIIIMI Dişi Bond ••••••*•••••••••••••••••••••••••••••••••>••• ••••••••••••••••••••••••••••••••••«••••••••I •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••l • IIIMIIIIIMaillftallllllllllllll •••• • •••••••••ıtiııııııuıııaı ••••••••••••••••••••••ıtıı •ııtııııtııılııııılıılllll »•••••••••••••••••••••tııı ••••••••>••••••• • • • « • • • • • • •• • • • a tfl••••••>••••••• •••••••••••••••a Tiffany Jones w •••••••ıtıı ••••ııı*ıııı«ı • ••••••••••••«•••••••Mtlltll* • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • '1• * * * • •••••••••••••••••o**11 *1"* w ap v aa 1 w ^ ^ ^ ^ ^ ™ » » ™ ~ ~ a«.......««««a»«a«aaaa.»«aa.«a.aa»aa». •••• .•aUI<MMMIIal BaaaaaaBaaa»Bsaaaaaaaaaaa,«a*a««aaa»«aı .«....••.«•••.••.••••••••••••••••a«»aı aaaaaaaaaa«*a«a«aa«a«aaaaaaaaaaa««a«aı Ama ben, böyle demek ıstediğınızi hiç sanmıvorum. Sirın gizli emre guvenınız azaldı. Dıkkat edın. kalmadı demıyorum, azaldı dlvorum. Gızh emri yarm ahrsak, bır duşunun dostum, sıze bu gorevi verenlerden birı bile kalmayacak kentte. Sonra kaşlanm çattı. Benim yaşamımın hiçbir bnemi yok, dedi, isterseniz şimdi öldürün beni ve gorevinızi yapmış olarak gidin onlann yanına. Bu mu istediğiniz sizin? Bajfrşlayın beni boyle konuştuğum için. Bır küçuk köpek yavrusunun oldurulme^i yüzünden onca duygulanan sız, sanatçı dostum, kentten kaçmakla beni ölüme bıraktığınızı düsünmez olur musunuz hiç? Kalın ve bekleyin, gizli emri bekleyin I Aktör Bilâl bu sözler karşısmda verecek hiçbir cevap bulamamıstı. Fakat vüzüne öylesıne bır zavallıhk çökmüştu kl, çoteiitodigi.bMt de, oradan kalkıp gideroiyordu bir türlü. Son olarak : Ben... doğrusu, ben... dlye bir »eyler mınldandı. Fakat başyazar Kutıi dinlemedi bile onu. Tesekkur edlyorum gize, dedi. Dostluğunuzda hiç yanılmamısım. Şimdi rahat bir yürekle evindze gidin. Size yann müjdeyi vereceğim. Umutsuzluk lçind% omuzlan düşen aktor Bılâl, kısık bir sesle : Gizli emrin geldiğine inanıyor musunuzT ASPİDA'cı subaylar yemlnle dıye sordu. rlnde «Daha mükemmel bir hükumet şekli» için and içiyor. öteki gülerek ve yfiksek sesle : lardı. Tabıatiyle gizli bir brgü Evet, dedi. te girerek ordudaki andlannAktör Bilâl, geldigi glbi değil, yıkık ve bitdan başka bir yemin daha verkln kalktı yerinden. menin sonuçlannı da biliyorlar Allahaısmarladık, dedi. dı. Fakat butün tehlikeleri göBasvazar Kutsi : z« almıslardı. Bu yemini eden Güle güle dostum, dive uğurladı onu. ASPÎDA'cı subaylar sayısımn Güvenle. inançla gidin evinize. Sevmin, sonuna 700 kadar olduğu sbylenir. geldık artık. Orada el sıkışarak aynldılar. Başyazar KutDÜZEN ARZUSU si, yukan aşağı salladı sıktığı eli; ötekinin eli ise güçsuzdü, sanki kolundaki kaslar bu ele varu örgüte mensup subayların mıyordu. daha iyı bır demokratık duAktor Bilâl, gazetenln merdivenlerinden azen arzusu yerine, jdne şagı duşecekmiş gibi sallana sallana indi. SoİDEA'cı subaylar arasmda gökağa çıkınca bır an durdu, gökyüzüne baktı. rulduğü gıbi meslekl durumlaEn umutsuz zamanlannda gökyüzüne bakardı nnı ve çıkarlarını korumak gahep; sanki umutsuzluğun, kederin, talihsizliğin yesi de vardı. Oysa ASPÎDA'cıgokyüzunde hiçbir yeri olmacfığını düşünmekların krallık rejimini ne dereten gelen gucü arar gibi. Gerçekten de bir haceye kadar gerçekten devirmek fıflik duymus gibi olurdu o zamanlar. Bu hafifistedikleri veya çalıştıklan hiç lemenin arkasından bir yalnızhk bir anlamsızbir zaman kesinlikle anlaşılamalık duvgusu bastırırdı: Evren içinde yalnız oyacaktı. ASPİDA'cılann arasında lunduğunu anlamak ve bu yalnızlığın anlamidealıst ve oportünıstlerin busızlıgı. Avaklan yerden kesilir adamın, göklelunduğu da bir gerçekti. re doğru uçar gibi olur, bası döner o zaman, Bu orgutün kendisini tehlikesallanır, valpalar, vanmdan geçenlere çarpar .. Duvguların gerçekliği neydi' Bu soruyu kendi••••••»»••••••••••••• ne sık sık sormuştu aktör Bilâl ve dMygulann• DOKTOR • dan işkile düsmüstü. USranndaki denemeleri de yardım edivordu ona bu konuda... Gerçi, sahnede diyelim ki'kanç bir ki^iyi canlandınyorsa, o canlandırma sırasmda kıskançlık duvX DERİ SAÇ T» ZOHKt.VI J muvordu, fakat kıskançhğın yüzdeki. sesteki HastalıkUn M&tebassıs • ve hareketlerdeki belirtilerini gosterebiliyordu; tstiklâJ Cad. Pannakkapı • • 1 No: M Tel: 44 I» 73 J ve en önemlisi, karsıdan bakan, bu belirtiler^ on on yıl ıçınde Yunan Ordusu saflannda belırlı olarak gorulen iki eğılimder. bahsedılebıhr. 21 Nısan 1967 darbesını yapan albaylar aslında millıyetçi subaylar grupunu, ASPİDA dâvasına karışan dığer subaylar grupunun ise ordu ıçmdekı cumhurıyetçi eğılımi temsıl ettlkleri soylenebılecekti. ASPİDA duruşmalan, askerl darbeden hemen hemen bır ay once, 16 Mart 1967'de tamamlanmış ve «isvan için bir araya gelerek ihanet islemekle» suçlandınlan 28 subay hukum gıymışti. Bıtmez tukenmez duruşmalar ve askerî mahkemenin kararı da bu «meseleyi» hiç de aydınlatmış sayılmazdı. 474 dktılo sahifesi uzunluğundaki iddıanamenin içınden çıkmak da mumkun değıldi. Duru^maların seyrı ise, bazı gözlemcıler tarafından Fran7 Kafka'nın «Dâva» sına benzetilmıştı. Yunan ordusunda «Cnmhuriyetçi liberal» subaylar daıma vardı. Fakat, 1964'te Papandreu'nun ortadakl merkez bırlıği iktidara geldiği zaman ordu ıçın deld subayların büyiık çoğunluğunu kralcı ve milliyetçı subaylar teşkıl etmeğe devam edıyor, Cumhuriyetçıler ise azmlıktaki bır grup olarak gende kalıyordu. Ordu mensuplannm oy hakkı olduğundan, Papandreu'nun zaferinde payı olan bir kısım subaylar, seçımlerden sonra Hukumete yaklaşarak, «SırMi gelmitlttn şanslarını denemek» istemfŞleri. Aslında bu subayların saraya karşı açıkça cephe almak ıst«dikleri de söylenemezdi. Sadece «millî iradeyi» saraya da kabul ettirmek yolunu seçmek istıyorlardı. Bu subayların ASPÎDA orgutü etrafında toplanmalan işte böyle başlıyordu. «ASPİDA» Elence'de «Kalkan» demektir. YARIN : BÜYÜK BUHRAN Melih Cevdet Anday 62 den hareket ederek bunların kaynağına gıde* bıliyordu. Elbette bir aldanma ıdı bu; ama bıl« bile katlanılan bu aldanma yanında, bılmeden manılan bu turlu aldanmalar da vardı. Sonuçta, tfuygunun ya önemi azalıyor, ya gereğl kalmıvordu. Aktörlük uğrasının belkı de en kotü yanı buydu, duyguların taklit edilebıleceğıni gostermesivdi. Oysa insanın ta yüreğının derininde, kutsal bir kavnak suyu gibi don» done doğan, kimsenin goremiyeceği ve anlıyamıvacagı bır aşk duvgusunun taklit edilmesı olacak işlerden miydi? îîte ki$i bu denn yurek acı«ı ile yalnızcTı ve yalnız olduğu için de varlıgının butün anlamını yitiriyorda. Anlamsı» kalan bir varlık ise eylemi gereksemivordu.Boylece evrenin ortasında hareketsiı bir nokta gıbi kalıyordu lnsan. Aktör Bılâl, gene ugraşındaki denemelerden yararlanarak, böyle bir duruma duçmemek, duvgulann tutsağı olmamak, onları doğallıktan çılomp yaratılır nitel&e k*vu»turnıak,.l«in. bır takım yollar araştırmıstı. Diyordu ki kendl kendıne, «Bir duvgunun belirtilerini taklit edebiliyor«;am, o belirtilerdfen duyguya da yönelebilmeliyim.» Böylece aktör Bilâl, düşündüklerınl duymak için uzun ve yorucu denemelere girışmijti. Ellerini buza sürdüğünü düşünüyor v« o an buzun yakıcı soğuklugunu parmaklannın ucunda duymağa çalışıyordu... Ya da bir bıçak alıyor eline, bununla, kamım çizdiğini ve varılan Ince yerden aşaJh doğru kan indiğini düşununce.. hemen değil... biraz sonra ve artık ffitgide çoğalan bir sızı duymaga başlıvordu. Evet, başlıyordu ve bu denemelerden sonra uğraşı aktörlük onun gözünde büsbütün başka bir anlam ve nitelik kazanıverdi. Aynı deneyim, sahnede avnı sonucu vermiyordu. Buna şasarak dikkat eden aktör Bilâl, deneyimlerinin içe donük bir irade güeü istedigıni. oysa sahnede canlandınlan, taklit efilen bellrtiler içın boyle bir irade gucünün hiç de gerekli olmadığını anladı. övleyse duveuların bir gerçekhgi vardı. Tanıtlanmagı gereksemeyen içe donük bir irade gücü, aranılan duvgunun bütüa koşullannı varatıvor ve duygu bövlece ve tastamam ortava çıkıvordu. Dogalı varatmak de» mekti bu övleyse duvfTular inandırıcı idiler. Aktör Bilâl gökyüzüne bakarken, lçindekl bu doğal duvgunun da gökyüzleri gibi son'u* ve yalnız olduğunu, başı dönerek düşündü. Içi, derisinden taşacakmı? gibi NigârTa doluydu. A>;kın bu kerte gerçek olabiieceğin!. Nigâr'ı, sevinceve degin bilmezdl. Bir gece, Nigârların evind'eki Macit'in saglıSında bir arkada» toplantısmda, bir ara NieârTa yalnız, karşı karşıya kalmıştı ve «Size sadece ikimİ7İ ilgilendiren bir şey söyliyeeefim» demisti. Fakat Nigâr, bir an bile düsünmeden, «Hayır söylemevin» demisti. Kestirmis mivdi ne diveceğini' Elbette her kadın, karsısındaki erkekten gelecek sozlerin vönünü «sezerdi. bunda saşılacak bir şey yoktu, Nigâr istememişti onun aşkını söylemesini. Fakat, saşılacak bir sey, «Hayır, sövlemevin'» diven o Nigâr, bir an «onra ona dönmıis. gözlerini merakla açarak, «Söylevın1» demisti. Ama artık fırsat 6 a kaçmıştı, başkalan " gelmisti yanlarına ve Nigâr ona bir süre bakakalmıstı. Neydi bunun anlamıî ı B l Tarık Z. Kırbakan* • • • • » • • • • • • • • • •• • • • • • (Arkm m ) Hurda satılacaktır Maden Tetkik ve Arama Enstilüsü Genel Direktörlügünden: 1 Aşağıda cinsleri yazılı hurda malzeme artırma ıle satışa çıkartümıştır. a) Sondaj matkaplan b) Oto hurdalan c) Saç ve demir hurdalar d) Oto dış lâstıkleri e) Oto jantlan f) Ozalit makınası g g> Yanık yağ (varüleri ile) 2 Binncı maddede yazılı hurda malzemelerin acık artırma suretıyle satışı, 12 Ocak 1970 Pazartesı günü saat 10 da, Enstıtümüzün Etimesğut'ta, Ankara İstanbul asfaltının 17. cı KLM. smde Askerî Hava Alanı karsısındaki deposunda j apıîacaktır. 3 Hurda malzeme, iş günlerınde, saat 1016 arasında yukarıda belırtUen mahalde görülebilir. 4 S?tış şartnamesı, ış günlerınde, çaüşma saatlerı aahüınde Enstitü Satınalma Servisinde ve Etımesğut'takı Depo Amırlığuıde gorülebilır. F'azJa bügi e^ınmek isteyenler de aynı servise ve Depo Amirlığıne başvurabılırler. (Basın: A. 19430 27554/211) Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir ve Hidrografl Dalresi Başkanlıfından Bildirilmlştir: DENİZCtLERE VE HAVACILARA 146 SAYILI BILDİRİ 13 ilâ 16 Ocak 1970 tarıhlerınde 09.00 ile 17 00 saatlerl arasında aşağıdaki noktalan birleştiren sahalar içinde seyretme, demirleme avlanma ve bu sahalann 2500 metreye kadar olan yükseklikleri can ve mal emniyeti bakımından tehlikelidir. KARADENtZ . EREĞLt VE BARTIN ÖNLERİ K 5 ve K 6 SAHALARI BtRtNCl SAHA: K 6 SAHAS1 1 Ind nokta: Enlemi 41 derece 19 dakika Kuzey. Boylamı 31 derece 27 dakika Doğu E. 5826 Olüce Feneri. 2 nci nokta: Enleml 41 derece 19 dakika Kuzey, Boylamı 31 derece 06 dakika Doğu 3 flncü nokta: Enlemi 41 derece 32 dakika Kuzey, Boylamı 31 derece 09 dakika Doğu. 4 üncü nokta: Enlemi 41 derece 36 dakika Kuzey, Boylamı 31 derece 25 dakika Doğu. 5 tnd nokta: Enlemi 41 derece 26 dakika Kuzey, Boylamı 31 derece 45 dakika Doğu. İKİNC! SAHA: K 5 SAHAS1 1 inci nokta: E. 5819 No. lu Filyos fenerinden 247 dereoe ve 2 5 mil mesafede, enlemi 41 derece 33 dakika Kuzey. Boylamı 32 derece 00 dakika Doğu. 2 nci nokta: Enlemi 41 der'ce 50 dakika Kuzey, Boylamı 32 derece 00 dakika Doğu. 3 üncü nokta: Enlemi 42 derece 05 dakika Kuzey, Boylamı 32 derece 32 dakika Doğu. 4 üncü nokta: Enlemı 41 derece 51 dakika Kuzey, Boylamı 32 derece 45 dakika Doğu DENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖVEMLE DUYCRUMJR • •••••••Mlt»l* aaaaaaaaaaaaaaaa aa^aaaaaaaeaaaaa aaıaaaaaaaaaaaaa •aaaaaaaeaaaaaaa GartH • ııııııııııtııtnıııi" ••••a • • • • • • • • • • • • ••ıııı*ııııııııı*ıı*i*ı••••••••••••••••a a • • • • ••••••••••••••••••••••••••Hiıııııı a • ••••••••••llltlMltlllltltlllKIBI akaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaiaaa .t sa aaaaa••••••••••••••••••••••••••••••••• ILIIIMI1IIIIIIMI* • • • OLUP OÛL ETT TOO. DİL CİUAZI Auvoe. (Basın: 27483/212)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear